Cover Image

Son Beş KPSS Önlisans Sınav Soruları (PDF)

Ağustos 10, 2022 Okuma süresi: 9 dakika
KPSS Önlisans Çıkmış Sorular İNDİR PDF

İki yılda bir gerçekleştirilen KPSS Önlisans sınavı yaklaşırken adayların bu yöndeki çalışmaları da hız kazandı. KPSS Önlisans 2022 sınavına girecek olan adayların bu sınav öncesi yapması gereken en önemli işlerden biri de deneme çözmektir. KPSS Önlisansa başvuru ücretini yatırdıktan sonra KPSS Önlisans 2022’ye girmeye hazırlanan adaylar için en iyi deneme sınavı da eski yılların sınav sorularını bir KPSS Önlisans sınavı ciddiyetinde, bir deneme sınavı ortamında çözmektir. 

Yazımızın sonundaki renkli bağlantılardan 2020, 2018, 2016, 2014, 2012 yıllarında yapılan KPSS Önlisans sınavlarını indirebilirsiniz. Soruları sınav ciddiyetinde çözmek sınavdan edineceğiniz maksimum faydayı size sağlayacaktır. Peki KPSS Önlisans 2022’de adaylara ne kadar süre veriliyor? KPSS Önlisans 2022’de adaylara hangi derslerden kaç soru sorulacak?

KPSS Önlisans Sınav Süresi Ne Kadar?

KPSS Önlisans Sınavında adaylara 130 dakika yani 2 saat 10 dakika süre verilecek.

KPSS Önlisans Sınavında Hangi Derslerden Kaç Soru Sorulacak?

KPSS Önlisans sınavı Genel Kültür ve Genel Yetenek olmak üzere ikiye ayrılıyor. Genel Yetenek bölümünde Türkçeden 30, Matematik-Geometriden 30 olmak üzere toplam 60 soru sorulacak. Genel Kültür bölümünde ise Tarihten 27, Coğrafyadan 18, Vatandaşlıktan 9, Güncel Bilgiler 6 soru olmak üzere 60 soru sorulacak.

2022 KPSS Önlisans Başvuru Ücreti Ne Kadar?

2022 KPSS Önlisans Başvuru Ücreti ÖSYM tarafından 130 TL olarak açıklandı. 2022 KPSS Ön Lisans başvuruları 3 Ağustos’ta başladı. 15 Ağustosta bitecek. 

2022 KPSS Önlisans Sınavı Ne Zaman Yapılacak?

2022 KPSS Lisans sınavında soruların çalınmasının ortaya çıkması üzerine sınav iptal edilmiş, içinde 2022 KPSS Önlisans sınavının da olduğu bazı sınavlar ertelenmişti. ÖSYM geçtiğimiz günlerde sınav takvimini yeniledi ve 2022 KPSS Önlisans sınavının 9 Ekim 2022 günü yapılacağını açıkladı.

KPSS Önlisans Sınavı Konu Dağılımı Nasıl Olacak?

Geçmiş yıllarda KPSS Önlisans sınavlarında aşağıda listesini verdiğimiz konulardan yıllara göre önemli ölçüde değişmese de farklı sayılarda sorular gelmiş. 

KPSS Önlisans Türkçe Konu Dağılımı

  • Sözcükte Anlam
  • Cümlede Anlam
  • Sözcük Türleri
  • Sözcükte Yapı
  • Cümlenin Ögeleri
  • Cümle Türleri
  • Dil Bilgisi Ses Olayları
  • Yazım Kuralları
  • Noktalama İşaretleri
  • Anlatım Bozuklukları
  • Paragrafta Anlam
  • Paragrafta Anlatım Biçim
  • Sözel Mantık

KPSS Önlisans Matematik Konu Dağılımı

  • Temel Kavamlar
  • Sayılar- Ebob-Ekok
  • Rasyonel Sayılar- Ondalıklı Sayılar
  • Basit Eşitsizlikler
  • Mutlak Değer
  • Üslü Sayılar
  • Köklü Sayılar
  • Faktöriyel
  • Çarpanlara Ayırma
  • Oran- Orantı
  • Denklem Çözme
  • Sayı Problemleri
  • Kesir Problemleri
  • Yaş Problemleri
  • İşçi ve Havuz Problemleri
  • Hareket-Hız Problemleri
  • Yüzde-Kar-Zarar Problemleri
  • Karışım Problemleri
  • Grafik Problemleri
  • Kümeler ve Problemleri
  • Fonksiyonlar
  • İşlem
  • Modüler Aritmetik
  • Permütasyon
  • Konbinasyon
  • Olasılık
  • Sayısal Mantık
  • Şekil Yetenek

KPSS Önlisans Tarih Konu Dağılımı

  • İslamiyet Öncesi Türk Tarihi
  • İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kültür Medeniyet
  • İlk Türk İslam Devletleri
  • İlk Türk İslam Devletlerinde Kültür ve Medeniyet
  • Osmanlı Devleti Kuruluş ve Yükselme Dönemi
  • 17. Yüzyıl Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi
  • 18. Yüzyıl Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi
  • 19. Yüzyıl Osmanlı Devleti Dağılma Dönemi
  • 20. Yüzyıl Osmanlı Devleti
  • Osmanlı Devleti Kültür ve Medeniyet
  • Milli Mücadele Dönemi
  • İnkılap Tarihi
  • Atatürk Dönemi İç ve Dış Politikalar
  • Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

KPSS Önlisans Coğrafya Konu Dağılımı

  • Türkiye’nin Coğrafi Konumu
  • Türkiye’nin İklimi ve Bikti Örtüsü
  • Türkiye’nin Fiziki Özellikleri
  • Türkiye’de Nüfus ve Yerleşme
  • Tarım
  • Hayvancılık
  • Madenler ve Enerji Kaynakları
  • Sanayi ve Endüstri
  • Ulaşım
  • Ticaret
  • Turizm
  • Bölgeler Coğrafyası

KPSS Önlisans Vatandaşlık Konu Dağılımı

  • Temel Hukuk Kavramları
  • Anayasal Kavramlar
  • Türk Anayasa Tarihi
  • Temel Hak Ödevler
  • Yasama
  • Yürütme
  • Yargı
  • İdare Hukuku

KPSS Önlisans Çıkmış Sorular PDF İndir


Cover Image

ÖSYM Son Üç Yılın AYT

Mayıs 26, 2022 Okuma süresi: 2 dakika

2019, 2020, 2021 YILLARI TYT, AYT, YDT SINAV SORULARI indir

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün bugün Twitter’da bir açıklama ile son üç yılın YKS sorularının erişime açıldığını duyurdu. Böylece sınava hazırlanan adaylar 2019, 2020 ve 2021 yılına ait bütün sorulara ve cevaplarına rahatça ulaşabilecek. Aşağıdaki bağlantılardan sınav sorularına ÖSYM’nin sitesinden ulaşabilirsiniz.
ÖSYM Başkanı Halis Aygün yeni gelişmeyi “ÖSYM olarak 2019, 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleştirdiğimiz sınavların soruları adresimizde “Geçmiş Yıllardaki Sorular” sekmesinde erişime açılmıştır. Böylelikle 2022 yılına kadar olan sınavlarımızın tüm sorularını kamuoyuyla paylaşmış bulunmaktayız.” ifadeleriyle paylaştı. Son yıllarda ÖSYM soruların ancak yüzde 10’unu paylaşıyor, adaylar sorulara rahat bir şekilde ulaşamıyordu. Bu gelişmeyle birlikte önümüzdeki sınavlarda da soruların sınavın hemen ardından kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz.  2019, 2020, 2021 TYT, AYT, YDT soru ve cevaplarını aşağıdan indirebilirsiniz.

2019-2020-2021 TYT, AYT, YDT Sorularını İndir

İNDİR: 2019 YKS SINAVLARI

İNDİR: 2020 YKS SINAVLARI

İNDİR: 2021 YKS SINAVLARI


AYT Denemesi İndir PDF

Mayıs 26, 2022 Okuma süresi: 6 dakika
AYT Deneme Sınavı İndirmek için bağlantıyı tıklayınız.  Sınavlar PDF formatındadır.
AYT Deneme İndir PDF

AYT (Alan Yeterlilik Testi) için deneme sınavlarını aşağıdaki bağlantılardan indirebilirsiniz. Sınavlar PDF formatındadır. AYT bilindiği üzre TYT’den daha zor bir sınavdır. Öğrencilerin yönelmek istedikleri alanlarla ilgili ayrıntılı testleri çözmeleri gerekmektedir. Bu zor sınav için de yapılacak en önemli işlerden biri bolca deneme sınavı çözmektir. Evde veya başka bir yerde tam bir sınav ortamı sağlayarak denemelerin başına oturulmalı ve sınav için verilen süreye aynen uyulmalıdır. Aksi takdirde deneme sınavı gerçek AYT sınavı için iyi bir prova sayılamayacaktır. 

Aşağıda AYT Sınavı için beş adet deneme sınavı paylaşılmıştır. İlerleyen dönemlerde yeni deneme sınavlarına sitemizden ulaşabilirsiniz. Ayrıca edebiyathocam.net’te YKS bağlantısına tıklayarak üniversite sınavı için birçok içeriğe ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

AYT sınavıyla ilgili şu hayati bilgiler sınav hazırlık sürecinde yardımcınız olacaktır. 

AYT Sınav Süresi Ne Kadardır?

Alan
Yeterlilik Sınavı (AYT), TYT sınavından farklı
olarak öğrencilerin bilgi düzeyleri ölçülür. AYT’de 160
soru
 sorulmakta ve sınav süresi 180
dakikadır
.

AYT Soru Dağılımları Nasıldır?

4 Farklı test grubundan oluşan ve her
grupta 40 soru bulunan AYT sınavının soru dağılımı ve test grupları aşağıdaki
şekildedir;

  •          Test-1 Edebiyat
    – Sosyal Bilgiler-1:
    Türk Dili ve Edebiyatı (24 Soru) –
    Tarih-1 (10 Soru) Coğrafya-1 (6 Soru)
  •          Test-2 Sosyal Bilgiler-2: Tarih-2 (11 Soru) –
    Coğrafya-2 (11 Soru) – Felsefe Grubu
    (Mantık-Psikoloji-Sosyoloji) (12 Soru) – Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (6 Soru)
  •          Test-3 Matematik: Matematik (25 Soru) –
    Geometri (15 Soru)
  •          Test-4 Fen Bilimleri: Fizik (14 Soru) –
    Biyoloji (13 Soru) – Kimya (13 Soru)

AYT Puanı Nasıl Hesaplanmaktadır?

Adayların AYT puanı hesaplanırken %40
TYT puanı ve %60 AYT puanı etki etmektedir.

  AYT DENEME SINAVI İNDİR


TYT Denemesi PDF indir (3 Adet)

Mayıs 25, 2022 Okuma süresi: 2 dakika
TYT ve AYT sınavları için PDF formatında denemeler aşağıdaki bağlantıda... Ücretsiz TYT Denemesi indir
TYT Denemesi İndir

TYT sınavı için PDF formatında denemeler aşağıdaki bağlantıda verilmiştir. Yeni denemeler elimize ulaştıkça yenilerini yayınlamaya devam edeceğiz. Bu bağlantıya tıklayarak TYT ve AYT ile ilgili edebiyathocam.net’teki büyük YKS içeriklerine ulaşabilirsiniz.


2022 KPSS Başvuruları Başladı

Mayıs 25, 2022 Okuma süresi: 4 dakika
KPSS başvurusu nasıl yapılır, sınav ücreti ne kadar ve hangi bankaya yatırılacak?
KPSS Başvuru Nasıl Yapılır?

KPSS 2022 başvuru ÖSYM AİS ekranı ve kılavuzu
yayınlandı! KPSS başvurusu nasıl yapılır, sınav ücreti ne kadar ve hangi
bankaya yatırılacak?

Kamu Personeli Seçme Sınavı için sınav süreci başladı.
KPSS başvurusu ÖSYM AİS ekranı üzerinden işlemler açıldı. 24 Mayıs’ta başlayan
başvuru sürecinin 6 Haziran’da sona ereceği bilinirken öte yandan adayların
belirlenen miktardaki sınav ücretini ilgili kurumlar üzerinden yatırması
gerekiyor. Kamuda memur olmak isteyen binlerce kişi KPSS lisans, önlisans ve
ortaöğretim başvurularını tamamlamak için ÖSYM ekranına yoğunluk kazandırdı.
Söz konusu sınavlar farklı tarihlerde gerçekleşecek. Peki KPSS başvurusu
nasıl yapılır, sınav ücreti ne kadar ve hangi bankaya yatırılacak? Bütün bu soruların cevabı aşağıda.

KPSS BAŞVURULARI BAŞLADI!

KPSS başvuruları 24 Mayıs’ta başladı ve 6 Haziran’da
sona erecek. Adaylar, ÖSYM AİS üzerinden KPSS başvurusu işlemlerini eksiksiz
olarak tamamlamak ve sınav ücretini belirtilen bankalara yatırmak
zorunda. KPSS başvuru işlemini tamamlamayan adaylar, sınava katılım
gösteremeyecek. KPSS başvuruları ÖSYM tarafından alınmaya başlandı.

KPSS BAŞVURUSU NASIL YAPILIR?

2022-KPSS Lisans Genel Yetenek-Genel Kültür, Eğitim
Bilimleri, Alan Bilgisi ve ÖABT başvurularını 24 Mayıs–6 Haziran tarihleri
arasında sayfasından ve ÖSYM AİS mobil uygulamasından
yapabilirsiniz.

KPSS SINAV ÜCRETİ NE KADAR, NEREYE ÖDENECEK?

KPSS 2022 başvuru ücreti ÖSYM tarafından yayımlanan
kılavuz ile netlik kazandı. 2022 KPSS lisans ücretleri şöyle:

KPSS Genel Yetenek-Genel Kültür Oturumu/Eğitim Bilimleri
Oturumu (Her Bir Oturum İçin) : 115,00 TL

KPSS Alan Bilgisi Sınavları (Her Bir Oturum İçin) : 80,00 TL

ÖABT (Her Bir ÖABT Alanı İçin) : 115,00 TL

KPSS BAŞVURU TARİHLERİ 2022

KPSS lisans başvuruları 24 Mayıs tarihinde başlayacak ve 6
Haziran’a kadar devam edecek.

KPSS lisans oturumları genel yetenek-genel kültür testi ile
başlayacak. Genel yetenek genel kültür sınavı ve eğitim bilimleri testi 31
Temmuz’da düzenlenecek.

Alan bilgisi ise 6 Ağustos ve 7 Ağustos’ta yapılacak. ÖABT
ise 14 Ağustos tarihinde düzenlenecek.

KPSS DHBT ise 27 Kasım tarihinde düzenlenecek.


Cover Image

Edebiyattaki ilkler

Aralık 9, 2011 Okuma süresi: 7 dakika
Edebiyattaki İlkler, İlk hikaye, ilk roman, ilk gazete, ilk eser

1.İlk Hikâye Örneği- Letaif-i Rivayat – Ahmet Mithat Efendi -1870
2. Batılı Anlamda İlk Hikâye Denemesi – Küçük Şeyler- Sami Paşazade Sezai – 1892
3. İlk Naturalist Eser – Zehra – Nabizade Nazım
4. İlk Yerli Roman Denemesi – Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat- Şemsettin Sami
5. İlk Tarihî Roman Denemesi – Yeniçeriler – Ahmet Mithat Efendi
6- İlk Tarihî Roman Örneği – Cezmi – Namık Kemal
7. Edebiyatımızda İlk Fabl Örneği – Harname – Şeyhî

8- Edebiyatımızda Batılı Anlamda İlk Fabl Örneği – Eşek İle Tilki Hikâyesi – Şinasi
9. İlk Makale Örneği – Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi -Şinasi – 1860
10. İlk Eleştiri Örneği – Namık Kemal – 1866
11. Edebiyatımızdaki En Önemli Gezi Yazısı Örneği -Seyahatname – Evliya Çelebi
12.Edebiyatımızda Günlük Terimini İlk Kullanan- Falih Rıfkı Atay
13. İlk tezkire – Mecalisü’n-Nefais – Ali Şir Nevaî
14. Anadolu Sahasında Yazılan İlk Tezkire – Heşt Behişt- Edirneli Sehî Bey
15. İlk Söylev (Nutuk) – Orhun Abideleri
16. İslâmî Dönem Türk Edebiyatı İlk Yazılı Eser – Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacib
17. Edebiyatımızda İlk Mesnevi Örneği – Kutadgu Bilig- Yusuf Has Hacib
18. Edebiyatımızda Aruzla Yazılan İlk Eser – Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacib
19. Edebiyatımızda İlk Siyasetname Örneği – Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacib
20. Batı Etkisindeki Türk Edebiyatında Bilinçli İlk Temsilcisi – Şinasi
21. Edebiyatımızda İlk Özel Gazeteyi Çıkaran, Noktalama İşaretlerini İlk Kullanan Sanatçı – Şinasi
22. Fransızca’dan İlk Şiir Çevirileri Yapan ve İlk Folklor İncelemesi Çalışmaları Yapan Sanatçı – Şinasi
23. Edebiyatımızdaki İlk Atasözleri Derlemesi – Durub-ı Emsal-i Osmaniye – Şinasi
24. İlk Köy Romanı Denemesi – Karabibik – Nabizade Nazım
25. İlk Çeviri Roman – Tercüme-i Telemak (Fenelon) – Yusuf Kâmil Paşa
26. İlk Psikolojik Roman Denemesi – Zehra – Nabizade Nazım
27. İlk Psikolojik Roman – Eylül – Mehmet Rauf
28. İlk Realist Roman Denemesi -Araba Sevdası – Recaizade Mahmut Ekrem
29. Batı Tekniğine Uygun İlk Realist Roman – Mai ve Siyah – Halit Ziya Uşaklıgil
30. İlk Tiyatro Eseri – Şair Evlenmesi – Şinasi
31. Heceyle Yazılan İlk Manzum Tiyatro Eseri- Eşber- Abdulhak Hamit Tarhan
32. İlk Bibliyografya – Keşfu’z-Zünun – Kâtip Çelebi
33. İlk Hamse Sahibi – Ali Şir Nevaî
34. İlk Resmî Türkçe Gazete – Takvim-i Vakayi – 1831
35. İlk Yarı Resmi Türkçe Gazete – Ceride-i Havadis -1832
36. İlk Özel Türkçe Gazete – Tercüman-ı Ahval – 1860
37. İlk Hatıra Kitabı – Babürnâme – Babürşah – 16.yy.
38. İlk Mizah Dergisi – Diyojen – Teodor Kasap
39. İlk Şiir Antolojisi – Harabat – Ziya Paşa
40. İlk Mensur Şiir Örnekleri – Mensur Şiirler – Halit Ziya Uşaklıgil
41. İlk Edebî Bildiriyi Yayımlayan Topluluk – Fecr-i Ati Topluluğu
42. İlk Yazılı Edebî Metin ve Türk Adının Geçtiği İlk Metin – Göktürk Yazıtları
43. Sahnelenen İlk Tiyatro Eseri – Vatan Yahut Silistre -Namık Kemal
44. Türk Dilinin İlk Sözlüğü ve İlk Dilbilgisi Kitabı -Divanü Lügati’t-Türk – Kâşgarlı Mahmut
45. İlk Türkçe Sözlük – Kamus-ı Türkî – Şemsettin Sami
46. İlk Edebiyat Tarihçimiz – Abdulhalim Memduh Efendi
47. Batılı Anlamda İlk Edebiyat Tarihçimiz – Mehmet Fuat Köprülü
48. Türkçe’nin İlk Dilbilgisi Kitabı – Sarf-ı Türkî – Süleyman Paşa
49. İlk Uyarlama Tiyatro Eserinin Yazarı – Ahmet Vefik Paşa
50. İlk Alfabemiz – Göktürk Alfabesi
51. İlk Kadın Romancımız – Fatma Aliye Hanım
52. Edebiyatımızda Milli Edebiyatın Açılmasına öncülük eden – Mehmet Emin Yurdakul
53. Edebiyatımızda İlk Kafiyesiz Şiir Denemesi-Validem – Abdulhak Hamit Tarhan
54. İlk Türk Destanı – Alp Er Tunga Destanı
55. Süslü Nesrin İlk Temsildsi – Sinan Paşa
56. Kurtuluş Savaşını Doğrudan İşleyen Romanımız- Ateşten Gömlek – Halide Edip Adıvar
57. İlk Divan Şairimiz – Hoca Dehhanî
58. Dilde Sadeleşmeyi Savunan ilk Yayın Organı – Genç Kalemler
59. Edebiyatımızda Epik Tiyatronun Kurucusu – Haldun Taner
60. İlk Köy Şiiri Örneği – Köylü Kızların Şarkısı – Muallim Naci
61. Edebiyatımızda ilk Çocuk Şiiri Örnekleri – Şermin -Tevfik Fikret
62. İlk Didaktik Eser Örneği – Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacib
63. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Kurulan ilk Edebî Topluluk – Yedi Meşaleciler
64. Hece ile Yazılan ilk Manzum Tiyatro Örneği – Binnaz – Yusuf Ziya Ortaç
65. Edebiyatımızda Yayımlanan ilk Ortak Kitap – Yedi Meşale
66. Edebiyatımızda Yayımlanan İkinci Ortak Kitap – Garip
67. İlk Pastoral Şiir Örneği – Sahra – Abdulhak Hamit Tahran
68. Aruzu Türkçe’ye Uyarlayan İlk Şair – Tevfik Fikret
69. İlk Röportaj örneği – Rüya – Ziya Paşa
70. Tasavvuf Edebiyatının Kurucusu ve Bu Yönde şiirler Yazan İlk Şair – Hoca Ahmet Yesevi
71. Bilinen İlk Türk Şair – Aprınçur Tigin
72. Bilinen ilk Türk Yazar -Yollug Tigin
74. İlk Epik Tiyatro örneği – Keşanlı Ali Destanı- Haldun Taner
75. İlk Dergi örneği – Mecmua-ı Fünun – Münif Paşa-1861
76. Batılı anlamda İlk Günlük Örneği- Seyahat Jurnali- Direktör Ali Bey
77. Türkî-i Basit Akımının Öncüsü – Aydınlı Visali -15.y.y.
78. Türkî-i Basit Akımının En güçlü Temsilcileri – Edirneli Nazmi ve Tatavlalı Mahremi
79. Sebk-i Hindi Akımının En Güçlü Temsilcisi – Şeyh Galip-18.yy.
80. İlk fıkra yazarımız- Ahmet Rasim

Dünya Edebiyatındaki İlkler

1. Dünya Edebiyatında Hikâye Türünün ilk Örneği -Decameron Öyküleri – G. Boccacio
2. Dünya Edebiyatında Deneme Türünün ilk Örneği- Denemeler – Montaigne
3. Dünya Edebiyatında İlk Modern Roman Örneği- Don Kişot – Cervantes
4. Dünya Edebiyatında ilk Realist Roman Örneği -Mademe Bovary – Gustave Flaubert
5. Dünyanın Bilinen İlk Destanı – Gılgamış Destanı -Sümerler
6. Komedi Türünün ilk Temsilcisi – Aristofanes
7. Trajedi Türünün ilk Temsilcisi – Aiskylos
8. Bilinen ilk Fabl Örneği – Pança Tantra (Kelile ve Dimne) – Hint Edebiyatı


Cover Image

Divan Edebiyatı Konu Anlatımı

Aralık 9, 2011 Okuma süresi: 14 dakika
Divan Edebiyatı Genel Özellikleri Konu Anlatımı

Divan edebiyatı, Türklerin İslâm dinini benimsemesinden sonra ortaya çıkan yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatının etkisi altında gelişmiştir. Bu etki, Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçe’ye girmesinin yanı sıra, bu dillerin anlatım biçimlerinin benimsenmesiyle de kendini gösterir. Bu edebiyata Divan edebiyatı denmesinin nedeni, şâirlerin şiirlerini divan denen el yazması kitaplarda toplamış olmalarıdır.

İslâm dininin benimsenmesinden sonra,Kuran’ın Arapça olmasından dolayı pek çok toplumun kültür dili değişime uğradı. İranlılar 9. yüzyılda edebiyat ürünlerini, Yeni Farsça diye adlandırılan bir dille vermeye başladılar. İran edebiyatının bu ürünlerinden Türk edebiyatı büyük ölçüde etkilenmiştir. Öte yandan Anadolu’da kurulan Türk devletleri, resmi yazışma dili olarak Arapça ve Farsça’yı kullandılar. Bu durum edebiyat dilinin değişmesine de yol açtı. Özellikle saray çevresindeki şairler ve yazarlar, yapıtlarını Arapça ve Farsça yazmaya başladılar. Osmanlı Devleti döneminde Arapça ve Farsça’nın yoğun etkisinde kalmış olan Osmanlıca dili divan edebiyatında kullanılan ana dildir.

Divan Edebiyatında Nazım Birimi

Bir Osmanlı bahçe eğlencesi: şâir, misâfir ve sâki betimlemesi. 16. yüzyıl, Dîvân-ı Bâkî`den.Nazım sözlük anlamıyla “sıra”, “düzen” demektir. Ama Divan edebiyatında nazım dendiğinde şiir anlaşılır. Divan edebiyatı, daha çok şiir türünde örnekler içerir ve düzyazı ürünler azdır. Divan şiiri, kurallarını Arap ve İran edebiyatından alan aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Bunun yanında Nedim ve Şeyh Galip gibi bazı şairlerde hece ölçüsüyle yazılmış şiirlere de rastlamak mümkündür. Divan şiirinde daha çok Kur’an, Muhammed’in sözleri olan hadisler, peygamber ve kutsal kişilere ilişkin öyküler, tasavvufun ortaya attığı sorular, ünlü bir İran efsanesini konu alan Şehname gibi konular işlenmiştir. Bu şiirlerde Türk kültürüne ilişkin ögelerden de yararlanılmıştır.
Divan şairi bu konuları, aruz ölçüleri içinde ve çok yaygın biçimiyle beyitlerle yazmıştır. Tek satırdan oluşan dize ya da mısra, genelde şiirin en küçük birimidir. Divan şiirinde ise en küçük birim beyitten, yani iki mısradan oluşur. Sözcük olarak beyit “ev” anlamına gelir. Mısra’ ise, çift kanatlı bir kapının kanatlarından her birine verilen addır.
Aruz ölçüsünde açık ve kapalı heceler çeşitli kalıplarda, kendilerine özgü bir düzen içinde sıralanır. Şairler eserlerini yazarken seçtikleri kalıba mutlaka uymak zorundadır. Aruz, esas olarak hecelerin uzunluğu ve kısalığı temeline dayanan bir şiir ölçüsüdür. Aruz ölçüsünü bir öğreti biçiminde ilk olarak ortaya koyan ünlü Arap dilcisi İmam Halil bin Ahmed’dir. Aruz ölçüsü, Arap, Türk, Fars, Afgan, Pakistan ve kısmen Hint edebiyatında kullanılmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra medrese kültürü ile yetişen şairlerin Farsça’yı edebiyat dili olarak benimsemeleri, aruzun Türk edebiyatına da girmesini sağlamıştır.
Aruz ölçüsü nazım şekillerine göre değişik kalıplarda kullanılır. Örneğin Rubâi nazım şekli ahreb ve ahrem adı verilen belli aruz kalıplarıyla yazılabilir. Rubai’de mısralar; a+a+b+a şeklinde kafiyelidir.

Divan Şiiri’nin Nazım Biçimleri

Ölçülü ve kafiyeli söz ya da yazıya “manzum” ya da “manzume” denir. Şiirde mısra’ sayısı, dörtlük sayısı, sıralanış düzeni, kafiye yapısı gibi dış özelliklerin tümü, nazım biçimini oluşturur. Divan şiirinde pek çok nazım biçimi vardır, ama bazıları daha yaygın olarak kullanılmıştır.
Divan Edebiyatı ;
Dini nazım biçimleri :Tevhid Münacat Na’t Medh-i çar-yar-ı güzin) Maktel-i Hüseyin Miraciye Hilye Mevlid Kırk hadis Menkıbname Kısse
Ladini nazım biçimleri : Bahariye, Cemreviye, Fahriye, Mersiye, Medhiye, Gazavatname, Sahilname, Sâkiname, Kıyafetname, Sürname, Hamamname, Şehrengiz, Hicviye, Hezliyat, Tarih düşürme, Muamma, Lugaz, Dariye, Rahşiye
Dini nesir biçimleri :Evliya tezkiresi, Kısas-ı enbiya, Siyer
Ladini nesir biçimleri :Tezkire, Tarih, Sefaretname, Seyahatname, Siyasetname, Münazara, Münşeat
Söz sanatları : Mecaz Mecaz-ı mürsel Teşbih Telmih Tecahül-i arif İstiare Tevriye Hüsn-i talil Leff ü neşr Kinaye Teşhis ve intak Tekrir


Divan Şiiri Genel Özellikleri
Aşk teması,divan şiirinin merkezini oluşturur. Divan edebiyatı eserlerinde aşk-aşık-maşuk kalıbı her daim bulunur. Aşk uzlaşımsaldır; yani temel özellikleri hiç değişmez. Mesela bütün aşklar tek yanlıdır, aşık hep sever, acı çeker, hiçbir karşılık görmez, her zaman ondan ayrı kalışını dile getirir; ayrıca rakipleri de vardır. Bu yüzden hep kıskançlık içinde kıvranır durur. Sevgili ise hemen her zaman aşığa ilgisiz davranır, onu tanımazlıktan gelir. Sevgili (maşuk) hep bir sultan, efendi, sahip kimliğinde gösterilir. Sevgili şah, aşık ise kuldur. Aşık için en tehlikeli durum, sevgilinin eziyet ve cefa çektirmekten vazgeçmesidir.Divan şiirinde betimlenen sevgili tipi de tektir ve değişmez. Bütün divan şairleri farklı çağrışımlara yol açabilecek mazmunlar kullansalar da, gerçekte tek bir tip sevgili imajı çizerler. Bu geleneksel sevgili tipinin boyu servi gibi uzun, beli ince, saçları uzun ve siyah, yanakları gül kırmızısı, gözleri siyah, bakışları kılıç gibi keskin, ok gibi yaralayıcıdır. Başka bir özelliği de hep genç oluşudur. Böyle betimlenen sevgilinin aşığının (yani şairin) gözyaşı Nil ya da Fırat ırmakları gibi akar. Divan şiirinde bütün şairlerin kullandığı bu tür benzetmelere “mazmun” denir. Bu mazmunları yerli yerinde ve başarılı bir biçimde kullananlar başarılı şair sayılırdı.
Divan şiirinde aşk 2 türlü işlenmiştir. Dünyevi aşk ve ilahi aşk. Aşk konusu ozanın dünya görüşüne koşut olarak anlam kazanırdı.(ilahi aşk) Tasavvuf yoluna giren ozan için amaç mutlak güzellik olan tanrıya kavuşmaktır. Bu da ancak maddeden sıyrılıp benliği yitirmek ve aşk (dervişlik) yoluna girmekle olur. İlahi aşk; maddi aşkla başlar: dünya üstündeki bir güzele aşık olan ozan, dünyanın güzelliklerine aşık olan ozan, bu durumu soyutlama yoluyla ilahi aşka dönüştürür ve Tanrı’nın benliğine kavuşmaya çalışır; Tanrı’da kendi benliğini eritme anlamına gelen “fenafillah” aşamasına erişince de gerçek mutluluğu bulur. Ama bu aşama ölümden sonra gerçekleşebilecektir. Divan şiirinde sevgilinin, erkek kimliğinde görülmesi, doğrudan doğruya tasavvuftan kaynaklanır. Yunan düşünürü Platon’a kadar uzanan bu yaklaşımda, en saf ve en gerçek aşk önemlidir; tensel zevkler, cinsellik söz konusu edilemez. Tensel zevkler ancak neslin devamı sağlanması açısından kadınlara duyulan aşklarda söz konusu olabilir. Bu nedenle Tanrı’nın gerçek güzelliğinin yansıdığı, gerçek aşk kaynağı genç erkekler, ilahi aşkın nesnesi olmuştur.(dünyevi aşk) Aşk konusu, yaşama bağlı ozanlar tarafından da dindışı bir anlayışla ele alınmış ve işlenmiştir. Yaşamdaki güzellikler ve güzelliğiyle simgeleşen kadın, divan şiirinde önemli yer tutar. Dünya nimetlerine bağlı divan edebiyatı ozanları, bu nimetlerden zevk alarak yararlanmasını bilmişlerdir. Söz konusu ozanlar için kadın tapılacak biridir: güzelliğiyle büyüler, zaman zaman ilgi gösterip zaman zaman rakipleriyle gönül eğlendirerek ağşığını üzer. Aşık sürekli bir üzüntü içinde kıvranıp durur, daha doğrusu platonik aşkın girdabında boğulacak gibi olur.
Divan şirinde yaygın işlenen konulardan biri de doğadır. Ama doğa, şairin hünerini göstermesi için bir araçtır. Çünkü şair, doğayı kendisinin gördüğü gibi değil, önceki usta şairlerin gözüyle yansıtır. Doğa, daha çok kasidelerin ve mesnevilerin konusu olmuştur. Bahar ve kış mevsimleri o kadar çok işlenmiştir ki, bu iki mevsimi anlatan şiirlere ayrı adlar bile verilmiştir. Baharı anlatan şiirlere bahariye, kışı anlatanlara da şitaiye denmiştir. Bahar, şair için sevinç kaynağıdır. Bahar için yapılan benzetmelerden biri sultandır. Örneğin bahar sultanı ordusunu toplar, kış sultanına hücum ederek onu yener. Bâkî’nin “Bahar Kasidesi”, en güzel bahariye örneğidir. Bahar betimlenirken gül, bülbül, lâle, sümbül, çimen gibi sözcüklere sıkça başvurulmuştur. Divan şairine göre bahar, yaşam ve canlılığın kaynağıdır. Kış ise can sıkıcı ve bunaltıcıdır; zalim bir padişaha benzetilir.
Divan şiirinde, işlendiği biçimiyle doğa belli öğelerle sınırlı kalmıştı. Örneğin orman, dağ, ova, rüzgâr, yağmur gibi öğeler Divan şiirinde hemen hiç kullanılmamıştır. Divan şiirinde kayıklar vardır, ama deniz yoktur. Divan şiirinde bilinçli olarak yapay bir dünya yaratılmıştır.

Divan Şiirinde Söz Sanatları

Divan şairinin başarılı olabilmesi için dilin inceliklerini bilmesi gerekirdi. Şairin söz sanatlarındaki ustalığı şiirinin değerini arttırırdı. Bu nedenle şairler, hüsn-i ta’lil ve teşbih sanatına sıkça başvurmuşlardır. Hüsn-i ta’lil, nedeni bilinen bir olayı, daha güzel biçimde açıklama ve anlamlandırma sanatıdır. Benzetme de denen teşbih ise, bir durumu, bir oluşu, bir varlığı daha güzel bir duruma, bir oluşa, bir varlığa benzetmektir. Divan şairi için benzetilenler, daha doğrusu neyin neye benzetileceği belliydi ve kalıplaşmıştı. Bu amaçla hazırlanmış listeler bile vardı. Ama asıl yenilik hüsn-i ta’lil sanatıyla ortaya koyulurdu. Böylece şair bir sözcüğe ya da deyime, kullandığı dili iyi bilmesi oranında artan anlamlar yüklenmiş oluyordu…

Divan Edebiyatında Nesir

Divan edebiyatında üç tür düzyazı biçimi vardır. Yalın düzyazı, süslü düzyazı ve orta düzyazı. Yalın düzyazıda halkın konuştuğu dil kullanılmış, halk kitapları, halk öyküleri, Kur’an tefsirleri, hadis açıklamaları bu türde yazılmıştır.
Süslü düzyazıda hüner ve marifet göstermek amaçlanmıştır. Bu türe genellikle medrese öğrenimi görmüş, Osmanlıca’yı iyi bilen yazarlar yönelmiştir. Çok uzun cümlelerin, bol söz ve anlam oyunlarının göze çarptığı bu türün en belirgin örneklerini Veysi ve Nergisi vermiştir. Süslü düzyazıda çok ürün verilmiş bir alan da tezkire’dir. Bu türün ilk klasik örneğini, 16. yüzyılda Aşık Çelebi yazmış ve tezkire geleneği 19. yüzyılda Fatih Efendi’ye değin sürmüştür.
Orta düzyazı ise, divan edebiyatının hemen hemen bütün klasik yazarlarının yazdığı bir türdür. Belirgin özellikleri, söz ve anlam oyunlarından, hüner ve marifet göstermekten kaçınılmış ve içeriğin ön planda tutulmuş olmasıdır. Özellikle tarih, gezi, coğrafya ve din kitapları bu türde yazıldı.

Divan Edebiyatı’nın Tarihsel Gelişimi

Divan edebiyatının ilk örnekleri 13. yüzyılda ortaya çıktı. Bu edebiyatın ilk ürünlerini veren Mevlana Celaleddini Rumi bütün yapıtlarını Farsça yazdı. Aynı yüzyılın bir başka büyük şairi Hoca Dehhani’ydi. Horasan’dan gelip Konya’ya yerleşen Dehhani, özellikle İranlı şair Firdevsi’nin etkisinde şiirler kaleme aldı. 14. yüzyılda Konya, Niğde, Kastamonu, Sinop, Sivas, Kırşehir, İznik, Bursa gibi kültür merkezlerinde şairler ve yazarlar Divan edebiyatının yeni örneklerini verdiler. Bunların çoğu kahramanlık hikâyeleri, öğretici, eğitici ve dinsel yapıtlardı. Bu arada İran edebiyatının konuları da Türk edebiyatına girmeye başladı. Mesud bin Ahmed ile yeğeni İzzeddin’in 1350’de yazdıkları Süheyl ü Nevbahar, Şeyhoğlu Mustafa’nın 1387’de yazdığı Hurşidname, Süleyman Çelebi’nin (1351-1422) Vesiletü’n-Necât başlığını taşımakla birlikte Mevlid adıyla bilinen ünlü yapıtı, İran edebiyatının etkisiyle yazılmıştır. Divan edebiyatı, özellikle şiir alanında en parlak dönemini 16. yüzyılda yaşadı. Bâkî ve Fuzuli Divan şiirinin en iyi örneklerini verdiler. 17. yüzyıla girildiğinde Divan edebiyatının ulaştığı düzey, İran edebiyatınınkinden geri değildi. Divan şairleri, şiirlerinde “fahriye” denen ve kendilerini övdükleri bölümlerde şiir ustalığının doruğuna çıkmışlardı. Öğretici şiirleriyle tanınan Nabi ve bir yergi ustası olan Nef’i bu yüzyılın ünlü şairleriydi. Divan edebiyatı, en özgün şairlerinden olan Nedim’in ve Şeyh Galib’in ardından, 18. yüzyılda bir duraklama dönemine girdi. Daha sonraki şairler özellikle bu iki şairi taklit ettiler ve özgün yapıtlar ortaya koyamadılar. 19. yüzyılda Divan edebiyatı artık gözden düşmüş ve eleştiri konusu olmuştu. İlk eleştiriyi getiren Namık Kemal’di. Tanzimat’la birlikte Türk edebiyatında Batı etkisinde yeni biçimler, konular denenmeye başlandı. Divan edebiyatı böylece önemini yitirmekle birilikte, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Yahya Kemal Beyatlı, Türk edebiyatının aruz ölçüsüyle son şiirlerini yazdılar, denilirse de zamanımızda da bu vezni kullanabilen şâirler vardır. Arûzun az kullanılıyor olması, zorluğundandır. Yoksa başka ölçülerle veya ölçüsüz yazılan şiirlerdeki lirizm ve âhenk âruzla yazılan şiirlerin yerini tutamaz.


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 3

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 8 dakika
Anlatım Bozukluğu Testi İndir

Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi İlk Beş Sorusu

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çekimser” sözcüğü yanlış kullanılmıştır?
A) Türkiye, bu konudaki oyunun, çekimser olduğunu duyurdu.
B) Her sorun karşısında çekimser tavır hoş karşılanmaz.
C) Çekimserlikle tarafsızlık kesinlikle özdeş değildir.
D) Niçin çekimser kaldığını anlamak olası değil.
 
E) Uğur, içine kapanık, kimseyle kaynaşamayan, çekimser bir çocuktur.
2. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcük yanlış kullanılmıştır?
A) Üstü başı perişandı, saçları uzamış, tırnakları büyümüştü.
B) Bahçedeki ağaçların altına şöyle bir
 uzanacağım.
C) Bulutlar
 korkunç bir gürültüyle çarpışıyordu.
D) Bu güzellikleri ne olursun,
 yıkmaya çalışma.
E) Senin
 gizli dertlerin, sıkıntıların da var mı?
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Dilimize, İtalyanca ve Rumca dillerinden denizcilikle ilgili pek çok sözcük geçmiştir.
B) Çevrede binlerce ağacın milyarlarca dalı ve yaprağı arasında kaybolmuş kuşların cıvıltısı…
C) Eleştirinin saygı, sevgi ve anlayış ortamı içinde yapılması gerektiğine inandım.
D) İnsanın hem kendini hem de başkalarını eleştirmesi, yaşlılara özgü bir davranıştır.
E) Kimi roman kahramanları, gerçek hayattaki kişiler kadar inandırıcı, etkileyicidirler.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Yayla adamı, toprağı gibi dışından sönük, içinden uyanık, duyarlıdır.
B) Yayla nasıl sessiz görünürse, insanı da durgun, vurdumduymaz görünür.
C) Sanıyorum yayla, bir büyük ruhun, kendini saklayan bir ruhun boz maskesidir.
D) Yayla, Anadolu’nun yalnız vurur silahı değil, duyar yüreği, özler gözü, ister gönlüdür.
E) Bence, yayla buğdayının, olmayacakmış gibi, ağır ağır yetiştiğini sanıyorum.
5. (I) Yağmur aralıksız yağıyordu. (II) Açık pencereden içeriye keskin bir toprak kokusu geliyordu. (III) Yağmurlu günün sıcak ıslaklığı bunaltıyordu insanı. (V) Yağmur damlaları stabilize yolda birikimler oluşturuyordu. (V) Bu yağmur, bu mevsimde ekinleri mahvedecek, diye söylendi Ali Dede.
Parçadaki, numaralanmış cümlelerin hangisinde yanlış anlamda kullanılan bir sözcük vardır?
A)   A)   I. B) II. C) III. D) IV. E) V

AaAnlatım Bozukluğu Testi İndir


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 2

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 8 dakika
Anlatım Bozukluğu Testi İndir

Anlatım bozukluğu konu testinin ikincisini aşağıdaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi – 2 İlk Beş Sorusu

20 soru

1. Silsile halindeki dağlar yüksek de olsalar, sanki hep birbirlerine omuz verirler, birbirine yaşarlar.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu, aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “birbirine” sözcüğünden sonra “güvenerek” getirilerek.
B) “birbirine” sözcüğünden önce “kendi başlarına değil” getirilerek.
C) “hep” sözcüğünden sonra “nasıl olsa” getirilerek.
D) “olsalar” sözcüğü kaldırılarak.
E) “birbirlerine” sözcüğü kaldırılarak.
2. (I) Saatte yüz kilometrelik bir hızla yerinden fırlayan bir atlet düşünün. (II) Çok özel bir aerodinamik yapı, soylu çizgiler, zarif bir kürk… (III) Bu yüzden dolayı türsel tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. (IV) Gerçek bir avcı; ama onu da avlamak için peşine düşenler var. (V) Gelin geniş ovaların en hızlı ve en narin yırtıcısı çitaların dünyasına yakından bakalım.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.         B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Geçmişteki hatıralarımıza gülümseyerek baktığımız anda büyümüşüz demektir.
B) Açlık ne dost,ne akraba,ne insanlık ne de hak tanımaz.
C) Ne hikmettir ,şu dünyaya gelen ağlar giden ağlar.
D) Küllük, arka arkaya yaktığım sigara izmaritleriyle dolmuştu.
E) Akıllı adam,kendi aklını kullanır;daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı anlama gelen iki sözcüğün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır?
A) Her çeşit türlü spor gösterilerini izlemeyi severim.
B) İnsanlar toplu yaşamaktan elbette hoşlanırlar.
C) Bu yaz Akdeniz sahillerinde sıcaktan çok bunaldık.
D) Kalemi, sana diye aldım, benim işime yaradı.
E) Her söylenene kulak asma, diye seni uyarmıştım.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz çıkarılırsa cümlenin anlamında bir değişme olmaz?
A) Oyundaki aktörler, bence rollerine tam uygundurlar.
B) Sözlerinde
 hem de yalan olduğu bilinen bölümler vardı.
C) Bu resimleri nereden aldığımı
 hiç kimse bilmiyordu.
D) O, her şeye,
 herkesten daha iyi yaklaşır.
E) Daha çok,
 çoğunluğun düşüncesine katılır.


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 1

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 7 dakika
Anlatım Bozukluğu testi indir

Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi İlk Beş Sorusu

20 soru

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Emil Zola şöyle diyor: “Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir yapmamamız gerektiğini biliyoruz.”
B) Şiirin, bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilmesinin nedeni, güzellik öğeleriyle süslenmiş olmasındandır.
C) Tıka basa dolu bir otobüste öylesine yalnızlaşıyorum ki, o anda yakaladığım bir imgeden öykümün oluşabileceğini hissedip seviniyorum.
D) Bugünse, şiiri nesre çevirmekle şiiri ortadan kaldırdığımız kanısı belirmiş çoğu ozanlarımızın düşüncelerinde.
E) Jean Costeau’ya göre: “
Şiir öyle ayrı bir dildir ki, başka hiçbir dile çevrilemez; hatta yazılmış olduğu dile bile.”
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Asırlar önce yaşamış büyük bilim adamlarıyla tanışıp görüşme fırsatını sadece kitaplar verir.
B) Kitap, seni öfkelendirmeyen, üzmeyen ve öğüt veren en yakın arkadaşındır.
C) Cahil insanın susması gerekir, zaten sussaydı cahil olamazdı.
D) Uçmasını bilmiyorsan uçurumun kenarında yuva yapma.
E) Bu öğrendiklerimiz de, bizim ne kadar cahil olduğumuzu daha fazla ortaya çıkartıyor.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ümit insan ruhunun vazgeçilmez ihtiyaçlarındandır.
B) Üzüntü, insan için oldukça tehlikeli bir düşmandır.
C) Ümitlerini daima canlı tutanlar; ne kadar yaşlansalar da ihtiyarlamazlar.
D) Bu şişe, hiçbir zaman, hayat kaynağı olan oksijenden yoksun kalır.
E) Nice hastalar vardır ki, onlara ilâç yerine ümit aşılamak daha hayırlıdır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kimi insanlar odaya girdiğinde aydınlatır, kimisi çıktığında.
B) İnsanlar, birçok kez ölümden kaçmak isterken ölüme sürüklenmişlerdir.
C) Bırakın hayat ilkbahar gibi, ölüm de dökülen sonbahar yaprakları gibi olsun.
D) Birçok insanın değeri hayattayken değil;ancak öldükten sonra anlaşılır.
E) Ayakta ölmek ,diz çöküp yaşamaktan daha iyidir.
5. “Sözcüklerin cümle içinde gereken yerden başka yerde kullanılmaları, kimi kez anlamın bulanıklaşmasına, kimi kez de amaçlananın dışında bir anlam çıkmasına yol açar.”
Burada sözü edilen durum, aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A) Sevgi konusunda kısaca görüşlerimi ona da anlattım.
B) Kitaplar yazarak, ölmezlik peşinde koşarlar yazarlar.
C) Çocukların kafalarını birtakım gülünç düşüncelerle doldurmuşlar.
D) Yazar, diğer insanlarla aynı yazgıyı, aynı yaşamı paylaşır.
E) O zaman, bu eleştiride art niyet aramamak elde değil.


Cover Image

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Slaytı ve PDF Ders Notu

Eylül 20, 2011 Okuma süresi: 68 dakika

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı

  • Cumhuriyetin ilk yıllarında ölen bazı sanatçılar dışında
    Milli Edebiyatçılar, Beş Hececiler ve Bağımsızlar olarak ele aldığımız şair ve
    yazarlar sanat hayatlarına Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında da devam
    etmişlerdir.
  •  1923’ten 1940’a kadar
    devam eden dönemde Kurtuluş Savaşı’nın yarattığı birliğin, yapılan inkilaplar
    ve reformların etkisiyle sanatçılar ‘memleket edebiyatı” anlayışıyla Anadolu’ya
    yönelir.
  • Özellikle 1930’lu ve 1940’lı yıllarda yeni akımlar ve topluluklar
    oluşmuştur: Yedi Meşaleciler, Birinci Yeniciler (Garipçiler), Maviciler, İkinci
    Yeniciler, Toplumsal Gerçekçiler…
  • Cumhuriyet dönemi eselerlerinde öz Türkçecilik anlayışının
    da etkisiyle genel olarak açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
  •  Anadolu, doğal
    güzellikleri, insanı, sosyal hayatı ve folkloruyla edebi eserlere yansımış,
    Türk tarihi ve Atatürk’le ilgili konular ağırlık kazanmış,  1940’lı yıllardan sonra ise bireysel duygu ve
    sorunlar da ele alınmıştır.
  • Dünyaya açılma ve çağdaşlaşma çabaları edebiyatı da
    etkilemiş; Dünya edebiyatı daha yakından takip edilmiştir:
  •  Dünya edebiyatıyla
    kurulan bağlar sonucunda; toplumsal gerçekçilik, varoluşçuluk, dışavurumculuk,
    gerçeküstücülük, gelecekçilik gibi akımların etkisinde ürünler verilmiştir.
  •  İlk yıllarda
    genellikle Halk edebiyatı nazım şekilleri ve hece ölçüsü kullanılmış; 1 940’lı
    yıllardan sonra ise serbest şiir yaygınlaşmış, aruzu sürdürenler oldukça
    azalmıştır.
  •  Roman ve hikayelerde
    toplumsal ve kültürel farklılıklar, ülke ve toplum sorunları, Kurtuluş Savaşı,
    eski-yeni çatışması, köy ve kasaba insanın çelişkileri, tarihi konular, yanlış
    Batılılaşma konuları ağırlıkla işlenmiştir.
  •  Tiyatro, yeni
    Cumhuriyetin ilkelerini halka aktarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya
    başlamıştır; çocuk tiyatrosu çalışmaları yapılmış, kadınlar sahnede daha çok
    yer almaya başlamış, Devlet Konservatuarı açılmıştır.
  •  Deneme, eleştiri,
    edebiyat tarihi alanlarında Cumhuriyet döneminde büyük ilerlemeler kaydedilir,
    önemli eserler verilir.

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATINDA TOPLULUKLAR

YEDİ MEŞALECİLER

  • Kenan Hulisi Koray (Öykücü), Cevdet Kudret Solok, Muammer
    Lütfi Bahşi. Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk,
    Ziya Osman Saba
  •  1 928’de “Yedi
    Meşale” adlı ortak bir kitap yayımlayan biri öykücü, altısı şair yedi kişinin
    oluşturduğu bir topluluktur.
  •  Sanat için sanat
    anlayışını savunmuşlar, samimiyeti ve içtenliği öne çıkaran bir sanat
    istemişlerdir.
  •  Beş Hececilerin
    sürdürdüğü memleketçi edebiyat anlayışına tepki duymuşlar, sanatta Batılı
    ilkelerin savunucusu olmuşlardır.
  •  Hece ölçüsüyle özellikle
    Fransız sembolistlerini örnek alarak şiirler yazmışlardır.
  •  Yedi Meş’aleciler de
    Fecr-i Aticiler gibi etkin olamamışlar; “Meşale” adlı dergiyi sekiz sayı
    yayımladıktan sonra dağılmışlardır.

BİRİNCİ YENİ (Garipçiler)

  • Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Harozcu
  •  Akım, üç şairin 1941
    ‘de ortak yayımladıkları Garip adlı şiir kitabıyla başlamıştır.
  •  Şiir ve edebiyat
    hakkındaki düşüncelerini kitabın girişinde Orhan Veli tarafından (imzası
    olmamakla birlikte) yazıldığı düşünülen Garip Bildirgesi ile ortaya
    koymuşlardır.
  • Sürrealizmden etkilendikleri yönler vardır.
  • Şiirimizde en köklü değişimleri yapmışlardır.
  • Şiirde ölçü ve uyağı gereksiz görmüşler, serbest şiir
    örnekleri vermişlerdir.
  •  Süslü ve sanatlı
    şiire, şairaneliğe tepki göstermişlerdir.
  •  Sokaktaki insanın,
    halkın konuştuğu dille şiirler yazdılar.
  •  Şiirde espriyi,
    nükteyi kullandılar ve şaşırtmaya dayalı şiirler yazdılar.
  • Günlük hayattaki her konunun şiirde yer alması gerektiğini
    savundular.
  •  Şiiri duygudan çok
    akla yakın bir sanat olarak gördüler.
  •  Toplumsal
    aksaklıkları şiirin doğal akışını bozmadan ve bir mesaj iletme kaygısı duymadan
    yansıttılar.
  •  1 950’de Orhan
    Veli’nin ölümüyle akımın diğer sanatçıları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet zamanla
    farklı şiirlere yöneldiler.

İKİNCİ YENİ

  • Cemal Süreya, İlhan Berk, Edip Cansever, Ece Ayhan, Turgut
    Uyar, Sezai Karakoç..
  • 1950’den sonra Garip akımını takip eden gençlerin özentili,
    kötü örneklerinin hakim olduğu bir ortamda, Garip’e karşı doğmuş bir
    harekettir.
  •  195O’lerin başlarında
    “Yeditepe” ve “Pazar Postası” gibi dergilerde birbirinden habersizce şiir
    yayımlayan şairler arasında görülen ortaklık İkinci Yeni adını almıştır.
  •  Oktay Rıfat, Perçemli
    Sokak kitabıyla İkinci Yeni hareketine uygun şiirler yazmıştır.
  •  İmgeli, sanatlı bir
    şiir dilinden yana olmuşlardır.
  •  Anlamın kapalı olduğu
    soyut bir şiiri savunmuşlardır.
  • Sürrealizm, Dada gibi akımlardan etkilenmişlerdir.
  •  Günlük konuşma
    dilinden farklı bir şiir diliyle yazmışlardır.
  •  Sözcük ve cümle
    yapısının bozulduğu, yeni sözcüklerin türetildiği şiirleri vardır.
  • Ahlaki değerleri, folkloru, şiirde bir hikaye anlatmayı,
    konuyu dışlamışlardır.

MAVİCİLER

  • Attila İlhan,Ferit Edgü, Demir Özlü,Orhan Duru
  • 1952’de Ankara’ da yayımlanmaya başlayan “Mavi” adlı dergi
    etrafında toplanan yazarların oluşturduğu bir toplu-
  • luktur
  •  Garip’e karşı duran,
    toplumcu edebiyat anlayışına yakın düşünceleri olan bir topluluktur.

TOPLUMSAL GERÇEKÇİLER

  • Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal,
    Yaşar Kemal, Aziz Nesin
  •  Sosyalist bir dünya
    görüşüne uygun olarak toplumcu eserler yazmış sanatçıların oluşturduğu bir
    edebiyattır.
  •  Topluluğun Türk
    edebiyatında tanınmasında ve yaygınlaşmasında Nazım Hikmet’in büyük bir etkisi
    vardır.
  •  Topluluk üyeleri
    edebiyatın hemen hemen bütün türlerinde toplumu bilinçlendirme amacıyla eserler
    yazmışlardır.
  • Serbest şiiri Garipçilerden de önce kullanan Toplumsal
    Gerçekçiler, roman ve hikayelerde de yalın bir dille daha çok köylü ve işçi
    sorunlarını ele almışlardır.

HİSARCILAR

  • Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Mehmet Çınarlı, Gültekin
    Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer, Turgut Özakman, Yavuz Bülent Bakiler, Bekir
    Sıtkı Erdoğan…
  •  1950’lerde Hisar
    dergisi etrafında toplanan sanatçıların oluşturduğu topluluktur
  • Garipçilere tepki gostermişler ve milli duyguları manevi
    değerleri öne çıkaran bir edebiyattan yana olmuşlardır.
  • Ölçü, uyak gibi klasik edebiyat öğelerini kullanarak, aşk,
    doğa ve vatan sevgisi gibi konuları işlemişlerdir.

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATINDA ÖNEMLİ SANATÇILAR

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1883-1963)

  • İstanbul’un lüks semtlerini ve Boğaziçinı, eski aşklarını,
    eğlencelerini anlatmıştır.
  • Anlaşılır bir dille, anı, makale, öykü ve romanlar
    yazmıştır.
  •  Anıları ve CHP roman
    yarışmasında (1942) üçüncü olan Fehim Bey ve Biz adlı romanı önemli
    eserleridir.

ESERLERİ:

Anı: Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları,
Geçmiş Zaman Köşkleri, İstanbul ve Pier Loti

Roman: Fehim Bey ve Biz

MİTHAT CEMAL KUNTAY(1885-1956)

  •  Milli edebiyatçıların
    dil anlayışlarına uygun olarak hem heceyle hem de aruzla epik şiirler
    yazmıştır.
  •  Şiirleri dışında
    önemli eseri  Üç İstanbul  adlı romanıdır.

ESERLERİ:

Şiir:
Türk’ün Şehnamesi                                                 

Roman: Uç İstanbul

KEMALETTİN 
KAMU (1901-1948)

  • Vatan sevgisini, aşk ,gurbet ve doğa sevgisini işlediği
    şiirleriyle tanınır.
  • “Bingöl Çobanları” adlı pastoral şiıri oldukça ünlüdür.

 ESERLERİ

Şiir: Gurbet, Bingöl Çobanları

BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR (1908—1969)

  •  Halk şiiri biçim
    özellikleriyle şiirler yazmıştır.
  •  Atatürk’e ve
    cumhuriyete olan sevgisini anlatmıştır.
  •  “Ankaralı Aşık Ömer”
    takma adıyla şiirler de yazmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Erciyes’ten Kopan Çığ, Burada Bir Kalp
Çarpıyor, Benden İçeri

ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI (1904—1946)

  •  Hece ölçüsüyle
    şiirler yazmıştır.
  •  Anadolu’yu, tarihi,
    deniz güzelliklerini işlemiştir.

ESERLERİ:

Şiir: Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sarıkız
Mermerleri

AHMET HAMDİ TANPINAR (1901 — 1962)

  •  Şiir, öykü, roman,
    edebiyat tarihi, makale, deneme… alanlarında eserler vermiştir.
  • Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, “rüya” ve “zaman”
    kavramları, “geçmişe özlem”, “mimari” ve “musiki” öne çıkar.
  •  “Ne içindeyim
    zamanın! Ne de büsbütün dışında” dizeleri onun zamanı kavrayışının özünü
    vermektedir.
  • Bursa’da Zaman şiiri geniş bir kesim tarafından sevilmiştir.
  •  Ahmet Haşim’in
    özellikle de Yahya Kemal’in etkisinde kalmış, sembolizmden etkilenmiştir.
  •  Romanlarında
    psikolojik tahlillere önemle eğilen yazarın; kendine has bir üslubu vardır.
  •  Yazarlığı dışında
    İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat profesörlüğü, milletvekilliği de yapmıştır.
  •  “Beş Şehir” adlı
    önemli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u
    anlatmıştır.
  •  “Huzur” romanı, aşkı,
    psikolojiyi ve Doğu — Batı karşıtlığını içerir; roman kişilerinin adlarının
    verildiği dört bölümden oluşur : İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz.

ESERLERİ:

Şiir: Bütün Şiirleri

Romanları: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama
Enstitüsü, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Aynadaki Kadın

Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz
Yağmuru

Deneme: Beş Şehir; Yaşadığım Gibi

Makale- inceleme: Yahya Kemal, XIX. Asır Türk
Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Üzerine Makaleler

AHMET MUHiP DRANAS (1908— 1980)

  •  Şiirleriyle
    tanınmakla birlikte tiyatro eserleri de vardır.
  •  Fransız sembolizmiyle
    Türk şiir geleneğini başarıyla kaynaştırmıştır.
  •  Hece ölçüsüyle
    biçimsel mükemmelliğe önem verdiği şiirler yazmıştır.
  •  Aşk, insanın iç
    dünyası gibi bireysel duyguları işlemiştir.
  •  Kar, Olvido, Ağrı ve
    Fahriye Abla şiirleriyle  sevilmiştır.

ESERLERİ:

Şiir: Şiirler

Oyun: Gölgeler, 0 Böyle İstemezdi

NECiP FAZIL KISAKÜREK (1905— 1983)

  • Şiirleri ve tiyatrolarıyla ün kazanmış usta bir yazardır.
  •  Büyük Doğu ve Ağaç
    dergilerini çıkarmıştır.
  •  Fransız
    sembolistlerinden ve halk şiirinden yararlanarak heceyle kendine has, başarılı
    şiirler yazmıştır.
  •  İlk dönem
    şiirlerinden sonra mistik konuları, madde ve ruh ilişkisini, insanın evrendeki
    yerini konu edinen şiirler yazmıştır.
  •  “Kaldırımlar”
    şiiriyle geniş bir kesim tarafından tanınmış ve sevilmiştir.
  •  Şiirlerini Çile
    başlığı altında bir kitapta toplamış ve bu kitapta şiir anlayışını düzyazı
    olarak anlatmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi,
Sonsuzluk Kervanı, Çile

Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye,
Sabırtaşı, Para, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Yunus Emre, Abdülhamit
Han, Ahşap Konak

Öykü: Hikayelerim

Roman: Aynadaki Yalan

Anı: Yılanlı Kuyudan

ARİF NİHAT ASYA (1904— 1975)

  •  “Bayrak Şairi” olarak
    bilinir.
  •  Hece ve aruzu
    kullandığı şiirlerin yanı sıra serbest şiirler de yazmıştır.
  • Dini ve milli duyguları, kahramanlıkları sade bir dille
    şiirleştirmiştir.
  •  Rubai türünün son
    ustalarındandır.

ESERLERİ:

Şiir: Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor, Kıbrıs Rubaileri, Köprü
Mensur Şiir: Yastığımın Rüyası, Ayetler
Düzyazı: Kanatlar ve Gagalar, Terazi Kendini Tartmaz

TARIK BUĞRA (1918— 1994)

  •  Öykü, roman, deneme
    ve tiyatrolarıyla tanınır.
  •  Öykü ve romanlarında
    Türk toplumunun tarihine yönelmiştir.
  •  Psikolojik öğelere
    yer vermiştir.
  •  Kurtuluş Savaşı
    yıllarını anlattığı Küçük Ağa ve Osmanlı devletinin kuruluşunu anlattığı
    “Osmancık” romanlarıyla tanınır.

ESERLERİ:

Roman: Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da,
Osmancık, Firavun İmanı, Ibişin Rüyası

Öykü: Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Siyah
Kehribar, Oğlumuz

ZİYA OSMAN SABA (1910— 1957)

  • Yedi Meşaleciler içinde şiiri uzun soluklu olarak sürdüren
    tek kişidir.
  •  Hece ölçüsüyle
    yazdığı şiirlerin yanında serbest şiirleri de vardır.
  •  Şiirlerinde çocukluğa
    özlem, anılar, ev ve aile sevgisi konuları öne çıkar.
  •  Öykülerinde de
    ağırlıklı olarak anılarından hareket etmiştir.

ESERLERİ:

Şiir: Sebil ve Güvercinler 

Öykü: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul

YAŞAR NABİ NAYIR (1908— 1981)

  •  Yedi
    Meşalecilerdendir.
  •  Şiirleri dışında
    değişik türlerde eserler de vermiştir.
  • Varlık dergisinin kurucusu olması bakımından önem taşımaktadır.

ESERLERİ:

Şiir: Kahramanlar, Onar Mısra

CEVDET KUDRET SOLOK (1907—1992)

  •  Yedi
    Meşalecilerdendir.
  •  Şiirde ısrarcı
    olamayan yazar, edebiyat araştırmalarına yönelmiştir.

ESERLERİ:

Deneme — Eleştiri: Dilleri Var Bizim Dile
Benzemez

Araştırma — inceleme: Türk Edebiyatında Hikaye
ve Roman, Örneklerle Edebiyat Bilgileri

ORHAN VELİ KANIK (1914— 1950)

  •  Garip Akımının
    öncüsüdür.
  •  Şiiriyle eski şiir
    geleneğini yıkmış bir şairdir.
  •  Şiirde klişelere,
    şairaneliğe, benzetmelere, ölçüye, uyağa vb, karşı çıkmıştır.
  •  Sokaktaki sade
    vatandaşı, onların dilini kullanarak anlatmıştır.
  •  Garip dönemi
    öncesinde klasik şiirler yazmış olan şair, ömrünün son yıllarında şiirlerinde
    halk şiirinden yararlanmıştır.
  • Kitabe-i Sengi Mezar, Anlatamıyorum, Hürriyete Doğru,
    Istanbul’u Dinliyorum vb. şiirleriyle tanınmış ve sevilmiştir.
  • Garip ön sözünü de o kaleme almıştır.
  •  Sürrealizmden
    etkilenmiştir.

ESERLERİ:

Şiir: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi,
Yenisi, Karşı

Çocuk şiirleri: Nasreddin Hoca Hikayeleri, La
Fontaine’ den Masallar (çeviri)

MELİH CEVDET ANDAY (1916 — 2002)

  •  Garip akımının
    öncülerindendir.
  •  Şiirin dışında roman,
    oyun, deneme, gezi türlerinde önemli eserler vermiştir.
  • Garip tarzı şiirlerinin ardından “zaman” sorunu etrafında,
    mitolojiden ve tarihten beslenen bir şiire yönelmiştir.

ESERLERİ:

Şiir: Garip, Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane,
Kolları Bağlı Odysseus,

Oyun: Mikado’nun Çöpleri

OKTAY RİFAT HOROZCU (1914 —1988)

  •  Garip akımının
    öncülerindendir.
  • Garip döneminden sonra Perçemli Sokak kitabıyla Il. Yeni
    tarzı şiirler yazmıştır.
  • Folklordan yararlandığı toplumcu çizgiye yakın durduğu
    eserler de ortaya koymuştur.

ESERLERİ:

Şiir: Garip, Perçemli Sokak, Karga ile Tilki,
Aşık Merdiveni.

KEMALTAHİR (1910—1973)

  •  Toplumcu gerçekçi bir
    romancıdır.
  •  Cezaevi yaşamını,
    Kurtuluş Savaşı’nı, tarihi, köy yaşamını ve eşkıya hikayelerini konu edindiği
    romanlarıyla tanınmıştır.
  •  Tasvire önem veren
    yazar, eserlerinde anlaşılır bir dil ve yalın bir anlatım kullanmıştır.
  •  Osmanlının kuruluşunu
    anlattığı, Osmanlı toplumunun gelişim sürecinin Batı’dan farklı olduğunu ileri
    sürdüğü tezli romanı “Devlet Ana” romanıyla ve Kurtuluş Savaşı yıllarını konu
    edindiği “Yorgun Savaşçı” romanlarıyla tanınmıştır.

ESERLERİ:

Roman: Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Esir Şehrin
İnsanları, Rahmet Yolları Kesti, Esir Şehrin Mahpusu, Bozkırdaki Çekirdek, Kurt
Kanunu

AZİZ NESİN (1916— 1995)

  •  Toplumcu gerçekçi bir
    yazardır.
  •  Dünyaca tanınmış
    mizahi öykü yazarıdır.

ESERLERİ:

Roman: Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

Öykü: Toros Canavarı, Damda Deli Var, Fil
Hamdi, Sizin Memlekette Eşek Yok Mu?

ORHAN KEMAL (1914— 1973)

  •  Toplumcu gerçekçi bir
    yazardır.
  •  Gerçek adı “Mehmet
    Raşit Oğütçü” olan yazar daha çok öyküleriyle tanınır.
  •  Öyküleri dışında
    oyun, roman ve film senaryoları da yazmıştır.
  •  Öykü ve roman
    kişilerini konuşturmadaki ustalığı dikkat çekmiştir.
  •  Çukurova’nın
    sanayileşmesini ve işçi sorunlarını, tarımın makineleşmesi ve ırgatların
    sıkıntılarını, mahpusları, bekçileri gardiyanları… konu edinmiştir.

ESERLERİ:

Öykü: Ekmek Kavgası, 72. Koğuş, Önce Ekmek,
Mahalle

Kavgası

Roman: Baba Evi, Murtaza, Cemile, Bereketli
Topraklar

Üzerinde, Hanımın Çiftliği, Avare Yıllar, Gurbet Kuşları

YAŞAR KEMAL (1922—2015)

  •  Toplumcu gerçekçi bir
    yazardır.
  •  Gerçek adı Kemal
    Sadık Göğçeli’dır.
  •  Adını ilk olarak
    Cumhuriyet gazetesindeki röportajlarıyla
  • duyurmuştur.
  •  İlk romanı İnce
    Memed’le büyük ün kazanmış ve romancı kimliği öne çıkar olmuştur.
  •  Türk edebiyatının
    olduğu kadar dünya edebiyatının da önemli romancılarındandır.
  •  Çukurova’yı
    insanıyla, sorunlarıyla doğasıyla destansı bir dille anlatmıştır.
  •  Romanlarında doğayı
    ustaca ve ayrıntılı olarak betimlemiştir.
  •  Masallardan,
    ağıtlardan, halk hikayelerinden, efsanelerden ustaca yararlanmayı bilmiştir.

ESERLERİ:

Roman: İnce Memed, Yer Demir Gök Bakır,
Demirciler Çarşısı Cinayeti, Orta Direk, Teneke, Yılanı Öldürseler,

Yusufçuk Yusuf

Öykü: Sarı Sıcak

Röportaj: Bu Diyar Baştan Başa

Derleme (Özgün Anlatı): Üç Anadolu Efsanesi

BEHÇET NECATİGİL (1916—1979)

  •  Cumhuriyet dönemi
    Türk şiirinde kendi çizgisini yaratmış şairlerdendir.
  •  Heceyi kullandığı
    şiirleri olmakla birlikte ağırlıklı olarak serbest şiirler yazmıştır.
  •  Şiir geleneğinden
    ustaca esinlenmeyi bilen söyleyişi rahat, samımı bir şiiri vardır.
  •  Büyük kentte yaşayan
    orta tabaka insanının yaşantısını, bunalımlarını, ev-aile sorunlarını, geçim
    sıkıntısını işlemiştir.
  •  Şiirleri kadar radyo
    oyunları da önemlidir.

ESERLERİ:

Şiir: Kapalıçarşı, Evler, Divançe, Arada,
Çevre, Eski Toprak

Radyo Oyunu: Yıldızlara Bakmak, Uç Turunçlar

Araştırma-biyografi: Edebiyatımızda İsimler
Sözlüğü

Araştırma: Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü

CAHİT SITKI TARANCI (1910— 1956)

  •  Otuz Beş Yaş, Desem
    ki ve Gün Eksilmesin Penceremden şiirleriyle tanınır.
  •  Şiirlerinin çoğunda
    ölüm konusunu işlemiştir.
  •  Romantizm ve
    sembolizmden etkilenmiştir.
  •  Hece ölçüsüyle
    yazdığı şiirleri de serbest şiirleri de vardır.
  •  Şiirde biçime,
    kafiyeye ve ahenge önem vermiştir.

ESERLERİ:

Şiir: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde
Sükut, Sonrası

Mektup: Ziya’ya Mektuplar

AHMET KUTSİ TECER (1901 — 1967)

  •  “Neredesin?” şiiriyle
    tanınmış ve sevilmiştir.
  •  Şair ve oyun
    yazarıdır.
  • Halk şiiri geleneğine bağlı bir şairidir; Aşık Veysel’i
    edebiyat dünyamıza o tanıtmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Şiirler

Oyunları: Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı

SABAHATTİN EYÜBOĞLU (1908— 1973)

  •  Deneme
    ustalarındadır.
  •  Araştırma ve incelemeleri
    de vardır.

ESERLERİ:

Deneme: Mavi ve Kara, Sanat Üzerine Denemeler

CAHİT KULEBI (1917— 1997)

  •  “Hikaye” şiiriyle
    tanınmış ve sevilmiştir.
  •  Aşık edebiyatı
    geleneğinden beslendiği ve Anadolu’yu anlattığı kendine has bir şiir cizgisi
    vardır.
  •  Serbest şiirler
    yazmıştır.
  •  Yurt ve doğa sevgisi,
    aşk, Kurtuluş Savaşı, yalnızlık başlıca konularıdır,

ESERLERİ:

Şiir: Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda, Yeşeren
Otlar, Türk Mavisi

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

  •  Şiire hece ölçüsüyle
    başladı, serbest şiire geçti.
  •  Çocuk ve Allah
    kitabıyla ün kazandı.
  •  Biçim, içerik ve
    söyleyişte sağladığı uyumla dikkat çekti.
  •  Hayal gücünü öne
    çıkardığı imgeli ilk şiirlerinden sonra, aklı öne çıkardığı şiirler yazmıştır.
  •  Kırkı aşkın eseriyle
    Türk şiirinin en verimli şairidir.
  •  Tür, biçim ve içerik
    bakımından kendini sürekli yenilemiş, kendine özgü bir şiir dili yaratmıştır.
  •  Hemen hemen her
    konuda şiir yazmıştır.
  •  Yerli-yabancı hiçbir
    akımdan etkilenmeden klasiği ve çağdaşı kaynaştırdığı özgün bir şair olmuştur.
  •  “Türkçem benim ses
    bayrağım.” dizesiyle Türkçeye olan sevgisini anlatmıştır.
  • Destan tarzında şiirler de felsefi, link, toplumcu şiirler
    de yazmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Havaya Çizilen Dünya, Çocuk ve Allah, Üç
Şehitler Destanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Savaşı, Sivaslı Karınca,
İstanbul Fetih Destanı, Anıtkabir, Mevlana’da Olmak, Tük Olmak, Çanakkale
Destanı, Vietnam Savaşımız, Hiroşima, Nötron Bombası, Malazgirt Ululaması,
Yazıları Seven Ayı (Çocuk Şiirleri), Yunus Emre’de Olmak

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL (1883— 1952)

  • Durum — kesit (Çehov Tarzı) öykücülüğünün ilk ustasıdır.
  • Halkın içinden kişileri (memur, esnaf), onların önemsiz
    görünen davranışlarını konu edinmiştir.
  •  Halkı, iyi ve kötü
    yönleriyle, onları sevdirerek anlatmıştır.
  •  Sade, süssüz, kısa
    cümlelerle kurulmuş, yumuşak bir dili vardır.
  •  Toplumun çektiği
    sıkıntıları, sorunları abartmadan ve umutsuzluğa düşürmeden göz önüne
    sermiştir.
  •  Haşmet Gülkokan ve
    Komiser hikayeleriyle sevilmiştir.

ESERLERİ:

Hikaye: Otlakçı, Mendil Altında, Temiz
Sevgiler, Ev Ona Yakıştı

Roman: Ayaşlı ve Kiracıları, Miras

SAİT FAİK ABASIYANIK (1906 —1954)

  •  Çağdaş öykücülüğün
    öncülerindendir.
  •  Hikayelerinde “konu”
    ve “olaydan çok “zamandan ve “insan yaşamı”ndan kesitler öne çıkar.
  •  Maupassant tarzından
    çok Çehov tarzı hikayeye yakındır.
  •  Genellikle gerçekçi
    olan yazarın bazı öykülerinde gerçeküstücü öğeler öne çıkar.
  • İstanbul, deniz, balık, yoksulluk, avare insanlar, doğa
    yaşama bağlılığın göstergesi olarak öykülerinde sıkça yer bulur.
  •  Hikayelerini sade bir
    Türkçeyle yazmıştır.

ESERLERİ:

Öykü: Semaver, Sarnıç, Mahalle Kahvesi,
Tüneİdeki Çocuk, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Havada Bulut, Kumpanya, Alemdağ’da
Var Bir Yılan, Son Kuşlar; Az Şekerli

Romanları: Medar-ı Maişet Motoru (Sonraki
baskıda adı “Birtakım İnsanlar”), Kayıp Aranıyor

Şiir: Şimdi Sevişme Vakti

Röportaj: Mahkeme Kapısı

HALİKARNAS BALIKÇISI (1886—1973)

  •  Asıl adı Cevat Şakir
    Kabaağaçlı’dır.
  •  Eserlerinde denizi,
    deniz insanlarını Bodrum’u Ege denizinin efsanelerini anlatmıştır.
  •  Üslüba ve tekniğe çok
    önem vermeyen yazarın, şiirsel, destanımsı ve coşkulu bir anlatımı vardır.
  •  Eski Yunan ve Anadolu
    uygarlıkları ve mitoloji birikimini de eserlerinde yansıtmıştır.

ESERLERİ:

Öykü: Merhaba Akdeniz, Ege Kıyılarından,
Yaşasın Deniz,

Egenin Dibi, Gülen Ada, Gençlik Denizlerinde

Roman: Aganta Burina Burinata, Ötelerin
Çocuğu, Uluç

Reis, Turgut Reis, Deniz Gurbetçileri.

Anı: Mavi Sürgün

HALDUN TANER (1916—1986)

  • Öykü ve oyun yazarıdır.
  •  Eserlerinde çağının
    sorunlarını ortaya koymuş, eser kişilerinden hareketle çözümler de sunmuştur.
  •  Epik tiyatronun
    bizdeki öncüsüdür.

ESERLERİ:

Öykü: Yaşasın Demokrasi, Şişhane’ye Yağmur
Yağıyordu,On İkiye Bir Var, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Ayışığında Çalışkur,
Konçinalar, Yalıda Sabah

Tiyatro: Günün Adamı, Dışarıdakiler, Huzur
Çıkmazı, Keşanlı Ali Destanı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Fazilet
Eczanesi, Zilli Zarife

Portre / Anı: Ölür İse Ten Ölür Canlar Ölesi
Değil

ATTİLA İLHAN (1925—2005)

  •  Mavi akımının
    öncüsüdür.
  •  Şiir, roman, deneme,
    anı, gezi yazısı türlerinde eserler vermiştir.
  •  Daha çok bireysel ve
    toplumsal konuları işlediği şiirleriyle tanınmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Duvar, Sisler Bulvarı, Ben Sana
Mecburum                                                

Roman: Kurtlar Sofrası, Bıçağın Ucu

NECATİ CUMALI (1921 —2001)

  •  Şiir, hikaye, roman
    ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir.
  • Gözlemlerinden yola çıkarak toplumsal sorunları ele
    almıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Kızılçullu Yolu

Roman: Tütün Zamanı (Zeliş)

Oyun: Boş Beşik, Ezik Otlar, Susuz Yaz, Yeni
Çıkan Şarkılar ya da Juliet

NURULLAH ATAÇ (1898— 1957)

  •  Deneme ve eleştiri
    türünde usta bir isimdir.
  •  Batılı anlamda ilk
    deneme ve eleştiri yazılarının yazarıdır.
  •  1940’tan sonraki
    yazılarında Türkçeyi özleştirme çabası öne çıkar.

ESERLERİ:

Deneme / Eleştiri: Günlerin
Getirdiği, Karalama Defteri,

Sözden Söze, Ararken, Diyelim Söz Arasında, Günce

SUUT KEMAL YETKIN (1903—1980)

  •  Deneme ve eleştiriyle
    tanınmıştır.
  • Sanat, estetik, resim ve felsefe alanlarında eserler
    vermiştir.
  •  Düşüncelerini açık ve
    yalın bir anlatımla kaleme almıştır.

ESERLERİ:

Deneme: Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat
Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Düşün Payı, Yokuşa Doğru, Şiir Üzerine Düşünceler,
Denemeler

İnceleme — Araştırma: Ahmet Haşim ve
Sembolizm, Sanat Felsefesi, Edebiyatta Akımlar.

CEMİL MERİÇ (1917—1987)

  •  Deneme türünün usta
    isimlerindendir.
  •  Denemeleri dışında,
    edebiyat tarihi, felsefe, tarih çalışmaları ve çevirileri de vardır.

ESERLERİ:

Deneme: Bu Ülke, Mağaradakiler Araştrıma/İnceleme:
Umrandan Uygarlığa, Kırk Ambar, Bir Dünyanın Eşiğinde

RECEP BİLGİNER (1922—2005)

  • Şiirleri de olmasına karşın tiyatrocu olarak tanınmıştır.
  •  Oyunlarında toplumsal
    konuları işlemiştir.

ESERLERİ:

Tiyatro: İsyancılar, Sarı Naciye, Yunus Emre,
Parkta Bir Sonbahar Günüydü, Mevlana, Ben Kimim, Karım ve Kızım

TURAN OFLAZOĞLU (1932—)

  •  Tiyatro yazarıdır.
  •  Oyunlarının konusunu,
    köyden ve Türk tarihinden aldı.

ESERLERİ:

Tiyatro: IV. Murat, Deli İbrahim, Genç Osman,
Kösem Sultan, Bizans Düştü, Sokrates Savunuyor

ORHAN ASENA (1922—2001)

  •  Tiyatro yazarıdır.
  •  Tarihten aldığı
    olayları ve topluma mal olmuş kişileri konu edinmiştir.

ESERLERİ:

Tiyatro: Tohum ve Toprak, Hürrem Sultan,
Tanrılar ve İnsanlar, Fadik Kız, Atçalı Kel Mehmet

 

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATIYLA İLGİLİ TESTLER

1. Öykülerinde konu ve olaydan çok, şiirselliğe ve
etkiye önem veren, zaman parçaları üzerinde duran bir sanatçıdır. Bir İstanbul
öykücüsüdür o. “Kadersiz” denilebilecek insanlarda çoğu kez kendi sıkıntı ve
avareliklerinin dramını yaşamıştır. “Kötülükler” Ie karşılaştıkça kırlara,
kıyılara, sakin adalara, balıkçılara sığındı. Öyküleriyle bizi de oralara
götürdü tabi. “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her
şey.” diyen öykücü kalemini güzelliklerin hakkını vermek uğrunda kullandı

Yukarıdaki parçada aşağıdaki sanatçılardan hangisi
anlatılmaktadır?

A)Haldun Taner

B)Aziz Nesin

C)Memduh Şevket Esendal

D)Halikarnas Balıkçısı

E)Sait Faik Abasıyanık

 

2. Aşağıdakilerden hangisi “deneme” türünde
yazılmıştır?

A) Tohum ve Toprak

B) Otlakçı

C) Havaya Çizilen Dünya

D) Mavi ve Kara

E) Duvar

 

3. Aşağıdaki sanatçı/eser eşleştirmelerinin hangisi
yanlıştır?

A) Necip Fazıl Kısakürek / Koçyiğit Köroğlu

B) Cahit Külebi / Hikaye

C) Memduh Şevket Esendal / Ayaşlı ve Kiracıları

D) Sait Faik Abasıyanık / Havada Bulut

E) Haldun Taner / Sancho’nun Sabah Yürüyüşü

4. Aşağıdakilerden hangisi “tiyatro” türünde yazılmış
bir eserdir?

A) Bingöl Çobanları

B) Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

C) Çile

D) Devlet Ana

E) Kaldırımlar

5. Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli
bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile
—yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya
harcadı. Kapalı Çarşı, Evler, Arada… belli başlı şiir kitaplarıdır.

Bu parçada aşağıdaki şairlerden hangisinden
bahsedilmektedir?

A) Sabahattin Kudret Aksal

B) Fazıl Hüsnü Dağlarca

C) Behçet Necatigil

D) Necati Cumalı

E) Orhan Veli Kanık

6. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde adı verilen
sanatçıyla ilgili doğru bilgi verilmemiştir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel: Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde
Anadolu’yu anlatmıştır.

B) Memduh Şevket Esendal: Küçük olayları, sıradan insanları
anlattığı öyküleriyle anılır.

C) Peyami Safa: Romanlarında psikolojik çözümlemelere
ağırlık vermiştir.

D) Cahit Sıtkı Tarancı: Şiirlerinde iyimserlik ve umut
konularını sıkça işlemiştir.

E) Ahmet Hamdi Tanpınar: Eserlerinde zaman, aşk, doğu- batı
çelişkisi gibi konuları ele almıştır.

7. Aşağıdakilerden hangisi Kurtuluş Savaşı’nı konu
edinmektedir?

A) Bereketli Topraklar Üzerinde

B) Küçük Ağa

C) Saatleri Ayarlama Enstitüsü

D) İnce Memed

E) Aganta Burma Burinata

8. Şiirlerinde bir imge ve müzik kaygısı taşıdığı,
hikaye ve romanlarında da, başta ‘zaman” teması olmak üzere, psikolojik anları,
bilinçaltını aradığı, yansıttığı görülür. Sahnenin Dışındakiler, Mahur Beste,
19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi eserlerinden bazılarıdır.

Bu parçada aşağıdaki sanatçılardan hangisinden
bahsedilmektedir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Kemal Tahir

C) Sait Faik Abasıyanık

D) Orhan Kemal

E) Sabahattin Ali

9. Aşağıdakilerden hangisi türü bakımından diğer
seçeneklerdekilerden farklıdır?

A) Parkta Bir Sonbahar Günüydü

B) IV. Murat

C) Sarı Naciye

D) Kayıp Aranıyor

E) Genç Osman

10. Aşağıdaki eşleştirmelerin hangisinde ismi anılan
edebiyatçıyla eser verdiği edebi tür arasında bir uygunluk yoktur?

A) Haldun Taner — Tiyatro

B) Sait Faik Abasıyanık — Öykü

C) Suut Kemal Yetkin — Deneme

D) Necip Fazıl Kısakürek — Şiir

E) Ahmet Muhip Dranas — Roman

11. Aşağıdakilerden hangisinde bir bilgi yanlışlığı
yapılmıştır?

A) Yedi Meşaleciler, memleketçi edebiyat anlayışına tepki
olarak doğmuştur.

B) Toplumsal gerçekçiler, edebiyatı toplumu politik olarak
bilinçlendirme aracı olarak görmüşlerdir.

C) Oktay Rıfat, Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli, Garip
akımının öncüleridir.

D) İkinci Yenicilere tepki olarak doğan Garipçiler
soyutlaşan bir şiirden yanadır.

E) “Mavi” adlı dergi etrafında toplanan Maviciler, Garip
şiirine karşıdırlar.

12. Aşağıdaki şairlerden hangisi tiyatro türünde de
eser vermiştir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Orhan Veli Kanık

C) Ahmet Muhip Dranas

D) Cahit Sıtkı Tarancı

E) Ziya Osman Saba

13. Aşağıdakilerden hangisi Garip akımının
özelliklerinden biridir?

A)Biçimi anlamdan daha önemli görmüşlerdir.

B)Şiiri akıldan çok duyguya dayandırmışlardır.

C)Kafiyeyi, ölçüyü, söz sanatlarını dışlamışlardır.

D) Olağanüstü olayları ve kahramanlıkları işlemişlerdir.

E) Şiirselliği her şeyin üstünde bir değer kabul
etmişlerdir.

I. Huzur

II. Han Duvarları

III.Otuz Beş Yaş

IV. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Yukarıdaki eserler sırasıyla hangi edebiyatçılara
aittir?

A) A. H. Tanpınar — F. N. Çamlıbel — C. S. Tarancı — Peyami
Safa

B) Peyami Safa — F. N. Çamlıbel — C. S. Tarancı — F. H.
Dağlarca

C) A. M. Dranas — F. N. Çamlıbel — N. F. Kısakürek M. Ş.
Esendal

D) A. H. Tanpınar — F. N. Çamlıbel — F. H. Dağlarca — Behçet
Necatigil

E) Behçet Necatigil — F. N. Çamlıbel — C. S. Tarancı —
Peyami Safa

15. Aşağıdakilerden hangisi ‘tiyatro”dur?

A) Tüneldeki Çocuk

B) Keşanlı Ali Destanı

C) Karalama Defteri

D) On İkiye Bir Var

E) Ben Sana Mecburum

16. Beş Şehir adlı denemesinde Ankara, Bursa,
İstanbul, Erzurum ve Konya şehirlerini tarihi, coğrafi ve kültürel
zenginliklerini anlatan yazarımız aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cahit Sıtkı Tarancı

B) Falih Rıfkı Atay

C) Nurullah Ataç

D) Memduh Şevket Esendal

E) Ahmet Hamdi Tanpınar

17. I. PeyamiSafa

      Il. Sait Faik
Abasıyanık                                                                   

      III. Nurullah Ataç

Yukarıdaki edebiyatçıların eserleri sırasıyla
aşağıdakilerderı hangisidir?

A) Saatleri Ayarlama Enstitüsü — Son Kuşlar — Şiir Üzerine
Düşünceler

B) Fatih-Harbiye — Alemdağ’da Var Bir Yılan — Karalama
Defteri

C) Sözde Kızlar — Semaver — On İkiye Bir Var

D) Saatleri Ayarlama Enstitüsü — Havuzbaşı — Keşanlı Ali
Destanı

E) Ayaşlı ve Kiracıları — Kiralık Konak — Sebil ve
Güvercinler

 


2011 LYS Edebiyat Soruları (Slayt)

Eylül 17, 2011 Okuma süresi: ~1 dakika

2011 LYS’de sorulan Edebiyat soruları sınıfta öğrencilerle birlikte çözmek için slayt şeklinde hazırlandı. Bütün soruların cevabı da yine soruların üzerinde mevcut. Son derece sade ve şık bir slayt. Çalışmayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

İNDİR: 2011 LYS Edebiyat Soruları (SLAYT)


Cover Image

Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Konu Testi

Eylül 15, 2011 Okuma süresi: 41 dakika

Söz sanatları (edebi sanatlar) ile ilgili ayrıntılı konu anlatımlı dosya hazır. Konu anlatımları bol örneklerle pekiştirildi ve konu anlatımının sonunda 13 adet çözümlü soru eklendi. Ayrıca yine konu sonunda bir adet konu testi bulunmakta. Derse hazırlıkta ve ders esnasında farklı örnekler vermekte kullanılabilir. Belge word formatında. Dosyayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

İNDİR-Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Testi


Günlük konuşmalarda, gazete ve dergi yazılarında, düşünsel ya da sanatsal yazı ve yapıtlarda, duygu ve düşüncelerin, haberlerin, istek ve özlemlerin daha iyi, açık ve somut bir biçimde; kimi zaman daha süslü ve gösterişli anlatılması için, benzetmelere, söz oyunlarına, sözü başka anlamlarda kullanmalara (mecazlara); kısacası, özel bir anlatıma başvurulur.
Burada, ÖSS’de sorulması söz konusu olan belli başlı söz sanatları (edebi sanatlar) üzerinde durulacaktır.
1. BENZETME (TEŞBİH): Aralarında benzerlik bulunan iki şeyden, o benzerlik bakımından güçsüz olanı, güçlü olana benzeterek anlatma sanatıdır.
Not: Benzetme, “mecazlı sanatlar” başlığı altında ele alınsa da bir mecaz sanatı değildir. Çünkü benzetmede sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılır ve bu benzetmeler, zamanla kişisel olmaktan çıkıp sözvarlığının bilinen öğeleri içinde yer alır (tazı
gibi, tilki gibi, pamuk gibi, dut yemiş bülbül gibi…).
Benzetme sanatında, “benzeyen” ve “kendisine benzetilen”,
benzetmenin “asıl öğeleri”dir. “Benzetme yönü” ve
“benzetme ilgeci (edatı)” de “yardımcı öğeler”dir.
Uyarı: Her benzetmede dört öğe bulunmayabilir.
Sadece asıl öğelerin (benzeyen ve kendisine benzetilen)
kullanıldığı benzetmeye, “güzel benzetme
(teşbih-i beliğ)” denir.
• “Hava kurşun gibi ağır”
dizesinde, “hava” benzeyen, “kurşun” kendisine benzetilen,
“ağır” benzetme yönü, “gibi” benzetme ilgecidir.
“Kömür gözlüm seni elden
Sakınırım, kıskanırım”
dizelerinde “göz” benzeyen, “kömür” kendisine benzetilendir.
Benzetmenin asıl öğeleri kullanıldığı için burada
“teşbih-i beliğ” vardır.
2. EĞRETİLEME (İSTİARE): Aralarında benzerlik ilgisi
bulunan şeylerden sadece birinin -benzeyenin ya da kendisine
benzetilenin- kullanılmasıyla oluşturulan benzetme
Not: Eğretilemede, sadece “kendisine benzetilen” kullanılarak
“açık eğretileme”, sadece “benzeyen” kullanılarak
“kapalı eğretileme” yapılır. Kapalı eğretilemeler çoğunlukla
“kişileştirme” özelliği gösterir. Burada “kendisine benzetilen”
kullanılmaz; ama “benzetme yönü” mutlaka belirtilir.
• “Yuvayı yapan dişi kuştur.”
Bu atasözünde “ev” yuvaya, “kadın” dişi kuşa benzetilmiştir.
Benzetmenin açıkça, kolaylıkla anlaşıldığı bu cümlede
sadece “kendisine benzetilenler” (yuva ve dişi kuş) söylenerek “açık eğretileme” yapılmıştır.
“Oğlu, büyüyünce yuvadan uçup gitti.”
cümlesinde “oğul” kuşa benzetilmiştir. Sadece “benzeyen” in (oğul) söylendiği bu cümlede “uçmak” benzetme yönü olarak verilmiştir. Böylece “kapalı eğretileme” yapılmıştır.
Açık eğretilemeye örnekler:
* Kaçan balık büyük olur.
* Sabahtan uğradım, ben bir fidana.
* Yüce dağ başında siyah tül vardır.
* Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü.
Kapalı eğretilemeye örnekler:
* Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.
Ufukta günün boynu büküldü.
* Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
3. KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS): İnsan dışındaki varlıklara
insan özelliği (kişilik) verme sanatıdır.
Not: Varlığa, sadece kişilik özelliği verilmişse “teşhis”,
hem kişilik özelliği verilmiş
hem de varlık konuşturulmuşsa
“teşhis ve intak” sanatı yapılmış olur.
Kızılırmak nittin allı gelini,
Nasıl aldın allı pullu gelini!
dizelerinde “Kızılırmak”a kişilik kazandırılarak “teşhis” sanatı;
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
– Tenimde bir yara işler gibisin,
Titrerim rüzgârlar zarar vermesin
dizelerinde ise “teşhis ve intak” sanatı yapılmıştır.
 4. DÜZDEĞİŞMECE (AD AKTARMASI, MECAZ-I MÜRSEL):
Bir sözü ya da sözcüğü, benzetme amacı gütmeden,
gerçek anlamı dışında, ilgili olduğu başka bir sözcüğün
yerine kullanma sanatıdır.
Düzdeğişmecede, sözcükler arasında “parça–bütün, iç–
dış, neden–sonuç, yer–insan, yazar–yapıt, eşya–insan…
ilişkisi” ya da “çağrışım ilişkisi” bulunur.
• “Tiyatro” yerine “sahne”,
• “Tiyatro sanatçısı” yerine “sahne sanatçısı”,
• “Seçime katılmak” yerine “sandık başına gitmek”,
• “Akıllı değil” yerine “kafasız”
• “Gişedeki görevliye sor.” yerine “Gişeye sor.”
• “O, yazınımızın güçlü bir yazarıydı.” yerine “… güçlü bir
• “Orta yaşlı insanlar” yerine “kırlaşmış kafalar…” dersek
bu sanatlı söyleyiş gerçekleştirilmiş olur.
5. KİNAYE: Bir sözün ya da sözcüğün, cümlede (dizede) hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılması sanatıdır.
Not: Kinaye sanatında, söz arasında, karşımızdakine incelik göstermek için, amacımızı, anlamı kapalı sözler kullanarak, ama aslında “mecaz anlamı” kastederek söyleriz.
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”
cümlesinde, hem “Bir yerden duman çıkıyorsa orada ateş vardır.” gerçeği düşündürülüyor hem “Bir dedikodu varsa ona neden olacak bir olay meydana gelmiştir.” denmek isteniyor.
“Onun kapısı, her zaman herkese açıktır.”
cümlesinde de “kapının açık olması” sözüyle hem gerçek anlamıyla “kapının açık durumda olduğu” hem de “kişinin konukseverliği” anlatılmak istenmektedir.
6. İĞNELEME (TARİZ): Sözün ya da kavramın, gerçek ya da mecaz anlamının tam tersini kastetme sanatıdır.
Not: Tariz sanatında, birini küçümseme, alaya alma, iğneleme amacı güdülür. Ancak, burada, zekice bir buluş, yaralamayan bir anlatım söz konusudur.
İşine geç kalan birini:
“Bu saate kadar nerde kaldın!” diye azarlamak yerine, ona: “Bugün pek erkencisin; yola geceden mi çıktın?” dersek “tariz” yapmış oluruz.
7. EŞSESLİLİK (CİNAS): Söylenişleri aynı, anlamları
farklı sözcükleri birlikte kullanma sanatıdır.
Not: Eşsesli sözcüklerle “cinas” ve “cinaslı uyak” yapılır.
Özellikle “cinaslı maniler” bunun tipik örnekleridir.
Kokun aldım almadan (elmadan)
dizelerindeki “almadan” sözcükleri, anlamları farklı sözcüklerdir.
Bu sözcüklerin söyleniş ve yazılış benzerliklerinden
yararlanılarak sağlanan ses uyumu “cinas”tır.
8. TEVRİYE: Bir sözcüğün, iki farklı gerçek anlamı sezdirecek
biçimde kullanılması sanatıdır.
Sözcüğü yakın anlamıyla kullanır görünerek, sözcüğün
uzak anlamını anlatmak amaçlanır.
eller sürünür, çatlasa bülbül”
Bu dizedeki “eller” sözcüğü, hem “organ” hem de “yabancı”
anlamlarını verecek biçimde kullanılmıştır.
9. UYGUNLUK–İLGİ (TENASÜP): Aynı konuyla ya da an-
lam bakımından birbiriyle ilgili olan, birbirini anımsatan
sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
• “Gözün sadefinden nice dürdâne dökersin
Şol dişi güher dudağı mercan ere umma”
(Gözünün sedefinden inci taneleri döküyorsun, ama o dişleri
mercan olan güzelin geleceğini
Bu beyitte; “sadef (sedef), dürdane (inci), güher (mücevher),
mercan” sözcükleri anlamca ilgili olan sözcüklerdir.
Bu sözcükler bir araya getirilerek güzel, uyumlu dizeler
10. KARŞITLIK (TEZAT): Bir varlıkla ya da durumla ilgili
olarak çelişik özelliklerin belirtilmesi ya da aynı varlığın
karşıt niteliklerinin gösterilmesi sanatıdır.
Uyarı: Tezat sanatında karşıt anlamlı sözcüklerin
art arda sıralanması değil, çoğunlukla “aynı varlığın
karşıt durumları”ndan söz edilmesi söz konusudur.
Gülmek ol gonceye münasibdir
Ağlamak bu dil-i hazîne gerek
(Baki, “Gülmek, o “gonce” gibi güzele yakışır; ağlamaksa
benim hüzünlü gönlüme gerekir.” derken karşıt durumları
bir arada kullanmıştır. Burada “gülmek-ağlamak” ve “gülen
(mutlu) gonca ile hüzünlü gönül” arasında tezat vardır.)
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Bu dizelerde aynı varlığın (aynalar) iki karşıt durumu
(dost–düşman görünmek) dile getirilmiştir.
 11. GÜZEL NEDENLEME (HÜSN-İ TA’LİL): Bir olay ya
da olgunun, asıl nedeninden başka, şairce bir nedene
bağlanması sanatıdır.
• “O kadar çaldı ki yürekten
Türküler aşındırdı kavalı”
Bu dizelerde, kavalın aşınması, “türkülerin yürekten söylenmesi”
gibi hayali, güzel bir nedene bağlanmıştır.
12. BİLMEZLİKTEN GELME (TECAHÜL-İ ARİF): Bilinen
bir gerçeği, nükte olsun diye ya da bir anlam inceliği yaratmak
için, bilmezlikten gelme sanatıdır.
Behçet Necatigil, bu dizelerde evine gelen bir hanımın sürahi
dahil her şeyi, her tarafı temizleyip pakladığını biliyor;
ama bilmez görünüyor. “inanmam; bu başka sürahi” sözlerinden
13. ANIMSATMA (TELMİH): Söz arasında, ünlü bir kişiyi
ya da geçmişte yaşanmış ve herkesçe bilinen bir olayı,
söylenceyi (efsaneyi) anımsatma sanatıdır.
“Telmih”te amaç, anımsatılan kişinin, olayın, söylencenin
etkileyiciliğinden yararlanarak duyguları
daha etkili anlatmaktır.
Gel etme karınca kardeş,
Şarkı söylediyse bütün yaz?
Bu dizelerde Lafontaine’in ünlü fablı “Ağustosböceği ile
Karınca” anımsatılarak “telmih” sanatı yapılmıştır.
14. ABARTMA (MÜBALAĞA): Söze etkileyicilik kazandırmak
için, bir varlığı ya da olayı olduğundan çok daha
büyük ya da küçük gösterme sanatıdır.
• “Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.” dizesinde
şair (M. Akif), Türk ulusunun bağımsızlık uğruna yapabileceklerini
etkili bir sözle dile getirmek için “mübalağa” yap-
15. ALİTERASYON: Ses uyumu, güzelliği yaratmak için
bir dize ya da cümlede aynı seslerin art arda kullanılmasıdır.
• “Kargayı, kuzgunu kovardı, kondurmazdı” (Dede Korkut’tan)
cümlesinde “k” sesinin yinelenmesiyle aliterasyon
16. YİNELEME (TEKRİR): Sözün etkisini artırmak için bir sözcük ya da sözü art arda yineleme sanatıdır.
• “Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim çal”
Bu dizedeki “çal” sözcükleri yinelenerek tekrir sanatı yapılmıştır.
17. AÇMA VE YAYMA (LEFF Ü NEŞR): Şiirde ya da ya-
zıda, iki ya da daha çok şeyi andıktan sonra, onların anlamını açmak için, onlarla anlamca ilgili sözcük ya da sözleri sıralama sanatıdır.
• “Aşktır yıldızları seyrettiren; aşktır ay ve günü devrettiren”
dizesinde, “yıldızlar” ile “ay ve gün” sözcükleri, “seyrettiren (yürüten)” ile “devrettiren (döndüren)” sözcükleri arasında bir simetri yaratmak amaçlanmıştır.
“Bağ-ı dehrin hem hazanın, hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da gamın da rûzigârın görmüşüz.”
(Dünya bahçesinin hem ilkbaharını, hem sonbaharını
görmüşüz; (yani) biz, sevincin de üzüntünün de zamanını (çağını) görmüşüz.)
Bu dizelerden ilkindeki “hazan” ve “bahar” karşılığında ikincide “gam” (üzüntü) ve “neşat” (mutluluk, sevinç) kullanılmış.
Uyarı: “Seci” düzyazıda, art arda gelen cümleler
içinde birbiriyle uyaklı sözcükler kullanmaktır. Buna,
“iç kafiye” de denir. Seci, bir “söz sanatı” değildir.
• “Anasına bak, kızını
al; kenarına bak, bezini al.”
Bu atasözünde kız ve bez sözcükleri arasında seci (iç


Cover Image

Edebiyat Denemesi

Haziran 24, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Edebiyat sınavına sayılı zaman kala edebiyat denemesi çözmek isteyenler için iyi bir deneme sınavı. Sınavın şekline uygun, cevaplarıyla birlikte verilmiş. Soru gelebilecek bütün konuları kapsıyor. Cevaplar kırmızı renkle belirlenmiş, word dosyası.  


Cover Image

LYS Edebiyat Soruları ve Cevapları

Haziran 22, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
2010 LYS 3 Edebiyat sorularını buradan indirebilirsiniz. 20 Adet Türkçe sorusu sorulan sınavda 36 adet edebiyat sorusu vardı. Genel olarak soruların özellikle edebiyat sorularının beklenenden kolay olduğu söylenebilir. İlk sene zor sorarak zaten uygulaması çok yeni olan bu sınavda şimşekleri üzerlerine çekmezlerdi. Soruları indirmek için aşağıdaki resme tıklayınız…


Cover Image

YKS Çıkmış Türkçe Soruları

Haziran 11, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Üniversite sınavında çıkmış 150 adet Türkçe sorusu. Slayt şeklinde hazırlanmış. Çözdükten sonra cevabını da üzerinde işaretlenmiş halde bulabilirsiniz.
Resme tıklayın…

Cover Image

Tanzimat Edebiyatı- Slayt – Ders Notu

Mayıs 26, 2010 Okuma süresi: 35 dakika
Tanzimat Edebiyatı genel özellikleri, önemli sanatçılarının hayatı, eserleri hakkında ayrıntılı bilgi içeren slayt

Tanzimat Edebiyatı ile ilgili slayt. Tanzimat dönemi genel özellikleri, o dönemin roman, hikâye, şiir, tiyatro, gazetesi hakkında bilgi, genel özellikleri, o dönem yazar ve şairlerinin ortak özellikleri, amacı, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Şemseddin Sami, Ahmet Mithat Paşa, 2. dönem yazarları, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdulhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Muallim Naci, Nabizade Nazım başlıklarıyla ilgili bilgileri içeren slayt bu konuda yeterli bilgiyi fazlasıyla barındırıyor. Slaytı ders notunun sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 

 

 Tanzimat Edebiyatı (1860-1896)

 

Tanzimat Dönemi Siyasi Durumu

Osmanlı Devleti, Batı’nın Rönesans’la başlayıp çeşitli alanlardaki reform hareketleriyle ilerleyişine ayak uyduramamış ve 17.yy.dan sonra gerilemeye başlamıştır.

Siyasi ve toplumsal hayatta ortaya çıkan bu gerileme edebi hayatta da kendini göstermiştir.3 Kasım 1839 tarihinde Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunan Tanzimat Fermanı(Gülhane Hattı Humayunu) ile hem siyasi hem de edebiyat alanında yeni bir dönem başlamıştır.

Tanzimat Edebiyatının başlangıcı , Tercüman-ı Ahval gazetesinin 1860’daki yayın hayatına başlaması kabul edilir. Tanzimat ile birlikte Türk edebiyatına yeni türler girmiştir ve bu dönemde Batı’dan çeviriler yapılmış ya da ilk örnekleri verilmiştir.

 Tanzimat Dönemi Edebi Türleri

Roman-Hikaye

Türk edebiyatı romanla ilk kez Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan yapmış olduğu Telemak’ın çevirisiyle karşılaşır.Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ü Fıtnat adlı romanı edebiyatımızda ilk yerli romandır. İlk hikaye kitabı Ahmet Mithat Efendi’nin Lataif-i Rivayat adlı eseridir. İlk edebi roman da Namık Kemal’in İntibah adlı eseridir.

Tiyatro

Yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseridir. Bu iki perdelik bir piyestir. Yazar görücü usulüyle evlenmeyi yerer. Şinasi bu eserinde meddah geleneğinden yararlanmıştır. Tanzimatçılar toplum için sanat görüşünü benimsedikleri için toplumu aydınlatmada tiyatroyu bir araç olarak görmüşlerdir.

Şiir

Tanzimat döneminde şiir alanında büyük yenilikler olmuştur. Şiirde biçim olarak divan edebiyatına bağlı kalınmış ancak konusu genişletilmiştir. Tanzimat’la birlikte kanun, adalet, eşitlik, hürriyet vatan gibi konular işlenmeye başlanmıştır. Bu dönemdeki şiirlerde konu bütünlüğü vardır. Eski şiirde parça bütünlüğü vardı.

Tanzimat şiirinde dört ana tema vardır;

  • Sosyal temalar: medeniyet, akıl, kültür, hürriyet, adalet, eşitlik, vatan, millet
  • Metafizik temalar: varlık, yokluk, Allah, ölüm, madde, ruh
  • Aşk teması: Divan edebiyatındaki soyut ve platonik aşk yerine ete kemiğe bürünmüş aşk anlatılır.
  • Tabiat teması: Mazmunlarla anlatılan soyut tabiat yerine somut bir tabiat işlenmiştir.

Gazete

İlk gazete 1831
yılında çıkarılan Takvim-i Vakayi’dir Bu resmi bir gazetedir. Ceride-i Havadis
yarı resmi bir gazete olup 1840 yılında İngiliz William Churchill yayınlanmaya
başlanmıştır.

İlk özel gazete
ise Şinasi ve Agah Efendi’nin birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dir. Daha
sonra Şinasi tek başına 1862 tarihinde Tasvir-i Efkar adlı gazeteyi çıkarmaya
başlamıştır. Bu gazete bir zaman sonra Namık Kemal tarafından yönetilmeye
başlar. Bu gazete dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret
(1867) adlı gazeteler çıkarılır.

TANZİMAT  EDEBİYATI
GENEL ÖZELLİKLERİ

1-Tanzimat edebiyatı sanatçıları divan edebiyatında
bulunan bazı türleri (şiir, tarih, mektup)geliştirmiş bunun yanı sıra ise batı
edebiyatından yeni türleri (makale, roman, hikaye, tiyatro, anı, eleştiri)
edebiyatımıza sokmuşlardır.

2-Tanzimat
edebiyatının özellikle ilk dönem yazar ve sanatçıları Fransız devrimci
yazarlarından (j.j.Rousseau, Montesqiue, vb.)yazarların etkisinde kalmışlardır.
Bu görüşlere bağlı olarak hak, adalet, hürriyet, eşitlik, vatan, millet gibi
kavramları ülkede yaymaya çalışmışlardır.

3-Tanzimat
edebiyatı sanatçıları iki kuşağa ayrılır:

a)Toplum için sanat
anlayışını benimseyenler Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi

b)Sanat, sanat için
görüşünü benimseyenler Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tahran, Sami
Paşazade Sezai 

4-Tanzimat edebiyatı sanatçıları batılı yazarların etkisiyle
klasisizmin etkisinde(Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey)romantizmin
etkisinde (Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi,
Abdülhak Hamit Tahran)
realizmin etkisinde (Beşir Fuad, Sami Paşazade
Sezai, Nabizade Nazım)
eserler vermişlerdir. Ama bu dönemde bu akımların
kuralları tamamen uygulanmamıştır.

5-Tanzimat edebiyatı seçkin kesim için değil halk tabakası
için ortaya getirilmiş bir edebiyattır ama Tanzimat edebiyatının ikinci dönem
yazar ve şairleri bu görüşten uzaklaşmışlardır.

6-Halk için yazma
düşüncesinin bir sonucu olarak çoğu yazar konuşma diline yönelmek gerektiğini
savunmuş ama hiçbiri eski alışkanlıklarından kopamamışlardır.

7-Tanzimat
edebiyatında en büyük yenilik nesirde anlatımın kuruluşunda yapılmıştır.Amaç
hüner göstermek değil halka bir şeyler vermek olmuş bu nedenle kısa anlatım
tercih edilmiştir.

8-Nesirde ilk defa
noktalama işareti kullanılmıştır.

9-Şiirin konusu
genişletilmiş günlük hayatla ilgili her türlü konu şiirin konusu olmuştur.

10-Beyitlerin başlı
başına bir bütün olmasından vazgeçilmiş şiirin bütününde bir anlam bağının
olmasına dikkat edilmiştir.

11-Şiirde aruz ölçüsünün kullanılmasına devam edilmiş olup
hece ölçüsünün Türklerin milli ölçüsü olduğu savunulmuş başarısız bir iki
denemeden ileriye gidilememiştir.

12-Dilden yabancı
kelimelerin atılmaya başlanması Türkçe’nin aruz kalıbına uydurulmasını
zorlaştırmış bu nedenle nazımda eski kelimelerin kullanımına aynen devam
edilmiştir.

Tanzimat Şair ve Yazarlarının Ortak Özellikleri

1-Hepsi batıcı ilim ve fen taraflısı gelişmeyi
isteyen aydınlardır.Yurdu gerilikten kurtarmak isterken Türk halkının manevi
değerlerine de bağlı görünürler.Hepsi dindardır.Din hükümleri ile medeniyeti
karıştırmaya çalışırlar.

2-Hemen hepsi Fransız kültürüyle yetişmişlerdir. Batı
dendiği zaman onlar için ilk akla gelen Fransa’dır.

3-Genellikle bütün Tanzimat edebiyatı sanatçıları
Fransızcayı mektep medrese görmeden öğrenmişlerdir. Bu yönleriyle onlar
didaktik sanatçılardır.

4-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi yüksek makam
(paşa, vali vb.) sahibi devlet memurlarıdır. İç ve dış siyaseti çok iyi
bilirler.

5-Sanattan çok ülkü ve fikir peşinde koşmuşlardır. Her
türlü haksızlığa ve zulme karşı savaş açmışlardır

6-Toplumumuzda o güne kadar kullanılmayan bir takım
kavramları (hak adalet, meşrutiyet, eşitlik, reisicumhur) kullanmaya
başlamışlardır.

 7-Divan edebiyatıyla yetiştikleri
için divan edebiyatının iyi ve kötü yanlarını çok iyi bilirler; Divan
edebiyatına sırt çevirirken sırtlarını halka dayarlar ve güçlerini halktan
alırlar.

8-Batıdan aldıkları türlerin sadece bir tanesiyle uğraşmakla
yetinmezler hemen hemen bütün türlerde eser verirler.

9-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi çok yönlü
kişilerdir. Edebiyatçı, devlet memuru, siyasetçi ve mücadele adamıdırlar.

Tanzimat Edebiyatının Amacı

1-Eski edebiyatı yıkmak yerine sosyal hayatla geniş
ölçüde ilgili yeni ve inkılapçı bir edebiyat getirmek.

2-Halka halk diliyle hitap ederek yeni edebiyatı ve
yeni fikirleri  çok büyük sosyal ve
siyasi buhran içerisinde  bulunan millete
geniş ölçüde tanıtmak.

3- Millet,vatan,hürriyet,eşitlik,adalet,fikir,meşrutiyet
rejimi gibi kavramları tanıtarak bunları yeniden kurmak.

Tanzimat Edebiyatının Dönemleri

Tanzimat Dönemi verilen eserlerin, eser veren sanatçıların
anlayışları göz önünde bulundurularak ikiye ayrılır:

v  Birinci
Tanzimat Dönemi

v  İkinci
Tanzimat Dönemi

Birinci Dönem Özelikleri

1-Bu dönem sanatçıları ‘Sanat toplum için’ görüşünü
benimsemişlerdir.

2-Dilde sadeleşme amaçlanmış ama uygulanmamıştır.

3-Fransız yazarlardan etkilenmişlerdir

4-Romantizm akımından etkilenmişler bu nedenle eserlerdeki
kişiler hastalıklı ve veremli kişilerdir.

5-Şiirde estetik güzellik yerine işlenen konu ön plana
çıkmıştır. Yani içerik ön plandadır.

6-Bu dönemde yazılan romanlar roman tekniği açısından
zayıftırlar. Romanda yer yer konu kesilip okura ansiklopedik bilgi verilir.

7-Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.

8-Batı edebiyatından yeni türler edebiyatımıza sokulmuş
ayrıca bizim edebiyatımızdaki türlerde yenileştirilmiştir.

9-Şiirde eski şekiller kullanılmış yeni konular işlenmiştir.

10-Bu dönem sanatçılarının çoğunluğu devlet adamıdır.

11-Hece ölçüsünü ve halk edebiyatını savunmuşlar ama
uygulayamamışlardır.

12-Divan edebiyatına şiddetle karşı çıkmışlar fakat ondan
kopamamışlardır.

13-Tanzimat edebiyatında her alanda ikilik görülür:

sade dil savunulur, ağır dil kullanılır. Hece ölçüsü
savunulur, aruz ölçüsü kullanılır. Divan edebiyatı kötülenir, o tarzda eserler
verilir vb…

14-Bu dönemin sanatçıları; Şinasi, Namık Kemal, Ahmet Mithat
Efendi, Ahmet Vefik Paşa’dır.

NAMIK KEMAL (1840-1888) (ROMANTİK)

Edebiyatımızda
“vatan şairi” olarak bilinir.Eserlerinde çoğunlukla toplumsal konuları
işlemiştir.(vatan,millet,hürriyet vb.) Sanat toplum için görüşüne bağlı
kalmıştır.Edebiyatımızda ilk edebi romanı İntibah ve ilk tarihi roman Cezmi
’yi yazmıştır.

Namık Kemal yeni
edebiyatı savunmakla birlikte şiirde şekil bakımından yenici olmayan bir
şairdir.Divan edebiyatı nazım şekilleri ve aruz ölçüsünü kullanmıştır.Konu
olarak yenilikçidir.

Namık Kemalin bütün
edebi türlerde eseri vardır.Tiyatro alanında altı eser vermiştir.Bunlar;Vatan
Yahut Silistre,Gülnihal,Akif Bey,Zavallı Çocuk,Kara Bela,Celaleddin
Harzemşah’dır. Celaleddin Harzemşah on beş perdelik bir oyun olup oynanmak için
değil okunmak için yazılmıştır.

Namık Kemal eski edebiyat ve yeni edebiyat  konularında görüş ayrılığına düştüğü Ziya
Paşa’nın Harabat’ını tenkit etmek için Tahrib-i Harabat’ı ve Takib-i Harabat’ı
yazmıştır.

Tarih konusunda
yazmış oldukları ise Kanije Muhasarası, Evrak-ı Perişan, Devr-i İstila,

Renan Müdafaanamesi
İslamiyet’i savunan bir eserdir.

İNTİBAH: Bu eserde Ali Bey adındaki bir kişinin Mahpeyker
adındaki bir kadına aşık olması anlatılmaktadır.

CEZMİ: Bu eserinde İslam birliği düşüncesi vardır.

ZİYA PAŞA(1825-1880)

Doğu
kültürüyle yetişmiş daha sonraki dönemlerde batıya yönelmiştir. Yenilikçi
fikirleri vardır.Ama bu fikirler eserlerinde görülmez.Eski ile yeniye gidip
gelen bir yazardır bu nedenle Namık Kemal’le arası açılmıştır Önceki
dönemlerinde Divan şiirini Türk şiiri olarak kabul etmez fakat daha sonra
yayınlamış olduğu Harabat adlı eserinde ise bunun tersini söyler.  Arapça ve Farsça kelimelerle örülü bir dili
vardır. Şiirleri divan üslubundadır hece ölçüsüyle bir türküsü vardır.

Gazeller
,kasideler yazmıştır. Edebiyatımızın en önemli Terci-i Bent ve Terkib-i Bent
şairidir.

** **Edebiyatımızda ilk edebiyat tarihi sayılan Harabat
adlı antolojiyi yazmıştır.Bu eserde divan edebiyatını övmüştür.

Zafername  adlı üç bölümlük manzum eserinde  Sadrazam Ali Paşa’nın tutum ve davranışlarını
över görünürken üstü örtülü bir şekilde onu yermiştir.

Ziya Paşa’nın
şiirleri ölümünden sonra Eş’ar-ı Ziya ve Külliyat-ı Ziya Paşa adlı
kitaplarda toplanmıştır. 

*** Şiir
ve İnşa
adlı eserini Divan edebiyatını yermek amacıyla yazmıştır .Defter-i
Amal adlı eserinde çocukluk anıların anlatmıştır.  Ayrıca Emile (jj. ROUSSAUE) çevirisiyle Rüya
adlı röportaj eseri vardır.

ŞİNASİ  (1826-1871)
(KLASİK)

Tanzimat edebiyatında yeniliğin öncüsü olmuş bir yazarımızdır.
Dilde sadeleşmeye öncülük etmiştir.

Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkar gazetelerini
çıkarmıştır.İlk makaleyi(Tercüman-ı Ahval Mükaddimesi)ilk piyesi(Şair
Evlenmesi) yaz mıştır.**Noktalama işaretlerini ilk defa kullanmıştır.1845-1860
yılları arasında Fransa’da bulunmuş ve Fransız edebiyatını ve yazarlarını iyice
tanımış ve yazarlardan etkilenmiştir. Lamartine ve Lafontaine’den çeviriler
yapmıştır.

Didaktik
eserlerini,tartışmalarını ve eleştirilerini 
1862 yalnız başına çıkardığı Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlamıştır.

Müntehabat-ı  Eş’ar adlı eserini
daha önce yazmış olduğu şiirlerin den seçerek yapmıştır.Osmanlı atasözlerini
toplayarak Durub-ı Emsal-i Osmaniye adlı kitap yazmıştır.Tasviri Efkar
gazetesinde yazdıklarını Müntehabat-ı Tasvir-i Efkar  adlı kitapta toplamıştır.

AHMET VEFİK PAŞA(1844-1912)

Devlet adamıdır, çeşitli yerlerde yöneticilik yapmıştır.
Tiyatro alanındaki çalışmalarıyla tanınır. Molliere’nin hemen hemen bütün
eserlerini tercüme etmiştir.(17-18 eser)

Bursa valiliği sırasında kendi adıyla anılan bir tiyatro
binası inşa ettirmiş, ve eserlerinin burada oynanmasını sağlamış halka
tiyatro  sevgisini
aşılamıştır.

Lehçe-i Osmani
adlı sözlüğü yayınlamış, Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmani adlı
tarihle ilgili eserler yazmıştır.

Milliyetçilik ve
Türkçülük fikirlerinin önde gelen savunucularındandır.

Atalar Sözü adlı
eserinde atasözlerini derlemiştir.

Ahmet Vefik Paşa
taklitçilikten uzak doğu batı sentezi ürünlerin ilk örneklerini vermiştir. Kullandığı
dil onun anlatımına güzellik katmıştır.

ŞEMSETTİN SAMİ(1860-1936)

Türk
edebiyatında ilk roman olan Taaşşuk-ı Talat ü Fıtnat  adlı eseri yazmıştır.Bu eserde cariyelik ve
kölelik konularını işlemiştir.

Şemsettin Sami
edebiyat çalışmalarının yanında dille de uğraşmış devrin en büyük dil
alimidir
.Yazmış olduğu Kamus-ı Türki Türkçe bir sözlüktür.Sefiller
ve Robinson Crosue isimli eserleri tercüme etmiştir. Seydi Yahya,Besa yahut
Ahde vefa,ve Gave adlı piyesleri vardır.

Ayrıca Orhun
Abidelerini ve Kutadgu Bilig’i Türkçeye çevirmiştir.

AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912)

Sanat toplum için
anlayışına bağlı kalmış,bu nedenle Servet-i Fünun- cuları tenkit eder ve onlar
hakkında DEKADANLAR adlı makalesini yazar.

Ahmet Mithat
Efendi ansiklopedik bir yazardır.Her konuda her türlü yazılar yazar.Eserlerinde
okuyucularını bilgilendirmeye çalışır.Eserlerin de sade bir dil
kullanmıştır.Halka okuma zevkini aşılamaya çalışır.Çok yazmasından dolayı yazı
makinası 
diye adlandırılır.Amacı
ebedilik değil halkı aydınlatmaktır.Yer yer romanların akışını keser  ve uzun bilgiler verir. Romanları teknik
açıdan zayıftır.

Onun 36 roman yaklaşık 200 eseri vardır.

Eserleri

Ahmet Mithat
Efendi, Tercüman-ı Hakikat, Bedir, Devir gibi birçok gazete çıkarmıştır.

Küçük
hikayelerden oluşan Letaif-i Rivayat adlı eseri 28 hikaye- den ve 25
ciltten oluşur ve ilk hikaye kitabıdır.

Avrupa’da
Bir Cevelan
gezi yazılarından oluşur.

Romanları: Hasan Mellah.Hüseyin Fellah, Felatun Beyle
Rakım Efendi Yeniçeriler, Henüz On Yedi Yaşında, Diplomalı Kız, Kıssadan Hisse

Not: Halkı aydınlatmaya çalıştığı için  Hece-i Evvel (ilk öğretmen) olarak
bilinir.

II.Dönem Tanzimat Edebiyatı (1878-1896)

Özellikleri:

1-Sanat sanat içindir görüşü benimsenmiştir.

2-Bu dönem sanatçıları toplum sorunlarından ve
siyasetten uzak kalmış sadece edebiyatla uğraşmışlardır.

3-Bu dönem eserlerin dili ağırdır. Şairler divan edebiyatına
karşı batı edebiyatını savunmuşlardır.

4-Batı edebiyatının örneklerini başarıyla uygulamışlardır.

5-Roman ve hikayelerde 
realizm, şiirde ise romantizm akımının etkisi görülür. Kölelik cariyelik
bu dönem romanlarında da işlenir.

6-Şiirin konusu genişletilmiş ve hayattaki her güzel şeyin
şiirin konusu olabileceği görüşü esas alınmıştır. Ölüm, yokluk,hiçlik gibi
soyut kavramlar bu dönem şiirlerinin konusu olmuştur.

7-Eserlerin dili gayet ağırdır. Bu özelliklerinden dolayı
Servetifünun

Edebiyatının hazırlayıcısı olmuşlardır.

Bu dönemin başlıca yazar ve şairleri: Abdülhak Hamit
Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Nabizade Nazım, Sami Paşazade Sezai’dir.

*****Muallim Naci her ne kadar bu dönemde yaşasa da
yenicilere karşı divan edebiyatını savunduğu için dışarıda kalır.

İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Yazarları

Recaizade Mahmut EKREM


(1847-1914)

II.dönem sanatçılardan olup genç yazar ve şairlerin örnek
aldığı bir kişidir.Sanatçı roman,şiir,hikaye,eleştiri  ve roman gibi çeşitli, türlerde eser
vermiştir.Şiirlerinde romantizmin etkisi görülür.İçli duygulu şiirler
yazmıştır.Bu tarz şiir yazmasında oğlu Nejat’ın ölmesi de etkili olmuştur.

Her şeyin
şiire konu olabileceğini düşünür hatta kitap arasında kurutulmuş bir çiçek onun
için şiirin konusu olabilir.Avrupai Türk edebiyatını savunur bu nedenle Muallim
Naci  mücadele etmiştir. Kayiye nin kulak
için olduğu görüşünü savunur..

Genellikle
aruz ölçüsünü kullanmıştır.

Eserleri:

Araba Sevdası:Yanlış batılılaşmayı konu alır.Ayrıca
bu eser romantizmden realizme geçiş örneğidir.

Şiir Kitapları:Yadigar-ı Şebap,Name-i Seher,Pejmurde

Tiyatroları
Afife Anjelik,Çok Bilen Çok Yanılır,

Talim-i Edebiyat:Edebiyat bilgilerini içeren bir kitaptır.

Takdir-i 
Elhan:Eleştiri türünde yazıları vardır.

****Şiir kitabı olan Zemzeme üç ciltten
oluşur.Muallim Naci bu kitabın üzerine Demdeme adlı eleştiri türünde
eserini yazmıştır.

****Edebiyatımızda eleştiri türünün yerleşmesinde önemli bir
isimdir.

Abdülhak Hamit TARHAN


(1851-1937)

Şiirdeki batılılaşma hareketinin asıl büyük öncüsüdür.Şairi
azam olarak tanınır.Dili süslü ve sanatlıdır.Vezin ve kafiye kaygısı taşımayan
savruk bir şairidir.Genellikle şiir ve tiyatro türünde eserler vermiştir.
Tiyatroları sahne tekniğine uygun olmayıp okunmak için yazılmış eserlerdir.

Yazar romantizm
akımına uygun eser vermiştir.Eserlerinde zıt kavramlar sıklıkla yer alır.Onun
şiirlerinde ölüm,insanlık gibi soyut kavramlar geniş yer tutar.

Manzum
eserlerinde hem hece ölçüsünü hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır.

***Edebiyatımıza kır
ve köy hayatını sokmuştur. (SAHRA)

*** Edebiyatımıza
ölüm temasını sokan şairdir. (MAKBER-şiir)

Eserleri:  

Şiir Kitapları:Sahra,Makber,Halce,Ölü,Bunlar
Odur,Beladan Bir Ses,Belde,Garam

Tiyatro Kitapları:
Tarık,Fitnen, Eşber,İlhan,Hakan, Liberte, Nestelen Sardanapal(Sardanapal  ilk manzum piyesidir)

Not: Edebiyatımızda tezatlar şairidir.

Samipaşazade  SEZAİ
(1860-1936)

Batı
tarzında yazmış olduğu hikayeleri ile tanınır.Roman ve hikayelerinde çevreyi
tanıtır.Kişilerin ruh tasvirlerini yapmak suretiyle gözleme önem verdiğini
gösterir.Konuşma bölümlerinde dil oldukça sade ve doğaldır.

Sergüzeşt  adlı romanıyla tanınmaktadır.Esir
ticaretinin sosyal hayattaki yeri realist bir biçimde anlatılmıştır.Eserde
Dilber(cariye) isimli bir kızın esir edilmesi ,çileli hayat macerası, ve Nil
nehrine atlayarak  intihar etmesi
anlatılır.

***Yeğeni İclal’in 
ölümü üzerine İclal adlı mersiyesini yazar ve bu mersiye düz yazı
şeklindedir.

***Şir isimli
bir tiyatro eseri vardır.

***Küçük Şeyler’se Alphonse Dudet etkisiyle
yazdığı,edebiyatımızın ilk gerçekçi küçük hikayelerini
toplamıştır.Edebiyatımıza kısa hikaye türünü sokan kişidir.

***Rumuz-ul Edep
adlı eserinde makale,sohbet ve bazı hikayelerini toplamıştır.

Nabizade NAZIM (1862-1893)

Roman ve hikayeleri ile tanınır.Realizm ve Natüralizm
akımlarının etkisinde kalmıştır.En önemli eserleri Zehra ve Karabibik’tir.

Karabibik:
Edebiyatımızda ilk köy romanı olarak tanınır.Olay Antalya’nın bir
köyünde geçer.Karabibik,roman kahramanının köydeki lakabıdır.Yazar eserde
kahramanların yetiştikleri çevrenin dili 
ile konuşturmuştur.Eserde  pek çok
sözcük mahalli kullanım ile karşımıza çıkar.

Zehra:
Zehra adlı eserinde olay kıskançlık teması üzerine kurulmuş -tur.Zehra roman
kahramanının ismidir.Yazar bu romanda geniş psikolojik tahlillere yer
vermiştir.Eserde İstanbul’dan kesitlerle aile içinde,insanlar arasındaki
tartışmaları ortaya koyar.

Yadigarlarım, Sevda,Bir Hatıra, Haspa adlı eserleri hikaye türünde
yazılmış eserlerdir.

Muallim NACİ
(1850-1893)

Eski yeni tartışmasında eski edebiyat yanlılarının lideri
durumunda dır.Batı edebiyatını tanımış olmasına rağmen divan edebiyatından
kopamamıştır.Yeni edebiyatı savunan Recaizade Mahmut ile anlaşamaz. Bu tartışma
hayli uzun sürmüştür.Muallim Naci,Malumat;Recaizade de Servet-i Fünun adlı
dergide görüşlerini açıklamışlardır.Bu tartışmanın neticesinde Recaizade’nin
etrafında Servet-i Fünuncular toplanmıştır ve Servet-i Fünun edebiyatını
oluşturmuşlardır.

Islahat-ı Edebiye:
edebi bilgiler verdiği kitaptır.Recaizade’nin Zemzeme’lerine karşılık
Demdeme’yi yazmıştır.

Eski edebiyatı
savunmasına rağmen oldukça sade bir dili vardır. Tanzimatta en sade ve en
kusursuz nesir onundur. Dili başarıyla kullanır.

 Eserleri

Şiir Kitapları:Şerare,Ateşpare,Sümbüle,Füruzan

Sözlük         :
Lügat- Naci

Eleştir         
:Muallim,Yazmış Bulundum,Demdeme

Hatıra          :
Ömer’in Çocukluğu

Tiyatro        : Heder

 

Tanzimat Edebiyatı Slaytı İndir


Cover Image

Anlatım Bozukluğu – Slayt

Nisan 24, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

Anlatım bozukluğu konulu 32 slaytlık konu anlatımı şeklinde power point sunumu. Anlatım bozukluğu konusu bütün çeşitleriyle ele alınıp örneklerle genişletilmiş. Anlatım Bozukluğu konulu slaytı aşağıdaki renkli bağlantıyı tıklayarak indirebilirsiniz.

ANLATIM BOZUKLUĞU



1) Gereksiz Sözcük Kullanma:

Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
*Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar.
*Onunla ilk tanışmamızı unutamam.

2) Sözcükleri birbiriyle karıştırma:
Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin karıştırılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.
*Uzun saçlı bir genç geldi,kendini bize tanıştırdı.
*Bu iki olay arasında hiçbir ayrıcalık yok.

3) Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma:

Sözcük anlamlarına uygun yerde kullanılmadığı zaman ya da yanlış anlama gelecek şekilde kullanıldığında anlatım bozukluğu doğar.
*Dünden itibaren yağmur yağıyor.
*Bu yıl babamın yüzünden sınıfı geçtim.

Anlatım Bozukluğu Slaytı İndir


Cover Image

Türk Edebiyatında Roman – Slayt

Nisan 2, 2010 Okuma süresi: 3 dakika
Roman nedir

Roman türünün Türk edebiyatındaki gelişimini anlatan slayt çalışması. Romanın tanımı, ilk romanlar, edebiyatımızdaki ilk romanlar, edebiyat dönemlerinde romanın izlediği seyir, öne çıkan sanatçılar gibi roman konusunda sorulan, anlatılabilecek hususlar slaytta ele alınmış. Türk Edebiyatında Roman slaytını alttaki renkli bağlantıya tıklayarak indirebilirsiniz. 

Slayttan bir bölüm

Türk edebiyatına roman Fransızca’dan yapılan çevrilerle girdi. Bu çevirilerden ilki Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan yaptığı Terceme-i Telemak’tır. Daha sonra adı bilinmeyen bir çevirici Victor Hugo’nun ünlü romanı Sefiler’i (Les Miserables) çevirdi. 1860-1880 yıları arasında başta Fransız yazarlar olmak üzere bir çok Batılı yazarın eseri Türkçe’ye çevrildi. İlk Türk romanı Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir. Sami’den sonra Ahmed Mithad romanlarıyla Türk romanının gelişmesine katkıda bulundu.

Türk romanı asıl Tanzimat döneminde gelişti. Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası yeni teknikler kullanılan Batılı anlamda türüne en yakın ilk Türk romanıdır. Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ilk usta romanlar ve usta yazarlar kendilerini gösterdi. “Sanat sanat içindir” tezini savunan bu yazarlar aşk ve acıma gibi konuları işledi. Halid Ziya Uşaklıgil bu dönemin en önemli romancısı sayılır. Aşk-ı Memnu (1925) adlı romanı günümüzde de en başarılı Türk romanlarından biridir. 1910’dan sonra milli duyguların ağır basmasıyla birlikte “Genç Kalemler” dergisi çevresinde Türkçülük akımı gelişti.

Türk Edebiyatında Roman Slaytı İndir


Cover Image

Sözcük Türleri Testi 3 (Fiiller 1)

Mart 20, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Fiilleri konu alan 21 soruluk yaprak test. Bireysel çalışma ve sınıfta topluca kullanım için uygun.

TESTTEN ÖRNEK SORULAR

Aşağıdakilerden hangisinde iş, oluş, durum bildiren fiiller birlikte verilmiştir?
A)Uyumak, beklemek, sararmak
B)Solmak, ağlamak, gülmek
C)Almak, büyümek, oturmak
D)Anlatmak, sevmek, giymek
E)Çalışmak, bayatlamak, kararmak

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bileşik zamanlı eylem kullanılmamıştır?
A)Koşsa da artık arkadaşlarına yetişemezdi.
B)İçlerindeki eksikliklerin tümünü giderdi.
C)Çocuk ödevini yaparken rahat bırakılmalıydı.
D)Biraz daha erken kalksaydın daha iyi olurdu.
E)Hiçbir zaman hiç kimseye boyun eğmemişti.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi çekimli bir fiildir?
A)Aldığı arabanın rengi masmaviydi.
B)Eskiden saçları oldukça uzunmuş.
C)Bursa’da dallar yeşermiş, şimdiden.
D)Dün getirilen bulaşık makinesi bozukmuş
E)Yürüyeceğiniz yol, epey dikenli arkadaşlar.


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler