Cover Image

LYS Tercih Kılavuzu 2017

Temmuz 28, 2017 Okuma süresi: ~1 dakika

2017 ÖSYS Tercih kılavuzlarını aşağıdaki linklerden indirebilirsiniz.

2017-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu
  Tablo-3
  Tablo-4

2017-ÖSYS: Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Kılavuzu
İşitme Engelli Adaylar İçin Hazırlanmış 2017 ÖSYS Kılavuzu
Görme Engelli Adaylar İçin Hazırlanmış 2017 ÖSYS Kılavuzu
2017-LYS Aday Başvuru Formu
Sağlık Durumu/


Cover Image

Edebiyattan 100 Almanın 10 Yolu

Mart 3, 2016 Okuma süresi: 8 dakika
Edebiyattan 100 Almanın 10 Yolu

Edebiyat dersi öğrencilerin en çok zorlandığı derslerden biri. Bir edebiyat öğretmeni olarak lisede benim de en çok zorlandığım derslerden biriydi. Şimdi öğrencilerimin bir bölümü çok çalıştıklarını iddia etseler de (!) bir türlü yüksek notlar alamıyorlar. 15 yıllık meslek hayatımda öğrencilerde gördüğüm temel eksiklikler üzerine böyle bir yazıyı yazma kararına vardım. Türk Dili ve Edebiyatı ile Türkçe dersleri özelinde konuşuyoruz ancak aşağıdaki maddeler hemen hemen okul derslerinin tamamı için uygulanabilir.

1.Yüksek alacağına gerçekten inanmalısın!

Yüksek not alacağına inanmayan bir öğrencinin başarılı olması nerdeyse imkansız. Başarmayı gerçekten istemelisin. İnsana en tesirli tavsiyeleri kendisi verir. Başaracağına inanıp kolları sıvamalısın. İnanmazsan en küçük zorlukta yolda kalır, sonuca ulaşamazsın.

2.En büyük destekçi sensin!

Bu not ve başarı senin hanene yazılacak. Başka hiç kimseye bel bağlamadan bu işin senin olduğunu kabullenmelisin. “Sınavda kopya çekerim, sorular bildiğim yerlerden gelebilir, öğretmen nasılsa beni geçirir.” gibi bütün düşüncelerden sıyrılmalısın. Çalışması gereken sensin, bunun için ne gerekiyorsa sen yapacak ve notunu yükselteceksin. Buna kendini ancak sen ikna edebilirsin!

3.Yol haritanı belirle!

Nasıl bir sınav seni bekliyor? Hangi konulardan sorumlusun? Eksiklerin neler? Bunlar hayati önemi olan sorular. Bunları cevaplaman senin başarılı olma yolunda atacağın en önemli adımlardan biri. Hangi konudan başlayacağını ve hangi konuda bitireceğini belirlemen gerekiyor. Çalışmaya başlarken yapacaklarını tek tek sıralayıp uygulamalısın.

4.Kaynak Eksiklerini Tamamla!

Her dersin, her öğretmenin ders sırasında kullandığı bazı materyalleri vardır. Sınava çalışırken bunlarda herhangi bir eksiğin olmamalı. Öğretmenin ders kitabını kullanıyorsa ders kitabın, defter tutturuyorsa defterin, başka bir kaynak kullanıyorsa kaynağın mutlaka yanında olmalı.

5.Dersi iyi dinle!

Konuyu öğreneceğin en iyi yer, sınıftır. Sonra öğrenirim düşüncesi senin zamanını israf etmene yol açar. Sonuçta sen o derse giriyor ve orada belli bir zaman harcıyorsun. Ders süresinde yapacağın en mantıklı iş dersi dinlemek ve en iyi şekilde öğrenmektir. Öğretmene soru sormaktan korkma. Birçok öğretmen ders sırasında sınavda soracağı sorulardan bahseder, örnekler verir. Bunları kaçırma ve bir köşeye mutlaka yaz!

6.Tekrar önemlidir!

Birçok öğrenci konuyu derste öğrenir ama sınava kadar unutur. Sınav zamanı oturup tekrar öğrenmeye çalışır. Gündüz gördüğün dersleri akşam tekrar etmen öğrendiklerini kalıcı hale getirmenin en kolay yoludur. Tekrar her öğretmenin tavsiye ettiği bir yoldur ama öğrencilerin tamamına yakını gündüz öğrendiği konuyu tekrarı lüzumsuz görür. Hâlbuki tekrar candır!

7.Sınava çalışmayı son geceye bırakma!

Tipik bir öğrenci hastalığıdır sınavlara son gece çalışmak. Bütün sınavın konularını akşam birkaç saatlik çalışmaya bırakır. Sınav da kritik bir sınavsa, telaş başlar. Stresten doğru düzgün çalışamaz bile. Sınava sınav akşamı çalışılmaz. Orada son rötuşlar, tekrarlar, gözden kaçanlar halledilir. 100 almak için sınavdan önceki üç gününü planlı bir şekilde ayırıp çalışmalısın.

8.Not Çıkar, Ezber Yap, Kendine Anlat!

Edebiyat gibi sözel derslerin birçoğunda önemli çalışma metotlarından biri de yazarak çalışmaktır.  Çalışma notları hazırlamalısın. Renkli kâğıtlar, fosforlu kalemler kullanabilirsin. Altını çizerek, üzerini boyayarak çıkardığın notlarla, çalışmak daha zevkli hale gelir. Birçok eğitimci ezber yapmayı aşağılar ama ben öyle düşünmüyorum. Ezberlemelisin. Bazı konuların ancak ezberleyerek üstesinden gelebilirsin. (Baş harfi kodlamaları, kelimelere hayatın içinden garip çağrışımlar eklemen ezber yapmanı kolaylaştırır.) Ezberlediğini düşündüğün konuyu kendi kendine anlatmaya başla. Eğer kendi kendine anlatabiliyorsan kâğıda da rahatlıkla yazabilirsin. Sakın ama sakın okuyup geçme. Çünkü insan okuyup geçtiklerinin ancak yüzde onunu hatırlar. Yüzde doksanını unutur.

9.Öğretmeninin soru tarzına dikkat et!

Öğrencilerin çoğu öğretmen nereden soru sorabileceğini, kendini nasıl bir sınav beklediğini düşünmeden sınava girer.  Fakat sınavdan 100 hedefleyen öğrenci bütün boşlukları kapatmalıdır. Eğer ders öğretmeninin sınavına ilk kez girmiyorsan eski sınavlardaki soru tarzları sana yol gösterecektir. Yukarıda da söylediğim gibi ders esnasında ve sınav öncesi mutlaka öğretmeninize soru çıkabilecek yerleri, hangi konuların önemli olduğunu sormalısın. Her öğretmen bu konuda bilgi verir ama sorma şeklin önemli! Yoksa öğretmenin seni tersleyebilir.

10.İnternetten sınav indirip çözmeyi unutma!

Bu da nerden çıktı şimdi deme. Öğretmenlerin önemli bölümü soracağı soruları internetten indirip birkaç değişiklikten sonra sınavlarında kullanır. Aynı sınava denk gelme ihtimalin var. Ama bu yukarıda saydığımız dokuz maddeyi çöpe atmak gibi bir iş olur. Zeki insanlar okyanusta tek bir balığı aramaz. Amacımız bu değil. Asıl hedef sınav öncesi farklı soru tipleriyle sınava gerçekten hazır olup olmadığını görmendir. Birçok sitede daha önce yapılmış sınav soruları paylaşılıyor. Onları nereden bulacağını sen benden iyi bilirsin! Mesela şu an bu yazıyı okuduğun Edebiyat Hocam’ın yazılı sayfasından…

KOLAYCI GENÇLERE

Yazının başlığına bakıp 10 dakika çalışmayla 100 alacak bilgiyi sunacağımı zannetmiş ve yazıya balıklama dalmış olabilirsin ama seni temin ederim 10 dakikada 100 almak diye bir yol yoktur. Sınav akşamı üç saat televizyon seyredip, 2 saat internette gezip 100 alman mümkün değil. Öyle bir yol olsa söylerdim zaten! Hiçbir zirveye eller cepte çıkılmaz.
İyisi mi sen yazıyı tekrar oku!
Ya da okuma, sen bilirsin. Sonuçta hayat senin hayatın!


Küçük bir bilgi: Yazı hiçbir yerden alıntı değildir. Tamamen bana aittir. Kopyalayıp sitesinde kendi yazmış gibi yayınlayacak arkadaşlar altta www.edebiyathocam.net adresini eksik etmezlerse sevinirim.


Cover Image

Edebiyat Soru Bankası pdf indir

Kasım 25, 2015 Okuma süresi: 4 dakika

2 Farklı üniversite sınavı hazırlık edebiyat soru bankası indirmek için aşağıdaki bağlantıları tıklayın. Edebiyat soru bankalarını indirebilirsiniz. Kitaplar PDF formatındadır. PDF dosyasını çalıştırmak için bilgisayarınızda PDF okuyucu bir program yüklü olması gerekmektedir.

İndir : EDEBİYAT SORU BANKASI-1 
İndir : EDEBİYAT SORU BANKASI-2 

İNDİR: AYT DENEMESİ-1
İNDİR: AYT DENEMESİ-2


ÜNİVERSİTE HAZIRLIK EDEBİYAT SINAVINA NASIL ÇALIŞMALI

  • Eşit ağırlık ve sözel bölümlerden tercih yapacak olan öğrenciler için en önemli derslerden bir tanesi Edebiyat dersi. Özellikle, sözel bilgileri öğrenmek konusunda zorlanan kişiler için zorlu bir ders olabiliyor.
  • Çalışma sisteminizi oturtmamanız durumunda bilgilerin karmaşa haline gelebileceği oldukça kompleks bir ders. Edebiyat dersine çalışırken başarılı olabilmek için öncelikle çalışmayı sevmek ve eğlenceli hale getirmek gerekiyor.
  • Edebiyat dersinde en büyük sıkıntıyı eser ve yazar isimleri oluşturur. Sayısız yazar ve eseri hafıza tutmanın kolay olduğunu söylemek elbette zor ama göz aşinalığı bu aşamada büyük öneme sahip oluyor.
  • Derse çalışırken, eser roman konuları dışındaki tüm konulara öncelikle konu anlatımlı kitaplardan çalışmalısınız. Özet çıkartmak da, bir nevi tekrar olduğundan zamanınız varsa mutlaka her konu için özet çıkartmalısınız.
  • Edebiyat dersinde bilgiyi akılda kalıcı hale getirmek için soru-cevap yöntemini kullanabilirsiniz. Öncelikle konu anlatımlı kitaplardan konuya çalışırken; soru olabilecek her noktayı işaretleyin. Ardından dilerseniz yine özet çıkarın ama detaylı soru cevap çalışması yapacaksanız; özete ihtiyacınız olmayacaktır.
  • İşaretlediğiniz cümleleri gözden geçirin ve bunları ucu açık soru biçiminde not kâğıdınıza not alın. Ardından da sorunun altına cevaplarını önce kendi hafızanızı çalıştırarak; yetmediği takdirde kitaptan destek alarak soruları cevaplayın.
  •  Konu anlatımlı kitaplardan konuya çalışırken; soru olabilecek her noktayı işaretleyin ve bu noktalarda kendinize sorular çıkarın.

TAVSİYE: AYT-TYT EDEBİYAT ÇALIŞMA NOTLARI İNDİR


Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları: 2014 ÖSYS Sonuçları Açıklandı

Temmuz 23, 2014 Okuma süresi: 5 dakika






Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları: 2014 ÖSYS Sonuçları Açıklandı



2014 ÖSYS Sonuçları Açıklandı

YGS ve LYS sonuçlarına göre üniversitelere yerleştirme tercih sonuçları açıklandı. Hangi üniversiteyi kazandığınızı öğrenmek için tıklayın.


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 3

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 8 dakika
Anlatım Bozukluğu Testi İndir

Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi İlk Beş Sorusu

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çekimser” sözcüğü yanlış kullanılmıştır?
A) Türkiye, bu konudaki oyunun, çekimser olduğunu duyurdu.
B) Her sorun karşısında çekimser tavır hoş karşılanmaz.
C) Çekimserlikle tarafsızlık kesinlikle özdeş değildir.
D) Niçin çekimser kaldığını anlamak olası değil.
 
E) Uğur, içine kapanık, kimseyle kaynaşamayan, çekimser bir çocuktur.
2. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcük yanlış kullanılmıştır?
A) Üstü başı perişandı, saçları uzamış, tırnakları büyümüştü.
B) Bahçedeki ağaçların altına şöyle bir
 uzanacağım.
C) Bulutlar
 korkunç bir gürültüyle çarpışıyordu.
D) Bu güzellikleri ne olursun,
 yıkmaya çalışma.
E) Senin
 gizli dertlerin, sıkıntıların da var mı?
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Dilimize, İtalyanca ve Rumca dillerinden denizcilikle ilgili pek çok sözcük geçmiştir.
B) Çevrede binlerce ağacın milyarlarca dalı ve yaprağı arasında kaybolmuş kuşların cıvıltısı…
C) Eleştirinin saygı, sevgi ve anlayış ortamı içinde yapılması gerektiğine inandım.
D) İnsanın hem kendini hem de başkalarını eleştirmesi, yaşlılara özgü bir davranıştır.
E) Kimi roman kahramanları, gerçek hayattaki kişiler kadar inandırıcı, etkileyicidirler.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Yayla adamı, toprağı gibi dışından sönük, içinden uyanık, duyarlıdır.
B) Yayla nasıl sessiz görünürse, insanı da durgun, vurdumduymaz görünür.
C) Sanıyorum yayla, bir büyük ruhun, kendini saklayan bir ruhun boz maskesidir.
D) Yayla, Anadolu’nun yalnız vurur silahı değil, duyar yüreği, özler gözü, ister gönlüdür.
E) Bence, yayla buğdayının, olmayacakmış gibi, ağır ağır yetiştiğini sanıyorum.
5. (I) Yağmur aralıksız yağıyordu. (II) Açık pencereden içeriye keskin bir toprak kokusu geliyordu. (III) Yağmurlu günün sıcak ıslaklığı bunaltıyordu insanı. (V) Yağmur damlaları stabilize yolda birikimler oluşturuyordu. (V) Bu yağmur, bu mevsimde ekinleri mahvedecek, diye söylendi Ali Dede.
Parçadaki, numaralanmış cümlelerin hangisinde yanlış anlamda kullanılan bir sözcük vardır?
A)   A)   I. B) II. C) III. D) IV. E) V

AaAnlatım Bozukluğu Testi İndir


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 2

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 8 dakika
Anlatım Bozukluğu Testi İndir

Anlatım bozukluğu konu testinin ikincisini aşağıdaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi – 2 İlk Beş Sorusu

20 soru

1. Silsile halindeki dağlar yüksek de olsalar, sanki hep birbirlerine omuz verirler, birbirine yaşarlar.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu, aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “birbirine” sözcüğünden sonra “güvenerek” getirilerek.
B) “birbirine” sözcüğünden önce “kendi başlarına değil” getirilerek.
C) “hep” sözcüğünden sonra “nasıl olsa” getirilerek.
D) “olsalar” sözcüğü kaldırılarak.
E) “birbirlerine” sözcüğü kaldırılarak.
2. (I) Saatte yüz kilometrelik bir hızla yerinden fırlayan bir atlet düşünün. (II) Çok özel bir aerodinamik yapı, soylu çizgiler, zarif bir kürk… (III) Bu yüzden dolayı türsel tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. (IV) Gerçek bir avcı; ama onu da avlamak için peşine düşenler var. (V) Gelin geniş ovaların en hızlı ve en narin yırtıcısı çitaların dünyasına yakından bakalım.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.         B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Geçmişteki hatıralarımıza gülümseyerek baktığımız anda büyümüşüz demektir.
B) Açlık ne dost,ne akraba,ne insanlık ne de hak tanımaz.
C) Ne hikmettir ,şu dünyaya gelen ağlar giden ağlar.
D) Küllük, arka arkaya yaktığım sigara izmaritleriyle dolmuştu.
E) Akıllı adam,kendi aklını kullanır;daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı anlama gelen iki sözcüğün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır?
A) Her çeşit türlü spor gösterilerini izlemeyi severim.
B) İnsanlar toplu yaşamaktan elbette hoşlanırlar.
C) Bu yaz Akdeniz sahillerinde sıcaktan çok bunaldık.
D) Kalemi, sana diye aldım, benim işime yaradı.
E) Her söylenene kulak asma, diye seni uyarmıştım.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz çıkarılırsa cümlenin anlamında bir değişme olmaz?
A) Oyundaki aktörler, bence rollerine tam uygundurlar.
B) Sözlerinde
 hem de yalan olduğu bilinen bölümler vardı.
C) Bu resimleri nereden aldığımı
 hiç kimse bilmiyordu.
D) O, her şeye,
 herkesten daha iyi yaklaşır.
E) Daha çok,
 çoğunluğun düşüncesine katılır.


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 1

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 7 dakika
Anlatım Bozukluğu testi indir

Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi İlk Beş Sorusu

20 soru

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Emil Zola şöyle diyor: “Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir yapmamamız gerektiğini biliyoruz.”
B) Şiirin, bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilmesinin nedeni, güzellik öğeleriyle süslenmiş olmasındandır.
C) Tıka basa dolu bir otobüste öylesine yalnızlaşıyorum ki, o anda yakaladığım bir imgeden öykümün oluşabileceğini hissedip seviniyorum.
D) Bugünse, şiiri nesre çevirmekle şiiri ortadan kaldırdığımız kanısı belirmiş çoğu ozanlarımızın düşüncelerinde.
E) Jean Costeau’ya göre: “
Şiir öyle ayrı bir dildir ki, başka hiçbir dile çevrilemez; hatta yazılmış olduğu dile bile.”
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Asırlar önce yaşamış büyük bilim adamlarıyla tanışıp görüşme fırsatını sadece kitaplar verir.
B) Kitap, seni öfkelendirmeyen, üzmeyen ve öğüt veren en yakın arkadaşındır.
C) Cahil insanın susması gerekir, zaten sussaydı cahil olamazdı.
D) Uçmasını bilmiyorsan uçurumun kenarında yuva yapma.
E) Bu öğrendiklerimiz de, bizim ne kadar cahil olduğumuzu daha fazla ortaya çıkartıyor.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ümit insan ruhunun vazgeçilmez ihtiyaçlarındandır.
B) Üzüntü, insan için oldukça tehlikeli bir düşmandır.
C) Ümitlerini daima canlı tutanlar; ne kadar yaşlansalar da ihtiyarlamazlar.
D) Bu şişe, hiçbir zaman, hayat kaynağı olan oksijenden yoksun kalır.
E) Nice hastalar vardır ki, onlara ilâç yerine ümit aşılamak daha hayırlıdır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kimi insanlar odaya girdiğinde aydınlatır, kimisi çıktığında.
B) İnsanlar, birçok kez ölümden kaçmak isterken ölüme sürüklenmişlerdir.
C) Bırakın hayat ilkbahar gibi, ölüm de dökülen sonbahar yaprakları gibi olsun.
D) Birçok insanın değeri hayattayken değil;ancak öldükten sonra anlaşılır.
E) Ayakta ölmek ,diz çöküp yaşamaktan daha iyidir.
5. “Sözcüklerin cümle içinde gereken yerden başka yerde kullanılmaları, kimi kez anlamın bulanıklaşmasına, kimi kez de amaçlananın dışında bir anlam çıkmasına yol açar.”
Burada sözü edilen durum, aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A) Sevgi konusunda kısaca görüşlerimi ona da anlattım.
B) Kitaplar yazarak, ölmezlik peşinde koşarlar yazarlar.
C) Çocukların kafalarını birtakım gülünç düşüncelerle doldurmuşlar.
D) Yazar, diğer insanlarla aynı yazgıyı, aynı yaşamı paylaşır.
E) O zaman, bu eleştiride art niyet aramamak elde değil.


2011 LYS Edebiyat Soruları (Slayt)

Eylül 17, 2011 Okuma süresi: ~1 dakika

2011 LYS’de sorulan Edebiyat soruları sınıfta öğrencilerle birlikte çözmek için slayt şeklinde hazırlandı. Bütün soruların cevabı da yine soruların üzerinde mevcut. Son derece sade ve şık bir slayt. Çalışmayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

İNDİR: 2011 LYS Edebiyat Soruları (SLAYT)


Cover Image

Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Konu Testi

Eylül 15, 2011 Okuma süresi: 41 dakika

Söz sanatları (edebi sanatlar) ile ilgili ayrıntılı konu anlatımlı dosya hazır. Konu anlatımları bol örneklerle pekiştirildi ve konu anlatımının sonunda 13 adet çözümlü soru eklendi. Ayrıca yine konu sonunda bir adet konu testi bulunmakta. Derse hazırlıkta ve ders esnasında farklı örnekler vermekte kullanılabilir. Belge word formatında. Dosyayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

İNDİR-Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Testi


Günlük konuşmalarda, gazete ve dergi yazılarında, düşünsel ya da sanatsal yazı ve yapıtlarda, duygu ve düşüncelerin, haberlerin, istek ve özlemlerin daha iyi, açık ve somut bir biçimde; kimi zaman daha süslü ve gösterişli anlatılması için, benzetmelere, söz oyunlarına, sözü başka anlamlarda kullanmalara (mecazlara); kısacası, özel bir anlatıma başvurulur.
Burada, ÖSS’de sorulması söz konusu olan belli başlı söz sanatları (edebi sanatlar) üzerinde durulacaktır.
1. BENZETME (TEŞBİH): Aralarında benzerlik bulunan iki şeyden, o benzerlik bakımından güçsüz olanı, güçlü olana benzeterek anlatma sanatıdır.
Not: Benzetme, “mecazlı sanatlar” başlığı altında ele alınsa da bir mecaz sanatı değildir. Çünkü benzetmede sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılır ve bu benzetmeler, zamanla kişisel olmaktan çıkıp sözvarlığının bilinen öğeleri içinde yer alır (tazı
gibi, tilki gibi, pamuk gibi, dut yemiş bülbül gibi…).
Benzetme sanatında, “benzeyen” ve “kendisine benzetilen”,
benzetmenin “asıl öğeleri”dir. “Benzetme yönü” ve
“benzetme ilgeci (edatı)” de “yardımcı öğeler”dir.
Uyarı: Her benzetmede dört öğe bulunmayabilir.
Sadece asıl öğelerin (benzeyen ve kendisine benzetilen)
kullanıldığı benzetmeye, “güzel benzetme
(teşbih-i beliğ)” denir.
• “Hava kurşun gibi ağır”
dizesinde, “hava” benzeyen, “kurşun” kendisine benzetilen,
“ağır” benzetme yönü, “gibi” benzetme ilgecidir.
“Kömür gözlüm seni elden
Sakınırım, kıskanırım”
dizelerinde “göz” benzeyen, “kömür” kendisine benzetilendir.
Benzetmenin asıl öğeleri kullanıldığı için burada
“teşbih-i beliğ” vardır.
2. EĞRETİLEME (İSTİARE): Aralarında benzerlik ilgisi
bulunan şeylerden sadece birinin -benzeyenin ya da kendisine
benzetilenin- kullanılmasıyla oluşturulan benzetme
Not: Eğretilemede, sadece “kendisine benzetilen” kullanılarak
“açık eğretileme”, sadece “benzeyen” kullanılarak
“kapalı eğretileme” yapılır. Kapalı eğretilemeler çoğunlukla
“kişileştirme” özelliği gösterir. Burada “kendisine benzetilen”
kullanılmaz; ama “benzetme yönü” mutlaka belirtilir.
• “Yuvayı yapan dişi kuştur.”
Bu atasözünde “ev” yuvaya, “kadın” dişi kuşa benzetilmiştir.
Benzetmenin açıkça, kolaylıkla anlaşıldığı bu cümlede
sadece “kendisine benzetilenler” (yuva ve dişi kuş) söylenerek “açık eğretileme” yapılmıştır.
“Oğlu, büyüyünce yuvadan uçup gitti.”
cümlesinde “oğul” kuşa benzetilmiştir. Sadece “benzeyen” in (oğul) söylendiği bu cümlede “uçmak” benzetme yönü olarak verilmiştir. Böylece “kapalı eğretileme” yapılmıştır.
Açık eğretilemeye örnekler:
* Kaçan balık büyük olur.
* Sabahtan uğradım, ben bir fidana.
* Yüce dağ başında siyah tül vardır.
* Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü.
Kapalı eğretilemeye örnekler:
* Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.
Ufukta günün boynu büküldü.
* Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
3. KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS): İnsan dışındaki varlıklara
insan özelliği (kişilik) verme sanatıdır.
Not: Varlığa, sadece kişilik özelliği verilmişse “teşhis”,
hem kişilik özelliği verilmiş
hem de varlık konuşturulmuşsa
“teşhis ve intak” sanatı yapılmış olur.
Kızılırmak nittin allı gelini,
Nasıl aldın allı pullu gelini!
dizelerinde “Kızılırmak”a kişilik kazandırılarak “teşhis” sanatı;
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
– Tenimde bir yara işler gibisin,
Titrerim rüzgârlar zarar vermesin
dizelerinde ise “teşhis ve intak” sanatı yapılmıştır.
 4. DÜZDEĞİŞMECE (AD AKTARMASI, MECAZ-I MÜRSEL):
Bir sözü ya da sözcüğü, benzetme amacı gütmeden,
gerçek anlamı dışında, ilgili olduğu başka bir sözcüğün
yerine kullanma sanatıdır.
Düzdeğişmecede, sözcükler arasında “parça–bütün, iç–
dış, neden–sonuç, yer–insan, yazar–yapıt, eşya–insan…
ilişkisi” ya da “çağrışım ilişkisi” bulunur.
• “Tiyatro” yerine “sahne”,
• “Tiyatro sanatçısı” yerine “sahne sanatçısı”,
• “Seçime katılmak” yerine “sandık başına gitmek”,
• “Akıllı değil” yerine “kafasız”
• “Gişedeki görevliye sor.” yerine “Gişeye sor.”
• “O, yazınımızın güçlü bir yazarıydı.” yerine “… güçlü bir
• “Orta yaşlı insanlar” yerine “kırlaşmış kafalar…” dersek
bu sanatlı söyleyiş gerçekleştirilmiş olur.
5. KİNAYE: Bir sözün ya da sözcüğün, cümlede (dizede) hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılması sanatıdır.
Not: Kinaye sanatında, söz arasında, karşımızdakine incelik göstermek için, amacımızı, anlamı kapalı sözler kullanarak, ama aslında “mecaz anlamı” kastederek söyleriz.
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”
cümlesinde, hem “Bir yerden duman çıkıyorsa orada ateş vardır.” gerçeği düşündürülüyor hem “Bir dedikodu varsa ona neden olacak bir olay meydana gelmiştir.” denmek isteniyor.
“Onun kapısı, her zaman herkese açıktır.”
cümlesinde de “kapının açık olması” sözüyle hem gerçek anlamıyla “kapının açık durumda olduğu” hem de “kişinin konukseverliği” anlatılmak istenmektedir.
6. İĞNELEME (TARİZ): Sözün ya da kavramın, gerçek ya da mecaz anlamının tam tersini kastetme sanatıdır.
Not: Tariz sanatında, birini küçümseme, alaya alma, iğneleme amacı güdülür. Ancak, burada, zekice bir buluş, yaralamayan bir anlatım söz konusudur.
İşine geç kalan birini:
“Bu saate kadar nerde kaldın!” diye azarlamak yerine, ona: “Bugün pek erkencisin; yola geceden mi çıktın?” dersek “tariz” yapmış oluruz.
7. EŞSESLİLİK (CİNAS): Söylenişleri aynı, anlamları
farklı sözcükleri birlikte kullanma sanatıdır.
Not: Eşsesli sözcüklerle “cinas” ve “cinaslı uyak” yapılır.
Özellikle “cinaslı maniler” bunun tipik örnekleridir.
Kokun aldım almadan (elmadan)
dizelerindeki “almadan” sözcükleri, anlamları farklı sözcüklerdir.
Bu sözcüklerin söyleniş ve yazılış benzerliklerinden
yararlanılarak sağlanan ses uyumu “cinas”tır.
8. TEVRİYE: Bir sözcüğün, iki farklı gerçek anlamı sezdirecek
biçimde kullanılması sanatıdır.
Sözcüğü yakın anlamıyla kullanır görünerek, sözcüğün
uzak anlamını anlatmak amaçlanır.
eller sürünür, çatlasa bülbül”
Bu dizedeki “eller” sözcüğü, hem “organ” hem de “yabancı”
anlamlarını verecek biçimde kullanılmıştır.
9. UYGUNLUK–İLGİ (TENASÜP): Aynı konuyla ya da an-
lam bakımından birbiriyle ilgili olan, birbirini anımsatan
sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
• “Gözün sadefinden nice dürdâne dökersin
Şol dişi güher dudağı mercan ere umma”
(Gözünün sedefinden inci taneleri döküyorsun, ama o dişleri
mercan olan güzelin geleceğini
Bu beyitte; “sadef (sedef), dürdane (inci), güher (mücevher),
mercan” sözcükleri anlamca ilgili olan sözcüklerdir.
Bu sözcükler bir araya getirilerek güzel, uyumlu dizeler
10. KARŞITLIK (TEZAT): Bir varlıkla ya da durumla ilgili
olarak çelişik özelliklerin belirtilmesi ya da aynı varlığın
karşıt niteliklerinin gösterilmesi sanatıdır.
Uyarı: Tezat sanatında karşıt anlamlı sözcüklerin
art arda sıralanması değil, çoğunlukla “aynı varlığın
karşıt durumları”ndan söz edilmesi söz konusudur.
Gülmek ol gonceye münasibdir
Ağlamak bu dil-i hazîne gerek
(Baki, “Gülmek, o “gonce” gibi güzele yakışır; ağlamaksa
benim hüzünlü gönlüme gerekir.” derken karşıt durumları
bir arada kullanmıştır. Burada “gülmek-ağlamak” ve “gülen
(mutlu) gonca ile hüzünlü gönül” arasında tezat vardır.)
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Bu dizelerde aynı varlığın (aynalar) iki karşıt durumu
(dost–düşman görünmek) dile getirilmiştir.
 11. GÜZEL NEDENLEME (HÜSN-İ TA’LİL): Bir olay ya
da olgunun, asıl nedeninden başka, şairce bir nedene
bağlanması sanatıdır.
• “O kadar çaldı ki yürekten
Türküler aşındırdı kavalı”
Bu dizelerde, kavalın aşınması, “türkülerin yürekten söylenmesi”
gibi hayali, güzel bir nedene bağlanmıştır.
12. BİLMEZLİKTEN GELME (TECAHÜL-İ ARİF): Bilinen
bir gerçeği, nükte olsun diye ya da bir anlam inceliği yaratmak
için, bilmezlikten gelme sanatıdır.
Behçet Necatigil, bu dizelerde evine gelen bir hanımın sürahi
dahil her şeyi, her tarafı temizleyip pakladığını biliyor;
ama bilmez görünüyor. “inanmam; bu başka sürahi” sözlerinden
13. ANIMSATMA (TELMİH): Söz arasında, ünlü bir kişiyi
ya da geçmişte yaşanmış ve herkesçe bilinen bir olayı,
söylenceyi (efsaneyi) anımsatma sanatıdır.
“Telmih”te amaç, anımsatılan kişinin, olayın, söylencenin
etkileyiciliğinden yararlanarak duyguları
daha etkili anlatmaktır.
Gel etme karınca kardeş,
Şarkı söylediyse bütün yaz?
Bu dizelerde Lafontaine’in ünlü fablı “Ağustosböceği ile
Karınca” anımsatılarak “telmih” sanatı yapılmıştır.
14. ABARTMA (MÜBALAĞA): Söze etkileyicilik kazandırmak
için, bir varlığı ya da olayı olduğundan çok daha
büyük ya da küçük gösterme sanatıdır.
• “Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.” dizesinde
şair (M. Akif), Türk ulusunun bağımsızlık uğruna yapabileceklerini
etkili bir sözle dile getirmek için “mübalağa” yap-
15. ALİTERASYON: Ses uyumu, güzelliği yaratmak için
bir dize ya da cümlede aynı seslerin art arda kullanılmasıdır.
• “Kargayı, kuzgunu kovardı, kondurmazdı” (Dede Korkut’tan)
cümlesinde “k” sesinin yinelenmesiyle aliterasyon
16. YİNELEME (TEKRİR): Sözün etkisini artırmak için bir sözcük ya da sözü art arda yineleme sanatıdır.
• “Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim çal”
Bu dizedeki “çal” sözcükleri yinelenerek tekrir sanatı yapılmıştır.
17. AÇMA VE YAYMA (LEFF Ü NEŞR): Şiirde ya da ya-
zıda, iki ya da daha çok şeyi andıktan sonra, onların anlamını açmak için, onlarla anlamca ilgili sözcük ya da sözleri sıralama sanatıdır.
• “Aşktır yıldızları seyrettiren; aşktır ay ve günü devrettiren”
dizesinde, “yıldızlar” ile “ay ve gün” sözcükleri, “seyrettiren (yürüten)” ile “devrettiren (döndüren)” sözcükleri arasında bir simetri yaratmak amaçlanmıştır.
“Bağ-ı dehrin hem hazanın, hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da gamın da rûzigârın görmüşüz.”
(Dünya bahçesinin hem ilkbaharını, hem sonbaharını
görmüşüz; (yani) biz, sevincin de üzüntünün de zamanını (çağını) görmüşüz.)
Bu dizelerden ilkindeki “hazan” ve “bahar” karşılığında ikincide “gam” (üzüntü) ve “neşat” (mutluluk, sevinç) kullanılmış.
Uyarı: “Seci” düzyazıda, art arda gelen cümleler
içinde birbiriyle uyaklı sözcükler kullanmaktır. Buna,
“iç kafiye” de denir. Seci, bir “söz sanatı” değildir.
• “Anasına bak, kızını
al; kenarına bak, bezini al.”
Bu atasözünde kız ve bez sözcükleri arasında seci (iç


Cover Image

Edebiyat Denemesi

Haziran 24, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Edebiyat sınavına sayılı zaman kala edebiyat denemesi çözmek isteyenler için iyi bir deneme sınavı. Sınavın şekline uygun, cevaplarıyla birlikte verilmiş. Soru gelebilecek bütün konuları kapsıyor. Cevaplar kırmızı renkle belirlenmiş, word dosyası.  


Cover Image

LYS Edebiyat Soruları ve Cevapları

Haziran 22, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
2010 LYS 3 Edebiyat sorularını buradan indirebilirsiniz. 20 Adet Türkçe sorusu sorulan sınavda 36 adet edebiyat sorusu vardı. Genel olarak soruların özellikle edebiyat sorularının beklenenden kolay olduğu söylenebilir. İlk sene zor sorarak zaten uygulaması çok yeni olan bu sınavda şimşekleri üzerlerine çekmezlerdi. Soruları indirmek için aşağıdaki resme tıklayınız…


Cover Image

YKS Çıkmış Türkçe Soruları

Haziran 11, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Üniversite sınavında çıkmış 150 adet Türkçe sorusu. Slayt şeklinde hazırlanmış. Çözdükten sonra cevabını da üzerinde işaretlenmiş halde bulabilirsiniz.
Resme tıklayın…

Cover Image

Anlatım Bozukluğu – Slayt

Nisan 24, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

Anlatım bozukluğu konulu 32 slaytlık konu anlatımı şeklinde power point sunumu. Anlatım bozukluğu konusu bütün çeşitleriyle ele alınıp örneklerle genişletilmiş. Anlatım Bozukluğu konulu slaytı aşağıdaki renkli bağlantıyı tıklayarak indirebilirsiniz.

ANLATIM BOZUKLUĞU



1) Gereksiz Sözcük Kullanma:

Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
*Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar.
*Onunla ilk tanışmamızı unutamam.

2) Sözcükleri birbiriyle karıştırma:
Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin karıştırılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.
*Uzun saçlı bir genç geldi,kendini bize tanıştırdı.
*Bu iki olay arasında hiçbir ayrıcalık yok.

3) Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma:

Sözcük anlamlarına uygun yerde kullanılmadığı zaman ya da yanlış anlama gelecek şekilde kullanıldığında anlatım bozukluğu doğar.
*Dünden itibaren yağmur yağıyor.
*Bu yıl babamın yüzünden sınıfı geçtim.

Anlatım Bozukluğu Slaytı İndir


Cover Image

Sözcük Türleri Testi 3 (Fiiller 1)

Mart 20, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Fiilleri konu alan 21 soruluk yaprak test. Bireysel çalışma ve sınıfta topluca kullanım için uygun.

TESTTEN ÖRNEK SORULAR

Aşağıdakilerden hangisinde iş, oluş, durum bildiren fiiller birlikte verilmiştir?
A)Uyumak, beklemek, sararmak
B)Solmak, ağlamak, gülmek
C)Almak, büyümek, oturmak
D)Anlatmak, sevmek, giymek
E)Çalışmak, bayatlamak, kararmak

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bileşik zamanlı eylem kullanılmamıştır?
A)Koşsa da artık arkadaşlarına yetişemezdi.
B)İçlerindeki eksikliklerin tümünü giderdi.
C)Çocuk ödevini yaparken rahat bırakılmalıydı.
D)Biraz daha erken kalksaydın daha iyi olurdu.
E)Hiçbir zaman hiç kimseye boyun eğmemişti.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi çekimli bir fiildir?
A)Aldığı arabanın rengi masmaviydi.
B)Eskiden saçları oldukça uzunmuş.
C)Bursa’da dallar yeşermiş, şimdiden.
D)Dün getirilen bulaşık makinesi bozukmuş
E)Yürüyeceğiniz yol, epey dikenli arkadaşlar.


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: TURGUT ÖZAKMAN

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

Turgut Özakman 1930’da Ankara’da doğmuştur.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirip bir süre avukatlık yapmıştır. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’nde tiyetro eğitimi aldı. Devlet Tiyatrosu’na dramaturg olarak girdi. Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı, TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, ve 1983 – 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu’nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.

2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı’nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler adlı belgesel-romanı, neredeyse cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu.

Romanlar

  • Korkma İnsancık Korkma, 1994.
  • Romantika, 2000.
  • 19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun’da, 2002.
  • Şu Çılgın Türkler, 2005.
  • Diriliş – Çanakkale 1915, 2008.
  • Cumhuriyet – Türk Mucizesi, 2009…

Oyunları

  • Toplu Oyunları 1 – Ah Şu Gençler, Töre, Ocak (oyun)
  • Toplu Oyunları 2 – Sarıpınar 1914, Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Bir Şehnaz Oyun
  • Toplu Oyunları 3 – Hastane (oyun), Karagöz’ün Dönüşü, Kardeş Payı, Darılmaca Yok, Berberde, Ben Mimar Sinan, Ak Masal Kara Masal
  • Toplu Oyunları 4 – Pembe Evin Kaderi, Güneşte On Kişi
  • Toplu Oyunları 5 – Duvarların Ötesi, Kanaviçe, Paramparça
  • Şu Çılgın Türkler (Oyun), 2006
  • Delioğlan – 2008
  • Üç Destan – 2008

Araştırma İnceleme Kitapları

  • Dr. Rıza Nur Dosyası, 1995.
  • Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, 1995.
  • Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, 1997.
  • “Mustafa” Filmi Hakkında, Aralık 1998.

Meslek Kitapları

  • Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği, 1983
  • Radyo Notları, 1969.

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: GÜNGÖR DİLMEN

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Gerçek adı Güngör Dilmen Kalyoncu‘dur. 1930 Tekirdağ doğumludur. 1959 yılında “Sinema – Tiyatro Dergisi“nin açtığı yarışmada, yazdığı Midas’ın kulakları adlı oyunuyla birincilik ödülünü kazanan Dilmen, 1960’ta İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesine girerek, Klâsik Filoloji bölümünden mezun olmuştur. Yazar, İsrail ve Yunanistan’da tiyatro çalışmaları yapmış, sonra 1961-1964 yıllarında Amerikan Yale ve Washington üniversitelerinde tiyatro öğrenimi almıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmen yardımcılığı ve dramaturgluk yaptı. TRT İstanbul Radyosu’nda tiyatro alanında şef olarak çalıştı. Halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Dilmen’in birer de sinema filmi (İttihat ve Terakki) ve dizi (Bağdat Hatun) senaryosu çalışmaları bulunmaktadır.

ESERLERİ


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: REFİK ERDURAN

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: 7 dakika
Refik ERDURAN 1928‘de İstanbul‘da dünyaya gelmiştir.Erduran, Robert Kolej’den lisans derecesini aldıktan sonra 1947 yılında Tiyatro Tarihi ve Dram Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi için Cornell Üniversitesi’ne gitti.

Hayranı olduğu Nazım Hikmet’in cezaevinde hastalandığını ve durumunun kötüleştiğini öğrenince onunla tanışma arzusundan ötürü 1949 yılında Türkiye’ye döndü. Refik Erduran, Türkiye’ye döndükten sonra Nazım Hikmet’i hapisten kaçırma planları yaptı ancak buna gerek kalmadı çünkü 28 yıllık mahkumiyet kararı ile hapse girmiş olan ve 13 yıldır hapis yatan Nazım Hikmet’in geri kalan cezası, şairin af yasası kapsamına alınması için yürütülen büyük kampanyanın ve yaptığı açlık grevinin ardından affedildi ve şair 15 Temmuz 1950 günü özgür bırakıldı. Ne var ki Nazım Hikmet, 1951 yılında askere çağrılmış ve askerde öldürülme tehlikesi ortaya çıkmıştı. Bu dönemde şairin baba bir anne ayrı kızkardeşi Melda Hanım ile nişanlanan Erduran, artık akrabalık ilişkisi de olan Nazım’ı yurtdışına kaçırma fikrini öne sürdü ve kendisinin kullandığı bir sürat motoruyla Nazım’ın İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e geçmesine, Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye’den ayrılmasına yardımcı oldu. Erduran’ın bu olayda oynadığı rol, uzun süre sır olarak saklandı. Olayla ilgili suç dosyası “kaçıranı meçhul” olarak kapandı. Nazım Hikmet, 1961 yılında yazdığı Otobiyografi adlı şiirde kaçışından -Refik Erduran’dan adını anmadan- şu dizeyle bahsetmiştir :”951`de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm ölümün üstüne

Kore Savaşı

Erduran, askerliğini Kore Savaşı sırasında Türk Tugayı’nda yedek subay olarak yaptı. Savaşta tercümanlık yapan Erduran, Türk tugayına gönüllü olarak katılmıştı.

Bosna Savaşı

Erduran, Sırp faşistlerine karşı sembolik direniş göstermek amacıyla 1995 yılında Bosna’ya giderek Kara Kuğular adlı seçkin birliğe katıldı, gördükleri Milliyet’te dizi olarak yayımlandı. Ardından Bosnalı Samuraylar başlığıyla kitaplaştırıldı.

Romancılığı

Refik Erduran, ilk romanı Yağmur Duası adlı eserdir. Bu roman, 1954 yılında yayımlandığında 9 günde 50bin satışla bir rekor kırdı. İkinci romanı Er Oyunu, Milliyet Gazetesi’nde dizi olarak yayımlanmaya başladı ancak birinci bölümden sonra 12 Eylül Darbesi nedeniyle dizi yarım kaldı. Erduran, 2003-2005’te yayımladığı romanlarla yazarlığa devam etti. Domuz, Neşe’nin Şarkıları, Er Oyunu, Kavşak adlı dört romanı yayımladı. Ayrıca Sabiha Sertel’i anlattığı Sabiha adlı öykü kitabını; İblisler, Azizler, Kadınlar adlı anı kitabını yayımladı.

Oyun yazarlığı

Refik Erduran, Muhsin Ertuğrul’un isteği üzerine, oyun yazarlığı dersleri vermesi için Ankara Üniversitesi’ne davet edilen Amerikalı yönetmen Kenneth Mcgowan’a bir kaç ay süreyle asistanlık yaptı[2]. Bu kurslardan Aziz Nesin gibi değerli oyun yazarları faydalandılar.

Bu deneyimden sonra ilk profesyonel tiyatro oyunu Deli’yi 1957 yılında yazdı. Oyun, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oynandı ve bunu ardı ardına yazdığı diğer oyunları takip etti. Daha çok güldürü ve vodvil türünde oyunlar yazdı. Bir Kilo Namus (1958) ve Cengiz Han’ın Bisikleti (1959) adlı oyunlarıyla ün yaptı.

Devlet Tiyatroları, İstanbul şehir Tiyatroları, Sururi-Cezzar Tiyatrosu, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Yunus Emre Tiyatrosu, Tiyatro İstanbul, Yeditepe Oyuncuları, yerli ve yabancı başka topluluklar tarafından otuzdan fazla oyunu sahnelendi.

Yurt içinde ve dışında sinema, televizyon senaryoları yazdı. Atatürk’ün toplumu yeniden yapılandırmada kırdığı sürat rekorunu anlatan Metamorfoz(Başkalaşım) adlı senaryosu TRT tarafından 1992’de filme çekildi. Tiyatro oyunu yazarlığı alanlarında yerli ve yabancı ödüller aldı.

Gazeteciliği

1965 yılında Abdi İpekçi’nin teklifi üzerine Milliyet Gazetesi’nde başladığı köşe yazarlığını 1981 yılına kadar aynı gazetede sürdürdü. Daha sonra Güneş ve Meydan gazetelerinde gazeteciliğe devam etti. 1985 yılında Gazeteciler Cemiyeti’nin En başarılı Köşe Yazarı Ödülü’nü aldı.

1968’de Uluslararası Yazarlar Atölyesi’nin daveti üzerine ABD’ye giden Erduran, bir yıl boyunca Iowa Üniversitesi’nde Yazarlar Atölyesi’ne katıldı ve sonra Kaliforniya’ya yerleşti. Gazeteciliğini Milliyet’in Batı Amerika Haber Bürosu Şefi olarak devam ettirdi. 1982’de İstanbul’a döndüğünde köşe yazarlığını bıraktı. Gazeteciliği, önemli gördüğü konularda yazılar yazarak sürdürdü.

Televizyonculuğu

Erduran bir film şirketi kurarak çeşitli tv dizileri yönetti. En bilineni : Önce Canan adlı dizidir. 1990’larda çeşitli TV programlarında yapımcılık, sunuculuk üstlendi.

Yazdığı Bazı Oyunlar

  • Neşe’nin Şarkıları (2004)
  • İblisler, Azizler, Kadınlar (Anı) (2005)
  • Jetonlar Düştükçe (2007) Cumhuriyet Kitapları

Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: 7 dakika

1923′ten Günümüze Türk Tiyatrosu

Cumhuriyetle birlikte tiyatroda Batı modelineyönelen Türkiye, gerek tiyatronun kurumsallaşması, gerekse oyun yazarlığının gelişmesi bakımından önemli atılımlar yaptı.
Cumhuriyet sonrası dönemde tiyatroya ilk büyük katkı Muhsin Ertuğrul’dan geldi. 1927′de, Darülbedayi kurumunun başına geçen başına geçen Ertuğrul, yerli yazarları yüreklendirerek, izleyiciye çağdaş çeviri oyunlar sunarak, Cumhuriyet Devri Türk tiyatrosunun temellerini attı.

Musiki ve Temsil Akademisi’nin bir bölümü olarak Ankara Devlet Konservatuvarı açıldı. ilk mezunların verildiği 1941′de Tatbikat sahnesi oluşturuldu. Bu hazırlık aşamalarından sonra da 1949′da Devlet Tiyatroları resmen kuruldu.

1950′den sonra tiyatro kuramlarının gelişmesi bakımından önemli atılımlar gerçekleştirilmeye başlandı. Tiyatronun yaygınlaştırılması yolunda devlet eliyle sürdürülen çabalar sonucunda Devlet Tiyatroları, Ankara,İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Trabzon ve Diyarbakır gibi kentlerde perdelerini açarak ve turneler düzenleyerek Türkiye’nin her yanında izleyiciye ulaşır hale geldi. Yetmiş yılı aşan tarihi boyunca çeşitli iniş çıkışlar yapan İstanbul Şehir Tiyatroları da çeşitli semtlerde beş sahneye sahip oldu. Türk tiyatrosunun gelişmesinde her zaman önemli rol oynamış olan özel tiyatroların sayısında 1960′larda büyük bir artış görüldü. Etkinliklerini 1960′lardan bu yana sürdüren özel topluluklar arasında Kent Oyuncuları, Ankara Sanat Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu sayılabilir. Oyunculuk ve sahneleme açısından Batı modelini izleyen ödenekli ve özel tiyatrolar yanında, ortaoyunu ve tuluat tiyatrosunun oyunculuk tarzını sürdüren özel topluluklar da oldu. 1970′lerin ortalarında pek çok özel tiyatro kapandı, yeni açılanların bir bölümü de başarılı olamadı. 1980′lerin ortalarından bu yana İstanbul’daki özel tiyatrolar yeniden bir canlanma dönemine girdiler.

Türk oyun yazarlığı, Cumhuriyet döneminde Batı modelini uygulayan tiyatronun kurumsallaşması yolunda yapılan atılıma koşut olarak gelişme gösterdi. Gerçekçi Avrupa tiyatrosundan büyük ölçüde etkilenen Türk yazarları, gerçekçi doğrultuda yazdıkları oyunlarda öncelikle, Osmanlı toplumundan modern Türk toplumuna geçilirken yaşanan sancıları dile getirdiler. Bu geçiş dönemini yansıtmakta en başarılı olmuş yapıtlar Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü (1930) ve Ahmet Kutsi Tecer’in Köşebaşı’sı (1984) idi. Çok üretken bir yazar olan Cevat Fehmi Başkut ise toplumsal eleştirel yaklaşımını çoğunlukla güldürü çerçevesi içine yerleştirdi.

Türk oyun yazarlığında Cumhuriyetin ilk 30 yılında ağırlık kazanan eleştirel gerçekçi yaklaşım etkisini günümüze değin sürdürdü. 1950′lerden çok partili döneme geçildiğinde devlet yönetimine ilişkin siyasal sorunlarda tiyatro sahnesinde gündeme getirildi. Aynı zamanda, toplumsal sorunları yansıtma aşamasından, bu sorunların kaynak ve nedenlerini irdeleme aşamasına geçildi. Bu dönemde Türk tiyatrosu yeni yazarlar kazandı. Aziz Nesin ve Haldun Taner bildik gerçekçi dram kalıplarını zorlayarak yeni biçim denemelerine giriştiler.

1960′lar Türk tiyatro edebiyatı içinde parlak bir dönem oldu. Siyasal, ekonomik, kültürel açılardan önemli bir bilinçlenme aşamasının yaşandığı bu dönemde tiyatro, işçi ve köylü kesiminin sorunlarına eğildi. Bir yandan, orta sınıftan ailelerin yaşadığı toplumsal ve ekonomik sorunları irdeleyen gerçekçi oyunlar yazılırken, köy ve gecekondu ortamı da yaşama ve giyinme biçimi ve dil özellikleriyle sahneye getirildi.

Bu dönemin en yaygın türlerinden biri de konularını Osmanlı tarihinden, halk kahramanlarının yaşamlarından ve mitolojiden alan, şiir diliyle yazılmış oyunlardır. Güngör Dilmen, Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Necati Cumalı bu doğrultuda yapıtlar verdiler. 1960′ların sonlarına doğru siyasal içerikli belgesel oyunlarda yazılmaya başlandı. Sermet Çağan’ın, Brecht’in epik tiyatro yöntemini doğrudan uyguladığı Ayak Bacak Fabrikası (1964), bu dönemde toplumcu gerçekçi yaklaşımın bir örneği oldu.

Türk oyun yazarlığına öz ve biçim açısından kişiliğini kazandırma yolunda önemli bir katkı 1960′larda Haldun Taner’den geldi. Ahmet Kutsi Tecer’in 1940′larda geleneksel Türk tiyatrosunun gevşek dokulu oyun yapısını ve göstermeci anlatımını kullanarak yazdığı Köşebaşı oyununun ardından, 1950′lerde ve 1960′ların başlarında göstermeci anlatımı kullanma ve tiyatroda açık biçim anlayışını benimseme yolunda oyun denemeleri yazmış olan Taner, 1964′te Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu tarafından sahnelenen Keşanlı Ali Destanı’yla geleneksel Türk tiyatrosunun belirleyici özelliklerini çağdaş anlamda toplumsal siyasal bir içerikle birleştiren yeni bir yerli türün, yerli epik müzikalin yaratıcısı oldu.

1970′lerde pek çok topluluk ağırlıkla politik tiyatro üstünde durdu. Bu dönemde sık sık yerli ve yabancı siyasal-belgesel oyunlar sahnelendi; bir yandan da gerçekçi köy oyunları, tarihsel oyunlar, geleneksel Türk tiyatrosunun özelliklerine dayalı müzikli oyunlar, kabare oyunları, epik oyunlar yazıldı. Ülkede yaşanan toplumsal siyasal çalkantılardan tiyatronun da olumsuz bir pay aldığı bu dönemin en başarılı oyunlar, geleneksel Türk tiyatrosunun anlatım biçimlerini kullanmayı sürdüren Turgut Özakman’ın aynı biçemi benimseyen Oktay Arayıcı’nın ve Asiye Nasıl Kurtulur? Oyunuyla üne, gene epik türde yazdığı toplumcu gerçekçi oyunlarla pekiştiren Vasıf Öngören’in ürünleridir.

1980′lerde ise oyun yazarlığı nicelik ve nitelik açısından bir durgunluk yaşadı. Bu dönemde Refik Erduran, Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Necati Cumalı, Melih Cevdet Anday, Turgut Özakman, Sabahattin Kudret Aksal, Recep Bilginer, Güngör Dilmen, Başar Sabuncu, Dinçer Sümer gibi 1950′lerden ya da 1960′lardan bu yana oyun yazmayı sürdüren yazarlar dışında, 1970′lerde yazmaya başlayan Bilgesu Erenus ve Tuncer Cücenoğlu’nun, yapıtlarıyla 1980′lerde gündeme gelen Murathan Mungan, Ülkü Ayvaz, Ferhan Şensoy ve Mehmet Baydur gibi yeni yazarların oyunları sergilendi.


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: TURAN OFLAZOGLU

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Turan OFLAZOĞLU (1932-? )
Tiyatro yazarlarımızdandır. Vefa Lisesini bitirerek, İstanbul üniversitesinde; İngiliz Dili ve Edebiyatı ile Felsefe bölümlerini bitirmiş, Washington’da tiyatro öğrenimi görmüştür. Çoğu basılmış ve TV’de yayınlanmış tarihsel konulu oyunlar yazdı. Nietzche, Rilke,Shakespeare,Kafka ve Bergman’dan çeviriler yaptı, tiyatro üstüne yazıları yayınlandı.

Eserleri:
Keziban Allahın Dediği Olur
Deli İbrahim
Sokrates Savunuyor
IV.Murat (1970’te TV filmi yapıldı, 1981’de yayınlandı. 1970 TRT Tiyatro Sahne Eserleri Başarı Ödülünü kazandı.)
Genç Osman
Elif Ana
Shakespeare (inceleme, çeviri şiirler, 1978)


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: Orhan Asena(1922-2001)

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: 2 dakika
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı oyun yazarıdır. Edebiyata lise yıllarında şiir ve öykü yazarak başlamıştır. daha sonraları ise tamamen tiyatroya yönelmiş ve asıl ününü tiyatrolarıyla kazanmıştır. Oyunlarında tarihi olayların yanısıra güncel olayların atmosferinden de yararlanmıştır. Başkaldırı temasının hakim oldıuğu eserlerinde ana karakterlerin iç çekişmelerini özenle sergilemiş, insanların birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini ustalıkla göstermiştir.İlk oyunu konusunu Gılgamış efsanesinden alan “Tanrılar ve İnsanlar“dır.”Hurrem Sultan“da Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki iktidar mücadeleleri ele alınır.”Tohum ve Toprak“ta toplumu değiştirme projesi işlenirken “Fadik Kız“da Anadolu insanının sömürülüşü hikaye edilir. “Simavnalı Şeyh Bedreddin” ve “Atçalı Kel Mehmet” ise insanların ezilişini ve başkaldırışını ortaya koyar. Orhan Asena Türkiye’nin Şekspir’i olarak adlandırılır.

Eserleri:

Tanrılar ve İnsanlar, Hurrem Sultan, Tohum ve Toprak, Fadik Kız, Simavnalı Şeyh Bedreddin, Atçalı Kel Mehmet, Ölü Kentin Nabzı, Karacaoğlan, Garip Dede Çıkmazı, Korku, Yalan, Gecenin Sonu, Toroslardan Öteye, Kapılar, Bir Kadın Üzerine Çeşitlemeler: Genç Kız-El Kapısı- Ana,Sağırlar Söğüşmesi, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Öç, Korkunç Oyun, Karagöz Emekli, Şili’de Av


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler