Hobilerin
Nelerdir Konulu Konuşma
Bir müzik aleti çalmak, değişik türden
müzikler dinlemek, sesli bir şekilde
şarkı söylemek, sesli bir şekilde kitap okumak, çok sevdiğim bir kitabı iki üç
kere okumak, tatile gitmek, satranç
oynamak, futbol oynamak, basketbol oynamak, doğa yürüyüşüne çıkmak, babamla
balık tutmaya gitmek, dağa tırmanmak, bahçedeki ağaçları sulamak, tavuklara yem
vermek, belgesel izlemek, sevdiğim youtuberleri takip etmek, teknolojideki son
gelişmeleri takip etmek, robotik kodlama yapmak, yapay zeka ile sohbet etmek, günlük tutmak vb’dir.
Sevgili öğretmenim,
En sevdiğim hobim müzik dinlemektir. Küçük
yaşlardan beri müzik dinlemeyi çok seviyorum. Çünkü müzik dinlerken mutlu
olabiliyorum, işlerimi yapabiliyorum ve işlerime daha iyi odaklanabiliyorum. Müzik
eşliğinde dans etmeyi seviyorum. Böylece kendimi daha sakin ve daha huzurlu hissediyorum. Evimizin
bahçesindeki ağaçları sulamak, onların meyvelerini toplamak bana müthiş duygular hissettiriyor. Babamla balık tutmaya gitmek ise bir başka tutkumdur. Sabırla
balıkları beklemek, onlara yem atmak ve onları tutup geri denize özgürlüklerine
bırakmak çok güzel oluyor. Yorgun olduğum günlerde yapay zeka ile sohbet etmek
beni güldürüyor ve mutlu ediyor. Kodlama yapmak ise zekamı geliştiriyor ve
kendimi daha bilgili hissediyorum ve kodlamaya olan ilgim günden güne artıyor.
Çünkü kodlama sayesinde birçok şey öğreniyorum.
Günlük tutmak, önemli günleri
yazmak beni heyecanlandırıyor ve bunları yaşlılığımda okurum diye mutlu
oluyorum. Mahallede arkadaşlarımla futbol oynamak birlik ruhumuzu güçlendiriyor
ve daha sosyal bir insan oluyorum. Benim hobilerim bunlardır. Dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum.
Sabır ve
Azmin Başarıya Etkisi Konulu Konuşma
Başarılı olmak için çalışmak ve
kendine güvenmek gerekir. Çalışmak tek başına yeterli olmaz. Bunun için azim ve
sabır da olmazsa olmazlardandır. Çünkü sabırlı ve kararlı olan insanlar eninde
sonunda istediği hedefe ulaşır.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım,
Sabır ve azim başarıya giden
süreçte birbirini tamamlayan ki temel unsurdur. Sabır kişinin süreç boyunca
karşılaştığı güçlüklere karşı dirençli olmasını sağlarken, azim ise amaçlara yaklaşmak
için gereken kararlılığı göstermedir. Sabırlı insan başarıya ulaşmak için acele
etmez. İşlerini adım adım yapar ki daha kalıcı
ve sağlam sonuçlara ulaşabilsin. Azimli insanlar için umutlarını asla
kaybetmezler ve inatla amaca ulaşmak için çalışmaya, alın teri dökmeye devam
ederler. Sabırlı ve azimli olan kimseler uzun vadeli başarı sağlarlar. Böyle
insanların özgüveni de yüksek olur. Onun için temeli çok iyi atmak, sabırla ve
azimle de bunu taçlandırmak gerekir.
Örneğin yakın bir tanıdığım doktor olmadan
önce nasıl bu başarıyı sağladığını bize anlatmıştı. Küçücük yaşlardan beri
sabırla çalışmaya devam etmiş. Ailesinin maddi durumu olmamasına rağmen
arkadaşlarını kaynak kitabını ödünç alıyor, kitabın üzerini çizmeden soruları
çözüyor ve sahiplerine geri veriyormuş. Düşünün kitap alacak parası yokmuş
ama sabrı varmış, azmi varmış.
Bu süreç böylece devam etmiş ama o kişi doktor
olmak için var gücü ile çalışmaya devam etmiş ve en sonunda amacına ulaşmış.
Askla pes etmemiş, bahane bulmamış ve
şikayet etmek yerine çözüm odaklı olmuş ve şu anda da çok iyi bir yerde çok
aranan bir doktor olarak hayatına devam ediyor. Sabrın ve azmin başarıya etkisi
bu örnek olsa. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Eğer Polis
Olsaydım Konulu Konuşma
Polislik çok şerefli bir meslektir.
Bu mesleği, yapmak yürek ister, cesaret ister ve yoğun bir vatan sevgisi
hisseder. Ben ileride polis olmak, vatanıma ve milletime hizmet etmek istiyorum.
Sevgili Öğretmenim,
Eğer polis olsaydım toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak için her türlü özveriyi gösterirdim ve toplumda huzur ve güvenlik sağlanana kadar mücadeleme devam ederdim. Suçluları yakalamak,
suçları araştırmak ve adaletin sağlanması için her türlü çalışmayı titizlikle
yapmaya çalışırdım. Olayları en ince ayrıntısına kadar araştırır mazlum olanın
yanında olurdum, zalim olanın ise karşısında dururdum. Haksızlık karşısında
asla sessiz kalmazdım. Hiçbir şekilde kimseden rüşvet almazdım ve bu onurlu
mesleğin adını asla lekelemezdim. Devletime asla ihanet etmezdim. Toplum ile devamlı iletişim halinde olurdum
kendimi halktan üstün görmez aksine onların hizmetçisi gibi görür ve onların
mutlu olmasını sağlardım, bana olan güvenlerinin daha da çok artması için
elimden gelen her türlü fedakarlığı gösterirdim.
Sevgili öğretmenim,
Suçların önlenmesi için toplumu
bilinçlendirmek için hazırlıklar yapardım. İnsanların hayatını kurtarırdım ve
yeri geldiği zaman bu vatan için canımı feda etmekten çekinmezdim, seve seve bu
vatan uğrunda şehit olmayı isterdim. Suçlular ile mücadele etmek için
teknolojiden faydalanırdım, mesleğim ile ilgili kitaplar okur ve kendimi
geliştirirdim. Amirlerime saygıda kusur etmezdim ve onların sözünden çıkmazdım.
Hak, hukuk ve adaletin yerine gelmesi için inatla çalışmaya devam eder mesleğimi
hakkı ile yerine getirmeye çalışırdım.
Bir Öğrenci Olarak
Kendinizden Memnun Olduğunuz Yönlerinizi ve Memnun Olmadığınız Yönlerinizi
Açıklayınız
Her çocuğun kendi ile ilgili sevdiği ve sevmediği huyları
vardır. Ben de bir öğrenci olarak kendime göre olumlu ve olumsuz davranışlarım
vardır, ya da huylarım vardır diyebilirim.
Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,
Benim en sevdiğim yönlerim merhametli bir insan oluşumdur.
İnsanları seviyorum, hayvanları seviyorum ve doğadaki her şeye saygı ile
yaklaşıyorum ve her şeyi seviyorum. Empati yeteneğim yüksek bir insanım.
İnsanların yaşadığı acıyı hissedebiliyorum ve bunun için kötü durumlar yaşayan
arkadaşlarıma, yakın çevreme elimden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorum.
Arkadaşlarımla aram çok iyidir. Kin tutan bir insan olmadım ve olmayacağım da.
Liderlik yönüm vardır ve bu yüzden insanları bir araya getirebiliyorum,
onların arasını yapabiliyorum ve böylece daha etkili bir iletişim ortamı
kurabiliyorum. Paylaşmayı, yardımlaşmayı ve dayanışmayı çok seviyorum. Kötü
alışkanlıklarım yok ama bazı yönlerimi sevmiyorum. Bunlardan biri de okuldan
eve geldiğim zaman dinlenmeme rağmen ders çalışmak içimden gelmiyor. Annem ve
babam bana güzel bir şekilde yaklaştığı halde yine de içimden çalışmak gelmiyor
ve biraz zorla çalışıyorum ve bu yönümü sevmiyorum. Bu yönümü değiştirmek için
daha sorumlu olacağım ve konfor alanımı terk edeceğim.
İstemediğim bir şey olduğunda
hemen suratımı asıyorum ve ailem de bu durumdan rahatsız. Bunu da değiştirmek
isterim ama inşallah değiştirebilirim. Biraz dağını bir insanım, ödevlerimi
bazen unutabiliyorum. Bu yönlerimi sevmiyorum. İnşallah bir gün daha olumlu
yönde değişirim ve kendimi daha iyi geliştirme yolunda adımlar atabilirim.
Eğer Öğretmen
Olsaydım Konulu Konuşma
Öğretmenlik çok özel ve anlamlı bir
meslektir. Nasıl ki sanatçılar sanatını icra ederse öğretmenin sanatı da insan
yetiştirmek, insanı topluma katmak, erdemli bireylerin geleceğimizi
aydınlatmasını sağlamaktır. Öğretmen olmayı çok istiyorum çünkü bu
mesleğin çok anlamlı ve değerli bir
meslek olduğuna yürekten inanıyorum. Çocukları sevmek, onlarla vakit geçirmek
dünyanın en güzel duygusudur.
Sevgili öğretmenim, değerli
dinleyiciler,
Eğer öğretmen olsaydım;
öğrencilerimi koşulsuz severdim ve onların arasında hiçbir şekilde hiçbir zaman
ayrım yapmazdım. Onları onlar olduğu için severdim. Onların önce iyi bir insan
sonra da başarılı bir insan olmaları için elimden gelen her türlü özveriyi
gösterir ve bundan asla kaçmazdım. Öğrencilerime yeni fikirler ve bakış açıları
kazandırmaya çalışır, onların hayatına ufak da olsa dokunur, onların mutlu
olmalarını sağlardım. Dersimi daha canlı hale getirmek için öğrencilerimi
harekete geçirecek görseller hazırlayarak sınıfa giriş yapardım. Onların
yaparak yaşayarak öğrenmesini sağlardım.
Sevgili öğretmenim,
Her öğrencimin farklı öğrenme
stilleri olduğunu göz önünde bulundurarak bireysel gereksinimlere göre öğretim
stratejileri geliştirmeye çalışırdım. Sürekli okur, kendimi geliştirmeye devam
ederdim. Çünkü ben ne kadar çok okursak, ne kadar çok öğrenmeye meraklı olursam
öğrencilerime de o kadar faydalı olacağım bilinci ile hareket ederdim. Eğitimli
ve erdemli bireyler yetiştirmek ve topluma kazandırmak beni mutlu eder. Bunun
için de çok çabalardım ve onlara her türlü emeğimi esirgemeden harcardım.
Disiplinli olurdum, öğrencilerimin de programlı olması için onları motive
ederdim. Modern eğitim araçlarını dersimde mutlaka kullanırdım. Öğrencilerimin
gelişimini düzenli bir şekilde takip ederdim. Merhametli ve güzel kalpli bir
öğretmen olmaya çalışırdım. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum.
Çok Zengin
Olsanız Paranızı Nasıl Değerlendirirsiniz Konulu Konuşma
Çok zengin olmak, kimseye muhtaç
olmamak, kendi ayakların üzerinde durmak güzel bir duygudur ve zengin olmak insanın daha özgüvenli olmasını sağlar. Çok
zengin olsaydım uzun vadeli yatırımlar yapardım. Mesela altın alırdım, dolara
alırdım, ve bunları hemen Türk parasına çevirmezdim. Kendim ve sevdiklerim için
her türlü maddi desteği sağlardım. Mesela çok sayıda daire alırdım ve bu
dairelere kiracılar alırdım. Onlardan gelen para ile de bankaya paralarımı yatırırdım.
Kişisel
gelişimin için kendime yatırım yapardım. Mesela iyi bir yabancı dil öğrenirdim,
arabayı çok iyi öğrenirdim ve kendime güzel ve pahalı bir araba alırdım. Maddi
durumu olmayan çocukların eğitimini devam ettirebilmeleri için onlara her türlü
desteği sağlardım. Kendi adıma vakıf kurardım ve bu vakfın topluma faydalı bir
vakıf olması için çabalardım. Kendi sağlığıma ve ailemin sağlığına yatırım
yapardım. Dünyayı gezerdim ve farklı
kültürler hakkında bilgi edinirdim. Geleceğin teknolojilerine yatırım yapardım. Sanat ve kültür projelerine elimden geldiği kadar destek
olurdum. Komşularımıza yardım ederdim.
Okul yaptırırdım, huzur evi
yaptırırdım, çocuk bakım evleri yaptırırdım ve devletime olan vergimi düzenli
bir şekilde öderdim. Kendi ülkemdeki yoksul çocuklar başta olmak üzere Afrika’daki
çocuklara ve Filistin’deki çocuklara yardım gönderilmesini sağlardım. Kısacası
elimden gelen her türlü iyiliği yapar ve şımarık bir insan olmazdım.
Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Eğer Mimar
Olsaydım Konulu Konuşma
Her çocuğun geleceğe dair bir
hayali vardır. Kimi öğretmen, kimi doktor, kimi de futbolcu olmak ister. Benim
de kendime göre bir hayalim vardır. İleride yapmak istediğim meslek
mimarlıktır. Mimar olmak istiyorum çünkü kendime model olarak Mimar Sinan’ı
alıyorum.
Sevgili öğretmenim, değerli sınıf
arkadaşlarım,
Eğer mimar olsaydım çok iyi bir
mimar olurdum. İşini düzgün yapan, ahlaklı, erdemli bir mimar olurdum. Yaptığım
binaların temelini çok sağlam yaptırırdım ve insanların sağlam evler içinde
oturmasını sağlardım. Bildiğiniz gibi mimarlık; yeni bina tasarlama, eski
binaları restore etme ve mevcut binaları kullanmanın yeni yollarını geliştirme ile
sorumlu olan kişilere verilen mesleki unvandır. Mimar, inşaat projelerinin
başlangıç aşamasından tamamlanma aşamasına kadar görev alan kişidir. Eğer mimar olsaydım; çizimlerimi elle ya da bilgisayar programları desteğiyle
detaylandırarak sunumlar hazırlardım ve çeşitli ihalelere katılırdım. Güzel
binalar tasarlardım, insanların zevkine göre evler yapılmasını sağlardım. Bana
verilen sorumluluğu hakkı ile yerine getirmeyi çalışırdım.
Eğer mimar olsaydım meslek alanıma
giren konularda teknolojik gelişmeleri takip eder, mevcut veya yeni
yaptırılacak tesislerin verimli ve ekonomik kullanımına yönelik gelişmelerini uygulanmasını sağlardım. Görev ve sorumluluklarımı yerine getirirken planlayarak Uygulamak ve
uygulama esnasında gerekli kontrolleri yaparak, sonuca ulaşmaya engel olacak
risklere karşı gerekli önlemleri alırdım. Nitelikli bir mimar olurdum.
Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
En Mutlu Olduğunuz Yer
Konulu Konuşma
İnsanın en sevdiği ve en mutlu olduğu yer kişiden kişiye
değişebilir. Benim en mutlu olduğum yer evimiz, evimizin bahçesi ve orada
yaşayan canım ailemdir. En mutlu olduğum yer ailemin yanıdır. Anne, baba ve
kardeşlerimle yaşadığım müstakil evimde çok mutluyum. Çünkü evimizin bahçesinde
küçük de bir kümesimiz var.
Bu kümeste
tavuklarım, horozlarım, hindilerim ve kazlarım var. Her gün onlara yem veriyorum
ve su veriyorum. O küçük canlıların karnını doyurmak beni çok mutlu ediyor ve
çok eğlendiriyor. Onların yumurtalarını alıyorum ve o yumurtalardan annem güzel
kekler, kurabiyeler ve tatlılar yapıyor.
Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,
En mutlu olduğum yerlerden biri de okulumdur. Çünkü okulumda
öğretmenlerim var, sınıf arkadaşlarım var. Onlarla zaman geçirmek çok keyifli
oluyor. Sınıf arkadaşlarımla yardımlaşma ve dayanışma içinde oluyoruz ve bu
sayede üstesinden gelemediğimiz sorunları birlikte çözüyoruz. Teneffüste değişik
oyunlar oynuyoruz ve bunun için okulumu ve arkadaşlarımı çok seviyorum. En
mutlu olduğum yerler ailem ve okulumdur. Evim ve okulum hayatımın anlamıdır,
hayatımın neşesidir. Benim sosyalleştiğim yerlerdir. Anlatacaklarım bunlardır.
Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Kütüphanelerin
Öğrenci Başarısına Etkisi
Kütüphaneler çocukların merak
ettiği konuları, araştırma ödevlerini yapabildiği zengin bir hazinedir.
Kütüphanedeki kitaplar sayesinde çocuklar merak ettiği konuları araştırılar,
orada kitap okurlar ve kendi gelişimlerine büyük katkı sağlarlar. Her
kütüphane toplumsal bilgi ihtiyacını sağlamak amacıyla kurulmuştur.
Her türlü kayıtlı bilgi kaynaklarını bünyesinde barındırır. Bu kayıtlı bilgi
kaynakları ile bilgiye ihtiyaç duyan her kişiye etkin bir şekilde sunarak
gereksinimi ortadan kaldırır.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım,
Kütüphaneler çocukların kişisel
gelişimlerine katkı sağlar, akademik alanda başarılı olmalarına katkı sağlar.
Öğrenme merakını artırır. kütüphaneler genellikle sessiz ve huzurlu bir ortam sağlar.
Bu durum odaklanmaya yardımcı olur. Araştırma yapmak isteyen öğrenciler
için en doğru yerdir. Çünkü kütüphaneler, çok çeşitli kitap, dergi, makale
ve diğer kaynakları içerdiği için bir konu hakkında sınırsız kaynağa ulaşım
imkanı sağlar. Kütüphaneler birçok öğrencinin aynı anda çalışmasına olanak
sağladığı için diğer öğrencilerin öğrenmeye odaklı olduğunu görmek
motivasyonunda artmasını sağlar. Dış uyaranların kütüphane ortamında kısıtlı
kullanımı (telefon, tablet vb.) ise dikkatin artmasını ve öğrenmenin kalıcı
olmasını da sağlar.
Okumaya olan istek artar, Çocuklar daha fazla kitap okur ve bu da çocukların dil gelişimine, bilişsel gelişimine
katkı sağlar. Çocukların daha sosyal olmasını sağlar. Daha disiplinli bir ortam
olur ve bu da disiplini hayatımızda alışkanlık haline getirir. Anlatacaklarım
bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Sevgide Özgür
Saygıda Mecbursunuz Konulu Konuşma
Kimse kimseyi sevmek zorunda
değildir. Sevgi samimiyet, fedakarlık insanalar arasında zamanla olan
şeylerdir. Kimse kimseyi sevmek zorunda değildir ama herkes herkese saygı
duymak zorundadır. Toplum içinde insanlar davranışlarına, hareketlerine
dikkat etmeli bir başkasının özel yaşamına
saygı duymalı, kişisel tercihlerine saygı duymalıdır. Yani hoşgörü temel esas
olmalı, ön yargılardan uzak durulmalıdır.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım,
Sevmek zorunda olmadığınız bir
kişiye saygı duymak insani bir görevdir. Olması gerekendir yani. Oysa saygı
duyduğunuz birini sevseniz de olur sevmeseniz de. Örneğin; Apartmanda yaşayan
bir ailesiniz diyelim. O apartmanın içinde gıcıklığına saatin gece birinde yüksek sesle müzik, açmak,
yüksek sesle aile bireyleri ile tartışma binanın diğer sakinlerini rahatsız
eder. Çünkü sabah erkenden işe gidecek olan insanlar olabilir. O kişileri sevmeyebilirsiniz
ama o kişilere saygı göstermek
zorundasınız.
Toplum içinde birlikte yaşıyorsak birbirimize saygı duymak
gerekir, anlayışlı olmak gerekir. Yoksa kaos ortamı olur, insanlar arasındaki iletişim
güç hale gelir ve olumsuz durumlar yaşanabilir. Bunların olmaması için
sevmeyebilirsiniz ama saygıda mecbursunuz. Anlatacaklarım bunlardır.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Örnek
Aldığınız Bir Kişinin Özelliklerini Anlatınız
Örnek alınması gereken çok sayıda
kişi ya da kişiler vardır ama benim örnek aldığım kişi alemlere rahmet olarak
gönderilen, son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa’dır. Sevgili Peygamber Efendimiz
yaşayış tarzı ile, davranışları , güvenirliliği, güzel ahlakı ve tatlı dili ile
dünyaya örnek olmuş eşsiz bir insan, eşsiz bir Peygamber ve Müslümandır.
Sevgili öğretmenim,
Hz Muhammed kuşu ölmüş bir çocuğun
evine gidip ona baş sağlığı dileyecek kadar alçakgönüllü, içinde çocuk sevgisi
olan güzel ve büyük bir Peygamber’dir.
Onun yaşayış tarzı, onun hayatını örnek alıyorum. Çünkü Hz. Muhammed hayatı
boyunca doğruluktan, dürüstlükten ve güzel ahlaktan yana olmuştur. İnsanlara
karşı ön yargılı olmamış, hoşgörülü olmuş, hemen insanları etiketlememiştir.
Kusurunu gördüğü kişinin kusurunu herkesin içinde söylememiş, affedici,
kusurları görmeyen, Allah’ın yarattığı her canlıya merhamet eden sevgili
Peygamber’dir bizim efendimiz.
Sevgili öğretmenim,
Hz. Muhammed Günümüzde iki milyarı
aşkın takipçisiyle dünyanın en kalabalık ikinci dini olan İslam’ın kurucusu ve
merkezî figürüdür. Aynı zamanda bir sosyal reformcu, diplomat, filozof, yasa
koyucu, hatip, askeri lider, dini lider olarak da aktif bir hayat sürmüştür. Hz.
Muhammed kanaatkar bir insandır, sabırlıdır, hoşgörülüdür, yardımseverdir,
dürüsttür, alçakgönüllüdür, mütevazidir, adaletlidir, cömerttir, sakin ve tatlı
tatlı konuşandır. Ayıp ve kusurlarından dolayı kimseyi kınamazdı. İnsanlar
arsında kadın, erkek, büyük, küçük, renk, dil ve ırk ayrımı yapmazdı. İnsanlara
sevgi ve merhametle yaklaşır, hiç kimsenin incinmesini istemez, kimseden
intikam almayı düşünmezdi. Açları doyurur, yetimleri, öksüzleri ve kimsesizleri
daima korurdu.
Hz. Muhammed Yaşamında daima
adaleti ilke edinmiştir. Hakkı gözetirken, adaleti uygularken insanlar arasında
fark gözetmemiştir. İşte tüm bunlardan dolayı örnek aldığım kişi Hz Muhammed’dir. Konuşmama Hz
Muhammed’in birkaç sözü ile son vermek isterim:” Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”
“Gerçek güzellik ahlak güzelliğidir.” “Yalanla imanın aynı kalpte bulunmaz.” Anlatacaklarım
bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Sevdiğiniz
Bir Şairi Tanıtınız
Milli marşımızın şairi değerli
insan üstat Mehmet Akif Ersoy2u tanıtmak isterim. Çünkü Mehmet Akif Ersoy bu
milletin marşını yazmış, imanlı ve vatansever bir şairdir.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım
Mehmet Akif Ersoy, Mehmet Âkif
Ersoy, 1873 yılının Aralık ayında İstanbul’da Fatih ilçesinin
Karagümrük semtinde Sarıgüzel Mahallesi’nde doğmuştur. Nüfusa kaydı doğumundan
sonra babasının imamlık yaptığı ve ilk çocukluk yıllarını geçirdiği
Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfus cüzdanında Mehmet Âkif’in
doğum yeri Bayramiç yazılmıştır. Annesi Buhara’dan Anadolu’ya göç etmiş
bir Özbek bir ailenin kızı olan Emine Şerife Hanım (1836-1926); babası
ise Arnavut kökenli Kosova’nın İpek kentinde
dünyaya gelmiş olan Fatih Camii medresesi hocalarından İpekli Tahir Efendi’dir.
Sevgili öğretmenim,
Mehmet Akif Ersoy, Kaynağı İslam dini olan, imani
şiirleri ve manzum hikayeleri ile tanınmıştır. Türk şiirine gerçek realizmi
getiren kişidir. Eserlerinde canlı tablolar çizmiştir. Epik ve didaktik şiirler
yazmıştır. Şiirinin konularını günlük olaylardan alan yazar ve şairi Mehmet
Akif Ersoy İstiklal Marşını yazmış, bu milli marşım halkına armağan etmiştir. İstiklal
Marşını halkına hediye ettiği için kitabına almamıştır. Mehmet Akif Ersoy’un
şiirlerinde de birkaç örnek vermek isterim: Asım, Çanakkale Şehitlerine,
Bülbül, Seyfi Baba, Küfe, Süleymaniye Kürsüsünde adlı şiirleri onun en önemli
şiirleridir. Veteriner olarak göreve başladığı ilk yıllar bile daha çok
şairliği ile tanınmıştır. 1906 yılında Halkalı Baytar Mektebi’nde, 1908
yılından sonra ise Edebiyat Fakültesinde öğretmenlik yapmıştır.
1920 yılına gelindiğinde ise Mehmet Akif Ersoy Burdur milletvekili olarak
meclise girdi. 1921 yılında para ödülü almamak şartı ile milli marş yarışmasına
katılmayı kabul eder. Milli marşımızı kahraman ordumuza ithaf etmiştir. 12 Mart
1921 günü ise şiiri milli marşımız olarak kabul edilir. Ödül olarak verilen 500
lirayı ise Hilal-i Ahmet ve Darül- Mesai Vakfına bağışlamıştır. Gerçek bir halk
kahramanı, gerçek bir vatanseverdir. Mehmet Akif Ersoy’un bir kaç sözü ile konuşmama son vermek isterim: “Sahipsiz bir vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatana batmayacaktır.” “Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek, sözün odun gibi olsun hakikat tek.” Mehmet Akif Ersoy. Anlatacaklarım
bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Kalpten Kalbe
Bir Yol Vardır Atasözü İle İlgili
Konuşma
İnsanları bir
araya getiren huy, zevk, alışkanlık, fikir ve inanç birliğidir. Bir
araya gelen insanların gönüllerinde de bir duygu birliği vardır. Biri öteki için
ne düşünüyor ve ne hissediyorsa öteki de beriki için benzer şeyi düşünür ve
hisseder. Bunun için de atalarımız “Kalpten kalbe yol vardır.” sözünü söylemiştir.
Sevgili öğretmenim, değerli sınıf
arkadaşlarım
Kalpten kalbe yol olduğuna çok inanıyorum.
Mesela öğretmenim sizi çok seviyorum ve bunu size belli ediyorum. Davranışlarımla,
konuşmamla, samimi hallerim ile. Sizin de beni çok sevdiğinizi sizden gelen
güzel davranışlar sayesinde anlıyorum. Sınıftaki arkadaşlarımı çok seviyorum.
Çünkü onların sevgisini ve samimiyetini yüreğimde hissediyorum. İşte bu durum
güzel duyguların bir araya gelmesi ile oluyor ve karşılıklı güzel bir atmosfer ortaya
çıkıyor. Sevmediğim birinin yanında mutlu olmuyorum. Bunu ona da hissettiriyorum.
Çünkü sevmediğim kişinin de beni sevmediğini anlıyorum ve ona göre
davranıyorum.
Oysa kalbi sevgi ile donatılmış,
yüreğinde güzel duygulardan başka bir şey barındırmayan insanların temiz insan
olduğunu hemen hissediyorum ve o hissi yaşayabiliyorum. Öyle insanlarla vakit
geçirmek istiyorum. Biliyorum ki kalplerimiz karşılıklı seviyor birbirini. Anlatacaklarım
bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Bir Yetkili
Olsaydım Sokak Hayvanlarını Korumak İçin Ne Yapardım?
Bir yetkili olsaydım sokak
hayvanlarına karşı insanları ilk olarak bilinçlendirirdim ve insanları
hayvanları sevmeye, onlarla ilgilenmeye davet ederdim ve onların da bir canı
olduğunun unutulmaması gerektiğini söylerdim.
Sevgili öğretmenim,
Yaşadığım yerde yardıma muhtaç ne kadar sokak
hayvanı varsa onlar için kocaman bir araziye barınma alanı yapardım ve o
araziyi korunaklı yapardım. Hayvanlara
eziyet eden kim varsa onların hukuk önünde cezalandırılması için elimden gelen
özveriyi gösterirdim. Sokak hayvanlarının barınma ihtiyaçlarının karşılanması
için yaşadığım yerinden insanlarından da destek alırdım ve gönüllü bağışlar
toplardım. Hayvanlara merhametli olurdum, onların yaralarını sarar ve onların
biz insanlara Allah’ın emaneti olduğunu düşünerek yardım ederdim ve onları çok severdim. Her bir hayvanın gövdesinin
altından tasma takardım ve onların da
bir kimliği olduğunu gösterirdim.
Sevgili öğretmenim,
Sokak hayvanlarını gerçekten seven
bu işi sadece ticaret olarak görmeyen gerçek hayvansever veterinerlere görevler
verirdim. Evine hayvan almak isteyen ve onu korumak isteyen insanlara
bakabileceklerse hayvanları teslim ederdim. Bakamayacak durumda olduğu zaman
geri gelip arazimize bırakmaları gerektiğini söylerdim. Havyanlar için durmadan
bağış toplardım, onların haklarının savunucu olurdum. Hayvanları Koruma
Derneği ile çalışır, onlara da destek olurdum. Açlıktan, soğuktan hayvanların
ölmemesi için elimden gelen her türlü fedakarlığı gösterirdim.
Kader İle
İlgili Konuşma
Alın yazısı, alın yazgısı deriz aslında
kadere. Varlıkların ve olayların bütün
halleri ve vasıfları ile, nedenleri ve koşulları ile, haiz olacakları kuvvet ve
kabiliyetleriyle, varlık alemine gelecekleri zaman ve mekanlarıyla Cenab-ı Hak
tarafından ezelde tayin buyurulması ve bir tertip ile kaydedilmesi demektir. Kısaca kader; Yüce Allah’ın tüm olacak
olayları önceden bilmesidir. Genelde buna pek kimsenin itirazı olmaz. Çünkü
Rabbimiz sonsuz ilme sahip olduğu gibi, ayrıca zamandan üstündür ve bütün
geçmiş ve gelecek O’nun bilgisindedir . Çünkü alemlerin Rabbi olan Allah’tır ve
Allah her şeyi bilir.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım
Kadere inanmak İslam dininde imanın
esaslarından biridir. Çünkü kaderimizi Yüce Allah belirler, bizlerin ne
yapacağını ya da ne yapmayacağını Yüce Allah önceden bilir. Çünkü o sonsuz ilim
sahibi olandır. Allah’ın ilmi sonsuzdur ve her şeyin nasıl sonuçlanacağını en
iyi şekilde bilir. Gaybı yani geleceği yalnızca Allah bilir ve bu bilgiye sahip
olan tek varlıktır. Bu nedenle, bir Müslüman’ın kaza ve kadere iman etmesi,
Allah’ın ilmi ve kudretine olan inancının bir gereğidir. Kader kavramında bir Allah’ın iradesi vardır
bir de kulun iradesi vardır. Örneğin;
Her gün sabah güneş doğup akşam batıyorsa bu Yüce Allah’ın ilmi
sayesinde olur ve buna kimse engel olamaz.
Yıldızların belli bir düzen içinde
olması, dünyanın belli bir düzen doğrultusunda yaratılması Yüce Allah’ın sonsuz
ilmi ile olur ve bu kaderdir. Ya da anne ve babamızı kendimiz seçemeyiz bu da
kaderdir ama sınava çalışmayıp sınavdan
düşük aldığımızda bu benim kaderimmiş demek ,kolaya kaçmak, tembelliğe
sığınmaktır. Çünkü insanın kendi iradesi ile olan durumlar da vardır ve bunu da
Yüce Allah önceden bilir. Kişinin kendi özgür iradesi işlediği fiiller de vardır. Bunları Allah’ın
zorlaması ile değil, irademizin tercihi ile yaparız. Kul kendi tercihini nasıl
kullanırsa, Allah ona göre yaratır. Yani çalışırsak kazanırız ve başarılı oluruz.
Çalışmazsak aç kalırız ve başka insanlara muhtaç oluruz. Çalışmayıp bir de
üstüne yoksul olmak kaderimmiş demek kader değil tembellik, kadere bahane
bulmaktır. Anlatacaklarım ve bildiklerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum.
Özgürlük
Sizin İçin Ne Demektir?
Özgürlüğünden vazgeçen kimse,
insanlıktan, hak ve görevlerinden vazgeçmiş demektir der Jean J. Rousseau. Özgürlük benim için bağımsız
bir ülkede hiçbir ülkenin manda ve himayesi altında yaşamamak demektir.
Özgürlük benim için başka insanların yaşama hakkına saygı duyup, kimseyi
rahatsız etmeden dilediğini yapabilmek demektir. Özgürlük insanın gelişmiş bir
ülkede mutlu bir şekilde yaşayabilmesi demektir. Özgürlük, hürriyet ya da
erkinlik, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini
seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım
İnsan özgür olmadığı zaman kendi
kafese kapatılmış gibi tutsak hisseder ve mutlu olamaz. Özgür olmayan bir ülkede bilim ve fen gelişmez, özgür düşünce gelişmez. Onun için de böyle ülkeler geri
kalmış olmaya devam eder. Oysa gelişmiş ülke olmak için özgürlük olması
gerekir. Çünkü özgürlüğün olduğu yerde bilim ve fen gelişir. Özgür olmak demek
istediğin kadar çalışabilmek, istediğin kadar dinlenebilmek, eğlenebilmek ve
hayatı yaşayabilmek, anın tadını çıkarabilmek demektir.
Kendi yurdunda, kendi
toprak parçanda kendini güven için de hissederek yaşayabilmen demektir özgürlük.
Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
En Sevdiğiniz Etkinlik
Hakkında Konuşma Hazırlayınız.
En sevdiğim etkinlik ülkemin farklı
şehirlerini görmek ve şehir şehir gezerek seyahat etmektir. Seyahat sırasında
gittiğim yerleri de gün gün not tutarak günlük yazıyorum. Gezdiğim yerleri not
almak, tattığım lezzetleri, tarihi ve doğal yerleri günlüğüme yazmak beni çok
mutlu ediyor ve kendimi kültürel açıdan daha zengin ve daha bilgili
hissediyorum. Sadece yaşadığım şehirde kalmak beni bir zaman sonra sıkmaya
başlıyor. Oysa seyahate çıkmak insanın ruhunu açıyor, onu daha aktif kılıyor ve
daha mutlu ediyor.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım
Seyahat etmenin bana çok faydası
oldu. Eskiden insanlarla fazla konuşmazken
şimdi daha sosyal ve daha açık bir insan oldum. Gittiğim yerler hakkında bilgi edindim, müzeler gezdim, doğal ve tarihi yerler gezdim ve
oraların ilgi çekici ve yöresel yemeklerini, tatlılarını yedim. Bu sayede hem
mutlu oldum, hem de genel kültürüm arttı. Seyahat etmenin çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Seyahat
ederek stresimizi atıyoruz ve kendimizi daha neşeli ve daha mutlu hissediyoruz.
Hayata dört elle bağlanıyoruz ve farklı yerleri gezmenin mutluluğunu anı anına
yaşayabiliyoruz. Daha hareketli oluyoruz, hem yiyor, hem geziyor hem de
öğreniyoruz.
Yaratıcılığımız artıyor, daha çalışkan ve daha
farklı düşünmeye başlıyoruz. En sevdiğim etkinlik seyahat etmek, şehir şehir gezmektir.
Bir gün okuyup maddi durumum iyi olursa da ülke ülke gezeceğim ve hayatın
tadını çıkarıp anı yaşayacağım. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için
çok teşekkür ediyorum.
Ön Yargı İle
İlgili Konuşma
Bir kimse veya bir şeyle ilgili
olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu
veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir. İnsanlar hakkında onları tanımadan peşin hüküm verme iyi bir şey değildir. Ön yargılı olmak aynı
zamanda hoşgörüsüz olmak, farklılıkların bir değer olduğunu görememektir.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım,
Önyargı, genellikle bir yargıda
bulunmak için yeterli bilgiye ve deneyime sahip değilken ortaya çıkar. Bu
sebeple de aslında rasyonel bir temele dayanmaz. Bilinçli veya bilinçsiz olarak
pek çok farklı sebeple önyargılar oluşabilir.
Ön yargının sebepleri şunlardır:
Bilgi ve deneyim eksikliği, çevresel faktörler, kişisel deneyim, kitle iletişim
araçlarıdır. İnsanlar bundan dolayı hemen ön yargıya kapılırlar. Ön yargılı olunduğu
için de arkadaşlıklar, dostluklar kurulamaz ve bu da toplum içinde
ötekileştirmeyi doğurur ve toplum içindeki insanların birbirinden uzaklaşmasına
neden olur. Ön yargı sonucu eksik ya da yanlış bilgi sahibi olan kimseler acele
karar alırlar ve bu durumda adil olmayan sonuçların ortaya çıkmasına neden
olur. Olumsuz önyargıların güçlenerek ayrımcı davranışlara dönüşmesi, sosyal
dışlanma veya mobbing gibi ciddi durumlara sebep olabilir. Bu durum
toplumsal adaletin ve refahın bozulmasına neden olabilir. Yeni deneyimler
sağlanamaz ve insanların birbirini yüzeysel tanımalarına neden olur ve bu da
toplumdaki sevgi ve saygı ortamını azaltır. Ön yargıya uğrayan insanlarda
özgüven eksikliği oluşabilir ve bu durumda kişinin kendini kötü hissetmesine ve
yalnız kalmasına neden olabilir.”Ön yargıları yok etmek, atom
çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.” der Alber Eınsteın
Sevgili öğretmenim,
İnsanlar hakkında ön yargılı
olmadan kalıplaşmış düşüncelerimizden kurtulmaya çalışmalıyız ve insanlar
tanımadan onları anlamadan peşin hüküm vermemeliyiz. Algılama biçimlerimizde
milliyet, cinsiyet, din, yaş ve deneyim temelli önyargının etkisi varsa bunun
gerçek bir bilgi değil, öğrenilmiş bir varsayım olduğunun bilinci ile hareket
etmeliyiz. Gündelik hayatımızda ve iş yaşamımızda ön yargılara karşı dirençli
olabiliriz ve akılcı davranabiliriz. Yani duygusallığa kapılmamalıyız,
hoşgörülü olmalıyız, yeniliklere açık olmalıyız. Düşünce şeklimizi
değiştirmeliyiz, çok okumalıyız, çok araştırmalıyız ve ön yargının insanın
gelişmesinde eve ilerlemesinde, sosyal hayatında en büyük engel olduğunu bilerek
ön yargılarımızı kırmalı, yeni yelkenlere yol açmalıyız. Anlatacaklarım bu
kadardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Teknolojinin
Sosyalleşme ve Toplumsal İlişkiler Üzerine Etkileri Nelerdir?
Teknolojinin gelişmesi her ne kadar
hayatımızı daha konforlu hale getirse de olumsuz yanlarını da göz ardı etmemek
gerekir. Özellikle çocukların teknoloji ile iç içe olması, ellerinden
telefonları, tabletleri düşürmemesi onların sosyal yaşamdan kopmasına neden
olmakta ve bu durumda asosyal bir kişiliğe dönüşmesine zemin hazırlamaktadır.
Yapılan araştırmalara göre internet
kullanımının öğrencilerde teknolojik bağımlılık yarattığı ve bu bağımlılık
nedeniyle öğrencilerin çevreleriyle uyum sağlamada problemler yaşadığını
göstermektedir.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım,
Teknoloji çocukları sosyal hayattan
koparmakta ve daha sanal bir dünyaya yönlendirmektedir. Çocuklar bundan dolayı
toplumsal yaşamdan kopmakta ve sosyal medyada daha fazla vakit geçirmeye
başlamaktadır. Burada önemli olan teknolojiyi bilinçli kullanmaktır. Yani
teknolojinin işimize gelen yanını alıp işimize gelmeyen, bizi olumsuz
etkileyen yanlarını örnek almamaktır. Örneğin; derslerimizde yapay zekadan
faydalanmak işimize yarar. Uzaktaki akrabalarımızla görüntülü konuşmak bizi
mutlu eder ama saatlerce internet ile iç içe olmak bizi bir zaman sonra strese
sokar ve bağımlı bir kişiliğe dönüşebiliriz. Bilgisayar ile cep telefonları ile
saatlerce vakit geçirmek hem beden sağlığımızı kötü etkiler, hem de ruh sağlığımızı kötü etkiler. Sürekli bu
aletlerle vakit geçiren çocukların daha bağımlı, daha öfkeli olduğunu
görebiliriz. Çocukların arkadaşları ile ilişkileri zayıflamakta, çocuklar daha öfkeli ve daha saldırgan olmaya başlamaktadır.
Çocuklar teknolojiye bağımlı hale
gelirler ve derslerinde de başarısızlıklar ortaya çıkar. Çocukların topluma uyumlu olması için yüzü
yüze iletişim ve etkileşim devam etmelidir. Aileler bu konuda bilinçli olmalı
ve çocuklarını düzenli olarak takip etmeli ve onlara bir sınır koymalıdır.
Önemli olan aşırıya kaçmamaktır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum.
Müzik
Dinlemenin Faydaları İle İlgili Konuşma
Müzik dinlemeyi seven biriyseniz
ruhsal açıdan pek çok insana göre daha iyi durumdasınız demektir. Yapılan son
araştırmalar, müzik dinlemenin zihinsel sağlığımızı iyileştirdiğini
göstermektedir. Ancak müzik dinlemek aynı zamanda fiziksel sağlığımız açısından
faydalıdır. Müzik dinlemek insana kendini iyi hissettir ve kişinin gün içindeki
stresini alır.
Müzik insanın hayatının bir parçası olmalıdır. Çünkü insana bu
dünyada kendi en iyi hissettiren şeyin müzik olduğunu düşünüyorum. Üzgün
zamanlarımızda türküler dinlemek, sevinçli zamanlarımızda hareketli şarkılar dinlemek
bizim coşkumuzu daha da artırır. Müzik dinlemek insanı özgür bir yolculuğa
çıkarır ve müzik dinlerken kimse duygularımıza ve düşüncelerimize müdahale
edemez.
Sevgili öğretmenim, değerli
arkadaşlarım,
Müzik dinlemenin önemi ile ilgili
şu söz çok kıymetlidir: Müzik ruhu gıdıklayan bir sanattır, o olmadan dünya çok
sessiz olurdu.” der Lemony Snicket.
“Müzik, en zor zamanlarda bile
umudu besleyen bir ışıktır.” der Dave Grohl. İşte müzik bu kadar
değerlidir ve bizi mutlu eder. Müzik dinlemek;
kişinin uyku kalitesini artırır, sözel zekayı artırır, depresyonu
azaltır, ağrı kesici özelliği vardır, metabolizmayı düzenler, insanı mutlu
eder, daha az yemek yememizi sağlar ve daha çok sayıda faydası vardır.
Müzik
dinleyerek daha merhametli, daha paylaşımcı insan olabiliriz. Empati kurma
becerimiz de gelişebilir ve insana ait olan güzel duygular ve düşünceler
gelişebilir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.