Cover Image

Edebi Sanatlar Konu Testi 5

Şubat 15, 2025 Okuma süresi: ~1 dakika

1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A) Dönse aceb mi Bursa güzellikte cennete
Bir yana bâg u bâgçe bir yanı Kabluca (teşbih)
B) Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler
Servi yürütmediler goncayı söyletmediler (tenasüp)
C) Fikrim tebeddül eylemez âlem tebeddül eylese
Âlem tebeddül eylese fikrim tebeddül eylemez (akis)
D) Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim
Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim (tekrir)
E) Cana ne var garibine etmezsin iltifat
Vuslat sizin diyarda âdet değil midir (hüsnütalil)

Devamını okuyayım »


Cover Image

Karşılaştırmalı Söz Sanatları

Eylül 22, 2023 Okuma süresi: 26 dakika








Karşılaştırmalı Söz Sanatları





Karşılaştırmalı Söz Sanatları

  • Teşbihte (benzetme) hem benzeyen hem de kendisine benzetilen vardır:

Merhametin ta kendisiydi gözlerin

Benzeyen: gözler
Kendisine benzetilen: merhamet

Kaldırımlar içimde yaşamış bir insandır

Benzeyen: kaldırımlar
Kendisine benzetilen: insan

  • İstiarenin (eğretilemenin) temeli benzetmeye dayanır. İstiarede benzetmeden farklı olarak bu iki ana unsurdan sadece biri kullanılır.
  • Kendisine benzetilen söylenmişse açık istiaredir:

Akıyor nur gördüğüm dereden

Benzeyen “su” söylenmemiş.
Kendisine benzetilen: nur

Gökten bir inci
Seçemeyen gemici
Yol bulamadı gemisine

Benzeyen “yıldız” söylenmemiş.
Kendisine benzetilen: inci

  • Benzeyen söylenmişse kapalı istiaredir: 

Çocuk, elinde olsa kanatlanıp uçacaktı.

Benzeyen: çocuk
Kendisine benzetilen “kuş” söylenmemiş.

haliçte bir vapuru vurdular dört kişi
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu

Benzeyen: vapur
Kendisine benzetilen insan söylenmemiş.

Not: Bu örnekte vapurun elinin kolunun olması ve ağlaması nedeniyle insana benzetildiği görülmektedir. Yani kapalı istiarenin yanı sıra teşhis (kişileştirme) de var. Unutmayın ki her teşhiste kapalı istiare vardır.

İstiare / Mecazımürsel

  • Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında kullanılmasını sağlayan ilgi, benzerlikse “istiare”; benzerlik dışında bir ilgiyse mecazımürsel (ad aktarması) adını alır.
  • Başka bir deyişle mecazımürsel, bir sözcüğün benzetme amacı taşımadan başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır:

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Açıklama: Bu örnekte “al sancak” sözcüğü ile kastedilen bayraktır ancak sancak ile bayrak arasındaki ilgi, benzerlik değildir. “Hilal” bayrağımızı oluşturan parçalardan biridir (parça-bütün). Bayrağın bir parçası söylenmiş bütünü kastedilmiştir. Bu nedenle buradaki sanat mecazımürseldir.

  • Mecazımürsel sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kurularak yapılır. Bunlar: parça-bütün, sebep-sonuç, özel-genel, iç-dış, yazar-eser, eşya-sahip, soyut-somut vs.

Şark işinden ferâceler, şallar
Akıyor dalga dalga şimdi kıra

Açıklama: Ferace ve şal ile bunları giyen ya da örtünen kadınlar kastedilmektedir. Buradaki ilgi eşya-sahiptir. Eşyalar söylenerek sahipleri kastedilmiştir (mecazımürsel).

Not: Mecazımürsel sözü kısaltmak amacıyla günlük hayatta sıkça kullanılmaktadır: sobayı yak (iç-dış), bereket yağıyor (sebep-sonuç), Tanpınar okuyorum (yazar-eser) vb.

Tevriye / Kinaye

  • Tevriyede (iki anlamlılık) bir sözcük iki farklı anlama gelecek şekilde kullanılır. Bu anlamların ikisi de gerçektir: 

Beyaz gerdanında bir de ben gerek

Açıklama: Bu örnekte “ben” sözcüğü hem “tendeki siyah nokta” anlamında hem de zamir olarak kullanılmıştır. İkisi de gerçek anlamdır. Ancak tevriyede asıl kastedilen anlamın uzak anlam olduğu da unutulmamalıdır (zamir, şairin kendisi).

Bir Kilim yeter sevgilim! (Reklam, Kilim markası)

Açıklama: Bu örnekte “kilim” sözcüğü hem eşya hem de marka adı olarak kullanılmıştır. Her ikisi de gerçek anlamdır. Ancak asıl kastedilen markanın kendisidir.

  • Kinayede ise söz hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanılır. Ancak asıl kastedilen mecaz anlamdır.
  • Dilimizdeki birçok deyim kinayelidir: gözü açık (uyanık, becerikli), kulağı delik (olan bitenleri çabuk haber alan), kalın kafalı (geç ve güç anlayan), eli uzun (hırsız), burnu büyük (kibirli) vb. 
  • Kinayede gerçek anlamın düşünülmesine engel bir durum yoktur ancak asıl kastedilen mecaz anlamdır:

Yenik düşüyor her şey zamana
Biz büyüdük ve kirlendi dünya

Açıklama: Bu dizelerde “kirlendi dünya” sözü hem gerçek hem de mecaz anlamıyla anlaşılabilmektedir ancak asıl kastedilen sözün mecaz anlamıdır.

Tevriye / Cinas

  • Cinas, anlamları farklı sözcükler arasındaki yazılış ve söyleyiş benzerliğidir.
  • Tevriyede tek bir sözcük birden çok anlam ifade ederken cinasta her anlam için ayrı ayrı kullanılır:

Mutluluk için (İçecek reklamı)

Açıklama: Verilen örnekte “için” sözcüğü iki farklı anlama geldiği için tevriyedir (içmek eylemi ve edat)

Eyleme vaktini zayi, deme kış yaz, oku yaz.

Açıklama: Bu örnekte ise “yaz” sözcüğünün iki kez kullanıldığı görülüyor. Yazılışları aynı olmasına rağmen farklı anlamlara gelen bu sözcükler bir cinas örneğidir.

  • Cinaslı sözcükler dize sonlarına gelirse -ki çoğunlukla da bu tür örnekler görülür- cinaslı uyak oluşturur:

Ne Ömer Hayyam ol şarapla yıkan
Ne Âşık Ferhat ol dağları yıkan

Tecahülüarif / İstifham

  • Tecahülüarif genellikle istifham kullanılarak yapılır.
  • Tecahülüarifte şair maksatlı olarak bilinen bir şeyi bilmezlikten gelir.
  • İstifham ise sözü soru biçiminde söylemektir. Amaç cevabı bulmak değil duygu ve düşünceyi daha etkili kılmaktır.
  • Buna göre aşağıdaki örnekte hem tecahülüarif hem de istifham bulunmaktadır:

Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi?

Tenasüp / Leffüneşir

  • İkisi de anlam yakınlığına dayalı sanattır.
  • Tenasüp, anlam bakımından aralarında ilgi bulunan iki veya daha fazla sözcüğü bir arada kullanma sanatıdır:

Eşcar-ı bağ hırka-i tecride girdiler
Bad-ı hazan çemende el aldı çenardan

Günümüz Türkçesi: Bahçenin ağaçları tecrit hırkasına girdiler. Sonbahar rüzgârı çimende çınardan el aldı. Bahçe, ağaç, çimen ve çınar sözcüklerinin birlikte kullanılması tenasüp sanatıdır.

Bu böyle işte, senin hasretin…Bu zehri bana
Firakin ağlatıyor, besliyor bu hicranı

Açıklama: Örnekteki “hasret, firak (ayrılık), hicran (ayrılık acısı) sözcükleri hüznü ve ayrılık açısından doğan üzüntüyü hatırlatıyor. Birbirini çağrıştıran bu sözcüklerin birlikte kullanılması tenasüp sanatıdır.

  • Leffüneşir (söz simetrisi) ise içinde söz simetrisi bulunan bir tenasüptür.
  • Bu sanat, ilk dizede en az iki şey söyleyip sonra onların her biriyle ilgili sözcükler kullanılarak yapılır:

Sakın bir söz söyleme… Yüzüme bakma sakın
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur

Açıklama: İlk dizede verilen “söz” ve “bakmak” sözcükleri ile ilgili olarak ikinci dizede sırayla “ses” ve “göz” sözcükleri verilmiş. 

  • Buna göre leffüneşrin olduğu her örnek aynı zamanda bir tenasüptür.

Teşhis / İntak

  • Teşhis (kişileştirme) insan dışındaki canlı ya da cansız varlıklara insana ait özellikler yükleme sanatıdır.
  • Teşhis
    ve intak, çoğu zaman kapalı istiare yoluyla yapılır:

Bu gece çılgınlığı üstünde denizin de!

Açıklama: Denizin çılgın olması insani bir özelliktir. Deniz, istiare yoluyla insana benzetilmiş. Başka bir deyişle kişileştirme (teşhis) kapalı istiare yoluyla yapılmış. 

  • İntak ise konuşturma sanatıdır.
  • Teşhis ve intak genellikle birlikte kullanılsa da yukarıda verilen örnekte olduğu gibi her teşhiste intak bulunmaz.
  • Ancak –aşağıda verilen örnekte olduğu gibi- intak varsa teşhis de vardır:

Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevla’ya aşık oldum
Onun için inilerim

Tekrir / Akis

  • Tekrir (yineleme), aynı sözcük ya da sözcüklerin ifadeyi güçlendirmek için tekrar edilmesidir.

Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam

  • Akis ise şiirdeki sözlerin tersinden tekrar edilmesiyle yapılan söz sanatıdır. Buna göre akis varsa tekrir de vardır:

Elverir ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana: “Gel” desin

Veh ne sâhirsin ki oddan su çıkardun sudan od
Derledüp ruhsarını gül gül kılanda tâb-ı mül

İlgili Sayfa

👉 Edebi Sanatlar Ana Sayfa

Konu Anlatımı İndir 👇


Cover Image

Edebi Sanatlar Konu Testi 4

Eylül 15, 2023 Okuma süresi: ~1 dakika
I. Devasız dert imiş aşkın ne derman eyleyim ona

II. Ardında bir beşik bırakır her giden tabut
III. Taçlar bile cihanda eğilen başlarındır
IV. Bulutlar ufukta bir beyaz yumak
V. Çok zor bazen avaz avaz susmak
1. Yukarıdaki numaralanmış dizelerin hangisinde tezat sanatı yoktur?

A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Devamını okuyayım »


Cover Image

Tedric

Ağustos 18, 2023 Okuma süresi: 2 dakika
  • Sözlük anlamı derecelendirmedir (tedric).
  • Bir düşünceyi, duyguyu, hayali, durumu, heyecanı derece derece yükselterek veya indirerek bir düzen içinde ifade etme sanatıdır.

Örnekler

1

Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım

2 

Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar
Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın

Devamını okuyayım »


Cover Image

Edebi Sanatlar Konu Testi 3

Mayıs 30, 2022 Okuma süresi: 11 dakika
Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın
1. Bu dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi kullanılmamıştır?
A) İstifham
B) İstiare
C) Tekrir
D) Tezat
E) Teşhis
2. Aşağıdaki dizelerin hangisinde teşbih (benzetme) yoktur?
A) Kalemim bir fırçadır, ucu iğneden ince
Bir boya kutusudur kafam geceden kara
B) Beşikten başlayıp mezara uzanan
Tenha ve korkulu bir köprüdür ömrüm
C) Ufuklarda bu akşam ne sis var ne bulut var
Selviler içinde bir alev Emirsultan
D) Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin
Benim doğduğum köyler de güzeldi
E) Yaram var, havanlar dövemez merhem
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem

Bir gece misafirim olsan yeter
Dolar odama lavanta kokusu
Soğur sevincimden sürahide su
Ay pencerede durup durup güler
3. Bu dizelerdeki söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Teşhis, kapalı istiare, hüsnütalil
B) Tezat, açık istiare, tecahülüarif
C) Tezat, kapalı istiare, hüsnütalil
D) Teşhis, açık istiare, tecahülüarif
E) Teşhis, kinaye, tecahülüarif

Girmez şu yanan bağrıma bir başka tebessüm
Ülküm, emelim, istediğim sadece sensin
Lütfunla baharlar gibi şenlendi şu gönlüm
Ta fecre kadar beklediğim her gece sensin
Ey sevdiceğim, gökleri mestane gülüşlüm
Nur yüzlü Gül’üm, özlediğim çift hece sensin
4. Bu şiir aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Lebdeğmez
B) Seci
C) Mensur şiir
D) Akrostiş
E) Manzum hikaye

5. Aşağıdakilerin hangisinde açık istiare kullanılmıştır?
A) Sabahtan uğradım ben bir fidana
Dedim mahmur musun dedi ki yok yok
A) Ezelden beridir o ücra yere
Ninniler söylermiş bir serin dere
B) Dağlara yaslanıp yatan güneşi
Yaralı, hastadır, yorgundur sandım

C) Dağ dağ o güzel ses, bütün etrafı gezindi
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi
D) Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine
Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne
E) Ufukta günün boynu büküldü
Şimdi İstanbul solgun bir güldü

Kâmil olan pendi arar
Marifetle kılı yarar
Atalardan kalma sözdür
Sarp sirke kabına zarar
6. Bu dizelerde öne çıkan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hüsnütalil
B) İrsalimesel
C) Tariz
D) Telmih
E) Tezat

7. Aşağıdakilerden hangisi ayraç içinde verilen söz sanatına örnek olamaz?
A) Her gün bu kadar güzel mi deniz
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman (tecahülüarif)
B) Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi (hüsnütalil)
C) Kalabalık çarşılarda tenha adamlar
Öyle bakar vitrinlere yoksulluk (tezat)
D) Bir kubbe boşluğunda yankılanır ayak seslerim
Soluk soluğa kaçan benim belki kovalayan benim (tevriye)
E) Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak (teşbih)

Koştu, yokuş aşağı, rengi atmış bir şapka
Çanta, gözlük,
Bir eski atkı, adımları yavaş
Uçar gibi hafif bir küçük önlük
8. Dizelerde öne çıkan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mübalağa
B) Tevriye
C) 

Mecazımürsel
D) Kinaye
E) Hüsnütalil

9. Aşağıdakilerden hangisi ayraç içinde verilen söz sanatına örnek olamaz?
A) Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer (mübalağa)
B) Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam (tekrir)
C) Sen İstanbul’dasın diye memnun ağaçlar
Sen varsın diye insanlar iyi (hüsnütalil)
D) Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın
Bir âlem-i hayale dalan ab uyanmasın (teşhis)
E) Ürkmeden su içsinler yavaşça, susun, susun
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler (tariz)

Konuyu pekiştirmek amacıyla şiirde bir atasözü ya da atasözü değerini taşıyan bir ifade kullanmaya dayalı bir sanattır.
10. Aşağıdakilerin hangisinde sözü edilen söz sanatına uygun bir örnek yoktur?
A) Ziyaretten murat olan duadır
Bugün bana ise yarın sanadır
B) Necati ser-hoş olur zahit olamaz yâran
Mesel durur ki ere bir hüner yiter dirler
C) Emin olma gönül hicrandan inen
Bilirsin dost olmaz eski düşman
D) Ne acep murg imişsin ey zahit
Ki hemîşe muradın uçmakdur
E) Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten

Lügat bir isim ver bana halimden
Herkesin bildiği dilden bir isim
Eski esvaplarım tutun elimden
Aynalar söyleyin bana ben kimim
11. Dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetmeye
B) Çapraz uyağa
C) Sözcük tekrarlarına
D) Eğretilemeye
E) Kişileştirmeye

Bu söz sanatı “olup bitenin, akıl ve bilgiye dayanan bir açıklamasının yapılması yerine, içinde bulunulan ruh hâlinin etkisi altında hayalî bir nedenle açıklanması” olarak tanımlanabilir.
12. Aşağıdakilerin hangisinde sözü edilen söz sanatına uygun bir örnek vardır?
A) Bülbüllerin seni ister ey gonca dehen gel
Gül gittiğini anmayalım gülşene sen gel
B) Gel deyü cihanın şehriyârı bezm-i gülzâra
Temaşa etmek için yasemenler çıktı divâra
C) Kabz u bastı bu yolun der-pey olur birbirine
Her düzün bir yokuşu her yokuşun bir düzü var
D) Ellerim bir kanat gibi titrekti
Tutmasam gözümden yaş inecekti
E) Hoş olur gecede mey sohbeti mehtâb olıcak
Nûrsun meclise gel kim demişiz mâh sana

Girdik on beş yaşımıza
Ağu düştü aşımıza
Neler geldi başımıza
Ben bilirim Mevla bilir
13. Bu dizelerdeki altı çizili sözle yapılan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mübalağa
B) Kinaye
C) Tecahülüarif
D) Hüsnütalil
E) Mecazımürsel

Bağrımdaki hançer midir ok mudur
Benim derdim çiçeklerden çok mudur
İlâhî bunların derdi yok mudur
Neden güler bu divane çiçekler
14. Bu dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarından hangisine örnek yoktur?
A) 

Tecahülüarif
B) İstifham
C) Teşhis
D) Kapalı istiare
E) Hüsnütalil

Gül üzülsün gonca açılsın bana sen gül yiter
Ağlasın bülbüllerin ey gonca tek sen gül yiter
15. Dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yoktur?
A) Cinas
B) Tekrir
C) Teşbih
D) Tenasüp
E) İstiare

I. Yâre mektup okur şirin dillerim
Yazı bilmez kalem tutmaz ellerim
II. Ne yakar zerreyi ne de üşütür
Ne de usandırır seher yelleri
III. Hak’tan hicap etmiş kızarmış lâle
Sandım utandırır seher yelleri
IV. Acep beni anar m’ola
O kaşları keman şimdi
16. Numaralanmış dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisine örnek yoktur?
A) Tenasüp
B) Hüsnütalil
C) Tevriye
D) Teşbih
E) Tekrir


Cevaplar

1.D  2.E  3.A  4.D  5.A  6.B  7.D  8.C  9.E  10.D  11.A  12.B  13.B  14.E  15.C  16.C

Konu Anlatımı İndir 👇


Cover Image

Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Konu Testi

Eylül 15, 2011 Okuma süresi: 41 dakika

Söz sanatları (edebi sanatlar) ile ilgili ayrıntılı konu anlatımlı dosya hazır. Konu anlatımları bol örneklerle pekiştirildi ve konu anlatımının sonunda 13 adet çözümlü soru eklendi. Ayrıca yine konu sonunda bir adet konu testi bulunmakta. Derse hazırlıkta ve ders esnasında farklı örnekler vermekte kullanılabilir. Belge word formatında. Dosyayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

İNDİR-Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Testi


Günlük konuşmalarda, gazete ve dergi yazılarında, düşünsel ya da sanatsal yazı ve yapıtlarda, duygu ve düşüncelerin, haberlerin, istek ve özlemlerin daha iyi, açık ve somut bir biçimde; kimi zaman daha süslü ve gösterişli anlatılması için, benzetmelere, söz oyunlarına, sözü başka anlamlarda kullanmalara (mecazlara); kısacası, özel bir anlatıma başvurulur.
Burada, ÖSS’de sorulması söz konusu olan belli başlı söz sanatları (edebi sanatlar) üzerinde durulacaktır.
1. BENZETME (TEŞBİH): Aralarında benzerlik bulunan iki şeyden, o benzerlik bakımından güçsüz olanı, güçlü olana benzeterek anlatma sanatıdır.
Not: Benzetme, “mecazlı sanatlar” başlığı altında ele alınsa da bir mecaz sanatı değildir. Çünkü benzetmede sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılır ve bu benzetmeler, zamanla kişisel olmaktan çıkıp sözvarlığının bilinen öğeleri içinde yer alır (tazı
gibi, tilki gibi, pamuk gibi, dut yemiş bülbül gibi…).
Benzetme sanatında, “benzeyen” ve “kendisine benzetilen”,
benzetmenin “asıl öğeleri”dir. “Benzetme yönü” ve
“benzetme ilgeci (edatı)” de “yardımcı öğeler”dir.
Uyarı: Her benzetmede dört öğe bulunmayabilir.
Sadece asıl öğelerin (benzeyen ve kendisine benzetilen)
kullanıldığı benzetmeye, “güzel benzetme
(teşbih-i beliğ)” denir.
• “Hava kurşun gibi ağır”
dizesinde, “hava” benzeyen, “kurşun” kendisine benzetilen,
“ağır” benzetme yönü, “gibi” benzetme ilgecidir.
“Kömür gözlüm seni elden
Sakınırım, kıskanırım”
dizelerinde “göz” benzeyen, “kömür” kendisine benzetilendir.
Benzetmenin asıl öğeleri kullanıldığı için burada
“teşbih-i beliğ” vardır.
2. EĞRETİLEME (İSTİARE): Aralarında benzerlik ilgisi
bulunan şeylerden sadece birinin -benzeyenin ya da kendisine
benzetilenin- kullanılmasıyla oluşturulan benzetme
Not: Eğretilemede, sadece “kendisine benzetilen” kullanılarak
“açık eğretileme”, sadece “benzeyen” kullanılarak
“kapalı eğretileme” yapılır. Kapalı eğretilemeler çoğunlukla
“kişileştirme” özelliği gösterir. Burada “kendisine benzetilen”
kullanılmaz; ama “benzetme yönü” mutlaka belirtilir.
• “Yuvayı yapan dişi kuştur.”
Bu atasözünde “ev” yuvaya, “kadın” dişi kuşa benzetilmiştir.
Benzetmenin açıkça, kolaylıkla anlaşıldığı bu cümlede
sadece “kendisine benzetilenler” (yuva ve dişi kuş) söylenerek “açık eğretileme” yapılmıştır.
“Oğlu, büyüyünce yuvadan uçup gitti.”
cümlesinde “oğul” kuşa benzetilmiştir. Sadece “benzeyen” in (oğul) söylendiği bu cümlede “uçmak” benzetme yönü olarak verilmiştir. Böylece “kapalı eğretileme” yapılmıştır.
Açık eğretilemeye örnekler:
* Kaçan balık büyük olur.
* Sabahtan uğradım, ben bir fidana.
* Yüce dağ başında siyah tül vardır.
* Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü.
Kapalı eğretilemeye örnekler:
* Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.
Ufukta günün boynu büküldü.
* Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
3. KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS): İnsan dışındaki varlıklara
insan özelliği (kişilik) verme sanatıdır.
Not: Varlığa, sadece kişilik özelliği verilmişse “teşhis”,
hem kişilik özelliği verilmiş
hem de varlık konuşturulmuşsa
“teşhis ve intak” sanatı yapılmış olur.
Kızılırmak nittin allı gelini,
Nasıl aldın allı pullu gelini!
dizelerinde “Kızılırmak”a kişilik kazandırılarak “teşhis” sanatı;
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
– Tenimde bir yara işler gibisin,
Titrerim rüzgârlar zarar vermesin
dizelerinde ise “teşhis ve intak” sanatı yapılmıştır.
 4. DÜZDEĞİŞMECE (AD AKTARMASI, MECAZ-I MÜRSEL):
Bir sözü ya da sözcüğü, benzetme amacı gütmeden,
gerçek anlamı dışında, ilgili olduğu başka bir sözcüğün
yerine kullanma sanatıdır.
Düzdeğişmecede, sözcükler arasında “parça–bütün, iç–
dış, neden–sonuç, yer–insan, yazar–yapıt, eşya–insan…
ilişkisi” ya da “çağrışım ilişkisi” bulunur.
• “Tiyatro” yerine “sahne”,
• “Tiyatro sanatçısı” yerine “sahne sanatçısı”,
• “Seçime katılmak” yerine “sandık başına gitmek”,
• “Akıllı değil” yerine “kafasız”
• “Gişedeki görevliye sor.” yerine “Gişeye sor.”
• “O, yazınımızın güçlü bir yazarıydı.” yerine “… güçlü bir
• “Orta yaşlı insanlar” yerine “kırlaşmış kafalar…” dersek
bu sanatlı söyleyiş gerçekleştirilmiş olur.
5. KİNAYE: Bir sözün ya da sözcüğün, cümlede (dizede) hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılması sanatıdır.
Not: Kinaye sanatında, söz arasında, karşımızdakine incelik göstermek için, amacımızı, anlamı kapalı sözler kullanarak, ama aslında “mecaz anlamı” kastederek söyleriz.
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”
cümlesinde, hem “Bir yerden duman çıkıyorsa orada ateş vardır.” gerçeği düşündürülüyor hem “Bir dedikodu varsa ona neden olacak bir olay meydana gelmiştir.” denmek isteniyor.
“Onun kapısı, her zaman herkese açıktır.”
cümlesinde de “kapının açık olması” sözüyle hem gerçek anlamıyla “kapının açık durumda olduğu” hem de “kişinin konukseverliği” anlatılmak istenmektedir.
6. İĞNELEME (TARİZ): Sözün ya da kavramın, gerçek ya da mecaz anlamının tam tersini kastetme sanatıdır.
Not: Tariz sanatında, birini küçümseme, alaya alma, iğneleme amacı güdülür. Ancak, burada, zekice bir buluş, yaralamayan bir anlatım söz konusudur.
İşine geç kalan birini:
“Bu saate kadar nerde kaldın!” diye azarlamak yerine, ona: “Bugün pek erkencisin; yola geceden mi çıktın?” dersek “tariz” yapmış oluruz.
7. EŞSESLİLİK (CİNAS): Söylenişleri aynı, anlamları
farklı sözcükleri birlikte kullanma sanatıdır.
Not: Eşsesli sözcüklerle “cinas” ve “cinaslı uyak” yapılır.
Özellikle “cinaslı maniler” bunun tipik örnekleridir.
Kokun aldım almadan (elmadan)
dizelerindeki “almadan” sözcükleri, anlamları farklı sözcüklerdir.
Bu sözcüklerin söyleniş ve yazılış benzerliklerinden
yararlanılarak sağlanan ses uyumu “cinas”tır.
8. TEVRİYE: Bir sözcüğün, iki farklı gerçek anlamı sezdirecek
biçimde kullanılması sanatıdır.
Sözcüğü yakın anlamıyla kullanır görünerek, sözcüğün
uzak anlamını anlatmak amaçlanır.
eller sürünür, çatlasa bülbül”
Bu dizedeki “eller” sözcüğü, hem “organ” hem de “yabancı”
anlamlarını verecek biçimde kullanılmıştır.
9. UYGUNLUK–İLGİ (TENASÜP): Aynı konuyla ya da an-
lam bakımından birbiriyle ilgili olan, birbirini anımsatan
sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
• “Gözün sadefinden nice dürdâne dökersin
Şol dişi güher dudağı mercan ere umma”
(Gözünün sedefinden inci taneleri döküyorsun, ama o dişleri
mercan olan güzelin geleceğini
Bu beyitte; “sadef (sedef), dürdane (inci), güher (mücevher),
mercan” sözcükleri anlamca ilgili olan sözcüklerdir.
Bu sözcükler bir araya getirilerek güzel, uyumlu dizeler
10. KARŞITLIK (TEZAT): Bir varlıkla ya da durumla ilgili
olarak çelişik özelliklerin belirtilmesi ya da aynı varlığın
karşıt niteliklerinin gösterilmesi sanatıdır.
Uyarı: Tezat sanatında karşıt anlamlı sözcüklerin
art arda sıralanması değil, çoğunlukla “aynı varlığın
karşıt durumları”ndan söz edilmesi söz konusudur.
Gülmek ol gonceye münasibdir
Ağlamak bu dil-i hazîne gerek
(Baki, “Gülmek, o “gonce” gibi güzele yakışır; ağlamaksa
benim hüzünlü gönlüme gerekir.” derken karşıt durumları
bir arada kullanmıştır. Burada “gülmek-ağlamak” ve “gülen
(mutlu) gonca ile hüzünlü gönül” arasında tezat vardır.)
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Bu dizelerde aynı varlığın (aynalar) iki karşıt durumu
(dost–düşman görünmek) dile getirilmiştir.
 11. GÜZEL NEDENLEME (HÜSN-İ TA’LİL): Bir olay ya
da olgunun, asıl nedeninden başka, şairce bir nedene
bağlanması sanatıdır.
• “O kadar çaldı ki yürekten
Türküler aşındırdı kavalı”
Bu dizelerde, kavalın aşınması, “türkülerin yürekten söylenmesi”
gibi hayali, güzel bir nedene bağlanmıştır.
12. BİLMEZLİKTEN GELME (TECAHÜL-İ ARİF): Bilinen
bir gerçeği, nükte olsun diye ya da bir anlam inceliği yaratmak
için, bilmezlikten gelme sanatıdır.
Behçet Necatigil, bu dizelerde evine gelen bir hanımın sürahi
dahil her şeyi, her tarafı temizleyip pakladığını biliyor;
ama bilmez görünüyor. “inanmam; bu başka sürahi” sözlerinden
13. ANIMSATMA (TELMİH): Söz arasında, ünlü bir kişiyi
ya da geçmişte yaşanmış ve herkesçe bilinen bir olayı,
söylenceyi (efsaneyi) anımsatma sanatıdır.
“Telmih”te amaç, anımsatılan kişinin, olayın, söylencenin
etkileyiciliğinden yararlanarak duyguları
daha etkili anlatmaktır.
Gel etme karınca kardeş,
Şarkı söylediyse bütün yaz?
Bu dizelerde Lafontaine’in ünlü fablı “Ağustosböceği ile
Karınca” anımsatılarak “telmih” sanatı yapılmıştır.
14. ABARTMA (MÜBALAĞA): Söze etkileyicilik kazandırmak
için, bir varlığı ya da olayı olduğundan çok daha
büyük ya da küçük gösterme sanatıdır.
• “Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.” dizesinde
şair (M. Akif), Türk ulusunun bağımsızlık uğruna yapabileceklerini
etkili bir sözle dile getirmek için “mübalağa” yap-
15. ALİTERASYON: Ses uyumu, güzelliği yaratmak için
bir dize ya da cümlede aynı seslerin art arda kullanılmasıdır.
• “Kargayı, kuzgunu kovardı, kondurmazdı” (Dede Korkut’tan)
cümlesinde “k” sesinin yinelenmesiyle aliterasyon
16. YİNELEME (TEKRİR): Sözün etkisini artırmak için bir sözcük ya da sözü art arda yineleme sanatıdır.
• “Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim çal”
Bu dizedeki “çal” sözcükleri yinelenerek tekrir sanatı yapılmıştır.
17. AÇMA VE YAYMA (LEFF Ü NEŞR): Şiirde ya da ya-
zıda, iki ya da daha çok şeyi andıktan sonra, onların anlamını açmak için, onlarla anlamca ilgili sözcük ya da sözleri sıralama sanatıdır.
• “Aşktır yıldızları seyrettiren; aşktır ay ve günü devrettiren”
dizesinde, “yıldızlar” ile “ay ve gün” sözcükleri, “seyrettiren (yürüten)” ile “devrettiren (döndüren)” sözcükleri arasında bir simetri yaratmak amaçlanmıştır.
“Bağ-ı dehrin hem hazanın, hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da gamın da rûzigârın görmüşüz.”
(Dünya bahçesinin hem ilkbaharını, hem sonbaharını
görmüşüz; (yani) biz, sevincin de üzüntünün de zamanını (çağını) görmüşüz.)
Bu dizelerden ilkindeki “hazan” ve “bahar” karşılığında ikincide “gam” (üzüntü) ve “neşat” (mutluluk, sevinç) kullanılmış.
Uyarı: “Seci” düzyazıda, art arda gelen cümleler
içinde birbiriyle uyaklı sözcükler kullanmaktır. Buna,
“iç kafiye” de denir. Seci, bir “söz sanatı” değildir.
• “Anasına bak, kızını
al; kenarına bak, bezini al.”
Bu atasözünde kız ve bez sözcükleri arasında seci (iç


NABİ’NİN GAZEL İNCELEMESİ

Şubat 21, 2010 Okuma süresi: 6 dakika

Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da gamın da ruzgarın görmüşüz

Bu dünya bahçesinin hem sonbaharını hem de ilkbaharını görmüşüz.Biz hem sevinç hem üzüntü zamanlarını yaşamışız.

Hazan,bahar sözcüklerinde tezat vardır.Sevinç ve üzüntü(neşat, gam) sözcüklerinde de yine aynı şekilde tezat sanatı görülmektedir. “hazan(sonbahar)=> gam (dert) ile bahar=> neşat(sevinç) sözcüklerinde leff ü neşir sanatı görülmektedir.Dünya bahçesi söz grubunda dünyanın bahçeye benzetildiğini görürüz.Bu teşbih-i beliğdir.Rüzgar sözcüğünde ise hem geçen zaman(günler) anlamı vardır hem de sevinç rüzgarı üzüntü rüzgarı söz gruplarında çokluk, furya anlamı var.Bu iki anlamlılığa tevriye diyoruz.

Çok da mağrur olma kim meyhane-i ikbalde
Biz hezaran mest-i mağrurun humarın görmüşüz

Talih meyhanesinde çok da gururlanma çünkü biz gururdan sarhoş olanların binlercesini daha sonra sersemlemiş halde görmüşüz.

Dünya kelimesi yerine dolaylama yapılarak meyhane-i ikbal denilmiş. Açık istiare var, çünkü benzeyen varlık yani dünya söylenmemiş.mağrur sözcüklerinin tekrarıyla tekrir sanatı; mest,meyhane ve humar(ayılma sersemliği) kelimeleriyle de tenasüp sanatı oluşturulmuş.”ikbal ile mağrurların sonu” söz grupları arasında tezat vardır.Zaten didaktik ve hikemi şiirleriyle tanınan Nabi, okuyucularına ahlak ve erdemi gösterecektir.

Top-ı ah-ı inkisara payidar olmaz yine
Kişver-i cahın nice sengin hisarın görmüşüz

Biz mevki ve ikbal ülkesinin nice taş kalelerini görmüşüz ki aldıkları beddua toplarıyla yıkılıp gitmişlerdir.

Sert taştan yapılan hisar ile o hisarın yıkılması tezat oluşturuyor.Garibanların bedduası topa benzetiliyor.Sadece benzeyen ve benzetilenle yapılan bu sanata teşbih-i beliğ denir.

Bir huruşiyle eder bin hane-i ikbali pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisarın görmüşüz

Biz dertlilerin sel gibi akan öfke gözyaşlarıyla binlerce talih evini yerle bir ettiğini görmüşüz.

Dertlilerin gözyaşları sele benzetilmiş: teşbih sanatı… Gözyaşlarının binlerce sarayı yıkması mübalağa sanatıdır.

Bir hadeng-i can-güdaz-ı ahdır sermayesi
Biz bu meydanın nice çabuk-süvarın görmüşüz

Biz bu meydanda nice binici görmüşüz ki can alıcı ah oklarıyla yere serilmişlerdir.

Bu dünyadaki iyi biniciler diyerek dünya nimetlerinden yararlananlar kastediliyor.Benzetilen(binici, süvari) var; benzeyen (insanlar, zenginler) yok.O halde açık istiare vardır.beddua, can alıcı oka benzetilmiş.(can alıcı beddua oku): kısaltılmış teşbih, çünkü benzetme edatı yok.Bu meydan diye kastedilen ise dünyadır.Benzeyen yok,açık istiaredir.

Kase-i der yuzeye tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok bade-harın görmüşüz.

İsteklerin kadehi dilenci çanağına döner
Ey Nabi biz bu meclisin içki içenlerini çok görmüşüz.

Ey Nabi derken nida sanatı yapılıyor.Şair kendine sanki başka biriymiş gibi seslenmekle tecrid sanatını uyguluyor.Cam-ı muradın yani makul isteklerin dilenci çanağına dönmesi ile aşırı hırs ve hepbanacılık kastediliyor ve eleştiriliyor.Açgözlüler kastediliyor.Dilenci çanağı (açgözlülerin doymak bilmeyen hırsları): açık istiaredir. İstek kasesi: normal ihtiyaçlar için Allah’tan dua ve çalışmak suretiyle rızkın istenmesidir, yani ideal insan davranışıdır: O halde istek kasesi açık istiaredir. İstek kasesi ile dilenci çanağı: tezat sanatıdır. Bade-har (içiciler): açgözlüler anlamında açık istiaredir.

Şair Nabi’nin “görmüşüz” ifadelerini redif olarak her beytin sonunda tekrar etmesi şiire hikemi tarz kazandırıyor ve dünya malı peşinde koşmanın anlamsızlığını gözler önün seriyor.Aynı zamanda akurlara şiirin bilge bir kişinin ağzından çıktığı izlenimini kuvvetli olarak veriyor.


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: SANA GELİRSEM İSTANBUL

Şubat 1, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Yürekte kalmış ne varsa hasretten yana
Dindir İstanbul avut beni diyeceğim.
Ümidin mavi şarkısından kana kana
Bir o köprüden bir kendimden geçeceğim.

Yahya AKENGİN

NOT: “dindir İstanbul” söz grubundaki tevriyeyi fark ettiniz mi? Ayrıca son mısradaki geçmek sözcüğünün hem gerçek hem mecaz anlamlarının bir cümlede nasıl toplandığına hayret etmemek elde değil.


Cover Image

GİDİYOR

Şubat 1, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Aşk bağımızdan bir türkü seçmiş gidiyor
Belli ki benden o da vazgeçmiş, gidiyor
Ben ayrılıklar sultanı gitme diyemem
Bahtımın kadehinden bir ah içmiş gidiyor.

Yahya AKENGİN

NOT:Üçüncü kıtada şairin iham sanatı yaptığına dikkat ediniz.(Ayrılıklar sultanı kim? Şairin kendisi mi yoksa sevgilisi mi?


TECAHÜLİ ARİF

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: 2 dakika


Bir anlam inceliği oluşturma veya bir nükte yapma sebebiyle bilinen bir şeyi bilmezlikten gelme sanatına “Tecahül-i Arif” sanatı denir. Divan edebiyatında tecahül-i arifin özünü oluşturan bu nükte, dört amaç için yapılırdı:Neşelendirme(tenşid), uyarıda bulunma (tevbih), hayret ve şaşkınlık bildirme (tehayyür), kendinden geçişi belirtmek (tedellüh).

Bilinen bir şeyi, bilmezmiş gibi anlatatan şair, mübalağa ve istifham sanatlarından da yararlanır

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var
Benim Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözlerimin altındaki mor halkalar
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

CAHİT SITKI TARANCI

Su insanı boğar, ateş yakarmış
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış

CAHİT SITKI TARANCI

Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbanın olam var mı bunda benim günâhım

NEDİM

Dün gece yoktu ki
Bu dağ buraya nasıl gelmiş?

Arzu dolu,yaşamak dolu
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan?


Cover Image

AKİS SANATI

Ocak 19, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

En sevdiğim sanatlardan biridir akis sanatı,elbette edebiyatın tüm ürünleri tüm zenginlikleri güzel;insan yaratıları güzel…Cümle kurgusunda ya da mısralar arasında görülen ayna yansımasına(simetri) akis denmektedir.

Molier Ustadan bir örnek verelim.”Yemek için yaşamamalı; Yaşamak için yemeli!”diyor usta yazar bir komedisinde.Görüldüğü gibi 1. önerme sanki aynadan yansıyorcasına (tersine dönerek) ama doğru bir mantık kurgusuyla yineleniyor ve 2. önermeyi oluşturuyor.Bu kurgu, okuyucuda bir tad bırakıyor.


Didem ruhunu gözler, gözler ruhunu didem
Kıblem olalı kaşın, kaşın olalı kıblem
(Nazım)

Her inişin bir yokuşu, her yokuşun bir inişi vardır.(Atasözü)

Cihânda âdem olan bî-gam olmaz
Anunçün bî-gam olan âdem olmaz

Eskiden vardım ben, şimdi hiçim ben
Şimdi bir hiçim ben, eskiden vardım (Necâtî)

İzmir’in denizi kız
Kızı deniz kokar
Sokakları hem kız hem deniz kokar.


Cover Image

TEVRİYE

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: 4 dakika

Edebiyatta nükte yapmak amacıyla bir sözcüğü birden fazla anlamıyla kullanma sanatıdır. Bu sanatta kelimenin iki gerçek anlamından biri yakın biri uzak anlamdır. Sözün yakın anlamı söylenir, uzak anlamı kastedilir. Daha doğrusu uzak anlam okuyucunun hemen kavrayamayacağı biçimde gizlenir. Okur yakın anlamla oyalanır fakat anlatılmak istenen uzak anlamı sonra fark eder böylece şiire güzellik katılmış olur.

Bu kadar letâfet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek

Bu dizelerde ben sözcüğüyle tevriye yapılmıştır. “Ben” yüzde bulunan siyah lekelerdir.Bu yakın anlamdır uzak anlamında ise şairin kendi kişiliği,birinci tekil şahısı olan “ben” vardır.

Sarımsak da acı; ama her eve lazım bir dişi

Sarımsağın tanesi parçası anlamındaki diş yakın anlamdır, Hemen akla geliyor. “bayan, kadın” anlamındaki dişi sözcüğü ise uzak anlamındadır.

Dedim dilber niçin sararıp soldun
Dedi : Çekdiceğim dil yâresidir.

“Dil yâresi” sözünde tevriye vardır.Dil sözcüğü hem “tat alma organı” hem de “gönül, yürek” anlamlarında kullanılmıştır.Şair, yakın olan dilindeki yaranın kendisinin sararıp solmasına yol açtığını söylerken uzak anlam olan bir güzele olan aşkı nedeniyle böyle sararıp solduğunu anlatmak istemiştir.

Sordum nigârı dedi ahbab
Semt-i Vefa’da doğru yoldadır.

Bu mısralarda “Vefa Semti” sözleri ile tevriye yapılmıştır.Vefa sözcüğünün ilk anlamı sözünde durmaktır. Uzak anlamı ise İstanbul’da bir semt adıdır.

Biri var pencerede
Pencere önlerinde ağlar, durur.

Bu dizelerde “ağlar, durur” sözlerinde tevriye vardır. Sözcük “ağlamak” eyleminin geniş zaman çekimi olarak ve “balık ağları” Yakın anlam olarak “ağlamak” anlamı söylenirken uzak anlam dairesinde “balık ağları” kastedilmiş, böylece tevriye yapılmıştır.

Bana Tahir Efendi kelp demiş.
İltifatı bu sözde zâhirdir.
Mâlikî benim mezhebim zira
İtikadımca kelp Tâhir’dir.

“Tâhir” sözcüğünde tevriye vardır.Birincisi temiz anlamında kullanılması, ikincisi ise özel isim olmasıdır. Şair kelp diye bahsettiği köpeğin Malikî mezhebine göre temiz olduğunu söylüyormuş gibi davranıyor; ama asıl kastettiği anlam kendisine kelp(köpek) diyen Tahir Efendi’nin köpek olmasıdır.

Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.

“Ulusun” sözcüğündeki tevriyeyi hemen görmüş olmalısınız.İki gerçek enlemından biri milletin ulu, yüce olduğudur. İkincisi ise medeniyet adlı tek dişi kalmış canavarın homurtusu olan “uluma” eylemidir.


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) SANATI

Ocak 5, 2010 Okuma süresi: 6 dakika






TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) SANATI


TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) SANATI

Cansız varlıklara ve insan dışındaki canlılara insan özellikleri vermeye teşhis sanatı denir. Teşhis sanatı kişileştirmedir. İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır.
Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.Teşhis Sanatı Örnekleri:

*Onun ölümüne gök yüzü ağladı.
*İçmiş gibi geceyi bir yudumda,
*Göğün mağrur bakışlı bulutları.
*Güzel gitti diye pınar ağladı.
*Menekşeler külahını kaldırır.
*Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda
*O çay ağır akar, yorgun mu bilmem,
*Mehtabı hasta mı,solgun mu bilmem.
*Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın,
*Eskici dükkanında asma saat,
*Çelik bir şal atmış omuzlarına.
*Yalnızlığın okşadığı kalbime,yağmurlar küskün,
*En güzel türküyü bir kurşun söyler.
*Bu akşam sonbahar ne kadar serin,
*Geceyi hasretle zaman.
*Ay suda bestelerken en güzel şarkısını
*Küreklerim de suya en derin şiiri yazdı.


Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: MECAZ-I MÜRSEL

Ocak 5, 2010 Okuma süresi: 5 dakika
Benzetme amacı olmaksızın bir sözü başka bir sözün yerine kullanmaya mecaz-ı mürsel (Ad aktarması) denir. Bu söz sanatında değişmecede kullanılan sözcükler arasında çeşitli ilişkiler göze çarpmaktadır. Bu ilişkiler şunlardır:

*   İç-dış ilişkisi: İçi söyleyip dışı kastetme ya da dışı söyleyip içi kastetme

    Sakın tabağını bitirmeden sofradan kalkma.( Bitirilmesi gereken tabağın içindeki yemektir.)

    Sobayı yak. (Soba yanmaz, içindeki odun-kömür yanar.)

*   Parça-bütün ilişkisi: ( Parçayı söyleyip bütünü kastetme ya da bütünü söyleyip parçayı kastetme
     Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal  ( Çehresini çatmaması gereken bayraktır.)

*   Yazar-eser ilişkisi: Yazarı söyleyip eseri kastetmek
     Ahmet Haşim’i anlamak için değil, duyumsamak için okumalısın.

*   Sebep-sonuç ilişkisi: Sonucu söyleyip sebebi kastetmek
    Gökten bereket yağıyor toprağa  bulutlar dolusu.. (Bereket yağmurun sonucudur, sonuç söylenip sebep kastedilmiş.)

*   Mekan-insan ilişkisi: Yer söylenir ama o yerle alakalı insanlar kastedilir.
     Tüm mahalle, sabaha kadar çılgınca eğlendi.(Eğlenen mahalle halkı)

*   Mekan-tesis ilişkisi: Mahalli bir ad söylenir ancak liman, havaalanı, otogar, vb. kastedilir.
     Gemi İzmir’e demirledi. (Gemi İzmir limanına demir attı.)


Cover Image

EDEBİ SANATLAR

Ocak 5, 2010 Okuma süresi: 4 dakika

1.BENZETME (TEŞBİH):
Edebiyatta nitelik bakımından zayıf olan bir varlığı nitelikçe daha güçlü olan başka bir varlığa benzetme sanatıdır.Böylece ifade meramı daha kuvvetle iletilmiş olur ve okuyucunun edebi bir haz duyması sağlanmış olur.
Örnek:
* Zeytin gözlüm sana meylim nedendir?
* Yeni arabası uçak gibi hızlıymış.

Bir benzetmede dört öge bulunur:


– Benzeyen varlık
– Kendisine benzetilen varlık
– Benzetme edatı
– Benzetme yönü


A) Bir benzetme dört ögesiyle beraber yapılmışsa bu tür benzetmelereTam benzetme” denilir:
*Arslan gibi cesur asker
_______ _______ _______ ______
Benzetilen B.Edatı B. Yönü Benzeyen

B) Benzetmeler üç ögeyle de yapılabilir:
*Arslan gibi asker
______ ______ ______
Benzetilen B.Edatı Benzeyen

C) Benzetmeler iki ögeye indirilebilir.O zaman adları “Teşbih-i Beliğ” yani “güzel benzetme” olur:
* Arslan asker
_______ _____
Benzetilen Benzeyen
D) Benzetmeler tek ögeye de indirgenebilir.Sadece benzeyenle ya da kendisine benzetilenle yapılabilir.Bu durumda benzetmemizin adı “İstiare” yani “eğretileme” olur:
* Arslanlarımız cephede kahramanca savaşıyorlar.
__________
Benzetilen
Görüldüğü gibi bu örnekte kendisine benzetilen “arslan” varlığı verilmiş ama benzeyen “asker” varlığı verilmemiş.Böylece tek ögeli benzetme meydana geliyor ve biz bu benzetmelere “istiare” diyoruz.
Eğer istiaremiz, sadece “benzetilen”le yapılırsa “açık istiare” olur:

*Nerde kaldın ey peri! (Peri gibi güzel kız)
* Sultanlarımız, filede rakiplerini devirdi. (Sultan gibi asil bayan voleybolcularımız)
*Seni çakal seni! (Çakal gibi fırsatçı insan)
*Vay tilki vaay! ( Tilki gibi kurnaz adam)

DİKKAT:
“Gülüm” dersek bir ögeli benzetme olduğu için istiare olur.(Sadece benzetilenle yapıldığı için açık istiare olur.) “Gül yanaklım.” dersek iki ögeli (benzeyen ve benzetilen) benzetme olduğu için teşbih-i beliğ olur.”Gül gibi kırmızı yanaklı yarim” dersek dört ögeli benzetme yani tam teşbih olur.


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler