HANGİ BORÇ?
Koca Ragıp Paşa’nın da bulunduğu bir mecliste ramazan sohbeti yapmaktaydı. Ragıp Paşa orada bulunanlardan Şair Haşmet’e:
Haşmet, senin de borcun var mıdır, diye takıldı. Haşmet:
-Vardır efendim, Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş…
Ragıp Paşa gülerek:
-Be adam onu sormuyorum, oruç borcun var mı, onu soruyorum, der.
Haşmet de Paşa’ya şu cevabı verir:
-Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız borç kul borcudur.
YANLIŞINIZ VAR
Mehmet Akif’in Berlin görevi esnasında bir Alman kadını:
-Affedersiniz, şair olduğunuzu duydum. Şair olduğunuza göre merhametli bir kalbiniz vardır. Memleketinizde kadınları eve hapsedip dışarı bırakmıyormuşsunuz, onlara acımıyor musunuz? der.
Mehmet Akif şöyle cevap verir:
-Söylenenler belki yalan değil ama eksik, madam. Biz kadınlarımızı dışarı bırakıyoruz, ama artık dışarıdan içeriye alamadığımız günler daha çoktur.
TRENİ KOVDUM, GİTTİ
Necip Fazıl bir gün istasyona geç kalarak treni kaçırır. Dostlarının:
-Treni mi kaçırdınız, üstat, demesi üzerine Necip Fazıl’ın cevabı şu olur:
-Ne münasebet, Kovdum treni, defoldu gitti.
BAKIŞ AÇISI
Mehmet Akif, Avrupa’ya tahsil için gidip de milli manevi değerlerini kaybeden bir kişiye şöyle der:
-Siz eskiden insanlara Fatih minaresinden bakıyordunuz, şimdi Eiffel Kulesinden mi bakıyorsunuz?
NAKARAT
Küçükken derdi ki, dadım
Çoğu gitti, azı kaldı
Büyüdüm, ihtiyarladım
Çoğu gitti, azı kaldı
Vur kazmayı dağa Ferhat
Çoğu gitti, azı kaldı
Kişne kır at, kişne kır at
Çoğu gitti, azı kaldı
Doğar bir gün benim günüm
Çoğu gitti, azı kaldı
Kırk gün, kırk gece düğünüm
Çoğu gitti, azı kaldı
Ektik, ektik, yetişecek
Çoğu gitti, azı kaldı
Bütün yollar bitişecek
Çoğu gitti, azı kaldı
Bir gün anlaşılır şiir;
Çoğu gitti, azı kaldı.
Ekmek gibi azizleşir,
Çoğu gitti, azı kaldı…
Necip Fazıl Kısakürek( 1905 – 1983 )
BAZAN VE BAZEN
Üniversitede edebiyat dersinde hocaya sormuşlar:
-Hocam, “bazan” demek mi doğrudur “bazen” demek mi?
Hocanın cevabı gayet nüktelidir:
-Bazan “bazan”, bazen “bazen” demeliyiz.
İKİNCİSİ KİM
Necip Fazıl kendindeki şiir yaratma gücüne hayran biriydi ve bu yüzden bazen kibirli davrandığı görülürdü. Bir gün Necip Fazıl’a Fransa’da yayınlanan bir antolojiye Türkiye’den sadece iki şairin alındığını söylerler.Üstadın karşılığı şu olur:
-İkincisi kim?
DOMUZ ETİ YEMEM
Bir Rus generali Şeyh Şamil’in sofrada iştahlı iştahlı yemek yemesiyle dalga geçmek için:
-Beni de yemenizden korkuyorum, demesi üzerine Kafkas Kartalı şu tarihi karşılığı verir:
-Elhamdülillah ben Müslüman’ım ve dinimizde domuz eti yemek yasaktır.
ÇATIRTI
Ahmet Vefik Paşa, Paris büyükelçisi iken Fransa imparatoru Osmanlı’nın çöktüğünü ima ederek:
-Şarktan bir çatırtı duyuyorum Paşa, deyince milli değerlere düşkünlüğüyle bilinen Ahmet Vefik Paşa:
-şark buraya çok uzaktır,sesini duymanız imkansız.Duyduğunuz sesler Fransa’dan akseden seslerdir.Nitekim bu çatırtılardan ben geceleri uyuyamıyorum,der.
NECİP FAZIL’IN ÖZEL ARABASI
Necip Fazıl’a sormuşlar: “Üstad, özel arabanız yok mu?” Şair de düşünmeden cevap vermiş: “Ona en son bineceğiz.“