2017 ÖSYS Tercih kılavuzlarını aşağıdaki linklerden indirebilirsiniz.
2017-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu
Tablo-3
Tablo-4
2017-ÖSYS: Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Kılavuzu
İşitme Engelli Adaylar İçin Hazırlanmış 2017 ÖSYS Kılavuzu
Görme Engelli Adaylar İçin Hazırlanmış 2017 ÖSYS Kılavuzu
2017-LYS Aday Başvuru Formu
Sağlık Durumu/
![]() |
Edebiyattan 100 Almanın 10 Yolu |
Edebiyat dersi öğrencilerin en çok zorlandığı derslerden biri. Bir edebiyat öğretmeni olarak lisede benim de en çok zorlandığım derslerden biriydi. Şimdi öğrencilerimin bir bölümü çok çalıştıklarını iddia etseler de (!) bir türlü yüksek notlar alamıyorlar. 15 yıllık meslek hayatımda öğrencilerde gördüğüm temel eksiklikler üzerine böyle bir yazıyı yazma kararına vardım. Türk Dili ve Edebiyatı ile Türkçe dersleri özelinde konuşuyoruz ancak aşağıdaki maddeler hemen hemen okul derslerinin tamamı için uygulanabilir.
Yüksek not alacağına inanmayan bir öğrencinin başarılı olması nerdeyse imkansız. Başarmayı gerçekten istemelisin. İnsana en tesirli tavsiyeleri kendisi verir. Başaracağına inanıp kolları sıvamalısın. İnanmazsan en küçük zorlukta yolda kalır, sonuca ulaşamazsın.
Bu not ve başarı senin hanene yazılacak. Başka hiç kimseye bel bağlamadan bu işin senin olduğunu kabullenmelisin. “Sınavda kopya çekerim, sorular bildiğim yerlerden gelebilir, öğretmen nasılsa beni geçirir.” gibi bütün düşüncelerden sıyrılmalısın. Çalışması gereken sensin, bunun için ne gerekiyorsa sen yapacak ve notunu yükselteceksin. Buna kendini ancak sen ikna edebilirsin!
Nasıl bir sınav seni bekliyor? Hangi konulardan sorumlusun? Eksiklerin neler? Bunlar hayati önemi olan sorular. Bunları cevaplaman senin başarılı olma yolunda atacağın en önemli adımlardan biri. Hangi konudan başlayacağını ve hangi konuda bitireceğini belirlemen gerekiyor. Çalışmaya başlarken yapacaklarını tek tek sıralayıp uygulamalısın.
Her dersin, her öğretmenin ders sırasında kullandığı bazı materyalleri vardır. Sınava çalışırken bunlarda herhangi bir eksiğin olmamalı. Öğretmenin ders kitabını kullanıyorsa ders kitabın, defter tutturuyorsa defterin, başka bir kaynak kullanıyorsa kaynağın mutlaka yanında olmalı.
Konuyu öğreneceğin en iyi yer, sınıftır. Sonra öğrenirim düşüncesi senin zamanını israf etmene yol açar. Sonuçta sen o derse giriyor ve orada belli bir zaman harcıyorsun. Ders süresinde yapacağın en mantıklı iş dersi dinlemek ve en iyi şekilde öğrenmektir. Öğretmene soru sormaktan korkma. Birçok öğretmen ders sırasında sınavda soracağı sorulardan bahseder, örnekler verir. Bunları kaçırma ve bir köşeye mutlaka yaz!
Birçok öğrenci konuyu derste öğrenir ama sınava kadar unutur. Sınav zamanı oturup tekrar öğrenmeye çalışır. Gündüz gördüğün dersleri akşam tekrar etmen öğrendiklerini kalıcı hale getirmenin en kolay yoludur. Tekrar her öğretmenin tavsiye ettiği bir yoldur ama öğrencilerin tamamına yakını gündüz öğrendiği konuyu tekrarı lüzumsuz görür. Hâlbuki tekrar candır!
Tipik bir öğrenci hastalığıdır sınavlara son gece çalışmak. Bütün sınavın konularını akşam birkaç saatlik çalışmaya bırakır. Sınav da kritik bir sınavsa, telaş başlar. Stresten doğru düzgün çalışamaz bile. Sınava sınav akşamı çalışılmaz. Orada son rötuşlar, tekrarlar, gözden kaçanlar halledilir. 100 almak için sınavdan önceki üç gününü planlı bir şekilde ayırıp çalışmalısın.
Edebiyat gibi sözel derslerin birçoğunda önemli çalışma metotlarından biri de yazarak çalışmaktır. Çalışma notları hazırlamalısın. Renkli kâğıtlar, fosforlu kalemler kullanabilirsin. Altını çizerek, üzerini boyayarak çıkardığın notlarla, çalışmak daha zevkli hale gelir. Birçok eğitimci ezber yapmayı aşağılar ama ben öyle düşünmüyorum. Ezberlemelisin. Bazı konuların ancak ezberleyerek üstesinden gelebilirsin. (Baş harfi kodlamaları, kelimelere hayatın içinden garip çağrışımlar eklemen ezber yapmanı kolaylaştırır.) Ezberlediğini düşündüğün konuyu kendi kendine anlatmaya başla. Eğer kendi kendine anlatabiliyorsan kâğıda da rahatlıkla yazabilirsin. Sakın ama sakın okuyup geçme. Çünkü insan okuyup geçtiklerinin ancak yüzde onunu hatırlar. Yüzde doksanını unutur.
Öğrencilerin çoğu öğretmen nereden soru sorabileceğini, kendini nasıl bir sınav beklediğini düşünmeden sınava girer. Fakat sınavdan 100 hedefleyen öğrenci bütün boşlukları kapatmalıdır. Eğer ders öğretmeninin sınavına ilk kez girmiyorsan eski sınavlardaki soru tarzları sana yol gösterecektir. Yukarıda da söylediğim gibi ders esnasında ve sınav öncesi mutlaka öğretmeninize soru çıkabilecek yerleri, hangi konuların önemli olduğunu sormalısın. Her öğretmen bu konuda bilgi verir ama sorma şeklin önemli! Yoksa öğretmenin seni tersleyebilir.
Bu da nerden çıktı şimdi deme. Öğretmenlerin önemli bölümü soracağı soruları internetten indirip birkaç değişiklikten sonra sınavlarında kullanır. Aynı sınava denk gelme ihtimalin var. Ama bu yukarıda saydığımız dokuz maddeyi çöpe atmak gibi bir iş olur. Zeki insanlar okyanusta tek bir balığı aramaz. Amacımız bu değil. Asıl hedef sınav öncesi farklı soru tipleriyle sınava gerçekten hazır olup olmadığını görmendir. Birçok sitede daha önce yapılmış sınav soruları paylaşılıyor. Onları nereden bulacağını sen benden iyi bilirsin! Mesela şu an bu yazıyı okuduğun Edebiyat Hocam’ın yazılı sayfasından…
Yazının başlığına bakıp 10 dakika çalışmayla 100 alacak bilgiyi sunacağımı zannetmiş ve yazıya balıklama dalmış olabilirsin ama seni temin ederim 10 dakikada 100 almak diye bir yol yoktur. Sınav akşamı üç saat televizyon seyredip, 2 saat internette gezip 100 alman mümkün değil. Öyle bir yol olsa söylerdim zaten! Hiçbir zirveye eller cepte çıkılmaz.
İyisi mi sen yazıyı tekrar oku!
Ya da okuma, sen bilirsin. Sonuçta hayat senin hayatın!
2 Farklı üniversite sınavı hazırlık edebiyat soru bankası indirmek için aşağıdaki bağlantıları tıklayın. Edebiyat soru bankalarını indirebilirsiniz. Kitaplar PDF formatındadır. PDF dosyasını çalıştırmak için bilgisayarınızda PDF okuyucu bir program yüklü olması gerekmektedir.
İndir : EDEBİYAT SORU BANKASI-1
İndir : EDEBİYAT SORU BANKASI-2
İNDİR: AYT DENEMESİ-1
İNDİR: AYT DENEMESİ-2
TAVSİYE: AYT-TYT EDEBİYAT ÇALIŞMA NOTLARI İNDİR
Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.
Anlatım bozukluğu konu testinin ikincisini aşağıdaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.
20 soru
Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.
20 soru
2011 LYS’de sorulan Edebiyat soruları sınıfta öğrencilerle birlikte çözmek için slayt şeklinde hazırlandı. Bütün soruların cevabı da yine soruların üzerinde mevcut. Son derece sade ve şık bir slayt. Çalışmayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.
İNDİR: 2011 LYS Edebiyat Soruları (SLAYT)
Söz sanatları (edebi sanatlar) ile ilgili ayrıntılı konu anlatımlı dosya hazır. Konu anlatımları bol örneklerle pekiştirildi ve konu anlatımının sonunda 13 adet çözümlü soru eklendi. Ayrıca yine konu sonunda bir adet konu testi bulunmakta. Derse hazırlıkta ve ders esnasında farklı örnekler vermekte kullanılabilir. Belge word formatında. Dosyayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.
İNDİR-Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Testi
Edebiyat sınavına sayılı zaman kala edebiyat denemesi çözmek isteyenler için iyi bir deneme sınavı. Sınavın şekline uygun, cevaplarıyla birlikte verilmiş. Soru gelebilecek bütün konuları kapsıyor. Cevaplar kırmızı renkle belirlenmiş, word dosyası.
Anlatım bozukluğu konulu 32 slaytlık konu anlatımı şeklinde power point sunumu. Anlatım bozukluğu konusu bütün çeşitleriyle ele alınıp örneklerle genişletilmiş. Anlatım Bozukluğu konulu slaytı aşağıdaki renkli bağlantıyı tıklayarak indirebilirsiniz.
1) Gereksiz Sözcük Kullanma:
Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
*Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar.
*Onunla ilk tanışmamızı unutamam.
2) Sözcükleri birbiriyle karıştırma:
Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin karıştırılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.
*Uzun saçlı bir genç geldi,kendini bize tanıştırdı.
*Bu iki olay arasında hiçbir ayrıcalık yok.
3) Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma:
Sözcük anlamlarına uygun yerde kullanılmadığı zaman ya da yanlış anlama gelecek şekilde kullanıldığında anlatım bozukluğu doğar.
*Dünden itibaren yağmur yağıyor.
*Bu yıl babamın yüzünden sınıfı geçtim.
Fiilleri konu alan 21 soruluk yaprak test. Bireysel çalışma ve sınıfta topluca kullanım için uygun.
TESTTEN ÖRNEK SORULAR
Aşağıdakilerden hangisinde iş, oluş, durum bildiren fiiller birlikte verilmiştir?
A)Uyumak, beklemek, sararmak
B)Solmak, ağlamak, gülmek
C)Almak, büyümek, oturmak
D)Anlatmak, sevmek, giymek
E)Çalışmak, bayatlamak, kararmak
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bileşik zamanlı eylem kullanılmamıştır?
A)Koşsa da artık arkadaşlarına yetişemezdi.
B)İçlerindeki eksikliklerin tümünü giderdi.
C)Çocuk ödevini yaparken rahat bırakılmalıydı.
D)Biraz daha erken kalksaydın daha iyi olurdu.
E)Hiçbir zaman hiç kimseye boyun eğmemişti.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi çekimli bir fiildir?
A)Aldığı arabanın rengi masmaviydi.
B)Eskiden saçları oldukça uzunmuş.
C)Bursa’da dallar yeşermiş, şimdiden.
D)Dün getirilen bulaşık makinesi bozukmuş
E)Yürüyeceğiniz yol, epey dikenli arkadaşlar.
Turgut Özakman 1930’da Ankara’da doğmuştur.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirip bir süre avukatlık yapmıştır. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’nde tiyetro eğitimi aldı. Devlet Tiyatrosu’na dramaturg olarak girdi. Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı, TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, ve 1983 – 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu’nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.
2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı’nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler adlı belgesel-romanı, neredeyse cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu.
Gerçek adı Güngör Dilmen Kalyoncu‘dur. 1930 Tekirdağ doğumludur. 1959 yılında “Sinema – Tiyatro Dergisi“nin açtığı yarışmada, yazdığı Midas’ın kulakları adlı oyunuyla birincilik ödülünü kazanan Dilmen, 1960’ta İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesine girerek, Klâsik Filoloji bölümünden mezun olmuştur. Yazar, İsrail ve Yunanistan’da tiyatro çalışmaları yapmış, sonra 1961-1964 yıllarında Amerikan Yale ve Washington üniversitelerinde tiyatro öğrenimi almıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmen yardımcılığı ve dramaturgluk yaptı. TRT İstanbul Radyosu’nda tiyatro alanında şef olarak çalıştı. Halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Dilmen’in birer de sinema filmi (İttihat ve Terakki) ve dizi (Bağdat Hatun) senaryosu çalışmaları bulunmaktadır.
ESERLERİ
Hayranı olduğu Nazım Hikmet’in cezaevinde hastalandığını ve durumunun kötüleştiğini öğrenince onunla tanışma arzusundan ötürü 1949 yılında Türkiye’ye döndü. Refik Erduran, Türkiye’ye döndükten sonra Nazım Hikmet’i hapisten kaçırma planları yaptı ancak buna gerek kalmadı çünkü 28 yıllık mahkumiyet kararı ile hapse girmiş olan ve 13 yıldır hapis yatan Nazım Hikmet’in geri kalan cezası, şairin af yasası kapsamına alınması için yürütülen büyük kampanyanın ve yaptığı açlık grevinin ardından affedildi ve şair 15 Temmuz 1950 günü özgür bırakıldı. Ne var ki Nazım Hikmet, 1951 yılında askere çağrılmış ve askerde öldürülme tehlikesi ortaya çıkmıştı. Bu dönemde şairin baba bir anne ayrı kızkardeşi Melda Hanım ile nişanlanan Erduran, artık akrabalık ilişkisi de olan Nazım’ı yurtdışına kaçırma fikrini öne sürdü ve kendisinin kullandığı bir sürat motoruyla Nazım’ın İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e geçmesine, Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye’den ayrılmasına yardımcı oldu. Erduran’ın bu olayda oynadığı rol, uzun süre sır olarak saklandı. Olayla ilgili suç dosyası “kaçıranı meçhul” olarak kapandı. Nazım Hikmet, 1961 yılında yazdığı Otobiyografi adlı şiirde kaçışından -Refik Erduran’dan adını anmadan- şu dizeyle bahsetmiştir :”951`de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm ölümün üstüne“
Erduran, askerliğini Kore Savaşı sırasında Türk Tugayı’nda yedek subay olarak yaptı. Savaşta tercümanlık yapan Erduran, Türk tugayına gönüllü olarak katılmıştı.
Erduran, Sırp faşistlerine karşı sembolik direniş göstermek amacıyla 1995 yılında Bosna’ya giderek Kara Kuğular adlı seçkin birliğe katıldı, gördükleri Milliyet’te dizi olarak yayımlandı. Ardından Bosnalı Samuraylar başlığıyla kitaplaştırıldı.
Refik Erduran, ilk romanı Yağmur Duası adlı eserdir. Bu roman, 1954 yılında yayımlandığında 9 günde 50bin satışla bir rekor kırdı. İkinci romanı Er Oyunu, Milliyet Gazetesi’nde dizi olarak yayımlanmaya başladı ancak birinci bölümden sonra 12 Eylül Darbesi nedeniyle dizi yarım kaldı. Erduran, 2003-2005’te yayımladığı romanlarla yazarlığa devam etti. Domuz, Neşe’nin Şarkıları, Er Oyunu, Kavşak adlı dört romanı yayımladı. Ayrıca Sabiha Sertel’i anlattığı Sabiha adlı öykü kitabını; İblisler, Azizler, Kadınlar adlı anı kitabını yayımladı.
Refik Erduran, Muhsin Ertuğrul’un isteği üzerine, oyun yazarlığı dersleri vermesi için Ankara Üniversitesi’ne davet edilen Amerikalı yönetmen Kenneth Mcgowan’a bir kaç ay süreyle asistanlık yaptı[2]. Bu kurslardan Aziz Nesin gibi değerli oyun yazarları faydalandılar.
Bu deneyimden sonra ilk profesyonel tiyatro oyunu Deli’yi 1957 yılında yazdı. Oyun, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oynandı ve bunu ardı ardına yazdığı diğer oyunları takip etti. Daha çok güldürü ve vodvil türünde oyunlar yazdı. Bir Kilo Namus (1958) ve Cengiz Han’ın Bisikleti (1959) adlı oyunlarıyla ün yaptı.
Devlet Tiyatroları, İstanbul şehir Tiyatroları, Sururi-Cezzar Tiyatrosu, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Yunus Emre Tiyatrosu, Tiyatro İstanbul, Yeditepe Oyuncuları, yerli ve yabancı başka topluluklar tarafından otuzdan fazla oyunu sahnelendi.
Yurt içinde ve dışında sinema, televizyon senaryoları yazdı. Atatürk’ün toplumu yeniden yapılandırmada kırdığı sürat rekorunu anlatan Metamorfoz(Başkalaşım) adlı senaryosu TRT tarafından 1992’de filme çekildi. Tiyatro oyunu yazarlığı alanlarında yerli ve yabancı ödüller aldı.
1965 yılında Abdi İpekçi’nin teklifi üzerine Milliyet Gazetesi’nde başladığı köşe yazarlığını 1981 yılına kadar aynı gazetede sürdürdü. Daha sonra Güneş ve Meydan gazetelerinde gazeteciliğe devam etti. 1985 yılında Gazeteciler Cemiyeti’nin En başarılı Köşe Yazarı Ödülü’nü aldı.
1968’de Uluslararası Yazarlar Atölyesi’nin daveti üzerine ABD’ye giden Erduran, bir yıl boyunca Iowa Üniversitesi’nde Yazarlar Atölyesi’ne katıldı ve sonra Kaliforniya’ya yerleşti. Gazeteciliğini Milliyet’in Batı Amerika Haber Bürosu Şefi olarak devam ettirdi. 1982’de İstanbul’a döndüğünde köşe yazarlığını bıraktı. Gazeteciliği, önemli gördüğü konularda yazılar yazarak sürdürdü.
Erduran bir film şirketi kurarak çeşitli tv dizileri yönetti. En bilineni : Önce Canan adlı dizidir. 1990’larda çeşitli TV programlarında yapımcılık, sunuculuk üstlendi.
1923′ten Günümüze Türk Tiyatrosu
Cumhuriyetle birlikte tiyatroda Batı modelineyönelen Türkiye, gerek tiyatronun kurumsallaşması, gerekse oyun yazarlığının gelişmesi bakımından önemli atılımlar yaptı.
Cumhuriyet sonrası dönemde tiyatroya ilk büyük katkı Muhsin Ertuğrul’dan geldi. 1927′de, Darülbedayi kurumunun başına geçen başına geçen Ertuğrul, yerli yazarları yüreklendirerek, izleyiciye çağdaş çeviri oyunlar sunarak, Cumhuriyet Devri Türk tiyatrosunun temellerini attı.
Musiki ve Temsil Akademisi’nin bir bölümü olarak Ankara Devlet Konservatuvarı açıldı. ilk mezunların verildiği 1941′de Tatbikat sahnesi oluşturuldu. Bu hazırlık aşamalarından sonra da 1949′da Devlet Tiyatroları resmen kuruldu.
1950′den sonra tiyatro kuramlarının gelişmesi bakımından önemli atılımlar gerçekleştirilmeye başlandı. Tiyatronun yaygınlaştırılması yolunda devlet eliyle sürdürülen çabalar sonucunda Devlet Tiyatroları, Ankara,İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Trabzon ve Diyarbakır gibi kentlerde perdelerini açarak ve turneler düzenleyerek Türkiye’nin her yanında izleyiciye ulaşır hale geldi. Yetmiş yılı aşan tarihi boyunca çeşitli iniş çıkışlar yapan İstanbul Şehir Tiyatroları da çeşitli semtlerde beş sahneye sahip oldu. Türk tiyatrosunun gelişmesinde her zaman önemli rol oynamış olan özel tiyatroların sayısında 1960′larda büyük bir artış görüldü. Etkinliklerini 1960′lardan bu yana sürdüren özel topluluklar arasında Kent Oyuncuları, Ankara Sanat Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu sayılabilir. Oyunculuk ve sahneleme açısından Batı modelini izleyen ödenekli ve özel tiyatrolar yanında, ortaoyunu ve tuluat tiyatrosunun oyunculuk tarzını sürdüren özel topluluklar da oldu. 1970′lerin ortalarında pek çok özel tiyatro kapandı, yeni açılanların bir bölümü de başarılı olamadı. 1980′lerin ortalarından bu yana İstanbul’daki özel tiyatrolar yeniden bir canlanma dönemine girdiler.
Türk oyun yazarlığı, Cumhuriyet döneminde Batı modelini uygulayan tiyatronun kurumsallaşması yolunda yapılan atılıma koşut olarak gelişme gösterdi. Gerçekçi Avrupa tiyatrosundan büyük ölçüde etkilenen Türk yazarları, gerçekçi doğrultuda yazdıkları oyunlarda öncelikle, Osmanlı toplumundan modern Türk toplumuna geçilirken yaşanan sancıları dile getirdiler. Bu geçiş dönemini yansıtmakta en başarılı olmuş yapıtlar Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü (1930) ve Ahmet Kutsi Tecer’in Köşebaşı’sı (1984) idi. Çok üretken bir yazar olan Cevat Fehmi Başkut ise toplumsal eleştirel yaklaşımını çoğunlukla güldürü çerçevesi içine yerleştirdi.
Türk oyun yazarlığında Cumhuriyetin ilk 30 yılında ağırlık kazanan eleştirel gerçekçi yaklaşım etkisini günümüze değin sürdürdü. 1950′lerden çok partili döneme geçildiğinde devlet yönetimine ilişkin siyasal sorunlarda tiyatro sahnesinde gündeme getirildi. Aynı zamanda, toplumsal sorunları yansıtma aşamasından, bu sorunların kaynak ve nedenlerini irdeleme aşamasına geçildi. Bu dönemde Türk tiyatrosu yeni yazarlar kazandı. Aziz Nesin ve Haldun Taner bildik gerçekçi dram kalıplarını zorlayarak yeni biçim denemelerine giriştiler.
1960′lar Türk tiyatro edebiyatı içinde parlak bir dönem oldu. Siyasal, ekonomik, kültürel açılardan önemli bir bilinçlenme aşamasının yaşandığı bu dönemde tiyatro, işçi ve köylü kesiminin sorunlarına eğildi. Bir yandan, orta sınıftan ailelerin yaşadığı toplumsal ve ekonomik sorunları irdeleyen gerçekçi oyunlar yazılırken, köy ve gecekondu ortamı da yaşama ve giyinme biçimi ve dil özellikleriyle sahneye getirildi.
Bu dönemin en yaygın türlerinden biri de konularını Osmanlı tarihinden, halk kahramanlarının yaşamlarından ve mitolojiden alan, şiir diliyle yazılmış oyunlardır. Güngör Dilmen, Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Necati Cumalı bu doğrultuda yapıtlar verdiler. 1960′ların sonlarına doğru siyasal içerikli belgesel oyunlarda yazılmaya başlandı. Sermet Çağan’ın, Brecht’in epik tiyatro yöntemini doğrudan uyguladığı Ayak Bacak Fabrikası (1964), bu dönemde toplumcu gerçekçi yaklaşımın bir örneği oldu.
Türk oyun yazarlığına öz ve biçim açısından kişiliğini kazandırma yolunda önemli bir katkı 1960′larda Haldun Taner’den geldi. Ahmet Kutsi Tecer’in 1940′larda geleneksel Türk tiyatrosunun gevşek dokulu oyun yapısını ve göstermeci anlatımını kullanarak yazdığı Köşebaşı oyununun ardından, 1950′lerde ve 1960′ların başlarında göstermeci anlatımı kullanma ve tiyatroda açık biçim anlayışını benimseme yolunda oyun denemeleri yazmış olan Taner, 1964′te Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu tarafından sahnelenen Keşanlı Ali Destanı’yla geleneksel Türk tiyatrosunun belirleyici özelliklerini çağdaş anlamda toplumsal siyasal bir içerikle birleştiren yeni bir yerli türün, yerli epik müzikalin yaratıcısı oldu.
1970′lerde pek çok topluluk ağırlıkla politik tiyatro üstünde durdu. Bu dönemde sık sık yerli ve yabancı siyasal-belgesel oyunlar sahnelendi; bir yandan da gerçekçi köy oyunları, tarihsel oyunlar, geleneksel Türk tiyatrosunun özelliklerine dayalı müzikli oyunlar, kabare oyunları, epik oyunlar yazıldı. Ülkede yaşanan toplumsal siyasal çalkantılardan tiyatronun da olumsuz bir pay aldığı bu dönemin en başarılı oyunlar, geleneksel Türk tiyatrosunun anlatım biçimlerini kullanmayı sürdüren Turgut Özakman’ın aynı biçemi benimseyen Oktay Arayıcı’nın ve Asiye Nasıl Kurtulur? Oyunuyla üne, gene epik türde yazdığı toplumcu gerçekçi oyunlarla pekiştiren Vasıf Öngören’in ürünleridir.
1980′lerde ise oyun yazarlığı nicelik ve nitelik açısından bir durgunluk yaşadı. Bu dönemde Refik Erduran, Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Necati Cumalı, Melih Cevdet Anday, Turgut Özakman, Sabahattin Kudret Aksal, Recep Bilginer, Güngör Dilmen, Başar Sabuncu, Dinçer Sümer gibi 1950′lerden ya da 1960′lardan bu yana oyun yazmayı sürdüren yazarlar dışında, 1970′lerde yazmaya başlayan Bilgesu Erenus ve Tuncer Cücenoğlu’nun, yapıtlarıyla 1980′lerde gündeme gelen Murathan Mungan, Ülkü Ayvaz, Ferhan Şensoy ve Mehmet Baydur gibi yeni yazarların oyunları sergilendi.
Eserleri:
Keziban Allahın Dediği Olur
Deli İbrahim
Sokrates Savunuyor
IV.Murat (1970’te TV filmi yapıldı, 1981’de yayınlandı. 1970 TRT Tiyatro Sahne Eserleri Başarı Ödülünü kazandı.)
Genç Osman
Elif Ana
Shakespeare (inceleme, çeviri şiirler, 1978)
Eserleri:
Tanrılar ve İnsanlar, Hurrem Sultan, Tohum ve Toprak, Fadik Kız, Simavnalı Şeyh Bedreddin, Atçalı Kel Mehmet, Ölü Kentin Nabzı, Karacaoğlan, Garip Dede Çıkmazı, Korku, Yalan, Gecenin Sonu, Toroslardan Öteye, Kapılar, Bir Kadın Üzerine Çeşitlemeler: Genç Kız-El Kapısı- Ana,Sağırlar Söğüşmesi, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Öç, Korkunç Oyun, Karagöz Emekli, Şili’de Av