Cover Image

Başka Olur Ağaların Düğünü

Kasım 2, 2023 Okuma süresi: 8 dakika

Kemal Bilbaşar’ın 1972’de yayımlanan romanı.

Eserde olaylar Ege Bölgesi’nde bir kasabada geçer.
Romanda açıkça söylenmese de olaylar 1950’li yıllarda geçmektedir.
Eserde üçüncü tekil şahıs anlatıcı ile ilahi bakış açısı kullanılmıştır.
Roman, önceki romanların çoğunda olduğu gibi bir sınıf çatışması içermez. Burada iki ağa (Hüseyin Ağa, Osman Ağa) arasında bir rekabet söz konusudur. Yazarın diğer romanlarından farklı olarak ağalar, olumsuz özelliklerinin yanı sıra insani yanlarıyla verilir. Bu sayede yazar, klişe ağa tiplerini anlatmaktan kurtulmuş; onları realist bir biçimde ele alabilmiştir.
Yazarın diğer romanlarında olduğu gibi bu eserinde de idealleri uğruna mücadeleyi göze alan, kasabada yetişmiş ve hizmet etmek için yine kasabasına dönen bir kişi vardır (Doktor Murat).
Romanın ağırlık merkezini Osman Ağa’nın kızı Menekşe ile Doktor Murat arasında yaşananlar oluşturmaktadır.


Özet

Olaylar Ege’nin bir kasabasında geçer. Hüseyin Ağa ile Osman Ağa kasabanın önde gelen zenginleridir. Hüseyin Ağa, oğlu Tahir için Osman Ağa’nın kızı Menekşe’yi düşünmektedir. Ancak doktor olarak kasabaya dönen Murat işleri karıştırır. Çünkü Menekşe, daha Doktor Murat gelmeden onun fotoğrafını görüp âşık olmuştur. Murat, kasabaya geldiğinde bütün kadınların dikkatini çeker ancak o, mütevazı ve içine kapanık biridir. Şehirde okurken derslerden başka bir şey düşünemediği için bu ilgi onu bunaltır.
Babasını küçük yaşta kaybeden Murat, annesi Fatma Bacı ile yaşamaktadır. Murat, kasabanın zenginlerinden uzak durmaya çalışırken yoksullara el uzatıp onları ücretsiz tedavi eder. Evinin bir bölümünü de muayenehaneye dönüştürür. Kısa sürede de tüm kasabadan saygı gören biri hâline gelir.
Osman Ağa’nın kızı Menekşe, Murat’ı elde etmek için çeşitli oyunlara başvurur. Türlü planlarla hastalanıp Murat’ı görmeye çalışır. Murat da Menekşe’ye karşı boş değildir. Bir yandan Menekşe’ye karşı mesafeli durarak genç kızın namusunu koruduğunu düşünürken öte yandan onun kadar cesur olamadığı için kendine kızar.
Menekşe ise kurnaz ve aklına koyduğunu yapan bir kızdır. Hüseyin Ağa’nın oğlu Tahir’e hiçbir zaman idealindeki erkek gözüyle bakmaz, onu sürekli Murat’la kıyaslar. Tahir ise romanda kaba saba, koca kafalı, sevimsiz ve beceriksiz bir genç olarak betimlenir. Tahir buna rağmen kendine çalımlı bir hâl vermeye çalıştığı için roman boyunca komik durumlara düşer.
Menekşe’nin babası Osman Ağa ise aslını inkar eden, kendini olduğundan farklı göstermeye çalışan biridir. Kendisini şehirli olarak gördüğü için diğer insanları hor görür. 

Bu arada Hüseyin Ağa, Menekşe ile Doktor Murat’ın arasını açmak için Murat’a Osman Ağa’yı kötülemektedir. Murat’ı kızı Hüsniye için düşünen Hüseyin Ağa’nın en belirgin özelliği paraya olan düşkünlüğüdür. Irgatlara para dağıtırken bile eli titrer. Oğlunu evlendireceği kızda aradığı tek özellik zenginliktir. Menekşe’ye de bu yüzden talip olur.
Murat, Hüseyin Ağa’nın kendisini kızıyla evlendirmek istemesine bir anlam veremez. Fatma Bacı ise oğlunun bir an önce evlenip mutlu bir yuva kurmasını ister. Bu arada Hüsniye’nin yolunu beklediği bir sevdiği vardır.
Bir süre sonra Hüseyin Ağa, Menekşe’yi oğlu Tahir’e ister. Osman Ağa, Menekşe’yi Tahir’e vermek istemez. Ancak Hüseyin Ağa’yı kırmak da istemediği için düğünün büyük şehirde yapılmasını ister. Cimri olmasıyla tanınan Hüseyin Ağa, çok masraflı olacağı için kızı almaktan vazgeçer. Ancak sonradan pişman olur. Çünkü kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiştir. Sözünden dönmüş olmamak için başka bir yol bulur, Osman Ağa’ya traktörlerini yarıştırmayı teklif eder. Hüseyin Ağa’nın traktörü yarışı kazanırsa Menekşe’yi oğluna alacaktır.
Hüseyin Ağa, Arabacı Süleyman (Sülüman) ile iş birliği yaparak Osman Ağa’nın traktörünü kullanacak olan adamı kasabadan uzaklaştırır. Böylece Osman Ağa’nın traktörünü kullanacak kimse kalmamıştır. Bu sırada Murat, Osman Ağa’nın imdadına yetişir. Murat, zaten Menekşe’ye içinden geldiği gibi davranmadığı için pişmanlık duymaktadır. Traktör yarışında onun için mücadele ederek Menekşe’ye sevgisini göstermek ister.
Osman Ağa, doktor olmasına rağmen Murat’ı rahmetli babası doğramacı olduğu için beğenmez. Hâlbuki kendi babası da oduncudur. 

Arabacı Süleyman’ın yaptığı hilelerle yarışı kaybeden Murat, utancından kasabayı terk eder.
Hazırlıklar başlar, düğün İstanbul’da yapılacaktır. Tahir, düğün sırasında komik durumlara düşerek Menekşe’nin gözünde daha da küçülür. 

Düğünün yapıldığı mekânda garsonluk yapan Tuzsuz Bekir ise Tahir’in okul arkadaşıdır. Bekir aynı zamanda Murat’ın da arkadaşıdır. Tahir, arkadaşını görmezden gelmiştir. Murat, o gece tesadüfen düğünün yapıldığı otele gelir. Murat ile konuşan Bekir, onun Menekşe’ye duyduğu aşkı fark eder.
Menekşe ve Tahir düğünde iyice sarhoş olmuştur. Menekşe, lavaboya gitmek için dışarı çıkarken odasını karıştırmamak için odasının kapısına bir havlu bırakır. Bekir de havluyu alarak Murat’ın bulunduğu odanın kapı koluna asar. Menekşe, sabah uyandığında kendisini Murat’ın yatağında bulur. Bunu fırsat bilen Menekşe, Murat’ın kendisini kaçırdığını söyler. Murat olan bitenden ilk önce bir şey anlamasa da Menekşe’nin yalanına karşı çıkmaz.
Murat, Hüseyin Ağa’nın yaptığı düğün masraflarını karşılama sözüyle Menekşe’yle evlenmek istediğini söyler. Hüsniye de evi terk edip yavuklusunun yanına gider.
Osman Ağa, düğünde çıkan rezaletten sonra köklü bir değişim geçirerek asalet sevdasından vazgeçer. Şehirli görünmek için giydiği kıyafetleri çıkararak köylü kıyafeti giyer. Kasabada evlenen Menekşe ile Murat mutlu bir yuva kurarken Tahir kasabayı terk eder.

İlgili Sayfalar

👉 Kemal Bilbaşar
Yararlanılan Kaynaklar

Kemal Bilbaşar’ın Hikâyeleri, Romanları ve Tiyatroları Üzerine Bir İnceleme; Müberra Bağcı Tayfur
Kemal Bilbaşar’ın Romanlarındaki Kalıplaşmış İfadeler Üzerine Bir İnceleme, Filiz Kurğa Örmek


Cover Image

Erdal Öz (1935

Kasım 11, 2022 Okuma süresi: 13 dakika








Erdal Öz (1935 – 2006)





Erdal Öz (1935 – 2006)

Erdal Öz

  • Öykü ve roman yazarı, yayımcı.
  • 1935’te Sivas’ta doğdu.
  • 1969’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
  • Siyasi görüşleri nedeniyle üç kez tutuklanarak yargılandı ve aklandı.
  • Yaralısın romanı ile üne kavuştu.
  • Uzun yıllar kendi kurduğu Can Yayınlarını yönetti.
  • 6 Mayıs 2006’da İstanbul’da öldü.
  • Ölümünün ardından adına bir edebiyat ödülü kondu.

Aldığı Ödüller

  • Yaralısın — 1975 Orhan Kemal Roman Armağanı
  • Sular Ne Güzelse — 1998 Sait Faik Hikâye Armağanı
  • Cam Kırıkları — 2001 Sedat Simavi Ödülü

Sanat Anlayışı

  • Daha çok öykücü olarak tanınmıştır.
  • 1950 kuşağının önde gelen öykücülerinden biridir.
  • 1970’ten sonra toplumcu gerçekçi bir çizgiye yönelir.
  • Öykü ve romanlarında özellikle 12 Mart döneminde yaşanan hukuksuzlukları kaleme aldı. 
  • Eserlerinde bireyin baskı ve korku karşısındaki yalnızlığını, ezikliğini, direncini ve umudunu yansıttı.
  • Dili oldukça yalındır.
  • Sözü uzatmayı sevmeyen yazarın cümleleri de genellikle kısadır.

Eserleri

  • Öykü: Yorgunlar, Kanayan, Havada Kar Sesi Var, Sular Ne Güzelse, Cam Kırıkları
  • Romanları: Odalarda, Yaralısın
  • Anı: Gülünün Solduğu Akşam, Defterimde Kuş Sesleri
  • Gezi: Bir Gün Yine Allı Turnam

Yaralısın

  • Bir 12 Mart romanıdır. 
  • Roman, 12 Mart 1971’deki askerî müdahale sonrasında cezaevlerinde yaşananları anlatmaktadır. 
  • Romanda 12 Mart döneminde evi basılarak tutuklanan bir gencin cezaevinde işkencelere maruz kalışı anlatılır. Genç, işkenceler sonrasında konulduğu koğuştaki adi suçlulara benzeyip onlar gibi sıradanlaşır.
  • Romanda kahramanın kimliğinden ya da geçmişinden bahsedilmez. Okuyucu, tutukluyu sadece gördüğü ve büyük bir metanetle dayandığı işkencelerle tanır.
  • Romanda genel olarak “sen/siz anlatıcı” kullanılmıştır:

Merdivenin ortasında, birden yere çömelmeni, dört ayak üzerinde yürümeni istiyorlar. Hiçbir şey anlamıyorsun. Tekmeler, tokatlar her şeyi anlatıyor sana. İstenileni yapıyorsun. Sürekli olarak sırtının ortasına yumruklar iniyor, kıçına tekmeler yapışıyor. Taş basamaklarda, ellerinin, dizlerinin üzerinde yukarıya çıkmaya çalışıyorsun. Hiçbir anlam veremiyorsun bu yürüyüş biçimine.(s.156)

  • Romanlarda pek kullanılmayan bu anlatıcı türü, yazara büyük sınırlamalar getirdiği için romanda yer yer diğer bakış açılarına da yer verilmiştir.

İlgili Sayfalar

👉 Toplumcu Gerçekçi Roman ve Hikaye

Yararlanılan Kaynaklar

  • Erdal Öz Hayatı, Eserleri ve Sanatı; Emrah Ceylan
  • Erdal Öz’ün Hayatı ve Eserleri, Serpil Yıldırım
  • Şairler ve Yazarlar Sözlüğü, Şükran Kurdakul


Cover Image

Bekir Yıldız (1933-1998)

Ocak 22, 2022 Okuma süresi: 15 dakika








Bekir Yıldız (1933-1998)





Bekir Yıldız (1933-1998)

Bekir Yıldız

  • Öykü ve roman yazarı.
  • 1933’te Urfa’da doğdu.
  • 1954’te İstanbul Matbaacılık Okulundan mezun oldu.
  • Dizgi operatörlüğü ve öğretmenlik yaptı.
  • 1962-66 arasında Almanya’da bir fabrikada çalıştı.
  • Yurda döndükten sonra İstanbul’da kendi kurduğu matbaayı işletti.
  • Öyküleri Yeditepe, May, Halkın Dostları, Yeni a, Yazko Edebiyat dergilerinde yayımlandı.
  • Konularını Urfa ve yöresinden alan öykülerin yer aldığı “Reşo Ağa” adlı kitabıyla tanındı (1968).
  • 8 Ağustos 1998’de İstanbul’da öldü.

Aldığı Ödüller

  • Kara Vagon — 1968 May Edebiyat Ödülü
  • Kaçakçı Şahan — 1971 Sait Faik Hikâye Ödülü
  • Darbe — 1990 Milliyet Yayınları Roman Yarışması Birincilik Ödülü
  • Allah’ın Gölgesinde Koşanlar — 1991 Yunus Nadi Röportaj Ödülü

Sanat Anlayışı

  • Toplumcu gerçekçi sanat anlayışına bağlıdır.
  • Birçok türde eser verse de öykü yazarı olarak tanınmıştır.
  • Öyküleri “olay hikayesi” türüne daha yakındır.
  • Eserlerinin hemen hepsi otobiyografik özellik göstermektedir.
  • Eserlerinde özellikle Güneydoğu Anadolu insanının yaşamını, töreden kaynaklı sorunları, ağalık düzenini, kan davalarını ve yörede yaygın olan kaçakçılığı işledi.
  • Almanya’daki işçilerin toplumla uyumsuzluğunu ve iç çatışmalarını ele aldığı eserleri de vardır. Türkler Almanya’da” adlı eseri bu konuyu ele alan ilk romandır.
  • Yazarın ele aldığı diğer bir tema da evlilik kurumudur. 
  • Evlilik temasını yine kendi hayatından yola çıkarak Halkalı Köle, Evlilik Şirketi ve Aile Savaşları adlı eserlerinde ele almıştır. 
  • Eserlerini sade bir dille yazan yazar, yer yer yöre ağzına yer vermiştir.

Reşo Ağa (Öykü)

Kitaba adını veren bu öyküde Reşo Ağa’nın kızını kendi eliyle öldürmesi anlatılır. Kızı, devecisi tarafından kaçırılan Reşo Ağa, yaklaşık iki ay sonra kızını ve devecisini buldurtur. Devecisini öldürtmüştür. Kızını ise bağlarına götürerek kendi törelerine göre öldürür. Burada öykünün başlarında atılan düğüm, zorla kaçırılan kızın bulunup bulunmayacağıdır. Bu düğüm, öykünün sonunda Reşo Ağa’nın namusunu kirlettiği için (!) kızını kendi elleriyle öldürmesiyle çözümlenir.

Kaçakçı Şahan (Öykü)

Şahan, geçimini Türkiye-Suriye sınırında kaçakçılık yaparak sağlamaktadır. Türkiye’den aldığı malı Halep’te iki altın karşılığında satmıştır. Hikâye, Şahan’ın dönüş yoluyla başlar. Şahan sınırdan geçerken mayına basarak ölür. Kazandığı iki altını can çekişirken son bir çabayla ağzına atacaktır. Çünkü babasına kendisine bir şey olursa altınları almasını tembih etmiştir. Bir sonraki bölümde jandarmanın köye getirdiği ceset köyün ortasına konulmuş ve kimliğinin tespit edilmesi için köylüler meydana toplanmıştır. Ancak Şahan’ın ailesi dâhil köydeki hiç kimse cesedi teşhis etmez. Zira kimliği belirlenirse kaçakçının evi aranacak, hatta bundan sonraki olaylar için de ailesindeki herkes mimlenmiş olacaktır. Öykü, Şahan’ın babasının gece geç saatlerde jandarma karakoluna giderek oğlunun ağzındaki altınları almasıyla sona erer.

Eserleri

  • Öykü: Reşo Ağa, Kara Vagon, Kaçakçı Şahan, Sahipsizler, Evlilik Şirketi, Beyaz Türkü, Alman Ekmeği, Dünyadan Bir Atlı Geçti, İnsan Posası, Demir Bebek, Mahşerin İnsanları, Bozkır Gelini
  • Roman: Türkler Almanya’da, Halkalı Köle, Aile Savaşları, Ve Zalim ve İnanmış ve Kerbelâ, Darbe
  • Röportaj: Harran, Yaman Göç, Allah’ın Gölgesine Koşanlar

İlgili Sayfa

👉 Toplumcu Gerçekçi Roman ve Hikaye

Yararlanılan Kaynaklar

  • Bekir Yıldız’ın Türk Edebiyatındaki Yeri ve “Kaçakçı Şahan” Adlı Hikâyesinin Tahlili, Talat Aytan-Nail Güney
  • Bekir Yıldız’ın Eserlerinde İzlek ve Yapı, Salim Durukoğlu
  • Bekir Yıldız’ın Öykücülüğü, Sevgil Baskak
  • Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi


Cover Image

YKS Edebiyat Türkçe: İlhan Tarus (1907-1967)

Ocak 18, 2022 Okuma süresi: 13 dakika








YKS Edebiyat Türkçe: İlhan Tarus (1907-1967)





İlhan Tarus (1907-1967)

İlhan Tarus

  • Roman, öykü ve oyun yazarı.
  • 24 Kasım 1907’de Tekirdağ’da doğdu.
  • 1928’de Ankara Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
  • Maraş, Edirne ve Kayseri’de savcı ve hâkim olarak çalıştı (1929-32). Görevine son verilmesi üzerine İstanbul’da çeşitli gazetelerde düzeltmen ve muhabir olarak çalıştı. 
  • 1946’da Adalet Bakanlığındaki görevine dönerek 1957’ye kadar çalıştı. Sonrasında Ankara Zafer gazetesinde röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. 
  • 1960’lı yıllarda Ankara Adliyesi Kütüphanesinde memur olarak çalıştı. 8 Ocak 1967’de Ankara’da öldü.

Sanat Anlayışı

  • Yazın hayatına tiyatro ile başlasa da hikaye ve romanlarıyla tanındı.
  • Eserlerinde genellikle toplumsal sorunları, idari bozuklukları, yoksul insanların günlük yaşamını konu etmiştir.
  • Toplumcu gerçekçi roman anlayışına yakındır.
  • İyi bir gözlemci olan yazar, realist bir anlayışa sahiptir.
  • Eserlerini sanat kaygısı taşımadan yazmıştır.
  • Mütareke ile Milli Mücadele dönemlerini konu alan romanlarıyla ünlüdür.
  • Kurtuluş Savaşı’nı altı roman ile destanlaştırmak istese de sadece üçünü (Var Olmak, Hükümet Meydanı, Vatan Tutkusu) yazabilmiştir.
  • Hikayelerinde yaşadığı topraklarla sınırlı kalmayarak dünyadaki savaş, ayrımcılık ve toplumsal çatışmaları da ele almıştır.

Yeşilkaya Savcısı

  • Otobiyografik özellik gösteren romanda, genç bir savcının atandığı ilçede karşılaştığı güçlükler ile yerel eşraf tarafından görevinden uzaklaştırılışı gerçekçi bir üslupla anlatılmaktadır. Roman, genç savcının anı defteri biçiminde kurgulanmıştır.

Var Olmak

  • Olaylar Çanakkale ve İstanbul’un işgal altında olduğu yıllarda Karabiga’da geçmektedir.
  • Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Bigalıların yaşayışı, işgal yıllarının bölge insanına etkisi ve dönemin genel yapısı eserde gözler önüne serilmiştir. 
  • Eserin ana konusu İstanbul Hükümeti taraftarı Anzavur Ahmet Paşa ile Millî Mücadele için yapılan hazırlıkları destekleyen Reji Müdürü Hamdi Bey arasındaki çatışmadır. 
  • Romanda vatanseverlerin kahramanlıkları yanında olumsuz yönleri de çarpıcı bir biçimde yansıtılmıştır.

Vatan Tutkusu

  • Roman, İzmir’in işgali sonrasında Aydın çevresinde oluşturulmaya çalışılan direniş hareketi üzerine kuruludur. 
  • Romanın başkişisi vatansever ve destansı bir karakter olan Osman Efe’dir. 
  • Osman Efe, başıbozuk ve soyguncu diğer iki çete reisiyle güçlerini birleştirerek işgale direnir. Romanın sonlarında Durdu ile Ekrem’in halkı soyması ve başıbozuk tutumları Osman’ın itibarını sarsar. 
  • Sonrasında bir iç hesaplaşma yaşanır. Bununla beraber Osman’ın arzu ettiği milli uyanış artık gerçekleşme yoluna girmiştir.

Eserleri

  • Öykü: Doktor Monro’nun Mektubu, Tarus’un Hikâyeleri, Apartman, Karınca Yuvası, Ekin İti, Köle Hanı
  • Roman: Yeşilkaya Savcısı, Var Olmak, Uzun Atlama: Bir Endüstrileşmenin Romanı, Hükümet Meydanı, Duru Göl, Vatan Tutkusu
  • Oyun: Ceza Hâkimi, Bir Gemi, Suavi Efendi

İlgili Sayfalar

Yararlanılan Kaynaklar

  • İlhan Tarus ve Vatan Tutkusu Romanı, Nur Özmel
  • İlhan Tarus’un Romanlarında Milli Mücadele, Mehmet Güler
  • Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler