Cover Image

Nesteren

Şubat 12, 2023 Okuma süresi: 11 dakika








Nesteren





Nesteren

Abdülhak Hamit

  • Abdülhak Hâmit Tarhan’ın 1878’de yayımladığı manzum tiyatro eseri.
  • Yazar, oyunun konusunu Corneille’in “Le Cid” isimli eserinden almıştır.
  • Eser, edebiyatımızın hece ölçüsü ile yazılan ilk tiyatro eseridir.
  • Olayların geçtiği zaman dilimi belirsizdir.
  • Eserde iki kardeş arasındaki iktidar mücadelesinin gölgesinde doğup gelişen ve sonu ölümle neticelenen bir aşk ele alınır.

Eserden Bir Bölüm

Nesteren:
Derdim de senden, dermanım da senden.
Gönlüm şunu beyanda bî-ihtiyar:
Ki sen bana hem düşmansın hem de yâr,
Fakat böyle düşmana canlar feda

Hüsrev:
Hüsrev’e sen tahammül ver ey Huda!

Nesteren:
Keşke her düşmanım böyle olsaydı:
Her gelişinde cismim can bulsaydı!
Seni gördüm, nasıl? Bir mücessem ruh;
Gördüğüm günden beri gönlüm mecrûh;
Yine gördüğüm günden beri sâlim.
Bak ne âdilsin ne kadar da zalim!

Özet

Olaylar Kabil’de geçer. Halk tarafından sevilen Behram, Kabil Meliği Gazanfer’in kardeşidir. Gazanfer, halk tarafından sevilmeyen zalim bir yöneticidir. Bu iki kardeşin çocukları Nesteren ve Hüsrev de birbirlerine âşıktırlar. Aileleri de bu aşktan haberdardır. Ancak bu aşkın üzerinde babaların iktidar mücadelesinin gölgesi vardır.
Gazanfer göre halk tarafından sevilmemesinin nedeni kardeşi Behram’dır. Bu nedenle onun ülkeyi terk etmesini ister. Behram buna karşı çıkar. İki kardeş arasındaki tartışma Gazanfer’in Behram’a tokat atması ile başka bir boyut kazanır. Behram, oğlu Hüsrev’e bu tokadın öcünü alması için amcası Gazanfer’i öldürmesi gerektiğini söyler. Hüsrev, bir gece Gazanfer ve eşi Nesrin uyurken odalarına girer ve amcasını düelloya davet eder. Bu mücadelede Hüsrev, Gazanfer’i öldürür. Hüsrev’de gönlü olan Nesrin, cinayeti üstlenir. Nesrin asılacaktır ancak Hüsrev halk mahkemesinde işlediği cinayeti itiraf eder. Mahkeme, Hüsrev’in ülke için gösterdiği yararlılıkları göz önünde tutarak asılması yönündeki talepleri reddeder.
Sevdiği adamın, babasının katili olduğunu öğrenen Nesteren ise intikam almak için yemin eder. Nesteren, Bender’e Hüsrev’i öldürmesi karşılığında kendisiyle evleneceğinin sözünü verse de sürekli bir ikilem içindedir. Bir an Hüsrev’in ölümünü isterken başka bir an bundan vazgeçer. Hüsrev’i öldürmeye giden Bender, Hüsrev’i sadece yaralar. Hüsrev, ordunun başında yeni bir sefere çıkar. Bu seferden zaferle dönmesi halinde Nesteren’den kendisiyle evleneceğine dair söz alır. Hüsrev, savaştan zaferle döner. Gerdek gecesi Nesteren, Hüsrev’i zehirlemeyi düşünse de zehri kendi içer. Nesteren’in öldüğünü gören Hüsrev de hançer ile kendisini öldürür.

İlgili Sayfalar

👉 Abdülhak Hamit Tarhan

👉 Tanzimat Tiyatrosu Eser Özetleri

Yararlanılan Kaynak

  • Abdülhak Hamit Tarhan’ın Tiyatro Eserleri Üzerinde Bir Araştırma ve İnceleme, Oğuzhan Karaburgu


Cover Image

Şair Evlenmesi

Şubat 20, 2022 Okuma süresi: 7 dakika

İbrahim Şinasi’nin 1859 tarihli oyunu.
Eser, 1860’da Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde yayımlanmıştır.
Modern Türk tiyatro tarihinin yayımlanan ilk oyunudur.
Görücü usulü ile evlenmenin sakıncaları üzerine yazılan eser bir töre komedisidir.
Oyunda evliliğin karşılıklı sevgi ve rıza temelinde gerçekleşmesi gerektiği savunulmuştur.
Oyun tek perdeden oluşur. Şinasi, eserin ön sözünde oyunu aslında iki perde olarak yazdığını ancak birinci perdeyi kaldırmak zorunda kaldığını belirtmektedir.
Yazar, eserini yazarken geleneksel Türk tiyatrosundan yararlanmıştır. Şinasi, Karagöz ve orta oyununda olduğu gibi özellikle sözcüklerin yanlış anlaşılması ve telaffuz edilmesine dayanan sözcük oyunlarına başvurmuştur. 
Eser; bir olayı hikâye etmesi, tek bir mekânda geçmesi ve birkaç saatlik bir zamanı kapsaması sebebiyle klasisizmin üç birlik kuralına uygunluk gösterir.

Kısa Özet


Müştak Bey, sevgilisi Kumru’nun yerine onun yaşlı ve çirkin ablası Sakine Hanım ile zorla evlendirilmek istenir. Müştak Bey, Ziba Dudu ve Habbe Kadın’ın kurduğu bu tuzaktan arkadaşı Hikmet Efendi’nin mahalle imamına verdiği rüşvetle kurtulacaktır.

Geniş Özet

Alafranga bir tip olan Müştak Bey, şair tabiatlı bir gençtir. Gündüz mahalle imamı tarafından nikahı kıyılmıştır. Müştak Bey, sevdiği kadın Kumru Hanım‘a kavuşacağı için heyecanlıdır. Eşinin gelmesini beklerken yakın arkadaşı Hikmet Efendi ile ayaküstü konuşmaktadır. Sevdiği bir kadınla evlendiği için kendisiyle gurur duymaktadır. Ona göre birbirini tanımadan, sevmeden görücü usulüyle evlenen çiftlerin mutlu olmaları pek mümkün değildir. Tek sıkıntısı Kumru Hanım’ın yaşı geçkin, aklı kıt, karga suratlı, kambur ablası Sakine Hanım‘dır. 

Hikmet Efendi, büyük dururken küçüğü vermenin pek görülen bir âdet olmadığını söyleyerek arkadaşını uyarmak ister. Hikmet Efendi’nin, Kumru Hanım’ın yerine çirkin ablası Sakine Hanım ile nikahlanmış olabileceğini söylemesi Müştak Bey’i korkutur. Arkadaşının sözlerini pek de hoş olmayan bir latife olarak görür.
Kılavuzu Ziba Dudu‘nun geldiğini gören Müştak Bey, arkadaşından selamlıkta beklemesini ister. Sahneye giren Ziba Dudu, gelin hanımın yolda olduğu söyler. Yardımları için Ziba Dudu’ya teşekkür eden Müştak Bey, sevincinden oynamaya başlar. Üçüncü sahnede tek başına kalan damat, fakir bir şairin verebileceği yüz görümlüğü de ancak bu olur diye yazdığı mısraları şarkı olarak söylemeye başlar.
Bir sonraki sahnede Ziba Dudu ve Habbe Kadın, gelin hanımı getirir. Kumru Hanım yerine ablası Sakine Hanım’ı gören damat şok geçirir. Ziba Dudu ile Habbe Kadın, Sakine Hanım’ın duvağını Müştak Bey’e açtırmak için uğraşırken gelinin takma saçı ellerinde kalır. Kendisine bir oyun oynandığını anlayan Müştak Bey, nikâhını kıyan hoca ile mahalledekilerin çağrılmasını ister.
Nikahı kıyan Ebullaklaka gereksiz yere rahatsız edildiğini düşünerek sinirli bir şekilde gelir. Ziba Dudu, damadın bile isteye aldığı hanımı şimdi istemediğini, gelinin saçını başını yolduğunu, bir de yenge kadınla kendisine ağır 
birçok laf ettiğini söyler. Müştak Bey ne kadar uğraşsa da derdini kimseye anlatamaz. Olaya mahalleli de dahil olur. Ebullaklaka ısrarla sana nikah ettiğim büyük kızdır diyerek kendisini suçlayan Müştak Bey’e kızar. Odadaki herkes damadı, Sakine Hanım’ın namusuna leke sürmüş olmakla suçlar. Konuşmalara dahil olan Batak Ese ile Atak Köse‘nin şiveli konuşmaları oyunun en önemli komik unsurlarıdır.

Bu arada olaya Hikmet Efendi de dahil olur. Ebullaklaka, arkadaşını savunduğu için Hikmet Efendi’yi de suçlar. Hikmet Efendi, elindeki para kesesini Ebullaklaka’ya göstererek sorunu çözebileceklerini söyler. Ebullaklaka, Hikmet Efendi’ye keseyi çaktırmadan cebine koymasını söyler. 

Rüşveti alan hoca, 45 yaşındaki Sakine Hanım’ın yaş olarak Müştak Bey’in dengi olamayacağını, büyük kızı nikahladım derken kastettiği şeyin yaş değil boy olduğunu söyler. Sonrasında da Habbe Kadın’dan boyda büyük yani yaşta küçük olan asıl gelin hanımı getirmesini ister.
Sekizinci sahnede Kumru Hanım ile Müştak Bey kavuşur. Ebullaklaka, Hikmet Efendi’den başka bir emri olup olmadığını sorar. Hikmet Efendi, hocadan herkesi alıp götürmesini ister.
Hikmet Efendi, Müştak Bey’e kendisine danışmadan, kılavuz kadınları araya sokarak evlenmeye kalkışmasının başına ne işler açtığını, bundan bir ders çıkarması gerektiğini söyler.
Oyunun sonunda Hikmet Efendi, birbirini seven iki gencin evlenmesinde bile türlü türlü sıkıntılar yaşanırken, birbirini hiç tanımadan evlenenlerin vay haline diyerek oyunun mesajını seyirciye iletmiş olur.


İlgili Sayfa

👉 Tanzimat Dönemi Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Şair Evlenmesi-Müntahabat-ı Eşar, Anadolu Üniversitesi Yayınları
Şinasi’nin Şair Evlenmesi Adlı Tiyatro Eseriyle Recaizade Mehmet Celâl’in Hayal-İ Celâl Adlı Romanının Karşılaştırılması, Safiye Akdeniz
Şair Evlenmesi’nde Halk Bilimi Unsurları, Semih Zeka


Cover Image

Afife Anjelik

Şubat 8, 2022 Okuma süresi: 4 dakika
Recaizade Mahmut
Ekrem

Recaizade Mahmut Ekrem’in kaleme aldığı ilk oyun.
1870’de yayımlanan eser, dört perdelik bir melodramdır.
Eserin konusu Batı kaynaklı bir efsaneden alınmıştır.
Yazar, oyunda sanat yapma kaygısıyla Arapça ve Farsça sözcüklere bolca yer vermiştir.
Eser, sahne teknikleri açısından da kusurludur.

Konu


Oyunda Kontes Anjelik’in, kocasının en güvendiği adam olan Jozef’in iftiralarına uğraması üzerine yaşadığı dram anlatılmaktadır. Mutlu sonla biten eserde Anjelik, kendisini ve kocasının iktidarını elde etmek isteyen Josef’e rağmen kocasına sadık kalacaktır. İdealize edilmiş bir karakter olan Anjelik; fedakâr, sadık, güvenilir, duygulu bir kadındır.

ÖzetKont Mişel, savaşa giderken karısı Anjelik’i çok güvendiği adamı Josef ’e emanet eder. Bu güvene rağmen Josef, hem iktidarı hem de âşık olduğu Anjelik’i elde etmek ister. Reddedilen Jozef, amacına kavuşmak için Kontes’e iftira atar. Anjelik, sadık kölesi Filip ile dertleşirken Jozef ve adamları Kontu aldattığı gerekçesiyle genç kadını zindana atarlar. Hamile olan Kontes, çocuğu Anna’yı zindanda doğurur.
Bu iftira Konta bir mektup ile ulaştırılır. Kont kendisine gönderilen mektupta yazılanlara inanarak eşini boşar. Hakkında idam kararı verilen Anjelik, gururunu korumak adına her şeye göğüs gerer. Tek amacı er ya da geç kocasına gerçekleri anlatabilmektir. Bir mektup yazarak en çok güvendiği hizmetçisine verir.
Saraydaki görevlilerin Jozef’in çevirdiği entrikalardan haberdar olması kendisini ölüme hazırlayan Kontes’i idamdan kurtarır. Cellatlar tarafından serbest bırakılan Kontes, kızıyla saraydan kaçarak ormana sığınır.
Savaştan dönen Kont Mişel hem karısının yazdığı mektup hem de sadık yaveri Fransuva’nın uyarıları sayesinde gerçeklerin farkına varmıştır. Mahkeme edilen Jozef idam edilir. Karısı Anjelik’in hayatta olabileceğine ihtimal vermeyen Kont, kendini avutmak için sık sık ava çıkar. Avlandığı bir gün ormanda karısı ve kızı ile karşılaşır. Karısından af diler ve eski hayatlarına geri dönerler.
👉 Tanzimat Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Recaizâde Mahmut Ekrem’in Tiyatroları, Selda Uygur Gürbüz
Tanzimat Tiyatrosunda Avrupalı Kadınlar ve “İffet” Meselesi, Refika Altıkulaç Demirdağ


Tanzimat Edebiyatı Konu Testi 10

Şubat 4, 2022 Okuma süresi: 13 dakika
(I) Recaizade Ekrem, 1873 yılında kendi yazdığı (II) Ayyar Hamza adlı oyunla birlikte Fransızcadan Türkçeleştirerek çevirdiği ve uyarladığı (III) Afife Anjelik ve (IV) Atala isimli iki oyunu Türk tiyatrosuna kazandırmıştır. Ayrıca (V) Çok Bilen Çok Yanılır isimli oyunu da önemli eserlerindendir.
1. Parçadaki altı çizili bölümlerden hangisi bir bilgi yanlışlığına neden olmuştur?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V
Ata ile Şefika birbirlerine aşklarını açıkça ortaya koyamadıkları gibi ebeveynlerine de cesaret edip itirafta bulunamazlar. Piyeste, Şefika annesi tarafından maddi menfaat uğruna zengin ve yaşlı bir paşayla evlendirilmek istenir. Anneye göre bu evlilikle hem kızı hem de kendileri rahat yaşayacaklardır. Şefika’nın Ata’ya olan aşkını söyleme şansı daha yetiştirilme aşamasında elinden alınmıştır. Nitekim üzülüp verem olan Şefika’nın ölümü Ata’ya yaşama isteğini kaybettirir.
2. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zavallı Çocuk
B) Cünun-ı Aşk
C) Çerkes Özdenleri
D) Gave
E) Çok Bilen Çok Yanılır
3. Aşağıdaki Tanzimat dönemi eserlerinden hangisi türü bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Tarık
B) Misafir-i İstiskal
C) Geveze Berber
D) Finten
E) Dürdane Hanım

Oyunun asıl adı Râz-ı Dil’dir. Vatan Yahut Silistre’nin oynanması sırasında ortaya çıkan olaylar nedeniyle hemen sahneye konulamamıştır. Beş perdelik bir piyestir. Oyunun esas konusu, zalim bir yöneticiye karşı girişilen halk hareketidir. Tanzimat öncesi bir dönemde geçen eserin başkarakteri ise zalim yönetici Kaplan Paşa’dır.
4. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kara Bela
B) Şir
C) Gülnihal
D) Kokona Yatıyor
E) Şair Evlenmesi

İstanbul’daki oyuncuları Bursa’ya davet ederek tiyatro kurulmasına öncülük eden Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa, komedi türündeki — uyarlamaları ile Türk tiyatrosunun gelişiminde ve kalıcı hale gelmesinde önemli bir yere sahiptir. — hareketinin öncülerinden olan sanatçı, yaşadığı dönemde Türkçeyi bağımsız dil olarak benimseyen ilk kişidir.
5. Parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Moliere, Türkçülük
B) Racine, Osmanlıcılık
C) Aristophanes, Türkçülük
D) Moliere, İslamcılık
E) Aristophanes, Osmanlıcılık

Komedi türünde yazılan eserde görücü usulü evliliğin sakıncaları ironik ve mizahi bir üslupla ele alınır. Oyun, 

1858-1859 Türkiye’si için çok ileri bir fikir sayılabilecek bir fikri, sağlam bir yuva kurabilmek için evlenecek kadınla erkeğin birbirlerini tanımaları gerektiğini, savunmaktadır.
6. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açıkbaş – Ahmet Mithat Efendi
B) Afife Anjelik – Recaizade Mahmut Ekrem
C) Şair Evlenmesi – Şinasi
D) Kara Bela – Namık Kemal
E) Liberte – Abdülhak Hamit Tarhan

Namık Kemal’in — isimli tiyatro eseri sahnede halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Bu beğeni izleyiciyi öylesine etkilemiştir ki oyun sonrası halkın sokaklara dökülerek “Yaşasın Vatan” naraları atması, Namık Kemal’in Magosa’ya sürgüne gönderilmesine neden olmuştur.
7. Parçada bırakılan boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Akif Paşa
B) Celalettin Harzemşah
C) Gülnihal
D) Vatan yahut Silistre
E) Zavallı Çocuk

Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar süren yazı yaşamı boyunca hikâye, roman, tiyatro, anı gibi edebî türlerle, çıkardığı gazete ve dergilerle; felsefe, tarih, coğrafya, din, psikoloji, sosyoloji vb. alanlardaki yazılarıyla hatırı sayılır bir ün kazanmıştır. Eserleri ve yazdıkları ile topluma yön veren yazara “hâce-i evvel” yani “ilk öğretmen” sıfatı da yakıştırılmıştır.
8. Aşağıdakilerden hangisi parçada sözü edilen yazara ait değildir?
A) Açıkbaş
B) 

İçli Kız
C) Hükm-i Dil
D) Çerkes Özdenleri
E) Eyvah

Tanzimat Dönemi’nin önemli yazarlarındandır. Tiyatro, günlük, hikâye, sözlük, gezi yazısı ve çeviri gibi birçok edebî türde eser vermiştir. Türk mizahının modernleşmesinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle komedileriyle tanınan yazarın oyunları dolantı komedisi türündedir.
9. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Direktör Ali Bey
B) Ziya Paşa
C) Şemsettin Sami
D) Muallim Naci
E) Namık Kemal

Henüz on bir yaşında yurt dışına çıkan sanatçı, Doğu ve Batı’nın önemli ülkelerini görmüş; daha sonra da diplomat olarak pek çok ülkede bulunmuştur. Daha çok şair olarak tanınsa da 

yirmi dört oyun yazan sanatçının tiyatro eseri yazma hevesi Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre’sini okuduktan sonra başlamıştır.
10. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Muallim Naci
D) Sami Paşazade Sezai
E) Abdülhak Hamit Tarhan

11. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat tiyatrosunda ele alınan konulardan biri değildir?
A) Çok kadınla evlenme
B) İslam birliği
C) Köyden kente göç
D) Esaret
E) Vatan sevgisi

(I) Tanzimat ikinci dönem yazarlarından (II) Şemseddin Sami’nin dram olarak yazdığı üç piyes, devrin “millî tiyatro” anlayışıyla örtüşmektedir. (III) Bunlardan töre tiyatrosu olarak değerlendirilebilecek Besa yahud Ahde Vefa, Müslüman Arnavutların sosyal hayatını konu edinir. (IV) Seydi Yahya konusunu Endülüs tarihinden alırken (V) Gave adlı oyunda Firdevsi’nin Şehnâmesinden yararlanarak İran mitolojisi kaynaklı bir konu işlenir.
12. Parçadaki numaralanmış yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I   B) II   C) III   D) IV   E) V

Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre onun tiyatrosu, ileri sürdüğü “eğlence” fikrine rağmen bir dava tiyatrosudur. O, oyunlarında vatanperverlik, İslam birliği, insan hakları gibi meselelerle Osmanlı cemiyetinin ilerlemesi için teklifler ileri sürmüştür. Onun başta Mukaddime-i Celâl olmak üzere tiyatro problemlerini öne çıkaran ve sürekli gündemde tutan birçok yazı yazması, tiyatroya büyük bir değer verdiğine delil olarak gösterilir.
13. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Mithat Efendi
B) Namık Kemal
C) Şinasi
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Ahmet Vefik Paşa

Recaizade Mahmut Ekrem, romantizmin önemli temsilcilerinden biri olan Fransız yazar Chateaubriand’ın (öl.1848) aynı adlı romanını önce Türkçeye aktarmış sonra da tiyatroya uyarlamıştır. Eser, edebiyatımızda yabancı bir romanın sahneye adapte edildiği ilk örnektir.
14. Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Afife Anjelik

B) Vuslat yahut Süreksiz Sevinç
C) Çok Bilen Çok Yanılır
D) 
Atala yahut Amerika Vahşileri
E) Havada Çarpışan Sesler

15. Aşağıdakilerden hangisi Direktör Ali Bey’e ait değildir?
A) Ayyar Hamza
B) Kokona Yatıyor
C) Letâfet
D) Finten
E) Geveze Berber

Samurkaş, asilzade olan Timurtaş’ın kızı Arslangöz ile nişanlıdır. Bir muharebe esnasında Samurkaş, hastalanarak baygınlık geçirir. Bu olay köyde Samurkaş’ın can korkusuyla bayıldığı şeklinde alaycı bir üslupla yayılır. Dedikodular üzerine Arslangöz’ün ailesi nişandan vazgeçer. Samurkaş, bu iftira ile yaşamamak için önce birkaç arkadaşıyla Arslangöz’ün köyünü basar. Ancak araya Arslangöz’ün girmesiyle olaylar büyümeden sonlanır. Fakat Samurkaş hem yiğitliğini kanıtlamak hem de ölümüyle çok sevdiği Arslangöz’ün önünü açmak için canına kıyar. Arslangöz de kendi isteğiyle bir Acem esir tüccarına satılarak garip diyarlara yollanır.
16. Parçada özeti verilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Macera-yı Aşk
B) Çerkes Özdenleri
C) Çok Bilen Çok Yanılır
D) Zor Nikahı
E) Besâ yahûd Ahde Vefâ

Şiirlerindeki bireysel duyuş ve ifade edişin aksine tiyatro eserlerinde daha toplumsal bir tavır sergilemiştir. Oyunlarında alegorik bir anlatımı yeğleyen sanatçı, devrindeki padişahlara yönetim ile ilgili tenkitlerini üstadı Namık Kemal gibi yüksek sesle ve alenî olarak dile getirememiştir. Vatan-millet sevgisi, İslâm birliği, kadının sosyal hayattaki yeri ve eğitimi, savaş karşıtlığı, zalim yönetici ve problemleri, meşrutî sistem isteği, hanedan karşıtlığı sanatçının eserlerinde ele aldığı toplumsal konulardan öne çıkanlardır.
17. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ziya Paşa
B) Ahmet Mithat
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Abdülhak Hamit Tarhan
E) Direktör Ali Bey

18. Aşağıdaki eserlerden hangisi bir Moliere çevirisi ya da uyarlaması değildir?
A) Ayyar Hamza
B) Zoraki Tabib
C) Zavallı Çocuk
D) Yorgaki Dandini
E) Zor Nikahı


Cevaplar

1.B  2.A  3.E  4.C  5.A  6.C  7.D  8.B  9.A  10.E  11.C  12.A  13.B  14.D  15.D  16.B  17.D  18.C


Cover Image

Sabr u Sebat

Şubat 4, 2022 Okuma süresi: 2 dakika
Abdülhak Hamit Tarhan

Abdülhak Hamit Tarhan'ın ikinci tiyatro eseri.
Sanatçının mensur (düzyazı) olarak kaleme aldığı oyunlardan biridir.

Sanatçı eserini yazarken masal ve halk hikayelerinde gördüğümüz aşkı için yollara düşmek, kılık değiştirmek, birden zengin olmak gibi birçok motiften yararlanmıştır.
Yazar, kitabın ön sözünde eserin sahnelenmeye uygun olarak kaleme alındığını belirtmiştir. 
Bilindiği gibi sanatçının oyunları sahnelenmekten çok okunmak için yazılmıştır.

Dil ve Üslup

Sanatçı, "Macera-yı Aşk" ve "İçli Kız" adlı eserlerinde olduğu gibi bu eserde de oldukça sade bir dil kullanmıştır. Ancak s

anatçı bu tutumunu sonraki eserlerinde sürdürmeyecektir.

Devamını okuyayım »


Cover Image

Vuslat yahut Süreksiz Sevinç

Şubat 3, 2022 Okuma süresi: 5 dakika
Recaizade M. Ekrem

Recaizade Mahmut Ekrem’in 1874 tarihli tiyatro eseri.
Melodram özellikler taşıyan üç perdelik bir oyundur. 

Evin küçük beyi ile cariye arasında yaşanan acıklı bir aşk hikayesidir.
Eserde birbirini seven ve evlenmek isteyen gençlerin sınıfsal farklar nedeniyle engellenmesinin yol açtığı felaket işlenmektedir.
Eserde evlilik gibi önemli bir olayda kararın gençlere bırakılması gerektiği mesajı verilir.
Yazar, sonu felaketle biten bu piyeste kölelik meselesine de değinmiştir. 
Dönemin önemli konularından biri olan esaret eserde Lütfiye Hanım tipi üzerinden eleştirilir.
Ekrem, eserini Namık Kemal’in benzer bir konuyu işleyen “Zavallı Çocuk” adlı eserini örnek alarak yazmıştır.
Vuslat, Ekrem’in yazdığı üçüncü piyestir. Sanatçı, bu eseri ilk iki oyununun (Atala yahut Amerika Vahşileri, Afife Anjelik) millî olmaması nedeniyle uğradığı eleştiriler sonrasında yazmıştır.
Vuslat, sanatçının diğer oyunlarına göre teknik anlamda daha başarılıdır. Ancak aşırı duygusallık piyesi gerçeklikten uzak bir noktaya taşır. 

Özet


Vuslat, çok küçük yaşta İstanbul’un tanınmış ailelerinden birine besleme olarak verilir. Genç kız, evin oğlu Muhsin’le birlikte büyür. Zamanla iki genç birbirlerine âşık olur. Geceleri Namık Kemal’in Zavallı Çocuk adlı eserinden bölümler okurlar. Onları birbirine bağlayan içli duygulardır.
Piyesin serim bölümünde evin hanımı Naime Hanım ve Nayab Kalfa‘nın Vuslat’a görücü gelen Lütfiye Hanım’la olan diyaloglarına yer verilir. Lütfiye Hanım, Vuslat’ı bir düğünde gördüğünü, oğluna almak için ona talip olduğunu söyler. Altı yüz altınlık teklif Naime Hanım’a cazip gelir. Vuslat’ı tanımadıkları bu kadına vermeye karar verir. 

Muhsin’i seven Vuslat ise açıkça söyleyemese de çeşitli yollarla bu duruma karşı koyar. Genç kız; şarkı söylemek, piyano çalmak gibi hünerlerini sergilemek istemez. Nayab Kalfa’ya ters cevaplar verir, diğer besleme Servinaz’a içini dökmeye çalışır. Ancak Vuslat’ı kıskanan Servinaz iki aşığın ayrılması için çaba sarf edecektir. Eserde açıkça söylenmez ama Servinaz da Muhsin’i sevmektedir.

Aslında bir köle taciri olan Lütfiye Hanım, Vuslat’ı bin altına Girit’te yaşayan Mustafa Bey’e satar. Mustafa Bey, Vuslat’la evlenmek ister ancak aşk genç kızı veremin pençesine iter. Muhsin de Vuslat’ın ayrılığına dayanamayıp yataklara düşer. Mustafa Bey genç kızın haline acır, kızın tüm itirazlarına rağmen sürekli sayıkladığı Muhsin’e kavuşturmak üzere İstanbul’a getirir. Bu sırada Vuslat’ı oğullarıyla evlendirmek istemeyen Naime Hanım ve Tevfik Bey de pişmanlık içine düşüp her yerde genç kızı arar. Ancak son pişmanlık fayda etmez. Oyun iki gencin ölüm döşeğinde kavuşmalarıyla sonlanır.

İlgili Sayfa


Cover Image

Atala yahut Amerika Vahşileri

Ocak 31, 2022 Okuma süresi: 4 dakika
Recaizade Mahmut
Ekrem

Recaizade Mahmut Ekrem’in 1873’te yayımlanan oyunu.
Beş perdelik bir dram olan Atala, egzotik bir oyundur.
Eser, romantizmin önemli temsilcilerinden biri olan Fransız yazar Chateaubriand’ın (öl.1848) aynı adlı romanından uyarlamadır.
Ekrem, romanı önce Türkçeye aktarmış sonra da tiyatroya uyarlamıştır.
Eser, edebiyatımızda yabancı bir romanın sahneye adapte edildiği ilk örnektir.
Eserde aşkı ile dinî inancı arasında bir seçim yapmak durumunda kalan bir genç kızın hikâyesi anlatılmaktadır.

Oyunun kadın karakteri Atala, Amerikan yerlisi olduğu halde Hristiyanlığa bağlıdır. Fedakâr ve sadıktır. Chactas’ı kurtarmak uğruna yaşamından vazgeçer. Chactas ise savaşçı, cesur ve yiğittir. Vatan sevgisini üstün tuttuğu için medeniyetten vazgeçer, aşkı uğruna da mücadeleye girişir.

Özet

Oyun bir orman dekoruyla açılır. Nata kabilesinden bir yerli olan Chactas babasını kaybedip vatanından uzak düşmüştür. Sonrasında babası yerine koyduğu Lopez’i ve medeniyeti bırakarak kabilesine dönmeye karar verir. Köyüne dönmeye çalışırken düşman kabilenin eline düşer. Kabile reisi Chactas’ın öldürülmesine karar verir. Kabile lideri Simagan’ın kızı Atala ile Chactas’a ilk görüşte birbirlerine âşık olurlar.

Yerli bir anne ile İspanyol bir babadan dünyaya gelen Atala gizli bir Hristiyan’dır. Annesi Atala’nın çocukluğu sırasında çektiği hastalıktan kurtulması için onu Meryem Ana’ya adayacağına dair söz vermiştir. Annesi ölüm döşeğindeyken Atala’dan bu sözü tutmasını ve hiç evlenmemesini istemiştir.

Atala, Chactas’ın iplerini çözerek onu muhafızların elinden kurtarır. Atala’nın Chactas’ı kurtarmak için kabilesinden ve babasından vazgeçmesi olayların çatışma noktasıdır. Yollara düşen iki âşık, Hıristiyan bir misyonerin mağarasına sığınır. Atala’nın annesine verdiği söz nedeniyle Chactas’la beraber olması imkânsızdır. Atala bu nedenle kendini zehirler. Olay dramatik bir intihar sahnesiyle Hristiyan misyonerin tesellileriyle ve Chactas’ın yakarışlarıyla sonlanır.

İlgili Sayfa

👉 Tanzimat Dönemi Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Recaizade Mahmut Ekrem’in Atala Çevirisini Biçimlendiren Kültürel ve Estetik Kaygılar, Nihayet Arslan
Recaizâde Mahmut Ekrem’in Tiyatroları, Selda Uygur Gürbüz
Türk Dramatik Edebiyatında Romandan Tiyatroya İlk Uyarlama: Atala yahut Amerika Vahşileri


Cover Image

Atala yahut Amerika Vahşileri

Ocak 31, 2022 Okuma süresi: 4 dakika
Recaizade Mahmut
Ekrem

Recaizade Mahmut Ekrem’in 1873’te yayımlanan oyunu.
Beş perdelik bir dram olan Atala, egzotik bir oyundur.
Eser, romantizmin önemli temsilcilerinden biri olan Fransız yazar Chateaubriand’ın (öl.1848) aynı adlı romanından uyarlamadır.
Ekrem, romanı önce Türkçeye aktarmış sonra da tiyatroya uyarlamıştır.
Eser, edebiyatımızda yabancı bir romanın sahneye adapte edildiği ilk örnektir.
Eserde aşkı ile dinî inancı arasında bir seçim yapmak durumunda kalan bir genç kızın hikâyesi anlatılmaktadır.

Oyunun kadın karakteri Atala, Amerikan yerlisi olduğu halde Hristiyanlığa bağlıdır. Fedakâr ve sadıktır. Chactas’ı kurtarmak uğruna yaşamından vazgeçer. Chactas ise savaşçı, cesur ve yiğittir. Vatan sevgisini üstün tuttuğu için medeniyetten vazgeçer, aşkı uğruna da mücadeleye girişir.

Özet

Oyun bir orman dekoruyla açılır. Nata kabilesinden bir yerli olan Chactas babasını kaybedip vatanından uzak düşmüştür. Sonrasında babası yerine koyduğu Lopez’i ve medeniyeti bırakarak kabilesine dönmeye karar verir. Köyüne dönmeye çalışırken düşman kabilenin eline düşer. Kabile reisi Chactas’ın öldürülmesine karar verir. Kabile lideri Simagan’ın kızı Atala ile Chactas’a ilk görüşte birbirlerine âşık olurlar.

Yerli bir anne ile İspanyol bir babadan dünyaya gelen Atala gizli bir Hristiyan’dır. Annesi Atala’nın çocukluğu sırasında çektiği hastalıktan kurtulması için onu Meryem Ana’ya adayacağına dair söz vermiştir. Annesi ölüm döşeğindeyken Atala’dan bu sözü tutmasını ve hiç evlenmemesini istemiştir.

Atala, Chactas’ın iplerini çözerek onu muhafızların elinden kurtarır. Atala’nın Chactas’ı kurtarmak için kabilesinden ve babasından vazgeçmesi olayların çatışma noktasıdır. Yollara düşen iki âşık, Hıristiyan bir misyonerin mağarasına sığınır. Atala’nın annesine verdiği söz nedeniyle Chactas’la beraber olması imkânsızdır. Atala bu nedenle kendini zehirler. Olay dramatik bir intihar sahnesiyle Hristiyan misyonerin tesellileriyle ve Chactas’ın yakarışlarıyla sonlanır.

İlgili Sayfa

👉 Tanzimat Dönemi Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Recaizade Mahmut Ekrem’in Atala Çevirisini Biçimlendiren Kültürel ve Estetik Kaygılar, Nihayet Arslan
Recaizâde Mahmut Ekrem’in Tiyatroları, Selda Uygur Gürbüz
Türk Dramatik Edebiyatında Romandan Tiyatroya İlk Uyarlama: Atala yahut Amerika Vahşileri


Cover Image

Geveze Berber

Ocak 31, 2022 Okuma süresi: 9 dakika

Direktör Ali Bey’in 1872’de yayımlanan oyunu.

İki perden oluşan eser, bir dolantı komedisidir.
Oyun ilk olarak Gedikpaşa Tiyatrosunda sahneye konmuştur.

Konu


Eserde Firuz Bey adlı gençle sevgilisi Nesibe Hanım’ın birbirlerine kavuşma çabaları ile geveze bir berberin neden olduğu gülünç olaylar anlatılır. Firuz Bey, Nesibe Hanım’ı ilk gençliğinden beri sevmektedir. Ancak Nesibe Hanım, babası tarafından yaşlı bir adamla evlendirilir. Nesibe Hanım’ın zevcesi iki yıl sonra ölür. Ondan hiç vazgeçmeyen Firuz Bey, sevdiğine kavuşmak için her yolu dener.

I. Perde

Firuz Bey, sevgilisi Nesibe’nin evine gizlice gireceği için heyecanlıdır. Yakalanırsa haysiyetinin zarar göreceğini düşünür. Ancak sevgilisine söz vermiştir. Evden çıkmadan önce tıraş olmak isteyen Firuz Bey, kâhyası Hurşit’e hemen bir berber bulup getirmesini emreder. Firuz’un aceleciliğine karşı Hurşit, gereksiz sorular sorarak oyalanır. Sonunda Firuz sinirlenir ve kâhyayı zorla dışarı çıkarır. Kâhyanın ardından yaver gelir. Firuz, yavere söyleyeceği şeyi tam bitirmeden yaver, Hurşit’in aksine, daha işittiği sözü anlamadan kapıya doğru yönelir. Evin beyi isteğini bir türlü anlatamadığı için sinirlenir. 
Hurşit, Firuz’un her zaman tıraş olduğu berberi bulamamış; yerine çarşıda gördüğü bir berberi alıp gelmiştir. Berber Hamdi, yüzüne dikkatlice bakınca Firuz’u tanır. Hamdi, Firuz’un babasının berberidir. Hamdi, yirmi sene önce hayatını kaybeden babasının berberi olduğunu söyler. Evin beyi ise acelesi olduğunu hemen tıraşa başlamasını ister. Hamdi, batıl inançlara sahip bir berberdir. Cumartesi günü sakal tıraşı olmanın uğursuzluk getireceğine inandığından Firuz’a sadece saçını kestirmesini önerir. Firuz, kendisinin batıl itikatları olmadığını söylese de Hamdi, bir türlü tıraşa başlamaz. Beyin babasının cömertliğinden, Firuz’un küçük kardeşinden, lalasından, kendisinin yirmi sene önceki dükkânından ve dükkân sahibiyle aralarında geçen çeşitli kavgalardan uzunca bahseder. Firuz’un sabrı, susmak bilmeyen Hamdi’nin karşısında tükenir. Firuz sinirlenince berber tıraşa başlar. Hamdi tıraş sırasında da gevezeliğe devam eder. Bu arada Firuz’un çenesini keser. Canı yanan Firuz, berbere hakaret eder. Kendine söylenenleri hazmedemeyen berber, takımlarını toplamaya başlar. Firuz yarım tıraşlı bir yüzle ortada kaldığı için Hamdi’den özür diler, berberi konuşturmak için ona sorular sorar. Gevezelik fırsatını tekrar yakalayan berber bir anda eski hâline döner. Hiçbir şey olmamış gibi devam eder. Tıraş sırasında Firuz’un suratına üç defa aksırır. Mahcup olan berber, evin beyinden özür diler. Firuz kendisini affettiğini söylese de berber özür dilemeyi sürdürür. Bu sırada tıraşı tamamlar. Firuz kurtulduğuna şükrederek ayağa kalkar. Buluşmaya geç kaldığını fark eder ve aceleyle çıkar.
Firuz’un aceleyle çıkması berberin dikkatini çeker. Berber Hamdi cumartesi uğursuzluğunun Firuz Bey’in başına bir iş getirebileceği endişesiyle onu takip eder. Amacı babasının emaneti olarak gördüğü çocuğun başına bir şey gelecek olursa müdahale etmektir.

II. Perde

Nesibe ile Firuz Bey’in tanışıklıkları eskiye dayanır. Babaları kadim dostturlar. Onlar da babalarının dostluklarından dolayı âdeta birlikte büyürler. Ergenlik çağından itibaren birbirlerini sevmeye başlarlar. Ancak babasının onu maddi ve manevi koruma ve kollama içgüdüsü Nesibe için bir talihsizlik olur. Babası onu zengin ve yaşlı bir adamla evlendirir. Kocası iki sene sonra ölünce Nesibe genç yaşta dul kalır. Firuz Bey ise Nesibe Hanım’a olan aşkından hiç vazgeçmez ve onunla evlenmek ister. Firuz Bey’in evlilik talebine başlarda Nesibe Hanım da karşı çıkar, ancak sonradan Firuz Bey’in teklifini kabul eder. Artık ikisi birbirlerine tutkuyla âşıktır.
Nesibe, geciken sevgilisini beklemektedir. Sokaktan gelen her ayak sesini Firuz’un zannederek pencereye koşar. Hizmetçisi Safinaz, Firuz’un eve girebilmesi için arka kapıda beklemektedir. Bu arada hizmetçi, sevgilisinin geldiğini hanımına haber verir. Nesibe bekletildiği için sitemlidir. Genç adam, gecikmesinin sebebini uzunca anlatır. Safinaz bu sırada telaşla içeri girer. Nesibe’nin halası Rukiye Hanım gelmiştir. Nesibe, Firuz’u kolundan tutup masanın altına saklar. 

Rukiye Hanım, berber Hamdi gibi gevezedir. İlk perdede Firuz’un başına gelen ikinci perdede Nesibe’nin başına gelir. Genç kız, bir an evvel geveze halasını göndermeyi düşünür. Başının ağrıdığını söyleyerek halasından müsaade ister. Rukiye Hanım başlangıçta anlayış gösterip gideceğini söylese de gevezeliğini sürdürür. Firuz konuşmalar sırasında, masanın altında bunalır.
Nesibe artık dayanamayacağını belli edince Rukiye, gelişinin asıl sebebini söyler. Deminden beri Nesibe’nin babası Şaban Efendi, avluda birileriyle kavga etmektedir. Kavga ettiği kişilerden birisinin kendilerinin eski kiracısı, berber Hamdi olduğunu söyleyince Firuz, başını masanın altından çıkarır. Yaşanan olayların Hamdi ile ilgisini kurmaya çalışır.
Rukiye yeğenine berberin beyini aradığını, eğer beyini vermezlerse mahalleliye haber verip rezalet çıkaracağını söyler. Şaban Efendi bu sırada içeri girer. Kadınlara dışarı çıkarır. Hamdi ve Firuz’un uşakları eve gelir. Evin kapısında bekleyen Hamdi, birtakım kavga sesleri duymuş, Firuz’un dövüldüğünü zannederek onu kurtarma niyetiyle eve gelmiştir. Berber, Şaban’ın evde yabancı bir erkek olmadığını ısrarla söylemesine rağmen ona inanmaz. Beyinin içeride olduğunu iddia eder. Berber Hamdi, Firuz Bey’e zarar verileceği endişesiyle uşaklar Hurşit ve Yaver’i de yardıma çağırır. Kapı önünde daha fazla
rezil olmak istemeyen Şaban Efendi, gelenleri içeri alır. Uşaklar ve berber evi arar. Hamdi masanın örtüsünü kaldırıp Firuz’u açığa çıkarır. Genç adama, bu musibetlerin sakal tıraşı olduğu için başına geldiğini söyler. Şaban Efendi, masanın altındaki Firuz’u görünce şaşırır. Firuz’un rahmetli babasıyla kardeş gibi olduğundan ondan böylesi bir ahlâksızlığı beklememektedir. Sinirinden Firuz’a hakaret ederken genç adam hileye başvurma sebebinin, kızına iki seneden beri duyduğu aşk olduğunu anlatır. Yaşlı adamın ayaklarına kapanıp af diler. Hamdi ve uşaklar, Şaban Efendi’den beylerini affetmesini ister. Şaban’ın siniri geçmez, yaşananların affedilir şeylerden olmadığını söyler. Hamdi işi fazla büyütmemek gerektiğini belirtir, aksi hâlde namusuna zarar gelecektir. Berberin önerisi iki genci evlendirmektir. Şaban Efendi bu öneriye hiddetle karşı çıkar. 

Hamdi, Şaban Efendi’yi ikna etmeye kararlıdır. Firuz’u kurtarmak için Şaban’a geçen gün duyduğu bir haberi aktarır. Birkaç yıl önce bir baba, kızını istediği kişiyle evlendirmemiş, kız altı ay içinde hastalanıp ölmüştür. Duyduğu haber üzerine Şaban Efendi hem kızını kaybetme korkusundan hem de Firuz’un asil ve zengin olduğunu bildiği için evliliğe razı olur. Firuz’u yanına çeker, babasının hatırına affedildiğini ve evlenmelerine onay verdiğini söyler. Haftaya nikâhlarının kıyılacağını bildirir ve kızına müjdeyi vermek için çıkar. Firuz’un Hamdi’ye karşı hisleri değişir. Hediye olarak para vermek ister. Hamdi, parayı kabul etmez. Firuz’dan artık kendisine tıraş olacağını vadetmesini ve kendisini dinlemekten sıkılmayacağına söz vermesini ister. Firuz istenenleri kabul eder. Birlikte evden çıkarlarken perde kapanır.


İlgili Sayfa

👉 Tanzimat Dönemi Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu Direktör Ali Bey’in hayatı, eserleri ve Edebi Kişiliği, Emir Ali Şahin
Direktör Ali Bey’in Tiyatrolarında ve Oyunlarda Mizah, Batuhan Erdoğan

Afiş: Trabzon Devlet Tiyatrosu 2018 (tiyatrolar.com.tr)


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler