Cover Image

Şair Evlenmesi

Şubat 20, 2022 Okuma süresi: 7 dakika

İbrahim Şinasi’nin 1859 tarihli oyunu.
Eser, 1860’da Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde yayımlanmıştır.
Modern Türk tiyatro tarihinin yayımlanan ilk oyunudur.
Görücü usulü ile evlenmenin sakıncaları üzerine yazılan eser bir töre komedisidir.
Oyunda evliliğin karşılıklı sevgi ve rıza temelinde gerçekleşmesi gerektiği savunulmuştur.
Oyun tek perdeden oluşur. Şinasi, eserin ön sözünde oyunu aslında iki perde olarak yazdığını ancak birinci perdeyi kaldırmak zorunda kaldığını belirtmektedir.
Yazar, eserini yazarken geleneksel Türk tiyatrosundan yararlanmıştır. Şinasi, Karagöz ve orta oyununda olduğu gibi özellikle sözcüklerin yanlış anlaşılması ve telaffuz edilmesine dayanan sözcük oyunlarına başvurmuştur. 
Eser; bir olayı hikâye etmesi, tek bir mekânda geçmesi ve birkaç saatlik bir zamanı kapsaması sebebiyle klasisizmin üç birlik kuralına uygunluk gösterir.

Kısa Özet


Müştak Bey, sevgilisi Kumru’nun yerine onun yaşlı ve çirkin ablası Sakine Hanım ile zorla evlendirilmek istenir. Müştak Bey, Ziba Dudu ve Habbe Kadın’ın kurduğu bu tuzaktan arkadaşı Hikmet Efendi’nin mahalle imamına verdiği rüşvetle kurtulacaktır.

Geniş Özet

Alafranga bir tip olan Müştak Bey, şair tabiatlı bir gençtir. Gündüz mahalle imamı tarafından nikahı kıyılmıştır. Müştak Bey, sevdiği kadın Kumru Hanım‘a kavuşacağı için heyecanlıdır. Eşinin gelmesini beklerken yakın arkadaşı Hikmet Efendi ile ayaküstü konuşmaktadır. Sevdiği bir kadınla evlendiği için kendisiyle gurur duymaktadır. Ona göre birbirini tanımadan, sevmeden görücü usulüyle evlenen çiftlerin mutlu olmaları pek mümkün değildir. Tek sıkıntısı Kumru Hanım’ın yaşı geçkin, aklı kıt, karga suratlı, kambur ablası Sakine Hanım‘dır. 

Hikmet Efendi, büyük dururken küçüğü vermenin pek görülen bir âdet olmadığını söyleyerek arkadaşını uyarmak ister. Hikmet Efendi’nin, Kumru Hanım’ın yerine çirkin ablası Sakine Hanım ile nikahlanmış olabileceğini söylemesi Müştak Bey’i korkutur. Arkadaşının sözlerini pek de hoş olmayan bir latife olarak görür.
Kılavuzu Ziba Dudu‘nun geldiğini gören Müştak Bey, arkadaşından selamlıkta beklemesini ister. Sahneye giren Ziba Dudu, gelin hanımın yolda olduğu söyler. Yardımları için Ziba Dudu’ya teşekkür eden Müştak Bey, sevincinden oynamaya başlar. Üçüncü sahnede tek başına kalan damat, fakir bir şairin verebileceği yüz görümlüğü de ancak bu olur diye yazdığı mısraları şarkı olarak söylemeye başlar.
Bir sonraki sahnede Ziba Dudu ve Habbe Kadın, gelin hanımı getirir. Kumru Hanım yerine ablası Sakine Hanım’ı gören damat şok geçirir. Ziba Dudu ile Habbe Kadın, Sakine Hanım’ın duvağını Müştak Bey’e açtırmak için uğraşırken gelinin takma saçı ellerinde kalır. Kendisine bir oyun oynandığını anlayan Müştak Bey, nikâhını kıyan hoca ile mahalledekilerin çağrılmasını ister.
Nikahı kıyan Ebullaklaka gereksiz yere rahatsız edildiğini düşünerek sinirli bir şekilde gelir. Ziba Dudu, damadın bile isteye aldığı hanımı şimdi istemediğini, gelinin saçını başını yolduğunu, bir de yenge kadınla kendisine ağır 
birçok laf ettiğini söyler. Müştak Bey ne kadar uğraşsa da derdini kimseye anlatamaz. Olaya mahalleli de dahil olur. Ebullaklaka ısrarla sana nikah ettiğim büyük kızdır diyerek kendisini suçlayan Müştak Bey’e kızar. Odadaki herkes damadı, Sakine Hanım’ın namusuna leke sürmüş olmakla suçlar. Konuşmalara dahil olan Batak Ese ile Atak Köse‘nin şiveli konuşmaları oyunun en önemli komik unsurlarıdır.

Bu arada olaya Hikmet Efendi de dahil olur. Ebullaklaka, arkadaşını savunduğu için Hikmet Efendi’yi de suçlar. Hikmet Efendi, elindeki para kesesini Ebullaklaka’ya göstererek sorunu çözebileceklerini söyler. Ebullaklaka, Hikmet Efendi’ye keseyi çaktırmadan cebine koymasını söyler. 

Rüşveti alan hoca, 45 yaşındaki Sakine Hanım’ın yaş olarak Müştak Bey’in dengi olamayacağını, büyük kızı nikahladım derken kastettiği şeyin yaş değil boy olduğunu söyler. Sonrasında da Habbe Kadın’dan boyda büyük yani yaşta küçük olan asıl gelin hanımı getirmesini ister.
Sekizinci sahnede Kumru Hanım ile Müştak Bey kavuşur. Ebullaklaka, Hikmet Efendi’den başka bir emri olup olmadığını sorar. Hikmet Efendi, hocadan herkesi alıp götürmesini ister.
Hikmet Efendi, Müştak Bey’e kendisine danışmadan, kılavuz kadınları araya sokarak evlenmeye kalkışmasının başına ne işler açtığını, bundan bir ders çıkarması gerektiğini söyler.
Oyunun sonunda Hikmet Efendi, birbirini seven iki gencin evlenmesinde bile türlü türlü sıkıntılar yaşanırken, birbirini hiç tanımadan evlenenlerin vay haline diyerek oyunun mesajını seyirciye iletmiş olur.


İlgili Sayfa

👉 Tanzimat Dönemi Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Şair Evlenmesi-Müntahabat-ı Eşar, Anadolu Üniversitesi Yayınları
Şinasi’nin Şair Evlenmesi Adlı Tiyatro Eseriyle Recaizade Mehmet Celâl’in Hayal-İ Celâl Adlı Romanının Karşılaştırılması, Safiye Akdeniz
Şair Evlenmesi’nde Halk Bilimi Unsurları, Semih Zeka


Cover Image

Şinasi – Slayt – Konu Anlatımı

Ekim 18, 2011 Okuma süresi: 5 dakika
Şinasi Hayatı Edebi Kişiliği Gazeteciliği Eserleri Konulu Slayt ve Ders Notu

Tanzimat Edebiyatı konusunun önemli isimlerinden olan İbrahim ŞİNASİ ile ilgili slaytı aşağıdan indirebilirsiniz. Derste kullanmak ve ödev için hazır haldedir. Şinasi’nin Hayatı, Şinasi’nin Gazeteciliği, Şinasi’nin Edebi Kişiliği, Edebiyatımızda Şinasi’nin Önemi ve Şinasi’nin Eserleri ile bilgileri slaytın içeriğinde bulabilirsiniz.

İbrahim Şinasi (1826-1871)

Şinasi’nin Hayatı

5 Ağustos 1826’da İstanbul’da doğdu. 13 Eylül 1871’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829’da Osmanlı-Rus Savaşı’nda şehit oldu. Annesi onu yakınlarının desteğiyle büyüttü. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi’nde ve Feyziye Okulu’nda tamamladı.
Arapça ve Farsça, Fransızca öğrendi. 1849’da bilgisini artırması için devlet tarafından Paris’e gönderildi.
Burada edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Doğu kültürleri araştırmacısı De Sacy ailesi ile dostluk kurdu, Ernest Renan’la tanıştı, Lamartine’in toplantılarını izledi. Yine doğu kültürleri araştırmacısı Pavet de Courteille’nin çalışmalarına yardım etti. Dilbilimci Littré ile tanıştı. 1851’de Société Asiatique’e üye seçildi. 1854’te İstanbul’a döndü.
Bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştı. Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Encümen-i Daniş’te (ilimler akademisi) görev yaptı.
Koruyucusu sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın görevinden ayrılması üzerine sakalını kestiği için üyelikten çıkarıldı. Reşit Paşa 1857’de yeniden sadrazam olunca, eski görevine döndü.

Şinasi’nin Gazeteciliği 

1860’da Ağah Efendi ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl gazetesini çıkardı. 1862’de de Tasvir-i Efkar gazetesini çıkardı.
Devlet işlerini eleştirdiği ve Sultan Abdülaziz’e karşı girişilen eylemleri desteklediği gerekçesiyle 1863’teki Meclis-i Maarif’teki görevine son verildi.
Gazeteyi Namık Kemal’e bırakarak, 1865’te Fransa’ya gitti. Orada sözcük çalışmalarına yöneldi. Yaklaşık 5 yıl Ulusal Kitaplık’ta araştırma yaptı. Tamamlayamadığı kapsamlı bir Türkçe sözlük üzerinde çalıştı. 1867’de İstanbul’a döndü.
Kısa bir süre sonra yeniden Paris’e gitti. 1869’da tekrar İstanbul’a dönünce bir matbaa açtı, eserlerinin basımıyla uğraşmaya başladı. 13 Eylül 1871’de beyin tümöründen yaşamını yitirdi.

Şinasi’nin Edebi Yönü

Tanzimat’la başlayan Batılılaşma hareketlerine öncülük ederek, dil, edebiyat ve düşünce yaşamının gelişmesine katkıda bulundu. Fransız şairlerinden çeviriler yaptı.
Eski nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerde yeni düşünceleri dile getirdi. Öz ve biçim yönünden tümüyle yeni şiirler de yarattı.
1860’da yazdığı tek perdelik “Şair Evlenmesi” adlı komedi, Batılı anlamdaki ilk Türkçe oyundur. Anlatımdaki yeniliklerin yanı sıra tema bakımından da Türk tiyatro edebiyatının öncüsüdür.
Ama asıl önemli çalışmalarını gazetecilik alanında yaptı. Batılılaşmayı savunan “Tasvir-i Efkar”, bir düşünce gazetesi kimliğiyle Türk basın tarihinde önemli bir aşamadır.
Dildeki yalınlaşma çabasını edebiyat ve tiyatro alanlarındaki eserleriyle destekledi.

Şinasi’nin Eserleri

  • Tercüme-i Manzume
  • Şair Evlenmesi (Oyun)
  • Müntehabat-ı Eşhar (1862, Divan-ı Şinasi adıyla da bilinir, şiirlerinden seçmeler)
  • Durub-u Emsal-i Osmaniye (1863, atasözleri derlemesi)
  • Müntahabat-ı Tasvir-i Efkar (18623, 1885. Ebüzziya Tevfik tarafından düzenlenen seçme makaleler)

Şinasi Hakkında Slayt İndir


Cover Image

Edebiyatımızda İlkleri Biliyor musunuz? Buyrun Aşağıdaki Şemada Sizleri Bekliyor

Ocak 28, 2010 Okuma süresi: 5 dakika
ilk roman-ilk hikaye-ilk batılı roman-ilk batılı hikaye-ilk realist romanımız-ilk gerçekçi öykü-ilk psikolojik tahlil romanı-ilk tarihi roman-ilk naturalist eserimiz-ilk edebi roman-ilk edebi romanımız-ilk tiyatro eseri-yazılan ilk tiyatro eserimiz-oynana ilk tiyatro eserimiz-Ahmet Mithat Efendi-Şinasi-Namık Kemal-Ziya Paşa

Edebiyatımızda İlkleri Biliyor musunuz? Buyrun Aşağıdaki Şemada Sizleri Bekliyor Edebiyat Dünyamızda İlkler Şeması

» İlk kadın romancımız: Fatma Aliye Hanım
» Süslü nesrin ilk temsilcisi: Sinan Paşa
» Dünyanın bilinen ilk destanı: Sümerlerin Gılgamış Destanı
» Dünyanın halen devam eden ,en büyük Destanı: Kırgızların Manas Destanı
» Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan: Şinasi
» Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen roman: Ateşten Gömlek
» İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı: A.Vefik paşa» İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi /1859
» İlk yerli roman: Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat
» Batılı tekniği uygun ilk roman: Halit Ziya Uşaklıgil/Aşk-ı memnu
» İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak /1859
» İlk köy romanı: Nabizade Nazım / Karabibik
» İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül
» İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası
» İlk resmi Türkçe gazete: Takvim –i Vakayi
» İlk yarı gazete: Ceride-i Havadis
» İlk tarihi roman: Namık Kemal / Cezmi , A. Mithat / Yeniçeri
» İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval / Şinasi ile Agah Efendi
» İlk pastoral şir: A.Hamit Tarhan /Sahra
» İlk şiir çevirisini yapan: Şinasi
» İlk makaleyi yazan: Şinasi
» Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan ilk Türk gazeteci: Şinasi
» Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan: A.Hamit /Eşber veya Sardanapal
» Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri: A.Hamit/Nesteren
» İlk bibliyografya: Keşfü’z Zünun /Katip Çelebi
» İlk hatıra kitabı: Babürşah /Babürname
» İlk hamse yazarı: Ali Şir Nevai
» İlk tezkire: Ali Şir Nevai /Mecalisün Nefais
» İlk antolojisi: Ziya paşa /Harabat
» İlk atasözleri kitabı: Şinasi /Durub-i Emsal-ı Osmaniye
» İlk mizah dergisi: Diyojen /Teodor Kasap
» İlk hikaye kitabı: A: Mithat /Letaif-i Rivayet
» İlk fıkra yazarı: Ahmet Rasim
» İlk Türkçe yazılan ilk kitap: Kutadgu Bilig
» İlk siyasetname: Kutadgu Bilig
» İlk mensur şiir örneklerini veren: Halit Ziya
» Şiirde ilk defa Türk kelimesini kullanan: Mehmet Emin Yurdakul
» Dünya edebiyatındaki ilk modern roman: Cervantes/Don Kişot
» İlk makale: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
» İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk: Fecr-i Ati
» Mesnevi tarzında yazılmış ilk eser: Kutadgu Bilig
» İlk seyahatname: Mir’atül Memalik / Seydi Ali Reis
» İlk Edebiyat tarihçimiz: Abdulhalim Memduh Efendi
» Batı anlayışındaki ilk edebiyat tarihçimiz: Fuat Köprülü
» Sahnelenen ilk tiyatro: Namık Kemal / Vatan yahut Silistre
» Kafiyeyi şiire serperek klasik nazım şekillerinden farklı ilk örnekleri veren: Tevfik Fikret
» Türkçenin ilk dil bilgisi kitabı: Süleyman paşa / Sarf – ı Türki
» İlk naturalist eserimizin yazarı: Nabızade Nazım / Zehra
» Divan Edebiyatında mahallileşme akımının temsilcisi: Nedim
» Şarkıyı icat eden: Nedim
» İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi: Kamus’ul Alam
» İlk sözlüğümüz: Divan-ı Lügat-it Türk
» İlk Türkçe sözlük: Şemsettin Sami: Kamus-ı Türki
» İlk özdeyiş örneklerini veren: Ali Bey / Lehçet’ül Hakayık
» İlk didaktik şiir örneğimiz ve aruzla yazılan ilk eserimiz: Kutadgu Bilig
» Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin: Orhun Abideleri
» Edebiyatımızda objektif eleştirinin nasıl olacağını ilk açıklayan: R. Mahmut Ekrem
» Edebiyatımızdaki milli dönemin açılmasına öncülük eden: Mehmet Emin Yurdakul
» Konuşma diliyle yazılmış ilk hikayenin yazarı: Ömer Seyfettin
» Edebiyatımızda ilk kafiyesiz şiirini yazan: A. Hamit / Validem
» İlk köy şiiri: Muallim Naci / Köylü Kızların Şarkısı
» İlk alfabemiz: Göktürk Alfabesi
» Tekke şiirinin babası: Ahmet Yesevi
» İlk Türk destanı: Alp Er Tunga Destanı
» Bizde batılı anlamda ilk eleştiriyi yazan: Namık Kemal
» Bizde epik tiyatro türünün kurucusu: Haldun Taner

» İlk divan şairi: Hoca Dehhani
» Hikayede gerçek anlamda ilk kez Anadolu’yu işleyen: Refik Halit Karay
» En başarılı psikolojik roman yazarımız: P.Safa / 9.Hariciye koğuşu
» İlk çocuk şiirlerini yazan: Tevfik Fikret / Şermin
» Dilde sadeleşmeyi savunan ilk yayın organı: Genç Kalemler


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler