Cover Image

Balıkesir Muhasebecisi

Ağustos 13, 2023 Okuma süresi: 6 dakika
Reşat Nuri Güntekin

Reşat Nuri Güntekin’in üç perdelik oyunu.
Oyun, İkinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’da lüks bir apartman dairesinde geçmektedir.
Çeşitli toplumsal sorunların gündeme getirildiği oyunda toplumdaki ekonomik dengesizlik, vurgunculuk, yasaların adaleti sağlamaktaki yetersizliği gibi sorunlar ele alınmaktadır.

Özet

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Balıkesir’de muhasebecilik yapan Tahir, bir arkadaşının iş teklifi üzerine emekli olur ve İstanbul’a yerleşir. Muhasebecilik yıllarında namuslu, ilkeli bir adam olarak tanınan Tahir Efendi, İstanbul’daki yeni işiyle beraber modern hayatın gereklerini yerine getiren ve vurguncu olarak nitelendirilen bir adam hâline gelir. 

Balıkesir’den tanıdığı eski arkadaşlarını bile randevusuz kabul etmez ve buna gerekçe olarak da artık büyük bir iş adamı olmasını gösterir.

Lüks ve rahat bir yaşam süren aile fertleri (eşi Huriye, oğlu Necdet, kızı Leyla) Tahir’in yaptığı işlerden utanmakta ve yoksul oldukları dönemleri özlediklerini söyleseler de aslında hâllerinden memnundurlar. Tahir Efendi’de görülen benzer değişimler onlar için de geçerlidir.

Her fırsatta babasının kendilerini sürüklediği bu hayattan nefret ettiğini dile getiren sözde idealist genç Necdet, buna rağmen Avrupa ve Amerika gezilerinden geri kalmaz. Bir yandan hususi otomobil ve kotralarla gezip tozarken diğer taraftan iğreti bir idealizmle babasına karşı için için isyan etmeyi marifet sayar. 

Balıkesir’de okurken felsefe öğretmeni Namık’ın izinden yürüyen Necdet, İstanbul’a taşındıktan sonra evine gelen öğretmenine gösteriş yapmak için Churchill’in purosundan, İskoç viskisinden ikram eder. İdealist felsefe öğretmeni Namık ise düştüğü durumun umutsuzluğundan dolayı öğrencisi Necdet’ten babası Tahir Bey’in yanında çalışabilmek için tavsiye ister. Necdet ise kendisinden yardım isteyen öğretmenini yine idealistliği nedeniyle reddeder. Necdet’in yapmacık hayal âlemine karşılık Namık, maddi sıkıntılar içinde hayatın gerçekleriyle yüzleşmiş bir karakterdir.
Evin sessiz kızı Leyla bir yandan babasının servetinin tadını çıkarırken bir yandan da onun işlerini zengin ve namuslu nişanlısıyla yapacağı evliliğin önünde engel olarak görür.
Huriye ise bir yandan Balıkesir’deki mutfağını özlerken öte yandan elbisesi ile saçının derdine düşer.
Huriye’nin kardeşi Şerif Ali de yaşadığı hayatı Tahir’in kanunsuz işlerine borçludur. Ancak o diğerleri gibi bunu inkâr etmez. Yaşadığı hayattan şikayet eden ablasını içinde bulunduğu ikili tutumdan dolayı eleştirir.
Şerif Ali, Anadolu insanını temsil etse de bu temsiliyet tamamen Anadolu saflığı içinde verilmemiştir. Manevi değerlerin alaşağı edildiği böyle bir dönemde Şerif Ali diğerlerine kıyasla daha samimi olabilmeyi başarabilmiştir. Ablasının ve Necdet’in gülünç şikâyetleri karşısında onlarla alay eder. Bu nedenle eserdeki ironinin ortaya çıkmasında oldukça önemli bir yeri vardır. Eserdeki ironi, lüks hayattan dolayı hem söylenen hem de sefasını süren aile fertlerinin durumundan doğar.
Bu arada bir komiserin evde yaptığı aramada bulduğu deliller ışığında Tahir dört ay hapis yatar. Tahir’i zengin eden iş ortağı Ramiz Bey, olayın iyi incelenmemesi nedeniyle ucuz atlatıldığını söyleyerek Tahir’e yeni bir iş önerisi yapar. Necdet, Leyla’nın müstakbel kayınpederi Bedri Bey’e vurguncu babasının manevi bir ölü olduğunu söyleyerek artık ailenin reisi olduğunu ve alınlarına sürülen bu kara lekeden dolayı isterlerse nişanı bozabileceklerini belirtir.
Ailesinin kendisiyle ilgili duygu ve düşüncelerine şahit olan Tahir, iş arkadaşı Ramiz’in yaptığı iki milyonluk teklifi reddeder. Ailesine bir ders vermeyi düşünen Tahir, her şeyini hayır kurumlarına bırakarak emekli aylığıyla eski yaşantısına dönmeye karar verdiğini açıklar.
Bundan sonra ailesinin kendisinden utanmayacağını fakat herkesin şu anda sahip olduklarını kaybedeceklerini söyler. Bunun üzerine telaşa düşen aile fertleri söylediklerinden pişman olur. Sahip oldukları zenginlikten ve lüks hayattan vazgeçmeyi göze alamazlar. Mevcut zenginlikleriyle namusun bir arada olamayacağını vurgulayan Tahir, eski yaşantısına dönmeyeceğini fakat bundan sonraki bütün suçlarına ortak olduklarını söyler.
İlgili Sayfalar

👉 Cumhuriyet Dönemi Tiyatro Özetleri
Yararlanılan Kaynaklar


Reşat Nuri Güntekin’in Piyeslerinde Sosyal Eleştiri, Demet Sustam
Türk Tiyatrosunda 1960-1970 Yılları Arasında Toplumsal Beğeni, Cengiz Toraman
Reşat Nuri Güntekin’in Balıkesir Muhasebecisi Adlı Oyununda Toplumsal Eleştiri, Fatih Sakallı


Cover Image

Harabelerin Çiçeği

Nisan 11, 2023 Okuma süresi: 2 dakika
Reşat Nuri Güntekin

Reşat Nuri Güntekin'in 1918'de Zaman gazetesinde tefrika edilen romanı.
Yazar, romanı Cemil Nimet takma adıyla yayımlamıştır.

Eserde çocukken konaklarında çıkan yangında yüzünün yarısı yanmış olan Doktor Süleyman’ın yaşam öyküsü anlatılmaktadır.
Eser, yazarın ilk romanı olmasına rağmen yazar tarafından bir roman denemesi olarak kabul edilmiştir. Tiyatrodan romana geçen Güntekin, 1920'de yayımladığı "Gizli El" adlı eseri ilk romanı olarak kabul etmektedir.

Özet

Romanın asıl kahramanı Süleyman Kemal, bir paşa çocuğudur. Çok güzel bir çocuk olan Süleyman, ailesi tarafından çok sevilir. Misafirliklerde sık sık bir araya geldikleri teyze kızı Seniha ise onun çocukluk aşkıdır. Bir gün konakta yangın çıkar, Süleyman'ın yüzü feci şekilde yanar. Bu olaydan sonra ailesinin ona karşı tavrı değişir. İnsan içine çıkartılmayan çocuk, konağın bir odasında tecrit hayatı yaşamaya başlar.

Devamını okuyayım »


Cover Image

Yaprak Dökümü

Ocak 28, 2022 Okuma süresi: 10 dakika

Eser, modernleşme sürecinde yaşadığımız toplumsal çözülmenin boyutlarını aile düzeyinde ele alan bir romandır. Romanda toplumsal değişimle yitirilen değerler Ali Rıza Bey ve ailesi model alınarak yansıtılır.

Özet

Romanın girişinde Ali Rıza Bey’in geçmişine dair bilgiler zamanda geriye dönülerek aktarılır. Beş çocuk babası Ali Rıza Bey; Anadolu’nun birçok yerinde mülki amir olarak çalışmış, eğitimli, kibar, dürüst, namuslu, ağırbaşlı bir adamdır. Trabzon’un sancaklarından birinde mutasarrıf iken yaşadığı bir olayda haksızlığa ortak olmamak için haklının tarafını tutmuş, haksız olanlar baskın gelince işinden olmuştur.
Sonrasında İstanbul’a gelerek Bağlarbaşı’nda babadan kalma eve yerleşir. Bir süre iş arar. Sonra eski bir öğrencisi olan Muzaffer’in genel müdür olarak çalıştığı Altın Yaprak Anonim Şirketine girer. 5 yıl bu şirkette çalışır. Olaylar bu beş yılın sonunda başlar.
Ali Rıza Bey’in şirkete daktilo olarak yerleştirdiği bir arkadaşının kızı olan Leman’la Muzaffer’in gizli aşk ilişkileri ortaya çıkmış, hatta Leman çocuk düşürmüştür. Ali Rıza Bey kendini suçlu hissederek Muzaffer’e Leman’la evlenmesini teklif eder. Ancak Muzaffer, Leman’ın daha önce de başkalarıyla gayrimeşru ilişkiler yaşadığını söyleyerek evlenmeye yanaşmaz. Durumu kabullenemeyen Ali Rıza Bey ise işinden ayrılır.
Ali Rıza Bey, eşi Hayriye Hanım ile istifa etme sebebi yüzünden tartışır. Ali Rıza Bey’in istifası sonun başlangıcı olacaktır. Bu karar, Şevket hariç, baba ile aile bireylerinin arasının açılmasına neden olur. Evin geçimi için devreye Ali Rıza Bey’in tek oğlu Şevket girer. Genç adam, okulunu bırakarak bir bankada memur olarak işe başlar.
Fikret, Leyla ve Necla evlenme çağına gelmiştir. Leyla ve Necla eski usulle koca bulabileceklerine inanmadıkları için partilere gitmek ve evlerinde davetler vermek isterler.
Ali Rıza Bey’in artık, çocukları ve eşi üzerinde tesiri kalmamış gibidir. Yaşlı adam emeklilik günlerini önceden çok yadırgadığı kahvehanelerde geçirmeye başlar.
Tüm bunlar yaşanırken asıl darbe Şevket’ten gelir. Şevket, evli bir kadın olan Ferhunde‘ye  aşık olmuştur. Ferhunde; şımarık, küstah, hoppa, cesur, hilekâr bir kadındır. İlişkileri ortaya çıkınca eşinden boşanıp Şevket’le evlenmek ister. Şevket ve Ferhunde’nin evliliği, Ali Rıza Bey’in itirazına rağmen gerçekleşir. Leyla, Necla ve Ferhunde bir olup evde sürekli dans partileri, balolar verirler. Ferhunde’nin de gelmesiyle aile, adeta iki cepheye ayrılır. Bir tarafta Leyla, Necla, Ferhunde ve çaresiz onların yanında yer alan anne öte tarafta ise Ali Rıza Bey ve Fikret vardır.
Evin büyük kızı Fikret, Leyla ve Necla’dan farklı bir yapıya sahiptir. Onlar kadar güzel olmasa da ahlaken güzeldir. Ağırbaşlı olduğundan Leyla ve Necla’nın eğlence hayatına karışmaz. Evin bütçesi onların lüksüne harcandığı hâlde Leyla, Necla ve Ferhunde’yi memnun etmek mümkün değildir.
Bir süre sonra Ali Rıza Bey bile çaresiz kalarak kızlarına iyi koca bulmak amacıyla evinde verilen çay partilerine katılır. Ancak bu davetlere gelen koca adaylarının çoğu, “modern hayatın” ortaya çıkardığı hastalıklı tiplerdir.
Evde yaşananlara tahammül edemeyen Fikret, Adapazarı’nda Tahsin Bey adında eşi ölmüş, üç çocuklu bir adamla evlenerek evden ayrılır. Fikret’in ayrılışı ailedeki ilk yaprak dökümüdür.
Bu arada borçlar daha da artmış, masraflar karşılanamaz olmuştur. Emniyet Sandığından 400 lira borç alınır, karşılığında ev rehine verilir. Ancak bu para da kısa zamanda tükenir.
Ne yapacağını şaşıran Şevket zimmetine para geçirmeye başlar. Bankaya bir müfettişin gelmesiyle olay ortaya çıkar. Şevket on sekiz ay hapse mahkum edilir. Evin geçimi Ali Rıza Bey’in emekli maaşına kalmıştır. Ferhunde ise sık sık akşamları dışarı çıkmaya, hatta Boğaz’daki bir akrabayı ziyaret etme bahanesiyle gecelerini dışarıda geçirmeye başlar. Bir süre sonra da evdekiler Ferhunde’den bir mektup alırlar. Mektupta sefalete daha fazla dayanamadığı, Şevket’ten boşanmak istediği, başının çaresine bakabileceği yazılıdır. Hapisteki Şevket, düştüğü durumun sebebi olarak gördüğü karısının gidişine memnun olmuştur. 

Şevket’in hapse düşmesi, Ferhunde’nin gidişi evdeki gece eğlencelerini durdurmuştur. Evin hakimiyeti tekrar Ali Rıza Bey’e geçmiş gibidir. O yaz Leyla’ya birkaç kısmet çıkar. Bunlardan biri Çamlıca’da yazı geçiren bir aileye misafir gelmiş Abdülvehhap adında 45 yaşlarında bir Suriyelidir. Çok geçmeden nişanlanırlar. Leyla kendini adeta rüya aleminde hissetmekte, aile de bu zengin damadın kendilerini fukaralıktan kurtaracağına inanmaktadır. 

Nişanlılar bir akşam gezerken kadınlı erkekli bir gruba denk gelirler. Leyla arkadaşlarını görmezlikten gelemeyip nişanlısıyla tanıştırmak zorunda kalır. Adam, Leyla’nın arkadaşlarından ve konuşmalarından hoşnut olmayınca aralarında bir tartışma yaşanır. 

Bir süre kendisinden haber alınamayan Abdülvehhap, birini göndererek Leyla ile evlenmekten vazgeçtiğini, Ali Rıza Bey uygun bulursa Necla ile evlenebileceğini iletir. Bu duruma sinirlenen Ali Rıza Bey, nişan yüzüğü ile adamın aldığı hediyeleri iade etmeyi düşünürken Necla itiraz ederek babasını kısmetini engellemekle suçlar. İki kız kardeş birbirlerine girer. Leyla, kardeşini nişanlısını ayartmakla suçlar. Ali Rıza Bey ne dese de bu çirkin evliliğin gerçekleşmesine engel olamaz. Necla, on beş gün sonra kocasıyla Suriye’ye gider. Necla’nın gitmesiyle evde Leyla ile küçük Ayşe‘den başka çocuk kalmamıştır. Evi satıp borçları kapatan Ali Rıza Bey daha küçük bir ev tutar.
Necla’dan gelen mektuplar ise kocasıyla ilgili gerçekleri ortaya çıkarır. Abdülvehhap Bey, anlaşılması güç birtakım işlerle kıt kanaat yaşayan bir adamdır. Üstelik Necla’nın dışında iki karısı daha vardır. 

Ali Rıza Bey, Necla’nın durumuna üzülürken kahvedeki arkadaşlarından kızı Leyla’nın zengin bir avukatın metresi olduğunu öğrenir. O gece Leyla’yı evden kovan yaşlı adam kapının önüne yığılarak hafif bir felç geçirir. Leyla, avukatın Taksim’de tuttuğu bir evde yaşamaktadır. Babası ile barışmak üzere bir gün eve gelse de Ali Rıza Bey bu isteği reddeder. 

Ali Rıza Bey bir süre sonra Adapazarı’ndaki kızı Fikret’e gider. Kızı birkaç sene içinde adeta çökmüş, hırçın bir kadına dönüşmüştür. Kızının durumunun çok iyi olmadığını gören Ali Rıza Bey daha fazla kalamayıp on beş gün sonra İstanbul’a döner. Bir süre kadar eve uğramayıp orada burada gezer. Çok geçmeden de hastalanır. Sol kolu ve bacağı işlemez olur. Ali Rıza Bey’in hastaneye düşmesi üzerine Hayriye Hamım ile Leyla onu alarak Taksim’deki eve götürürler. 

Hayriye Hanım evi kiraya vermiş, Ayşe’yi de alarak Leyla’nın yanına taşınmıştır. Ali Rıza Bey denize bakan bir odaya yerleştirilir. Bir süre sonra kendine gelip bastonuyla gezinmeye başlar. Evde oturmaktan sıkıldığı zamanlar onu arabayla gezmeye de çıkartırlar. Gayet neşeli olan yaşlı adamın tek korkusu eski kahve arkadaşlarından birine rastlamaktır.


İlgili Sayfalar

👉 Eser Özetleri

👉 Reşat Nuri Güntekin

Yararlanılan Kaynaklar

Yaprak Dökümü, Reşat Nuri Güntekin, İnkılap ve Aka Basımevi 1978
Yaprak Dökümü Romanında Yapı ve İzlek, M. Fatih Kanter
Reşat Nuri Güntekin’in “Yaprak Dökümü” Adlı Romanında Değişmenin Sosyo-Kültürel Boyutları Dr. Türkan Erdoğan
Reşat Nuri Güntekin’in ‘Yaprak Dökümü’ Romanında Muhafazakârlık ve Modernizm Çatışması Cihan Özdemir


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler