Milli Edebiyat Konu Testi 3

Kasım 29, 2022 Okuma süresi: 8 dakika
2. Aşağıdakilerden hangisi yazarın idealize ederek topluma örnek gösterdiği kahramanlardan biri değildir?
A) Efruz Bey — Efruz
B) Ateşten Gömlek — Ayşe
C) Yeşil Gece — Şahin Efendi
D) Kiralık Konak — Hakkı Celis
E) Gönül Hanım — Mehmet Tolun

Rusya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na göç eden aydınlardan bir olan — 1904 yılında yazmış olduğu — adlı makaleyle Osmanlı İmparatorluğu’nda Türkçülük politikasının uygulanması gerektiği fikrini ilk kez ileri süren kişidir.
3. Parçada bırakılan boşluğa sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ziya Gökalp, Türk Töresi
B) Fuat Köprülü, Türk Tarihi
C) Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset
D) Ömer Seyfettin, Yeni Lisan
E) Mehmet Emin Yurdakul, Türk’ün Hukuku

Aruz sizin olsun, hece bizimdir
Halkın söylediği Türkçe bizimdir
Leyl sizin, şeb sizin, gece bizimdir
Değildir bir mana üç ad’a muhtaç
4. Bu dizeler aşağıdakilerden hangisine ait olabilir?
A) Mehmet Akif Ersoy
B) Yahya Kemal Beyatlı
C) Tevfik Fikret
D) Ziya Gökalp
E) Ali Mümtaz Arolat

5. Aşağıdakilerden hangisi Genç Kalemler dergisinde yayımlanan Yeni Lisan makalesinde yer alan görüşlerden biri değildir?
A) Yazı dili için İstanbul halkının dilini esas almak
B) Halkın diline yerleşmiş yabancı kökenli sözcükleri Türkçeleşmiş kabul etmek
C) Fiil, edat, bağlaç ve tamlama dışında Arapça ve Farsçadan sözcük almamak
D) Yazı dilinde yalnız millî ve basit dil bilgisi kurallarını kullanmak
E) Arapça ve Farsça sözcükleri Türkçedeki kullanılışlarına göre yazmak

Daha çok “Feylesof” lakabıyla tanınan sanatçı; şiirle birlikte felsefe, tasavvuf, sosyoloji, folklor ve estetik gibi değişik sahalarda önemli çalışmalar ortaya koymuştur. Yaşadığı dönemde çığır açan şiirleri, diğer faaliyetlerini gölgeleyecek tarzdadır. Özellikle II. Meşrutiyet’i takip eden yıllarda yayımladığı divan, koşma ve nefesleriyle artık unutulmaya yüz tutan âşık tarzı ve tasavvufi şiir geleneğine yeni bir ruh kazandırmıştır.
6. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rıza Tevfik Bölükbaşı
B) Zeki Ömer Defne
C) Ali Mümtaz Arolat
D) Mehmet Fuat Köprülü
E) Yusuf Akçura

I. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar
II. Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak
III. Türkçülüğün Esasları
IV. Türkçe ve Dil
V. Türk Saz Şairleri Antolojisi
7. Yukarıdaki numaralanmış eserler yazarlarına göre eşleştirilse hangisi dışarıda kalır?
A) I  B) II  C) III  D) IV  E) V

8. Aşağıdakilerden hangisi Türkçülük düşüncesinin öncü ya da kurucu şahsiyetlerinden biri değildir?
A) Ahmet Vefik Paşa
B) Ziya Gökalp
C) Ömer Seyfettin
D) Yusuf Akçura
E) Faruk Nafiz Çamlıbel

Edebiyatımızın Anadolu’ya yönelişinde önemli bir yeri olan bu roman bir anlamda Anadolu’ya açılan bir penceredir; fakat bütünüyle bir köy romanı değildir. Onun köyle ilgisi, olayların Zeyniler köyünde geçtiği bölüm dolasıyladır. Roman, yalnızca olayların İstanbul dışında, Batı Anadolu köylerinde geçmesiyle değil, konusunun ele alınış biçimiyle de her kesimden okuyucunun ilgisini çekmiştir.
9. Parçada sözü edilen roman aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gönül Hanım
B) Ruh Adam
C) Çalıkuşu
D) Sodom ve Gomore
E) Sinekli Bakkal

10. Aşağıdakilerden hangisi Ömer Seyfettin için söylenemez?
A) Edebiyatımızda Maupassant tarzı öykünün öncü ismidir.
B) Öykülerinde büyük oranda realizm etkisindedir.
C) Türkçülük akımının kurucularından biridir.
D) Kahramanlarının iç dünyalarını yansıtmakta başarılıdır.
E) Mecazlardan uzak, yalın bir üsluba sahiptir.

Eser, Millî Mücadele Dönemi’nin bir tarihçesi gibidir. Yazar, mütareke devrinden İstanbul’un düşman işgalinden kurtulmasına kadar geçen süredeki siyasi ve sosyal olayları gördüklerine ve duyduklarına sadık kalarak anlatmaktadır. Eser, Millî Mücadele’ye muhalif kişilerin bu harekete karşı bakış açılarını göstermesi açısından da önemlidir.
11. Parçada sözü edilen eser ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zoraki Diplomat, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
B) Minelbab İlelmihrab, Refik Halit Karay
C) Türk’ün Ateşle İmtihanı, Halide Edip Adıvar
D) Bir Devrin Romanı, Halide Nusret Zorlutuna
E) Eğil Dağlar, Yahya Kemal Beyatlı

Millî Edebiyat akımının önde gelen isimlerindendir. Roman, hikâye, tiyatro ve hatırat türlerinde eserler vermiş olan yazarın hikâyeleri içerik bakımından ferdi olandan toplumsal olana doğru evrilmiştir. Yazarın Millî Mücadele yıllarında kaleme aldığı hikâyeler, cephede ve halk arasında gözlemlediklerini yansıtır. Bu döneme ait hikâyelerin toplandığı kitaplardan biri de Dağa Çıkan Kurt’tur.
12. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ömer Seyfettin
B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C) Reşat Nuri Güntekin
D) Halide Edip Adıvar
E) Aka Gündüz

13. İsimlerini daha çok Milli Edebiyat döneminde duyuran aşağıdaki sanatçılardan hangisi edebiyata Fecriati’de başlamamıştır?
A) Hamdullah Suphi Tanrıöver
B) Refik Halit Karay
C) Aka Gündüz
D) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
E) Ali Canip Yöntem

Yahya Kemal Beyatlı, Milli Edebiyat Dönemi’nin bağımsız ismidir. Onun — isimli kitabında, divan şiiri tarzında pek çok şiiri vardır. Özellikle Türklerin divan şiirine kazandırdıkları — türünün Nedim’den sonraki en kuvvetli temsilcisinin o olduğu unutulmamalıdır.
14. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aziz İstanbul, tuyuğ
B) Eski Şiirin Rüzgârıyla, şarkı
C) Kendi Gök Kubbemiz, şarkı
D) Eski Şiirin Rüzgârıyla, tuyuğ
E) Kendi Gök Kubbemiz, tuyuğ

15. Aşağıdakilerin hangisinde olaylar Milli Mücadele Dönemi’nde Anadolu’da geçmektedir?
A) Vurun Kahpeye
B) Yaprak Dökümü
C) Kiralık Konak
D) Gönül Hanım
E) Bugünün Saraylısı

👉 Bu testi pdf olarak indirebilirsiniz.

İlgili Sayfalar


Milli Edebiyat ve Bağımsızlar Konu Testi

Şubat 7, 2022 Okuma süresi: 8 dakika
Servetifünun, Fecriati, Milli Edebiyat dönemleri içinde eser veren sanatçının eserlerinde bu üç anlayışın da izlerini görmek mümkündür. Servetifünuncuların en genç üyesi, Fecriati’nin ise kurucuları arasında yer alan sanatçı; sonrasında dilde sadeleşme hareketi ile Türkçülük akımının en ateşli taraftarlarından biri olmuştur. “Kadın Şairi”, “aşk şairi”, “feminist şair” gibi sıfatlarla anılan ve devamlı bir arayış içinde olan sanatçıyı belli bir döneme oturtmak ise oldukça güçtür.
2. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rıza Tevfik Bölükbaşı
B) Tahsin Nahit
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
D) Celal Sahir Erozan
E) Ali Mümtaz Arolat

—; Türk düşünce, kültür ve siyaset tarihinin önemli simalarından biridir. Ona göre tüm toplumsal faaliyetlerin yegâne temeli dildir. İmparatorluk sürecinden ulus-devlete geçiş döneminde yaşayan bu düşünce insanının birçok siyasi, dinî ve kültürel düşünce ve önerileri yeni kurulan Cumhuriyet ile yaşama geçmiştir. Bilimsel bir Türkçülük ortaya koyan yazar, — adlı eserinde Türkçülüğü “Türkçülük, Türk milletini yükseltmektir” diye tarif etmiştir.
3. Parçadaki boşluklara aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Ömer Seyfettin, Yeni Lisan
B) Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları
C) Halide Edip Adıvar, Yeni Turan
D) Mehmet Emin Yurdakul, Turan’a Doğru
E) Yusuf Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset

Aruz sizin olsun, hece bizimdir
Halkın söylediği Türkçe bizimdir
Leyl sizin, şeb sizin, gece bizimdir
Değildir bir mana üç ada muhtaç
4. Aşağıdakilerden hangisinin bu dizelerde ifade edilen anlayışa uygun eser verdiği kesinlikle söylenemez?
A) Celal Sahir Erozan
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Rıza Tevfik Bölükbaşı
D) Ali Mümtaz Arolat
E) Ziya Gökalp

5. Aşağıdakilerden hangisi ayraç içinde verilen eserle ilgili değildir?
A) Mehmet Akif Ersoy’un yedi ayrı kitaptan oluşan eserinin adıdır. (Safahat)
B) Halide Edip Adıvar’ın çocukluk günlerinden 1918 yılına kadarki anılarını anlattığı kitabıdır. (Türk’ün Ateşle İmtihanı)
C) Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu ile ilgili izlenimlerini topladığı iki ciltlik eseridir. (Anadolu Notları)
D) Refik Halit Karay’ın sürgün yıllarında yazdığı bu eser edebiyatımızda Anadolu’yu realist tarzda ele alan ilk hikayelerdir. (Memleket Hikayeleri)
E) Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun bu hikaye kitabı Türkçülük anlayışına uygun olarak yazdığı hikayelerden meydana gelmektedir. (Çağlayanlar)

Şiir, tiyatro, hikâye, roman, mizah, hiciv gibi edebiyatın birçok türünde eser vermiştir. Bununla birlikte edebiyat tarihimizdeki asıl yerini romancı kimliğiyle almıştır. Romanlarında en çok erdemle ahlaksızlığı çarpıştıran sanatçı, değişik toplumsal konular üzerinde durmuştur. O yılları yaşayan yazarlarda olduğu gibi onun da romanlarının çoğunda savaş yılları ele alınmıştır. Kimi eleştirmenlere göre yazar; halkı okumaya yönlendirme, halkta okuma alışkanlığı ve zevki oluşturma bakımlarından Ahmet Mithat Efendi ile Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın devamıdır.
6. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aka Gündüz
B) Yusuf Akçura
C) Celal Sahir Erozan
D) Ömer Seyfettin
E) Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Türkçülük meselesi siyasi alanda ilk defa bu eserde bütün açıklığıyla ele alınmış bunun yanı sıra Osmanlı Devleti’nin takip ettiği ve takip edebileceği politikalar olumlu ve olumsuz yönleriyle incelenmiştir. 32 sayfadan oluşan makale, ilk olarak 1904 yılında Mısır’da yayımlanan “Türk” adlı gazetede dizi halinde yayımlanmıştır.
7. Parçada bahsedilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak
B) Türkçülüğün Esasları
C) Üç Tarz-ı Siyaset
D) Siyaset ve İktisat
E) Türk’ün Ateşle İmtihanı

Belli başlı konuları Kurtuluş Savaşı, toplumsal sorunlar, çocukluk hatıraları ve aşktır. Kahramanlarını daha çok kadınlar arasından seçen sanatçı, karakter bulmakta başarılıdır. Eserlerinde kadın karakterlerine üstün özellikler vermiştir. Gözlem, tasvir ve tahlillerde başarılıdır. Ancak dağınık, düzensiz bir üslûba sahip olan yazar; dili kullanmada da başarılı değildir.
8. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Reşat Nuri Güntekin
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Refik Halit Karay
E) Ömer Seyfettin

Ona “Millî Şair” denmesinin nedenlerinden biri de ilk kez bu denli sade bir Türkçeyle yazmasıdır. Servetifünun edebiyatının etkin olduğu bir dönemde aruzu hiçbir zaman kullanmamış; dilinin Türkçe, milletinin adının da Türk olduğunu gür bir sesle ifade etmiştir.
9. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ömer Seyfettin
B) Ziya Gökalp
C) Mehmet Emin Yurdakul
D) Yahya Kemal Beyatlı
E) Mehmet Akif Ersoy

Millî edebiyatın öncü isimlerinden biri olan sanatçı, hikâye dili ve üslubu ile olduğu kadar, kurgu tekniği bakımından da kendine has bir hikâye anlatımına sahiptir. Tanzimat döneminde edebiyatımıza giren modern hikâye anlayışında, onun hikâyeciliği önemli bir aşama olarak gösterilir. Nitekim onunla hikâye başlı başına bir tür olma vasfı kazanmıştır.
10. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Refik Halit Karay
B) Rıza Tevfik Bölükbaşı
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Kenan Hulusi Koray
E) Ömer Seyfettin

Türk edebiyatına bir zamanlar — ile — düşüncesini yerleştirmeye çalışan Yahya Kemal’in Osmanlı Türklerini Akdeniz medeniyeti içerisinde gösterme gayreti, ideolojik olmaktan ziyade estetik kaygılar taşımaktaydı. Bu noktadan yola çıkan bu iki sanatçı, Türk zevkini Arap ve Acem tesirlerinden uzaklaştırarak doğrudan doğruya Latin ve Yunan edebiyatına bağlamak istemişlerdir.
11. Parçadaki boşluklara aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Yakup Kadri, Nev-Yunanilik
B) Şahabettin Süleyman, Nayiler
C) Yakup Kadri, Nayiler
D) Şahabettin Süleyman, Nev-Yunanilik
E) Halide Edip Adıvar, Nayiler

14. Parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Aka Gündüz
C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Ahmet Hikmet Müftüoğlu
E) Refik Halit Karay


Öykü türünün gerçekçiliğe yönelmesi ve Anadolu’ya açılması konusunda öncü bir yazardır. Siyasi tavrı sebebiyle iki kez sürgün hayatı yaşamıştır. Sürgün yıllarının onun edebi kimliği üzerinde etkili olduğu açıktır. 1913’te Sinop’ta başlayan ilk sürgün yılları 1918’de biterken Milli Mücadele’ye muhalif olması nedeniyle 1922’de başlayan ve Ortadoğu’da geçen ikinci sürgün dönemi ise Atatürk’ün isteğiyle çıkarılan afla1938’de sona erecektir.
15. Aşağıdakilerden hangisi parçada sözü edilen yazara ait değildir?
A) Memleket Hikayeleri
B) Yezidin Kızı
C) Bugünün Saraylısı
D) Sürgün
E) Bir Sürgün


Cover Image

Tank Tango

Şubat 6, 2022 Okuma süresi: 5 dakika
Aka Gündüz
Aka Gündüz’ün romanı.
Romanda büyük bir sefalet içinde viranelerde yaşayan bir genç kızın kendisini bu yaşantıdan kurtaran zengin bir adamla evlenerek Millî Mücadele’ye katılması anlatılmaktadır.
Romanında anlatılanlar Mütareke ve Millî Mücadele yıllarına rastlar. Ancak romanda daha çok Bihter’in bireysel macerası işlenmektedir.
Romanda olaylar İstanbul’un virane mekânlarında başlayıp Ankara’da bir hastanenin merdiven boşluğunda sona erer.

Özet

Bihter, annesini çocuk yaşta kaybeder. Mutasarrıf olan babası siyasi entrikalarla görevinden uzaklaştırılınca Bihter’i alıp Paris’e gider. Burada altı yıl kaldıktan sonra Birinci Dünya Savaşı başlarında yurda dönerler. Ancak babası hastalık ve yoksulluk yüzünden iki ay sonra vefat eder. Yalnız kalan Bihter’i dönemin zenginlerinden biri evine alır. Ne var ki sığındığı ev randevuevidir. Burada bir süre tutulduktan sonra sokağa atılır ve bundan sonra Tango olarak anılmaya başlar.

Sokakta vaktiyle komşuları olan Ali’ye karşılaşır. Ali de miralay olan babasını Birinci Dünya Savaşı’nda kaybettikten sonra kimsesiz kalıp sokaklara düşmüştür. O da Tank diye çağrılmaktadır. Aynı kaderi paylaşan iki genç sevgili olur. Ali, Bihter’e olan aşırı sevgisinden dolayı onu sürekli kıskanır ve bazen de şiddete başvurur.
Bihter, şiddete uğradığı bir gün Ömer isimli zengin bir mühendis tarafından kurtarılarak konağa götürülür. Bihter’in peşini bırakmayan Ali, konağı gözetlerken Ömer tarafından yakalanır ve Bihter’in yanına getirilir. Bihter, Ali’ye artık onu sevmediğini söyler. Bunun üzerine Ali konağı terk eder. Bihter’le Ömer evlenirler. Dayısı, Ömer’in kendi kızlarından birisiyle evlenmek yerine Bihter’le evlenmesini kabullenemez; o da kızları gibi, Bihter’i yıpratarak ondan intikam almaya çalışır. 

Konağın içinde sıkılan Bihter, Ömer’in yardımıyla kimsesiz Türk kadınlarının çalışacağı bir işletme açar. Burada üretilen malları da Millî Mücadele’de görev yapan askerlere gönderir.

İstanbul’un atmosferinden iyice bunalan Bihter, Ömer’in Ankara’da Genelkurmay emrinde çalışması üzerine mücadele içerisinde etkin görev üstlenir. Romanda “Millî Kâbe” olarak nitelendirilen Ankara, verem hastası olan Bihter’in ruh ve beden sağlığına iyi gelir. Yolda karşılaştığı insanlarda gördüğü azim ve inanç Bihter’i yaşama yeniden döndürür. Yaralıların tedavi edildiği bir hastanenin sorumluğunu üzerine alır. 

Bir gün buraya ağır yaralı bir asker getirilir. Bu asker Tank Ali’dir. Birkaç gün sonra şuuru açılan Ali, karşısında Bihter’i görünce bayılır. Uyanınca başından geçenleri teker teker anlatır. Bu sırada hastane düşman uçakları tarafından bombalanır. Bihter ile Ali dışarı çıkmak isterlerken merdiven boşluğuna düşerek can verirler.


Aka Gündüz’ün Hayatı, Sanatı ve Eserleri, Metin Oktay
Aka Gündüz’ün Roman, Hikaye ve Tiyatrolarında Sosyal Meseleler, Mehmet Güneş


Cover Image

EDEBİYATA DAİR…: TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Şubat 12, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

—————————————————————————————————————–
I. İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

A) sözlü edebiyat
B) yazılı edebiyat

II. İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI

A) Divan Edebiyatı(Klasik Türk Edebiyatı)

B) Türk Halk Edebiyatı
a) Anonim Halk Edebiyatı
b) Aşık Tarz Halk Edebiyatı
c) Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı

III. BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI:

A) Tanzimat Devri Türk Edebiyatı
B) Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)
C) Fecr-i Ati Edebiyatı
D) Milli Edebiyat
E)Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatı


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: AKINCI TÜRKÜLERİ

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: 4 dakika
mehmet fuad köprülü-fuat köprülü-Fuad Köprülü-akıncı-akinci-akıncı türküleri-epik şiir-fuat köprülü
AKINCI TÜRKÜLERİ

Tuna boylarında sıra selviler
Tan yeli estikçe sessiz ağlarmış;
Gül bahçelerinde baykuşlar öter…
Şu viranelikler eski bağlarmış!

Namaz-gâh bir otluk: Kalmamış taşı;
Çeşmelerden akan : Kanlı gözyaşı…
Orda bir güzei var, çatılmış kaşı;
Ak alnına kara çatkı bağlarmış!

Kırık minareden duyulmaz ozan..
Hep ocaklar sönmüş, devrilmiş kazan.
Bir inilti duydum, sandım bir ozan;
Sesime ses veren karlı dağlarmış!

Söğüd dallarında hasta serçeler
Eski akın destanını heceler..
Tuna ağlıyormuş bâzı geceler:
Göğsünde kefensiz şehîdier varmış!

Bozulan bağların üzümü acı;
Âsî köle kesmiş eski haracı;
Yine yedi kıral giymişler tacı…
Şahin yuvasını kargalar sarmış!

Haydi eski ozan, al sazı ele,
Düşmanlar içine düşsün velvele.
De ki: Hor bakmayın bu durgun sele;
O, yetmiş bir kavme akın çıkarmış!


MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ

ATİYİ KARANLIK GÖREREK AZMİ BIRAKMAK

Ocak 29, 2010 Okuma süresi: 3 dakika
mehmetakif-mehmet akif ersoy-Mehmet Akif Ersoy-Mehmet Akif-Akif-MEHMET AKİF ERSOY-safahat-azmi bırakmak-atiyi karanlık görerek azmi bırakmak

Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak…
Bilmem ki ölüm var mıdır ondan daha alçak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye’se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez…
En korkulu câni gibi ye’sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye’s ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel’un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev’ûd-u Hudâ’dan,
Hüsrâna rıza verme… Çalış… Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
‘İş bitti… Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma.

MEHMET AKİF ERSOY


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: VUR

Ocak 28, 2010 Okuma süresi: 15 dakika
ey türk vur-mehmet emin yurdakul-milli edebiyat-milliyetçi edebiyat-türkçülük-turancılık-türkçülük akimi-türkçülük akımı. .VUR

Ey Türk vur! Vatanın bakirlerine,

Günahkar gömleği biçenleri vur!

Kemikten taslarla, şarap yerine,

Şehitler kanını içenleri vur!…

***

Vur! Güzel aşıklar cenazesinden,

Kırmızı meşale yakanları vur!

Şehvetin raksına yetim sesinden,

Besteler,şarkılar yapanları vur!…

***

Vur! Katlin o kızıl sapanlarıyla,

Dünyaya ölümler ekenleri vur!

Vur! Zulmün o kanlı urganlarıyla,

Bir kavmi iplere çekenleri vur!…

***

Vur! Etten kemikten saraylar kuran,

O vahşi ruhları ezmek için vur!

Dört büyük rüzgara küller savuran,

O hain elleri kesmek için vur!…

***

Vur! Aşkın ve Hakkın zaferi için

Vur! Senden bak dünya bunu istiyor,

Vur! Yerde bak tarih senin seyircin,

Vur, gökte bak Allah sana “vur!” diyor.

***

Vur! Senin darbenden çıkacak ateş,

İntikam, isteyen bir milletindir!

Alnında doğacak kırmızı güneş,

Bu, senin ilahi hürriyetindir!…

***

Vur! Sende mukaddes hürriyet için,

Dünyanın diktiği bayrak için vur!

Her dinin sevdiği adalet için,

Her yerde haykıran bir hak için vur!…

***

Vur! Çelik kolların kopana kadar,

Olanca aşkınla , kuvvetinle vur!

Son düşman, son gölge kalana kadar,

Olanca kininle, şiddetinle vur!…

Mehmet Emin YURDAKUL (1869-1944)


KANDAŞIM

Ocak 26, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika


Kandaşım…
Seni düşünüyorum
Sen çakılısın Tuna boyuna
Ben burada yalnız,
Dilekler attım Tuna suyuna.

Senin yüreğinde ayı pençesi
benim yüreğimde sızı,
Kan damladı bayraklarımıza
Kan, leke oldu seninkinde
Benimki zaten kırmızı…

Kandaşım…
Seni düşünüyorum
Petöfi’yi düşünüyorum.
Yüreğinde bir kızıl kurşun
Dilekler atıyor Tuna suyuna
“Kurt çocukları vuruşun!”

SELAHATTİN BOZDOĞAN


Cover Image

YAZI DİLİ VE KONUŞMA DİLİ

Ocak 21, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Türkiye’nin millî lisanı “İstanbul Türkçesi”dir; buna şüphe yok! Fakat İstanbul’da iki Türkçe var: Biri konuşulup da yazılmayan “İstanbul ağzı”, diğeri yazılıp da konuşulmayan “Osmanlı lisanı”dır. Acaba millî lisanımız hangisi olacaktır?

İstanbul’da yazılan lisan doğal bir dil değil Esperanto gibi yapay bir dildir. Arapça, Acemce ve Türkçenin sözlüklerini ve dilbilgisi kurallarını birleştirmekle oluşan bu Osmanlı Esperantosu nasıl konuşma dili olabilsin? Her mana için en az üç eşanlamlı sözcüğü, her tamlama için en az üç şekli, her edat için en az üç karşılığı bulunan ve gereksiz sözcük yığını olmuş bu yapay dil nasıl canlı bir lisan haline girebilsin?

Demek ki İstanbul’da yazı dilinin konuşma dili haline geçmesi mümkün değil; O halde yalnız bir şık kalıyor: Konuşma dilini yazı dili haline getirmek! İstanbul halkının ve bilhassa İstanbul hanımlarının konuştukları gibi yazmak.
Ziya GÖKALP (Türkçülüğün Esasları)


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler