KALDIRIMLAR NEYLE YAPILDI?
Sadrazam Fuat Paşa, Hocapaşa semtinde çıkan bir yangından istifade ederek kaldırımları genişletmiş.Fakat bir çok kişi kendini eleştirmekteymiş.Eleştirenler arasında Şehremini ihtisas ağası Hüseyin Bey de varmış.Bu zat bir gün Fuat Paşa ile karşılaşınca yapılanları sanki beğenmiş gibi:
-Sokak ve kaldırımlar sayenizde çok rahat ve güzel oldu Paşa hazretleri, deyince Fuat Paşa cevabı yapıştırdı:
-Evet o kaldırımlar, bize atılan taşlarla yapıldı.
ÇALAR SAAT
Bir gün padişah İncili Çavuş’a bir saat hediye eder.Aradan belli bir zaman geçer.Ve yine padişahın huzuruna gelir.Padişah sorar:
-hediyemi beğendin mi, der.İncili Çavuş:
– Kaybettim hünkarım,deyince padişah celallenir:
-Bre sen, hediyeme böyle mi değer veriyorsun?
-Kabahat sizde sultanım…
-Kabahat nasıl bende olabilir?
-Efendim, bendenize çalınan bir saat yerine çalar bir saat hediye edebilirdiniz.
YAHYA KEMAL’İ MAHVEDEN ŞİİRLER
Yahya Kemal’e gelenlerden biri şaire:
-Gençlerden biri dün sizin bir şiirinizi okudu,der.Yahya Kemal gayet sakin:
-Okusun!
-Fakat okurken şirinizi mahvetti.
-Çok iyi etmiş.
-Nasıl?
-Evet, çok iyi etmiş…O şiirler beni mahvetmişti.Genç arkadaş da onu mahvetmek suretiyle benim intikamımı almış…
HEPSİ BENİM İÇİN
Necip Fazıl bir gün milliyetçi şairlerden Osman Yüksel Serdengeçti’ye bir tomar kağıt göstererek:
-Benim soyum Kısakürek ailesi, Dulkadiroğullarına dayanıyor…İşte şeceremiz,der.
Osman Yüksel bu övünme karşısında:
-Üstad, anladım, çok güzel, güzel ama; ne yazık ki siz bu şecerenin en altında kalmışsınız,diye itiraz eder.Necip Fazıl’ın cevabı hazırdır:
-Bütün bu gelip geçenler beni hazırlamak için gelmiş, geçmişlerdir!
AĞZIMI BİR AÇARSAM
İbnülemin M. Kemal, dişlerini yaptırıyordu.Çenesi dar ve kısa olduğundan dişçi zorlanıyor ve başarılı olamıyordu. Üçüncü defa ölçü alınıp yapılan dişler yine olmayınca dişçi çaresiz:
-Beyefendi, kabahat bende değil, çeneniz yok da ondan der.
Sinirlenen üstad, hidedtlenerek dişçiye bağırır:
-Haydi gevezeliği bırak da işini yap.Ağzımı bir açarsam çenem var mı yok mu anlarsın, der.
OSMANLI SİGORTA ŞİRKETİ
İngiliz büyükelçisi ülkemizde vazifeliylken evlerin dış cephesindeki “Ya Hafiz” yazılarının ne anlama geldiğini Fuad Paşa’ya sorar.Keçecizade Fuad Paşa’nın cevabı hayli ilginçtir:
-O gördüğünüz Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.
KİM İYİ HOCA
Grünfeld, çocukken keman dersleri almaktaydı.Bir gün hocası Grünfeld’e sitem etti:
-Senin yaşındayken ben bu parçayı senden daha iyi çalıyordum.
Grünfeld hemen atılır:
-Demekki sizin keman hocanız benimkinden daha iyiymiş.
NADİR GÜLER
Ünlü karikatürist Cemal Nadir Güler’e:
-Siz hiç gülmez misiniz,diye sorulur.
Cemal Bey:
-İsmime dikkat buyurursanız nadiren güldüğümü görürsünüz,der.
KALEM İLE OLMAYINCA...
Ahmet Mithat Efendi bir gün Lastik Sait adlı bir gazeteci ile fikir mücadelesine girer. Her iki yazar da gazete köşelerinden fikirlerini ifade ederek karşı tarafa yüklenirler.Tartışma günlerce uzar ve Ahmet Mithat sıkılır.Tartışmayı bırakmak için karşı tarafa”kalem bırakma” önerir.Ama adamın adı “lastik”, tartışmayı lastik gibi uzattıkça uzatır.Ahmet Mithat bakar ki olacak gibi değil, Sait Bey’i tenha bir köşede sıkıştırıp evire çevire döver.
Tartışmanın birden kesildiğini görenler Ahmetmithat’a sorar:
_Ne oldu üstad artık tartışmıyorsunuz?
Ahmet Mithat gülerek:
-Ee,bizimle kalem tartışmasına girmek herkesin haddi değil,Sait Bey tarafımızdan susturulmuştur,der.
ABDÜLHAK HAMİD TARHAN’IN KADIN YORUMU
Bir mecliste “Kadın nedir” sorusuna cevap aranmaktaydı. Abdülhak Hamid
-Karı koca hayatında karı demek arı demektir, der. Süleyman Nazif buna itiraz edince üstat şu açıklamayı yapar:
-Benim ‘Kadın arıdır.’ dememin sebebi şudur: Arı hem iğnesini sokar, can yakar
hem de petek petek bal verir.
ONUNKİLERİ SİZE SÖYLÜYOR MUYUM?
Sultan Abdülaziz Paris’te iken Üçüncü Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya padişahla alakalı latifeler yapar ve sıkı sıkı tembihte bulunarak:
-Sakın bunları padişaha söyleme, der. Fuat Paşa şu cevabı verir:
Merak buyurmayınız Haşmetmeab, söylemem. Hem Padişah Hazretlerinin sizin hakkınızda söylediklerini size söylüyor muyum?
SIKILAN FİKİR
Şahabettin Süleyman bir gün Ahmet Haşim’e:
-Üç gündür kafamda önemli bir fikir saklıyorum, deyince Haşim onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek:
-Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kimbilir ne kadar sıkılmıştır?
CAM
Arif Nihat Asya’ya bir sohbet sırasında:
-Eğilir, bükülür, katlanır, istenilen şekle sokulur cam imal edilmiş, derler.
Arif Nihat, buna şu cevabı verir:
-Desene eninde sonunda camı da kendimize benzettik.
ABDÜLHAK HAMİD TARHAN’IN KADIN YORUMU
Bir mecliste “Kadın nedir” sorusuna cevap aranmaktaydı. Abdülhak Hamid
-Karı koca hayatında karı demek arı demektir, der. Süleyman Nazif buna itiraz edince üstat şu açıklamayı yapar:
-Benim ‘Kadın arıdır.’ dememin sebebi şudur: Arı hem iğnesini sokar, can yakar
hem de petek petek bal verir.
ONUNKİLERİ SİZE SÖYLÜYOR MUYUM?
Sultan Abdülaziz Paris’te iken Üçüncü Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya padişahla alakalı latifeler yapar ve sıkı sıkı tembihte bulunarak:
-Sakın bunları padişaha söyleme, der. Fuat Paşa şu cevabı verir:
Merak buyurmayınız Haşmetmeab, söylemem. Hem Padişah Hazretlerinin sizin hakkınızda söylediklerini size söylüyor muyum?