Cover Image

ANEKDOTLAR, HAZIR CEVAPLAR

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 4 dakika


KALDIRIMLAR NEYLE YAPILDI?

Sadrazam Fuat Paşa, Hocapaşa semtinde çıkan bir yangından istifade ederek kaldırımları genişletmiş.Fakat bir çok kişi kendini eleştirmekteymiş.Eleştirenler arasında Şehremini ihtisas ağası Hüseyin Bey de varmış.Bu zat bir gün Fuat Paşa ile karşılaşınca yapılanları sanki beğenmiş gibi:
-Sokak ve kaldırımlar sayenizde çok rahat ve güzel oldu Paşa hazretleri, deyince Fuat Paşa cevabı yapıştırdı:
-Evet o kaldırımlar, bize atılan taşlarla yapıldı.

ÇALAR SAAT

Bir gün padişah İncili Çavuş’a bir saat hediye eder.Aradan belli bir zaman geçer.Ve yine padişahın huzuruna gelir.Padişah sorar:
-hediyemi beğendin mi, der.İncili Çavuş:
– Kaybettim hünkarım,deyince padişah celallenir:
-Bre sen, hediyeme böyle mi değer veriyorsun?
-Kabahat sizde sultanım…
-Kabahat nasıl bende olabilir?

-Efendim, bendenize çalınan bir saat yerine çalar bir saat hediye edebilirdiniz.

YAHYA KEMAL’İ MAHVEDEN ŞİİRLER

Yahya Kemal’e gelenlerden biri şaire:
-Gençlerden biri dün sizin bir şiirinizi okudu,der.Yahya Kemal gayet sakin:
-Okusun!
-Fakat okurken şirinizi mahvetti.
-Çok iyi etmiş.
-Nasıl?

-Evet, çok iyi etmiş…O şiirler beni mahvetmişti.Genç arkadaş da onu mahvetmek suretiyle benim intikamımı almış…

HEPSİ BENİM İÇİN

Necip Fazıl bir gün milliyetçi şairlerden Osman Yüksel Serdengeçti’ye bir tomar kağıt göstererek:
-Benim soyum Kısakürek ailesi, Dulkadiroğullarına dayanıyor…İşte şeceremiz,der.
Osman Yüksel bu övünme karşısında:
-Üstad, anladım, çok güzel, güzel ama; ne yazık ki siz bu şecerenin en altında kalmışsınız,diye itiraz eder.Necip Fazıl’ın cevabı hazırdır:

-Bütün bu gelip geçenler beni hazırlamak için gelmiş, geçmişlerdir!


ANEKDOTLAR, TARİHİ FIKRALAR, HAZIR CEVAPLAR

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 4 dakika

AHMET RASİM’İN AYAKKABISI

Ahmet Rasim sakin bir insandı.Hiddetlendiği, bağırıp çağırdığı hiç görülmemiştir.O herkesle hatta kaldırım taşları ile dosttu.Bir gün bir arkadaşı ayakkabılarının çabuk eskidiğinden şikayet ediyordu.Ahmet Rasim :
-Ben bir ayakkabıyı beş yıldan az giymem, dedi.
Arkadaşı şaşırdı:
-Ama üstad, bu nasıl olur?
-Şaşılacak bir şey yok.Ben kaldırım taşlarına dostça muamele ederim, onlara okşar gibi basarım.Siz ayaklarınız kaldırım taşları ile kavga eder gibi yürüyorsunuz.Bütün mesele sizin de düşmanlığı bırakarak dost olmanızdadır.

YERE DÜŞEN NEYMİŞ?

Neyzen Tevfik’in yardım kabul etmediğini bilen bir dostu cebinden çıkardığı parayı farkettirmeden yere koymuş ve:
-Neyzen, demiş.Hırkanın cebinden para düşürmüşsün.
Neyzen Tevfik, kendisine yardım eli uzatan bu dostuna sıcak bir tebessümle şu yanıtı verir:
Yere düşen şey sizin altın kalbinizdir,dostum.


SADEDE GEL

Mehmet Emin yurdakul, milletvekili iken kürsüde konuşmalarını fazlaca uzatır ve diğer vekilleri sıkarmış.Böyle bir konuşma yaparken etraftan müdahale ederler:
-Hadi artık sadede gel!..
Şair, istifini bozmadan yanıtlamış:

-Sadede benden sonraki arkadaş gelecek!

ADALET BAKANININ ADALETİ

Ahmet Vefik Paşa bir dönem adalet bakanlığı vazifesinde bulunmuştu.Bir alacaklının şikayeti üzerine borcunu ödememekte direnen bir vatandaşı kahve içmek bahanesiyle bakanlık dairesine çağırtır.Adam daireye gelince Ahmet Vefik Paşa, onun at ve arabasını derhal sattırarak bedelini alacaklıya verdirir.Borçlu adama da dönerek:
-Yürümek, borçlu olarak arabaya binmekten daha şereflidir
, der…

BİR DAMLA KAN VE BİN ENDİŞE

Bir gün Şirazlı Sadi’ye sordular:
-Üstad, sizce insan nedir?

Yek katre-i hunest ve hezar endişe,der Sadi. Yani “Tek damla kan ve bin endişe!…


Cover Image

TARİHİ ANEKDOTLAR,HAZIR CEVAPLAR,İLGİNÇ ANILAR

Şubat 3, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

SİRET-SURET

Süleyman Nazif’e:
-Abdullah Cevdet nasıl biridir? diye sorulur.
O da cevap verir:
-O, çok samimi bir adamdır.Siretini suretinde taşır.

MİLLETİN MALI

Eşref Edip Bey, Mehmet Akif’e İstiklal Marşını niçin Safahat’a almadığı sorunca İstiklal Marşı şairi şu cevabı verir:
-İstiklal Marşını niçin millete hediye ettim? O milletindir,benimle alakası kesilmiştir.Zaten o, milletin öz malı ve eseridir.Ben yalnız gördüğümü yazdım.

GENÇLİK MATBAASI

Safahat’ın yedinci kitabı olan Gölgeler’i bastırmak için “Matbaat’uş Şebab” (Gençlik Matbaası) ile anlaşan Akif, baskı geciktikçe sıkılır ve şu Arapça cümleyi söylermiş:
-Şeyyebetni Matbaat’üş Şebab. (Gençlik Matbaası beni ihtiyarlattı.)

YOLUNMUŞ BÜLBÜL

Mehmet Akif şiirin yapmacıklı vurgu ve tonlama ile okunmasından rahatsız olurdu.Bir gün Taceddin Dergahında iken biri onun “Bülbül” şiirini abartılı jest ve mimiklerle okur.Bu okuyuşu yadırgayan koca şair şunları söyler:
-Bu bülbül bizim bülbüldü; ama adam ne kanadını bıraktı ne kuyruğunu!..


Cover Image

TARİHİ FIKRALAR

Şubat 2, 2010 Okuma süresi: 3 dakika


HANGİ BORÇ?

Koca Ragıp Paşa’nın da bulunduğu bir mecliste ramazan sohbeti yapmaktaydı. Ragıp Paşa orada bulunanlardan Şair Haşmet’e:
Haşmet, senin de borcun var mıdır, diye takıldı. Haşmet:
-Vardır efendim, Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş…
Ragıp Paşa gülerek:
-Be adam onu sormuyorum, oruç borcun var mı, onu soruyorum, der.
Haşmet de Paşa’ya şu cevabı verir:
-Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız borç kul borcudur.

YANLIŞINIZ VAR

Mehmet Akif’in Berlin görevi esnasında bir Alman kadını:
-Affedersiniz, şair olduğunuzu duydum. Şair olduğunuza göre merhametli bir kalbiniz vardır. Memleketinizde kadınları eve hapsedip dışarı bırakmıyormuşsunuz, onlara acımıyor musunuz? der.
Mehmet Akif şöyle cevap verir:
-Söylenenler belki yalan değil ama eksik, madam. Biz kadınlarımızı dışarı bırakıyoruz, ama artık dışarıdan içeriye alamadığımız günler daha çoktur.

TRENİ KOVDUM, GİTTİ

Necip Fazıl bir gün istasyona geç kalarak treni kaçırır. Dostlarının:
-Treni mi kaçırdınız, üstat, demesi üzerine Necip Fazıl’ın cevabı şu olur:
-Ne münasebet, Kovdum treni, defoldu gitti.

BAKIŞ AÇISI

Mehmet Akif, Avrupa’ya tahsil için gidip de milli manevi değerlerini kaybeden bir kişiye şöyle der:
-Siz eskiden insanlara Fatih minaresinden bakıyordunuz, şimdi Eiffel Kulesinden mi bakıyorsunuz?


Cover Image

TARİHİ ANEKDOTLAR

Şubat 2, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

HİÇ EL SÜRMEMİŞ

Koca Ragıp Paşa, kütüphanesini milletine vakfeder ve bu işle ilgilenmesi için bir memur tayin eder. Bir gün ansızın kütüphanesini kontrol etmek maksadıyla içeriyi perişan halde bulur. Kitaplar toz toprak içindedir. Canı pek sıkılır ve memura şöyle der:

-Seni tebrik ederim evladım, Çok güvenilir bir adammışsın, teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, aferin.

KADER NE DER

Fatih Sultan Mehmet çocukluğunda ara sıra yaramazlıklar yaptıkça babası Sultan Murat:

-Ne kadar yaramazsın, senden adam olmaz, diye çıkışırdı. Bir defasında bu duruma şahit olan Akşemsettin tebessüm ederek şöyle demişti:

-Peder ne der, kader ne der!

İLHAMIN KAYNAĞI

Hisar şairlerinden Mehmet Çınarlı’ya sormuşlar

-Efendim, hanımlar mı daha iyi şiir yazar, erkekler mi?

-Erkekler!

-Nasıl olur, Bu kadar zarif bu kadar narin varlıklar şiir yazamasın da erkekler yazsın?

-Mesele ilhamdan kaynaklanıyor.Biz erkekler, o ince,güzel,kibar mahluklardan ilham alarak gayet güzel şiirler yazıyoruz.Halbuki onların karşısında ise bizim gibi kaba, çirkin yaratıklar var.Nereden ilham alıp da şiir yazsınlar???


Cover Image

TARİHİ ANEKDOTLAR,HAZIR CEVAPLAR

Şubat 1, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

ABDÜLHAK HAMİD TARHAN’IN KADIN YORUMU

Bir mecliste “Kadın nedir” sorusuna cevap aranmaktaydı. Abdülhak Hamid
-Karı koca hayatında karı demek arı demektir, der. Süleyman Nazif buna itiraz edince üstat şu açıklamayı yapar:
-Benim ‘Kadın arıdır.’ dememin sebebi şudur: Arı hem iğnesini sokar, can yakar
hem de petek petek bal verir.

ONUNKİLERİ SİZE SÖYLÜYOR MUYUM?

Sultan Abdülaziz Paris’te iken Üçüncü Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya padişahla alakalı latifeler yapar ve sıkı sıkı tembihte bulunarak:
-Sakın bunları padişaha söyleme, der. Fuat Paşa şu cevabı verir:
Merak buyurmayınız Haşmetmeab, söylemem. Hem Padişah Hazretlerinin sizin hakkınızda söylediklerini size söylüyor muyum?

SIKILAN FİKİR

Şahabettin Süleyman bir gün Ahmet Haşim’e:
-Üç gündür kafamda önemli bir fikir saklıyorum, deyince Haşim onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek:
-Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kimbilir ne kadar sıkılmıştır?


Cover Image

ANEKDOTLAR

Ocak 30, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

CAM

Arif Nihat Asya’ya bir sohbet sırasında:
-Eğilir, bükülür, katlanır, istenilen şekle sokulur cam imal edilmiş, derler.
Arif Nihat, buna şu cevabı verir:
-Desene eninde sonunda camı da kendimize benzettik.

ABDÜLHAK HAMİD TARHAN’IN KADIN YORUMU

Bir mecliste “Kadın nedir” sorusuna cevap aranmaktaydı. Abdülhak Hamid
-Karı koca hayatında karı demek arı demektir, der. Süleyman Nazif buna itiraz edince üstat şu açıklamayı yapar:
-Benim ‘Kadın arıdır.’ dememin sebebi şudur: Arı hem iğnesini sokar, can yakar
hem de petek petek bal verir.

ONUNKİLERİ SİZE SÖYLÜYOR MUYUM?

Sultan Abdülaziz Paris’te iken Üçüncü Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya padişahla alakalı latifeler yapar ve sıkı sıkı tembihte bulunarak:
-Sakın bunları padişaha söyleme, der. Fuat Paşa şu cevabı verir:
Merak buyurmayınız Haşmetmeab, söylemem. Hem Padişah Hazretlerinin sizin hakkınızda söylediklerini size söylüyor muyum?


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: EBE İLE GEBE

Ocak 30, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
abdülhak şinasi hisar-süleyman nazif-Abdülhak Şinasi Hisar-Bogaziçi yalıları-boğaziçi yalıları-bogazici yalilari-Suleyman Nazif-ebe-gebe-doğum-dogum

EBE İLE GEBE

Abdülhak Şinasi Hisar, bir sohbet esnasında arkadaşı Süleyman Nazif’e sorar:
-“Ebe” ile “gebe” sözcükleri anlam itibariyle doğumla alakalı iki kelimedir.Bunların arasında kök birlikteliği var mıdır? Çok merak ediyorum; “gebe” mi “ebe”den, yoksa “ebe” mi “gebe”den çıkmıştır?
Süleyman Nazif bir kahkaha patlattıktan sonra:
-Tabi ebe de herkes gibi gebeden çıkmış, ve büyüyüp yetiştikten sonra da ebeliğe başlamıştır, der…


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: AKİF’TEN İLGİNÇ YORUM

Ocak 30, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

akif-mehmet akif-Mehmet Akif-Akif-Mehmet Akif Ersoy-safahat-Safahat-Berlin-büyükelçi

AKİF’TEN İLGİNÇ YORUM

Bir arkadaşı Akif’ten Berlin göreviyle alakalı olarak izlenimlerini sorduğu vakit Koca Akif’in yorumu da kocaman oldu:


-Ne olsun, Berlin büyükelçimiz Kur’an- Kerim tefsiriyle uğraşıyor.Fatih kahvehanelerinde pinekleyen sarıklılar da siyasetle uğraşıyorlar
.Artık sonumuzu sen düşün!

Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: NABİ’NİN BİLGELİĞİ

Ocak 30, 2010 Okuma süresi: 4 dakika






TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: NABİ’NİN BİLGELİĞİ


NABİ’NİN BİLGELİĞİ

Hikemi şiirlerin üstadı Nabi’nin padişaha yakın olmasını kıskanan bazı şairler onu zor durumda bırakmak için gayret ederlerdi.Bir gün bu haset kişilerden biri Nabi’yle karşılaştığında ona Arapçada,Farsçada ve Türkçede “Nereye” anlamına gelen:
-Eyne,küca,kanceru, diye ukalaca bir soru sorar.Koca Nabi bilgelikte onları cebinden çıkaracak birikime sahiptir:
-Fevki,bala,yukaru diye cevap vererek kötü niyetlerini ters yüz eder.


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: ATLAR VE YİĞİTLER

Ocak 30, 2010 Okuma süresi: 4 dakika






TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: ATLAR VE YİĞİTLER


ATLAR VE YİĞİTLER

Gürbüz Azak kitap fuarında yeni kitabı “Atlar ve Yiğitler”i imzalıyordu.Ukala bir genç gelerek :
-Atlar hazır mı ağabey diye sordu.Gürbüz Azak’ın cevabı hazırdı:
-Yiğitler hazır mı?


Cover Image

UTANMAZI UTANDIRMAK

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Muallim Naci derste bazı kelimelerin anlamlarını anlatırken örnekler verir ve öğrencilerin konuyu iyice anlamalarını sağlarmış.Bir gün öğrencilerden biri “muhal”kelimesinin anlamını sormuş.”Boş iş,gerçekleşmesi imkansız şey” gibi anlamlara tekabül eden kelimeyi Muallim Naci şöyle örneklendirmiş: “Muhal, utanmazı utandırmaktır!”


EDEBİYATA DAİR…: NECİP FAZIL’IN ÖZEL ARABASI

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
necip fazıl-necip fazil-necipfazıl-necipfazil-necipfazılkısakürek-necip fazıl kısakürek-Necip Fazıl kısakürek-tarihi fıkralar-anekdot

NECİP FAZIL’IN ÖZEL ARABASI

Necip Fazıl’a sormuşlar: “Üstad, özel arabanız yok mu?” Şair de düşünmeden cevap vermiş: “Ona en son bineceğiz.


KAMIŞ YA DA ODUN OLMAK

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Bir mecliste Ahmet Haşim’in “AKŞAM” şiiri okunuyordu: “Akşam yine akşam,yine akşam/Göllerde bu dem bir kamış olsam.” Mecliste bulunanlardan biri atılır:”Bu nasıl şiir,insan hiç kamış olur mu?” der.Halit Fahri Ozansoy cevabı yapıştırır: “İnsan elbet kamış olur,Birçoğumuz odun oluyor,bırak birimiz de kamış olsun.” der.

Cover Image

KALPAK MESELESİ

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Mehmet Akif Ankara’ya çağrılır.O kadar önemli meseleler dururken fesi çıkarıp kalpak giymesi söylenir.Canı sıkılan Akifi o olayı şöyle özetler:”Ben kafamın içine bakılacağını sanmıştım,ama onlar tepesine baktılar!”


YAHYA KEMAL’İN AVRUPA YORUMU

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika


Aydın geçinen biri nutuk çekiyordu:”İnkılaplarımızla Avrupa’yı on yıl geride bıraktık.” diye bağırınca Yahya Kemal adama cevap verir: “Yahu şu Avrupa’yla bir türlü beraber olamıyoruz.Ya geri kalıyoruz,ya onu geçiyoruz!


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: NEF’İ’NİN HİCİV ZEKASI

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: 4 dakika






TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: NEF’İ’NİN HİCİV ZEKASI


NEF’İ’NİN HİCİV ZEKASI

Şair Nef’i bir mecliste yaranla oturup hoşça sohbet ederken içeriye hiç sevmediği biri girer.Adam herkese ciddi ciddi selam verdiği halde Nef’i’ye lakayt bir tavırla “Merhaba canım!” der.Nef’i bu, durur mu hiç, lafı gediğine koyar:”Derhal çıkıyorum.


MEVLANA’NIN BELDESİ

Ocak 28, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika


Yavuz Sultan Selim,Mısır seferinden dönerken Konya dolaylarında konaklar.Bu sırada korkunç bir kasırga çıkar, hortum başlar.Hayatında hiç hortum görmemiş olan Yavuz, bu garip atmosfer olayını çok sevdiği hocası Kemalpaşazade’ye sorar:”Bu nedir hocam?” Kemalpaşazade işin içinden şöyle çıkar:” Burası Mevlana şehridir.Taşı toprağı Mevlevi’dir.İşte böyle durmadan dönerler.


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler