SONE (ŞU VAKİTSİZ GİDEN YAZ)

Şubat 21, 2010 Okuma süresi: 2 dakika
Batı edebiyatından aldığımız bir nazım şeklidir.Şiirin ilk iki birimi dörtlüklerden ve son iki birimi üçlüklerden oluşmak üzere toplam on dört mısralık bir nazım şeklidir.Birimlerin son mısraları anlamca daha yoğundur.Bu nazım şeklini Batı’dan Servet-i Fünuncular getirmiştir.Önce İtalyan edebiyatında görülen sone nazım şekli oradan Fransız edebiyatına geçmiştir.İlk kez sone nazım şekliyle şiir yazan şairimiz Cenap Şehabettin’dir.

ŞU VAKİTSİZ GİDEN YAZ

Şu vakitsiz giden yaz, erken inen akşamla,
Kapanmış pancurlara dayayarak başını,
Dinle solgun bahçenin kalbe anlattığını,
Ağacın yaprak yaprak, havuzun damla damla.

Kuşlar sanki yaralı, benzin sararmış gamla,
Duymak güneşin, rengin bizi bıraktığını
Günler günü vefasız leyleklerin akını.
Ah uzak palmiyeler… Kaçmak seninle yazla.

Çardak altları bitti, bitti üzümün tadı,
Artık ihtiyar çamlar, selviler saltanatı,
İşte bir kere daha harap oldu bahçeler.

Ürperen vücudunu yavaşca koluma ver.
Gözlerinde okunan bütün hüznü eylülün,
Karanlıktan, geceden, ölümden korkan gönlün.

ZİYA OSMAN SABA


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: AKINCI TÜRKÜLERİ

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: 4 dakika
mehmet fuad köprülü-fuat köprülü-Fuad Köprülü-akıncı-akinci-akıncı türküleri-epik şiir-fuat köprülü
AKINCI TÜRKÜLERİ

Tuna boylarında sıra selviler
Tan yeli estikçe sessiz ağlarmış;
Gül bahçelerinde baykuşlar öter…
Şu viranelikler eski bağlarmış!

Namaz-gâh bir otluk: Kalmamış taşı;
Çeşmelerden akan : Kanlı gözyaşı…
Orda bir güzei var, çatılmış kaşı;
Ak alnına kara çatkı bağlarmış!

Kırık minareden duyulmaz ozan..
Hep ocaklar sönmüş, devrilmiş kazan.
Bir inilti duydum, sandım bir ozan;
Sesime ses veren karlı dağlarmış!

Söğüd dallarında hasta serçeler
Eski akın destanını heceler..
Tuna ağlıyormuş bâzı geceler:
Göğsünde kefensiz şehîdier varmış!

Bozulan bağların üzümü acı;
Âsî köle kesmiş eski haracı;
Yine yedi kıral giymişler tacı…
Şahin yuvasını kargalar sarmış!

Haydi eski ozan, al sazı ele,
Düşmanlar içine düşsün velvele.
De ki: Hor bakmayın bu durgun sele;
O, yetmiş bir kavme akın çıkarmış!


MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: İSTANBUL

Ocak 28, 2010 Okuma süresi: 2 dakika
İSTANBUL-yusuf özcan-mirac-musıki-çeşme-şiir-edebiyat-cumhuriyet edebiyatı-Nedim-üsküdar-Itri-Fatih-Yavuzistanbul-türk-Sinan-mimar Sinan-mimar sinan-adalar-Adalar


İSTANBUL

İstanbul! O güzel dilini almışsın belki kuşlardan
Miraca mı çıkılır acep o dik yokuşlardan
Sevmemek mümkün müdür Üsküdar’ı,Çamlıca’yı,Adalar’ı
Yaşamış ve yaşıyor güzel İstanbul en güzel sevdaları

Ey İstanbul, çeşmelerinde duyulan su musıkisi
Kimbilir ya Nedim’in şiiridir,ya Itri’nin bestesi
Bu şehir Türk’ündür,Fatih’indir,Yavuz’undur,Sinan’ındır
İstanbul seni böyle güzel gösteren imanındır.

YUSUF ÖZCAN


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: BAKARSIN

Ocak 28, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
şiirara-şiir ara-cumhuriyet dönemi şiiri-zaman temalı şiir-zamandan şikayet-yaşlanma şiirleri-yaşlanmaktan korkmak-lirik şiir-lirizm-lirikşiir-şiir perisi-şiir defteri-şiir divanı-divan-şşir paylaş-şiir beğen- şiir dinle-şiir oku

BAKARSIN

Günler ayları aylar yılları kovalar
Bakarsın ki saçlarına kar yağmış
Anlarsın bitince içindeki sevdalar
Hayat sönmüş bir yanardağmış

Zevk vermez olur şimdi hoşlandıkların
Unutulur zamanla hasretle andıkların
Terk eder gider bir gün dost sandıkların
Bakarsın ki saçlarına kar yağmış

YUSUF ÖZCAN


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: BİN BİRİNCİ GECE

Ocak 27, 2010 Okuma süresi: 3 dakika
Binbir Gece-bin bir gece-binbir gece-BinBir gece-binbir Gece-Bin Birinci gece-binbirinci gece-bin birinci gece-Bin Birinci Gece-Bekir Sıtkı Erdoğan-bekir sıtkı erdoğan-şiir-hisar şairi-hisarcılar-memleket şiiri-memleket edebiyatı-anadolu-Anadolu-gurbet-yorgunum hancı-ser yavaş yavaş-gurbetten gelmişim yorgunum hancı

BİN BİRİNCİ GECE
Gurbetten gelmişim yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Perdeleri ger yavaş yavaş

Sıla burcu burcu ille ocağım
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım
Otur başucuma sor yavaş yavaş

Güç bela bir bilet aldım gişeden
Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan
Hancı n’olur elindeki şişeden
Bir kaç yudum daha ver yavaş yavaş

Ben o gece hem ağladım hem içtim
İki gün diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan Niğde’yi geçtim
Uzaktan göründü bor yavaş yavaş

Garibim herşey bana yabancı
Dertliyim çekinme doldur hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş

Bende bir resmi var yarısı yırtık
On yıldır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş

İşte hancı ben her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim
Kaldır artık boş kadehi neyleyim
Şu benim hesabı gör yavaş yavaş

BEKİR SITKI ERDOĞAN


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: KARADUT

Ocak 27, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU şiirleri-Bedri Rahmi şiirleri-bedri rahmi şiirleri,ressam şair-memleket edebiyatı-memleket edebiyatçıları-Anadoluculuk-anadolu-Anadolu-çingene-karadut-çatalkara-çatalkaram-çingenem-karadutum-nar tanem nur tanem bir tanem-fatih kısaparmak

Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
vee…

Sigara paketlerine resmini çizdiğim,
Körpe fidanlara adını yazdığım,
Karam, karam,
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt, buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekun azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan,
Kibrit çöpü gibi kırılan,
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan,
Artık otlar, göstermelik atlar gibi bedava yaşayan,
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum.
Netmiş, neylemiş, nolmuşum,
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül,
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmus, yıkanmış adam olmuşum.
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun…

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: DAĞLAR GİBİ

Ocak 27, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Osman Yüksel SERDENGEÇTİ şiirleri-Milliyetçilik şiirleri-Türklük şiirleri-cumhuriyet dönemi şiirleri-1944 olayları-ortaasya türkleri-dağ şiirleri-bozkurt-bozkurtlar-ülkücü-ülkücülük-Türkçülük-Turancılık-1944 Milliyetçilik olayları-Türkçülük Turancılık davası

DAĞLAR GİBİ

Baştanbaşa heyecanım
Yanar alev alev kanım
Semalarda var vatanım
Dağlar gibi dağlar gibi

Gerçek çıkar rüyalarım
Hudutsuzdur hülyalarım
Var koskoca dünyalarım
Dağlar gibi dağlar gibi

Hamisiyim ben ayların
Bozkurduyum Altayların
Vardır altın saraylarım
Dağlar gibi dağlar gibi

Sabahlanan at gibi ülküm
Gönül zenginliği mülküm
Viyana’yı saran Türk’üm
Dağlar gibi dağlar gibi

Kar’osman der,yerim hisar
Bana dönen toplar susar
Bağrım volkan lavlar kusar
Dağlar gibi dağlar gibi

Osman Yüksel SERDENGEÇTİ


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: ANALAR

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: 4 dakika

ANALAR

Garibin anası pencerelerden

Yanık türkülerle yollara bakar

İncecik yüzünde her akşam üstü

Çizgi çizgi nokta nokta bir efkar.

Fakirin anası her sabah sessiz

Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna

Elleri koynunda kalır çaresiz

Bin pişman doğduğuna,doğurduğuna.

Mahkumun anası susar konuşmaz

Suçu kendisinde sanır.

Kaçar insanlardan aydınlıklardan

Duvarlara bile baksa utanır.

Açılsa üstüm biraz,duyar da gece yarısı

Kalkar yatağından gelir

Bir mübarek el usanır yorganıma usulca

Bilirim anamın elidir.

Bir merhamet bir sıcaklık bir gurur

Yavrum diyen sesinde

Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur

Beyaz tülbentinde,seccadesinde.

Karımın anası anama benzer

Öylesine yakın duygulu ince.

Özü sözü bir,yayla gözesi kadar berrak

Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince

Yüreği destanlar gibi sımsıcak.

Ve alnım açıksa,başım dikse

Dirliğimiz varsa,mutluysam

Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir.

Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum

Ve yavrumsa herşeyi bana sevdiren bir bir

Bu mutluluk bu düzen bu bitmeyen aydınlık

Anasının yüzü suyu hürmetinedir.

YAVUZ BÜLENT BAKİLER


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: ANADOLU GERÇEĞİ

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

ANADOLU GERÇEĞİ

Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla
Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla
Yaşadın mı bir yağmur duasını
Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi
Kulak verdin mi yürekten kavala, saza
Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla
Durdun mu toprakta namaza ?

Bilir misin köylerde akşam olunca
Çekilir el ayak ortalıktan...
Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı.
Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan
Kurbağa feryatları, köpek ulumaları...

Geceleri süt kokan, gübre kokan evleri
Topraktır hep damları, duvarı kerpiç...
Seferberlik yıllarını dinlerken ürpererek
Tandır başlarında uyudun mu hiç?

Kış günleri trenlerle geçtin mi uzak köylerden
Gördün mü dehşetini, tipinin karın...
Çektin mi hiç acısını istasyonlarda
Tandır ekmeği satan, yumurta satan
Yarı çıplak çocukların...

Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selâmını esirgemeden
Savuş git içimizden...

YAVUZ BÜLENT BAKİLER


CEBECİ CAMİİ

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: 2 dakika


Cebeci Camii’nde ezan okunur.
Kapısı önünde fakir fukara…
Al git bu sevdayı başımdan rüzgar.
Al git uzaklara.

Bir alem düşünürüm ezan sesinde;
Bir alem: Ötenin çok ötesinde.
Kimseler görmese, gidip diz çöksem;
Ağlasam caminin bir köşesinde…

Cebeci Camii’nde Kur’an okunur.
Ve büyür içimizde bir bilinmez yerimiz.
Çiniler, kubbeler, mermer sütunlar…
Yanar kandil kandil yüreklerimiz.

Kandillerde ışık, kubbelerde ses.
Renk olsam çinilerde.
Bir beyaz taş olsam cuma günleri
Mü’minlerin gelip geçtiği yerde.

Bir küçük güvercin gibiyim şimdi.
Eridi içimdeki benlik.
Ne olur bitmesin bir ömür boyu.
Gönlümde yer eden serinlik…

Her gün yeni baştan iri ve güzel.
Bir beyaz gül gibi açar gönlümde şafak,
Ne güzel ya Rabbim; Rabbim ne güzel,
Türk-İslâm yaratılmak…

YAVUZ BÜLENT BAKİLER

Cover Image

LEYLA – I

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Gurbette vatanı yaşayanlar vatana hasrettir,
Vatanda gurbeti yaşayanlara yaşamak derttir.
Leyla hayal oldu yıllar var ki
Ne vatanda ne gurbetteyiz biz
Mecnun’un leyla’sına değil
Akif’in Leyla’sına hasretiz.

Yusuf ERBAY


KANDAŞIM

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika


Kandaşım…
Seni düşünüyorum
Sen çakılısın Tuna boyuna
Ben burada yalnız,
Dilekler attım Tuna suyuna.

Senin yüreğinde ayı pençesi
benim yüreğimde sızı,
Kan damladı bayraklarımıza
Kan, leke oldu seninkinde
Benimki zaten kırmızı…

Kandaşım…
Seni düşünüyorum
Petöfi’yi düşünüyorum.
Yüreğinde bir kızıl kurşun
Dilekler atıyor Tuna suyuna
“Kurt çocukları vuruşun!”

SELAHATTİN BOZDOĞAN


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler