Paragraf Soruları Nasıl Çözülür?

Şubat 10, 2025 Okuma süresi: 11 dakika








Paragraf Soruları Nasıl Çözülür?




Paragraf Soruları Nasıl Çözülür?

  • Cevabın paragrafın içinde olduğunu unutmayın.
  • Bu nedenle paragraf sorularıyla ilgili ön yargılarınızdan kurtulmaya çalışın.
  • İşin sırrı okuduğunuzu anlamaktır.

  • Bu nedenle düzenli olarak -kitap, dergi, blog, köşe yazısı- okumalısınız. 
  • Okuma alışkanlığı kazanmak için geç kaldığınızı düşünüyorsanız -özellikle 12. sınıftaysanız- çok paragraf sorusu çözün.
  • Uzun paragraflardan korkmayın. Unutmayın paragraf ne kadar uzun olursa çözümü de o kadar kolaydır. 
  • Uzun paragraflarda genellikle bir olay anlatılır ki olayları akılda tutmak çok daha kolaydır.
  • Son 5-6 yılın tüm paragraf sorularını çözün. Bu sayede ÖSYM’nin paragraf soruları mantığını kavramış olursunuz.
  • İlk zamanlar günde 10 paragraf sorusu çözmeyi alışkanlık haline getirin.
  • İlk zamanlar süreyi kafaya takmadan sadece soruyu çözmeye odaklanın.
  • Bir süre sonra sayıyı 20’ye çıkartarak süre tutmaya başlayın.
  • Zamanla pratik kazanarak soruları çok daha hızlı çözdüğünüzü fark edeceksiniz.
  • Paragraf sorularında karşınıza çıkabilecek “azımsama, biçem, çıkarım, didaktik, görece, imge, ironi, klişe, nicel-nitel, özgünlük, öykünmek, yadsımak, yakınmak, yazın” gibi sözcüklerin anlamlarını zamana yayarak -her gün bir kavram olabilir- öğrenin.
  • Anlamını bilmediğiniz bir sözcüğün paragraftaki tüm anlamı değiştirebileceğini unutmayın. Bunun için “Paragraf Soruları İçin Bilinmesi Gereken Sözcükler” sayfamıza bakabilirsiniz.
  • Bir paragraf sorusu metin, soru kökü ve seçenekler olmak üzere üç bölümden oluşur. Soruyu çözerken soru kökü, metin, seçenekler sırasını takip edin.
  • Soru kökünde ne istendiğini anlamadan paragrafı okumaya çalışmayın. Ne aradığınız bilmeden yapacağınız okumanın hiçbir faydası olmayacaktır.
  • Paragrafın tamamını sadece metne odaklanarak dikkatli bir şekilde okuyun.
  • Okurken anlamadığınızı sanarak paragrafın başına dönmeye kalkmayın.
  • Belli bir seviyeye geldikten sonra paragraftan önce şıklara hızlıca göz atmayı deneyebilirsiniz. Böylece sizden ne istendiğini çok daha kolay anlayabilirsiniz.
  • Soru kökünde altı zaten çizili olarak verilen “değildir, yoktur, çıkarılamaz, getirilemez” gibi olumsuz ifadelere dikkat edin.
  • Altı çizili olsa da olmasa da soru kökünün son sözcüğünü yuvarlak içine almayı alışkanlık haline getirin. (yksedebiyat.org)
  • Paragrafı okurken tüm satırların altını çizmeyin. Sadece aradığınız, önemli bulduğunuz sizi cevaba götürecek kısımların altını çizin.
  • Asıl anlatılmak istenen düşüncenin “özetle, o hâlde, oysa, esasen, aslında, halbuki, şu farkla ki, bu durumda, bu yüzden, öyleyse” gibi sözcüklerden sonra gelebileceğini unutmayın.
  • Ana düşünce (asıl anlatılmak istenen) paragrafın başında, ortasında, sonunda olabileceği gibi paragrafın geneline de sindirilmiş olabilir.
  • Soruları kendinize göre değil, soruda sizden istenilen şekilde yorumlayın. Paragraftaki düşüncenin size doğru ya da yanlış gelmesinin hiçbir önemi yoktur. Önemli olan yazarın düşünceleridir.
  • Metni okurken atasözlerine, deyimlere, soyut ifadelere ve mecazlı söyleyişlere dikkat edin.
  • Paragrafı okuduktan sonra saptamanızı seçeneklerle karşılaştırın.
  • Çeldirici şıklardan korunmak için mutlaka tüm şıkları okuyun.
  • Her şeye rağmen doğru cevabı bulmakta zorluk çekerseniz zaman kaybetmeden (sorunun yanına bir işaret koyarak) diğer sorulara geçiniz. Çok daha rahat ve hızlı çözebileceğiniz sorular sizi rahatlatacaktır. Bu sayede çözemediğiniz sorulara dönmek için zaman da bulabilirsiniz.

İlgili Sayfa

👉 Dil Bilgisi Ana Sayfa


Cover Image

2023 TYT Paragraf Soruları İndir

Kasım 1, 2023 Okuma süresi: 71 dakika

 2023 TYT’de sorulan paragraf (parçada anlam) sorularını aşağıda bulabilirsiniz.

Bergson’a göre “Bellek bazı deneyimlerin,
bilincimizin bir parçası hâline gelmesidir.” Ancak burada söz konusu bütüncül,
tek bir bellek değildir. Bergson iki tür bellek üzerinde durur; ilki
alışkanlıklarımız sonucu oluşan bellektir. Özünde şeyleri tekrarlamak yatar;
tekrarlama alışkanlığını bırakırsak bellek zayıflar. İkinci tür bellek ise
geçmişin hatırlanmasıyla ilgilidir. Bu iki tür belleğe bakıldığında ikincisinin
birincisinden farklı olarak zihinsel bir işleyişe sahip olduğunu görürüz.

1. Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Öneride bulunma  B) Koşul öne sürme  C) Karşılaştırma  D) Açıklama 
E) Tanımlama

 

(I) Bir yavru kedi ve bir anne kedi karşılıklı
mırladıklarında birbiriyle iletişim kurmaya çalışıyordur. (II) Yavru kedinin
mırlaması, her şeyin yolunda olduğunu ve sütün ulaşması gereken yere başarılı
bir şekilde gittiğini anne kediye söyler. (III) Anne kedi, mırlamalara kulak vererek
yatar ve bir sorun olmadığını başını bile kaldırmadan bilir. (IV)
Büyüdüklerinde ise yavruların annelerine mırlaması iletişimde artık ikinci
planda kalır. (V) Küçük kediler ile aslan, kaplan gibi büyük kedilerin
mırlaması arasındaki temel farklılık iletişimin kurulma amacıyla ilgilidir.

2. Bu
parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

 

(I) Hem bir doğaya dönüş öyküsü hem de bir
doğal aşk övgüsü kabul edilen Paul ve Virginie, Hint Okyanusu’ndaki Mauritius
Adası’nda geçer. (II) Roman, başlarına gelen felaketler yüzünden adaya sığınan
iki kadının çocukları arasındaki tutkulu aşkı anlatır. (III) Türkçeye 1870
yılında çevrilmesinin hemen ardından Paul ve Virginie, Tanzimat romanlarındaki
genç kızların başucu kitabı olur. (IV) Şıpsevdi’deki alafranga hayranı Lebibe,
Sergüzeşt’teki Dilber okurlarıdır bu romanın. (V) Sevda Peşinde’de sevmediği
adamla evlendirilen, kendi yaşamını Virginie’ninkine benzetip iç geçiren
Aynınur Hanım da okumuştur o içli anlatıyı. (VI) Doğallık üzerine kurulu bu
roman, Tanzimat edebiyatı karakterleri için kendini gerçekleştirmenin başkası
olma arzusuyla ilişkisini gösteren bir anlatıya dönüşür.

3. Bu parça
iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle
başlar?

A) II B) III C) IV D) V E) VI

 

 (I)
Romalıların harita yapım etkinlikleri, günümüze kalan belgelerden anlaşıldığına
göre siyasi amaçlarda ve inşaat mühendisliği uygulamalarında yoğunlaşıyordu.
(II) Roma İmparatorluğu’nda bir merkezde toplanan harita yapım çalışmalarının
varlığından bahsedemesek de haritaların çeşitli nedenlerle kullanılmış olduğunu
gösteren pek çok kanıt vardır. (III) İster denizde ister karada kullanılmak
için hazırlanmış olsunlar, haritalara dönemin yazılı seyahat rehberlerinde
rastlamak mümkündür. (IV) Aynı zamanda Romalılarda miladi ikinci yüzyılda
zirveye ulaşan bir dörtgen arazi parselleme yöntemi olduğuna dair çok fazla
kanıt bulunmaktadır. (V) Ancak günümüze ulaşan tabletlerden ve el yazmalarından
bu haritaların neye benzeyebileceğine ilişkin bir fikir edinilebilir.

4. Bu
parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Roma döneminde bu sistemle
yapılmış hiçbir harita örneği günümüze ulaşmamıştır.” cümlesi getirilebilir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

 

Bir dergi geleneksel olarak her yılın sonunda
yılın insanını seçer ve onun dev resmini kapağına taşır. 2006 yılı kapağında
ise kocaman bir bilgisayar ekranının üzerinde ayna görenler çok şaşırdı.
Aslında  bu yaratıcı kapak son derece
anlamlıydı. —-.

5. Bu
parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?

A) İnsanların yerini bilgisayar ve makinelerin
aldığını vurgulamaya çalışıyordu
B) Artık yılın insanını seçme geleneğinin
dijital ortamda yapılacağını ilan ediyordu
C) Dergi, gelecekte sanal dünyadaki insanları
kapağa taşıyacağını ima ediyordu
D) Giderek mikro boyutlara indirgenen
teknoloji, ironik bir biçimde eleştiriliyordu
E) Bakanların kendilerini görmelerini sağlayan
bu kapak, yılın insanı sizsiniz diyordu

 

Ahmet Hamdi Tanpınar, “Bursa’da
Zaman” adını, hem bir şiirine hem Beş Şehir adlı kitabındaki bir
denemesine vermiştir. Ayrı ayrı da okunabilecek bu iki metin, birlikte ele
alınmaya da elverişlidir.  Tanpınar,
şiirinde “Orhan zamanından kalma bir duvar” dizesiyle kentin tarihine
ilişkin bir gönderme yaparken denemesinde Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Orhan
Bey’in oynadığı önemli role işaret eder. Yine şiirinde dile getirdiği cami ve çeşmelerin
tarihini denemesinde anlatır. Tanpınar “Serin hülyasıyla çeşmelerinin / Başındayım
sanki bir mucizenin / Su sesi ve kanat şıkırtısından” dizeleriyle de hiçbir
denemeden alamayacağımız zengin bir şiirsel tat almamızı da ister gibidir.

6. Bu
parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?

A) Deneme, şiirin oluşturduğu duygusal atmosferi
tarihsel verilerle tamamladığından iki metnin birlikte okunması gerekir.
B) Yazar, önem verdiği bir konuyu şiir ve
deneme türlerinde ayrı ayrı ele alarak farklı türler okumaktan hoşlananlara
sunar.
C) Deneme ile şiirin, farklarının yanı sıra
birbiri arasındaki ilişki de anlamlı bir inceleme konusu olarak ortaya çıkar.
D) Deneme, şiirdeki imgeleri yorumlayabilme ve
yazarın deneyimleriyle ilişkilerini anlamlandırabilme imkânı verir.
E) Şiirden alınan hazzın yoğunluğu şiirdeki
yerler ve isimlerin tarihi ile bunların tüm çağrışımları bilindiği zaman artar.

 

Film, sevdiklerini geride bırakarak yaşadığı
şehri terk etmek zorunda kalan bir karaktere odaklanıyor. Bir çeşit kimsesizlik,
yabanlık, en soğuk söylenişiyle göçmenlik hâli oluşturan bir terk ediş bu. Yaşadığı
duyguların derinliğini anlamamız için karakter durup durup bazı anları
kafasında canlandırıyor, aynı sahneler tekrar tekrar gözünün önüne geliyor,
terk ettiklerinin özlemini duyuyor. Küçük yaşta ayrıldığı İstanbul, dedesi, baharatlar,
kokular ve tatlardan oluşan bir hayal dünyası kuran karakterin filmin sonunda
söylediği gibi, bir yerden ayrılmadan önce dönüp bakan kişi gittiği yere bir
türlü gerçek anlamda tutunamıyor.

7. Bu
parçada söz edilen filmin karakteriyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Gittiği yeri anılarının etkisiyle
dönüştürdüğü
B) Farklı kültürleri benimsemeye direndiği
C) Belleğine kazınan anıları unutmaktan
korktuğu
D) Geçmişle olan bağlarını koparmakta
zorlandığı
E) Geçmiş ve şimdi arasında karşılaştırma
yaptığı

 

İnsanlar, sadece fiziksel yaşamlarını
sürdürebilmek için doğaya bağlı değildir. Onların modern   dünyanın yapay ve geçici ilişkilerinden
sıyrılıp yuvaya giden yolu başka bir deyişle kendi zihinlerinin kısıtlanmış
dünyasından çıkış yolunu bulabilmesi için de doğaya ihtiyaçları vardır. Modern
insan; düşünme, hatırlama ve beklemeden ibaret olan bir labirentte kayboldu.
Kayaların, bitkilerin ve hayvanların hâlâ bildikleri bir şeyi unuttu: dingin olmayı,
kendi olmayı, yaşamın bulunduğu yerde, şimdi ve burada olmayı.

8. Aşağıdakilerden
hangisi bu parçadaki düşünceyi destekler niteliktedir?

A) Mutluluk, modern dünyanın yapay şartlarına
değil zihnin olumlu koşullanmasına bağlıdır.
B) Gerçeklik, modern yaşamın endişeli
rüyasından uyanıp şimdinin sade ve berrak dünyasına geçiştir.
C) Modernleşme, sadece doğa hayatını değil
insanın zihin ve beden sağlığını da sekteye uğratmıştır.
D) Doğa, insanın bencillikten sıyrılıp bir
bütünün parçası olduğunu kavramasını sağlayacak tek yol göstericidir.
E) İnsan, modernleşme adını verdiği kavramsal hapishaneyle
kendini doğadan kopararak sınırlandırmıştır.

 

Gazeteci: (I) —-?

Yazar: Neredeyse bütün zamanımı gözlem yaparak geçiriyorum;
doğaya, insanlara ve nesnelere odaklanıyorum. Ayrıca sürekli ve değişik tarzda kurmaca
eser okuyor, edebiyat dergilerini ve sanal dünya iletişimini takip ediyorum.

Gazeteci: (II) —-?

Yazar: Kısalık ve anın içinde olmak, benim açımdan
bilinçli bir tercih. Roman bir çınar ağacıysa ve öykü o ağaçtan uzanan yapraklı
bir dal ise benim her öyküm tek bir yaprak biçiminde. Savrulan, esneyen ve
çınarın nasıl olabileceğini hayal ettiren, meraklı okura hitap eden bir yaprak.
Her okura göre değişip dönüşebilen…

9. Bu
diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) (I) Eserlerinizi kurgularken nasıl bir yol
izliyorsunuz
    (II) Öykülerinizi neden alışılmadık bir
hacimde yazıyorsunuz
B) (I) Eserlerinizi oluşturan yapı taşları
nelerdir
    (II) Hitap ettiğiniz okur kitlesinin
tercihlerini ne kadar gözetiyorsunuz
C) (I) Çağdaşlarınızın eserlerinin izleri,
öykülerinize ne oranda yansıyor
    (II) Öykü karakterlerinden bir roman yazma
fikrine yaklaşımınız nedir
D) (I) Gerçek ve kurmaca arasındaki ince
çizgiyi nasıl dengeliyorsunuz
    (II) Öykünün kısaltılmış bir roman olduğu
fikri hakkındaki görüşleriniz nelerdir
E) (I) Eserlerinize gerçek dünyayı ne ölçüde
taşıyorsunuz
    (II) Roman ve öykü arasındaki fark
eserlerinize nasıl yansıyor

 

Geçen gün Fakir Baykurt’la bir yerde
oturuyorduk. Biri geldi yanımıza, ikimize de övgü dolu sözler söyledi. Sonra
Baykurt’a şöyle bir soru sordu: “İnce Memed’in üçüncü cildini de yazacak
mısınız?” Önüme bakıp sustum; ne güldüm ne de bir şey söyledim. Baykurt olgun
bir kişi, duruşunu bozmadan şöyle cevap verdi: “Konuştum Yaşar’la, galiba
yazacakmış.” Biz, bir edebî kuşak olarak bir bütünü oluşturduğumuz için oluyor
bu. Onun yazdığı benim, benim yazdığım onun olsa ne çıkar!

10. Bu
sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Günümüz okurları okudukları kitapların
yazarlarını nasıl değerlendiriyor?
B) Aynı dönemde yaşayan yazarlar, neden aynı
düşünce etrafında birleşiyor?
C) Çok okunan bir yazarla karıştırılmak
sanatçı üzerinde nasıl bir etki bırakır?
D) Romanlardaki kurgusal benzerlikler, okurun
yazarlara bakış açısını nasıl etkiler?
E) Bir yazar için aynı edebiyat anlayışına
dâhil olmak ne gibi durumlar doğuruyor?

 

Masanın üzerindeki bir fincan kahveyi almaktan
daha kolay ne olabilir ki? Ancak hiç de öyle değil! Öncelikle fincana
dikkatimizi yöneltmek için onu çevresindeki diğer nesnelerden ayırmalıyız. Bunun
için fincanın görüntüsü ilk olarak görme keskinliğinin en yüksek olduğu göz
çukurumuza düşer. Beynimiz, aradaki mesafenin uygunluğunu belirledikten sonra
fincanı çeşitli yönleriyle incelemek için kafamızı çevirmemiz gerekir. Son
olarak vücudumuza göre fincanın konumunu belirleyerek onu en uygun biçimde
tutabiliriz.

11. Bu
parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Basit gibi görünen hareketlerimizde bile
beynimiz ve bedenimizde bir dizi karmaşık işlem gerçekleşir.
B) Herhangi bir nesneyi bulunduğu yerden almak
için öncelikle nesneye ilişkin bilgi edinilmesi gerekir.
C) Bir nesnenin biçimsel özelliklerini
kavrayabilmek için ona mekânsal olarak yakın olmak önemlidir.
D) Basit diye nitelediğimiz hareketlerimiz,
vücudumuzun aldığı konuma ve duruşumuza göre değişir.
E) Masada duran bir şeyin ne olduğunu
anlayabilmek için zihnimiz, kurduğu varsayımları test eder.

 

Kendine güven konusunda sorun yaşayan
insanlarda karşılaşılan bilişsel çarpıtmaların en yıkıcı türü, olumlu deneyimleri
olumsuza çevirme eğilimidir. Zihin böyle işlediğinde sadece olumlu olayları göz
ardı etmekle kalmaz, onları olumsuza da çevirebilir. Buna “ters simya” denir.
Kurşunu altına çevirmeyi başaran simyacıların aksine ters simya sonucu altın,
bir mutluluk anında duygusal bir kurşuna dönüşür. Bunun basit bir örneği
övgüler karşısında verilen tepkilerdir. Kendine güveni olmayan bir insanın
görünüşü veya işi takdir edildiğinde istemsiz şekilde “Sadece kibar olmaya çalışıyor.”
diyebilir ve bu övgüyü zihinsel olarak saf dışı bırakabilir.

12. Bu
parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?

A) Kişisel tatmin duygusuna erişmek olayları
farklı boyutlarıyla birlikte ele almakla mümkündür.
B) Yetersizlik hissi, olumlu geri bildirimleri
geçersiz kılarak zihinsel yanılsamalara yol açar.
C) Kötü duyguların genellenmesi, olayların
olumsuz deneyimler şeklinde algılanmasına neden olur.
D) Duyguları oluşturan düşünceleri
sorgulamamak olumsuzluğun kabullenilmesiyle sonuçlanır.
E) Kusurları büyütüp iyi tarafları küçümsemek güzelliklerin
değerini bilememekten kaynaklanır.

 

Bir çiçeğe ait tohumlar, farklı içeriklere
sahip toprak türlerinde yetiştirilmiş ve yeni filizlerin yetiştikleri yöreye göre
çeşitlendikleri görülmüştür. Halk anlatıları da böyledir. Bir anlatı kültürden
kültüre gezdikçe çeşitlenir, değişir. Bir kültürde efsane olarak yaşayan
anlatı, başka bir kültürün masal repertuarından veya bir başkasının mitolojik
metinlerinden olabilir. Bu nedenle halk anlatılarını sınıflandırırken sabit
unsurlar olarak düşünmemiz gereken tohumlar kadar bunların yetiştiği iklimin
anlatılarda yarattığı dönüşümler de önemsenmelidir.

13. Bu
parçaya göre halk anlatılarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Farklı kültürel ortamlarda kimliğinden
bağımsız yorumlanır.
B) Ait olduğu metin türüne göre içeriğinde
değişimler meydana gelir.
C) Anlatıcıların kendi deneyimleriyle
zenginleşir.
D) Var olduğu kültüre göre şekillenerek
değişiklik gösterir.
E) Kaynaklarını mitolojik metinler oluşturur.

 

Toplumda zaman zaman felaketseverliğe varan mesajlar
yayan, pek çok şeyi üstü kapalı veya açıktan eleştiren, samimi ve dost
tavırlarına rağmen karamsar insanların sayısı azımsanamayacak kadar fazladır.
Bu kişiler toplumda fark edilmezler çünkü çevrelerine bu özellikleri kendi
yaşam tarzları olarak sunarlar ve depresyonun temelindeki bunalım hâli ile
öfkeyi bu sayede maskeleyebilirler. “Maskelenmiş depresyon”daki insanlar;
hayata hakkını vererek katılamaz, hayatın güzelliklerini deneyimlemek ve risk
almaktan kaçınırlar. Ayrıca bu insanların hissettiklerinin aksine hayata bağlı ve
mutlu görünmeye çalışmaları da yine depresyonun sonuçlarıyla yüzleşme
korkularından kaynaklanır.

14. Bu
parçadan maskelenmiş depresyonla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Kişinin, yaşamın zevklerini doyasıya
tatmasını engeller.
B) Olumsuz duyguların aktarımı,
özelliklerinden biridir.
C) Kişinin baş edebilmesi için konfor
alanından çıkması gerekir.
D) Olumsuz duygular, sözde neşeli tavırlarla
gizlenir.
E) Kişiyi yeni atılımlar yapmaktan alıkoyan
duygu durumudur.

 “Dijital
amnezi” insanların ihtiyaç duydukları bilgiye, uygulamalar üzerinden kolaylıkla
ulaşabileceklerine inandıkları anda, bilgiyi hafızalarına işlemekten vazgeçme
eğiliminde olmaları şeklinde tanımlanan modern çağ semptomudur. Belirli bir yaş
grubundaki yüz kişi üzerinde yakın zamanda bu semptomla ilgili bilimsel bir
araştırma yapılmıştır. Semptomun görüldüğü kişilerin; aile bireylerinin telefon
numaralarını ezbere bilmedikleri, bilenlerin de “Emin değilim.” diyerek telefonlarına
bakma gereği duydukları, bildikleri adrese bile dijital uygulamalarla
gittikleri, haftalık planlar oluşturamadıkları veya kendi el yazılarıyla
alışveriş listesi hazırlayamadıkları söz konusu araştırmada tespit edilmiştir.
Buna ek olarak güncel ve kültürel konularda kendilerine yöneltilen en basit
soruların cevapları için bile “Arama motoruna bakmam gerekir.” demeleri, araştırmanın
en şaşırtıcı bulgusudur.

15 Aşağıdakilerden
hangisi bu parçada söz edilen dijital amnezinin etkilerinden değildir?

A) Organize etme becerilerini ortadan kaldırması
B) Bilgi üretme becerilerini sınırlandırması
C) Kişinin hatırlama gücünü zayıflatması
D) Kişisel hafızaya duyulan güveni sarsması
E) Bilgiyi bellekte tutma gereksinimini
azaltması

İyi bir kitabevi kitap sayısı ve çeşitliliği
kadar kitaplarını müşteriye sunuş tarzıyla da kalitesini belli der. Rafları tematik
olarak veya doğrudan yayınevlerini temel alarak dizmek mümkün. Ama bir
kitabevi, aynı yazarın farklı yayınevlerinden çıkmış yani dağılmış kitaplarını
bir arada gözler önüne serebilme lüksünü de sunabiliyorsa o kitabevine ayağım
iyice alışır. Benim için ideal kitabevi; alışverişimi hemen tamamlamak zorunda hissetmediğim,
karıştırmaya başladığım kitabı huzursuz olmadan okuyabildiğim, bir türlü
bulamadığım kitabın ardında benimle birlikte bir sürek avı başlatmaktan gocunmayan
kitabevi sahipleriyle yan yana bulunduğum bir yer olmalıdır.

16. Bu
parçanın yazarının kitabevi tercihinde aşağıdaki özelliklerden hangisi etkili değildir?

A) Okuma mekânlarının düzeni
B) Ürün yelpazesinin genişliği
C) Ürünlerin sınıflandırılma yöntemi
D) Müşteriye olumlu yaklaşımı
E) Koleksiyonunun büyüklüğü

Ünlülerin rol aldığı etkileyici pazarlama adı
verilen yöntem, reklam dünyasında yeni bir eğilimdir.  Etkileyici pazarlamayı eskiden beri var olan
tanıklı reklamdan ayıran yönlerden dikkat çekici olanı,  reklamların profesyonel bir ekip ve donanımla
değil de bizzat ünlü kişinin en doğal hâliyle oluşturulmasıdır. Günümüzde ünlü
kişi dendiğinde sanatçı ve sporcuların yanı sıra sosyal medya fenomenleri de
akla geliyor. Fenomenlerin rol aldığı reklamlar, ürüne talebi artırsa da bu
reklamların toplum sağlığı, gençlerin gelişimi ve kişilik haklarına uygun olup
olmadığı tartışılmaya devam etmektedir.

17.
Bu parçada etkileyici pazarlamayla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Sosyal medya uygulamalarında kullanıldığına
B) Uzmanlaşmış bir ekip olmadan üretildiğine
C) Tanınmış kişilerin rol aldığına
D) Tanıklı reklamdan farklılık gösterdiğine
E) Toplum yararı açısından sorgulandığına

 

Stres altında kalmak yerine kendinize hedefler
koyup sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeniz için kolay bir yol haritası var:

·  Çalışırken bir hata yaptığınızda kendiniz
hakkında asla kötü sözler söylemeyin. Hem kendinize hem de başkalarına yapıcı
eleştirilerde bulunun.

·  Duygu ve düşüncelerinizi çevrenizdekilerle karşılaştırın.
Böylece tepkilerinizi toplum üzerinden ayarlayabilirsiniz.

·  Kaygı ve mutluluk gibi duygularınızı paylaşabileceğiniz
arkadaşlar edinin.

·  Sizi hem özel ve değerli hem de zayıf kılan özelliklerinizi
belirleyin. Olumsuz olanların size kattığı gücü keşfedin.

·  Zihninizi boşaltmak için tek başınıza yapabileceğiniz
hobiler edinin.

18. Aşağıdakilerden
hangisi bu parçada söz edilen önerilere örnek gösterilemez?

A) Utangaçlığından hoşnutsuzluk duyan birinin konuşmaktan
geri durduğu anlarda ne kadar iyi dinlediğini fark etmesi
B) Üzücü bir haber alan ve durumu değiştirmek
için elinden bir şey gelmeyen birinin rahatlamak için doğada yürüyüşe çıkması
C) Uzun zamandır beklediği terfiyi alacağını
öğrenen birinin, çevresindekileri heyecanlandırmamak için sonucun
kesinleşmesini beklemesi
D) Hazırladığı projeyi bilgisayarından
yanlışlıkla silen birinin “Edindiğim tecrübeyle daha da iyisini yapacağım.”
diyerek kendini teselli etmesi
E) Uzun süre sıra beklemesine rağmen bilet
alamayan birinin, diğerlerinin sakin olduğunu görerek öfkesini kontrol etmesi

 

Beyin hakkında bilinmesi gereken en temel
nokta, onun bir bilgi işlem makinesi olmadığıdır. Başka bir deyişle beyin bir
bilgisayar sistemi gibi çalışmamaktadır. Dış dünyadan gelen veriler, duyu
organları aracılığıyla özel bir elektriksel koda dönüştürülüp beyne gönderilir.
Karanlık ve kapalı bir kutunun içinde duran beyin, aldığı verilerden yola
çıkarak bir “gerçeklik” inşa eder. Yani duyduğumuz seslerin, gördüğümüz
görüntülerin, aldığımız tatların, hissettiğimiz ağrıların hiçbiri aslında gerçek
değildir. Bunların hepsi beynin yorumlarından ibarettir. Bu nedenle dış dünya
denen şey de aslında her birimizin kişisel yorumudur.

19. Bu
parçadan beyinle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Algılamayı duyu organlarından gelen kodlara
göre gerçekleştirir.
B) Gerçekliği meydana getiren zihinsel
uyaranları olduğu gibi işler.
C) Veri iletim yolları açısından dijital
teknolojinin metotlarından ayrılır.
D) Dışsal verileri içsel bir işletim
sisteminin dinamikleriyle dönüştürür.
E) Kavrama işlevini algısal donanımının yönlendirmeleriyle
sağlar.

 

Alice Harikalar Diyarında’yı ilk okuduğumda
birçok şeyi anlamasam da çok beğenmiştim. Onunla hayal kurmuş ve maceralara
beraber atılmıştık. Sahiciliğini sorgulamak aklıma bile gelmemişti. Tavşan
deliğinden düşmek ve aynadan geçmek, parkta oynamak ve koşmak gibiydi. İkinci
okuyuşumda bunlar beni etkilemedi ama Alice’in ilk kez karşılaştığı şeyleri görünce
yaşadığı şaşkınlığı yaşadım ve ergenlikteki arayışın etkisiyle ben de yeni
karşılaştıklarımı onunla beraber anlamlandırmaya çalıştım. Alice, kurduğum hayal
diyarında masal prensesine dönüştü. Şimdi ise kızıma bu kitabı okurken sevdiğim
bölümlere gelince kapağı kapatıyorum ve ezberlediğim cümleler dökülüyor ağzımdan.
Kızım bu bölümleri sevmese de kitabı yeniden okuduğum bütün o yıllardan sonra
her yaşın, her okurun kendi Alice’i olabileceğini artık söyleyebiliyorum.

20. Bu
parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yaşamının farklı evrelerinde kitaba ve
Alice’e yüklediği anlamlar değişmiştir.
B) Kitabın sevdiği ve ezberlediği bölümleri
diğer okurlarda da benzer etkiyi bırakmıştır.
C) İkinci okumada Alice’le kendi hayatı
arasında özdeşlik kurmuştur.
D) Hayal dünyasında kitabın kahramanına farklı
bir bakışla yeni bir rol vermiştir.
E) İlk okumada olağanüstü kurmacayı günlük
olgularla aynı gerçeklikte görmüştür.

(Sıradaki
iki soruyu bu parçaya göre cevaplayınız.)

Puslu Kıtalar Atlası; masal, efsane, halk
hikâyelerinden esinlenilen hayal gücüyle yoğrulmuş ve zengin kelime hazinesiyle
yazılmış bir romandır. Roman; XVII. yüzyılda Galata’da yaşayan, içtikleri
şurubun etkisiyle düşlere dalan Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin’in sıra dışı
hikâyesini anlatır. İç içe geçmiş düşler arasında kurmacanın kurmacasına dönüşen
romanda okur, Uzun İhsan Efendi’nin düşleriyle Bünyamin’in düşlerinden oluşan
karmaşık kurmaca gerçeklik içinde bocalar. Arjantinli yazar Borges, bu bocalama
durumunu düşle gerçeğin ayırt edilemeyişine işaret eden “kelebek düşü paradoksu”
olarak nitelendirir ve bunu “Zhaung Tzu’nun Düşü” adlı hikâyesindeki “Zhaung
Tzu, düşünde bir kelebek olduğunu gördü ama uyandığında düşünde kendini bir
kelebek olarak gören bir insan mı yoksa düşünde kendini insan olarak gören bir
kelebek mi olduğunu bilemedi.” cümlesiyle ortaya koyar.

21. Bu
parçada kelebek düşü paradoksu aşağıdakilerden hangisini ifade etmek için kullanılmıştır?

A) Karakterlerin düşlerinin iç içe geçmesini
B) Çoklu gerçekliğin imkânsızlığının
vurgulanmasını
C) Rüya içinde rüya görülmesinin betimlenmesini
D) Gerçekliğin tespit edilmesinde
zorlanılmasını
E) Düşlerin kurgulanmasına olanak tanınmasını

 

22. Bu
parçaya göre Puslu Kıtalar Atlası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?

A) Ana fikrinde gerçeklikle hayal ürünü
arasındaki ilişkiyi sorgulatmak yatar.
B) Gerçekliği ele alış biçimi “Zhaung Tzu’nun
Düşü” ile benzerlik gösterir.
C) Geçmişin birikimini şimdiki zamanın
gerçekliğiyle uyumlu hâle getirir.
D) Okuru düşle kurmaca arasındaki farkları
ayırt etme çabasına iter.
E) Karakterlerin özellikleri hikâyenin sıra
dışı kurgusuna katkı sağlar.

 

 (Sıradaki iki soruyu bu parçaya göre
cevaplayınız.)

Paris’teki Eyfel Kulesi, mimarlık alanında pek
tercih edilmeyen demirin ön plana çıkmasını ve dünyada bu türdeki yapıların
çoğalmasını sağlayan önemli bir yapıdır. Ancak inşa edilmeye başlandığı dönemde
işlevsiz bir nesneyi sadece güzel olması durumunda sanatsal açıdan değerli
gören dönemin hakim anlayışı tarafından estetik tartışmalara konu edilmiştir.
Kimi sanatçılar tarafından kara ve dev bir fabrika bacası olarak
betimlenmiştir. Hatta Maupassant “Paris’te onu görmediğim tek yer burası.” diyerek
yemeklerini sıklıkla kulenin lokantasında yemiştir. Bütün bu olumsuz görüşlere
rağmen Eyfel, anıtsal özelliği ile estetik değerler konusundaki hükümlerin
sabit olmadığını ve geleceğin önceden kestirilemeyeceğini gösterip dünyaya
egemen olan yeni bir estetik değer kazandırarak o zamana kadar sanata boyun
eğmiş olan tekniği estetize etmiştir. Böylece kule; dönemin bazı sanatçılarının
düşündüğü gibi sanatın yozlaşmasının değil, değişimi ve yeni kuralları kabul
etmesinin bir simgesi hâline gelmiştir.

23. Bu
parçadan Eyfel Kulesi ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?

A) Paris’teki modern sanat anlayışının
doğmasını sağlamıştır.
B) Yapımında kullanılan farklı tekniklerle
işlevsel hâle gelmiştir.
C) Geçmişten bugüne sanatsal bir simge olarak evrenselleşmiştir.
D) Tasarımında sanat çevrelerinin estetik
görüşleri belirleyici olmuştur.
E) Taşıdığı yapısal özelliklerle yaygın
estetik algıyı değiştirmiştir.

 

24. Bu
parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?

A) Sanat, zamanla evrilip kendine yönelik
genel kanıları yıkabilir.
B) Bir nesne, işlevselliği gözetilmeksizin
sanat olarak kabul edilebilir.
C) Sanat eserlerinin inşasında farklı
malzemelerden yararlanılabilir.
D) Dönemin toplumsal yapısı, mimari
dönüşümleri beraberinde getirebilir.
E) Çağının ötesindeki yenilikler üretildiği
çevreye göre yadırgatıcı olabilir.

 

 (Sıradaki iki soruyu bu parçaya göre
cevaplayınız.)

Antik filozof ve hekim Galen; ateş, hava,
toprak ve suyu bedendeki farklı unsurlarla eşleştirerek bunlarla duygusal ve
davranışsal eğilimler arasında bir bağlantı olduğunu iddia eder. Eğer bu  unsurlardan biri fazlalaşırsa ona karşılık
gelen kişilik yapısı, bireyde egemen olmaya başlar. Örneğin melankolik biri
toprak unsurunun fazlalığından muzdariptir, üzüntü ve korkuların eşlik ettiği
şiirsel ve sanatsal yönü ağır basar. İyimser bir insanın ise ateşe denk gelen
unsuru fazladır; o insan sıcak kalpli, neşeli ve öz güvenlidir ama bencil de
olabilir. Duygu durumlarıyla ilgili aşırılıklar, bedendeki unsurların
orantısızlığına bağlı olduğundan Galen; bunların diyet ve egzersizle
iyileştirilebileceğini savunur. Galen’in bu öğretileri daha iyi kuramların
ortaya çıktığı zamana kadar tıp dünyasına egemen olur.  Ancak Vesalius, 1543’te Galen’in anatomi
tanımlarında 200’den fazla hata bulur. Galen’in tıpla ilgili fikirleri o gün için
gözden düşse de XX. yüzyıl psikologlarına esin kaynağı olmaya devam etmektedir.

25. Bu parçaya
göre aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Galen’in fikirleri uzun bir aradan sonra
günümüzde geçerliliğini yeniden kazanmıştır.
B) Fiziksel ve zihinsel hastalıkların
bağlantılı olduğu fikrini ilk kez Galen ortaya atmıştır.
C) Duygu durumlarının kaynağı hakkında en
kapsamlı açıklamayı Galen yapmıştır.
D) Galen, kişilik tipleri teorisi ile
psikoloji bilimini kuran kişi olarak tanınmıştır.
E) Galen’in tıp alanındaki düşünceleri
yüzyıllar boyu etkisini sürdürmüştür.

26. Bu
parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Bireyde hem olumlu hem olumsuz duyguların bulunduğuna
B) Galen’in kişilik tipleriyle ilgili
görüşlerinin psikologlarca geliştirildiğine
C) Galen’in çalışmasının eleştirilebilir
yönlerinin olduğuna
D) Belirli unsurları taşımanın bireyin genel
tavrını etkilediğine
E) İnsanlardaki duygu aşırılıkları için
önerilen tedavi yöntemlerine

 

1A 2E 3B 4D 5E 6C 7D 8E 9A 10E 11A 12B 13D
14C 15B 16A 17A 18C 19B 20B 21D 22B 23E 24D 25E 26B


Cover Image

Paragrafta Yapı Çıkmış Sorular 3

Ekim 7, 2022 Okuma süresi: 14 dakika
(I) Geçmiş çağlardan günümüze kalan büyük yapıtlar, örneğin Tolstoy’un Savaş ve Barış, Stendhal’ın Parma Manastırı, Dostoyevski’nin Budala adlı yapıtları çağlarının birer tanığıdır. (II) Ama yazarlar bu yapıtları çağın tanığı olmak isteğiyle yazmamıştır. (III) Çağlarının havasını kendi kişiliklerinde erittiklerinden ister istemez çağın etkileri yapıtlarında belirir. (IV) Ne var ki çağına tanıklık etmenin çeşitli yolları vardır. (V) Bu yollara başvurulmadan yazılanlar bu işlevi yerine getiremez, kısa zamanda unutulur, öte yandan yaratma isteğiyle yazılan yapıtlarsa kalıcılığa ulaşır.
2. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Kızıl ve Kara’yı okuyan günümüz insanının, Napolyon çağının anlayışını bu kitapta bugün de bulması, yapıtın kalıcılığını sağlayan sanatsal ve dilsel değerinin bir göstergesidir.” cümlesi getirilebilir? (2010)
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Şairler arasında öteden beri süregelen açık ya da gizli bir yarış vardır. Oysa aynı gözeden su içen, aynı güneş altında ısınan, aynı ağacın gölgesinde oturan insanlardır onlar. Birbirlerine, sanıldığından daha çok ihtiyaçları vardır. Ölmüş şairlerle, onların anıları üzerinde yaşatılan dostluklar da dâhildir buna. —-? Kıskanmalar, görmezden gelmeler, kara çalmalar… Neyi paylaşamazlar? Herkesin kabı kendine göredir, alacağı su miktarı bellidir oysa. Paylaşmanın, el ele vererek yaratacakları eleştiri ortamının sağlayacağı yararlar üstünde durmak ve bunu geliştirmek varken nedir bu yok edici yarış?
3. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2011)
A) Oysa her şair, şiirini kendi yaşam serüveninden çıkarmaz mı
B) Bunu bilmelerine karşın nedir bu sevgisizlik şairler arasında
C) Şairler arasındaki bütün bu çatışmalar gerçekte şiirimizin tematik haritasını daraltır mı
D) Öyleyse neden şiirin kolaya kaçma sanatı olduğu izlenimi yaratılıyor
E) Şairler, birbirlerini değerlendirirken şiirsel ölçütler kullanırlar mı

“Edebiyat dergilerinde sevmediğin, sıkılarak okuduğun yazılar hangisidir?” diye sorsalar hiç düşünmeden, “Belli bir şiir kitabı üzerine yazılmış tanıtım yazılarıdır.” derim. Sorun belki de bendedir ama bu tür yazıların neye göre yazıldığını anlayamıyorum. Tanıtımı yapan iyi niyetli yazar, genellikle ilgili şairin söz konusu kitabındaki dizelerden esinle bir şeyleri duyumsatmaya, şairin şiir dünyasına kendisi ile birlikte katılmaya çağırır bizi. Kendince eklemeler de yapar o şiirlerde oluşturulmaya çabalanan etkileyici havaya. Ama söz konusu kitap, okurca önceden okunmadığı, belki de tanıtıcı üzerine aldığı işi gerektiği gibi yapmadığı için kitaba yönelik ilgi oluşturulamaz çoğu zaman. —-.
4. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (2013)
A) Bu yazılarda şairi, şiir yazmaya yönlendiren etkenler üzerinde de durulmalıdır
B) Bu nedenle okuyucunun şiir bilgisini zenginleştirecek açıklamalara yer verilmelidir
C) Oysa tanıtma yazıları şiire dönük olmayan sorunlarla şişirildiği için ilginçliğini yitirir
D) Edebiyat dergilerinde tanıtım yazılarına az yer verilmesi kitaplara duyulan ilgiyi azaltmaktadır
E) Böylece okuyana eziyet eden, onu yoran, anlamsız ve sıkıcı bir metin ortaya çıkar

I. Galileo, Rönesans ile Aydınlanma’nın etkilerinin gözle görülür hâle geldiği bir dönemde yaşadı.
II. Bu dönem sadece siyaset, sanat ve din alanlarında değil, bilim alanında da ciddi bir yenileşmenin yaşandığı, doğayı matematikle kavramanın daha temel bir yaklaşım hâline geldiği bir dönemdi.
III. Matematik giderek Galileo için yaşamın bütün gizlerini açabilecek bir anahtar hâline geldi.
IV. Tıp okumak üzere gönderildiği üniversitede, tıp yerine matematiği yeğlemesi, Galileo’nun bütün yaşamını belirleyecek bir sürecin başlangıcı oldu.
V. Bu, bilimsel çalışmalarına da yansıdı ve fizik biliminin hem matematikselleşmesinde hem de modern biçimine kavuşmasında büyük rol oynadı.
5. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? (2014)
A) I ile IV  B) II ile III  C) III ile IV  D) III ile V  E) IV ile V

(I) Özgün imgelerle şiir yazılması ve ozanın o imgelere yaslanarak sesini bulması, kuşkusuz başarıdır. (II) Ama bence, imgesiz, olağan bir içerikle sadece bilgi veren gelişigüzel bir özden şiir üretmek daha büyük bir başarıdır. (III) Çünkü böyle bir şiirde imgeler dünyasına sığınmak söz konusu değildir. (IV) Ama bunu da aşan bir başarı yok mudur? (V) Bana sorarsanız var: O da, o güne dek eskitilmiş, ağızlarda sakız olmuş, bayağı diyebileceğimiz bir içeriği şiire dönüştürmek olsa gerek.
6. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, düşüncenin akışına göre, “Büyüyü oluşturan, salt, sözcüklerin dizimidir.” cümlesi getirilmelidir? (2015)
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

Durmadan artıyor edebiyata ilişkin tutarsızlıklar. —-. Bir yandan da belgesiz savlar, yanlış anlamalar, aldatıcı ön yargılar kaplıyor ortalığı.
7. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2016)
A) Şiir, hikâye ve roman okuyanların sayısı büyük bir hızla artıyor
B) Yazarın kimlik arayışını doğal olarak bu arayışın bunalımı izliyor
C) Masum umutlarla yola çıkmış yeni kalemler yaşatıyor dergileri
D) Yazarların magazin programlarına nesne olacağı günler geliyor
E) Kitap satışları ve dergi abonelikleri gün geçtikçe düşüyor

I. Evet, İzmit ve Bursa gibi büyük sanayi şehirlerini ve körfezdeki dev fabrikaları hatırlatan bir görüntü bu.
II. Sabaha karşı şehre girerken yolun solunda sis, duman ve alevler içindeki Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın silo şeklindeki dev bacaları hafızalarımızı yokluyor.
III. Gece yollara düşüyoruz, sabahın erken saatlerinde Safranbolu’dayız.
IV. Yolda birkaç dakika seyrettiğimiz bu devasa fabrikayı geçtikten sonra Karabük şehir merkezine giriyoruz.
V. Yalnız Safranbolu’dan önce Karabük’ten kısaca bahsetmek istiyorum.
8. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? (2016)
A) I.  B) II.  C) III.  D) IV.  E) V.

(I) Bir süredir takip ettiğim eleştirmen, eser değerlendirmelerinde genellikle nesnel ölçütler kullanmıyor. (II) Bir eser hakkında ulaştığı yargılar havada kalıyor. (III) Bir gün beğendim dediğine başka bir gün beğenmedim demesine, bu yüzden şaşırmıyorum. (IV) Okur, bunları örnekleriyle görmek ister. (V) Ne var ki son zamanlarda dergiler, eleştiri dünyasına hiçbir katkısı olmayan yazılarla dolu.
9. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Oysa gerçek eleştirmen eserle ilgili yargılarını gerekçelere dayandırır.” cümlesi getirilmelidir? (2017)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

(I) Dinlemeyle ilgili bütün incelemeler, dinleyicinin, mesajın içeriğine odaklanmasının önemine işaret eder. (II) Çoğu zaman konuşmacıyı dinlemez yalnızca dinlemiş gibi görünürler. (III) Buna karşılık iyi dinleyiciler söylenen her şeyde ilginç ve faydalanılacak bir şey bulmaya çalışırlar. (IV) Burada benim ihtiyacım olan hangi bilgiler var? (V) Söylediklerinde yeni bir şey var mı? (VI) Bu tür sorular bizim ana yoldan ayrılmamamızı sağlar.
10. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, “Fakat kimi dinleyiciler bir konuşmacının mesajını aktarmasına nadiren fırsat verirler.” cümlesi getirilmelidir? (2017)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Bir anaokulundaki çocukların ebeveynleri, bazen işleri nedeniyle çocuklarını okulun kapanma saatinden sonra almaya gider. Böyle zamanlarda okul personelinden bazıları çocuklarla birlikte beklemek zorunda kalır. Bu durum birtakım sorunlara yol açar. Yöneticiler de çözüm olarak geciken ebeveynlere bir yaptırım uygulamaya karar verir. Ancak bir süre sonra ailelerin daha çok gecikmeye başladığı görülür. Çünkü aileler artık cezalarını çektikleri için kendilerini rahat hisseder.
Diğer bir deyişle —-.
I. daha önce yaşadıkları mahcubiyet duygusundan uzaklaşarak kendilerini haklı gördükleri bir konuma gelirler
II. okulda bekleyen çocukların aileleri davranışlarıyla cezalardan hoşnut olmadıklarını gösterirler
III. yöneticiler uyguladıkları yöntemle asıl cezayı ailelere değil, okul personeline verdiklerini fark ederler
11. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir? (2018)
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III

—-. Bütün yapıtlar kendilerinden önceki yapıtlarla yapılmış bir konuşmanın izlerini taşır. Dostoyevski İnsancıklar’da Gogol’la tartışır. Kafka, Dönüşüm’de Dostoyevski’nin elli yıl önce sorduğu soruyu, “İnsan mıyım, yoksa böcek mi?” sorusuyla cevaplar. Oğuz Atay romanlarını yaralı Don Kişotların, yeraltında yaşayanların, hamam böcekleri ve metamorfozların yankılandığı bir vadide yazar.
12. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2019)
A) Hiçbir yapıt boşluğa doğmaz; akan nehre sonradan eklenir
B) Hemen her anlatı çoktan kabul edilmiş doğruların üzerinde yükselir
C) Her yazar kendinden önce düğümlenmiş metinlerin ilmeğini çözer
D) Her yapıt, olay örgüsü açısından biricik olma idealiyle yola çıkar
E) Edebî yapıtlar, yazarının iç hesaplaşmalarının yansıdığı bir aynadır

(I) Batı etkisindeki çağdaş Türk şiiri eskiyi yok sayarak, eskiden gelen her şeyi silip atarak gelişmedi. (II) Kısa sürse de eskiye karşı zorlu çıkışların yapıldığı, geçmişin küçümsendiği dönemler olmadı değil. (III) Ama çağdaş şiirimiz, edebiyatımızın çok daha eski dönemlerinin güzel ürünlerinden, güçlü ustalarından zaman zaman etkilendi. (IV) Sanatçılar, divan edebiyatı ve halk edebiyatının kimi unsurlarını eserlerine bazen örtülü olarak bazen de açıkça taşıdı. (V) Hatta bunların arasında çağdaşlıklarından hiçbir şey yitirmeden divan şiiri tarzında yazmayı deneyenler de oldu.
13. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Eski şiire özgü üslubun çağdaş şiirde kullanılıp kullanılamayacağı konusunda tartışmalara girdi.” cümlesi getirilebilir? (2020)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Sinema ve spor dendiğinde akla gelen başarılı filmler yok mudur? Olmaz olur mu! Zaman zaman usta yönetmenler bu konudaki klişeleri aşıp sporu filmlerine ustaca yerleştirmişlerdir. Mesela Fabri’nin unutulmaz filmi Cehennemde İki Devre bunlardan biridir. Bu önemli film, savaş sırasında bir Alman toplama kampında, kamp yöneticileriyle tutsaklar arasındaki bir futbol maçının, tutukluların kaçması için bir fırsata dönüştürülmesini ustaca anlatır. —. Buna benzer şekilde unutamadığım diğer bir film de Hitchcock’un Trendeki Yabancılar’ı ve bu filmin ünlü tenis sahnesidir.
14. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2020)
A) Ama spor, yalnızca izleyiciyi kendine çekmek için futbolun geriliminden ve çalımından ibaret bir etkinlik değildir
B) Sinema izleyicisinden çok futbol meraklılarının ilgisini çeken bu tarz filmlerin popülerleşmesi doğaldır
C) Bu filmi izleyenler sadece bir filmin değil aynı zamanda bir futbol maçının heyecanını içlerinde duyar
D) Film yorumcuları kadar spor eleştirmenlerinin de eleştirdiği film gerçekçilikten uzak bulunmuştur
E) Spor ve sinema ilişkileri üstüne bir yazı yazmak için aslında ikisinin de iyi bir izleyicisi olmak gerekiyor

I. Roket kullanmadan uzay deneyimi yaşamak isteyen Eustace, basınçlı bir uzay kıyafeti giymişti ve ince bir polietilen balonun altına asılıydı. II. İlkin gevşek bir dörtgen hâlinde göğe doğru yükseldi sonra pürüzsüz ve şişkin bir damla biçimi aldı. III. Eustace hedefine yani gezegen yüzeyinden 25 mil yüksekliğe ulaştığında ise balon; futbol stadı büyüklüğünde, ışıl ışıl parlayan, kusursuz bir küreye dönüştü. IV. Balon göğe sorunsuzca yükselirken içindeki helyum gazı genişlemeye başladı ve kat ettiği her mesafede balonun şekli değişti. V. Geçtiğimiz ay 57 yaşındaki Alan Eustace, kayış gıcırtısı dışında hiçbir ses çıkarmadan New Mexico Çölü’nden gökyüzüne doğru hareket etti.
15. Yukarıda numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? (2022)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V


Paragraf ve Paragrafın Yapısı

Ekim 7, 2022 Okuma süresi: 9 dakika








Paragraf ve Paragrafın Yapısı




Paragraf ve Paragrafın Yapısı

  • Paragraf, geniş bir konunun sadece bir yönünü ele alan cümleler topluluğudur.
  • Sözcükler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar da yazıları oluşturur.
  • Paragraf, yapı olarak yazıya benzer. Başka bir ifadeyle yazı gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan küçük bir yazıdır.
  • Paragrafta cümleler bir temel düşünce çevresinde kümelenir.
  • Cümleler de belli bir plan dahilinde sıralanır.
  • Bu cümleler arasında da dil, düşünce ve anlam birliği vardır.

Paragrafın Yapısı

Paragraflar üç bölümden oluşur: 

  • Giriş Cümlesi: Paragrafın ilk cümlesidir. Parçanın konusu ve ana düşüncesi hakkında ipuçları verir. Kendinden önce bir cümle olduğu izlenimi vermez. Bu nedenle “fakat, ama, lakin, ancak, yalnız, çünkü, yani, oysa, ne var ki, bu nedenle, şöyle ki, hâlbuki, kısacası” gibi bağlaçlarla başlamaz. Kimi zaman paragrafın ana düşüncesi bu cümlede verilir. 
  • Gelişme Cümleleri: Giriş cümlesinden sonra gelen ve onu açıklayan, geliştiren, destekleyen, örneklendiren cümlelerdir. Temel düşünce, bu bölümde düşünceyi geliştirme yolları ile desteklenir. Nadir de olsa ana düşünceyi içeren cümle bu bölümde olabilir. Gelişme cümlelerinde “buna göre, öyleyse, ancak, ama, çünkü” gibi kendinden önceki cümlelere gönderme yapabilecek ifadelere yer verilir.

  • Sonuç Cümlesi: Açıklamaların sonuca bağlandığı son cümledir. Çoğunlukla kendinden önceki cümleleri özetleyen, derleyip toparlayan bir cümledir. Parçanın ana düşüncesi çoğu zaman burada verilir.

Paragrafın İkiye Ayrılması

  • Paragrafın bir temel düşünce etrafında toplanmış cümleler topluluğu olduğu yukarıda söylenmişti. Bu nedenle bir paragrafta yazının tamamında işlenen konunun iki ayrı yönü ele alındıysa parça yapıca kusurlu demektir. Bu durumda paragrafın uygun yerden ayrılması gerekir.

👉 Bu durumla ilgili sorularda genel olarak şu soru kalıbı kullanılır:

  • Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?


Paragraf ve Paragrafın Yapısı

Ekim 7, 2022 Okuma süresi: 9 dakika








Paragraf ve Paragrafın Yapısı




Paragraf ve Paragrafın Yapısı

  • Paragraf, geniş bir konunun sadece bir yönünü ele alan cümleler topluluğudur.
  • Sözcükler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar da yazıları oluşturur.
  • Paragraf, yapı olarak yazıya benzer. Başka bir ifadeyle yazı gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan küçük bir yazıdır.
  • Paragrafta cümleler bir temel düşünce çevresinde kümelenir.
  • Cümleler de belli bir plan dahilinde sıralanır.
  • Bu cümleler arasında da dil, düşünce ve anlam birliği vardır.

Paragrafın Yapısı

Paragraflar üç bölümden oluşur: 

  • Giriş Cümlesi: Paragrafın ilk cümlesidir. Parçanın konusu ve ana düşüncesi hakkında ipuçları verir. Kendinden önce bir cümle olduğu izlenimi vermez. Bu nedenle “fakat, ama, lakin, ancak, yalnız, çünkü, yani, oysa, ne var ki, bu nedenle, şöyle ki, hâlbuki, kısacası” gibi bağlaçlarla başlamaz. Kimi zaman paragrafın ana düşüncesi bu cümlede verilir. 
  • Gelişme Cümleleri: Giriş cümlesinden sonra gelen ve onu açıklayan, geliştiren, destekleyen, örneklendiren cümlelerdir. Temel düşünce, bu bölümde düşünceyi geliştirme yolları ile desteklenir. Nadir de olsa ana düşünceyi içeren cümle bu bölümde olabilir. Gelişme cümlelerinde “buna göre, öyleyse, ancak, ama, çünkü” gibi kendinden önceki cümlelere gönderme yapabilecek ifadelere yer verilir.

  • Sonuç Cümlesi: Açıklamaların sonuca bağlandığı son cümledir. Çoğunlukla kendinden önceki cümleleri özetleyen, derleyip toparlayan bir cümledir. Parçanın ana düşüncesi çoğu zaman burada verilir.

Paragrafın İkiye Ayrılması

  • Paragrafın bir temel düşünce etrafında toplanmış cümleler topluluğu olduğu yukarıda söylenmişti. Bu nedenle bir paragrafta yazının tamamında işlenen konunun iki ayrı yönü ele alındıysa parça yapıca kusurlu demektir. Bu durumda paragrafın uygun yerden ayrılması gerekir.

👉 Bu durumla ilgili sorularda genel olarak şu soru kalıbı kullanılır:

  • Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?


Cover Image

Paragrafta Yardımcı Düşünce Çıkmış Sorular

Ekim 7, 2022 Okuma süresi: 13 dakika
Yaşamdan yola çıkmayan, sığ, okuma tembelliğine yol açan, yaratma cesaretinden yoksun ve ders veren anlatılar, romansal düşüncenin askıya alındığı ucuz bir bildiricilik durumundan öteye geçemez. Bu anlatılar; insanı, onun acılarını, çelişkilerini derinlik ve incelikle yansıtıp dile getirmeyi kesinlikle başaramaz. Bu yüzden her nitelikli gerçek yazınsal yapıt, özellikle kişinin varoluşsal hâllerini anlatmalı. Böyle bir anlatımdan yoksunsa o, gerçek bir yapıt sayılamaz.
2. Bu parçadan kimi yazınsal yapıtlarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz? (2012)
A) Öğreticilikten uzak olmalıdır.
B) İnsan yaşamını değişik boyutlarıyla kuşatmalıdır.
C) Anlatıcı kendini gizlemelidir.
D) Yaşananlara yeni biçimler kazandıran sanatsal bir doku taşımalıdır.
E) Okuyanı düşündüren, etkileyici bir söylemle biçimlendirilmelidir.

Her dize veya her satır, yazıldığı andan başlayarak insanlara gönderilmiş bir ileti niteliği taşır. Üreten kişinin, onun nasıl okunacağını denetleme, nasıl anlaşılması gerektiğini dayatma gibi bir hakkı yoktur. Yazar bu hakkı, daha eserini yayımladığı anda yitirmiştir veya kendi isteğiyle başkalarına bırakmıştır. Okuma; okuyanın kişiliğine, bilgisine, anlama ve yorumlama yeteneğine, beğenisine göre değişiklik gösterir; yazılırken amaçlananların gerisinde de kalabilir, ötesine de geçebilir. Bu son durumda, yeniden üretme söz konusudur artık. Elbette, ortaya çıkan ve eleştiriler içeren metnin bir edebî değer taşıması koşuluyla.
3. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? (2013)
A) Yazarlar, okurları yönlendirmemelidir.
B) Farklı okuyucular yazarın anlatmak istediğini kendilerince yorumlayabilirler.
C) Her metin, çözümü yazarında olan birtakım gizler içerir.
D) Okurun bir eser karşısındaki tutumu, birikimiyle ilgilidir.
E) Bir metnin, okur tarafından değerlendirilebilmesi için sanatsal nitelikler barındırması gerekir.

Çevresi acılar içinde kıvranırken sanatçının, mutluluk şarkıları söylemeye dili varmaz. Bütün acıları kendi acısı bilmeyen kişiye sanatçı denemez. Romantizmin “En iyi yazar, kuş gibi öten yazardır.” görüşünü Sartre, elinin tersiyle iterek şöyle der: “Yazar kuş değildir.” Evet, yazar kuş değildir. Yazar niçin yazdığını bilmek zorundadır. İnsan olmanın bir gereğidir bu.
4. Bu parçadan hareketle sanatçılarla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz? (2015)
A) Toplumun bütün acılarını kendi yüreğinde duymalıdır.
B) Toplumdaki gelişmelere ve değişmelere kayıtsız kalmamalıdır.
C) Her zaman gerçekçi olmalı ve neyi, hangi nedenle söylediğini bilmelidir.
D) Toplumun sıkıntılarını unutturmak için umut dolu şeyler söyleyebilmelidir.
E) Öncelikle içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olduğunu unutmamalıdır.

Hiç kimse yalancı veya sahtekâr olmak istemez. Fakat başkalarıyla iletişimimizde, içimizden geçenleri olduğu gibi açıkça söylersek iç dünyamızın reddedilme tehlikesini de göze almışız demektir. Herkes, her yerde ve her zaman bu riski göze alamaz. Onun için çoğu kez maskelerimizin arkasına sığınıp bir korunma davranışı içine gireriz. Bunu öylesine sık yaparız ki bu göstermelik davranışımız bizim artık ikinci doğamız olur.
5. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? (2016)
A) Bizim dışımızdaki insanların gerçek düşüncelerimizi bilmesini istemeyiz.
B) İç dünyamızı, farklı davranışlarla başkalarından saklamaya çalışırız.
C) Başkalarına baskı uygulayarak eleştirilmekten kurtulacağımızı sanırız.
D) Eksik ve noksanlarımızın başkaları tarafından bilinmesinden hoşlanmayız.
E) Dışlanmaktan korktuğumuz için olduğumuzdan farklı görünmeye çalışırız.

Günümüzde kara parçalarının sekizde biri gibi önemli bir kısmı koruma altına alınmış durumdadır. Dünyada yüz binin üzerinde koruma alanı bulunmaktadır. Bunların kapladığı alan, Çin ve Hindistan’ın toplam büyüklüğüne eşittir. Bu alanların tarihte hiç görülmediği kadar büyük olması, yaşama alanlarını korumanın bir zorunluluk olduğu anlayışının geliştiğine işaret ediyor. Dahası bu genişleme, endüstriyel gelişmeye de bir engel teşkil etmiyor. Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği, bir raporunda yaşam alanlarını koruma altına almayı, doğanın korunmasına yönelik yapılmış en önemli yatırım olarak gösteriyor.
6. Bu parçada koruma alanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? (2017)
A) Dünyanın dikkate değer bir bölümünü içine aldığına
B) Doğayı korumada uygun bir yol olarak görüldüğüne
C) Sanayi üzerinde olumsuz bir etkisi bulunmadığına
D) Toplumların geçmişte bu konuya önem vermediğine
E) Dünyayı koruma gerekliliğinin bir sonucu olduğuna

“Bir ülkenin uygarlık düzeyi o ülkenin kâğıt tüketimi ile ölçülür.” diye bir söz hatırlıyorum. Bana göre bu düşünce artık geçerliliğini kaybetti. Çünkü bugün kitap yazmak ve yayımlamak kâğıt kullanmadan da mümkün. İleride ne olacağı bilinmez ama şimdilik basılı ve elektronik kitaplar varlığını birlikte devam ettiriyor.
7. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? (2018)
A) Uygarlık üretme ve yayma aracı olan kâğıt, işlevini günümüzün teknolojik imkânlarıyla paylaşarak sürdürmektedir.
B) Uygarlığın önemli ögelerinden olan kâğıdın tüketimi ile üretimi arasındaki denge gelişmişlik göstergesidir.
C) Uygarlığın gelişimi ve yayılımı ile kâğıt tüketimini ilişkilendirmenin ne kadar doğru olduğu bugün açıkça görülmektedir.
D) Uygarlığı yalnız kâğıt üzerinden ölçmeye çalışmanın ne denli sığ bir düşünce olduğu yaygın olarak bilinmektedir.
E) Uygarlığın günümüzde ulaştığı nokta, elektronik kitap çağının kapılarını sonuna kadar açmaktadır.

Makber Türk şiirinin önemli örneklerinden biridir. Abdülhak Hamit bu şiiri eşinin ölümünün ardından, 1885 yılında yazmıştır. Eser, sevdiğinin ölümünü görmekle felakete uğramış bir insanın duygularını, okura büyük bir samimiyetle yaşatır. Makber’den kısa süre sonra, yıl bitmeden yazdığı Ölü adlı eserinde de konu ve ruh Makber’in aynısıdır. Ancak Makber’de başını bulutlara ve kayalara çarparak uçurum karanlıkları içinde şimşekler çaktıran yaralı kartal, burada geniş halkalar çevirerek ağır ağır süzülür. Makber bir feryattır. Ölü’de sükût ve düşünüş vardır. Sanki bu eserin mısraları düşünce hâline gelmiş gözyaşlarıdır.
8. Bu parçadan hareketle Makber ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (2019)
A) Ölü adlı şiir ile aynı yıl yazıldığı
B) Okuyucuda duygusal karşılık bulduğu
C) Kısa süre içinde kaleme alındığı
D) Bir kaybın yarattığı acıyı işlediği
E) Yazarın taşkın ruh hâlini yansıttığı

Özgün resimler, yeniden canlandırmanın hiçbir zaman olamayacağı ölçüde sessiz ve dingindir. Bu bakımdan yeniden canlandırmayla karşılaştırılamaz. Çünkü özgün resimde sessizlik ve dinginlik asıl malzemenin, boyanın içine sinmiştir; insan boyada ressamın resmi yaptığı andaki hareketlerinin izlerini görebilir. Bunun, resmin boyanmasıyla insanın ona bakması arasındaki zaman aralığını kapatmak gibi bir etkisi vardır. Bu özel anlamda tüm resimler çağdaştır. Resimlerin çağlarının tanıkları olma özelliği buradan gelir. İçinde yaşadıkları tarihsel an orada, gözümüzün önündedir.
9. Bu parçadan hareketle özgün resimlerle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? (2020)
A) Kendine has bir yapım sırrına sahiptir.
B) Sanatçının tecrübelerinin ürünüdür.
C) Zamanın sınırlarını aşan bir gücü vardır.
D) Oluşturulduğu dönemin izlerini taşır.
E) Yaratıcısının tekniğini görünür kılar.

“Mini beyin” olarak adlandırılan bir proje kapsamında pek çok ülkede farklı laboratuvarlarda tasarlanan insan beyinleri inceleniyor. Beyin organoidleri olarak adlandırılan bu yapılar, insan beyninin boyutlarından oldukça farklı. Kalem ucundaki silgi büyüklüğünde olan mini beyinler, kan damarları gibi kilit yapılar içermediği için büyüyemiyor. Araştırmacılar bu organoidlerin beyin gelişimi ve kusurlarıyla ilgili en karanlık sırları bile su yüzüne çıkarabileceğine inanıyor. Bu mini beyinler, sebebi bulunamayan çeşitli hastalıklara tedavi yöntemleri geliştirmek adına umut vadediyor.
10. Bu parçada “mini beyin” ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? (2021)
A) Hakkındaki çalışmaların nerelerde sürdürüldüğüne
B) İnsan beyninden hangi özellikleriyle ayrıldığına
C) Boyutunun aynı kalma gerekçesinin ne olduğuna
D) Araştırma sonuçlarının nasıl fayda sağlayabileceğine
E) Yapılan araştırmanın ne kadar süredir devam ettiğine

Türk edebiyatındaki yerini öykücü ve çevirmen olarak tanımlayan yazar, küçük yaşlardan itibaren yerli ve yabancı seçkin yazarları okuyarak büyür. Bu durum, ona çeviri dünyasının kapılarını aralar ve kendi öykülerini yazacak olgunluğa geldiğine ikna olana kadar çeviri yapar. Ortaokuldayken ders kitaplarından bazı metinleri Türkçeye aktararak başlayan çeviri serüveni, Poe’dan yaptığı Altın Böcek çevirisiyle iyice ciddileşir. Zor bir metindir bu ve yazar bu öyküyü çevirirken dikkatini yoğunlaştırma disiplini kazanır. Çevirirken en sıkıldığı metin, dil ve anlatımını bir türlü sevemediği için üzerinde dikkatle çalıştığı Nabokov’un Pnin adlı eseridir. Kaynak metnin ait olduğu kültürel özellikleri, Türkçenin inceliklerine uygun biçimde aktarmak için gösterdiği çaba ise satış rakamlarına yansımaz.
11. Bu parçada söz edilen sanatçıyla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? (2022)
A) Çeviriyi, özgün edebiyat metinleri yazmaya hazırlık olarak görmüştür.
B) Üslubundan hoşlanmadığı eserleri de Türkçeye kazandırmıştır.
C) Çeviriye en uygun dil ve üslup arayışı içinde olması okuru zorlamıştır.
D) Çeviride bire bir aktarım yerine dilin özelliklerini yansıtmayı gözetmiştir.
E) Çeviri yapmasının çalışma tarzının şekillenmesinde etkisi olmuştur.

Bilimin evrensel bir nitelik taşıdığı düşünülse de bilim insanlarının üslubu ve araştırma sonuçlarını sunma biçimleri, çalışmalarından daha fazla öne çıkar. Bu nedenle araştırma yapmaya ilk adımlarını atanlara önemli bilim insanlarının bu vasıfları, yol gösterici olarak sunulur. Söz gelimi Newton’ın hayatını anlatan bir metinde elma hikâyesi ön plana çıkar. Eğer bu hikâye olmasaydı Newton’ın Evrensel Kütle Çekim Yasası, sadece bilim insanlarının algılayışında kalabilirdi. Einstein da “Bilim, gündelik düşüncenin geliştirilip inceltilmesinden fazlası değildir.” sözüyle bu durumu destekler. Bununla karmaşıklıktaki yalınlığı keşfetmek kadar keşfin yalınlıkla ifade edilmesini de vurgular. Kendisi de ünlü Genel Görelilik Kuramı’nı aktarırken karmaşık sayılar ve hesaplamaların yanına bir örnek iliştirir: Zaman görelidir çünkü eliniz kaynar suda iken bir dakika, bir saat gibi gelir; sevdiklerinizle geçirdiğiniz bir saat ise bir dakika.
12. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? (2022)
A) Bilimsel çalışma yapmaya yeni başlayanlara verilen öneriye
B) Bilim insanlarının çalışmalarına yansıyan özelliklerine
C) Bilim insanlarının başarılı ürünler ortaya koyduğu disiplinlere
D) Bilimsel araştırma sonuçlarının ifade edilme biçimine
E) Bilimsel araştırmaların günlük yaşamla ilişkilendirildiğine


Paragrafta Anlam

Ekim 6, 2022 Okuma süresi: 2 dakika

Ana düşünce: Kararsızlık, ürkeklik, çekingenlik ve mızmızlık, toplumca onaylanmayan davranış biçimleridir.

 👉 Paragrafta Ana Düşünce Çıkmış 10 Soru Çöz!

Paragrafta Yardımcı Düşünce

  • Bir paragrafın ana düşüncesini değişik yönlerden destekleyen, tamamlayan, açıklayan cümlelerdir.
  • Bu cümlelerde düşünceyi geliştirme yolları (tanımlama, örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma, benzetme) kullanılır.
  • Yardımcı düşünceler genellikle paragrafın gelişme bölümünde yer alır.

👉 Yardımcı düşünceyle ilgili sorular genellikle olumsuz soru kökü biçimindedir:

  • Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
  • Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
  • Bu parçada aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
  • Bu parçada aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?
  • Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?


Cover Image

Paragrafta Yapı Çıkmış Sorular 2

Ekim 6, 2022 Okuma süresi: 13 dakika

Dergi yayın yönetmenleri bilir, —-. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Şiirde belli bir yere gelmiş, geçmişte yazdıkları, gelecekte yazacaklarını güvence altına almış şairler vardır. Edebiyat dünyasında usta olarak kabul edilmişlerdir. İşte bu şairlerden şiir istemişseniz ya da onlar bir çağrı beklemeden derginize katkıda bulunmak istemişse yolladıkları şiiri yayımlamak durumunda kalırsınız. O şiirin iyi olup olmadığına bakmazsınız. Sorumluluğun sahibi, altındaki imzadır.
6. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2010 YGS)
A) bazen şiir bazen de şair yayımlanır
B) şiir kıskançtır, bencildir, başka uğraşları şaire yasaklar
C) şiir yazmak bir tür denge kurma işidir
D) şiir, sözcükleri özenle seçmeyi gerektirir
E) algı dünyamızı sarsan bir şiir, yeni bir yönelişin habercisi olabilir

Şair olarak başarımı —- borçluyum çünkü ne kadar çok sözcükten kurtulursam şiire o kadar çok yaklaştığımı düşünürüm hep.
7. Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2011 YGS)
A) sahip olduklarıma değil, vazgeçtiklerime
B) aynı metni eklemelerle zenginleştirmeme
C) aldığım notlardan yararlanmama
D) hayal gücümün zenginliğine
E) işlediğim duyguların çeşitliliğine

(I) Çocuklar şiire pek ilgi duymaz; onlar, metinlerde geçen sözcüklerin ve yansıttıkları anlamın büyüsünden çok, anlatılanlara odaklanır. (II) Çocuk şiiri denen bir türün varlığını hep sorgulamışımdır. (III) Çünkü “olay” onlar için neredeyse her şeydir. (IV) Nitekim, çocuklar için yazılmış iyi şiirleri bulup getirmeme, okutup ezberletmeme karşın, benim kızım da bu şiirlerde olayı aradığından iyi bir şiir okuru olamadı henüz. (V) Bu da bize, Borges’in de dediği gibi, şiirin öğretilemeyecek ama duyumsatılabilecek bir tür olduğunu gösteriyor.
8. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2011 YGS)
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

(I) Yetişme döneminde sevilmiş, kişiliğine saygı gösterilmiş, kendisiyle barışık bir insan değilseniz yaşamda karşılaşacağınız kimi güçlüklerin üstesinden gelemezsiniz. (II) Yaşamda çirkin-güzel ikilemi, insanı kendisine sürekli çekidüzen vermeye zorlayan bir yargılama ölçütü. (III) Çalışkanlığınız, yaratıcılığınız, iletişim beceriniz, sorumluluk bilinciniz, dürüstlüğünüz, içtenliğiniz, adalet duygunuz ikinci planda bırakılarak yalnızca bu çerçevede değerlendirilmeye tabi tutuluyorsunuz. (IV) Bu durumla karşılaşan bir insanın böylesi bir ölçütü yadsıması ve kendini bedensel görünüşü dışındaki özelliklerle de var etmeye çalışması, yadırganacak bir davranış sayılmamalı. (V) Bunları yaşayan birinin, bazı insanların sırf doğuştan gelen özelliklerle öne çıkarılmasına tepkisi, gerçekte kıskançlık değil, eşitlik isteğidir.
9. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2012 YGS)

İnsanın sanatsal çalışmalarının tümüne, bir arama ve bulma çabası olarak bakılabilir. Ya da bunlar, hayatı ve bu hayatın içinde insanın kendi yerini anlama ve anlamlandırma uğraşı olarak görülebilir. Bu çaba, ilk insandan bugüne değin farklı amaçlar ardında, farklı açılımlar, biçimler ve yöntemlerle serpilip gelişmiştir. Yüzlerce yıllık serüveni boyunca, hem tarihsel dönemler, toplumsal ve siyasal koşullarca biçimlendirilmiş hem de onları biçimlendirmiştir. Buradan bakıldığında —-.
10. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (2012 YGS)
A) sanatın, insanı doğa ve toplumla olan çatışmalarıyla yansıtma işlevini yerine getirmesinin gerekliliği ortaya çıkar
B) sanat yapıtlarında işlenen toplumsal özlemlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de açıklık kazanır
C) sanatla toplumsal fayda arasında bir seçim yapmanın zorluğu daha iyi anlaşılabilir
D) sanatın, insanın kişilik özelliklerini boyutlandırıp geliştirdiği söylenebilir
E) bir toplumun sanatıyla o toplumun yaşamının birbiriyle etkileşim içinde olduğu yargısına ulaşılabilir

(I) Çocukluğumda korkumdan bir türlü binemediğim seyyar salıncaklara geçenlerde Kuştepe’de rastladım. (II) Onlar özellikle eski İstanbul’un vazgeçilmezleriydi. (III) Geliş günlerini iple çeken çocuklar harçlıklarının bir kısmını onlar için ayırırlardı. (IV) Salıncak kurulduğundaysa hevesle koşup birini kapmaya çalışırlardı. (V) Salıncağın elle çevrilerek dönen bir düzeneği vardı, salıncaklar dolunca merkezde duran adam sabırla sabahtan akşama kadar bu düzeneği çevirirdi. (VI) Belki de hâlâ içimizdeki çocukluk götürüyor bizi bu salıncaklara bindiğimiz eski günlere.
11. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin akışını bozmaktadır? (2014 YGS)
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

(I) Yaşatmaya çalıştığım romanlar bir gün sahiden yaşamaya karar verdiler. (II) Üstelik hesap da soruyorlardı. (III) Her Gece Bodrum, aynı adı taşıyan bir tatil kasabasında neler bulduğumu soruyor; Ölüm İlişkileri’yse “Günlük hayattaki ilişkilere hiç değinmeyecek miyiz biz?” diye öfkeli öfkeli söyleniyordu. (IV) Çehov’un Martı’sında geçen bu sözle ince bir aşk üçgeni kuracaktım. (V) Cehennem Kraliçesi’ne gelince bu Fellini Visconti havasından ne zaman kurtulacağımın tasasına düşmüştü. (VI) Bir Akşam Alacası ise söyleyecekleri için sırada bekliyordu.
12. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2015 YGS)
A) I.  B) II  C) III  D) IV.  E) V

(I) XIX. yüzyılda dışarıdan gelebilecek herhangi bir salgın hastalık tehlikesine karşı karantina idaresi kurulmuş. (II) Karantina, İtalyancadan alınmış ve “kırk, kırklık, kırktan ibaret” anlamına gelen bir sözcük. (III) Salgın hastalık tehlikesine karşı İstanbul’dan sonra ikinci karantina idaresi 1840’ta İzmir’de kurulmuş. (IV) Önce gemiler İzmir Karantina İdaresinin bulunduğu sahilde kırk gün bekler ve yolcular barakalarda kalırmış. (V) 1846’da Mithat Paşa Meslek Lisesinin yanındaki yerde bir karantina binası inşa edilmiş ve o günden sonra semtin adı Karantina olarak kayıtlara geçmiş. (VI) 1863’te Karantina İdaresi Urla’ya taşınsa da semt sakinleri arasında bu ismin kullanımı günümüze kadar devam etmiş.
13. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2016 YGS)
A) II. B) III. C)IV. D) V. E) VI.

(I) Bir oyun ya da senaryo, bir hamlede yaratılmaz; yazarının zihninde, birdenbire ve bütünüyle belirmez. (II) Yazarın ilk çabalarıyla ortaya çıkan, en fazla, ilkel bir taslaktır. (III) Yazar, göstermeye dayalı eserini adım adım geliştirerek ona son biçimini verir. (IV) En ilkel kurgu bile bir birikimin ürünüdür. (V) Bu sürecin uzunluğu, yazarın hazırlığına ve çalışma tarzına bağlıdır.
14. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2017 YGS)
A) I B) II C) III D) IV E) V

(I) Eski çağlardan beri ticareti yapılan inci, bugün de yaygın bir şekilde alınıp satılmaktadır. (II) İnciyi oluşturabilen en tipik deniz hayvanının istiridye olduğu bilinmektedir. (III) Bu su canlısı, içine girip yerleşen kum tanecikleri veya larvalara karşı kendini korumak için sedef adı verilen sıvı bir madde salgılamaktadır. (IV) Sedef bir yandan salgılanıp çoğalırken diğer yandan istiridyenin içine yerleşen maddeyi kaplayarak incinin oluşmasını sağlamaktadır. (V) İncinin büyüklüğü, şekli, parlaklığı ve rengi de bu süreçte oluşmaktadır.
15. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2018 TYT)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

(I) Geçmişten bugüne uçaklara yıldırımlar kadar türbülanslar da ciddi hasarlar verir. (II) Uçaklar genellikle tırmanır veya alçalırken yıldırım çarpmasına maruz kalırlar. (III) Yıldırım ilk olarak uçağın burun veya kanat ucu gibi sivri bir kısmına temas eder. (IV) Temasın gerçekleştiği noktada havadaki moleküllerin iyonlaşması nedeniyle oluşan bir parlama görülür. (V) Ardından elektrik yüklü parçacıklar iletken dış yüzey boyunca ilerler ve uçağın bütünlüğüne zarar vermeden kuyruk gibi bir başka sivri kısmından gökyüzüne dağılır.
16. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2019 TYT)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

(I) Asya’dan gelen göç dalgaları zaman zaman Batı Avrupa ülkelerinde büyük direnişleri tetiklemiştir. (II) Bununla beraber düşük doğum oranıyla başa çıkabilmek için Batı Avrupa, doğrudan göçmenlere ihtiyaç duymuştur. (III) Batı Avrupalıların iş, kültür ve kimlik açısından tehdit altında olduklarına dair oluşan kaygı, direnişlerin temelini oluşturur. (IV) Düşüncelerinde haklı olsalar da göçün topluma kazandırdığı değerlerin altı çizilirse bu kaygıların giderilmesi de kolaylaşır. (V) Göçmenleri ağırlayan toplumlar, çeşitliliği bir zenginlik olarak görmeye başladığında tehdit ve kaygının sadece toplumsal bir refleks olduğu anlaşılır.
17. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2020 TYT)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

(I) Uygar kayıtsızlık, kişinin diğeriyle göz göze gelmekten kaçınması veya onu hiç fark etmemiş gibi davranmasıdır. (II) Kişi; bakmadığı, işitmediği ve hepsinden önce çevredekilerin yaptıklarıyla ilgilenmediği havasını verecek bir tavır takınır. (III) Gözlemlemekten kendini alıkoyamayan bakışların karşılaşması ise iletişim kurmaya davettir, insanların gözünde görünmez kalma kararlılığından feragat etmeyi gerektirir. (IV) Çoğu zaman kalabalık olan sokaklarda sırf bir yerden başka bir yere gitmek bile her şeye dikkatle bakmayı, gözlemlemeyi gerektirir. (V) Bu nedenle göz teması kurulan insanları rahatsız ve tedirgin etmeden gözlemlemek gerekir, uygar kayıtsızlığın özü de budur.
18. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2021 TYT)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

(I) Yirminci yüzyıl, dünya kaynaklarını paylaşmak için çıkmış savaşlarla ve bu savaşların birbirinden uzaklaştırdığı toplumlarla tarihteki yerini alıyor. (II) Yirmi birinci yüzyılda gelişen sanat ve iletişim olanakları sayesinde artık dilleri, giyimleri, dünya görüşleri farklı bireyler tahmin edilemeyen ortamlarda karşılaşıyor. (III) Bu imkânlar, insanlara farklı mekânlarda sanat aracılığıyla “öteki”ni tanıma fırsatı sunuyor. (IV) Yönetmen Isabel Coixet, bu buluşma ortamlarını ve farklı kökenden gelen insanların bir aradalığını sinema diliyle anlatıyor. (V) Böylelikle insanlar arasındaki mekânsal ve düşünsel ayrım, sinema aracılığıyla bulanık hâle gelmiş oluyor.
19. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? (2022 TYT)
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Gombrich’in Sanat’ın Öyküsü adlı klasik çalışması “—-.” cümlesiyle başlar. Başka bir deyişle sanat üzerine, sanatın özü üzerine konuşmayı mümkün kılan sanatçıdır. Tümevarımcılığın hasıdır bu bakış açısı. Bütünün gerçekliğine inanmaz. Dolayısıyla sanatçıyı ihmal eden bir soyutlamanın sanata dair zihinsel çıkarımlarında da sahicilik bulmaz. Önce insan, der. Önce eylem. Sonra kuram.
20. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2022 TYT)
A) Sanatçı; toplumda kişiliğiyle değil, sanatıyla var olandır
B) Sanat; sadece estetik kaygıyı değil, toplumsal faydayı da esas alır
C) Eserin değer kazanmasında sanatçı kadar toplumun da etkisi vardır
D) Sanat; sadece ideali değil, bireysel gerçeklik algısını da yansıtır
E) Eser diye bir şey yoktur, sadece onu ortaya koyan vardır


Cover Image

Paragrafta Yapı Çıkmış Sorular 1

Ekim 5, 2022 Okuma süresi: 15 dakika
(I) Bir zamanlar geceleri oturur, anılarımı, izlenimlerimi küçük defterlere yazardım. (II) Sonra nasıl oldu bilmem, ne o küçük defterler kaldı ne de bende o sayfalara bir şeyler karalama isteği. (III) Belki de yaşamın bin bir türlü zorluğu bana bu gündelik eğlenceyi unutturdu. (IV) Yıllardan beri çeşitli günlükler okuyorum: Gide’in, Green’in… (V) Alfred de Vigny’nin “Bir Şairin Günlüğü”nü de dilimize çevirdim. (VI) Günlük türüne karşı duyduğum yakınlık, Salah Birsel’in “Günlük” ünü okuduktan sonra daha da arttı.
2. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2010 YGS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) Editör, bir yayınevinin olmazsa olmazlarındandır. (II) Yayımlanacak bir yapıtı düzenlemek, yayıma hazırlamak ve yayımlamak gibi birçok işi ve işlevi var. (III) Yazarın ve eserinin seçilmesinden, nasıl yayımlanacağına değin yayımlama işinin bütün aşamalarını kapsayan zorlu bir iştir bu. (IV) Günümüzde editörlük, yayıncılık alanında kurumsallaşamamış işlerden. (V) Yazarların çoğu, editörün yaptığı işi küçümseyip onu yalnızca bir düzeltmen olarak algılıyor. (VI) Bu yüzden de editörlüğü böyle algılayan birçok yazarın yayımlanan kitaplarında yanlışlardan geçilmiyor.
3. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2011 YGS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) Daha ilk öyküsüyle yazar, öykü ve romanın, olmuş ya da olabilecek olayları anlatan yazılar değil, temelde bir dil ve biçem işi olduğu konusundaki inancını kanıtlamıştı. (II) O zamandan beri de öykü, roman, deneme gibi, edebiyatın hem kurmaca hem de kurmaca dışı sayılan türlerinde yapıtlar veriyor, edebiyatta yapıtları değerli kılanın “söylenen” değil, “eksik bırakılan” olduğunu okuyuculara ve eleştirmenlere gösteriyor. (III) Yazarın ilk kitabındaki öykülerin ortak noktası, bilinçli eksiltmeler içermeleri. (IV) Biri, hiç sıfat ve belirteç bulunmayan kısa eylem cümlelerinden kurulmuş. (V) Bir başkası, bir grafiticinin yaşadıklarını ele alıyor; kahramanın hızlı yaşamına uygun olarak cümlelerin son sözcüğü yok. (VI) Kimi de dünyaca tanınmış bir şiirin, çok farklı bir kahramanın diliyle, düzyazı olarak yeniden yazımı.
4. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2012 LYS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) İngiliz şairi Browing; sayfa sayfa, her kelimesini ayrı ayrı inceleyerek sözlük okurmuş. (II) Sözlükte öğütler, eğlendirici şeyler de bulurmuş. (III) Hatta bu çalışmaya romantik bir yön de katar, ay ışığında oturup bir bir çevirirmiş sözlüğün sayfalarını. (IV) Bizde sözlükler, kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketir. (V) Günler ve geceler boyu “Bilinmeyen bir kelime çıksın da hatırlanalım.” diye dua ederler âdeta. (VI) Sözcüklerin bu uzun ve sessiz bekleyişleri iki kapak arasında geçer.
5. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2013 YGS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) Her ne kadar şiirde, düşünce ve hayal bakımından yoğunluk söz konusu olsa da şiir düşünceyle değil sözcüklerle yazılır. (II) Yoğun bir anlatımda kullanılacak her sözcüğün önemli bir amacı ve işlevi vardır. (III) Bu nedenle şair, şiirinde yeni sözcükler kullanabilir veya var olan sözcüklere farklı anlamlar yükleyebilir. (IV) Şair içinde bulunduğu ruhsal durumu, coşkusunu karşısındakine aktarmak ve benzer duyguları onda uyandırmak için tek anlatım aracı olan dili kullanır. (V) Kullandığı dil, konuşma dilinde olduğu gibi, anlamın apaçık ortada olduğu değil, okundukça zenginleşen bir dildir. (VI) Böylece şiirde dil bir araç olmaktan çıkar, amaç hâline gelir.
6. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2013 LYS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) “Türk evi” dendiğinde akla öncelikle ahşap bir yapı gelmektedir. (II) Zemin katın duvarları taş olsa bile, zeminin üzerindeki kat çoğunlukla ahşaptır. (III) En azından tuğlalar arasına, dikey veya yatay olarak uzatılan ağaçtan bağlama ögeleri, hatıllar konulur. (IV) Ahşap olması eve fiziksel anlamda esneklik verir; örneğin her kuşak, baba evinde kendine göre yeni düzenlemeler yapabilir, büyük odaları tahta bölmeyle bölerek oda sayısını artırabilir veya geniş bir avluya bir oda ekleyebilir. (V) Esnekliğin bir diğer boyutu malzemenin kullanışlılığıdır. (VI) Ağacın temini ve işlenmesi, diğer malzemelere kıyasla genelde daha kolay ve ucuzdur. (VII) Sofalarıyla, hayatlarıyla, yazlık ve kışlık bölümleriyle Türk evinin özelliklerini taşıyan taş evler de vardır; örneğin Mardin evleri. (VIII) Ancak dış cephesi dantel gibi işlenmiş taşlarla kaplı bu ev, bir ahşap eve oranla çok daha uzun sürede, çok yüksek bir maliyetle ortaya çıkar.
7. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2014 YGS)
A) III.  B) IV.  C) VI.  D) VII.  E) VIII.

(I) Birkaç üniversiteden araştırmacıların ortaklaşa gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda laboratuvar ortamında kök hücre üretmek için kullanılabilecek yapay kemik iliği üretildi. (II) Doğal kemik iliğinin sahip olduğu yaşamsal özelliklere sahip olan yapay ilikten yakın gelecekte lösemi hastalığının tedavisinde yararlanılabileceği belirtiliyor. (III) Alyuvarlar veya bağışıklık hücreleri gibi kan hücreleri, kemik iliğindeki kök hücreler tarafından devamlı olarak yenileniyor. (IV) Lösemi gibi hastalıklarda, hastanın yapısı bozulmuş hücrelerinin yerini sağlıklı kök hücreler alıyor. (V) Dünyada bu tür hastaların ihtiyacına cevap verebilecek sayıda bağış olmaması önemli bir sorun. (VI) Kök hücrelerin çoğaltılmasıyla bu sorunun giderilebileceği düşünülüyor.
8. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2015 YGS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E)VI.

(I) Düşünmek; elbette bir insanın kafasında kaldığı sürece kimsenin karışamayacağı, müdahale edemeyeceği bir eylemdir. (II) Kimse kimsenin kafasını açıp ne düşündüğünü bilemediği için düşünce, soyuttur. (III) Bir toplumda düşünce hürriyetinin mevcut olması, o düşüncelerin ifade edilebilir olmalarıyla somut bir duruma kavuşabilir. (IV) Dolayısıyla düşünce suçunun işlenebilmesi, düşünce suçlusunun mevcut olabilmesi için bazı düşüncelerin sözle, yazıyla veya resimle dışa vurulması gereklidir. (V) Sıfatı ve toplumsal konumu ne olursa olsun herhangi bir insan, “Benim düşüncem budur.” diyemiyorsa o toplumda düşüncenin suç olduğu anlaşılır. (VI) Çağdaş demokratik toplumlarda ise düşünce değil, toplumun güvenliğini sıkıntıya sokan eylemler suçtur.
9. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2015 LYS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) Hikâye etme ve masal anlatma, Doğu kültüründe önemli bir yere sahiptir. (II) Yakın Doğu ve Orta Doğu ülkelerinin halk edebiyatları; efsane, hikâye ve masallarının çokluğuyla bunu ispatlar. (III) Bunların derlenmesiyle oluşturulmuş kitaplar da birçok ailenin kütüphanesinde bulunur. (IV) Olağanüstü ögelerin, hikâyelerde önemli bir yer tuttuğu inkâr edilemez. (V) Ama Türkler, Orta Asya bozkırlarında yaşadıklarını hikâye, masal ve efsane olarak İslam dünyasına taşımıştır. (VI) İşte bu nedenle Türk edebiyatında hikâyenin, başlangıçtan itibaren daha “gerçekçi” bir söyleyiş kazandığı görülür.
10. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2016 YGS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) Ünlü Fransız filozoflarından olan René Descartes, özellikle “Düşünüyorum, öyleyse varım.” cümlesiyle tanındı. (II) 17. yüzyılın başlarında yaşayan ve rasyonalizmin kurucularından olan Descartes, elbette ki bilime bu cümlenin çok daha ötesinde katkılarda bulundu. (III) Fizik ve analitik geometrideki çalışmalarıyla tanındı, düşünceyi her türlü dogmanın üstünde tuttu, metodik kuşkuculuğu benimsedi ve her fâni gibi öldü. (IV) Günümüze kadar Descartes’ın, kraliçenin özel davetiyle gittiği İsveç’te ağır kış koşullarına dayanamayıp zatürreden öldüğü söyleniyordu. (V) Paris ve Stokholm arşivlerinde yıllarca yapılan bir araştırmanın ürünü olan bir kitap, gerçeğin farklı olabileceğini söylüyor. (VI) Erlangen Üniversitesi öğretim üyelerinden Theodor Ebert’a göre Descartes herhangi bir hastalıktan değil, Katolik bir rahibin kendisine verdiği arsenikli ekmek yüzünden öldü.
11. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2016 LYS)
A) II.  B) III.  C) IV.  D) V.  E) VI.

(I) Türkiye’nin konut mimarisine yönelik farkındalığı 1970’lerde kurumsallaşmaya başladı. (II) 1973 yılında çıkarılan Eski Eserler Kanunu ile cami, kervansaray, hamam gibi yapıların yanı sıra yöresel konutlar ve kentsel sit alanları da koruma altına alındı. (III) Ardından 1976 yılında, eski evlerin korunması için Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği kuruldu. (IV) Derneğin amacı, tarihî evlerin ortak bir kültürel mirasın parçası olduğunu halka göstermekti. (V) Evlerin bakımına katkı sağlamak adına ev sahiplerine yardımda bulunmak da derneğin öncelikleri arasındaydı. (VI) Türkiye Tarihî Evleri Koruma Derneği için son derece anlamlı bir logo tasarlandı. (VII) Osmanlı Dönemine ait tipik ahşap bir evin kolonlarla desteklenmiş üst katının silüeti logoda yer almaktaydı.
12. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2017 YGS)
A) II  B) III  C) IV  D) V  E) VI

(I) Bir dilin kaybolması, çevremizdeki bir hayvan veya bitki türünün tükenmesinden daha önemsiz bir olay değildir. (II) Soyu tükenmekte olan bir hayvan türü veya üç beş örneği kalmış bir bitki türü için medyada birçok haber görebilirsiniz. (III) Ancak Afrika’da, Asya’da birkaç yüz konuşanı kalmış bir dil için ciddi bir yayın göremezsiniz. (IV) Dil konuşurlarının, ana dillerini terk etmeleri çok değişik nedenlere dayanır. (V) Devlet idaresini kaybetme, göç, azınlık durumuna düşme, sosyoekonomik sorunlar vb. buna örnek olarak gösterilebilir. (VI) Ana dil, benzer nedenlerle konuşulduğu coğrafyadan çekilmeye başlayınca evin içine sıkışır ve sonunda yok olup gider.
13. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2017 LYS)
A) II   B) III   C) IV   D) V   E) VI

(I) Egzistansiyalizm bir felsefe sistemidir. (II) Alman filozofu Heidegger tarafından ortaya atılmış, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız düşünürü ve romancısı Sartre’ın benimsemesi ve edebiyata uygulamasıyla bütün dünyaya yayılmıştır. (III) Egzistansiyalist eserlerde standart karakterler yoktur, durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. (IV) Karar verme özgürlüğüne sahip olan bu insanlar, karşılaştıkları durumlarda yaptıkları işlerle kendi özlerini yaratırlar. (V) Egzistansiyalist eserlerdeki insanların belirli davranış biçimleri olmadığı için yapacakları işler önceden kestirilemez. (VI) Bu bakımdan roman örgüsü, okurların merakını sürekli uyanık tutacak şekilde düzenlenir.
14. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? (2017 YGS)
A) II   B) III   C) IV   D) V   E) VI

(I) Çoğumuz düşünmeyen bir dünyada yaşıyor olmaktan yakınıyoruz. (II) İnsanların büyük bir bölümü en az düşünceyle bütün bir yaşamı omuzlamak gibi bir kolaycılığı benimsiyor. (III) Hatta kimileri düşünceyle alay ederken kimileri gerçekten düşündüklerini sanıyorlar. (IV) Büyük çoğunluğunu düşünmeyenlerin oluşturduğu ve düşünmenin lüks sayıldığı bir dünyada her şeye karşın düşünen insanı “gerçek insan” diye tanımlamak gerekir. (V) Düşünmek; insana, insan yaşamına bütünsel bir bakışla bakmaktır. (VI) Düşünce alanımızı daralttığımız zaman dünyaya yeterince yerleştiğimizi söyleyemeyiz. (VII) Düşünmek, dünyaya bir veya birkaç açıdan değil bütün açılardan bakmayı bilmekle olur.
15. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? (2018 TYT)
A) II   B) III   C) IV   D) V   E) VI

(I) Max Weber, meşhur Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinde Protestan ahlak anlayışının kapitalizmin doğuşunda oynadığı rolü ortaya koymaya çalışmıştır. (II) Weber’in iktisadi zihniyetle dinî inançlar arasında kurduğu bu ilişki hâlâ ilgiyle takip edilmektedir. (III) Siyaset alanında Weber, çağdaş siyaset biliminin temel konularından olan iktidar, egemenlik, otorite ve meşruiyet gibi olgularla ilgilenmiş, bürokrasi ve siyaset arasındaki ilişkilere dikkat çekmiştir. (IV) Siyasal iktidarın meşruluğunun temellerini bir model çerçevesinde açıklamaya çalışmıştır. (V) Ona göre siyaset kişinin diğer kişiler üzerinde egemenlik kurmasıdır. (VI) Söz konusu egemenlik farklı olabilmekte ve meşrulaştırılırken farklı argümanlara dayanabilmektedir.
16. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? (2019 TYT)
A) II   B) III   C) IV   D) V   E) VI

(I) John B. Watson tarafından, insan davranışlarını açıklamak için davranışçılık kuramı geliştirildi. (II) Davranışçı psikolojiye göre nesnel yöntemlerle gözlemlenemeyen zihinsel süreçlerin incelenmesinin bir anlamı yoktu. (III) Pavlov, Skinner gibi bilim insanlarının Watson’ın görüşlerine katılmasıyla kuram yaygınlık kazandı. (IV) Davranışçı psikoloji öğrenmeyi, uyarıcı ve tepki arasındaki bağla açıklayarak psikanalitik görüşün belirttiği etkinin geçerli olmadığını ileri sürdü. (V) Uyarıcı olarak nitelendirilen çevresel faktörler, kişilerde olumlu veya olumsuz davranışlara neden oluyordu. (VI) Olumsuz davranışlara yol açan uyaranlar kaldırılarak olumlu davranışları oluşturanlar eklendiğinde bireyin kendini geliştirmesi bekleniyordu.
17. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? (2020 TYT)
A) II   B) III   C) IV   D) V   E) VI

(I) Fotoğraf makinesi 1839’da Fox Talbot tarafından icat edildi. (II) Başlangıçta seçkinlerin kullanımına açık olan cihaz; 30 yıl gibi kısa bir süre sonra polis dosya kayıtları, savaş muhabirliği, aile albümleri ve kartpostallar için kullanılmaya başlandı. (III) Kullanım alanı hızla artan fotoğraf makinesinin halk için ucuz maliyetli üretilen ilk örneği, pazara 1888’de sürüldü. (IV) Kullanım olanaklarının böylesine artması, fotoğraf makinesinin toplumu çok derinden ve can alıcı bir biçimde etkileyeceğinin göstergesiydi. (V) Fotoğrafın, görünümlere gönderme yapmada en baskın ve en doğal yol olması, sanayileşmenin sonuçlarının alınmaya başlandığı dönemde gerçekleşti. (VI) Fotoğraf, her şeyi yakından gören tanık olarak dünyanın yerine o zaman geçti.  


Paragraf Testi

Nisan 28, 2009 Okuma süresi: ~1 dakika

Paragraf testini sınıfta uygulayıp cevaplarını slaytlarla tek tek işlemeye çok uygun çalışma.

Slaytı ve yaprak test şeklindeki çalışmayı resimler üstüne tıklayıp indirebilirsiniz.


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler