Doğa, insanın yanı sıra milyonlarca canlıya da ev sahipliği yapar.Bu canlılar yeme ve barınma ihtiyaçlarını gidermede doğaya bağımlıdırlar.Tabiat ananın uslu çocuklarıdır onlar.Tabiat ana onları doyurur, onlar da ekosistemlerinde uslu uslu yaşarlar.Kunduzlar,sincaplar, aslanlar,kaplanlar,zebralar,yılanlar ve daha niceleri… Kimi etçil, kimi otçul, kimi ayrıştırıcı…
Gelelim insanlara… Söz konusu insan olunca işler tersine dönüyor. Doğa ananın yüzü buruşuyor. Neden mi dersiniz? Nedenini ben söylemeyeyim, istatistikler konuşsun:
Kembriç üniversitesi yetkilileri bir araştırma yaparak 100 yıl öncesi ile günümüzü ekolojik değişimler bakımından karşılaştırmışlar. Değişkenleri tespit etmişler. Doğanın bozulum hızını ve bu bozulumdaki baş aktörleri belirlemişler:
İşte sonuçlar arkadaşlar: Dünyamızda ozon tabakasının delinmesi 1970’lerde başlamış.İnsanların kullandıkları kloro-floro karbon maddesi ozon tabakasını delmekteymiş.Şimdi sıkı durun, bu maddenin nerelerde kullanıldığını söyleyelim. Kloro-floro karbon maddesi buzdolaplarımızda soğutmaya yarayan gaz olarak kullanılıyor. Ayrıca tüm deodorant parfümlerde yine bu tehlikeli gaz var arkadaşlar. Şimdi ozon tabakasını delen baş aktörün kim olduğu anlaşılmıştır herhalde; Tabi bu evrende deodorant kullanan tavuklar, ya da deve kuşları yoksa…
Bu bilgiyi bildiğimiz halde evlerinize gidince yine sprey parfümler kullanmaya devam edeceksiniz. Neden? Çünkü doğanın kontrolü ve kaderi insanın ellerinde de onun için arkadaşlar…
Fabrikalar yaptık, dumanlarını mavi göklere bıraktık; Doğa anaya sormadan… Ormanları yaktık, yerine gecekondu mahalleleri yaptık, doğaya sormadan… Hayvanları katlettik, soylarını tükettik, doğaya sormadan… Zehirli atıkları denizlere boşalttık, balıkları katlettik, doğaya sormadan.
Ve doğa ana yaralarını sarmaktan aciz kaldı.Teslim oldu haşin,hırçın evladına: “İnsana…” Tüm evrendeki en akıllı yaratık “yani insan” kontrolü ele geçirdi ve önce tüm hayvan ve bitki soylarını canice tüketmeye başladı. Şimdi karşımıza geçip hala doğanın insanı kontrol ettiğini nasıl iddia edeceksiniz.
Gelin şimdi bir doğa mahkemesi kuralım. Mübaşir insanı mahkemeye çağırsın.Herhalde şöyle derdi:
“Ey Fil dişinden takı yapmak için filleri katleden insan, güzel kokmak için parfümleriyle ozon tabakasını delen insan,fabrika dumanlarıyla doğanın akciğerlerini öldüren insan… Duruşma salonuna gel….Davacı:Tüm hayvanlar, tüm bitkiler… Davalı: İnsan… SUÇLU AYAĞA KALK.
EĞİTİMDE YABANCI DİL ÖNEMLİDİR
Arkadaşlar,Ben eğitimde yabancı dil öğrenmenin faydalarını anlatacağım. İnsan doğar, büyür, yaşar ve ölür.Bu doğanın döngüsü içinde olağan bir şeydir, bilirsiniz.Eğer insan hayatı boyunca hiçbir şey üretmemişse onun yaşadığı hayata hayat denmez. O, olsa olsa bir ağaç gibi, bir kütük gibi yaşamıştır.
İnsanın doğasında öğrenme yeteneği vardır.Bu yetenek başka hiç bir canlıda görülmez.İnsanoğlu, Taş Devrinde mağara duvarlarına resim çizmeye başladığı zaman öğrenmeye ve bilgiyi depolamaya başlamıştı zaten.Daha sonrası malumunuzdur,Tunç devri,Eski Çağ,Orta Çağ,Yakın Çağ ve Uzay Çağı…
İyi güzel de insanlar Taş Devrinden Uzay Çağına nasıl geldiler acaba, hiç düşündünüz mü?
Gelin o halde hep birlikte düşünelim.Barutun bulunmasıyla insanlar birbiriyle iletişim kurma ihtiyacı hissettiler ve birbirlerinin dillerini öğrenmeye başladılar.Böylece Çin’de icad edilen barut, Avrupa’ya geldi.Eğer Çince bilen gezginler olmasaydı bu buluştan tüm insanlık nasıl haberdar olacaktı söyler misiniz? Pusulayı,çayı, kahveyi,ipek ve baharatları insanlar nasıl birbirlerinden öğrendiler, aldılar sattılar ticaretini yaptılar düşündünüz mü? Demekki eski çağlardan beri yabancı dil insanlığın gelişiminde önemli bir rol oynamış ve insan topluluklarını birbirine yaklaştırmıştır.
Bir atasözümüz vardır bilirsiniz:”Hayvanlar koklaşarak insanlar konuşarak anlaşırlar.” Büyük Türk bilgesi Mevlana Celaleddin Rumi “Gel, gel, ne olursan ol yine gel” diyerek tüm insanlığı dergahına davet etmiştir. Onun mesajını alan tüm dünya milletleri akın akın onun hoşgörü iklimine sığınmışlardır.Peki ya Mevlana’nın sözleri İngilizceye, fransızcaya Almancaya,Japoncaya çevrilmese idi bu insanlar ülkemize yine gelirler miydi? Cevap: HAYIR.Demekki yabancı dil öğrenmek toplumları birleştiren kaynaştıran bir barış elçisi olarak kullanılabilirmiş.
Fatih Sultan Mehmet’in Rumca,Farsça,Arapça,İtalyanca öğrendiğini biliyor muydunuz? Ünlü şairimiz Baki’nin Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere üç dilde üç farklı şiir kitabı yazdığını??? Rönesans hareketlerinin aslında Türk İslam eserlerinin Avrupa dillerine tercüme edilerek Avrupa’nın bilim ve teknolojide bizi geçtiğini??? Mustafa Kemal Atatürk’ün matematik terimlerini Arapça ve İngilizceden dilimize çevirdiğini??? Mimar Sinan’ın gittiği ülkelerde mimarlarla konuşarak kendi sanatını geliştirdiğini??? Nasıl konuşabildiler acaba? Tabiki yabancı dil öğrenerek…
Şimdi okullarımızda Yabancı dil eğitimi var ve siz bunu eleştiriyorsunuz.İddia ettiğinize göre çocuklar anadillerini öğrenmeden nasıl ingilizce öğrenir diyorsunuz.Arkadaşlar mantıklı düşünürsek anadili okulda öğrenilmez.Doğduğunuz günden itibaren en geç 1 yaş içinde evde annenizin yanıbaşında öğrenilir.Yani adı üstünde anadili annenizin kucağında öğrenilir.Hatta bazı psikologlara göre öğrenme anne karnındayken başlamıştır bile.O yüzden sevgili arkadaşlar okulda yabancı dil öğrenmenin anadilimize hiç zararı olmaz merak etmeyin. Gelişmiş Batılı ülkelerin tamamı yabancı dil öğrenim seviyesini anaokulu düzeyindan başlatmaktadır.Çünkü modern psikoloji bilimine göre yabancı dili beyne kodlamanın en ideal yaşı 3-5 yaş arası dönemdir.psikologlar bu döneme kritik dönem derler.Ve tüm Avrupa ülkeleri genç kuşaklarına birden fazla yabancı dil öğretmektedir.
Eğer hala Türkçeden başka dil tanımam diyorsanız tıp,teknoloji,eczacılık,denizcilk,havacılık bilimlerini yok saymaktasınız demektir.Çünkü tıp eğitimi Latinceden, Hava taşımacılığı terimleri İngilizceden, mühendislik terimleri Almancadan,giyim ve moda terimleri İtalyancadan alınmıştır.
Konuşmamın başında da söylediğim gibi insan doğar,büyür,yaşar ve ölür.Ama Türkçeden başka dil öğrenmemişse o kişi bir ağaç gibi bir kütük gibi kendini ve dünyayı hissetmeden yaşamıştır.Arkadaşlar siz siz olun tüm dünyayı, tüm insanları kucaklamak için birkaç yabancı dil öğrenin.Kendiniz adına, tüm insanlık adına…