Fütüvvetname:
12. yüzyılda kurulan ahilik teşkilatının temel prensibine fütuvvet denir.Fütuvvet; kardeşlik, cömertlik ve kaynaşma anlamlarına gelir.Ahilik ( fütuvvet) dini,ahlaki,mesleki yardımlaşma örgütüdür.Ahiliğin mensupları kendi ailelerinden çok ahilikteki kardeşlerini düşünürler.Fütüvvetnameler ise fütuvvetle ilgili değerlendirmelerin, geleneklerin yer verildiği, fütüvvetin ilkelerini, tarihini, niteliklerini, törelerini konu edinen yapıtlardır. Bu yapıtlarda, fütüvvetlerin özellikleri açıklanır, fütüvvet yoluna girerken uyulması gereken kurallar belirtilir. Günümüze ulaşan en eski fütüvvetname, 10. yüzyılda mutasavvıf Sulemi tarafından yazılan Arapça Kitab ül-fütüvve’dir.
Yazarın adıyla birlikte anılan fütuvvetnameler de vardır: Burgazi Fütüvvetnâme’si, Nasırî Fütüvvetnâmesi, Haliloğlu Yahya Fütüvetnamesi gibi.
Haliloğlu Yahya’nın Fütüvvetnamesi Türkçe yazılan ilk fütüvvetnamedir.
Gazavetname
Türk Edebiyatı’nda, savaşları konu edinen yapıtlara verilen isimdir. Gazavetname ile daha çok din düşmanları üzerine, gazilerin düzenledikleri akın ve savaşları, bu sırada gösterilen kahramanlıkları anlatan yapıtlar kastedilir. Türk Edebiyatında kırkı manzum olmak üzere ikiyüz elliden fazla gazavât-nâme mevcuttur.
Gazavât-nâmeler tarih için büyük önem taşımaktadır. Çünkü belli bir döneme ışık tuttuğundan ve ayrıntılı olarak işlediğinden dolayı araştırma için niteliklidir.
Bu kentin ya da bir kalenin alınmasını konu edinen yapıtlara “fetihname”, düşmanın yenilgisiyle biten savaşları konu edinenlere ise “zafername” denirse de, bu gibi farklılıklar daha sonra birbirine karıştırılmış ve bunların tümüne birden “gazavetname” denilmiştir.
Türk edebiyatında ilk gazavatname örnekleri 15. yüzyılda yazılmaya başlanmıştır. Kâşîfi’nin Gazaname-i Rum’u bu türün örnekleri arasındadır
Menakıbname
Menakıbnamelerde, kahramanların, din ulularının, tarikat büyüklerinin yaşamları, gösterdikleri kerametler yer alır. Kahramanlar, olağanüstü nitelikler taşır, olağanüstü işler yaparlar. Türk edebiyatında 100’ü aşkın menakıbname yazılmıştır. Bu yapıtlar içerik yönünden ya bir tarikatla ilgilidir. örneğin Mustafa Dede’nin Sefine-i Nefise adlı eseri gibi. Ya da sadece bir ermişi konu edinir, örneğin Müstakimzade süleyman saddedin’in Menkıb-ı imam-ı azam’ı gibi
Battalname
Battal Gazi’nin menkıbeleşmiş hayatı üzerine kurulmuş destansı halk hikayesidir. Yapıtta, Battal Gazi’nin tarihsel kişiliği çerçevesinde oluşan menkıbelerin yanısıra, başkalarına ait kahramanlıkların Battal’a mal edilmesi ve hikâyecinin düşsel katkısı ile oluşan; böylece gerçek tarihten iyice uzaklaşan serüvenler anlatılır. Battal’ın adı çerçevesinde oluşmuş iki halk hikayesi vardır: Arapça “Z’at ül-himme” (halk ağızında Zelhimme) ile Türkçe “Battalname”.
12. yüzyılda yaşayan Ahmet Yesevi, hikmet adını verdiği şiirleriyle tasavvufun öncüsü olmuştur.Daha sonra Anadolu’da Yunus Emre, Mevlana, Celaleddin-i Rumi,Kaygusuz Abdal,Pir Sultan Abdal, ve daha pek çok mutasavvıf şair ile sürmüştür.
Tasavvuf şairleri şiirlerinde inançlarını, düşüncelerini dile getirirler. Şiirlerinde Allah aşkı,dünyanın faniliği,ahlak,nefisterbiyesi gibi konular göze çarpar.Şiirleri aracılığıyla sevgi ve hoşgörüye dayalı bir yaşantı dile getirilir.
Tasavvuf düşünürlerine mutasavvıf denir.Mutasavvıflara göre Allah’ı bilmeden ona ulaşılmaz.Allah’ı bilmek ise önce kendini bilmekle başlar: Yunus Emre bir ilahisinde bunu şöyle dile getirir:
İlim ilim bilmektir.
ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin
Bu nice okumaktır.
Hoşgörü düşüncesine örnek olarak yine Yunus’un şu dörtlüğüne bakalım:
Elif okuduk ötürü
pazar eyledik götürü
Yaradılanı hoşgördük
Yaratandan ötürü
DİNİ-TASAVVUFİ HALK ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ:
a) Nazım şekli olarak hem divan edebiyatının hem de halk edebiyatının nazım şekilleri kullanılmıştır.
b) Ölçü ağırlıklı olarak hece ölçüsüdür.Ancak aruz da kullanılmıştır.
c) Nazım şekilleri ve türleri; ilahi,nefes,nutuk,devriye,şathiyedir.
d) Genellikle yarım uyak kullanılmıştır.
e) Nazım birimi dörtlük veya beyittir.
e) Dil, halkın anlayabileceği sade bir dildir.Fakat Arapça-Farsça kelimelere ve tasavvuf kavramlarına yer verilir.Bu edebiyatın ürünlerini anlayabilmek için tasavvufi terimleri bilmek gerekir.
f) Anlatım coşkulu, içten ve samimidir.
Yüzyıllara göre Tekke Edebiyatını en önemli temsilcileri şunlardır:
12.yy: Hoca Ahmet Yesevi
13.yy:Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli
14.yy:Kaygusuz Abdal
15.yy: Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rumi
16.yy: Pir Sultan Abdal
17.yy: Niyaz-ı Mısrî, Sinân-ı Ümmî, Hüdâi
18.yy: Sezai
19.yy: Kuddusi, Turâbi
Lâ mekân ilinde bir nokta iken
İsmi var, cismi yok yerden gelirim
Daha hiçbir nesne yaratılmadan
Kandilin içinde Nûr’dan gelirim.
Dört nesneden yoğrulup da yapıldım
Şekillendim, fırınlara atıldım
Mevla’m ruh verince ayağa kalktım
Adem denen bir beşer’den gelirim.
Kabil, Hâbil olup dünyaya geldim
Öldüren ben idim, ölen ben oldum
İdris ile bile cennete girdim
Nâciye’den pâk mâder’den gelirim.
Nûh Peygamber ile bir gemi yaptım
Her mahluktan bir çift içine attım
Tûfanda münkîri suya gark ettim
Mü’minlerle bir sefer’den gelirim.
Hûd Peygamber ile gezdim bir zaman
Zalimler elinden dedim el’aman
Salih ile taştan çıkardım bir can
Mucize gösterdim Bir’den gelirim.
İbrahim’le bile putları kırdım
Nemrûd’un emrine ben karşı durdum
Elim kolum bağlı ateşe girdim
Nârı nûr eyledim kor’dan gelirim.
İsmâil, Hâcer’le çöle atıldım
Yâkup ile figanlara katıldım
Yusuf ile kul oluban satıldım
Mısır ülkesinden var’dan gelirim.
Eyyüb ile derde düştüm, küsmedim
Kurt yedi vücudum, şükrüm kesmedim
Şuâyb ile doğruluktan geçmedim
Lâl ü mercan satan şâr’dan gelirim.
Tûvâ vadisinde Allah’ı gördüm
Tûr dağına çıktım, Tevrat’ı aldım
Âsâm canlı idi ben onu bildim
Küntü kenz sırr-ı esrâr’dan gelirim.
Hızır ile âb-ı hayâtı içtim
İlyas ile bile göklere uçtum
Yûnus Peygamberle ummana düştüm
Balığın karnından gâr’dan gelirim.
Lokman oldum, ölüme çâre buldum
Danyal ile rahmet suyunda yundum
Üzeyr’e yeniden bir Tevrat sundum
Zülkarneyn’le bile sır’dan gelirim.
Dâvud oldum sapanımla taş attım
Calût’u öldüren kahraman zâttım
Süleymân’la inse cine hükmettim
Kuş dilini bilen Pîr’den gelirim.
Zekeriyyâ ile beni biçtiler
Yahyâ ile bile başım kestiler
İsâ ile çarmıhlara astılar
Bedenim bıraktım, dâr’dan gelirim.
ÖRNEK:
Evvel tevhid sürer mürşid dilinden
Erişir canına fazlı Hüda’nın
Kurtulursun emarenin elinden
Erişir canına fazlı Hüda’nın
Gel imdi sen dahi şeyhin haline
Karışasın evliyanın yoluna
Dalasın sen ab-ı hayat gölüne
Erişir canına fazlı Hüda’nın
İlahi, dini-tasavvufi halk edebiyatı nazım türüdür.İlahi türündeki şiirlerde, tasavvuf anlayışı, Allah sevgisi, Allah’a ulaşma yolunda ideal insan olma çabası ve arayışı işlenir.
İlahiler derin bir heyecanla, içten ve samimi olarak söylenmiş şiirlerdir.Genellikle hecenin 7’li, 8’li, 11’li kalıpları kullanılır.Aruzla yazılmış ilahiler de vardır ama sayıca azdırlar.İlahilerin nazım birimi dörtlük ve beyittir.Özel bir ezgi ile okunurlar.İlahi tasavvuf edebiyatının en yaygın nazım türüdür. Alevi ilahilerine nefes; Bektaşi ilahilerine ise deme ya da deyiş denmektedir.
Arayı Arayı bulsam İzini
Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasib eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed Canım arzular seni
Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollannda tozlara batsam
Hub cemalin birkez düşümde görsem
Ya Muhammed Canım arzular seni
Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıdk ile girmişem ben bu hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman’da bile
Ya Muhammedi Canım arzular seni
Ali ve Hasan, Hüseyin anda
Sevdası gönüllerde muhabbet canda
Yarın mahşer günü Hak divanda
Ya Muhammed Canım arzular seni
Yunus senin methin eder dillerde
Dillerde dillerde her gönüllerde
Arayı arayı gurbet illerde
Ya Muhammed Canım arzular seni
Yunus Emre
Mâil oldum bahçesinde hurmaya (Hicaz)
Mâil oldum bahçesinde hurmaya
Takâtım kalmadı aslâ durmaya
Ol Medine Ravzasını görmeye
Görmeyince alma yârab cânımı
Aşık olan bû fâniyi neylesin
Sâlâtü selâmla gökler inlesin
Medine’ye varıp mesken eylesin
Varmayınca alma yârab cânımı.
Gül yüzünü rüyamızda (Rast)
Gül yüzünü rüyamızda
Gürelim ya RESULALLAH
Gül bahçene dünyamızda
Girelim ya RESULALLAH
Sensin gönüller sultanı
Getiren yüce Kur’anı
Uğruna tendeki canı
Verelim ya RESULALLAH
Aşkınla yaşarır gözler
Hasretinle yanar özler
Mubarek ravzana yüzler
Sürelim ya RESULALLAH
Veda edip masivaya
Yalvarıp yüce Mevlaya
Şefaat – Mustafa’ ya
Erelim ya RASULALLAH
Levlake dedi sana Hak
Bağışla yüzümüze bak
Huzurullaha yüzü ak
Varalım ya RASULALLAH
Derviş derki kardeşlere
Çok selavat ver kardeşlere
Gül yüzünü göre göre
Ölelim ya RASULALLAH