Cover Image

Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri [Slayt]

Mayıs 12, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

Halk Edebiyatı nazım şekilleri sunumu. Mani, türkü, koşma, semai, varsağı gibi başlıkları ele alıp özelliklerini örneklerle birlikte veren bir slayt çalışması.
Yazının sonundaki renkli bağlantıdan slaytı indirebilirsiniz.

SLAYTTAN BİR BÖLÜM

  • Maniler hecenin yedili kalıbı ile söylenir.
  • Bir dörtlükten oluşur.
  • Kafiye düzeni aaxa şeklindedir.
  • Asıl konu son iki dizededir,ilk dizeler doldurmadır.
  • Manilerde konu sınırı yoktur:Aşk,toplumsal olaylar,ölüm,ayrılık,evlat sevgisi…

BAHAR GÖRDÜM YAZ GÖRDÜM
GÜZEL GÖRDÜM NAZ GÖRDÜM
HER TARAFI DOLAŞTIM
SENİN GİBİ AZ GÖRDÜM

  • Annelerin çocuklarını uyutmak için belli bir ezgiyle söylediği sözlü edebiyat ürünleridir.
  • Anne çocuğuna ilişkin isteklerini,iyi dileklerini,sevincini,üzüntülerini anlatır.
  • 7,8 ve 9’lu hece ölçüsü ile söylenir.

DANDİNİ DANDİNİ DASTANA
DANALAR GİRMİŞ BOSTANA
KOV BOSTANCI DANAYI
YEMESİN LAHANAYI
LAHANAYI YEMEZ KÖKÜNÜ YER
BENİM OĞLUM LOKUM ŞEKERİ YER
UYUSUN DA BÜYÜSÜN
NİNNİ TIPIŞ TIPIŞ YÜRÜSÜN NİNNİ

Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri Slaytı indir


EDEBİYATA DAİR…: VARSAĞI

Şubat 14, 2010 Okuma süresi: 3 dakika
Semainin Güney Anadolu yöresinde “Varsak” boyu arasında özel bir ezgiyle okunan türüdür.Varsağı türündeki şiirler “bre hey,behey,yürü” gibi ünlemlerle başlar.Varsağılar biçim yönünden semai ile aynı özellikleri sergiler.8’li hece ölçüsü kullanılır.Uyak şeması abab, cccb, dddb şeklinde olur. İlk dörtlük bazen xaxa biçiminde de uyaklandırılabilir.Nazım birimi dörtlüktür.Konu yönünden koşma ve semailerle aynı özelliklere sahiptir.


VARSAĞI

Yürü behey Bulgar dağı
Senden yüce dağ olma mı?
Sende yaylayan güzelin
Yanakları ağ olma mı?

Bulgar dağı iki çatal
Arasında güller biter
Bir yiğide bir yar yeter
İki seven del’olma mı?

Bulgar dağı pare pare
Kim’al giyer kimi kare
Selam eylen nazlı yare
Ayrılanlar bir olma mı?

Yol üstünde iki hanlar
Hani sana konan canlar
Sevip sevip ayrılanlar
Yanıp yanıp kül olma mı?

Karac’oğlan seni gördüm
Düşümü hayra yordum
Bugün güzellere sordum
Bencileyin kul olma mı?

KARACAOĞLAN


Cover Image

EDEBİYATA DAİR…: SEMAİ

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

Aşık edebiyatı nazım şekillerindendir.Kafiye şeması,nazım birimi, dörtlük sayısı, işlenen konu bakımlarından koşmaya benzer.Koşmadan ayrılan yönleri 8’li hece ölçüsü ile söylenmesi ve kendine özgü bir ezgisinin olmasıdır.

SEMAİ
Bir yiğit gurbete çıksa

Gör başına neler gelir
Merdin sılayı andıkça
Yaş gözüne dolar gelir.

Bağrıma basarım taşlar
Akıttım gözümden yaşlar
Yavrusın aldıran kuşlar
Yuvasına dner gelir

Kocadım çekemem nazı
Bağrıma dökemem közü
Yarin bana kötü sözü

Kara bağrım deler gelir

Evlerinin önü söğüt
Atalardan kalmış öğüt

Yarinden ayrılan yiğit

Sılasına döner gelir

Yaşa Karac’oğlan yaşa
Ben söylerim coşa coşa
İş düşünce garip başa
Düşünerek gider gelir.

KARACAOĞLAN


EDEBİYATA DAİR…: KOŞMA

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 3 dakika
Aşık edebiyatında en çok kullanılan nazım şeklidir.11’li hece ölçüsü ve 6+5 veya 4+4+3 duraklar kullanılır.Nazım birimi dörtlüktür.Dörtlük sayısı en az 3 en fazla 6 adettir.Kafiye şeması “abab,cccb,dddb” biçimindedir.Bu kafiyelenişe aynı zamanda koşma tipi kafiye de denilmektedir.Koşmalarda aşk,tabiat,gurbet, ayrılık,yiğitlik,yakınma gibi konular işlenir.

Koşmaların konularına göre türleri şunlardır:

-Güzelleme: Aşk,sevgi,tabiat güzellikleri karşısında duygulanmaları işleyen koşma türüdür.

Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok ( Nesimi)

-Koçaklama: Yiğitlik,savaş,kahramanlık konularını işleyen koşma türüdür.

Benden selam olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir (Köroğlu)

-Taşlama: Herhangi bir kişiyi yeren eleştiren ya da toplumun aksayan yönlerini konu edinen koşma türüdür.
19. Yüzyıl şairlerinden Dertli’ye Beypazarı kadısı bir haber göndermiş. “O sazı kırsın atsın. Saz çalmak haramdır, onda şeytan vardır!” uyarısında bulunmuş.Buna çok kızan Dertli, aşağıdaki taşlamayı söylemiş:

Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde

Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi harâm yemez
Şeytan bunun neresinde (Dertli)

-Ağıt: Ölen bir kişinin ardından duyulan üzüntüyü anlatan koşma
türüdür.Kurtuluş Savaşı esnasında şehit olan Bayatlı Aliosman için
bacısı Şerife Aydın’ın yaktığı ağıt:

Şafak söktü tan yerleri atıyor
Tren gelmiş acı acı ötüyor
Kardeşim şehit olmuş yerde yatıyor
Ak elleri kızıl kana batıyor. (Şerife Aydın)



EDEBİYATA DAİR…: AŞIK TARZI TÜRK EDEBİYATI

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 4 dakika
Aşık” adı verilen saz şairleri tarafından saz eşliğinde sözlü olarak aktarılan eserlerin oluşturduğu şiir türüne “Aşık Tarzı Türk Şiiri” denir.İslamiyetten önce başlayan ve 15. yüzyıldan sonra hızla gelişen ve günümüze kadar uzanan bu edebiyatın tanınmış şairleri şunlardır:”Köroğlu, Kul Mehmet, Karacaoğlan, Aşık Ömer, Gevheri, Bayburtlu Zihni, Seyrani,Dertli, Erzurumlu Emrah, Aşık Veysel…”

Şiirlerini ellerinde sazlarıyla kasaba kasaba,köy köy dolaşarak söyleyen aşıklar, geniş kitlelere seslerini duyurmuşlardır.Çoğu okuma yazma bilmeyen saz şairleri usta-çırak ilişkisi içinde yetişmişler ve geleneği günümüze değin getirmişlerdir.Şiirlerini köy meydanlarında,kahvehanelerde,köy odalarında söylemişler,yarışmalar, atışmalar yaparak halka şiir zevkini aşılamışlardır.Doğaçlama şiir söylemek bu aşık tarzı halk edebiyatının özelliklerindendir.

16. yüzyıla kadar sözlü gelenekle gelen aşık tarzı halk şiiri bu yüzyıldan itibaren yazıya aktarılmaya başlamıştır.Aşık edebiyatı ürünlerinin yazıldığı el yazması defterlere “cönk” denir. Çoğunu kimin yazıya geçirdiği belli değildir.Fakat bu defterleri yazanlar hem aşık edebiyatı ürünlerini hem de anonim eserleri derledikleri için Türk edebiyatı adına çok büyük hizmetler etmişlerdir.

AŞIK TARZI TÜRK ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

-Nazım birimi dörtlüktür.
-Ölçü hecenin 7’li, 8’li, 11’li kalıplarıdır.Ancak bazı şairler divan edebiyatının etkisiyle aruzu da kullanmışlardır.
-Şiirlerde daha çok yarım kafiye kullanılır.
-Aşk,ayrılık,gurbet,ölüm,güzellik,tabiat,kahramanlık,toplumsal olaylar ve zamandan şikayet gibi temalar ele alınmıştır.
-Aşıklar şiirlerin son dörtlüğünde “tabşırma” geleneğine uyarak adlarını yada takma adlarını söylerler.Bu gelenek şiirlerin sahibini ortaya koyması ve birbirine karıştırılmaması bakımından önemlidir.
-Aşık tarzı Türk halk şiirinde saz şairleri halkın konuşma dilini kullanmışlardır.Halk söyleyişlerine,deyimlere,mecazlara yer vermişlerdir.

NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ

Aşık tarzı Türk şiirinde kullanılan nazım şekilleri “koşma,semai,varsağı ve destan“dır.İşlediği konuya göre koşma türleri ise şunlardır:

-Güzelleme:Bir insanın,atın,beldenin,silahın ya da sevdiği kızın niteliklerinin övülmesidir.
-Koçaklama:Savaş ve kahramanlık üzerine söylenen koşmalardır.
-Taşlama: Toplumun aksayan yönlerinin ya da bir kişinin yanlış tutum ve davranışlarının yerildiği koşmalardır.
-Ağıt: Bir kişinin ölümü ile ilgili olarak söylenen acıklı koşma türüdür.


EDEBİYATA DAİR…: DİNİ TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 3 dakika
Tasavvuf Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra Anadolu’da kurumlaşan bir dini düşünce ve yaşam felsefesidir.12. YY’dan itibaren tasavvuf Anadolu’da yayılmaya başlamıştır.

12. yüzyılda yaşayan Ahmet Yesevi, hikmet adını verdiği şiirleriyle tasavvufun öncüsü olmuştur.Daha sonra Anadolu’da Yunus Emre, Mevlana, Celaleddin-i Rumi,Kaygusuz Abdal,Pir Sultan Abdal, ve daha pek çok mutasavvıf şair ile sürmüştür.

Tasavvuf şairleri şiirlerinde inançlarını, düşüncelerini dile getirirler. Şiirlerinde Allah aşkı,dünyanın faniliği,ahlak,nefisterbiyesi gibi konular göze çarpar.Şiirleri aracılığıyla sevgi ve hoşgörüye dayalı bir yaşantı dile getirilir.

Tasavvuf düşünürlerine mutasavvıf denir.Mutasavvıflara göre Allah’ı bilmeden ona ulaşılmaz.Allah’ı bilmek ise önce kendini bilmekle başlar: Yunus Emre bir ilahisinde bunu şöyle dile getirir:

İlim ilim bilmektir.
ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin
Bu nice okumaktır.

Hoşgörü düşüncesine örnek olarak yine Yunus’un şu dörtlüğüne bakalım:

Elif okuduk ötürü
pazar eyledik götürü
Yaradılanı hoşgördük
Yaratandan ötürü

DİNİ-TASAVVUFİ HALK ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ:

a) Nazım şekli olarak hem divan edebiyatının hem de halk edebiyatının nazım şekilleri kullanılmıştır.

b) Ölçü ağırlıklı olarak hece ölçüsüdür.Ancak aruz da kullanılmıştır.

c) Nazım şekilleri ve türleri; ilahi,nefes,nutuk,devriye,şathiyedir.

d) Genellikle yarım uyak kullanılmıştır.

e) Nazım birimi dörtlük veya beyittir.

e) Dil, halkın anlayabileceği sade bir dildir.Fakat Arapça-Farsça kelimelere ve tasavvuf kavramlarına yer verilir.Bu edebiyatın ürünlerini anlayabilmek için tasavvufi terimleri bilmek gerekir.

f) Anlatım coşkulu, içten ve samimidir.

Yüzyıllara göre Tekke Edebiyatını en önemli temsilcileri şunlardır:

12.yy: Hoca Ahmet Yesevi
13.yy:Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli
14.yy:Kaygusuz Abdal
15.yy: Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rumi
16.yy: Pir Sultan Abdal
17.yy: Niyaz-ı Mısrî, Sinân-ı Ümmî, Hüdâi
18.yy: Sezai
19.yy: Kuddusi, Turâbi


EDEBİYATA DAİR…: DEVRiYE

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 9 dakika
Dini-tasavvufi halk edebiyatı nazım türlerindendir. İnsanın yaradılışını ve insan ruhunun geçirdiği olgunlaşmayı işleyen şiirlerdir.Kısaca devir kuramını anlatan şiirlere devriye denir.İlahiye benzer.Ezel dediğimiz en eski zamanda yaratılan insan ruhunun Allah’tan gelip tekrar Allah’a dönmesi anlatılır.Bu kuram Hz. Muhammed’in “Ben nebi iken Adem su ile çamur arasındaydı.” hadisine dayandırılır.Tasavvuf düşünürlerine göre Hz. Muhammed’in ruhu ezelden beri vardı. Vakti gelen ruh maddi aleme iner.böylece insanın maddi aleme iniş çıkışını anlatan şiirlere devriye denir.

Lâ mekân ilinde bir nokta iken

İsmi var, cismi yok yerden gelirim

Daha hiçbir nesne yaratılmadan

Kandilin içinde Nûr’dan gelirim.


Dört nesneden yoğrulup da yapıldım

Şekillendim, fırınlara atıldım

Mevla’m ruh verince ayağa kalktım

Adem denen bir beşer’den gelirim.


Kabil, Hâbil olup dünyaya geldim

Öldüren ben idim, ölen ben oldum

İdris ile bile cennete girdim

Nâciye’den pâk mâder’den gelirim.


Nûh Peygamber ile bir gemi yaptım

Her mahluktan bir çift içine attım

Tûfanda münkîri suya gark ettim

Mü’minlerle bir sefer’den gelirim.


Hûd Peygamber ile gezdim bir zaman

Zalimler elinden dedim el’aman

Salih ile taştan çıkardım bir can

Mucize gösterdim Bir’den gelirim.


İbrahim’le bile putları kırdım

Nemrûd’un emrine ben karşı durdum

Elim kolum bağlı ateşe girdim

Nârı nûr eyledim kor’dan gelirim.


İsmâil, Hâcer’le çöle atıldım

Yâkup ile figanlara katıldım

Yusuf ile kul oluban satıldım

Mısır ülkesinden var’dan gelirim.


Eyyüb ile derde düştüm, küsmedim

Kurt yedi vücudum, şükrüm kesmedim

Şuâyb ile doğruluktan geçmedim

Lâl ü mercan satan şâr’dan gelirim.


Tûvâ vadisinde Allah’ı gördüm

Tûr dağına çıktım, Tevrat’ı aldım

Âsâm canlı idi ben onu bildim

Küntü kenz sırr-ı esrâr’dan gelirim.


Hızır ile âb-ı hayâtı içtim

İlyas ile bile göklere uçtum

Yûnus Peygamberle ummana düştüm

Balığın karnından gâr’dan gelirim.


Lokman oldum, ölüme çâre buldum

Danyal ile rahmet suyunda yundum

Üzeyr’e yeniden bir Tevrat sundum

Zülkarneyn’le bile sır’dan gelirim.


Dâvud oldum sapanımla taş attım

Calût’u öldüren kahraman zâttım

Süleymân’la inse cine hükmettim

Kuş dilini bilen Pîr’den gelirim.


Zekeriyyâ ile beni biçtiler

Yahyâ ile bile başım kestiler

İsâ ile çarmıhlara astılar

Bedenim bıraktım, dâr’dan gelirim.



Cover Image

BİLMECELER

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 4 dakika


Bilmeceler, her yaşa uygun eğlence ve hoşça vakit geçirme aracı olarak söylenegelen manzum ve mensur bir türdür.Bilmecelerin söyleyeni belli değildir.

Dili kullanma becerisine dayalı bir zihin jimnastiği diyebileceğimiz bilmeceler, bir zeka ve yaratıcılık örneğidir.

Yurdumuzun değişik yörelerine ait bir çok bilmece araştırmacılar tarafından derlenmiştir.Edebiyatımızda ilk bilmece örneği Kaşgarlı Mahmut’un 1072 yılında yazdığı Divan-ı Lügati’t Türk adlı eserde görülmektedir.Bilmecelerde insan-tabiat, insan-eşya arasındaki ilişkiler dile getirilir.Böylece özellikle çocukların öğrenme istekleri geliştirilmektedir.Bir tür bilgi ve dikkat yarışması şeklinde gerçekleşen bilmece geleneği daha iyi düşünmeye ve anlamaya yardımcı olmaktadır.

Bilmeceler şekil olarak ikiye ayrılır:Manzum bilmeceler, mensur bilmeceler.

1.Manzum Bilmeceler:

Hece ölçüsü, uyak ve redif kullanılarak oluşturulur.

Gelişi aslan gibi
Duruşu sultan gibi
Yayılır hasır gibi
Sürünür esir gibi ( kedi)

Çınçınlı hamam,
Kubbesi tamam,
Bir gelin aldım,
Babası imam. ( saat)

Fini fini fincan,
İçi dolu mercan. (nar)

Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez. (gökyüzü)

Ufacık mermer tası,
İçinde beyler aşı,
Pişirirsen aş olur,
Pişirmezsen kuş olur. (yumurta)

2.Mensur Bilmeceler:

İki ya da üç cümleden oluşurlar.Seci denilen iç kafiye ve ses tekrarları ile ahenk sağlanır.Ahengi sağlamak amacıyla ünlü seslerin tekrarlanmasına asonans, ünsüz seslerin tekrarlanmasına aliterasyon denir.

Yer altında yağlı kayış (yılan)

Yerin altında kırmızı minare (havuç)


NİNNİLER

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 5 dakika


Ninniler, edebiyatımızda kökeni en eski ve en zengin ürünler arasındadır.Yurdumuzun değişik yörelerine ait binlerce ninni derlenerek yazıya aktarılmıştır.

Tüm dünya edebiyatlarında örneği bulunan ninniler, anne ile çocuk arasında sıcak bir bağ kurmaya yarar.Ninniler annelerin çocuklarını uyutmak için bir ezgi eşliğinde söyledikleri manzum eserlerdir.Anne, ses tonunu bebeğin ruhsal durumuna (ağlamasına,gülmesine) göre ayarlar.Ninnilerde “e,e,e ninni dedim, ninni diyeyim,uyu yavrum ninni” gibi kalıplaşmış ifadeler kullanılır.Anne sevdiği sözlerle çocuğuna olan ilgisini ve sevgisini yansıtır.Ninnilerde çocuğun sağlıklı büyümesi, iyi yetişmesi, temennileri yer alır.Ninnilerin dili saf ve temiz bir Türkçedir.Ninniler hece ölçüsünün çeşitli kalıpları ile söylenir.

Eee..esine

Eee..esine
yavrum gitti teyzesine
teyzesi çok güzel hanımmış
altın koymuş çevresine
uyusunda büyüsün ninni
tıpış tıpış yürüsün ninni…

Can bebeğim

Can bebeğim uyusun
Uyusun da büyüsün
Kötülüklerden korunsun
Sağlıklarla büyüsün…

Ninni benim Can’ım ninni
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni
Mekteplere gitsin huu huuu…

NİNNİ

Gökte yıldız oynuyor
Gözüm yavruma doymuyor
Ellerde yavruma doymuyor
Ellerde yavru çok amma

Benim yavrum uyumuyor

Ninni, ninni bebeğim ninni

NİNNİ
Dandini dandini danalı bebek
Elleri kolları kınalı bebek
Benim de yavrum cicili bebek
Uyusun da büyüsün ninni…

Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı…

Lahanayı yemez kokunu yer
Benim de kuzum lokum yer
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni


EDEBİYATA DAİR…: TÜRKÜ

Şubat 13, 2010 Okuma süresi: 4 dakika

Türk halk edebiyatının nazım şekli ve türüdür.Halkın duygularını,özlemlerini,sevinçlerini ve acılarını yansıtan türküler halkın ortak malıdırlar.türkünün ilk olarak söylenmesine “türkü yakmak” denilir.Her türküyü ilk kez söyleyen biri vardır.Ancak zamanla kimin söylediği unutularak anonimleşir.Kim tarafından söylendiği bilinen türküler de vardır.

Türkülerin belirli bir nazım şekli yoktur.Çoğunlukla üçer ya da dörder dizeli bentler ve her bendin sonunda tekrarlanan “bağlama” ya da “kavuştak” denilen nakarat dizelerinden oluşurlar.Ölçüleri 7’li, 8’li veya 11’li hece ölçüsüdür.Uyak düzeni çeşitlilik gösterir.

Türküler ezgilerine, konularına ve bentlerindeki dize sayılarına göre gruplandırılabilir:

Ezgilerine göre türküler: bozlak, kayabaşı,türkmani

Bentlerdeki dize sayılarına göre: üçleme, dörtleme,beşleme

Konularına göre türküler: aşk,ayrılık,doğa,düğün,ölüm,askerlik türküleri ve oyun havaları gibi isimler alırlar.

Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı

Aslan yarim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye

Gidiyom gidemiyom
Az doldur içemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Koyup da gidemiyom

Aslan yarim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye

Giderim ilinizden (elinizden)
Kurtulam dilinizden
Yeşil baş ördek olsam
Su içmem gölünüzden

Aslan yarim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye

Tokat


Cover Image

EDEBİYATA DAİR…: TÜRK HALK EDEBİYATI ÜRÜNLERİ

Şubat 12, 2010 Okuma süresi: 4 dakika
I. ANONİM TÜRK EDEBİYATI

A) Manzum Eserler:

– Mani
– Türkü
– Ninni
– Tekerleme
– Bilmece
– Destan
– Ağıt

B) Mensur Eserler:

– Masal
– Atasözü
– Deyim
– Fıkra
– Halk hikayeleri
– Geleneksel Türk tiyatrosu (Karagöz,ortaoyunu,meddah)

II. AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI:

– Koşma ( Güzelleme, Koçaklama, taşlama, Ağıt)
– Semai
– Varsağı
– Destan

III. DİNİ- TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI:

A) Manzum Eserler:

– İlahi
– Nefes
– Nutuk
– Deme
– Devriye
– Şathiye

B) Mensur Eserler:

-Fütuvvetname
-Gazavatname
-Menakıbname
-Battalname




Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: ÖT BENİM SARI TANBURAM

Ocak 27, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
ÖT BENİM SARI TANBURAM

Öt benim sarı tanburam.
Senin aslın ağaçtandur.
Ağaç dersem gönüllenme,
Kırmızı gül ağaçtandur.

Ali, Fatıma’nın yâri,
Ali çaldı Zülfikârı,
Düldül atının eğeri,
O da yine ağaçtandur.

Ali gitti Hakka yetdi,
Zülfikârı derya yuttu,
Sad-i Vakkas bir ok attı,
O da yine ağaçtandur.

Nurdandur Kıble eşiği,
Cihanı tuttu ışığı,
Hasan Hüseynin beşiği,
O da yine ağaçtandur.

Yeter Pîr Sultanım yeter,
Derdlülere derman katar,
Türlü türlü meyva biter,
O da yine ağaçtandur.

PİR SULTAN ABDAL


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: GÜZEL AŞIK CEVRİMİZİ

Ocak 27, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
GÜZEL AŞIK CEVRİMİZİ

Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi

Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi

Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi

Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi

Aşıklar kara baht(ı) olur
Hakkın katında kutlolur
Muhabbet baldan tatlolur
Yiyemezsin demedim mi

Pir Sultan Abdal Şahımız
Hakka ulaşır rahımız
On İkİmam katarımız
Uyamazsın demedim mi

PİR SULTAN ABDAL


Cover Image

CİNASLI MANİLER

Ocak 21, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Yavrular
Hey oynayan yavrular
Ağaçta kuş yavrular
Ellerin derdi biter
Benim derdim yavrular

Ayna güzel
Yüz güzel ayna güzel
Güzel yari görenler
Dediler ay ne güzel
Oturmuş zülfün tarar
Dizinde ayna güzel

Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kr etmez
Zülfün teli bağ bana

Gül pembe
Karanfilim gülpembe
Gerdanın billur gibi
Yanakların gül Pembe
Bir güldün aklımı aldın
Gel bir daha gül, Pembe


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler