Cover Image

Merkez-i Hake Atsalar da Bizi

Ocak 25, 2025 Okuma süresi: 3 dakika
Kıta

Zalim olsa ne rütbe bî-perva — x
Yine bünyad-ı zulmü biz yıkarız — a

Merkez-i hake atsalar da bizi — x
Küre-i arzı patlatır çıkarız — a

Namık Kemal

Günümüz Türkçesi: Zalim ne kadar pervasız olursa olsun biz yine o zulmün binasını yıkarız. Dünyanın merkezine de atsalar bizi, yerküreyi patlatır çıkarız.


Sözcükler

perva: çekinme, sakınma, korku
bî-perva: pervasız, korkusuz, çekinmez
bünyad: 1. temel, kök 2. yapı, bina
hak: toprak
merkez-i hake: toprağın merkezine, dünyanın merkezine
kürre-i arz: yerküre

Hatırlatmalar

Kıta (Kıt’a), en az iki beyitten oluşan divan şiiri nazım şeklidir. Beyit sayısı 2 ile 12 arasında değişir. Kafiye şeması xa / xa / xa… şeklindedir.
Namık Kemal, Tanzimat Birinci Dönem şairidir. Bu dönem şairleri içerik olarak yeni şeyler söyleseler de eski nazım şekillerini kullanmaya devam etmişlerdir. Hem Sultan Abdülaziz hem de II. Abdülhamit Dönemi’ndeki muhaliflerin gür sesi olan Namık Kemal, bu kıtayı da bir sürgün sırasında söylemiştir.
Şiirin ikinci beyti ise mübalağa sanatının en bilinen örneklerinden biridir.

Konu Anlatımı İndir 👇


Ziya Paşa’nın Gördüm Redifli Gazeli

Aralık 31, 2024 Okuma süresi: 5 dakika
Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-ü İslam’ı bütün viraneler gördüm

Bulundum ben dahi darüşşifa-yı Babıâli’de
Felâtun’u beğenmez anda çok divaneler gördüm

Huzûr-u kûşe-i meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler, ne sahbâlar, ne işrethaneler gördüm

Cihan namındaki bir maktel-i âme yolum düştü
Hükûmet derler anda bir nice salhaneler gördüm

Ziya değmez humarı keyfine meyhane-i dehrin
Bu işretgehte ben çok durmadım ammâ neler gördüm

Ziya Paşa (1829-1880)

Aruz kalıbı: Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün

Günümüz Türkçesi

Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-ü İslam’ı bütün viraneler gördüm

diyar-ı küfür: Küfür diyarı, Batı, Avrupa, Hıristiyan ülkeler.
belde: Şehir, kasaba
kâşane: Büyük, süslü köşk, saray vb. yapı
Mülk-i İslam: İslam mülkü, Müslüman ülkeler, Doğu.
virane: yıkılmış, yıkılmaya yüz tutmuş (yapı), yıkıntı.

Günümüz Türkçesi: Müslüman olmayan ülkeleri gezdim; gösterişli şehirler ve yapılar gördüm, İslam ülkelerini dolaştım baştan başa harap bir dünya gördüm.

Bulundum ben dahi darüşşifa-yı Babıâli’de
Felâtun’u beğenmez anda çok divaneler gördüm

darüşşifa: hastane, akıl hastanesi
Babıâli: Hükûmet, Osmanlı Devleti’nde başta sadaret (sadrazamlık / başbakan) olmak üzere dâhiliye ve hariciye bakanlıkları ile Şûrayıdevlet (Danıştay) dairelerinin bulunduğu yapı.
Felatun (Platon veya Eflatun): Antik Yunan filozofu
divane: deli

Günümüz Türkçesi: Bir zamanlar ben de Babıâli denilen şifa evinde bulundum ve orada Eflatun’u beğenmeyen / kendisini ondan üstün gören birçok kendini bilmez / deli gördüm.

Huzûr-u kûşe-i meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler, ne sahbâlar, ne işrethâneler gördüm

kûşe: köşe

meclis: toplantı yeri, topluluk
sahba: şarap, içki
işrethâne: meyhane (mec. dünya)

Günümüz Türkçesi: Birçok meclis ve meyhanede bulundum ancak hiçbir zaman meyhane köşesinde / dünyada huzur bulamadım.

Cihan namındaki bir maktel-i âme yolum düştü
Hükûmet derler anda bir nice salhaneler gördüm

cihan: dünya
maktel-i âm: İnsanların topluca katledildiği yer
salhane: mezbaha

Günümüz Türkçesi: Günün birinde adına dünya denilen ve insanların topluca katledildiği bir yere yolum düştü: orada da hükümet denilen nice mezbaha gördüm.

Ziya değmez humarı keyfine meyhane-i dehrin
Bu işretgehte ben çok durmadım ammâ neler gördüm

humar: Sarhoşluğun verdiği sersemlik, baş ağrısı.
dehr: dünya
işretgeh: meyhane

Günümüz Türkçesi: Ziya, bu dünya denilen meyhanenin baş ağrısı veren keyfine değmez. Bu meyhanede ben çok durmadım ama neler gördüm.

İlgili Sayfalar


Bahtiyarlık

Kasım 25, 2024 Okuma süresi: 8 dakika
Ahmet Mithat Efendi

Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat serisinde yer alan eserlerden biridir.
Eserin roman mı hikâye mi olduğu tartışmalı olsa da daha çok roman olarak kabul edilmektedir.
Roman sırasıyla Mektep, Senai, Şinasi, Paris’te Bir Türk, Kadınlar “Kadınların Terbiyesi”, Köy Düğünü, Medeniyet ve Bedeviyet olmak üzere yedi bölümden oluşmaktadır.
Köy hayatına özenerek şehirden köye göçen aydın tipi ilk kez bu eserde görülür.
Eserde şehirden köye taşınan idealist ve azimli bir tip olan Şinasi Bey ile onun alafranga düşkünü arkadaşı Senai Efendi‘nin hikâyesi anlatılmaktadır.


Özet

Senai Efendi, Bursa’nın bir köyünde yaşayan Yamalı Musa Ağa adında zengin bir toprak ağasının; Şinasi Bey ise İstanbullu bir memur olan Semih Efendi‘nin oğludur.
Roman, Mekteb-i Sultanide sınıf arkadaşı olan Senai ile Şinasi’nin okulun yatakhanesinde yaptıkları sohbetle başlar. Senai Efendi, şehirde bir Batılı gibi yaşamak isterken Şinasi Bey şehir yaşamından uzaklaşıp köye yerleşmeyi düşünür.
Senai Efendi, mezun olduktan sonra İstanbul’daki eğlence mekânlarının müdavimi olur. Burada Fransız asıllı Rizet isimli bir şarkıcıya âşık olur. Pahalı hediyelerle kısa zamanda Rizet ile yakınlaşır. Onun alafranga âdetlere olan düşkünlüğü anlayan Rizet, genç adamdan ciddi miktarda maddi fayda sağlar. Ancak bir süre sonra İstanbul’daki Batılı yaşam Senai için yetersiz kalır.

Şinasi Bey

Şinasi Bey ise köye yerleşecek, tarım ve hayvancılıkla uğraşacaktır. Bunun için öğrencilik yıllarından itibaren hazırlık yapar. Bir taraftan tarım ve hayvancılıkla ilgili Fransızca kitaplar okurken diğer taraftan boş zamanlarında İstanbul civarındaki bahçelerde çalışır.
Sonrasında Senai’den aldığı tavsiye mektubu ile Senai’nin babasının Bursa’daki köyüne gider. Amacı Yamalı Musa’dan köydeki ziraat ve hayvancılıkla ilgili bilgi alarak kendini geliştirmektir. Ancak bu ziyaret istediği gibi sonuçlanmaz. Yamalı Musa Ağa, Mekteb-i Sultani mezunu bir gencin memuriyette yükselmektense köye yerleşmek istemesini anlamsız bulur.
Yamalı Musa Ağa’dan beklediği desteği göremeyen Şinasi Bey, misafir olduğu başka bir köyde Süleyman Efendi isimli yaşlı bir köylüyle tanışır. Şinasi Bey’in hikâyesini dinleyen Süleyman Efendi ona yardımcı olur.
Şinasi Bey, bu köyden toprak alıp tarım ve hayvancılık yapmaya başlar. Kısa zamanda köye uyum sağlayan Şinasi, kitaplardan edindiği bilgileri de köylülerle paylaşır. Kısa zamanda “İstanbullu Akıllı Hoca” sıfatını alan Şinasi artık köyde işçi çalıştıran bir patron olmuştur.
Onun için en büyük bahtiyarlık ise arazisinden aldığı verimdir. Hatta kurduğu kümeste tavuklardan elde ettiği yumurtalar bile onu o kadar memnun eder ki sevincinden hüngür hüngür ağlar.

Senai Efendi


Senai Efendi ise babası Yamalı Musa Ağa’nın vefatının ardından Avrupa hayalini gerçekleştirebilecek paraya kavuşur. Miras, kendisi ile babasının ikinci eşinden olan kızı Zeliha arasında paylaştırılır. Senai Efendi, mirastan kendi payına düşen bütün arazileri satar. Satılan arazilerin tamamını Şinasi Bey alır.
Senai Efendi, borçlarını ödedikten sonra elinde kalan para ile hukuk okumak amacıyla Paris’e gider. Ancak kısa zamanda Paris’teki eğlence mekânlarının müdavimi olur. Parasını kumarda kaybettiği gibi yüklü miktarda da borca girer. Gece hayatının getirdiği uykusuzluk ve alkol nedeniyle sağlığı da bozulur. Tedavi olduktan sonra da borçlarını ödediği takdirde elinde para kalmayacağını düşünerek Paris’ten kaçar. Kalan son parasıyla Sicilya’ya gider. Bu sefer de İtalyan mafyasının eline düşer. Bütün servetini kaybedince de İstanbul’a döner.
İstanbul’da annesinin de ısrarıyla evlenmeye karar verir. Annesinin bulduğu adayları beğenmeyen Senai, kendisi için uygun eş adayının Nusret Hanım olduğuna karar verir. Yazara göre tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur. Nusret Hanım, Mısır’dan gelip İstanbul’a yerleşen Abdülcabbar Bey’in iki çocuğundan biridir. Abdülcabbar Bey, çocuklarının eğitimine önem veren bir kişidir. Madam Terniye tarafından eğitilen Nusret Hanım da alafranga bir tiptir.

Şinasi Bey Zeliha ile Evleniyor!


Şinasi Bey, İstanbul’a babası Semih Efendi’yi görmeye giderken Yamalı Musa’ya da uğrar. Misafirlik sırasında da Zeliha’yı görüp ona âşık olur. Başardıkları ile Yamalı Musa’yı da kendisine hayran bırakan Şinasi, kısa süre sonra Zeliha ile evlenir. Yamalı Musa’nın ölümünden sonra da mal varlığı daha da artar. O, mutlu bir evlilik yapmış; çalışkanlığı ile muradına ermiştir.

Gerçekler Ortaya Çıkıyor…


Madam Terniye ve Nusret Hanım ise evlilik sonrasında Senai Efendi’nin bahsettiği arazi ve çiftlikleri görmek ister. Varını yoğunu kaybeden Senai Efendi, yalanlarının ortaya çıkacağını anlayıp arkadaşına bir mektup yazarak ailesini karşılamasını ister.
Şinasi Bey, aileyi karşılayıp ağırlar. Kısa süre sonra Senai Efendi’nin yalanları ortaya çıkar. Bu arada İstanbul’da kalan Senai Efendi, ailenin evindeki değerli eşyaları satıp Abdülcabbar Bey adına biraz da borçlanarak Avrupa’ya kaçar.
Avrupa’dan Şinasi Bey’e yazdığı mektubunda yaşadıklarından edindiği tecrübeyle bundan böyle elindekileri muhafaza etmeye çaba göstereceğini söyler. Eser de bu mektupla son bulur.

İlgili Sayfalar

👉 Ahmet Mithat Efendi

👉 

Tanzimat Dönemi Roman Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Osmanlıyı İbn-i Haldun’la Öykülemek: Bahtiyarlık Romanı Üzerine Bir İnceleme, Özgür Atakan
Tartışmalı Bir Eser: Ahmet Mithat Efendi’nin Bahtiyarlık Romanı Üzerine Bir Tahlil Çalışması, M. Halil Sağlam


Cover Image

Tanzimat Dönemi Şiiri (Slayt – PDF)

Nisan 15, 2024 Okuma süresi: 6 dakika
Tanzimat Dönemi Şiiri Genel Özellikleri
11. Sınıf konularından olan Tanzimat Edebiyatı Şiiri hakkında hazırladığım powerpoint sunumunu/slaytını ve PDF formatındaki ders notunu aşağıdan indirebilirsiniz. Tanzimat Dönemi Şiiri konusunun içeriğinde Tanzimat Edebiyatı’nın başlaması, Tanzimat Edebiyatı’nın neden iki bölüm halinde ele alındığı, Tanzimat Birinci Dönem Şiirinin Özellikleri, Tanzimat İkrinci Dönem Şiirinin Özellikleri ve bu iki dönemde öne çıkan önemli sanatçıları bulabilirsiniz. 

Tanzimat Edebiyatı’nın Başlaması

  • 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile birlikte Osmanlı Devleti’nde batılılaşma faaliyetleri hız kazandı. 
  • Edebiyat da bu faaliyetlerden etkilendi. Avrupa edebiyatında kullanılan birçok tür ve tema bizim edebiyatımıza da böylece geldi. 
  • Yazar ve şairler Batı edebiyatını daha yakından tanımaları eserlerinde etkisini göstermeye başladı.
  • 1860’da ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayın hayatına başlaması Tanzimat Edebiyatı’nın başlangıcı kabul edilir.

Tanzimat Edebiyatı Neden İki Bölümde İncelenir?

  • Tanzimat Dönemi’nde yazılan eserlerin ve sanatçıların edebî anlayışlarının farklı oluşu bu dönemi iki bölümde incelememizi gerektirir.
  • İlk özel gazetenin (Tercüman-ı Ahval) yayınlandığı 1860’dan II. Abdülhamid’in Meclis-i Mebusan’ı kapattığı 1878 yılına kadar Tanzimat Birinci Dönem, 1878’den Tevfik Fikret’in Servetifünun Dergisi’nin başına geçtiği 1896’ya kadar Tanzimat İkinci Dönem olarak adlandırılmaktadır.

Tanzimat Birinci Dönem Şiiri Özellikleri

  • 1860 senesinde Şinasi ve Agâh Efendi’nin çıkardığı ilk özel gazetemiz Tercüman-ı Ahvâl ile başlar ve 1876’ya kadar devam eder. 
  • Sanatçılar eserleriyle halkı aydınlatma amacı güttükleri için yapıtlarında “Sanat toplum içindir.” ilkesi ön plandadır. 
  • Birinci Dönem sanatçıları siyasetle de ilgilenmiş ve önemli görevler üstlenmiş devlet adamlarıdır. 
  • Bu dönemde uygulanamamış olmasına rağmen dilin sadeleştirilmesi fikri mevcuttur. 
  • Eserlerde Divan edebiyatında uygulanan parça güzelliği değil, bütün güzelliği esas alınmıştır.
  • Divan edebiyatına karşı olmalarına rağmen Tanzimat sanatçıları gazel, kaside, murabba, terkib-i bent gibi divan edebiyatı nazım biçimlerine devam etmişlerdir. Ancak vatan, millet, eşitlik, hak, adalet gibi yeni temalar ilk defa bu dönemde şiirin merkezine konmuştur. 
  • Heceyle birkaç şiir denemesi yapılmış ancak genel olarak aruz ölçüsü tercih edilmiştir. 
  • Fransız edebiyatını referans alan Tanzimat sanatçıları klasisizm ve romantizm akımlarından etkilenmişlerdir. 
  • Bu dönemin sanatçıları şunlardır: Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, Direktör Ali Bey, Yusuf Kâmil Paşa, Şemsettin Sami

Tanzimat İkinci Dönem Şiiri Özellikleri

  • Sanatçılar, “Sanat sanat içindir.” anlayışını benimsemiştir. 
  • Otoriter yönetimin etkisiyle toplumsal konuların yerine aşk, sevgi, ölüm, metafizik gibi bireysel konular işlenmiştir. 
  • ” Güzel olan her şey şiirin konusudur.” düşüncesiyle şiirin alanı genişletilmiştir. 
  • Genellikle aruz ölçüsü tercih edilmiş, bazen heceyle de şiir denemelerine gidilmiştir. 
  • Batı edebiyatındaki nazım biçimleri denenmiş ve divan edebiyatının biçimleri yavaş yavaş terkedilmeye başlanmıştır. 
  • Divan edebiyatının etkisi giderek azalmıştır. 
  • Birinci dönemde dilin sadeleştirilmesi fikri ön plandayken, ikinci dönemde bu fikir geri plana atılmış ve ağırlıklı olarak Arapça ve Farsça kelimelerden oluşan ağır bir dil benimsenmiştir. Batıdan alınan türler daha iyi anlaşılmış ve eserlerdeki amatörlükler azalmıştır. 
  • İkinci dönem sanatçıları da Fransız edebiyatından etkilenerek romantizm akımının izlerini taşımışlardır. 
  • Bu dönemin sanatçıları şunlardır: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Muallim Naci, Nabizade Nazım 

Tanzimat Dönemi Şiiri Slayt ve PDF Ders Notu İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Beşir Fuat (1852-1887)

Ocak 8, 2024 Okuma süresi: 11 dakika

  • Düşünür, eleştirmen, yazar.
  • 1852’de İstanbul’da doğdu.
  • Dönemin iyi okullarından biri olan Fatih Rüştiyesinde okudu.
  • Eğitimine babası Hurşit Paşa’nın görevi nedeniyle gittiği Suriye’de devam etti. Burada Halep Cizvit Mektebinde eğitim görerek iyi derecede Fransızca öğrendi (1862-1867).
  • 1871’de Askerî Liseden, 1873’te Harbiye Mektebinden (Mekteb-i Harbiye) mezun oldu.
  • Aynı yıl Sultan Abdülaziz’in yaveri olarak atandı.
  • 1876’da tahtan indirilen Abdülaziz’in ölümünden sonra sırasıyla Osmanlı-Sırp ve Osmanlı-Rus Savaşlarına ve Girit’te çıkan isyanları bastırmak üzere bölgedeki harekâtlara katıldı.
  • Girit’te kaldığı birkaç yıl içinde Almanca ve İngilizce öğrendi.
  • Kolağası rütbesinde iken askerlikten istifa ederek sadece yazılarıyla meşgul oldu.
  • Fizyoloji, tıp, biyoloji, psikoloji, matematik, fizik, astronomi, sosyoloji, felsefe, tarih, edebiyat, dil eğitimi gibi pek çok alanda önemli bir birikime sahiptir.
  • Pozitif bilimleri hayatının merkezine alan Fuat, bu bakış açısını Osmanlı toplumuna tanıtma ve benimsetme gayretinde olmuştur.
  • Çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yayımlayıp İngilizce, Fransızca ve Almancadan çeviriler yaptı.

Ölümü 

  • 5 Şubat 1887 tarihinde çalışma odasında intihar etti.
  • Uyuşturduğu bileklerini kesen Beşir Fuat, ölüme gidişi sırasında yaşadıklarını bir kâğıda not etti:

“Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı.”

  • Beşir Fuat, zabıt memuruna hitaben yazdığı mektupta ise ölümünden kimsenin sorumlu tutulmamasını talep ederek şunları yazmıştır:

“Size anlatmaya mecbur olmadığım bazı sebeplerden dolayı, terk-i hayata mecburiyet gördüm. Kendi kendimi öldürdüm. Benim yazım ve imzam, âlem-i matbuatta bulunan muharrirlerce (yazarlarca) malumdur. Binaenaleyh beyhude işgüzarlık edeceğim diye zaten matem içinde bulunan familyam azası (ailemin üyeleri) hakkında, bi-lüzum (lüzumsuz) tahkikata girişip de onları iz’ac (rahatsız) etmeyiniz. Şu itirafnamem intiharın vukuunu müsbittir. (…nasıl gerçekleştiğini ispatlar niteliktedir) Sizin vazifeniz bu kâğıdı alıp bir jurnalle makamına takdim etmekten ibarettir. Vücudumu teşrih olunmak üzere Mekteb-i Tıbbiyeye teberruan bahşettim. Cenaze oraya naklolunmalıdır.”

  • Mektubunda cesedini kadavra olarak Tıbbiyeye bıraktığını yazmışsa da vasiyetine uyulmadı. Cenaze, Eyüp Sultan Mezarlığına defnedilmiş ancak mezar zaman içinde kaybolmuştur.
  • Yakın arkadaşı Ahmet Mithat Efendi’ye bıraktığı mektuba göre iki yıldır intihar etmeye niyetli olduğu ve eylemi gerçekleştirmek için uygun zaman kolladığı anlaşılmaktadır.
  • Yazarı intihara sevk eden nedenlerin başında ağır psikiyatri hastası olan annesi ile iki yaşındaki oğlu Namık Kemal’in ölümleri olmuştur. Beşir Fuat’ı etkileyen başka bir nokta da annesindeki rahatsızlığın zaman içinde kendinde de görülmesi ihtimalidir.

Hakkında Söylenenler…

Pek az intihar vakası Beşir Fuat’ınki kadar zaman bakımından ani, mahiyet bakımından sebepsiz ve şekil bakımından dikkate şayan olmuştur. (Orhan Akay)

Don Kişot’u kitaplar çıldırtmıştı, Beşir Fuat’ı kitaplar öldürdü. (Cemil Meriç)

Beşir Fuat’ın o devirde çok tesirli olan tenkitleri sayesinde, gözyaşı ve verem edebiyatı ve onun dayandığı boş, şişkin ve süslü üslûp değerini kaybeder. Günlük hayatı anlatan, gerçeğe dayanan, mübalağasız, sade bir anlatış tarzına gidilir. (Mehmet Kaplan)

  • Materyalist felsefeyi ve natüralizmi benimseyen ilk Türk düşünürüdür.
  • Pozitivizmden ilk bahseden hatta bu felsefi düşünceyi dönem aydınlarına tanıtan kişidir (İlk pozitivist).
  • Pozitif bilimlerdeki neden-sonuç ilişkisinin edebiyata da yol göstermesi gerektiğini savunmuştur (realizm ve natüralizm).
  • Romantizme yönelttiği güçlü eleştirilerle Türk romanındaki gözyaşı ve verem edebiyatına son vermiştir.
  • Türk yazın hayatında akademik / objektif eleştiri kültürünün yerleşmesi konusunda önemli kazanımlar sağlamıştır.
  • Victor Hugo” adlı eseri, ülkemizde yazılmış ilk eleştirel biyografi çalışmasıdır. Bu eserinde Hugo’dan bahsederken sözü çoğu kez romantizm-natüralizm karşıtlığına getirerek yeni mektebi ve onun kurucusu olan Zola’yı ve görüşlerini övmüştür.
  • Hayatı boyunca on beş kitap, iki yüzden fazla da makale yayımlamıştır.

Önemli Eserleri: Victor Hugo, Beşer, Voltaire, İntikad (Muallim Naci ile), Mektubat (Fazlı Necib ile), İki Bebek (tiyatro çevirisi), Binbaşıyı Dâvet (tiyatro çevirisi), Birinci Kat (tiyatro çevirisi) Not: Yazarın bu eserlerinin yanı sıra yabancı dil öğretimi ile ilgili kitaplar da yazmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Ahmet Mithat Efendi ve Orhan Okay’ın Gözünden Beşir Fuat’ın İntiharı, Mehmet Cihangir
  • 19. Yüzyılda Batı’daki Pozitivist Akıl Anlayışının Türk Düşünürleri Üzerindeki Etkisi, Mürsel Tekin
  • Edebiyatçılar Ansiklopedisi, Beşir Fuat, YKY
  • TDV İslam Ansiklopedisi, Beşir Fuad Maddesi, M. Orhan Okay


Cover Image

Tanzimat Edebiyatı Konu Testi 12

Şubat 13, 2023 Okuma süresi: 7 dakika
Şinasi ile aynı nesle mensup olan —, sanat gücü bakımından daha üstün görünmesine rağmen, 1860’tan sonraki yeni Türk şiirinin oluşumunda onun kadar etkili olamamıştır. Bunda, onun Avrupa’da bulunduğu sırada, doğrudan doğruya divan edebiyatını sorgulamak amacıyla kaleme aldığı — adlı makalesi dışında hayatının sonuna kadar divan şiirine bağlı kalması büyük ölçüde rol oynamıştır.
2. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Namık Kemal, Tahrib-i Harabat
B) Ahmet Mithat, Avrupa’da Bir Cevelan
C) Ziya Paşa, Şiir ve İnşa
D) Recaizade Mahmut Ekrem, Tefekkür
E) Muallim Naci, Demdeme

3. Aşağıdakilerden hangisi farklı bir sanatçıya aittir?
A) Bunlar Odur
B) Pejmürde
C) Kudemadan Birkaç Şair
D) Takdir-i Elhan
E) Zemzeme

O, her romanında okuruyla el ele dolaşmaya, onunla sohbet etmeye alışmıştır. Kendisinin yol göstermeleri, uyarıları, tembihleri olmadan roman dünyasında dolaşamayacağına inandığı okurunu daima gözetir, kendi başına bırakmaz. Okurun gerçekmiş gibi görünen kurmacanın büyüsüne kapılmadan maddi gerçekliği görmesini ister. Bu nedenle de daha en başından okuruna anlattıklarının bir kurmaca olduğunu adeta bağırır.
4. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Şinasi
B) Namık Kemal
C) Ahmet Mithat Efendi
D) Şemsettin Sami
E) Recaizade Mahmut Ekrem

Türk tarihine büyük ilgi gösteren —, Harizm Özbek Hükümdarı Ebülgazi Bahadır Han’ın — adlı eserini Anadolu Türkçesine aktarmıştır.
6. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani
B) Şemsettin Sami, Kamus-u Türki
C) Ahmet Vefik Paşa, Şecere-i Türki
D) Şemsettin Sami, Kâmûs-ul Alâm
E) Şinasi, Müntehabat-ı Eşâr

Gözleme dayalı olan eserde vakalar ve kahramanlar olağanüstü özellikler taşımaz. Eserdeki tabiat ve eşya tasvirleri de kahramanların ruh hallerine ve temaya uygundur. Bunların yanı sıra hikayeye yabancı unsurların atıldığı eser, Türk edebiyatında Avrupai tarz küçük hikayenin ilk örneği sayılır.
7. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Letaif-i Rivâyât
B) Muhsin Bey
C) Muhayyelat
D) Müsameretname
E) Küçük Şeyler

8. Aşağıdakilerden hangisi Teodor Kasap tarafından çıkarılan gazete veya dergilerden biri değildir?
A) Diyojen
B) Çıngıraklı Tatar
C) Hayal
D) İstikbal
E) Karagöz

— ilk olarak 1859 yılında — adıyla Fransız şairlerinden seçip tercüme ettiği bazı şiirleri bir kitapçık hâlinde yayımlar. Bu sayede okuyucu eski şiirden farklı bir tabiat, aşk ve insan anlayışı ile karşılaşır.

9. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Ziya Paşa, Eşar-ı Ziya
B) Şinasi, Tercüme-i Manzume
C) Ziya Paşa, Defter-i Amal
D) Şinasi, Müntehabat-ı Eşâr
E) Recaizade Mahmut Ekrem, Talim-i Edebiyat

Avrupa’ya kaçması, Magosa zindanında yatması, piyeslerinin yasaklanması, sanata ve sanatçıya belli bir sosyal misyon vermesi gibi nitelikleriyle Hugo’ya yakınlaştığı hem kendisinin hem de dönem aydınının paylaştığı bir yargıdır.
10. Aşağıdakilerden hangisi parçada sözü edilen yazar için söylenemez?
A) Vatan ve hürriyet şairi olarak bilinir.
B) Batı şiirinde görüp beğendiği şekilleri Türk şiirine getirmiştir.
C) Edebiyatın hemen her türünde eser vermiştir.
D) Aruz ölçüsünden vazgeçmese de hece ölçüsüyle de şiirler yazmıştır.
E) Şiirlerinde hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet gibi temaları işlemiştir.

11. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat romanı için söylenemez?

A) Kahramanlar çoğu zaman ya hepten iyi ya da hepten kötüdür.
B) Olayların sonunda iyiler ödüllendirilirken kötüler cezalandırılmıştır.
C) Yer ve çevre tasvirleri çoğu zaman eseri süslemek için yapılmıştır.
D) Günlük hayatta görülemeyecek tesadüflere yer verilmemiştir.
E) Yazarların kişiliği gizlenmemiş, ikide bir okuyucuya seslenilmiştir.
12. Aşağıdakilerden hangisi farklı bir yazara aittir?
A) Çok Bilen Çok Yanılır
B) Eyvah
C) Çerkes Özdenleri
D) Açıkbaş
E) Çengi yahut Daniş Çelebi

Tanzimat yıllarında tiyatronun tanıtılmasına hizmet edenlerden biri de odur. Doğu ve Batı kültürüne hâkim olan sanatçı; tiyatroyu iyi bilen, başarılı bir komedi yazarı olarak dikkat çeker. Kaleme aldığı telif ve uyarlamalarda Moliere tesiri açıktır. Özellikle Ayyar Hamza, Kokona Yatıyor uyarlama komedi oyunları ile Letafet adlı opereti ile tanınmıştır.
13. Parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Vefik Paşa
B) Direktör Ali Bey
C) Namık Kemal
D) Şemsettin Sami
E) Ahmet Mithat Efendi

Tanzimat edebiyatında ismi etrafında büyük gürültüler koparılan şahsiyetlerinden biridir. Türk edebiyatındaki çağdaşlaşmanın eski edebiyatımız ile Batı edebiyatının seçkin eserlerinin örnek alınmasıyla mümkün olabileceğini düşünse de Batı etkisiyle şiire yeni bir anlayış getiren sanatçılarla giriştiği sert polemikler nedeniyle eski edebiyat anlayışının bayraktarı olarak tanınmıştır.
14. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Mithat Efendi
B) Abdülhak Hamit Tarhan
C) Muallim Naci
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Ziya Paşa



I. Namık Kemal – Renan Müdafaanamesi
II. Şemsettin Sami – Islahat-ı Edebiyye
III. Recaizade Mahmut Ekrem – Takdir-i Elhan
IV. Şinasi – Durub-i Emsal-i Osmaniye
V. Direktör Ali Bey – Geveze Berber
15. Yukarıda numaralanmış yerlerde verilen eser-yazar eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Cover Image

Teodor Kasap (1835-1897)

Şubat 11, 2023 Okuma süresi: 16 dakika







Teodor Kasap (1835-1897)





Teodor Kasap (1835-1897)

Teodor Kasap
  • Gazeteci, yazar ve çevirmen.
  • Rum asıllı bir Osmanlı vatandaşıdır. 
  • 1835’te Kayseri’de doğdu.
  • Babasının ölümü üzerine on üç yaşında İstanbul’a yerleşti. Bir Rum tüccarın yanında işe başladı, kendi kendine Fransızca öğrendi.
  • 1856’da Fransız bir subayın yardımıyla Fransa’ya gitti. Paris’te öğrenim görürken ünlü Fransız yazar Alexandre Dumas’nın kâtipliğini yaptı. Dumas ile birçok seyahate katıldı.
  • 1870’de İstanbul’a dönerek Fransızca dersler verdi. Aynı tarihlerde gazeteciliğe başladı.
  • 1870-77 yılları arasında üç mizah dergisi çıkardı.
  • 1877’de Hayal adlı dergide çıkan bir karikatür nedeniyle üç yıl hapse mahkum oldu. Kefaletle salınınca Avrupa’ya kaçtı.1881’de II. Abdülhamit’in izniyle İstanbul’a döndü.
  • Bu tarihten ölümüne kadar II. Abdülhamit’in ikamet ettiği Yıldız Sarayı’nda Mabeyin Kütüphanecisi olarak çalıştı. Bu görevi sırasında, II. Abdülhamit için Fransızcadan polisiye romanlar tercüme etti.
  • 5 Haziran 1897’de İstanbul’da öldü.

Önemi ve Sanat Anlayışı

  • Türk mizah yayıncılığının kurucusudur.
  • 1870’te çıkardığı Diyojen, basın hayatımızın ilk mizah dergisidir.
  • Diyojen’in kapatılmasından sonra Çıngıraklı Tatar ve Hayal adıyla iki mizah dergisi daha çıkardı. Bu üç dergi, Türk karikatürünün gelişmesi açısından da önemli bir yere sahiptir.
  • İstikbal adıyla bir de günlük siyasi gazete yayımladı.
  • Moliere’den adaptasyonlar yaptı. Moliere’in eserlerindeki yabancı unsurları ayıklayan yazar hem tipleri yerli hayata uydurmuş hem de halkın anlayabileceği sade bir dil kullanmıştır.
  • Millî bir tiyatronun geleneksel tiyatrodan ve yerel hayattan beslenmesi gerektiğini savundu.

Önemli Eserleri

  • Dergi: Diyojen, Çıngıraklı Tatar, Hayal
  • Gazete: İstikbal
  • Tiyatro Uyarlamaları: Pinti Hamit (MoliereCimri), İşkilli Memo (Moliere / Hayali Cuckold), Para Meselesi (Alexandre Dumas / Para Sorusu)
  • Roman Çevirisi: Monte Kristo Kontu / Alexandre Dumas
  • Roman: Sarı Yusuf

Diyojen

  • İlk Türk mizah dergisi.
  • Siyasi mizah yapmaya çalışan ve birçok kez kapatılan dergi, 9 Ocak 1873’te süresiz olarak kapatılmıştır.
  • Teodor Kasap, dergisi için devletten yardım almayarak bağımsız kalmaya çalışmıştır.
  • 183 sayı çıkan derginin ön sayfasında yer alan “Gölge etme başka ihsan istemem.” sözü dikkat çekicidir. Ünlü filozof Diyojen’in Büyük İskender’e söylediği bu söz, Teodor Kasap’ın iktidarla ilişkisini özetler.
  • Türkiye’de modern mizahın ilk örneklerinin yayımlandığı dergide Direktör Ali Bey, Ebuzziya Tevfik, Namık Kemal gibi isimlerin imzasız yazılarına da yer verilmiştir.
  • Dergi; başlangıçta haftada bir, 23. sayıdan itibaren haftada iki, 148. sayıdan sonra da haftada üç kez yayımlanmıştır.

  • Sadece üç buçuk ay yayımlanan (29 sayı) dergi, içerik olarak Diyojen’in devamıdır.
  • Sultan Abdülaziz’in
    izniyle çıkan dergi, 18 Temmuz
    1873’te kapatılmıştır.
  • Dönemin uzun ömürlü yayınlarından biridir.
  • 1873-77 yılları arasında 368 sayı çıkmıştır.
  • Başlarda haftada iki defa çıkan dergi 35. sayıdan itibaren haftada üç defa yayımlanmıştır.
  • Hayal’de -Diyojen ve Çıngıraklı Tatar’ın aksine- karikatüre daha fazla yer verilmiştir.
  • Diyojen ve Çıngıraklı Tatar gibi Hayal de dört sayfadan ibarettir.
  • Hayalde en çok yer tutan bölüm Karagöz ve Hacivat arasındaki konuşmalardır. Teodor Kasap düşüncelerini Karagöz vasıtasıyla vermiştir.
  • Gazetenin yazar kadrosunda dönemin en önemli tiyatro yazarlarından Direktör Ali Bey ve Ebuzziya Tevfik de yer almıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Osmanlı Basınında Sansüre Bir Örnek: Hayal Mizah Gazetesi, Turgut Subaşı / Kübra Çaylı
  • Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, YKY İstanbul
  • TDV İslam Ansiklopedisi, Teodor Kasap Maddesi, Turgut Kut
  • Osmanlı Mizahında Teodor Kasap, Alparslan Oymak


Cover Image

Avrupa’da Bir Cevelan

Ocak 30, 2023 Okuma süresi: 2 dakika
Ahmet Mithat Efendi

  • Ahmet Mithat Efendi'nin seyahatname türündeki eseridir.
  • Eser adındaki "cevelan" Arapça bir sözcük olup gezinti, gezinme, dolaşma gibi anlamlara gelmektedir.
  • 1000 sayfayı aşan eser gerek hacmi gerekse içerik zenginliğiyle Tanzimat-Cumhuriyet arası dönemin en büyük seyahat eseridir.
  • 1889'da II. Abdülhamit tarafından Stockholm Müsteşrikler (Doğu Bilimciler) Kongresi’ne gönderilen Ahmet Mithat, bu vesileyle Avrupa'nın birçok şehrini gezmiştir.
  • Ahmet Mithat Efendi’nin izlenimlerini paylaştığı Avrupa ülkeleri şöyledir: İtalya, Fransa, Danimarka, İsveç, Norveç, Almanya, İsviçre ve Avusturya.
  • Eser, 19. yüzyıl Avrupa'sı hakkında önemli bir belge niteliği taşımaktadır.

Devamını okuyayım »


Cover Image

Paris’te Bir Türk

Aralık 30, 2022 Okuma süresi: 3 dakika
Romanda İstanbul’dan Paris’e giden ve bütün hâl ve hareketleriyle Türkleri ve İslamiyet’i temsil eden Nasuh Efendi’nin başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Bir Osmanlı aydını olan Nasuh Efendi, örnek kişiliği ve aldığı eğitimle hem Batı’nın gözündeki Doğulu insan tipini (Türk-Müslüman) değiştirmeye hem de iki medeniyeti karşılaştırarak kendi kültürünün üstün taraflarını göstermeye çalışır.

Özet

Gazeteci-yazar Nasuh bir Osmanlı aydınıdır. İstanbul’dan kalkan ve içinde farklı milletlerden yolcular bulunan bir gemide başlayan olaylar onun etrafında gelişir.
Gemide İstanbul’dan Fransa’ya dönen yabancı yolcular ile Nasuh Bey dışında Zekâ Bey adında biri daha vardır. Zekâ Bey, romanda birçok açıdan Nasuh Efendi ile tezat oluşturur.
Nasuh, birçok açıdan ideal bir Türk gencidir. Yabancı dil bilmeyen, kadınlarla laubali ilişkiler kuran, herkesi gevezelikleri ile rahatsız eden, eğlence düşkünü Zekâ Bey ise Batılıların türlü önyargılarla kafalarında çizdikleri Doğulu bir erkeğin vücut bulmuş hali gibidir.
Nasuh, bilgi ve birikimiyle kısa sürede Batılı yolcuların dikkatini çeker. Yolculuk ilerledikçe de ona Doğu medeniyeti ile ilgili birçok soru sorulur. Genç adam, bu soruların hepsine mantıklı cevaplar vererek onları etkilemeyi başarır.
Önce Marsilya’ya oradan da Lyon’a geçen Nasuh, gemide olduğu gibi birçok insanla konuşma fırsatı yakalar. Bu sayede karşılaştığı insanların hem iyi hem de kötü taraflarını görme fırsatı bulur. Uzun süren bir yolculuktan sonra nihayet Paris’e varır. Paris’te yapacağı iş, orada gördüklerini yazıp İstanbul’da anlaştığı birkaç matbaaya göndermektir.
Zamanının önemli bir kısmını Paris’in büyük kütüphanelerinde geçirir. Çalışmalarından arta kalan zamanlarda ise Paris’te edindiği çevresiyle zaman geçirir. Nasuh, gözlemlerinde Paris’in güzel ve üstün taraflarını göstermeyi de ihmal etmez. Bu arada kendisine özellikle İslamiyet’in kadına ve evlilik kurumuna bakışı ile ilgili sorular sorulur. Nasuh’un açıklamalarından sonra önceleri söylenen alaylı sözler yerini iltifatlara bırakır. Sadece kendi kültürünü anlatmakla kalmayan Nasuh, iki kültürün ahlak anlayışlarını mukayese ederek onlarda gördüğü yanlışları da ifade eder.
Nasuh, roman boyunca birçok kadından da ilgi görür. Bunlardan biri de Nasuh’un yardım ettiği Virginie’dir. Yoksul ve kimsesiz olan Virginie, İslam dini hakkında yeterince bilgi sahibi olmamasına rağmen Nasuh’un karakterine ve ahlak anlayışına hayran olarak kendi rızasıyla Müslüman olur. İki genç sonunda evlenir. Ülkesini özleyen Nasuh, Virginie’yi de yanına alarak İstanbul’a döner.


Cover Image

Ali Suavi (1839-1878)

Aralık 27, 2022 Okuma süresi: 13 dakika








Ali Suavi (1839-1878)





Ali Suavi (1839-1878)

Ali Suavi

  • Düşünce insanı, eğitimci, gazeteci.
  • 1839’da İstanbul’da doğdu.
  • Davutpaşa Rüştiye Mektebinden mezun oldu.
  • Okulu bitirdikten sonra memurluğa başladı.
  • Kendisini ilim çevrelerinde yetiştirdi; Arapça, Farsça sonra da İngilizce ve Fransızca öğrendi.
  • Medrese ve rüştiye öğretmenliği, mahkeme reisliği ve tahrirat müdürlüğü gibi görevlerde bulundu.
  • Camilerde verdiği vaazlar ile dikkat çekti.
  • Bu arada Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. Gazetede devrin çeşitli siyasi ve sosyal meselelerine değindi.
  • Yazdığı bir yazı nedeniyle 1867’de Kastamonu’ya sürüldü.
  • Birkaç ay sonra da Avrupa’ya kaçtı.

Avrupa Yılları (1867-1876)

  • Yeni Osmanlılar Cemiyetinin (Jön Türklerin) koruyucusu Mustafa Fazıl Paşa’nın yardımlarıyla Muhbir gazetesini bu sefer de Londra’da çıkardı.
  • Muhbir, yurt dışında yayımlanan ilk Türk gazetesidir.
  • Ancak bir süre sonra hem yazdıkları hem de aykırı hareketleri nedeniyle gazete, yerini Namık Kemal ile Ziya Paşa’nın çıkardığı “Hürriyet” gazetesine bıraktı.
  • Londra’da bulunduğu sırada İngiliz Madam Marie ile evlendi.
  • Muhbir’in kapanmasından sonra Paris’te “Ulum” adıyla bir gazete çıkardı. Ulum’da siyasetten uzak durarak ilmî ve fikrî yazılar yazdı.
  • 1870-1871 Fransız-Alman savaşının çıkması üzerine gazeteyi farklı bir isimle (Muvakkaten Ulum Gazetesi Müşterilerine) Lyon’a nakletti.
  • II. Abdülhamit’in izniyle 1876’da İstanbul’a döndü.
  • Bir süre sonra Mekteb-i Sultaniyeye (Galatasaray Lisesine) müdür olarak atandı. Ancak bir süre sonra başarısız bulunarak görevden alındı.

Çırağan Hadisesi ve Ölümü

  • 20 Mayıs 1878 tarihinde daha önce organize ettiği birkaç yüz muhacir ile Çırağan Sarayı’nı bastı. Amacı, II. Abdülhamit’i tahttan indirerek o sırada Çırağan Sarayı’nda gözaltında tutulan V. Murat’ı tahta çıkarmaktı. 
  • Bu baskın sırasında Beşiktaş Muhafızı Yedi-Sekiz Hasan Paşa’nın sopa darbesi ile öldü. Öldüğünde henüz 39 yaşındaydı.

Düşünceleri ve Önemi

  • Tarihimizin en çok tartışılan simalarından biridir.
  • Yazılarında hürriyet, eşitlik, meclis, meşrutiyet, laiklik ve demokrasi gibi kavramlara yer verdi.
  • Düşüncelerinde İslam’ı referans noktası olarak aldı. Buna rağmen Arap harflerinin bırakılarak Latin harflerinin kabul edilmesi gerektiği, İslamiyet’te Hilafet adıyla bir müessesenin aslında hiç olmadığı, Türk dili için lisan-i Osmani demenin yanlış olduğu, hutbelerin Türkçe okunması gerektiği gibi dönemi için aykırı olan birçok düşünceyi dile getirdi.
  • Özellikle Türkçenin sadeleşmesi ve Türkçü düşünceleri ile ön plana çıktı.
  • Türkçenin sadeleşmesi savunmakla kalmayarak yazılarında konuşma diline yakın dil kullandı. Suavi, bu konuya çağdaşı pek çok aydından daha şuurlu yaklaşmış ve çözüm yolları aramıştır.
  • Sonuç olarak Ali Suavi, kimileri tarafından demokrasi uğruna şehit olmuş, çağının ötesinde bir aydın olarak görülürken kimi aydınlar tarafından da pek ciddiye alınmamış hatta İngiliz ajanlığı ile suçlanmıştır.

İlgili Sayfa

👉 Şair ve Yazarlar

Yararlanılan Kaynaklar

  • Bir ihtilalci Olarak Ali Suavi, Mehmet Gök
  • Radikal Ama Temkinli Bir Yenilikçi: Ali Suavi’nin Dil Üzerine Görüşleri, Kayhan İnan
  • Cumhuriyet Dönemi Süreli Yayınlarda Ali Suavi ile İlgili Yayımlanan Makalelerin Değerlendirilmesi, Mustafa Güçlü
  • Eklektik Bir Tanzimat Aydını: Ali Suavi Efendi. Seyit Battal Uğurlu


Tanzimat, Servetifünun ve Bağımsızlar Karma Test 1

Haziran 16, 2022 Okuma süresi: 11 dakika
Birey niteliği kazanamamış kahramanlar, bir karakter olmaktan çok, bir tip düzeyinde kalırlar. Büyük eserlerin özelliklerinden biri de kahramanlarının birey niteliği kazanmasıdır. Bu nitelik kahramana ve esere “sahicilik” verir.
2. Buna göre aşağıdaki yazarlardan hangisi karakter yaratmakta diğerlerine göre daha başarılıdır?
A) Şemsettin Sami
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Hüseyin Cahit Yalçın
D) Namık Kemal
E) Halit Ziya Uşaklıgil

(I) Tanzimat edebiyatının birinci nesline mensup sanatçılarından (II) Sâmipaşazâde Sezai’nin (III) Küçük Şeyler 

(IV) adlı öykü kitabı (V) Batılı tarzda Türk öykücülüğünün başlangıcı olarak görülmektedir.
3. Parçadaki numaralanmış yerlerden hangisi bilgi yanlışlığına neden olmuştur?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

—, yetişme tarzındaki birtakım aksaklıklardan dolayı aşırı kıskanç olan bir kadının aile içinde oluşturduğu çekişmeler sonucunda hem kendisinin hem de başkalarının hayatlarını mahvetmesini anlatmaktadır. Sırrıcemal bu çekişmeler içinde cariye kimliğiyle “öteki kadın” rolünü üstlenirken Osmanlı ailesindeki “kadın çekişmelerinde cariyelerin de önemli bir faktör” olduğunu ortaya koyar. Aslında yazarın burada yapmak istediği bir kölenin acıklı hayatını anlatmak değil, kıskançlık duygusunun ortaya çıkış sebeplerini ve sonuçlarını vermektir.
4. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Aşk-ı Memnu
B) Araba Sevdası
C) Dürdane Hanım
D) Eylül
E) Zehra

Türk edebiyatına yenilik içinde yenilik getiren bir şairdir. Buna rağmen şiirlerindeki disiplin yokluğu, dil ve üslubuna da yansımıştır. Bu dil, yaşadığı ve etkilendiği kültür nedeniyle Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcanın tesiriyle oluşmuş kendine özgü bir dildir.
5. Aşağıdaki eserlerden hangisi parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?
A) Sahra
B) Belde
C) Bunlar O’dur
D) Nağme-i Seher
E) Garam

Tarihî bir olaya dayanan ve bu nedenle çoğunlukla gerçek kişilerin yer aldığı romanda başkahraman, vatanseverliğiyle ön plana çıkan bir askerdir. Olay örgüsünde ise ondan ziyade, İran şahına esir düşen Kırım ordusunun kumandanı Adil Giray ile Şah’ın kardeşi Perihan’ın aşkı ve devlet içindeki siyasi çekişmeler ile entrikalar konu edilir.
6. Parçada sözü edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Mithat Efendi
B) Namık Kemal
C) Şemsettin Sami
D) Abdülhak Hamit Tarhan
E) Nabizâde Nazım

Çok basit ve yavaş ilerleyen bir vaka üzerine kurulmuş olan romanda asıl yük psikolojik tahlillerdedir. Yazar birbirine yaklaşan ve uzaklaşan bu üç kişiden özellikle de Suat’la Necip’i seçerek onların iç dünyalarını tahlil eder. Bu sebeple romanda fazla hareket yoktur. Daha çok iç çözümlemeler yoluyla sürdürülen ve yavaş ilerleyen bir psikolojik yapı söz konusudur.
7. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
B) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
C) Eylül
D) Mai ve Siyah
E) Araba Sevdası

Vecize; bir duygu veya düşünceyi, bir ilkeyi mümkün olduğu kadar kısa, öz ve kesin bir biçimde anlatan bilgece ifadelerdir. Edebiyatımızda bu türün teorik esasları, ilk olarak Cenap Şahabettin’in yazdığı “Vecize Edebiyatı” başlıklı yazısıyla belirlenmiştir. Yine onun —, bizde türün Tanzimat’tan sonra müstakil kitap halinde neşredilmiş ilk örneği sayılır.
8. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Tiryaki Sözleri
B) Defter-i Amal
C) Tefekkür
D) Evrak-ı Eyyam
E) Siyah Kitap

Şiir, hikaye, roman, hatıra, makale, sohbet, gezi yazısı, tarih, okul kitapları ve farklı sahalarda öğretici eserler kaleme alan yazarda hakim karakter, ansiklopedist tavırlı gazeteciliktir. Onun yazı hayatına başladığı dönemde bir tarafta, artık kendi içerisinde çözülmüş divan edebiyatını sürdürmek isteyenler, bir tarafta da kayıtsız şartsız Batı’ya teslim olmak arzusunda bulunanlar vardır, o ise bu iki grubun tam ortasındadır.
9. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Mithat Efendi
B) Tevfik Fikret
C) Cenap Şahabettin
D) Ahmet Rasim
E) Hüseyin Rahmi Gürpınar

Leskofçalı Galip, Hersekli Arif Hikmet, Yenişehirli Avni, Recaizâde Celal Bey gibi klasik şiir zevkiyle manzumeler ortaya koyan isimlerden oluşan ve kimilerine göre de şiirimizin ilk edebî topluluğu olarak kabul edilen “—”, edebî açıdan dikkat çeken bir topluluktur. İlerleyen yıllarda, modern Türk edebiyatının gelişmesinde önemli katkıları olacak iki şair — ve — sanat hayatının başlarında bu toplulukta yer alırlar.
10. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) 

Encümen-i Şuara, Şinasi, Muallim Naci
B) Encümen-i Şuara, Namık Kemal, Ziya Paşa
C) 
Encümen-i Daniş, Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci
D) 
Encümen-i Daniş, Şinasi, Ziya Paşa
E) 
Encümen-i Şuara, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem

Onun şiirleri incelediğinde şekil, dil ve üslup bakımından eski şiirin tadını almak mümkündür. Ona asıl ününü kazandıran Terci-i Bent’ten Terkib-i Bent’e ve ünlü hicvi Zafernâme’ye kadar bütün eserlerinde, klasik şiirin nazım biçimlerini ve aruz ölçüsünü kullanmaktan geri kalmaz. Ondaki yenilik -Şinasi’de olduğu gibi- biçimde değil, içerikte görülür.
11. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şemsettin Sami
B) Ziya Paşa
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Abdülhak Hamit Tarhan
E) Muallim Naci

Yaşadığı dönemde modernleşme karşıtı ve klasik edebiyat yanlısı olarak bilinen — bile, Batı edebiyatını daha iyi anlayabilmek için Fransızca öğrenmiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar ise onun eski edebiyatın taraftarı olarak görülmesini bir masaldan ibaret olduğunu söyler. Gerçekten de o, şiirde güzelliği kovalayan ve gelenek ve modern arasında denge kurmaya çalışan bir sanatçıdır.
12. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Namık Kemal
B) Şinasi
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Muallim Naci
E) Abdülhak Hamit Tarhan

Servetifünun edebiyatının ön plandaki isimlerinden biri olan sanatçı, hem daha az edebî eser vermesiyle hem de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra gazeteci ve siyasetçi kimliğinin ön plana çıkmasıyla Servetifünun hareketi üzerine yapılan çalışmalarda daha geri planda kalmıştır. O, adının yaşamasını edebiyat alanındaki veriminden çok gazeteciliği ile siyasi kimliğine borçludur.
13. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Şuayb
B) Celal Sahir Erozan
C) Ali Ekrem Bolayır
D) Hüseyin Cahit Yalçın
E) Süleyman Nazif

Türk edebiyatında romancı kimliğiyle ön plana çıkan sanatçı, 1908’den sonra çeşitli dergi ve gazetelerde hatıralarını neşretmiş ve daha sonra Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye olmak üzere üç önemli hatıra kitabına imza atmıştır. Hayatını, tanıdığı edebî ve siyasi şahısları, yaşadığı dönemin önemli olaylarını ele alan sanatçının bu eserleri, edebiyat tarihi ve siyasi tarih çalışmaları için önemli bir kaynak konumundadır.
14. Aşağıdaki eserlerden hangisi parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?
A) Mensur Şiirler
B) Genç Kız Kalbi
C) Kabus
D) Bir Ölünün Defteri
E) Sefile

O sadece yeni dili bulmamış, eski dili de ayıklamış, basit hayallerin zaruretiyle nesre kaçan unsurlarını ve Türkçenin bünyesine uymayan, asırlık yürüyüşünde dil zevkinin kabul etmediği lügat ve deyişleri atmış, bir çeşit zevkiyle hatta bir çeşit dokunma, yani derinden gelen bir hisle eski Türkçeyi temizlemiştir.
15. Parçada sözü edilen dil anlayışı aşağıdaki sanatçılardan hangisi için söylenebilir?
A) Abdülhak Hamit Tarhan
B) Tevfik Fikret
C) Mehmet Akif Ersoy
D) Ahmet Haşim
E) Yahya Kemal Beyatlı

Karabibik’ten sonra yeni bir köy romanı görebilmek için tam on dokuz yılın geçmesi gerekmektedir. Nitekim, köy yaşantısından izlenimler üzerine kurulmuş; köyü ve köylüyü temel almış olan ikinci roman — 1909 yılında yayımlanır. — imzalı bu yapıt Niğde’nin yoksul bir köyünde başlayıp İstanbul’a uzandıktan sonra yine aynı köyde sarsıcı bir sonla biter.
16. Parçada bırakılan boşluğa sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Yeniçeriler, Ahmet Mithat Efendi
B) Zavallı Kız, Nabizâde Nazım
C) Küçük Paşa, Ebubekir Hazım Tepeyran
D) Tesadüf, Hüseyin Rahmi Gürpınar
E) Biçare Genç, Ahmet Rasim

👉 Bu testi pdf olarak indirebilirsiniz.

İlgili Sayfalar


Cevaplar

1.A  2.E  3.A  4.E  5.D  6.B  7.C  8.A  9.D  10.B  11.B  12.D  13.D  14.B  15.E 16.C


Tanzimat Edebiyatı Konu Testi 11

Haziran 3, 2022 Okuma süresi: 9 dakika
(I) Tanzimat II. dönem şair ve yazarıdır. (II) Bütün eserlerinde “sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir. (III) Şiirde yenilik taraftarı olan sanatçı, bu yüzden divan tarzında gazeller söyleyen Muallim Naci’yi eskiyi canlandırmakla suçlamıştır. (IV) Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir diyen şair, şiirin konusunu da genişletmiştir. (V) Şiire göre daha başarılı olduğu roman ve öyküde ise romantizmin etkisindedir.
4. Numaralanmış yerlerin hangisinde Recaizade Mahmut Ekrem ile ilgili bir bilgi yanlışı vardır?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

— uzun hikâyesi — ile hikâye türünü hem tematik olarak hem de realist ve natüralist yönelimiyle gerçekçiliğin çizgisine taşır. Batıdaki realizm akımına özenilerek yazılan eserin ön sözü ise bu anlamda değerlidir. Yazar, ön sözünde özellikle Emile Zola, Alfonse Daudet gibi romancılara dair bizdeki yanlış kanaatleri düzeltme gayesindedir.
5. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Nabizâde Nâzım, Karabibik
B) Ahmet Mithat Efendi, Kıssadan Hisse
C) Namık Kemal, Gülnihal
D) Recaizade Mahmut Ekrem, Şemsa
E) Sami Paşazâde Sezai, Küçük Şeyler

Divan edebiyatı kültürüyle yetişmiş Tanzimat yazar ve şairleri, düşüncelerini tamamen gerçekleştirememişlerdir. Üstelik divan edebiyatının hâlâ rağbette olduğu, —, — ve — gibi divan şairlerinin şöhretlerinin devam ettiği bu dönemde, yeni bir edebiyat ortamı yaratmanın sıkıntılarını yaşamışlardır. Batılılaşma yolunda önemli adımlar atan Abdülhak Hamit ve Recaizâde Ekrem ile aynı kuşaktan olan —, tam da bu yıllarda kaleme aldığı şiirlerindeki divan şiiri temaları nedeniyle gericilikle suçlanmıştır. İstanbul’dan uzakta büyümesi, iyi bir eğitim alamaması, Fransızcayı geç öğrenmesi ve rint meşrep kişiliği bu iddiayı güçlendirmek için kullanılmıştır.
6. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Yenişehirli Avni
B) Nabizâde Nazım
C) Leskofçalı Galip
D) Muallim Naci
E) Hersekli Arif Hikmet

Modern Türk tiyatrosunda Şinasi ve Namık Kemal’le başlayan telif oyunlar yazma anlayışı uzun sürmemiş ve çok fazla etkili de olmamıştır. Direktör Âli Bey, Ahmet Vefik Paşa, Teodor Kasap tarafından özellikle Fransızcadan yapılan adaptasyonlar daha çok ilgi görmüş ve tiyatro denilince bu adapte eserler hatırlanır olmuştur.
7. Aşağıdaki eserlerden hangisi parçada sözü edilen sanatçılardan herhangi birine ait değildir?
A) Seyahat Jurnali
B) Takdir-i Elhan
C) Tercüme-i Manzume
D) Şecere-i Türkî
E) Renan Müdafaanamesi

Her ne kadar bir dönem “Yeni Osmanlılar” idealini benimsemiş olsa da —, Namık Kemal ya da Şinasi gibi sosyal sorunlara yakın olmamış, yazdıklarını politik propaganda malzemesi olarak kullanmamıştır. Onun kalemi nadiren siyasi bir kisveye bürünür. Özellikle Namık Kemal ile mektuplaşmaları onun kaleminin siyasallaştığı metinlerdir. O yaratılış olarak aşırı hassas, duygulu, düşünmeyi seven bir kişilik olduğu için daha çok ferdî duyuşların, ince hassasiyetlerin, melankolinin, küçük hayretlerin, ıstırabın, ölüm temasının şairi olmuştur.
8. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ziya Paşa
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Ahmet Vefik Paşa
E) Direktör Ali Bey

Şinasi ile aynı nesle mensup olan Ziya Paşa, sanat gücü bakımından Şinasi’nin çok üstünde görünmesine rağmen, 1860’tan sonraki yeni Türk şiirinin oluşumunda onun kadar etkili olmamış veya olamamıştır. Bunda onun Namık Kemal’le Avrupa’da bulunduğu sırada, doğrudan doğruya divan edebiyatını sorgulamak amacıyla kaleme aldığı — adlı makalesi dışında, edebî bağlamda yeniye ve yeniliklere açık bir tavrının bulunmaması ve hayatının sonuna kadar divan şiirine bağlı kalması büyük ölçüde rol oynamıştır.
9. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiir ve İnşa
B) Harabat
C) Terkibibent
D) Zafername
E) Rüya

Şinasi’nin açmış olduğu yolu takip eden ve Türk şiirinde bir hürriyet, vatan ve millet romantizmi başlatan Namık Kemal; romantik mizacı ve heyecan yüklü ifade tonuyla çağdaşı şairler arasında hemen öne çıkmıştır.
10. Aşağıdaki dizelerden hangisi Namık Kemal’in parçada ifade edilen şiir anlayışına örnek olamaz?
A) Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyyetten
B) Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara mâderini
C) İç bade güzel sev var ise akl u şuurun
Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun
D) Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can korkusu gezmez ovamızda dağımızda
E) Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten

Şık, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ilk romanıdır. Felatun Bey ile Rakım Efendi romanındaki — ile — romanındaki Bihruz gibi alafrangalık tutkunu bir tip oluşturmak isteyen yazar, kahramanını bu düşünceyle okura sunmuştur. Ancak Şatırzade Şöhret Bey’in geçmişi diğer başkahramanlara göre zayıf kalmıştır. Romandan Şöhret Bey’in varlıklı bir aileye sahip olmadığı hâlde kendisini öyle göstermeye çalıştığını anlarız. Babası hakkında hiçbir açıklama verilmemiştir. Annesi hakkında ise küçük bir bilgiyle yetinilmiştir.
11. Parçada bırakılan boşluklara aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Rakım Efendi, İntibah
B) Felatun Bey, Jön Türk
C) Rakım Efendi, Araba Sevdası
D) Felatun Bey, İntibah
E) Felatun Bey, Araba Sevdası

Tahkiyeli eserler; sözlü edebiyatta — ve —, halk edebiyatında —, divan edebiyatında — türleriyle varlığını sürdürerek Türk edebiyatının her döneminde, şiirle beraber, başat edebi türler arasındaki yerini korur. Farklı biçim ve biçem unsurlarına sahip bu ürünlerin ortak noktaları, “olay örgüsü, kişiler, zaman ve mekân” eksenli yapı taşlarıyla oluşturulmasıdır.
12. Aşağıdakilerden hangisi parçada bırakılan boşluklardan herhangi birine getirilemez?
A) Halk hikâyesi
B) Mensur Şiir
C) Masal
D) Mesnevi
E) Destan

1878’de Ahmet Mithat Efendi tarafından çıkarılan bu gazete, Türk basınının en uzun ömürlü yayın organlarından biridir. Henüz gelişme döneminde bulunan Türk basını için bir mektep vazifesi gören gazete; halka okuma alışkanlığı kazandırma, bilgiyi halka ulaştırma, kültürü tabana yayma gibi bir misyonu üstlenmiştir. Gazete, bu halkçı ve memleketçi hareketinde başarı kaydederken bir yandan da zamanın genç kalemlerine kapılarını açmış, onların yetişmesine yardımcı olmuştur.
13. Parçada sözü edilen gazete aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hürriyet
B) İbret
C) Ceride-i Havadis
D) Tercüman-ı Hakikat
E) Muhbir

Beş perdelik bir dram olan Atala yahut Amerika Vahşileri, egzotik bir oyundur. Eser,
romantizmin önemli temsilcilerinden biri olan Fransız yazar Chateaubriand’ın romanından uyarlamadır. —, romanı önce Türkçeye aktarmış sonra da tiyatroya uyarlamıştır. Eser, edebiyatımızda yabancı bir romanın sahneye adapte edildiği ilk örnektir.
14. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ahmet Vefik Paşa
B) Teodor Kasap
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Direktör Ali Bey
E) Muallim Naci


Tanzimat Edebiyatı Konu Testi 10

Şubat 4, 2022 Okuma süresi: 13 dakika
(I) Recaizade Ekrem, 1873 yılında kendi yazdığı (II) Ayyar Hamza adlı oyunla birlikte Fransızcadan Türkçeleştirerek çevirdiği ve uyarladığı (III) Afife Anjelik ve (IV) Atala isimli iki oyunu Türk tiyatrosuna kazandırmıştır. Ayrıca (V) Çok Bilen Çok Yanılır isimli oyunu da önemli eserlerindendir.
1. Parçadaki altı çizili bölümlerden hangisi bir bilgi yanlışlığına neden olmuştur?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V
Ata ile Şefika birbirlerine aşklarını açıkça ortaya koyamadıkları gibi ebeveynlerine de cesaret edip itirafta bulunamazlar. Piyeste, Şefika annesi tarafından maddi menfaat uğruna zengin ve yaşlı bir paşayla evlendirilmek istenir. Anneye göre bu evlilikle hem kızı hem de kendileri rahat yaşayacaklardır. Şefika’nın Ata’ya olan aşkını söyleme şansı daha yetiştirilme aşamasında elinden alınmıştır. Nitekim üzülüp verem olan Şefika’nın ölümü Ata’ya yaşama isteğini kaybettirir.
2. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zavallı Çocuk
B) Cünun-ı Aşk
C) Çerkes Özdenleri
D) Gave
E) Çok Bilen Çok Yanılır
3. Aşağıdaki Tanzimat dönemi eserlerinden hangisi türü bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Tarık
B) Misafir-i İstiskal
C) Geveze Berber
D) Finten
E) Dürdane Hanım

Oyunun asıl adı Râz-ı Dil’dir. Vatan Yahut Silistre’nin oynanması sırasında ortaya çıkan olaylar nedeniyle hemen sahneye konulamamıştır. Beş perdelik bir piyestir. Oyunun esas konusu, zalim bir yöneticiye karşı girişilen halk hareketidir. Tanzimat öncesi bir dönemde geçen eserin başkarakteri ise zalim yönetici Kaplan Paşa’dır.
4. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kara Bela
B) Şir
C) Gülnihal
D) Kokona Yatıyor
E) Şair Evlenmesi

İstanbul’daki oyuncuları Bursa’ya davet ederek tiyatro kurulmasına öncülük eden Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa, komedi türündeki — uyarlamaları ile Türk tiyatrosunun gelişiminde ve kalıcı hale gelmesinde önemli bir yere sahiptir. — hareketinin öncülerinden olan sanatçı, yaşadığı dönemde Türkçeyi bağımsız dil olarak benimseyen ilk kişidir.
5. Parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Moliere, Türkçülük
B) Racine, Osmanlıcılık
C) Aristophanes, Türkçülük
D) Moliere, İslamcılık
E) Aristophanes, Osmanlıcılık

Komedi türünde yazılan eserde görücü usulü evliliğin sakıncaları ironik ve mizahi bir üslupla ele alınır. Oyun, 

1858-1859 Türkiye’si için çok ileri bir fikir sayılabilecek bir fikri, sağlam bir yuva kurabilmek için evlenecek kadınla erkeğin birbirlerini tanımaları gerektiğini, savunmaktadır.
6. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıkbaş – Ahmet Mithat Efendi
B) Afife Anjelik – Recaizade Mahmut Ekrem
C) Şair Evlenmesi – Şinasi
D) Kara Bela – Namık Kemal
E) Liberte – Abdülhak Hamit Tarhan

Namık Kemal’in — isimli tiyatro eseri sahnede halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Bu beğeni izleyiciyi öylesine etkilemiştir ki oyun sonrası halkın sokaklara dökülerek “Yaşasın Vatan” naraları atması, Namık Kemal’in Magosa’ya sürgüne gönderilmesine neden olmuştur.
7. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Akif Paşa
B) Celalettin Harzemşah
C) Gülnihal
D) Vatan yahut Silistre
E) Zavallı Çocuk

Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar süren yazı yaşamı boyunca hikâye, roman, tiyatro, anı gibi edebî türlerle, çıkardığı gazete ve dergilerle; felsefe, tarih, coğrafya, din, psikoloji, sosyoloji vb. alanlardaki yazılarıyla hatırı sayılır bir ün kazanmıştır. Eserleri ve yazdıkları ile topluma yön veren yazara “hâce-i evvel” yani “ilk öğretmen” sıfatı da yakıştırılmıştır.
8. Aşağıdakilerden hangisi parçada sözü edilen yazara ait değildir?
A) Açıkbaş
B) 

İçli Kız
C) Hükm-i Dil
D) Çerkes Özdenleri
E) Eyvah

Tanzimat Dönemi’nin önemli yazarlarındandır. Tiyatro, günlük, hikâye, sözlük, gezi yazısı ve çeviri gibi birçok edebî türde eser vermiştir. Türk mizahının modernleşmesinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle komedileriyle tanınan yazarın oyunları dolantı komedisi türündedir.
9. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Direktör Ali Bey
B) Ziya Paşa
C) Şemsettin Sami
D) Muallim Naci
E) Namık Kemal

Henüz on bir yaşında yurt dışına çıkan sanatçı, Doğu ve Batı’nın önemli ülkelerini görmüş; daha sonra da diplomat olarak pek çok ülkede bulunmuştur. Daha çok şair olarak tanınsa da 

yirmi dört oyun yazan sanatçının tiyatro eseri yazma hevesi Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre’sini okuduktan sonra başlamıştır.
10. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Muallim Naci
D) Sami Paşazade Sezai
E) Abdülhak Hamit Tarhan

11. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat tiyatrosunda ele alınan konulardan biri değildir?
A) Çok kadınla evlenme
B) İslam birliği
C) Köyden kente göç
D) Esaret
E) Vatan sevgisi

(I) Tanzimat ikinci dönem yazarlarından (II) Şemseddin Sami’nin dram olarak yazdığı üç piyes, devrin “millî tiyatro” anlayışıyla örtüşmektedir. (III) Bunlardan töre tiyatrosu olarak değerlendirilebilecek Besa yahud Ahde Vefa, Müslüman Arnavutların sosyal hayatını konu edinir. (IV) Seydi Yahya konusunu Endülüs tarihinden alırken (V) Gave adlı oyunda Firdevsi’nin Şehnâmesinden yararlanarak İran mitolojisi kaynaklı bir konu işlenir.
12. Parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre onun tiyatrosu, ileri sürdüğü “eğlence” fikrine rağmen bir dava tiyatrosudur. O, oyunlarında vatanperverlik, İslam birliği, insan hakları gibi meselelerle Osmanlı cemiyetinin ilerlemesi için teklifler ileri sürmüştür. Onun başta Mukaddime-i Celâl olmak üzere tiyatro problemlerini öne çıkaran ve sürekli gündemde tutan birçok yazı yazması, tiyatroya büyük bir değer verdiğine delil olarak gösterilir.
13. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Mithat Efendi
B) Namık Kemal
C) Şinasi
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Ahmet Vefik Paşa

Recaizade Mahmut Ekrem, romantizmin önemli temsilcilerinden biri olan Fransız yazar Chateaubriand’ın (öl.1848) aynı adlı romanını önce Türkçeye aktarmış sonra da tiyatroya uyarlamıştır. Eser, edebiyatımızda yabancı bir romanın sahneye adapte edildiği ilk örnektir.
14. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Afife Anjelik

B) Vuslat yahut Süreksiz Sevinç
C) Çok Bilen Çok Yanılır
D) 
Atala yahut Amerika Vahşileri
E) Havada Çarpışan Sesler

15. Aşağıdakilerden hangisi Direktör Ali Bey’e ait değildir?
A) Ayyar Hamza
B) Kokona Yatıyor
C) Letâfet
D) Finten
E) Geveze Berber

Samurkaş, asilzade olan Timurtaş’ın kızı Arslangöz ile nişanlıdır. Bir muharebe esnasında Samurkaş, hastalanarak baygınlık geçirir. Bu olay köyde Samurkaş’ın can korkusuyla bayıldığı şeklinde alaycı bir üslupla yayılır. Dedikodular üzerine Arslangöz’ün ailesi nişandan vazgeçer. Samurkaş, bu iftira ile yaşamamak için önce birkaç arkadaşıyla Arslangöz’ün köyünü basar. Ancak araya Arslangöz’ün girmesiyle olaylar büyümeden sonlanır. Fakat Samurkaş hem yiğitliğini kanıtlamak hem de ölümüyle çok sevdiği Arslangöz’ün önünü açmak için canına kıyar. Arslangöz de kendi isteğiyle bir Acem esir tüccarına satılarak garip diyarlara yollanır.
16. Parçada özeti verilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Macera-yı Aşk
B) Çerkes Özdenleri
C) Çok Bilen Çok Yanılır
D) Zor Nikahı
E) Besâ yahûd Ahde Vefâ

Şiirlerindeki bireysel duyuş ve ifade edişin aksine tiyatro eserlerinde daha toplumsal bir tavır sergilemiştir. Oyunlarında alegorik bir anlatımı yeğleyen sanatçı, devrindeki padişahlara yönetim ile ilgili tenkitlerini üstadı Namık Kemal gibi yüksek sesle ve alenî olarak dile getirememiştir. Vatan-millet sevgisi, İslâm birliği, kadının sosyal hayattaki yeri ve eğitimi, savaş karşıtlığı, zalim yönetici ve problemleri, meşrutî sistem isteği, hanedan karşıtlığı sanatçının eserlerinde ele aldığı toplumsal konulardan öne çıkanlardır.
17. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ziya Paşa
B) Ahmet Mithat
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Abdülhak Hamit Tarhan
E) Direktör Ali Bey

18. Aşağıdaki eserlerden hangisi bir Moliere çevirisi ya da uyarlaması değildir?
A) Ayyar Hamza
B) Zoraki Tabib
C) Zavallı Çocuk
D) Yorgaki Dandini
E) Zor Nikahı


Cevaplar

1.B  2.A  3.E  4.C  5.A  6.C  7.D  8.B  9.A  10.E  11.C  12.A  13.B  14.D  15.D  16.B  17.D  18.C


Cover Image

YKS Edebiyat Türkçe: Fatma Aliye Topuz (1862-1936)

Ocak 17, 2022 Okuma süresi: 13 dakika








YKS Edebiyat Türkçe: Fatma Aliye Topuz (1862-1936)





Fatma Aliye Topuz (1862-1936)

Fatma Aliye Hanım

  • Yazar ve çevirmen.
  • 22 Ekim 1862’de İstanbul’da doğdu.
  • Devlet adamı ve tarihçi Ahmet Cevdet Paşa’nın kızıdır.
  • Özel öğretmenlerden Fransızca, tarih, edebiyat ve felsefe dersleri aldı. Yetişmesinde Ahmet Mithat Efendi önemli rol oynamıştır. 
  • Yazmaya Fransızcadan yaptığı çevirilerle başladı.
  • Hayal ve Hakikat” adlı ilk romanını Ahmet Mithat ile yazdı
  • 1878’de II. Abdülhamit’in yaverlerinden Kolağası Faik Bey’le evlendi.
  • Hilal-i Ahmer Cemiyetinin (Kızılay) ilk kadın üyesidir.
  • Hanımlara Mahsus Gazete, Tercüman-ı Hakikat, İkdam ve Sabah gazetelerinde yazdı.
  • İlk yazılarında çeşitli takma adlar kullandı, 1890’dan sonraki eserlerinde kendi adını kullandı.
  • Pek çok makale yazdı, dönemin sosyal yardım projelerinde yer aldı.
  • Cumhuriyet’ten sonra yazı hayatından tamamen çekildi.
  • 13 Temmuz 1936’da İstanbul’da öldü.

Sanat Anlayışı

  • Türk edebiyatının ilk kadın roman yazarıdır.
  • Romanın yanı sıra anı, tarih ve felsefe alanında da eser verdi.
  • Romanlarından çok, kadının sosyal ve ekonomik hayatta yer alması ko­nusunda verdiği mücadele ile tanınmıştır.
  • Yazılarında olduğu gibi romanlarında da kadın ve aile hayatı ön plandadır.
  • Romanlarındaki ana karakterler mücadeleci ve kendine güvenen kadınlardır.
  • Eserlerinde Tanzimat edebiyatının genel çizgilerine bağlı kalmıştır.
  • Romanlarında hocası Ahmet Mithat gibi olayı akışını keserek bilgi vermeye çalışmıştır.
  • Dönemine göre sade bir dili vardır.

Muhadarat

  • Kendi adıyla yayımladığı ilk romandır. 
  • Osmanlıda zengin bir ailenin hayatını yansıtan eserin teması başkalarının isteği ile yapılan bir evliliğin yol açtığı sıkıntılardır. 
  • Romanın ana karakteri olan Fazıla; eğitimli bir kadın olarak yazarın topluma sunduğu ideal kadın tipidir.

Başlıca Eserleri

  • Roman: Hayal ve Hakikat, Muhadarat, Udi, Refet, Enin
  • Hatıra / Köşe Yazıları: Nisvan-ı İslam 
  • Mektup (Kurgu): Levâyih-i Hayât
  • Çeviri: Meram (George Ohnet / Volonte)
  • Tarih: Kosova Zaferi ve Ankara Hezimeti

İlgili Sayfa

👉 Şair ve Yazarlar

Yararlanılan Kaynaklar

  • Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Din Algısı, Mehmet Özdemir-Ozan Alevli
  • Osmanlı’da Kadının Uyanışı: Fatma Aliye Hanım, Gülnaz Gezer Baylı
  • Fatma Aliye Hanım’ın Eserlerinde Kadın Olgusu, Hayrunnisa Ünsal
  • Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi
  • TDV İslam Ansiklopedisi, Fatma Aliye Hanım Maddesi, H. Emel Aşa


Cover Image

Tanzimat Edebiyatı- Slayt – Ders Notu

Mayıs 26, 2010 Okuma süresi: 35 dakika
Tanzimat Edebiyatı genel özellikleri, önemli sanatçılarının hayatı, eserleri hakkında ayrıntılı bilgi içeren slayt

Tanzimat Edebiyatı ile ilgili slayt. Tanzimat dönemi genel özellikleri, o dönemin roman, hikâye, şiir, tiyatro, gazetesi hakkında bilgi, genel özellikleri, o dönem yazar ve şairlerinin ortak özellikleri, amacı, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Şemseddin Sami, Ahmet Mithat Paşa, 2. dönem yazarları, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdulhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Muallim Naci, Nabizade Nazım başlıklarıyla ilgili bilgileri içeren slayt bu konuda yeterli bilgiyi fazlasıyla barındırıyor. Slaytı ders notunun sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 

 

 Tanzimat Edebiyatı (1860-1896)

 

Tanzimat Dönemi Siyasi Durumu

Osmanlı Devleti, Batı’nın Rönesans’la başlayıp çeşitli alanlardaki reform hareketleriyle ilerleyişine ayak uyduramamış ve 17.yy.dan sonra gerilemeye başlamıştır.

Siyasi ve toplumsal hayatta ortaya çıkan bu gerileme edebi hayatta da kendini göstermiştir.3 Kasım 1839 tarihinde Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunan Tanzimat Fermanı(Gülhane Hattı Humayunu) ile hem siyasi hem de edebiyat alanında yeni bir dönem başlamıştır.

Tanzimat Edebiyatının başlangıcı , Tercüman-ı Ahval gazetesinin 1860’daki yayın hayatına başlaması kabul edilir. Tanzimat ile birlikte Türk edebiyatına yeni türler girmiştir ve bu dönemde Batı’dan çeviriler yapılmış ya da ilk örnekleri verilmiştir.

 Tanzimat Dönemi Edebi Türleri

Roman-Hikaye

Türk edebiyatı romanla ilk kez Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan yapmış olduğu Telemak’ın çevirisiyle karşılaşır.Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ü Fıtnat adlı romanı edebiyatımızda ilk yerli romandır. İlk hikaye kitabı Ahmet Mithat Efendi’nin Lataif-i Rivayat adlı eseridir. İlk edebi roman da Namık Kemal’in İntibah adlı eseridir.

Tiyatro

Yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseridir. Bu iki perdelik bir piyestir. Yazar görücü usulüyle evlenmeyi yerer. Şinasi bu eserinde meddah geleneğinden yararlanmıştır. Tanzimatçılar toplum için sanat görüşünü benimsedikleri için toplumu aydınlatmada tiyatroyu bir araç olarak görmüşlerdir.

Şiir

Tanzimat döneminde şiir alanında büyük yenilikler olmuştur. Şiirde biçim olarak divan edebiyatına bağlı kalınmış ancak konusu genişletilmiştir. Tanzimat’la birlikte kanun, adalet, eşitlik, hürriyet vatan gibi konular işlenmeye başlanmıştır. Bu dönemdeki şiirlerde konu bütünlüğü vardır. Eski şiirde parça bütünlüğü vardı.

Tanzimat şiirinde dört ana tema vardır;

  • Sosyal temalar: medeniyet, akıl, kültür, hürriyet, adalet, eşitlik, vatan, millet
  • Metafizik temalar: varlık, yokluk, Allah, ölüm, madde, ruh
  • Aşk teması: Divan edebiyatındaki soyut ve platonik aşk yerine ete kemiğe bürünmüş aşk anlatılır.
  • Tabiat teması: Mazmunlarla anlatılan soyut tabiat yerine somut bir tabiat işlenmiştir.

Gazete

İlk gazete 1831
yılında çıkarılan Takvim-i Vakayi’dir Bu resmi bir gazetedir. Ceride-i Havadis
yarı resmi bir gazete olup 1840 yılında İngiliz William Churchill yayınlanmaya
başlanmıştır.

İlk özel gazete
ise Şinasi ve Agah Efendi’nin birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dir. Daha
sonra Şinasi tek başına 1862 tarihinde Tasvir-i Efkar adlı gazeteyi çıkarmaya
başlamıştır. Bu gazete bir zaman sonra Namık Kemal tarafından yönetilmeye
başlar. Bu gazete dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret
(1867) adlı gazeteler çıkarılır.

TANZİMAT  EDEBİYATI
GENEL ÖZELLİKLERİ

1-Tanzimat edebiyatı sanatçıları divan edebiyatında
bulunan bazı türleri (şiir, tarih, mektup)geliştirmiş bunun yanı sıra ise batı
edebiyatından yeni türleri (makale, roman, hikaye, tiyatro, anı, eleştiri)
edebiyatımıza sokmuşlardır.

2-Tanzimat
edebiyatının özellikle ilk dönem yazar ve sanatçıları Fransız devrimci
yazarlarından (j.j.Rousseau, Montesqiue, vb.)yazarların etkisinde kalmışlardır.
Bu görüşlere bağlı olarak hak, adalet, hürriyet, eşitlik, vatan, millet gibi
kavramları ülkede yaymaya çalışmışlardır.

3-Tanzimat
edebiyatı sanatçıları iki kuşağa ayrılır:

a)Toplum için sanat
anlayışını benimseyenler Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi

b)Sanat, sanat için
görüşünü benimseyenler Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tahran, Sami
Paşazade Sezai 

4-Tanzimat edebiyatı sanatçıları batılı yazarların etkisiyle
klasisizmin etkisinde(Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey)romantizmin
etkisinde (Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi,
Abdülhak Hamit Tahran)
realizmin etkisinde (Beşir Fuad, Sami Paşazade
Sezai, Nabizade Nazım)
eserler vermişlerdir. Ama bu dönemde bu akımların
kuralları tamamen uygulanmamıştır.

5-Tanzimat edebiyatı seçkin kesim için değil halk tabakası
için ortaya getirilmiş bir edebiyattır ama Tanzimat edebiyatının ikinci dönem
yazar ve şairleri bu görüşten uzaklaşmışlardır.

6-Halk için yazma
düşüncesinin bir sonucu olarak çoğu yazar konuşma diline yönelmek gerektiğini
savunmuş ama hiçbiri eski alışkanlıklarından kopamamışlardır.

7-Tanzimat
edebiyatında en büyük yenilik nesirde anlatımın kuruluşunda yapılmıştır.Amaç
hüner göstermek değil halka bir şeyler vermek olmuş bu nedenle kısa anlatım
tercih edilmiştir.

8-Nesirde ilk defa
noktalama işareti kullanılmıştır.

9-Şiirin konusu
genişletilmiş günlük hayatla ilgili her türlü konu şiirin konusu olmuştur.

10-Beyitlerin başlı
başına bir bütün olmasından vazgeçilmiş şiirin bütününde bir anlam bağının
olmasına dikkat edilmiştir.

11-Şiirde aruz ölçüsünün kullanılmasına devam edilmiş olup
hece ölçüsünün Türklerin milli ölçüsü olduğu savunulmuş başarısız bir iki
denemeden ileriye gidilememiştir.

12-Dilden yabancı
kelimelerin atılmaya başlanması Türkçe’nin aruz kalıbına uydurulmasını
zorlaştırmış bu nedenle nazımda eski kelimelerin kullanımına aynen devam
edilmiştir.

Tanzimat Şair ve Yazarlarının Ortak Özellikleri

1-Hepsi batıcı ilim ve fen taraflısı gelişmeyi
isteyen aydınlardır.Yurdu gerilikten kurtarmak isterken Türk halkının manevi
değerlerine de bağlı görünürler.Hepsi dindardır.Din hükümleri ile medeniyeti
karıştırmaya çalışırlar.

2-Hemen hepsi Fransız kültürüyle yetişmişlerdir. Batı
dendiği zaman onlar için ilk akla gelen Fransa’dır.

3-Genellikle bütün Tanzimat edebiyatı sanatçıları
Fransızcayı mektep medrese görmeden öğrenmişlerdir. Bu yönleriyle onlar
didaktik sanatçılardır.

4-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi yüksek makam
(paşa, vali vb.) sahibi devlet memurlarıdır. İç ve dış siyaseti çok iyi
bilirler.

5-Sanattan çok ülkü ve fikir peşinde koşmuşlardır. Her
türlü haksızlığa ve zulme karşı savaş açmışlardır

6-Toplumumuzda o güne kadar kullanılmayan bir takım
kavramları (hak adalet, meşrutiyet, eşitlik, reisicumhur) kullanmaya
başlamışlardır.

 7-Divan edebiyatıyla yetiştikleri
için divan edebiyatının iyi ve kötü yanlarını çok iyi bilirler; Divan
edebiyatına sırt çevirirken sırtlarını halka dayarlar ve güçlerini halktan
alırlar.

8-Batıdan aldıkları türlerin sadece bir tanesiyle uğraşmakla
yetinmezler hemen hemen bütün türlerde eser verirler.

9-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi çok yönlü
kişilerdir. Edebiyatçı, devlet memuru, siyasetçi ve mücadele adamıdırlar.

Tanzimat Edebiyatının Amacı

1-Eski edebiyatı yıkmak yerine sosyal hayatla geniş
ölçüde ilgili yeni ve inkılapçı bir edebiyat getirmek.

2-Halka halk diliyle hitap ederek yeni edebiyatı ve
yeni fikirleri  çok büyük sosyal ve
siyasi buhran içerisinde  bulunan millete
geniş ölçüde tanıtmak.

3- Millet,vatan,hürriyet,eşitlik,adalet,fikir,meşrutiyet
rejimi gibi kavramları tanıtarak bunları yeniden kurmak.

Tanzimat Edebiyatının Dönemleri

Tanzimat Dönemi verilen eserlerin, eser veren sanatçıların
anlayışları göz önünde bulundurularak ikiye ayrılır:

v  Birinci
Tanzimat Dönemi

v  İkinci
Tanzimat Dönemi

Birinci Dönem Özelikleri

1-Bu dönem sanatçıları ‘Sanat toplum için’ görüşünü
benimsemişlerdir.

2-Dilde sadeleşme amaçlanmış ama uygulanmamıştır.

3-Fransız yazarlardan etkilenmişlerdir

4-Romantizm akımından etkilenmişler bu nedenle eserlerdeki
kişiler hastalıklı ve veremli kişilerdir.

5-Şiirde estetik güzellik yerine işlenen konu ön plana
çıkmıştır. Yani içerik ön plandadır.

6-Bu dönemde yazılan romanlar roman tekniği açısından
zayıftırlar. Romanda yer yer konu kesilip okura ansiklopedik bilgi verilir.

7-Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.

8-Batı edebiyatından yeni türler edebiyatımıza sokulmuş
ayrıca bizim edebiyatımızdaki türlerde yenileştirilmiştir.

9-Şiirde eski şekiller kullanılmış yeni konular işlenmiştir.

10-Bu dönem sanatçılarının çoğunluğu devlet adamıdır.

11-Hece ölçüsünü ve halk edebiyatını savunmuşlar ama
uygulayamamışlardır.

12-Divan edebiyatına şiddetle karşı çıkmışlar fakat ondan
kopamamışlardır.

13-Tanzimat edebiyatında her alanda ikilik görülür:

sade dil savunulur, ağır dil kullanılır. Hece ölçüsü
savunulur, aruz ölçüsü kullanılır. Divan edebiyatı kötülenir, o tarzda eserler
verilir vb…

14-Bu dönemin sanatçıları; Şinasi, Namık Kemal, Ahmet Mithat
Efendi, Ahmet Vefik Paşa’dır.

NAMIK KEMAL (1840-1888) (ROMANTİK)

Edebiyatımızda
“vatan şairi” olarak bilinir.Eserlerinde çoğunlukla toplumsal konuları
işlemiştir.(vatan,millet,hürriyet vb.) Sanat toplum için görüşüne bağlı
kalmıştır.Edebiyatımızda ilk edebi romanı İntibah ve ilk tarihi roman Cezmi
’yi yazmıştır.

Namık Kemal yeni
edebiyatı savunmakla birlikte şiirde şekil bakımından yenici olmayan bir
şairdir.Divan edebiyatı nazım şekilleri ve aruz ölçüsünü kullanmıştır.Konu
olarak yenilikçidir.

Namık Kemalin bütün
edebi türlerde eseri vardır.Tiyatro alanında altı eser vermiştir.Bunlar;Vatan
Yahut Silistre,Gülnihal,Akif Bey,Zavallı Çocuk,Kara Bela,Celaleddin
Harzemşah’dır. Celaleddin Harzemşah on beş perdelik bir oyun olup oynanmak için
değil okunmak için yazılmıştır.

Namık Kemal eski edebiyat ve yeni edebiyat  konularında görüş ayrılığına düştüğü Ziya
Paşa’nın Harabat’ını tenkit etmek için Tahrib-i Harabat’ı ve Takib-i Harabat’ı
yazmıştır.

Tarih konusunda
yazmış oldukları ise Kanije Muhasarası, Evrak-ı Perişan, Devr-i İstila,

Renan Müdafaanamesi
İslamiyet’i savunan bir eserdir.

İNTİBAH: Bu eserde Ali Bey adındaki bir kişinin Mahpeyker
adındaki bir kadına aşık olması anlatılmaktadır.

CEZMİ: Bu eserinde İslam birliği düşüncesi vardır.

ZİYA PAŞA(1825-1880)

Doğu
kültürüyle yetişmiş daha sonraki dönemlerde batıya yönelmiştir. Yenilikçi
fikirleri vardır.Ama bu fikirler eserlerinde görülmez.Eski ile yeniye gidip
gelen bir yazardır bu nedenle Namık Kemal’le arası açılmıştır Önceki
dönemlerinde Divan şiirini Türk şiiri olarak kabul etmez fakat daha sonra
yayınlamış olduğu Harabat adlı eserinde ise bunun tersini söyler.  Arapça ve Farsça kelimelerle örülü bir dili
vardır. Şiirleri divan üslubundadır hece ölçüsüyle bir türküsü vardır.

Gazeller
,kasideler yazmıştır. Edebiyatımızın en önemli Terci-i Bent ve Terkib-i Bent
şairidir.

** **Edebiyatımızda ilk edebiyat tarihi sayılan Harabat
adlı antolojiyi yazmıştır.Bu eserde divan edebiyatını övmüştür.

Zafername  adlı üç bölümlük manzum eserinde  Sadrazam Ali Paşa’nın tutum ve davranışlarını
över görünürken üstü örtülü bir şekilde onu yermiştir.

Ziya Paşa’nın
şiirleri ölümünden sonra Eş’ar-ı Ziya ve Külliyat-ı Ziya Paşa adlı
kitaplarda toplanmıştır. 

*** Şiir
ve İnşa
adlı eserini Divan edebiyatını yermek amacıyla yazmıştır .Defter-i
Amal adlı eserinde çocukluk anıların anlatmıştır.  Ayrıca Emile (jj. ROUSSAUE) çevirisiyle Rüya
adlı röportaj eseri vardır.

ŞİNASİ  (1826-1871)
(KLASİK)

Tanzimat edebiyatında yeniliğin öncüsü olmuş bir yazarımızdır.
Dilde sadeleşmeye öncülük etmiştir.

Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkar gazetelerini
çıkarmıştır.İlk makaleyi(Tercüman-ı Ahval Mükaddimesi)ilk piyesi(Şair
Evlenmesi) yaz mıştır.**Noktalama işaretlerini ilk defa kullanmıştır.1845-1860
yılları arasında Fransa’da bulunmuş ve Fransız edebiyatını ve yazarlarını iyice
tanımış ve yazarlardan etkilenmiştir. Lamartine ve Lafontaine’den çeviriler
yapmıştır.

Didaktik
eserlerini,tartışmalarını ve eleştirilerini 
1862 yalnız başına çıkardığı Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlamıştır.

Müntehabat-ı  Eş’ar adlı eserini
daha önce yazmış olduğu şiirlerin den seçerek yapmıştır.Osmanlı atasözlerini
toplayarak Durub-ı Emsal-i Osmaniye adlı kitap yazmıştır.Tasviri Efkar
gazetesinde yazdıklarını Müntehabat-ı Tasvir-i Efkar  adlı kitapta toplamıştır.

AHMET VEFİK PAŞA(1844-1912)

Devlet adamıdır, çeşitli yerlerde yöneticilik yapmıştır.
Tiyatro alanındaki çalışmalarıyla tanınır. Molliere’nin hemen hemen bütün
eserlerini tercüme etmiştir.(17-18 eser)

Bursa valiliği sırasında kendi adıyla anılan bir tiyatro
binası inşa ettirmiş, ve eserlerinin burada oynanmasını sağlamış halka
tiyatro  sevgisini
aşılamıştır.

Lehçe-i Osmani
adlı sözlüğü yayınlamış, Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmani adlı
tarihle ilgili eserler yazmıştır.

Milliyetçilik ve
Türkçülük fikirlerinin önde gelen savunucularındandır.

Atalar Sözü adlı
eserinde atasözlerini derlemiştir.

Ahmet Vefik Paşa
taklitçilikten uzak doğu batı sentezi ürünlerin ilk örneklerini vermiştir. Kullandığı
dil onun anlatımına güzellik katmıştır.

ŞEMSETTİN SAMİ(1860-1936)

Türk
edebiyatında ilk roman olan Taaşşuk-ı Talat ü Fıtnat  adlı eseri yazmıştır.Bu eserde cariyelik ve
kölelik konularını işlemiştir.

Şemsettin Sami
edebiyat çalışmalarının yanında dille de uğraşmış devrin en büyük dil
alimidir
.Yazmış olduğu Kamus-ı Türki Türkçe bir sözlüktür.Sefiller
ve Robinson Crosue isimli eserleri tercüme etmiştir. Seydi Yahya,Besa yahut
Ahde vefa,ve Gave adlı piyesleri vardır.

Ayrıca Orhun
Abidelerini ve Kutadgu Bilig’i Türkçeye çevirmiştir.

AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912)

Sanat toplum için
anlayışına bağlı kalmış,bu nedenle Servet-i Fünun- cuları tenkit eder ve onlar
hakkında DEKADANLAR adlı makalesini yazar.

Ahmet Mithat
Efendi ansiklopedik bir yazardır.Her konuda her türlü yazılar yazar.Eserlerinde
okuyucularını bilgilendirmeye çalışır.Eserlerin de sade bir dil
kullanmıştır.Halka okuma zevkini aşılamaya çalışır.Çok yazmasından dolayı yazı
makinası 
diye adlandırılır.Amacı
ebedilik değil halkı aydınlatmaktır.Yer yer romanların akışını keser  ve uzun bilgiler verir. Romanları teknik
açıdan zayıftır.

Onun 36 roman yaklaşık 200 eseri vardır.

Eserleri

Ahmet Mithat
Efendi, Tercüman-ı Hakikat, Bedir, Devir gibi birçok gazete çıkarmıştır.

Küçük
hikayelerden oluşan Letaif-i Rivayat adlı eseri 28 hikaye- den ve 25
ciltten oluşur ve ilk hikaye kitabıdır.

Avrupa’da
Bir Cevelan
gezi yazılarından oluşur.

Romanları: Hasan Mellah.Hüseyin Fellah, Felatun Beyle
Rakım Efendi Yeniçeriler, Henüz On Yedi Yaşında, Diplomalı Kız, Kıssadan Hisse

Not: Halkı aydınlatmaya çalıştığı için  Hece-i Evvel (ilk öğretmen) olarak
bilinir.

II.Dönem Tanzimat Edebiyatı (1878-1896)

Özellikleri:

1-Sanat sanat içindir görüşü benimsenmiştir.

2-Bu dönem sanatçıları toplum sorunlarından ve
siyasetten uzak kalmış sadece edebiyatla uğraşmışlardır.

3-Bu dönem eserlerin dili ağırdır. Şairler divan edebiyatına
karşı batı edebiyatını savunmuşlardır.

4-Batı edebiyatının örneklerini başarıyla uygulamışlardır.

5-Roman ve hikayelerde 
realizm, şiirde ise romantizm akımının etkisi görülür. Kölelik cariyelik
bu dönem romanlarında da işlenir.

6-Şiirin konusu genişletilmiş ve hayattaki her güzel şeyin
şiirin konusu olabileceği görüşü esas alınmıştır. Ölüm, yokluk,hiçlik gibi
soyut kavramlar bu dönem şiirlerinin konusu olmuştur.

7-Eserlerin dili gayet ağırdır. Bu özelliklerinden dolayı
Servetifünun

Edebiyatının hazırlayıcısı olmuşlardır.

Bu dönemin başlıca yazar ve şairleri: Abdülhak Hamit
Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Nabizade Nazım, Sami Paşazade Sezai’dir.

*****Muallim Naci her ne kadar bu dönemde yaşasa da
yenicilere karşı divan edebiyatını savunduğu için dışarıda kalır.

İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Yazarları

Recaizade Mahmut EKREM


(1847-1914)

II.dönem sanatçılardan olup genç yazar ve şairlerin örnek
aldığı bir kişidir.Sanatçı roman,şiir,hikaye,eleştiri  ve roman gibi çeşitli, türlerde eser
vermiştir.Şiirlerinde romantizmin etkisi görülür.İçli duygulu şiirler
yazmıştır.Bu tarz şiir yazmasında oğlu Nejat’ın ölmesi de etkili olmuştur.

Her şeyin
şiire konu olabileceğini düşünür hatta kitap arasında kurutulmuş bir çiçek onun
için şiirin konusu olabilir.Avrupai Türk edebiyatını savunur bu nedenle Muallim
Naci  mücadele etmiştir. Kayiye nin kulak
için olduğu görüşünü savunur..

Genellikle
aruz ölçüsünü kullanmıştır.

Eserleri:

Araba Sevdası:Yanlış batılılaşmayı konu alır.Ayrıca
bu eser romantizmden realizme geçiş örneğidir.

Şiir Kitapları:Yadigar-ı Şebap,Name-i Seher,Pejmurde

Tiyatroları
Afife Anjelik,Çok Bilen Çok Yanılır,

Talim-i Edebiyat:Edebiyat bilgilerini içeren bir kitaptır.

Takdir-i 
Elhan:Eleştiri türünde yazıları vardır.

****Şiir kitabı olan Zemzeme üç ciltten
oluşur.Muallim Naci bu kitabın üzerine Demdeme adlı eleştiri türünde
eserini yazmıştır.

****Edebiyatımızda eleştiri türünün yerleşmesinde önemli bir
isimdir.

Abdülhak Hamit TARHAN


(1851-1937)

Şiirdeki batılılaşma hareketinin asıl büyük öncüsüdür.Şairi
azam olarak tanınır.Dili süslü ve sanatlıdır.Vezin ve kafiye kaygısı taşımayan
savruk bir şairidir.Genellikle şiir ve tiyatro türünde eserler vermiştir.
Tiyatroları sahne tekniğine uygun olmayıp okunmak için yazılmış eserlerdir.

Yazar romantizm
akımına uygun eser vermiştir.Eserlerinde zıt kavramlar sıklıkla yer alır.Onun
şiirlerinde ölüm,insanlık gibi soyut kavramlar geniş yer tutar.

Manzum
eserlerinde hem hece ölçüsünü hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır.

***Edebiyatımıza kır
ve köy hayatını sokmuştur. (SAHRA)

*** Edebiyatımıza
ölüm temasını sokan şairdir. (MAKBER-şiir)

Eserleri:  

Şiir Kitapları:Sahra,Makber,Halce,Ölü,Bunlar
Odur,Beladan Bir Ses,Belde,Garam

Tiyatro Kitapları:
Tarık,Fitnen, Eşber,İlhan,Hakan, Liberte, Nestelen Sardanapal(Sardanapal  ilk manzum piyesidir)

Not: Edebiyatımızda tezatlar şairidir.

Samipaşazade  SEZAİ
(1860-1936)

Batı
tarzında yazmış olduğu hikayeleri ile tanınır.Roman ve hikayelerinde çevreyi
tanıtır.Kişilerin ruh tasvirlerini yapmak suretiyle gözleme önem verdiğini
gösterir.Konuşma bölümlerinde dil oldukça sade ve doğaldır.

Sergüzeşt  adlı romanıyla tanınmaktadır.Esir
ticaretinin sosyal hayattaki yeri realist bir biçimde anlatılmıştır.Eserde
Dilber(cariye) isimli bir kızın esir edilmesi ,çileli hayat macerası, ve Nil
nehrine atlayarak  intihar etmesi
anlatılır.

***Yeğeni İclal’in 
ölümü üzerine İclal adlı mersiyesini yazar ve bu mersiye düz yazı
şeklindedir.

***Şir isimli
bir tiyatro eseri vardır.

***Küçük Şeyler’se Alphonse Dudet etkisiyle
yazdığı,edebiyatımızın ilk gerçekçi küçük hikayelerini
toplamıştır.Edebiyatımıza kısa hikaye türünü sokan kişidir.

***Rumuz-ul Edep
adlı eserinde makale,sohbet ve bazı hikayelerini toplamıştır.

Nabizade NAZIM (1862-1893)

Roman ve hikayeleri ile tanınır.Realizm ve Natüralizm
akımlarının etkisinde kalmıştır.En önemli eserleri Zehra ve Karabibik’tir.

Karabibik:
Edebiyatımızda ilk köy romanı olarak tanınır.Olay Antalya’nın bir
köyünde geçer.Karabibik,roman kahramanının köydeki lakabıdır.Yazar eserde
kahramanların yetiştikleri çevrenin dili 
ile konuşturmuştur.Eserde  pek çok
sözcük mahalli kullanım ile karşımıza çıkar.

Zehra:
Zehra adlı eserinde olay kıskançlık teması üzerine kurulmuş -tur.Zehra roman
kahramanının ismidir.Yazar bu romanda geniş psikolojik tahlillere yer
vermiştir.Eserde İstanbul’dan kesitlerle aile içinde,insanlar arasındaki
tartışmaları ortaya koyar.

Yadigarlarım, Sevda,Bir Hatıra, Haspa adlı eserleri hikaye türünde
yazılmış eserlerdir.

Muallim NACİ
(1850-1893)

Eski yeni tartışmasında eski edebiyat yanlılarının lideri
durumunda dır.Batı edebiyatını tanımış olmasına rağmen divan edebiyatından
kopamamıştır.Yeni edebiyatı savunan Recaizade Mahmut ile anlaşamaz. Bu tartışma
hayli uzun sürmüştür.Muallim Naci,Malumat;Recaizade de Servet-i Fünun adlı
dergide görüşlerini açıklamışlardır.Bu tartışmanın neticesinde Recaizade’nin
etrafında Servet-i Fünuncular toplanmıştır ve Servet-i Fünun edebiyatını
oluşturmuşlardır.

Islahat-ı Edebiye:
edebi bilgiler verdiği kitaptır.Recaizade’nin Zemzeme’lerine karşılık
Demdeme’yi yazmıştır.

Eski edebiyatı
savunmasına rağmen oldukça sade bir dili vardır. Tanzimatta en sade ve en
kusursuz nesir onundur. Dili başarıyla kullanır.

 Eserleri

Şiir Kitapları:Şerare,Ateşpare,Sümbüle,Füruzan

Sözlük         :
Lügat- Naci

Eleştir         
:Muallim,Yazmış Bulundum,Demdeme

Hatıra          :
Ömer’in Çocukluğu

Tiyatro        : Heder

 

Tanzimat Edebiyatı Slaytı İndir


Cover Image

EDEBİYATA DAİR…: TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Şubat 12, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

—————————————————————————————————————–
I. İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

A) sözlü edebiyat
B) yazılı edebiyat

II. İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI

A) Divan Edebiyatı(Klasik Türk Edebiyatı)

B) Türk Halk Edebiyatı
a) Anonim Halk Edebiyatı
b) Aşık Tarz Halk Edebiyatı
c) Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı

III. BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI:

A) Tanzimat Devri Türk Edebiyatı
B) Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)
C) Fecr-i Ati Edebiyatı
D) Milli Edebiyat
E)Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatı


Cover Image

UTANMAZI UTANDIRMAK

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Muallim Naci derste bazı kelimelerin anlamlarını anlatırken örnekler verir ve öğrencilerin konuyu iyice anlamalarını sağlarmış.Bir gün öğrencilerden biri “muhal”kelimesinin anlamını sormuş.”Boş iş,gerçekleşmesi imkansız şey” gibi anlamlara tekabül eden kelimeyi Muallim Naci şöyle örneklendirmiş: “Muhal, utanmazı utandırmaktır!”


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler