İsim tamlamaları konulu ders notu ve 24 slayttan oluşan İsim Tamlamaları sunumunu bu yazımızda bulabilirsiniz. İsim tamlamaları sunumunun ve ders notunun içinde test sorularına ve isim tamlamalarını metinde bulmaya yönelik etkinliklere de yer verdim. İsim tamlaması nedir, isim tamlamasına bolca örnekler, isim tamlamalarının çeşitleri, isim tamlamalarının özellikleri, isim tamlamaları etkinlikleri ve bolca test sorularını aşağıdaki ders anlatımında ve isim tamlamaları konulu sunumda bulabilirsiniz.
İsim tamlamaları slaytını ve İsim tamlamaları PDF ders notunu yazının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz.
İki veya daha fazla ismin bir araya
gelerek bir varlığı ya da kavramı anlattığı kelime gruplarıdır.
ÖRN: Kitabın sonu
ÖRN: Arabanın fiyatını
duyan alıcının gözleri fal taşı gibi açıldı.
ÖRN: Dışarı çıkınca ışığın
parlaklığı gözümü aldı.
ÖRN: Gün sonunda yazarın fikirleri tamamen değişmişti.
Tamlama ekleri şahıslara göre
değişebilir:
Ben-im kitabım
Senin kitab-ın
O-n-un kitab-ı
Biz-im kitab-ımız
Siz-in kitab-ınız
O-n-lar-ın kitap-ları
ÖRN: Okulun problemleriyle onların
eksikleri örtüşüyor
ÖRN: Benim sözüm
adam sözüdür, senin aklın buna ermez.
İsim tamlamaları üçe ayrılır:
1. Belirtili İsim Tamlaması
2. Belirtisiz İsim Tamlaması
3. Zincirleme İsim Tamlaması
Tamlayan ve tamlananın ikisinin birden
tamlama eklerini aldığı tamlamalardır.
ÖRN: Kedinin annesi, yavru kediyi yine kabul etmedi.
ÖRN: Yılların yıpratıcılığı adamın sağlığını iyiden iyiye
bozmuştu.
ÖRN: Dün tarihçinin yokluğu
bütün dershaneyi etkilemişti.
Tamlayanın ek
almadığı, tamlananın ek aldığı isim tamlamalarıdır.
ÖRN: Ders kitabı
ÖRN: Yemek masasından
kalkmadan baba fırçası yemek yazara ağır gelmişti.
ÖRN: Yol üzeri kime
rastlasa ondan bir eski dost gibi hayat tavsiyesi isterdi.
ÖRN: Geçen yıl zorluklar
ve umutsuzluklar yılı oldu, 2025 yılı size mutluluklar yılı
olsun.
Üç ya da daha fazla isimden oluşan isim
tamlamalarıdır.
ÖRN: Çiçeğin yaprağının rengi
ÖRN: Sergide resim sanatının incelikleri
katılımcıları büyüledi.
ÖRN: Çocuğun dayanılmaz soruları diğerlerinin
hassas psikolojisini etkiliyordu. (Zincirleme isim tamlaması yoktur.)
ÖRN: Evin bahçe düzenlemesi, mimarın meslek tecrübesini
yansıtmakta.
ÖRN: Çaresiz çocukların umutsuz bekleyişi yine
hüzünle bitti. (Zincirleme isim tamlaması yoktur.)
SORU-1:
(1) Bu
şairimiz, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının şair, hikâyeci, romancı, edebiyat
tarihçisi ve denemecisidir. (II) O, geniş yelpazede eserler vermiş bir
sanatçıdır. (III) Şüphesiz onun en bariz vasfı, kendisinin de kabul ettiği gibi
şair olmasıdır. (IV) Usta sanatçının şiirleri sayıca azdır. (V) Bununla
birlikte bu şiirlerin devrinin en güzel şiirlerinden olduğu gerçeği
eleştirmenlerce belirtilmiştir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangisinde ad takımı yoktur?
A) V B) III C)
I D) II E) IV
SORU-2:
Bugün(I) sanat meseleleriyle yakından
alâkadar olmuş bir zekâ(II) için artık münakaşasına olanak görülmeyen(III)
hakikatlerden biri de şiirin(IV) her türlü menfaat endişesinden uzak ve
gayesini yalnız kendinde bulan bir mükemmeliyet olmasıdır.(V)
Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden
hangisi ad tamlamasının tamlayanıdır?
A) V B) III C)
I D) II E) IV
1. Tamlayanla
tamlanan yer değiştirebilir.
ÖRN:
Şarkısını söyledik yıllar yılı baharın
ÖRN:
Piyasaya söylentisi bile yetmişti değişikliğin
ÖRN:
Birimizin derdi, hepimizin derdi sayılırdı.
ÖRN:
Sınavda soruların birçoğunu yapamayan öğrencilerin hepsi etüde
katılacak.
ÖRN:
Bunların hiçbiri mazeret sayılmaz, kimin nesi olursan ol, seni
kovacağım.
SORU-3:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı ile tamlananı yer
değiştirmiş bir isim tamlaması kullanılmıştır?
A) Parmaklarının ucu dikenli tellere ha
değdi ha değecek.
B) Hayallerin göz pınarlarında donup
kalır.
C) Birkaç kulaç ötedeki bir tahta
parçasını tutamazsın.
D) Duymak ama anlatamamak, çemberini
kıramamak kelimelerin, ne acıdır.
E) Ve deler sevgi dolu yüreğini, sevgi
bilmeyen bir kurşun.
SORU-4:
Tamlayanı kişi zamirinden oluşan isim
tamlamalarında kimi zaman tamlanana getirilen iyelik eki düşer.
Aşağıdakilerin hepsinde bu açıklamaya uygun bir kullanım
vardır?
A) Çocukluk yıllarımızda burası eski bir
demirci dükkânıydı.
B) Bazı meslekler geçen zamana
direnemeyip eskiyor.
C) Düşünceleriniz bazen sizin dışınızda
da gelişir.
D) Herkes, kendi hatasını düzeltirse
hoşgörü ortamı sağlanacaktır.
E) Sanayileşme ve betonlaşma artık bizim
köye bile gelmiş.
ÖRN:
Ülkenin, şehrin ve ailemizin sana ihtiyacı var.
ÖRN:
Sana yine çağların ve tarihin tanıklığından bahsedeceğim.
ÖRN:
Uçağın motoru, kanatları ve pervanesi kontrol edildi.
ÖRN:
Yazdığı şiirin dili, tarzı yahut biçemi şairin adına,
kimliğine göre değişecektir.
SORU-5:
İsim tamlamalarında tamlayan görevindeki
sözcük birden çok tamlanan için ortak kullanılabilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamayı örneklendiren
bir kullanım vardır?
A) Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
çalınıyor plakta.
B) Türkülerin en içlisi en hüzünlüsü
bizim aşkımızdır.
C) Delicesine sarhoş olmak en güzel
tarafı imkânsızlığın.
D) Neşeli, sağlıklı her insanda da bu
hastalık görülebilir.
E) Ümitlerimiz fırtınalı denizlerin
ortasında bir hurda teknedir şimdi.
ÖRN:
Kültürün oldukça derinlere inen kökleri,
bu fırtınanın zayıf rüzgârlarından etkilenir sanma.
ÖRN:
Göklerin sarsılmaz kartalları;
savaşın yenilgi nedir bilmeyen kahramanları, barışın
gözünü kırpmayan teminatları onlardır.
ÖRN:
Çocuğun korkusu, sınavın sonuna kadar dinmedi.
ÖRN:
Korkusu, sonuna kadar
dinmedi.
ÖRN:
Elim, ayağım yerine
geçen babası emekli olunca oğlu yerine geçti.
ETKİNLİK-1: Aşağıdaki metindeki isim
tamlamalarını bulun.
Parlak mor çizgileriyle bir masal
kitabına aitmiş gibi görünen bir balık türü; Tanzanya açıklarında, Hint
Okyanusu’nun 80 metre derinliklerinde keşfedildi. Araştırmacılar balığın göz
alıcı renklerini, Kara Panter’in ülkesi olan Wakanda halkının geleneksel
elbiseleriyle ilişkilendiriyor.
7.
ÖRN: Bizim damat,
eşi konusunda çok hassastır.
ÖRN: Bu sıkıntıyı bizim
başımıza açan senin doktordur.
ÖRN: Kitabım yok
mazeretini kabul etmeyeceğim.
ÖRN: Acemi şoför karşıya
geçilmez tabelasına çarpmış.
ETKİNLİK-2: Aşağıdaki metindeki isim
tamlamalarını bulun.
“Yazdıkların
kime hitap ediyor?” sorusuna verilmiş net bir cevabım yok. Bir iyelik ekiyle
“okurlarım” demeyi de doğrusu beni hiç okumamış olanlara bir saygısızlık olarak
değerlendiriyorum. Ancak yine de boşluğa yazdığımı söyleyemiyorum.
ÖRN: Takma isim kullanan
yazarı, cümlelerinden biri ele vermişti.
ÖRN: Kardeşlerden
sonuncusu, bütün aileyi perişan etti.
SORU-6:
Bazı isim tamlamalarında “-den”
durum eki, “-in” tamlayan ekinin görevini üstlenir.
Aşağıdakilerin hangisinde bu açıklamaya uygun bir örnek
vardır?
A) Evdeki sandalyelerden birkaçı kırıldı
diye üzülüyordu.
B) Senin bu çalışmalarını herkes gönülden
alkışlıyor.
C) Baş tacı ettiğin insanlardan yardım
alabildin mi?
D) Balkondan düşen saksı, benim için çok
değerliydi.
E) Bilgiden yoksun insanları eğitmeyi
amaç edinmişti.
DOĞRU – YANLIŞ
SORU-7
(I)
Mehmet Fuat, belli ilkelerine karşın sevgiyle yaklaşıyor konularına. (II) Bir
eksikliği, bir yanlışlığı düzeltmek isterken bile kırıcı olmamaya çalışıyor.
(III) Ama hakkı yenmiş bir olaya, bir kitaba değinirken eleştirmenliğe
yalınkılıç soyunuyor. (IV)Dergileri eleştirirken de, “Ben bütün suçu,
dergilerimizin biçiminde buluyorum.” diyor. (V) Mehmet Fuat’ın bu
düşünceleri, her olaya sınırlı bir açıdan bakma alışkanlığındandır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde isim
tamlaması vardır?
A) I ve
II B) II ve III C) III ve IV D) IV ve V E) I ve V
SORU-8
Şu
sılanın ufak tefek yolları
Ağrıdan
sızıdan tutmaz elleri
Tepeden
tırnağa şiir gülleri
Yiğidim
aslanım burda yatıyor
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A)
Belirtisiz isim tamlaması
B)
Tamlayanı düşmüş isim tamlaması
C)
Zincirleme isim tamlaması
D)
Belirtili isim tamlaması
E)
Tamlayanı ve tamlananı sıfat almış isim tamlaması
Cevap Anahtarı: 1D 2E 3D 4E 5A 6A 7D 8C
Etkinlik-1 Cevapları: masal kitabı, balık türü, Tanzanya açıkları, Hint Okyanusu’nun derinlikleri, balığın renklerini, Kara Panter’in ülkesi, Wakanda halkının elbiseleri
Etkinlik-2 Cevapları: “Yazdıkların kime hitap ediyor?” sorusu
Minimalizm, sanat ve edebiyat dünyasında sadelik ve özlülüğün ön planda olduğu bir akımdır. Bu yaklaşım, gereksizliklerden arınarak en temel unsurları ön plana çıkarır ve genellikle daha az ile daha fazlasını ifade etmeyi hedefler. Minimalizmin etkisi, sadece görsel sanatlarda değil, edebiyat dünyasında da kendini göstermiştir. Özellikle küçürek hikâye türü, bu felsefenin edebî alandaki yansımasıdır.
Minimalizm, karmaşıklıktan uzak durarak, sade ve net bir ifade tarzını benimser. Bu akımda, az malzeme ile güçlü ve etkili bir anlatım sağlanır. Görsel sanatlarda olduğu gibi edebiyatta da minimalizm, yüzeysel detaylardan ziyade, derin ve özlü bir içerik sunar. Minimalizmin amacı, izleyicinin veya okuyucunun dikkatini dağıtmadan, en önemli noktaları vurgulamaktır.
Küçürek hikâye, minimalizmin edebiyattaki bir yansımasıdır. Genellikle 750 kelimeyi geçmeyen, hatta tek cümlelik olabilen bu hikâyeler, kısa ve yoğun bir anlatım tarzı sunar. Küçürek hikâyelerde, olaylar ve karakterler genellikle sınırlıdır, ancak anlatım derin ve etkileyicidir. Bu tür, insan yaşamının küçük anlarını veya düşünsel durumları özlü bir şekilde ele alır. Türk edebiyatında Ferit Edgü’nün “İz ve Yolcu” eseri ve Tarık Dursun K.’nin “Hepsi Hikâye” kitabı, küçürek hikâye türünün önemli temsilcilerindendir.
Küçürek hikâyeler, minimalizmin özünden ilham alır. Bu tür, gereksiz detaylardan kaçınarak, ana temayı ve duyguyu kısa bir biçimde aktarır. Minimalist bir yaklaşım sergileyen küçürek hikâyelerde, anlatım dili genellikle yoğun ve imgeseldir. Örneğin, Ferit Edgü’nün eserlerinde ve Tarık Dursun K.’nin hikâyelerinde, birkaç kelime ile derin bir duygu veya durumu etkili bir şekilde ifade edebiliriz.
Minimalizm ve küçürek hikâye, modern sanat ve edebiyatın özlü yüzleridir. Minimalizm, sadelik ve derinliği bir araya getirirken, küçürek hikâye, bu felsefeyi edebi alanda yansıtarak kısa ama etkili anlatımlarla okurları derin düşüncelere yönlendirir. Her iki yaklaşım da, çağdaş sanat ve edebiyatın karmaşık dünyasında, özün ve derinliğin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Dijital minimalizm, teknolojiyi ve dijital araçları daha bilinçli ve sade bir şekilde kullanmayı hedefleyen bir yaşam tarzıdır. Bu yaklaşım, dijital dünyadaki karmaşayı azaltmayı, sadece gerçekten değerli ve ihtiyaç duyulan teknolojilere odaklanmayı amaçlar. Dijital minimalistler, sosyal medya, uygulama ve e-posta gibi araçları sınırlandırarak zamanlarını ve enerjilerini daha anlamlı ve üretken şekilde kullanmayı hedeflerler. Bu, hem dijital hem de gerçek dünyada daha dengeli ve tatmin edici bir yaşam sürmeyi sağlayabilir.
Takip ya da teşekkür için
Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇
Röportaj türü 11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konularından biridir. Bu yazıda dersin içeriğinde kullanılabilecek bir sunum ve PDF formatında ders notunu bulabilirsiniz. Yazının içeriğinde röportaj nedir, röportaj türünün özellikleri nelerdir, Cumhuriyet Dönemi’nde röportaj türü, röportaj türünde yazılan önemli eserler ve yazarları, mülakat ve röportajın ortak özellikleri, mülakat ve röportajın farkları gibi bilgileri bulabilirsiniz. Röportaj slaytını ve PDF ders notunu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz.
Takip ya da teşekkür için
Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇
11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konularından Mülakat türünün özellikleri, hazırlık süreci ve cumhuriyet öncesinde mülakat, Cumhuriyet Dönemi’nde mülakat, Türk edebiyatında mülakat türünün ilk örneği ve mülakat türüne ait önemli eserler ve yazarları ana başlıkları detaylıca ele alacağız. Mülakat türü PDF ders notu ve powerpoint sunumunu da yazının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. Kolay gelsin.
Mülakat, sanat, bilim, siyaset,
spor gibi çeşitli alanlarda tanınmış kişileri tanıtmak veya onların
düşüncelerini belirli bir konuda öğrenmek amacıyla yapılan, karşılıklı
konuşmaların yazılı metin haline getirilmesiyle oluşan, öğretici bir türdür.
Cumhuriyet Dönemi’nde gazete ve
dergilerin artmasıyla birlikte, mülakat türünde yazılan eserlerin sayısı da
artmıştır.
Bu dönemde, sanat ve siyaset
dünyasına ışık tutan birçok mülakat örneği verilmiştir.
Mülakat Türü PDF Slayt İndir
Takip ya da teşekkür için
Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇
11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konusu olan Sohbet (Söyleşi) Yazı Türü hakkında ders notu ve powerpoint slaytını yazının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz.
Sohbet yazı türü slayt ve PDF ders notu içeriğinde Sohbet (Söyleşi) yazı türüne dair detaylı bir anlatım sunarak öğretmen ve öğrenciler için faydalı bir kaynak sunmayı hedefliyoruz. Sohbet türünün özelliklerini, Cumhuriyet Öncesinde Sohbet, Cumhuriyet Dönemi’nde Sohbet, Cumhuriyet Dönemi Sohbet Yazarları gibi ara başlıklarla konu ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.
Sohbet Yazı Türü Slayt – PDF Ders Notu İndir
Takip ya da teşekkür için
Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇
ÖSYM’nin düzenlediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) içerisindeki Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testleri (AYT) arasında önemli bir yere sahip olan Türkçe dersinde cümle türleri önemli konulardan biridir. Bu yazı, Türkçe ve
derslerinde sıkça karşılaşılan konuları ele alarak cümle türlerini kapsamlı bir şekilde açıklamaktadır. Yüklemine, Dizilişine, Anlamına ve Yapısına Göre Cümleler başlıklarının altında örneklerle konu açıklanmış ve çıkmış sorularla konunun pekişmesi sağlanmıştır. Sunulan bilgiler, öğrencilerin sınavlara hazırlık sürecinde ihtiyaç duyacakları ders notlarına benzer nitelikte olup slayt veya PDF formatında kullanılmak üzere tasarlanmıştır.
Cümle Türleri Slaytını ve PDF ders notunu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan kolayca indirebilirsiniz.
Yüklemi fiil olan cümlelerdir.
Yüklemi isim ya da isim soylu bir kelime olan cümlelerdir.
2. Dizilişine Göre Cümleler
Yüklemi sonda olan cümledir.
Yüklemi sonda olmayan cümledir.
Yüklemi olmayan cümledir.
Olumsuzluk ekleri: -me, -ma, -mez, -maz, -sız, -siz
Olumsuzluk kelimeleri: değil, yok.
Herhangi bir olumsuzluk eki ya da kelimesi içermeyen cümledir.
(ikinci ve üçüncü örneklerdeki ifadeler içerik olarak olumsuz olsa da
cümlenin olumsuz olması için gereken olumsuzluk eki veya kelimesi olmadığı için
olumlu cümle sayılır.)
Olumsuzluk eki ya da olumsuzluk kelimesi içeren cümlelerdir.
Herhangi bir olumsuzluk eki veya kelimesi içermediği halde cümledeki durumun gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ifade eden cümlelerdir.
İki olumsuzluk ek ya da kelimesinin kullanıldığı ancak sonuç olarak cümledeki ifadenin gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini anlatan cümlelerdir.
Soru anlamı içeren cümlelerdir.
Yöneltildiği kişiden cevap bekleyen cümlelerdir. Yukarıdaki iki örnek de cevap beklediği için gerçek soru cümleleridir.
Yöneltildiği kişiden cevap beklemeyen soru cümleleridir. Bu cümlelerin içinde soru anlamı olduğu için sonlarına soru işareti konur.
Tek
yüklemli ve tek yargı barındıran cümlelerdir. Yargı cümlede genellikle fiilde,
fiilimside ve -isim cümlelerinde- oluş bildiren yüklemde bulunur.
İçinde
yan cümle barındıran iki yargılı cümlelerdir. Farklı şekillerde yapılırlar:
İçinde
fiilimsi geçen iki yüklemli cümlelerdir. Cümlede kaç fiilimsi varsa o kadar yan
cümle var demektir.
Dikkat: Cümlede bulunan fiilimsi yüklemin içinde olursa o cümle
girişik birleşik cümle olmaz.
Yan cümlesinde şart kipi eki -se, -sa
bulunduran cümlelerdir.
Ki bağlacı kullanılarak yapılan birleşik
cümlelerdir. Bu cümlelerde yan cümle ki bağlacından sonra gelen bölümdür.
NOT: Bazı kaynaklar ki
bağlacından dolayı bu cümle türünü aşağıda göreceğimiz Bağlı Cümle olarak kabul
etmektedir.
Tırnak içinde alıntılanarak iç içe
verilen iki cümledir. Cümle Anlamı konusunda anlatılan Doğrudan Anlatım
cümleleri bu cümlelere örnektir.
Alıntı cümle tırnak içinde
verilmeyebilir. Bu durumda iç cümleden sonra sadece virgül işareti konur.
Noktalama işaretleriyle bağlanmış iki yüklemli
cümlelerdir.
Sıralı cümlenin noktalama
işaretiyle bağlanan iki cümlesinin ortak ögesi varsa böyle sıralı cümlelere Bağımlı Sıralı Cümle, iki cümle
arasında ortak öge yoksa Bağımsız Sıralı
Cümle diyoruz.
Aşağıdaki cümlede özne (Bahar) ortak olduğu için Bağımlı sıralı
cümledir:
Aşağıdaki cümlede herhangi bir ortak öge olmadığı için cümle Bağımsız
Sıralı Cümledir.
Bağlaçlarla bağlanan iki yüklemli cümlelerdir.
Sıralı Cümleden tek farkı noktalama işaretleri yerine bağlaç kullanılmasıdır.
Bağlı cümlenin bağlaçla bağlanan
iki cümlesinin ortak ögesi varsa böyle sıralı cümlelere Bağımlı Bağlı Cümle, iki cümle arasında ortak öge yoksa Bağımsız Bağlı Cümle diyoruz.
Aşağıdaki cümlede dolaylı tümleç (ona) ortak olduğu için Bağımlı Bağlı
cümledir:
Aşağıdaki cümlede herhangi bir ortak öge olmadığı için cümle Bağımsız
Sıralı Cümledir.
(I) Çiğdemlerden sonra gök
rengindeki elbisesiyle yeni açmış sümbül görünür. (II) Gözleri yaşlı, saçları
dağınık ve hâli perişandır. (III) Güzel kokusundan sarhoşa dönen şair, ona bu
gönül okşayıcı kokuyu nereden, hangi aktardan aldığını sorar. (IV) Sümbülün
verdiği cevap çiğdemin cevabına karşılık gelmektedir. (V) Önceleri ezel bağında
henüz açılmadık bir gonca olan ve güzel kokusunu sevgilinin rüzgârından alan
sümbül, bu bahar ülkesinden hicran sahiline atılmıştır.
1. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, yüklemin türü bakımından
ötekilerden farklıdır? (2016 YGS)
A)I. B) II.
C)III. D)IV. E)V.
(I) Tasarladığım hikâye, zihnimde
cümleler ve algılar hâlinde dönüp dolaşarak gelişirken her şeyi bir kenara
bırakıp masanın başına oturmam için beni zorluyor. (II) Hikâye, bilgisayarda
bir cümle hâlinde başlanmış duruyor ve ben, zihnimin bir yanında o hikâyeyi
geliştiriyorum. (III) Masamın çekmeceleri, çantamın gözleri hatta ceplerim veya
masada karşımda duran pano, küçük kâğıtlara yazılmış notlarla doluyor bu arada.
(IV) Defalarca oturuyorum bilgisayarın başına hikâye için, yazdıklarımı
defalarca yeniden ele alıyorum. (V) Hikâye bazen tamamlanmak üzereyken çöpe
atılıyor bazen de başlangıçta tasarlanandan çok farklı bir içerik ve biçim
kazanıyor.
2. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda
verilenlerden hangisi yanlıştır? (2014
LYS)
A) I. cümle, girişik birleşik bir
cümledir.
B) II. cümle, özneleri ortak
birleşik bir cümledir.
C) III. cümle, devrik bir fiil
cümlesidir.
D) IV. cümle, sıralı bir
cümledir.
E) V. cümle, yüklemi şimdiki
zamanda çekimlenmiş kurallı bir cümledir.
(I) Almanya’nın Berlin kentinde
bir kooperatif “Devrilen Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası” başlattı.
(II) Bu kampanyaya katılmak isteyenler, fırtınadan veya yağmurdan devrilen
ağaçların gövdelerini raf şeklinde oyup bunları kaldırımlara yerleştiriyorlar.
(III) Raflara, takas edilecek kitapları koyuyorlar. (IV) Berlin halkı da
içlerinden okumak istediklerini alıp yerine kendi kitaplarından birini
bırakıyor. (V) Bu, “Eğitim İçin Sürdürülebilir Gelişme Projesi”nin bir parçası
olarak devlet tarafından desteklenen bir kampanyadır.
3. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda
verilenlerden hangisi yanlıştır? (2013 YGS)
A) I. cümle, içinde belirtisiz
nesne olan bir fiil cümlesidir.
B)II. cümle, özne ve yüklemden
oluşan kurallı bir cümledir.
C)III. cümle, nesnesi sıfat
tamlaması olan birleşik bir cümledir.
D)IV. cümle, içinde isim
tamlaması bulunan olumlu bir cümledir.
E)V. cümle, yüklemi ek eylemle
çekimlenmiş bir cümledir.
CEVAPLAR: 1B, 2B, 3B
Takip ya da teşekkür için
Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇
![]() |
Ünlü Düşmesi |
Ünlü Düşmesi ses olayı farklı yollarla
yapılır:
(Ünlü Düşmesi PDF ders notunu ders anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.)
1. İkinci hecesinde
ı,i,u,ü bulunan iki heceli bazı sözcüklerden sonra ünlü ile başlayan bir ek
getirildiği zaman kelimenin ikinci hecesindeki ı,i,u,ü düşer.
akıl-ım…… aklım fikir-i……
fikrim
omuz-um…… omzum burun-u….. burnu
resim-e….. resme şekil-imiz….şeklimiz
ağız-ım….. ağzım devir-imizde….. devrimizde
2. İkinci hecesinde
ı,i,u,ü bulunan iki heceli bazı sözcükler olmak, etmek kelimeleriyle birleşik
fiil oluşturduğu zaman kelimenin ikinci hecesindeki ı,i,u,ü düşer.
devir etmek……. devretmek kayıt
etmek…… kaydetmek kahır olmak….
kahrolmak
kayıp olmak….. kaybolmak sabır
etmek….. sabretmek zehir etmek……
zehretmek
3. Bazı isimlerden
kelime türetilirken ünlü düşmesi gerçekleşir.
kıvır-ım….. kıvrım çevir-e….
çevre beniz-e-mek….
benzemek ayır-ıntı…. ayrıntı
uyu-ku…. uyku sarı-ar….
sararmak içeri-le…. içerlemek yumurta-la…. yumurtlamak
koku-la…. koklamak sızı-la….
sızlamak yalın-ız… yalnız yanıl-ış…. yanlış
kavuş-ak…. kavşak sıyır-ıl….
sıyrılmak oyun-a…. oynamak öğren-ici… öğrenci
4. Bazı birleşik kelimeler
birleşirken de ünlü düşmesi meydana gelmiştir.
ne+asıl… nasıl ne+için….
niçin kayın+ana…. kaynana kahve+altı…. kahvaltı
Cuma+ertesi…. cumartesi Pazar+ertesi….
pazartesi bu+arada…. burada
şu+arada…. şurada o+arada….
orada sütlü+aş…. sütlaç
Ek-fiilde ve ile
kelimesinin birleşmesinde de ünlü düşmesi vardır.
gelmiş-idi… gelmişti öğrenci-idi…
öğrenciydi biliyor-imiş…
biliyormuş
zengin-imiş… zenginmiş okuyacak-ise… okuyacaksa
benim-ile… benimle ailesi-ile…
ailesiyle
Not: İkilemelerde
ünlü düşmesi uygulanmaz.
omuz omuza devirden
devire ağız
ağıza burun buruna, koyun koyuna, nesilden nesile, oğuldan oğula, şehirden şehire
Not: Özel isimlerde
de ünlü düşmesi uygulanmaz.
Örnek: Ömür’ün kardeşi Gönül’ün bir oğlu olmuş.
Yanlış yazılarak ünlü
düşmesi uygulanan bazı kelimelerde ünlü düşmesi uygulanmaz.
avuç-unu… avucunu hatır-ı….
hatırı duyuruldu buyurun
Hece ölçüsüyle yazılan
şiirlerde şair bazen hece sayısını ayarlamak için ünlü düşmesi yapar.
Güzelliğin on par’etmez. (para etmez) Karac’oğlan der
ki yol büke büke (Karacaoğlan)
(I) Çevresi büyük
bir piknik alanı olarak düzenlenip halka açılan Mogan Gölü’nün kuşların kuluçka
ve yavrulamasına (II) ayrılan doğal park (III) kısmında (IV) kıvrımlı ahşap
yayla (V) yolları ve kuş gözlemevleri yapılmış.
1. Bu cümledeki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü düşmesi yoktur? (2016)
A)I. B)II. C)III.
D)IV. E)V
Ben, sisi zihnin bazı hâllerine
(I) benzetirim. Sis içindeyken sanki başka bir dünyada, başka bir
nizam içinde (II) oynayan muhayyilem, beni daima şaşırtır.
Kimi zaman temel karakterler üzerinde kalıp (III) ayrıntılardan uzaklaşmanın
mutluluğunu yaşarım. Kimi zaman da zihnim ayrıntılara dalıp (IV) çevreyi kolaçan
etmeye başlar. Birkaç gündür İstanbul’un üstünü bütünüyle örten sis de zihnim
gibi oyunlar oynuyor ve görülen, (V) işitilen her şeyi farklı
bir şekle sokuyor.
2.Bu parçadaki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü düşmesi yoktur? (2018)
A)I. B)II. C)III.
D)IV. E)V
CEVAPLAR: 1-E, 2-E
Ünlü Düşmesi PDF Ders Notu İndir
indir: 🔗Ünlü Düşmesi PDF Ders Notu
Yapısına göre sözcükler üç grupta incelenir:
Yapım eki almamış sözcüktür. Çekim eki alması sözcüğün basit veya türemiş olmasını etkilemez.
ÖRNEK:
Yapım eki almış sözcüktür. Yapım eki alan sözcüğe gövde denir. Gövdeye bir yapım eki daha eklenirse sözcük gövdeden türetilmiş olur.
ÖRNEK:
İki sözcüğün bir araya gelerek yeni bir sözcük oluşturmasıyla elde edilir.
ÖRNEK:
kızıl+ay… Kızılay Antep+Fıstık….antepfıstığı
Birleşik sözcükler farklı yollarla yapılır:
Birleşik sözcüklerin oluşumunda bazen ses olayları yaşanır:
Birleşik sözcükler oluşumunda sözcüğü oluşturan sözcükler anlam değişmeleri yaşayabilirler. Birleşmeden önceki anlamıyla birleşik sözcük oluştuktan sonraki anlamı farklılaşabilir:
Sözcük Yapısı alt başlıklarından biri olan YAPISINA GÖRE SÖZCÜKLER konusundasınız. Diğer Sözcük Yapısı konularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. Ayrıca bütün Sözcük Yapısı konusuyla ilgili SLAYT ve PDF ders notuna SÖZCÜK YAPISI başlığından ulaşabilirsiniz.
Yeni sözcük türeten eklerdir. Eklendiği sözcüğün anlamını, bazı durumlarda türünü değiştiren eklerdir.
Yapım ekleri dörde ayrılır:
Farklı birçok yapım eki vardır. Hepsini ezberlemeye çalışmak yerine yapım eklerinin işlevini bilmek ve buna göre ekin hangi çeşit yapım olduğunu bulmak daha doğrudur. Köke ve ek aldıktan sonraki haline bakarak ekin çeşidini belirleriz.
ÖRNEKLER:
Cümledeki yapım eklerini bulalım:
(Cevaplar yazının sonunda verilmiştir.)
ÇIKMIŞ SORU-1 (2018 TYT)
Sosyalleşme (I) süreci; gittikçe yoğunlaşan kontrol, yön verme ve biçimlendirme etkisiyle doğal bir (II) varlık olan insanı; uygar, kanunlara (III) saygılı, diğer insanların hak ve sorumluluklarını hesaba katan, (IV) kendinden emin, sakin, mutlu, mesleki (V) yeterliğe sahip bireyler hâline getirir.
Bu parçada altı çizili sözcüklerden hangisi yapım eki almamıştır?
A) I B) II C) III D)IV E)V
ÇIKMIŞ SORU-2 (2017 YGS)
Edebiyat-estetik bağlantısı (I) üzerinde duran Tanpınar, gençlik yıllarından (II) hayatının sonuna (III) kadar denilebilir ki yalnız güzel eserleri önemsemiş(IV), onlardan(V) daha üstün bir değerin varlığını tanımamıştır.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangileri hem yapım hem de çekim eki almıştır?
A) I ve II B) I ve IV C) II ve IV D) III ve V E) IV ve V
ÖRNEKLERİN CEVAPLARI
TESTLERİN CEVAPLARI:
Soru-1-D
Soru-2-B
Sözcük Yapısı alt başlıklarından biri olan YAPIM EKİ ve ÇEŞİTLERİ konusundasınız. Diğer Sözcük Yapısı konularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. Ayrıca bütün Sözcük Yapısı konusuyla ilgili SLAYT ve PDF ders notuna SÖZCÜK YAPISI başlığından ulaşabilirsiniz.
Eklendiği sözcüğün cümlede kullanılmasını sağlayan eklerdir. Sözcüğün anlamını değiştirmezler.
Çekim ekleri ikiye ayrılır:
-ler, -lar ekidir. Bu ekin isim çekim eki olması için isme eklenmesi gerekir.
ÖRN:
Yıllardır ağlayan bu gözler
Hasretle yolunu gözler
Şiirin ikinci mısraındaki gözler sözcüğü çoğul eki almamıştır. Sözcüğün eklerine ayrımı göz-le-r şeklindedir. Bu şekildeki sorulara dikkat etmeliyiz.
ÖRN: “Köşede beni bekleyen arkadaşımdan bize gelmesini istedim.” cümlesindeki ad durum eklerini bulun.
CEVAP: Köşe-de, ben-i, arkadaşım-dan, biz-e, gelmesin-i
Eklendiği sözcüğün kime aitlik olduğu anlamını katan eklerdir. İye, sahip demektir.
İyelik ekleri nelerdir?
ÖRN: “Ödevimiz defterimde yazılıydı.” cümlesindeki iyelik eklerini gösterin?
Ödev-imiz, defter-im-de
“Uçağı kaçırınca toplantısı iptal oldu.” cümlesindeki iyelik eklerini gösterin?
Toplantı-s-ı (Uçak-ı belirtme durum ekidir.)
“Üslubu onu tanımayanlara yeniydi.” cümlesindeki iyelik eklerini gösterin?
Üslup-u (o-n-u belirtme d.e.)
NOT: 3.Tekil şahıs iyelik eki ile belirtme durum eki karıştırılmaktadır. Karıştırmamak için sözcüğün önüne onu sözcüğü getirilmelidir. Anlam bozulmuyorsa iyelik ekidir.
İsim tamlaması oluşturan sözcüklerin aldığı eklerdir. Tamlayanın aldığı eke tamlayan eki ya da ilgi eki, tamlananın aldığı eke tamlanan eki ya da iyelik eki denir.
ÖRN:
Ev-in(Tamlayan eki-İlgi Eki) kapı-sı (Tamlanan eki-iyelik eki)
Akşam şehrin sokaklarında yağmurun kokusu hakimdi.
Şehr-in (Tlanan e.) sokak-ları-nda (tlayan e.)
Yağmur-un (Tlanan e.) koku-su (tlayan e.)
İsme eklenerek soru anlamı katan ektir. –mı, -mi, -mu, -mü ekidir. Soru eki isme eklenirse isim çekim eki, fiile eklenirse fiil çekim eki olur.
ÖRN: Buradan insan mı çıkar tabut mu?
ile sözcüğünün ek olarak sözcüğe gelmesiyle olur. Cümleye kattığı anlamlar sorulabilir.
ÖRN:
Ankara’ya uçakla gitti. (araç anlamı)
Ankara’ya dayısıyla gitti. (birlikte anlamı)
Öğretmenle konuştum. (karşılıklı anlamı)
Yolda telaşla yürüdüm. (durum anlamı)
İsmi yüklem yapmak için kullanılan ektir. Fiil çekim eklerinde anlatılacak olan şahıs eklerinin isme eklenen şekilleridir.
ÖRN: Bütün çocuklar çiçektirler ama okulumuzun çocukları bozkırda açan güldürler.
çocuk-lar (çoğul eki), çiçek-tirler (ek-fiil eki), çocuk-lar-ı (iyelik eki), gül-dürler (ek-fiil eki)
Gel-di, gel-miş, geli-yor, gel-ecek, gel-ir
Gel-meli, gel-se, gel-e,
Fiilin kimin tarafından gerçekleştirildiği anlamı taşıyan eklerdir.
Kip eki almış bir fiile ikinci kip eki olarak eklenip basit zamanlı bu fiilleri birleşik zamanlı fiil yapan eklerdir.
Gördüy-dü
Görmüş-tü
Görüyor-du
Görecek-ti
Görür-dü
Görmeliy-di
Görsey-di
Görey-di
Sözcük Yapısı alt başlıklarından biri olan ÇEKİM EKİ ve ÇEŞİTLERİ konusundasınız. Diğer Sözcük Yapısı konularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. Ayrıca bütün Sözcük Yapısı konusuyla ilgili SLAYT ve PDF ders notuna SÖZCÜK YAPISI başlığından ulaşabilirsiniz.
Bir sözcüğün anlamlı en küçük
parçasıdır. Bir sözcüğü bulmak için aldığı bütün ekleri atmak gerekir.
ÖRNEK: akıllıca sözcüğünün kökünü bulalım:
akıllı-ca
akıl-lı
akıl köktür.
Ak-ıl şeklinde bölemem. Çünkü arada anlam bağı yoktur. Ak başka bir sözcüktür.
İSİM KÖKÜ FİİL KÖKÜ
Eğer köke –mek, -mak mastar ekini
getirebilirsem fiil kökü, getiremezsem isim köküdür.
ÖRN:
Hem isim hem fiil kökü alarak kullanılan
köklerdir. İsim ve fiil kökü olarak kullanılan kökler arasında anlam bağı
vardır.
tat- hem isim hem fiil köküdür.
«Yemeğin tadı» dersem isim kökü olur. «Yemekten tattım.» dersem fiil kökü olur.
eski-… hem isim hem fiil köküdür. «Eski elbise» dersem isim kökü olur.
«Elbisem eskidi.» dersem fiil kökü olur.
boya-, barış-, savaş-, ekşi-, damla-,
güreş-, yama-, yasa-…
gibi birçok örnek verilebilir.
Sesteş sözcüklerin köklerdir. İsim
ve fiil kökü olarak kullanılan kökler arasında anlam bağı yoktur.
gül- hem isim hem fiil köküdür. «Gülün
kokusu» dersem isim kökü olur. «Bize güldü.» dersem fiil kökü olur. Ancak iki
kökün anlamları farklıdır.
at-… hem isim hem fiil köküdür. «Atı eğerledi.» dersem isim kökü olur. «Çöpe
attı.» dersem fiil kökü olur. Ancak iki kökün anlamları farklıdır.
yan-, al-, yaz-, kır-, yol-, taş-, an- gibi birçok örnek verilebilir.
Tabiat taklidi sesler olan
yansımaları oluşturan köklerdir.
ÖRN:
ÇIKMIŞ SORU-1:
2018 YGS
Gelecekteki bilişsel sistemlerin
çevreyle (I) etkileşim hâlinde olması bekleniyor. Canlı
organizmaların sinir sistemlerinden (II) esinlenerek geliştirilen
bu mekanizmaların en önemli özelliği, klasik (III) işlemcilerin aksine
hafıza ve işlemci birimlerinin bir arada olmasıdır. İnsan beynine benzer
(IV) biçimde çalışan elektronik cihazlar henüz tasarlanmamış
olsa da yakın zamanda bu konuda önemli gelişmeler (V) yaşanması bekleniyor.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri isim kökünden türemiştir?
A) I ve II B)
I ve III C) II ve
IV D)
III ve V E)IV ve V
ÇIKMIŞ SORU-2: 2015 YGS
Altmış bin yıl önce Afrika’dan yola
çıkan insanlar, durmadan ilerleyerek dünyanın dört bir yanına (I) yerleşmişlerdi. Bu
(II) ilerleyişleri ve gittikleri mesafe; iklime, nüfus
(III) baskılarına, tekne ve diğer teknolojik icatlara bağlıydı.
(IV) Yolculuklarını (V) hızlandıran etkenler
arasında elle tutulamayanlar da vardı: hayal gücü, adaptasyon ve bir sonraki
tepenin ardında ne olduğuna dair merak.
Bu parçadaki numaralanmış
sözcüklerden hangisinin kökü ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV.
E) V.
SORULARIN CEVAPLARI
1. D
2. C
Sözcük Yapısı alt başlıklarından biri olan KÖK NEDİR ve ÇEŞİTLERİ konusundasınız. Diğer Sözcük Yapısı konularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. Ayrıca bütün Sözcük Yapısı konusuyla ilgili SLAYT ve PDF ders notuna SÖZCÜK YAPISI başlığından ulaşabilirsiniz.
Cümlede Anlam konusunun alt başlıklarından biri de Anlatımına Göre Cümlelerdir. Anlatımına Göre Cümleler konu anlatımında öznel-nesnel cümle, doğrudan-dolaylı anlatım, içerik-üslup, tanım cümlesi ve karşılaştırma cümlesi başlıklarını bulabilirsiniz. Konu anlatımı bol örnekler, test soruları ve bir de etkinlikle zenginleştirilmiştir.
Kolay gelsin.
1.
Öznel Anlatım
2.
Nesnel Anlatım
3.
Doğrudan Anlatım
4.
Dolaylı Anlatım
5.
İçerik (Konu-Muhteva)
6.
Üslup (Biçem)
7.
Tanım Cümlesi
8.
Karşılaştırma Cümlesi
Doğruluğu
ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen, kişisel duygu ve düşüncelere yer verilen,
farklı yorumlara açık olan ve kanıtlanamayan yargılardır. Öznel anlatımlı
cümleler “bence”, “bana göre” anlamı taşır.
ÖRN:
· Vizyonda fırtınalar koparan
Ayla filmi, Türk sinemasının şaheserlerinden biri oldu.
· Yaşar Kemal’in İnce Memed romanında hiçbir sıradanlık bulamazsınız.
· Yazarın çocukluk anılarını
anlattığı bu kitap, ilgi çekici bir niteliğe sahiptir.
· Dev çınar ağacının
gölgesindeki kahve bu evlerle birlikte meydanı süslüyor.
Doğruluğu
ve yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, kişisel duygu ve düşüncelere yer vermeyen,
kanıtlanabilen yargılardır.
ÖRN: Gerçek bir olaydan esinlenen ve 2017 yapımı
olan Ayla filmi, Kore Savaşı’nda görev alan bir Türk askerinin yaşadıklarını
anlatır.
· Yaşar Kemal, İnce Memed
romanında Çukurova’daki toprak sorunlarını işlemiştir.
· Yahya Kemal “Ok” dışındaki
bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
NOT: Genelde nesnel
ifadelerin olduğu bir cümlede en küçük bir öznel ifade bütün cümleyi öznel
ifadeye çevirir.
•
Ferhat ile Şirin adlı bu müzikal oyun ilk defa 20 Mayıs 1981’de Ankara
Devlet Opera ve Balesinde bin sanatsever önünde başarıyla sahnelendi.
SORU-1: Aşağıdaki cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik
açısından diğerlerinden farklıdır?
A)
Sanatın kimin için yapılması gerektiği sanatçılar ve sanat eleştirmenleri arasında
tartışma konusudur.
B)
Fildişi kule edebiyatı yapan, halka dayanmayan ve halkın sorunlarıyla
ilgilenmeyen sanat yapıtının bir değeri yoktur.
C)
Sanatın estetik boyutu, sanatın yararlı olmak boyutunu yok ediyorsa orada sanat
eseri de yok olur.
D)
Gelenek bağı taşımayan sanat yapıtının kalıcılığı yakalaması zordur.
E)
Bir yazının ya da şiirin sanat katına çıkmasını sağlayan şey imgeli ve
çağrışımlı bir dile sahip olmasıdır.
Başkasına
ait görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratmadan, söyleyenin ağzından
çıktığı biçimde üçüncü bir kişiye aktarmaktır. Aktarım cümlesi, ya tırnak içine
alınır ya da sözün bittiği yere virgül konur.
ÖRN:
• Takımın kaptanı “Önümüzdeki haftalarda tekrar zirveye çıkacağız.”
dedi.
•
Bozkırın Tezenesi konserinde “Saygısızlık olmasın, ceketimi çıkarabilir
miyim?” dedi.
•
Sait Faik Abasıyanık bir yazısında her şey bir insanı sevmekle başlar,
diyor.
Başkasına
ait bir sözü, aktarıcının kendi söyleyişine göre değiştirerek üçüncü bir kişiye
aktarmasıdır. Yargı, çoğunlukla “-dığını söyledi, belirtti, açıkladı”
gibi ifadelerle tamamlanır.
ÖRN: Eleştirmen, Ahmet Haşim’in şiirlerinde
imgesel bir anlatım olduğunu söylüyor.
•
Köşe yazısında, Nobel Ödülü kazanan Orhan Pamuk’u arayıp kutladığını
belirtiyor.
•
Yetkililer, tren kazasında yirmi kişinin yaralandığını bildirdi.
SORU-2: Aşağıdaki cümlelerden hangisi
dolaylı anlatıma örnek olabilir?
A)
Katılımcılara, “Ne tür kitaplar okuyorsunuz?” diye sorduk.
B)
Öğretmen: “Yarın, herkes erken gelsin.” dedi.
C)
Ahmet Haşim, şiirin sözden ziyade musikiye yakın olduğunu belirtmiştir.
D)
İşten çıkınca bir yerde oturacağız, istersen sen de gel.
E)
Şiir okumak ruhu aydınlatır, derdi bize sürekli.
Bir yapıtta üzerinde durulan duygu ve düşüncelerin bütünüdür. “Ne
anlatılmış? Neyden söz edilmiş?” sorularının cevabıdır.
ÖRN: Kelebeğin Rüyası filminde
genç yaşta ölen iki şairin yaşamıyla birlikte Behçet Necatigil’in bazı
yönlerini de bulabilirsiniz.
•
Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirlerinde karşınıza en çok çıkan tema
“yalnızlık ve ölüm” dür.
•
Dünyada ve Türkiye’de başlangıcından bugüne kadar tiyatro tarihinde
önemini koruyan beş yüze yakın kişiyle ilgili bilgiler veriliyor bu antolojide.
•
Öykülerimde yeri geldikçe toplumsal konulara değinmekten kaçınmam.
•
Romanda anlatılanlar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçiyor.
Sanatçının duygu ve düşüncelerini anlatırken tercih ettiği anlatım tarzıdır.
Anlatımın yalın, süslü, açık, duru, akıcı, doğal oluşudur. Yazar, “Nasıl anlatıyor?” sorusunun cevabını içerir.
ÖRN: •
Sabahattin Ali, romanlarında
kahramanlarının öyküsünü akıcı bir dille anlatmıştır.
•
Yazarın soyut anlatımı ve uzun cümle merakı yapıtını tozlu ratlara
mahkum etmiştir.
•
Kullandığı imgeler ve söz oyunlarına dayalı dili, şiiri tekdüzelikten
kurtarmıştır.
•
Anlatımında günlük konuşma dilinin inceliklerinden ustaca yararlanarak
kısa ve yoğun cümleler kurmaya özen gösteriyor.
•
Yazar neyi anlatacağını değil nasıl anlatacağını bilen kişidir.
•
Bir yazar bir şeyi söylemeyi seçtiği için değil onu belli bir biçimde
söylemeyi seçtiği için yazardır.
•
Doğup büyüdüğü Trakya yöresinin yerel sözcüklerini de özgün bir biçimde
kullanır ama bunu yaparken yadırgatıcı olmaktan kaçınır, hiçbir zaman yapaylığa
düşmez.
ETKİNLİK: Aşağıdaki cümlelerin
içerik-üslup cümlesi olduğunu belirleyin.
SORU-3: (I) Uzun süredir öykülerini
dergilerde izlediğimiz Esra Demirci’nin ilk öykü kitabı “Kıyı” Hece Yayınları
arasından çıktı. (II) Esra Demirci, öykülerinde incelikli insanların kırılgan
dünyasına eğilirken hayatı anlamlandırma çabaları, yalnızlık ve acı üzerinde
yoğunlaşıyor. (III) İnsanlar arasındaki iletişimsizliği, yabancılaşmayı öne çıkarıp
bu kopuşun perde arkasını tartışıyor. (IV) Acı ve dokunaklı hayat hikâyelerini
ironinin gücünden yararlanarak hafifletip yumuşatıyor. (V) Seçilmiş, yerli yerine
konmuş sözcüklerin yalın ama basit olmayan birlikteliğinden besleniyor.
Bu parçadaki numaralanmış
cümlelerin hangisinde üslupla ilgili saptamalar yapılmıştır?
A)Yalnız II B) Yalnız V C) I ve
II D) II ve IV E) IV ve V
Bir varlığın,
bir nesnenin ya da kavramın kendine özgü, ayırıcı özelliklerinin
açıklanmasıdır. “…. nedir? sorusunun yanıtıdır.
ÖRN: Değerler eğitimi, kendi kültürümüzü, inancımızı öğrenip davranışa aktarmaktır.
· Edebî metin, duygu ve
düşüncelerin estetik bir yapı içinde söylenmesi ve yazılması ile oluşan
edebiyat ürünlerine denir.
· Edebiyat türlerinden biriyle
kaleme alınmış, sanat değeri taşıyan eserlerin her birine edebiyat eseri denir.
· Deneme; yazarın,
düşüncelerini kendisiyle sohbet ediyormuş gibi anlattığı, çok etkileyici yazı
türüdür. (öznel tanım cümlesi)
· Lirik şiir akıldan çok düş
gücüne, düşünceden çok duyguya yaslanır. (Tanım cümlesi değil.)
· Lirik şiir akıldan çok düş
gücüne, düşünceden çok duyguya yaslanan şiirdir. (Tanım cümlesidir.)
SORU-4: (I) Birbirleriyle taban
tabana zıt iki hakikatin bir arada yaşandığı durumlar vardır. (II)
İstatistiklere göre her yıl yükselen bir tutkuyla gençlerimiz kitap okuyor,
yine istatistiklere göre memleket insanı, özellikle gençlerimiz, okuduğunu
anlamaktan ve yorumlamaktan aciz. (III) İşte birbirleriyle böylesine zıt iki
gerçeğin aynı anda, aynı kişilerde bulunmasıdır çifte hakikat yani “düalite”. (IV)
Bu düalitenin teolojik (dinî) gerçeklikle felsefi gerçekliğin farklılığı ile
bir ilgisi bulunmamaktadır. (V) George Orwell’in 1984 romanındaki “çifte
düşünce” ile bu düaliteyi biraz olsun anlamlandırabiliriz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir tanımlama
yapılmıştır?
A)
I B) II C) III D) IV E) V
Birden
çok varlığın ya da kavramın benzer veya farklılıklarından yararlanarak yapılan kıyaslamadır.
Bu tip cümlelerde “daha, kadar, en…” gibi sözcüklere yer verilir.
Karşılaştırma en çok
sorulan kavramlar arasında yer alır. Ayrıca paragraflarda bir düşünceyi geliştirme
yolu olarak da sorulur.
ÖRN: Kıraç, bir zamanlar söylediği şarkılardan çok yaptığı dizi müzikleriyle biliniyordu.
· Beş Hececiler, milli konulara
yönelirken Yedi Meşaleciler bireyselliğe önem verdiler.
· İki satırlık bir konuşma bir
karakteri on sayfalık betimlemeden daha iyi çizebilir.
· Sınavda en yüksek puanı Yeliz
almıştı.
· Genç şairler şiiri öğrenme,
yaşlı şairler ise öğretme çabasındadır.
· Kılıçtan keskin bir dili
vardı.
· Ne yaptığımız, nasıl
yaptığımız üzerinde; yazarken az, yazdıktan sonra daha çok düşünürüz.
· Öykü, romana göre daha özlü
bir anlatıma sahiptir.
· Önceki romanlarında olaylar
geçmiş dönemlerde cereyan ediyordu oysa bu romanında olaylar günümüzde meydana
geliyor.
SORU-5: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde karşılaştırma
yoktur?
A)
Bir öğretmeni, öğrenmek isteyen öğrenciler daha az yorar; bu öğrenciler,
öğretmene çalışma enerjisi verir.
B)
Bir insanın kişiliğini, en fazla severek okuduğu kitaplar oluşturur.
C)
Yalnızlık ve yaşlılık, taşıdıkça ağırlaşan ve yorgunluk veren bir yük kadar ağır
gelir insana.
D)
Bazı yazarlar, kafasında gezinenlerin hıncını okuyucudan çıkarırken bazıları
bunu sadece kendine yöneltir.
E)
“Felaketzedeler Evi” unutulmaya yüz tutmuş bir yazarı, okurla buluşturan
otobiyografik bir roman olması bakımından önemli.
CEVAPLAR:
1-A
2-C
3-E
4-C
5-E
ETKİNLİK CEVAPLARI
1-ÜSLUP
2-İÇERİK
3-ÜSLUP
4-ÜSLUP
5-İÇERİK
6-İÇERİK
7-ÜSLUP
8-ÜSLUP
9-ÜSLUP
10-İÇERİK
11-İÇERİK
Cümlede Anlam konusunun önemli bir alt başlığı Cümledeki Anlam İlişkileridir. Cümlede Anlam İlişkilerinden hemen her sene bir soru sorulmaktadır. Konunun alt başlıkları ise şöyle: Neden-Sonuç Cümleleri, Amaç-Sonuç Cümleleri, Koşul-Sonuç Cümleleri ve Karşıt Durumların Bir Arada Verildiği Cümleler. Konular sınava yönelik açıklamalar ve bolca örneklerle ayrıntılı açıklanmıştır. Yine gerek çıkmış sorular gerek anlaşılır test sorularıyla pekiştirilmiştir. TYT yolunda adaylara yardımcı olacağına inanıyorum. Konu anlatımında yer alan testlerin cevapları anlatımın sonunda verilmiştir. Herkese kolay gelsin.
Cümledeki sonucun nedeniyle birlikte verildiği cümlelerdir. Niçin, neden sorularını sorduğumuzda cevap alabiliyorsak o cümlede yargı, gerekçesi ile verilmiştir. Neden-sonuç cümlelerinde “için, -den dolayı, -den ötürü, çünkü, yüzünden, nedeniyle, diye, ki, zira” gibi kelimelere ve “-dığından, -yle(ile), -dan, -ınca” gibi ek ve ifadelere yer verilebilir.
ÖRN:
SORU-1 (2017-YGS) (I) Öğrenmeyi öğrenme adı verilen sürecin temeli, merakla ve merak edilen şeyi tecrübe etmekle başlar. (II) Farklı yaş gruplarındaki kişilerin ilgi duydukları şeyler değiştiğinden edindikleri bilgilerle onlara ulaşma yolları da farklılık gösterir. (III) Örneğin çocukların oynayarak, dokunarak ulaştıkları yeni bilgiler belleklerinden kolay kolay silinmez. (IV) Yetişkinlikteki kalıcı bilgiler ise görerek, okuyarak, araştırarak kazanılır. (V) Fakat bu iki öğrenme düzeyinde dikkati çeken ortak yön, merak ve keşfetme arzusudur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
SORU-2: (1) Pek çok yeni deneyimle dopdolu olan ergenlik döneminde gençler aileleriyle sık sık karşı karşıya gelir. (II) Meslek seçimi açısından önemli olan üniversite sınavı bu döneme denk gelir. (III) Anne babanın da genç için kaygı duyduğu dönem de bu dönemdir. (IV) Bu hassas dönemin çoğu zaman tartışmaların nedeni olduğu bilinir. (V) Ailenin, çocuklarının geleceklerini kurma kaygısı, gençlere kontrolsüz yüklenmelerini doğurmaktadır.
Numaralanmış cümlelerden hangisinde bir yargı gerekçesiyle birlikte verilmiştir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Amaç, ulaşılmak istenen sonuç, maksat demektir. Bir eylemin hangi amaçla gerçekleştiğini bildiren cümlelerde amaç-sonuç ilişkisi vardır. Amaç-sonuç ilişkisi “mek için, -mek üzere, diye” edatlarıyla da yapılabilir.
ÖRN:
NOT: Amaç-sonuç cümlelerini, neden-sonuç cümlelerinden ayırmak için yükleme “hangi amaçla” veya “hangi nedenle” soruları yöneltilir. Bu cümlelerde de görüldüğü gibi amaç geleceğe yönelik, neden ise geçmişe yöneliktir.
✓Sınavı kazanmak için kursa kaydoldu.
• (amaç) † Hangi amaçla kaydoldu?
✓Sınavı kazanamadığı için kursa kaydoldu.
• (neden) † Hangi nedenle kaydoldu?
SORU-3: Aşağıdakilerin hangisinde “için” sözcüğü cümleye farklı bir anlam katmıştır?
A) İyi bir planlama yaptığı için sorun yaşamadı.
B) Konsere katılmak için İstanbul’a gittiler.
C) Her şeyin daha güzel olması için çalışıyorum.
D) İçine sinen bir elbise bulmak için mağazaları dolaşıyor.
E) Sinirlenmemek için elimden geleni yapıyorum.
Bir yargının, olayın, durumun ortaya çıkmasının kendinden önce gerçekleşen başka bir yargıya bağlı olduğunu bildiren cümlelerde görülür. “Hangi koşulla” sorusuna cevap verirler. Koşul cümleleri “ise, -se” eki; “üzere, yeter ki, ama, takdirde” sözcükleri; “-dıkça, -madan, -dığından, -maksızın, ” zarf fiil ekleriyle oluşturulabilir.
ÖRN:
SORU-4: (1) Sanat, para kazanmak için girilecek bir yol değildir. (II) Sanat, hayatı daha çekilir kılmanın insani bir yoludur. (III) Bir sanat dalına kendinizi adadığınızda ruhunuz cennet aşkıyla yücelecektir. (IV) Hikâyeler anlatın, bir arkadaşınıza kötü bile olsa bir şiir yazın. (V)Karşılığında muazzam bir ödül alacak, bir şey yaratmış olacaksınız.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde koşul – sonuç anlamı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
SORU-5: “Kumsalı kaybetmeye cesaret etmeden yeni denizler keşfetmek mümkün değildir.” Bu cümlede iki yargı arasındaki anlam ilişkisinin benzeri aşağıdakilerden hangisinde bulunmaktadır?
A) Beylik sözleri sanat diye sunması, onun değerini düşürüyordu.
B) Kendini yinelemekten çok korktuğu için fazla şiir yazmıyordu.
C) “Arap’ın İntikamı” adıyla sahnelenen “Othello” kıskanç bir kocanın acıklı hâlini anlatır.
D) Akıl tarlasına bilgi tohumunu ekmedikçe bilgelik yolunda ilerleyemeyiz.
E) Seni bulabilmek için kendimi kaybetmeye, kendimden geçmeye razıyım.
Zıt duyguları, durumları özellikleri bir arada veren cümlelerdir. Bu cümlelerde karşıt kelimeler kullanılmak zorunluluğu yoktur.
ÖRN:
1-B
2-E
3-A
4-C
5-D
Cümle Anlamı konusunun önemli bir bölümünü Cümle Yorumlama oluşturmaktadır. Her sene 4-5 soru sorulan cümle anlamından bir bazen ikisi cümle yorumlama sorularından gelmektedir. Aşağıdaki ders notunda cümle yorumlama beş alt başlıkta işlenmiştir.
Cümlenin konusu, cümlenin ana düşüncesi, eş veya yakın anlamlı cümleler, karşıt anlamlı cümleler ve cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı alt başlıkları yer almaktadır. Başka kaynaklarda bazı eklemeler veya çıkartmalar yapılmış olsa da ana konu bu şekilde verilmiştir.Cümle yorumlama konusu birçok örnekle ayrıntılı açıklanmıştır. Yine test soruları ve çıkmış sorularla pekiştirilme için desteklenmiştir. Her türlü kullanım için hazır durumdadır. Kolay gelsin.
Cümlenin
üzerinde söylendiği kavram, cümlenin konusunu oluşturur. Konu çoğu zaman iki üç
sözcükle ifade edilir. “Cümlede neden
bahsediliyor?” sorusu bize cümlenin konusunu verir.
ÖRN:
· Bir şairin
önemi, hakkında yazılan yazıların, yapılan incelemelerin sayısıyla ve de
şiirlerinin herkesçe bilinmesiyle ölçülür. (Konu: Şairin öneminin ölçüsü)
· Bugün bize
hayatımızı devam ettirebilmemiz için büyük olanaklar sağlayan çevreyi
korumazsak, yarın ki nesillere bizden öncekilerin bize sunduğu gibi güzel bir
dünya bırakamayız. (Çevrenin Önemi)
· İnsan günlük
hayatında ne yaşarsa yaşasın, temel ihtiyaçlarını yerine getirmeyi unutmadığı
gibi, kitap okumayı da unutmamalıdır. ( Okumanın İhtiyaç Görülmesi)
· Teknoloji
yaşamımızın her alanında bizimle beraber fakat onu çocuklarımızın her anını
değerlendirme biçimi olarak kullanmamalıyız. (Teknoloji Kullanımının Gerekliliği)
· Tiyatro
eleştirmeni, izlediği oyunun en çarpıcı, en belirleyici yönlerini yakalayıp
belgeler. (Eleştirmenin Görevi)
· İnsan bazı
şeyleri söylediği için değil, onları belli bir biçimde söylediği için
“yazardır.” (Yazar Olmanın Gereği)
Cümlede asıl
anlatılmak istenen düşünce, verilmesi amaçlanan temel mesaj, cümlenin yazılış
sebebi ana düşüncedir. “Bu cümlede
anlatılmak istenen nedir?” sorusu bize ana düşünceyi verir.
ÖRN:
·
Bilinçli bir kişi, çevresine karşı daha saygılıdır ve
canlılarla uyum içinde bir hayat sürdürebilir. (Canlılarla uyum içinde yaşamak
için bilinçli olmayız.)
·
Yeni kuşaklar sadece bedensel yorgunluk yaratacak
çalışmalardan değil, zihinsel çalışmalardan da kaçıyorlar. (Yeni kuşakların çalışmanın her türlüsünden kaşması)
·
Ünlü filozofa, canı sıkılan birinin yolculuğa çıktığı
fakat sıkıntısından bir türlü kurtulamadığı söylenince filozof
“Kararsızlığından kurtulamıyordur da ondan!” demiştir. (Kararsızlık can sıkıntısını artırır.)
· “Hayatlarının
bir döneminde şiir yazanlar, şiir kitapları ve dergileri satın alsaydı;
yeryüzünde en fazla şiir kitabı satılan ülke olurdu Türkiye.” (Türkiye’de şiir yazılıyor ama okunmuyor.)
· Herkes
düşünür, büyük insanların farkı ayakları yere basan düşüncelerini ete kemiğe
bürümek olmuştur. (Büyük insanın farkı fikirlerini uygulamasıdır.)
· Eleştirmen,
bir sanat eserini yargılarken onun güzel ya da çirkin yanlarını söylerken ister
istemez özünü karıştırır işine. (Eleştirmen eleştirisine kendinden bir şeyler de katar.)
·
2019-TYT: Çocuk,
aklının doğal işleyişi sonucu her an ortaya çıkan tuhaf sorulardan birine yanıt
bulma amacıyla gerçekleştirdiği her samimi girişim sayesinde, o amacın
sonucuyla kıyaslanamayacak oranda kalıcı kazanımlar edinir.
Bu cümlede çocuklarla ilgili olarak
asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)
Tuhaf sorular sorma davranışlarının çocuklarda istemsiz biçimde gerçekleştiği
B)
Merak ettikleri konunun iç yüzünü öğrendikleri sürece bilgi birikimlerinin
arttığı
C)
Kendi hâllerine bırakıldıklarında tuhaf sorular sorma alışkanlıklarının sona
erdiği
D)
Cevabını samimi biçimde merak ettikleri soruların yetişkinlerce
cevaplandırılması gerektiği
E)
Sorularına cevap arayışlarının gelişimleri üzerinde cevaplardan daha etkili olduğu
Cevap: E
3.
Eş veya Yakın Anlamlı Cümleler (Anlamca Aynı Doğrultuda Olan Cümleler)
Aynı
düşünceyi farklı sözcüklerden oluşarak ifade eden cümlelerdir. Soru kökünde
verilen cümleyi iyice anlayıp, kendi sözcüklerimizle cümleyi yeniden kurduktan
sonra şıklarda verilen cümlelere geçmeliyiz.
ÖRN:
· Yalnızca
güneşli günlerde yürüyen kişi, varacağı yere ulaşamaz. (İsteneni elde etmek,
her koşulda çalışmayı zorunlu kılar.)
· Kalp kırmak
sanıldığı gibi zor bir iş değil, zor hatta imkansız olan kırdığın kalbi
onarabilmektir. (Kırılan bir nesneyi en güçlü nesneyle de yapıştırsan eskisi gibi asla olmayacaktır.)
· Şair hazır
düşüncenin beton kalıplarını parçaladığı zaman gerçek şiiri yakalayabilir.
(Hakiki şiir özgünlük ırmağının gür bir kolu olmak ve yıkılmaz sanılan basmakalıp söyleyişlerin dağlarını aşmak zorundadır.)
2011-YGS (YGS-2011) (I) Kimi şairler
vardır, daha ilk şiirleriyle yeni bir içerik, yeni bir biçim yaratırlar. (II)
Bu şairler, sürekli bir arayış içinde olduklarından zaman zaman şaşırtsalar da
düş kırıklığına uğratmazlar okurlarını. (III) Moda yönelişlere itibar etmezler,
dışarıdaki “gürültü” dikkatini dağıtmaz bu tip şairlerin. (IV) Kendilerini
yenileme süreci içinde olan bu şairler okurlarının beklentilerini boşa
çıkarmazlar. (V) Şiirin iç sese dayandığının, yapısal bir bütünlük ve sağlamlık
gerektirdiğinin bilincindedirler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) III. ve V. B) IV. ve V C) II. ve IV D) I. ve III. E) I. ve II.
CEVAP: C
SORU: (I) Norman
Mailer, döneminin oyun yazarlarından oldukça farklı bir karaktere sahip. (II)
O, hayatın tam bir yansıtıcısı olmakla yetinmeyip aynaya yansıyanları kendince
şekillendiriyor. (III) Bu görünür gerçeklere ayrıca bir anlam yüklemek,
insanların anlayışını kendi düşüncesine göre biçimlendirmek amacını taşıyor. (IV)
Zaten son yazdığı kitaptaki oyunlardan da onun sanat anlayışını
çıkarabilirsiniz. (V) Ayrıca bu oyunlar güçlü ve özgün bir duyuş ve anlatış
zenginliği de taşıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) III. ve V. B) IV. ve V C) II. ve IV D) I. ve III. E) II. ve III
CEVAP: E
4.
Karşıt Anlamlı Cümleler (Anlamca
Çelişen Cümleler)
Verdikleri
mesaj yönünden birbiriyle zıt yönde olan cümlelerdir.
· Sanat gücünü
düş gücüyle yeni şeyler üretmekten değil, yaşananları olduğu gibi aktarmaktan
alır. (Sanatçının işi, yaşamda gördüklerini kopya etmek değil, onları kendince
yeniden şekillendirmektir.)
· Bir
sanatçının başarılı olabilmesi için geçmişi ile olan bağını koparmaması
gerekir. ( Sanatçının yarınlara kalmasında geçmiş değil gelecek önemlidir.)
· Bir yapıt
değerlendirilirken, onun anlatımındaki başarı ölçü alınmalıdır. (Sanat yapıtı, üslubunun
geçerliliğine değil, içeriğinin doluluğuna göre rağbet görür.)
SORU: Aşağıdaki
cümlelerin hangisi anlamca ötekilerle çelişmektedir?
A) Kültür
insanın yetişme tarzı ve yakın çevresiyle doğrudan ilgilidir.
B) Yapılan
birçok araştırma çocukların içinde yetiştiği çevreye göre biçimlendiğini
gösteriyor.
C) İnsanın
yetişmesinde etkili olan çevrenin önüne, çoğu yerde doğuştan getirilen
özellikler geçer.
D) Çocuklar
içine koyuldukları kalıbın şeklini alan küçük tatlı keklere benzerler.
E) Gelenek
ve kültürün aktarılmasında en önemli faktör insanın yetiştiği çevresel
özelliklerdir.
CEVAP: C
5. Cümleden
Çıkarılabilecek Kesin Yargı
Bu tip
sorularda başta bir cümle verilir ve bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargının
bulunması istenir. Bunları ihtimal üzerine düşünmeden net olan yargıları
doğru olarak görmememiz gerekir. Bu tarz cümlelerde ana düşüncenin
ve konunun yanında yan cümlelerin ifade ettiği diğer bazı yargılar da
bulunabilir. Böylece bir cümlenin içinden ön planda olmayan farklı yargılara da
ulaşılabilir. Parçada bahsedilenler hakkında kendi yorumumuzu katmadan düşünmeliyiz.
ÖRN:
· “Geçen hafta
arkadaşımla tiyatroya gittim.” yargısından “Tiyatroda bizim dışımızda başkaları da vardı.” yargısı çıkmaz. “Yurt dışına
gönderdiğimiz ürünler içinde tarım ürünleri ağırlıktadır.” ifadesinden “Türk tarım ürünlerinin yurt dışında çok
sevildiği” yargısı veya “Türkiye
sanayi ülkesi değildir.” yargısı çıkarılamaz fakat “yurt dışına tarım ürünleri dışında ürünler de gönderdiğimiz”
yargısı çıkarılabilir.
· “Cumhuriyet
Dönemi yazarlarından İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası adlı romanıyla Türk
edebiyatında felsefi romanın öncülüğünü yapmıştır.” cümlesinden “Cumhuriyet Dönemi’nden önce felsefi roman
yazılmamıştır.” sonucu çıkarılabilir. “İhsan Oktay Anar, Türk edebiyatının en
fantastik romancısıdır.” yargısı kesin olarak çıkarılabilir. “Puslu Kıtalar Atlası, felsefi yönü olan bir
romandır.” değerlendirmesine ulaşılabilir.
· ETKİNLİK: “Levent
lokantasını devrederek büyük şehrin olanaklarından yararlanmak için Ankara’ya
yerleşmek istiyordu.” cümlesinden aşağıda verilen cümlelerden hangileri çıkarılabilir?
( ) Levent’in asıl mesleği lokantacılık değildi.
( ) Levent, lokantasından geçimine yetecek kadar para kazanıyordu.
( ) Levent lokantacılık mesleğini sevmiyordu.
( ) Levent lokantayı devretmeden gitmeyi istemiyor.
( ) Levent, Ankara’da daha elverişli koşullar bulmayı bekliyordu.
CEVAP: 4 ve 5. cümleler
· SORU: Edebiyat tarihini başlatan
“İlyada” destanı üzerine, iki bin yılı aşkın süredir filozoflar ve yazarlar,
çok şey yazdı; her okuyan nesil, her çağda kendine başka bir Homeros buldu
destanın içinde.
Bu cümleden yola çıkılarak aşağıdakilerden hangisi kesin olarak söylenebilir?
A) İlyada’dan önce bir edebî faaliyet söz konusu değildir.
B) İlyada’ya en çok ilgiyi filozoflar ve yazarlar göstermiştir.
C) İlyada farklı dönemlerde farklı kişilerce tekrar kaleme alınmış bir destandır.
D) İlyada destanıyla ilgili yorumlar, birbiriyle çelişik yorumlardır.
E) Homeros, değişik zamanlarda farklı biçimlerde yorumlanmıştır.
(2016-YGS) Türk
edebiyatının önemli sanatçılarından Yaşar Kemal’in, düşlerine sığınarak hayata
tutunmaya çalışan sokak çocuklarının unutulmamaya mühürlenen hayat hikâyelerini
anlattığı Neredesin Arkadaşım, büyük ustanın çocuklarla yaptığı söyleşilerden
oluşmaktadır. Bu cümleden kesin olarak
çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Neredesin Arkadaşım adlı eser, Yaşar Kemal’in sokak çocuklarıyla yaptığı röportajların bir seçkisi olarak yayımlanmıştır.
B) Yaşar Kemal’in sokak çocukları üzerine yaptığı araştırmalar okurlarca beğenildiği için bir araya getirilmiştir.
C) Sokak çocuklarından edindiği izlenimlerle Yaşar Kemal, Neredesin Arkadaşım adlı öyküyü sokak çocuklarına ithaf etmiştir.
D) Neredesin Arkadaşım adlı eseriyle Yaşar Kemal, ilk defa sokak çocuklarının sorunlarını bir öykü kitabında işlemiştir.
E) Sokak çocuklarının hayat hikâyelerini konu edinen Neredesin Arkadaşım adlı öykü kitabı üzerine Yaşar Kemal’le yapılan röportajlar bir kitap hâline getirilmiştir.
CEVAP: A
Cümle Anlamıyla ilgili diğer konulara aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Cümle Oluşumu Alt Başlıkları:
Bu tip sorulardan bizden parçalanmış bir cümleyi anlamlı bir
şekilde bir araya getirmemiz istenir. Öncelikle yapmamız gereken ilk iş,
yüklemi sona yerleştirmektir. Diğer ögeler anlam ilişkileri, düşüncenin
basamakları değerlendirilerek düzenli bir şekilde bir araya getirilir. Anlamlarına
göre ikili gruplar oluşturmak da cümle oluşturmamızı kolaylaştırır. Teorik
bilgiden çok pratiğe dayanan bu tarz soruları rahatça yapabilmek için benzer
soruları bolca çözmeliyiz. Diğer yapacağımız iş de bolca okumak…
Örn:
· -Medeniyetin-korumaktır-biri-geçmişi-göstergelerden-en
önemli
· -kimi-tembel
işi-şairlerin-olduğu için-eskiyor-şiirleri
· -evindeki-gurbette-hasırın-bilmez-kıymetini-taşa-yaslanmayan
· -evlerin
arasındaki avluya-çocuk eve geldiğinde-girmek üzeriydi-araba da
· -bir görev
bildim-İngiliz edebiyatı üzerine-bu kitabı yazmayı-ders verdikten sonra-kırk
yıla yakın
· -herkesin-yararlı
buluyorum-anılarını yazmasını-olmamızı önlemek için-belleksiz bir toplum
· -Kuzey
Kıbrıs-dalış sporuna-su altı-öne çıkan-zenginlikleriyle-ilgi duyanları bekliyor
· -devrinin
başlangıcı olarak- 1685 -1750 yılları arasında yaşayan-kabul edildiği söylenir-ünlü
besteci Johan Sebastian’ın-Avrupa’da büyük besteciler
· sonradan
kazanacağımız bir-karşılaştığımız bir kişinin-hoşlanmadığımrz bir
hareketine-dostluğu-önceden baltalamak olur-karşılık peşin hükümlü davranmamız,
belki de
Bu tarz sorularda cümlede bir veya birkaç boşluk bırakılır ve
boşluğa uygun sözcük getirmemiz istenir. Cümlenin anlamına, eklerin uyumuna
dikkat edilerek bir sözcük getirilmelidir. Şıklara inmeden önce verilen cümleyi
iyice anlamalıyız. Yoksa getireceğimiz sözcük yanlış olacaktır.
· Macera
peşinde yola çıkan Don Kişot, hayalinde büyük bir şato olarak —- bir hana
rastlar.
· Bundan on,
on iki sene evvel Halide Edib’in eserlerini büyük bir ………, hatta bir çeşit ……
okuyanlardanım.
· Güzin Dino,
Namık Kemal’in İntibah romanını incelerken konunun ve kişilerin Hançerli Hanım
diye ……… bir meddah hikayesinden geldiğini ………
· Ahmet
Mithat, ilk romanı Hasan Mellah’ı Monte Cristo’dan ………… yazdığını söyler.
· En akılcı ve
duygusal etkilenimlerden uzak görünen düşünce ve kararların—– çok eskilerden
kalan beyinsel ve zihinsel bir geleneğin etkisiyle, —– duyguların
girdileriyle oluşturulabildiğini söylüyor araştırmacılar. [A) çünkü – ile B ) ama – dahi C ) ve – dahi
D ) bile – ancak E ) yalnız –
ama]
· Sabahleyin
koku alma ———- en düşük düzeyde olduğunu, kokuları gün———— daha
iyi duyabildiğimizi biliyor muydunuz? [A) durumunun – bitince B ) niyeyse – başında C ) oranının – ilerledikçe D ) işinde – ortasında E ) isteğinin – doğarken]
· Uzak
atalarımızca mağara duvarlarına ve kayalara —— ya da taşlardan —– sanat
eserlerine meraklı olanlar bu siteye mutlaka bakmalı. [A) okunmuş –
yazılmış B ) çizilmiş – yontulmuş C ) kesilmiş – atılmış D ) işaretlenmiş – oluşturulmuş E ) kazılmış – elenmiş]
· 2021-TYT Bu roman,
okuruna ilk bakışta çok keyfî, çok dağınık görünebilir. Yazar -— yazmış gibi.
Oysa bu dağınık görünüşlü malzeme -— bir şekilde toplanmış ve yapısal bir bütün
meydana getirecek şekilde örülmüş. [A)
talep edileni – bilinçli B) aklına geleni – titiz C) akışın getirdiğini –
ahenkli D) kendinden bekleneni – tutarlı E) uygun düşeni – aleni
· 2022-TYT XII.
yüzyılda gözlüğün bulunması, sadece görme kusurlarını —– kalmadı aynı zamanda
insanların doğuştan getirdiği ya da zamanla oluşan tahribatları —– gerektiği
inancını da yıktı. [ A) gidermekle – kabullenmeleri B) somutlaştırmakla –
onaylamaları C) görmezden gelmekle – benimsemeleri D) aramakla – düzeltmeleri E)
ortaya koymakla – iyileştirmeleri ]
Bu tip cümlelerde aynı konu
üzerindeki birkaç cümle verilip aynı düşünceyi ifade eden birleştirilmiş şeklinin
bulunması istenir. Cümle birleştirilirken cümlelerdeki ortak ifade belirlenip
yan ifadeler net bir şekilde verilen cümlede aranır. Fiilimsiler, bağlaçlar ve
noktalama işaretleri birleştirilmede kullanılabileceği için bunlara dikkat
edilerek şıklar değerlendirilmeli. Aradaki neden-sonuç, amaç-sonuç, zıtlık gibi
durumlara net bir şekilde birleştirilen
cümlede de yer verilmeli.
· Ders o kadar
da zor değildi./Derste son sınavda çıkan soruları çözdük./Rahatsızlandığım için
dersten erken çıkmak zorunda kaldım. (Son sınavda çıkan soruları çözdüğümüz, o
kadar da zor olmayan dersten rahatsızlandığım için erken çıkmak zorunda kaldım.)
· Kitap çok
uzun ve sıkıcıydı. / Bu yüzden okumaktan vazgeçtim.
· Şehir dağın
eteklerinde kurulmuştu. /Şehirde mavi ve yeşil kol kolaydı. / Şehir diğer
şehirlere çok uzaktaydı.
· İngiliz Dili
ve Edebiyatı Kürsüsü’ndeki “Eleştiri” dersi dökümanlarını kitap haline
getirdik. / Edebiyat kuramları ve eleştiri yöntemleri üzerine yayınlar yok
denecek kadar azdı.
· Anadolu
ağızlarının sınıflandırılması çalışmalarında en çok kullanılan ölçütlerden biri,
şimdiki zaman ekidir. / Bu ek, ses yapısı bakımından gösterdiği çeşitlilikle Anadolu
ağız gruplarının belirlenmesinde rol oynar.
Ø Yönünü değiştiren İfadeler: “ama,
fakat, lakin, yalnız, ancak, oysaki, ne var ki, halbuki, buna rağmen, yine de”
· Matematiği çok
seviyorum ama bazen yapmakta zorlanıyorum.
· Özür
dilemesine rağmen hatalarında ısrar ediyor.
· Gömlek almak
istiyorum yalnız hangi renk istediğime karar veremiyorum.
· Dün yine
çalışmadın oysaki başarmak istediğini söz vermiştin.
· Onun da
gelmesi için çok üsteledim ne var ki zorla güzellik olmuyor.
Ø Yönünü Destekleyen İfadeler: “özellikle,
örneğin, örnek olarak, mesela, hatta, üstelik, ayrıca, açıkçası, açıklamak
gerekirse, başka bir deyişle, yani”
· Tüm dersleri
tekrar etmiş, üstelik beş yüz de soru çözmüş.
· » Seneye üniversiteye
gideceğiz hatta çift bölüm okuyacağız.
· » Bu defa sevdiğim
insanları yani sınıf arkadaşlarımı çağıracağım.
· » Takımın on
senelik kötü gidişine son verdik başka bir deyişle şampiyon olduk.
· Sözel
dersleri severim özellikle de Türkçe dersini.
Ø Özetleyen ve Sonuç Bildiren İfadeler: “kısacası,
özetle, son olarak, sonucunda, böylece, böylelikle, görüldüğü gibi”
· Kısacası
artık bu probleme bir son veriyoruz.
· Görüldüğü
gibi dükkanın getirisi kadar götürüsü de var.
· Popüler
sanatçı son konserine çıktı. Böylelikle bir yıldız daha sanat dünyamızdan
kaydı.
· Özetle yorum
soruları çok sorulduğu için önemlidir.
· Son olarak size
bu cümleyi veriyorum.
Servet-i Fünûn döneminde hikâyede büyük gelişme yaşanır. Tanzimat’la edebiyatımıza giren hikâyenin olgun örnekleri bu dönemde verilir. Şiirde olduğu gibi hikâyede de bireysel konular işlenir. Servet-i Fünûn neslinin “içe dönük, karamsar” bakışı bu hikâyelere de sinmiştir. Kimi hikâyelerde istanbul dışında geçen olaylara de yer verilmekle birlikte hikâyelerde mekân genellikle İstanbul’dur. Yazarlar realizmin etkisiyle yazdıkları hikâyelerde yaşadıkları dönemi işlemişlerdir.
Tanzimat yazarları hikâyelerde sosyal yarar amaçlamıştır. Bu açıdan hikâyelerde evlilik sorunları, gelenek ve töre, batıl inançlar, esaret, yanlış Batılılaşma işlenmiş, mekan ihmal edilmiştir. Edebiyat-ı Cedîde döneminde yazarlar, yapıtlarında bireysel duyguları işlemişler; aşk, kadın, evlilik, tabiat, yalnızlık, hayal-hakikat çatışmasından kaynaklanan ümitsizlik, aşırı melankoli, hastalık, karamsar bir bakış açısı gibi bireysel konulara yer vermişlerdir. Bu dönem hikâyelerinde sanatçı ruhlu, piyano çalan, yabancı dil bilen kadınlar; sevdalı, ince ruhlu âşıklar, Batılı tipler görülür. Mekan İstanbul’dur.
Tanzimat hikâyelerinde dil, biraz daha sadedir. Cümleler kısa, açık ve anlaşılır özelliktedir. Çünkü bu dönemde düşünce öne çıkmış, özentili anlatım arka plana itilmiştir. Servet-i Fünûn yazarları, “Sanat, sanat içindir.” görüşünü benimsemiştir. Bu nedenle onların hikâyelerinde dil, süslü ve sanatlıdır. Eski sözcükler sıklıkla kullanılır. Dilde sanat kaygısı ağır basar. Ancak bu dil, romanlara göre daha sadedir.
Tanzimat yazarları Fransız edebiyatından etkilenseler de Doğu öyküleme geleneğinden kurtulamamıştır. Bu nedenle Tanzimat hikâyelerinde yapı, Batılı olsa da iç kurgu ve anlatım Doğulu özellikler taşır. Olay ön plandadır. Kişiler siliktir. Hikâyelerde romantizmin etkisi açıkça hissedilir. Samipaşazade Sezai ile birlikte hikâyelerde realizmin etkisi görülmeye başlar. Servet-i Fünûn döneminde ise geleneksel hikâye tamamen bırakılır, Batılı tarzda hikâyeler yazılmaya başlanır. Realizmin etkisiyle gerçekçi hayat sahneleri, sosyal yaşamdan kesitler hikâyelerde yansıtılır. Olay yerine kişilere, onların ruhsal durumlarına ağırlık verilir. Bu nedenle yazarlar, öykülerindeki kişileri yaşadığı toplumdan, kendi çevrelerinden seçmişlerdir.
Servet-i Fünûn edebiyatının en önemli hikayecisi Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Sanatçının hikâyeleri, anlatım ve teknik özellikler bakımından romanlarıyla aynı çizgidedir. Çok kuvvetli iç ve dış gözlem yeteneği olan yazar, hikâyelerini rahat yazar. Bu bakımından, onun hikâyeleri romanlarına oranla daha doğaldır. Hikâyeleri üslup bakımından daha zengin, lirizmle iç içedir. Yazarın hikâyelerindeki dili, romanlarından daha sadedir. Hikâyelerinin konuları millî ve yereldir. Hikâyelerinde halktan kişilere yer verir. Kimi hikâyelerinde mekan olarak Anadolu da yerini almıştır. “Mahalleye Mevkuf, Dilhoş Dadı, Raife Molla, Altın Nine, Keklik İsmail, Kar Yağarken, Ali’nin Arabası” gibi hikâyeleri millî ve mahallî özellikler taşır.
Halit Ziya’nın belli başlı hikâyeleri şunlardır: “Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Heyhat, Solgun Demet, Sepette Bulunmuş, Bir Hikâye-i Sevda, Hepsinden Acı, Onu Beklerken, Aşka Dair, İhtiyar Dost, Kadın Pençesi, İzmir Hikâyeleri, Bir Şir’i Hayal”
Halit Ziya’dan sonra Servet-i Fünûn topluluğunun bir diğer hikayecisi Mehmet Rauf’tur. O, hikâyelerinde aşk konusunu işlemiştir.
Tanzimat’la başlayan Türk romanı, Servet-i Fünûn döneminde Namık Kemal’in açtığı sanatkârane üslup ile gelişimini devam ettirmiştir. Bu dönemde roman, gereküslup gerekse teknik bakımdan önceki döneme göre büyük gelişim göstermiştir. Romanda Tanzimatçılarda görülen kurgu hataları, üslup eksiklikleri, acemilikler Servet-i Fünûn döneminde kaybolmuştur. Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı biçimde verilmiştir. Yazarlar, eserde kişiliğini gizlemiştir. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.
Servet-i Fünûncular, Tanzimat’la başlayan dilde sadelik anlayışından uzak durmuş, aydın kesim için süslü ve sanatlı bir dille eserler vermiştir. Onlar estetiğe önem vermiş, bu da beraberinde dil zenginliğini getirmiştir. Ancak sanatkârane üslup anlayışı eserlerde kullanılan dilin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine neden olmuştur. Sanatçılar duygu ve düşüncelerini anlatmak
için Arapçadan, Farsçadan, Batı edebiyatından sözcük ve tamlamalarkullanmışlardır. Batı edebiyatının etkisiyle kısa cümleler kurmaya özen göstermişlerdir. Yazılarda Fransız cümle yapısının etkisi vardır. Söz diziminde yenilikler yapmışlar; kesik cümleler kullanmışlar, sıfatları ismin sonunda kullanmışlar, fiilsiz cümleler oluşturmuşlar, “ve” bağlacına, “ah” ve “oh” gibi ünlemlere cümlelerde bol bol yer vermişlerdir.
Tanzimat sanatçıları devrin koşulları gereği dışa dönük sosyal yazarlardır. Yapıtlarında işledikleri konular da yanlış Batılılaşma, görücü usulüyle evlenme, esaret (kölelik) gibi sosyal konulardır. Servet-i Fünûn sanatçıları ise yaşadıkları dönemdeki siyasal baskılar ve sansür nedeniyle bireysel konulara yönelmiştir. Bunun sonucu olarak sosyal içerikli temalardan uzak durmuşlar; eserlerinde hayâl-hakikat çatışması, başarısız aşklar, karamsarlık gibi bireysel temalara yönelmişlerdir.
Yazar yaşadığı toplumdan bağımsız değildir. Onun, yaşadığı toplumun uzak bir şekilde eser vermesi olanaksızdır. Bu açıdan her tema yazıldığı dönemin zihniyetini, sosyal ve kültürel durumlarını yansıtır. Kısacası yaşamın gerçeği ile romanın gerçeği birbiriyle örtüşmez; ancak roman gerçek yaşamdan, içinde yaşadığı toplumsal, ekonomik ve kültürel ortamdan etkilenir. Üretildiği toplumun yansımalarını içerir.Mai ve Siyah’ta romanın yazıldığı dönemin basın hayatı, Aşk-ı Memnu’da Beyoğlundaki yaşam, eğlence merkezleri yer alır. Servet-i Fünûn romanında, konular İstanbul’daki seçkin kişilerin yaşamından, özellikle Batılı çevrelerden alınır. Hayal kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar romanlara konu olur.
Tanzimat Dönemi’nde yazarlar roman türünün ilk örneklerini vermiştir. Bu dönemde yazarlar, romanda belli bir gelişmeyi değil, Doğu ve Batı kültürünü birbirine katarak sosyal yararı gözetmiştir. Halka seslenebilmek için yazmış, bu yolda meddah ağzını kullanmış, öğreticiliği amaçlamıştır. Bu açıdan Tanzimat romanları teknik olarak kusurlu; ama bu türü yaygın hâle getirmesi açısından önemlidir. Yazarlar, romanlarında halkı göz önünde bulundurmuş, görüşleriyle kahramanları üzerinde etkili olmuş, romanlarının olay akışını sık sık keserek okura bilgiler vermiştir. Edebiyatımızda Batılı anlamda esas roman, Servet-i Fünûn’la başlar. Servet-i Fünûncular realist ve natüralist yazarları, psikolojik roman çığırını açan yazarları ve onların roman anlayışlarını örnek almışlardır. Toplumsal yarar içeren sosyal konular (cariyelik, görücü usulüyle evlilik, köle ticareti, yanlış Batılılaşma vs.) gitmiş, kişisel konular, özellikle aşk konusu romanlara hakim olmuştur.
Tanzimat romanlarında kişilerin psikolojik çatışmalarına çok az yer verildiğini, yazarların görüşlerinin roman kahramanları üzerinde etkili olduğunu, romanlarda gösterme tekniği yerine öykülemenin ağır bastığını önceki ünitemizde işlemiştik. Bu dönem roman yazarları daha çok, Doğu edebiyatının etkisindedir. Tanzimat Dönemi romanlarında ne canlı bir psikoloji ne karakter ne de gerçekçi yaşam sahneleri vardır. Bu nedenle yazarlar, tasvir ve tahlilde başarılı olamamışlardır.
Romanlarda ağırlıklı olarak kişilerin yaşamı ve salon hayatı işlenir. Kişilerin ruh çözümlemelerine, tabiat ve çevre betimlemelerine özen gösterilir. Roman kişileri, romantik yönleri olmakla birlikte genellikle modern yaşamın içinden, eğitimli, bazen hırslı, bazen isyankar, geleneğin kalıplarını kıran, ümitle bunalım arası gelgitler yaşayan gerçekçi kişilerdir. Bu kişiler karamsar tipler, çapkın ve macera peşinde olanlar, zengin ve Avrupalı tipler olarak sınıflandırılabilir.
Yazarlar kahramanlarını psikolojik gerçekliklere uygun olarak serbest bırakır, okuru, taraf tutmadan kahramanları anlama ve çözümlemeye yönlendirir. Bunun yanında yazarlar, romanlarda Batı tarzı hayatı ve kahramanları işlemişler, sosyal yaşamdan da kuvvetli tiplere ve sahnelere de yer vermişlerdir. Örneğin Halit Ziya’nın Mai ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil, Aşk-ı Memnu’daki Firdevs Hanım, Nihal ve Bihter, o devir İstanbul’unda yaşamış toplumdan kişilerdir.
Tanzimatta sade dile yönelim vardır. Şinasi ile başlayan dilde sadeleşmeyi Ahmet Mithat, uygulamaya çalışır. Fakat özentisiz cümleler kurduğu için bunda başarılı olamaz. Samipaşazâde Sezai dilde sadeleşmeyi savunmakla birlikte sanatlı söz söyleme alışkanlığından bütünüyle kurtulamaz. Bu konuda Nabizade Nazım daha başarılıdır. Servet-i Fünûn roman ve öykülerinde ise sade dil anlayışı bir kenara bırakılmış, son derece süslü ve sanatlı, arapça ve farsça sözcüklerle yüklü bir dil kullanılmıştır.
Roman, temsil ettiği akıma göreromantik roman, natüralist roman,realist roman; konusuna göre aşk romanı, toplumsal roman, polisiye roman, macera romanı gibi isimler alır. Servet-i Fünûn yazarları, yakından takip ettikleri Fransız yazarların etkisiyle realist roman anlayışını benimsemişlerdir. Realist romanlar olayları kişi ve çevreyi gerçekçi bir şekilde anlatır. Yazarlar kendi duygu ve düşüncelerini esere yansıtmazlar. Olaylar ve kişiler karşısında tarafsız kalırlar. Realist romanlarda eserin üslubu yapmacıksızdır. Servet-i Fünûn yazarları, romanda realist ve natüralist yazarları örnek almışlardır. Realist romanda gözlem ve araştırma ön planda, his ve hayal unsurları ise ikinci plandadır. Realist romanlarda gerçekler, görülenler ve incelemelerin ortaya koyduğu sonuçlar önemlidir. Gözlem önemlidir. Yazarlar gerçeğe uygun çevre betimlemeleri yapmıştır. Bu dönem romancıları, esere kendi duygu, düşünce ve hayallerini karıştırmaz, kişiliğini gizler. Bunun için de olayları, kişileri iç ve dış özellikleriyle, psikolojik yönleriyle objektif bir şekilde anlatır. Dil ve üslup olaya ve olayın kahramanının kişiliğine uygun olarak kullanılır. Natüralist romanlarda bilime ve araştırmaya daha çok önem verilir. Natüralistler gerçeğe bağlılıkta ve sosyal meseleleri araştırmada realistlerden çok daha fazla bilimsel metodlara bağlıdır. Toplumu âdeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde, bilimsel verilere bağlı kalarak yazarlar. Servet-i Fünûn yazarlarının romanlarında realizm belirgindir. Sanat sanat içindir anlayışından hareketle sanatçılar dil ve anlatıma önem vermişlerdir.
Bu dönemin romancıları Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf ve Hüseyin Cahit Yalçın’dır.
![]() |
Servetifünun Edebiyatı |
EDEBİYATI CEDİDE (YENİ EDEBİYAT) Recaizade Mahmut Ekrem’in önderliğinde Servetifünun Dergisi etrafında toplanan bazı gençler Tevfik Fikret’in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği kazanır.
Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir Erozan, Ali Ekrem Bolayır, Halit Ziya Uşaklıgil’in katılımıyla genişler.
Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara eğilmediler.
Fransız edebiyatına aşırı bağlı kaldılar.
Aruz başarıyla ölçüsü kullanılmıştır.(Sadece Tevfik Fikret “Şermin” adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.)
Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar.
Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar.
Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem verilmiştir.
Batı’dan sone ve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri alınmıştır.
Roman dalında Halit Ziya oldukça başarılı eserler vermiştir.
Şiirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.
Kendi akımının ve Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir.
Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir.
Parnasizm akımından etkilenmiştir.
Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır.
Şermin adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
Servet-i Funun’dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır.
Türk edebiyatında ilk defa İstanbul’u eleştiren şair olmuştur.(Sis şiiri)
Mehmet Akif ile atışmışlardır. Oğlu Amerika’ya okumak için gider; ancak papaz olur.
Eserleri: Rubab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri, Rubab-ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin
Birçok edebi türde eser vermesine rağmen asıl ününü romanlarda bulmuştur.
Sanatlı bir söyleyişi, iyi bir gözlemciliği vardır.
Romanlarında üst tabakanın hayat özelliklerini işlemesine rağmen hikâyelerinde sıradan insanları işlemiştir.
Realizm ve natüralizmi benimsemiştir.
Eserleri teknik açıdan kuvvetlidir, bu yönüyle romancılığımızın üstadı sayılır.
Şiirleri düz yazıya oldukça yakındır.
Eserleri: Aşk-Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Aşka Dair, Kâbus…
Sanat, sanat içindir görüşünü benimsemiştir.
Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi kullanılmaktadır.
Dilini süslemiş, kelime oyunları bol, söz sanatları oldukça fazla kullanmıştır.
Şaire göre “şiir kelimelerle resim yapma işidir.”
Eserleri: Hac Yolunda, Evrak-ı Eyyam, Tamat, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Afak-ı Irak Tiryaki Sözleri.
İlk psikolojik romanımız olan “EYLÜL”ü yazmıştır.
Çok fazla bir edebi kimliği yoktur.
Halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır.
Sanatı toplum için kullanmıştır.
Mücadeleci fikir adamıdır.
Hayatı, olduğu gibi edebiyata yansıtmıştır.
Aruzu başarıyla kullanmıştır.
Epik -lirik şiiri ustaca kullanmıştır.
İslam birliği (ümmet bilinci) ni yerleştirmek için uğraşmıştır.
Tek eseri “SAFAHAT”tır.
Realist-natüralist bir yazardır.
Toplum için sanat görüşündedir.
Hemen her şey onun eserlerine konu olmuştur.
Mizaha, günlük konuşmalara çok sık başvurmuştur.
Ona göre roman sokağın aynasıdır.
Yabancı hayranlığı, mürebbiye takıntısını, kadın dedikodularını eserlerinde sıkça işlemiştir.
Eserleri İstanbul merkezlidir. Anadolu yoktur.
Eserleri: Şık, Mürebbiye, İffet, Şıpsevdi, Gulyabani, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Ben Deli Miyim? Nimetşinas
Eserlerinde ele aldığı kişilerin geleneklerinden, göreneklerinden, inançlarından bahsetmiştir.
Yapıtlarında sohbet havası vardır.
Servet-i Fünundan uzak durmuştur, Ahmet Mithat Efendi’nin edebi çizgisini izlemiştir.
Eserlerinde yaşadığı döneme ait ayrıntılı bilgiler vermiştir.
Kadın-erkek ilişkileri konusunu eserlerinde katı ahlakçı bir tutumla işlemiştir.
Şarkı da bestelemiştir…
Başlıca eserleri: Hamamcı Ülfet (1922), Fuhş-ı Atik (1924), İki Güzel Günahkar, Afife, Kitabe-i Gam, Şehir Mektupları, Falaka, Muharrir Şair Edip, Ramazan Sohbetleri, Menakıbı İslam, Eşkali Zaman, Ciddü Mizah, Gülüp Ağladıklarım, Muharrir Bu Ya, Osmanlı Tarihi, İki Hatıra Üç Şahsiyet, İstibdattan Hakimiyeti Milliyeye, Romanya Mektupları
Dillerin sınıflandırılması ve Dünya Dilleri sunumunu aşağıdan indirebilirsiniz. Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri, Dünyadaki Başlıca Dil Aileleri, Yapı bakımından diller, Türkçenin ait olduğu Ural-Altay Dil Ailesi hakkında gerekli bilgileri içeren sunum; sınıfta kullanıma hazırdır. Harita ve şemalarla oldukça şık ve görsel bir dökümandır.
📢16 slayttan oluşan sunumu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.📢
Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile teşkil ederler. Dünya dilleri bu şekilde çeşitli dil ailelerine ayrılırlar. Bir dil ailesi tarihin bilinmeyen devirlerinde bir ana dilden çıkan dillerin oluşturduğu topluluktur.
Bu diller arasındaki benzerlikler böyle bir varsayımı kuvvetlendirmektedir. Bir ana dilin yazılı belgeleri olmadığı halde birçok özelliklerini kendisinden türemiş bulunan ailedeki dilleri karşılaştırarak tesbit etmek mümkün olabilmektedir.
![]() |
haritayı büyütmek için üzerine tıklayın |
Hint-Avrupa dil ailesi dünyanın en büyük dil ailesidir. Yüzlerce dil ve lehçe içerir. Dünyada 2,5 milyarı aşkın kişinin ana dili Hint-Avrupa dil ailesine ait bir dildir. Günümüzde dünyada en çok konuşulan 20 dilden 12’si Hint-Avrupa dil grubuna aittir.
Hint-İran Dilleri: İran, Afgan, Pakistan, Hindistan, Sri Lanka, Nepal dilleri,
Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe (Polonya), Çekçe, Slovakça, Baltık dilleri,
Roman Dilleri (Latinceden türetilmiş diller): İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Rumence…
Cermen Dilleri: İngilizce, Almanca, Felemenkçe, İsveççe, Norveççe…
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yayılmış çeşitli topluluklarca konuşulan yaklaşık 250 dilden oluşur. Hami ve Sami alt grupları olmak üzere ikiye ayrılır.
Hami Dilleri: Eski Mısır dili, Kuşi dili, Libya-Berber dili, Çad dili,
Sami Dilleri: Arapça, İbranice (Kenanca), Habeşçe, Akatça.
Bu ailenin yaşayan en önemli dilleri Arapça ve İbranicedir.
Bantu Dilleri Orta ve Güney Afrika’da yaşayan kabilelerin konuştukları 400’den fazla dilin bütününe verilen addır. Lingalaca, Lubaca, Kongoca, Swahili (Svahili), Pölce, Susuca, Gurca, Akanca Bantu dilleri grubundandır.
Çin (Sin) ve Tibet-Burma Dilleri gruplarında yer alan 300 Doğu Asya dilinden oluşur. Çince, Tibetçe, Dzongka, Birmanca, Vietnamca ve Kmerce bu gruba girer.
Ural ve Altay dilleri akrabalığı öteden beri tartışma konusu olmuştur. Ne var ki, genel görüşe göre, bu iki kol tek kaynaktan çıkmış, ancak zamanla akrabalık bağları çok zayıflamıştır. Türkçe bu dil ailesine mensuptur.
Bu dillerde her kelime tek heceden ibarettir. Kelimelerin çekimli şekilleri yoktur, yani daima kök durumundadır. Cümle çekimsiz kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşturulur. Cümlenin anlamı genellikle kelimelerin sıralanışından anlaşılır. Konuşmada ise birbirine çok benzeyen kelimeleri ayırt etmek üzere çok zengin bir vurgu sistemi oluşturulmuştur.
Çin ve Tibet dilleri bu gruba girer. Bu diller, aynı zamanda, tek seslemli diller (tek heceli diller) arasında yer almaktadır.
Bu dillerde, çekim sırasında ve yeni kelimeler türetilirken kelime kökleri genellikle değişir ve tanınmayacak hale gelir. Ekler kelimenin önüne, ortasına veya sonuna gelebilir. Bazı dillerde ise kelime kökü ile yeni kelime veya kelime çekimi arasında daima açık bir bağ, ilgiyi gösteren bir iz vardır. Kelime kökündeki asıl sesler yeni kelimede veya kelime halinde hep aynı kalırlar. Sami dilleri, Hint-Avrupa dilleri bu gruba girerler.
Bu dillerde isim ve fiil çekimleri ile yeni kelimelerin teşkilinde kök değişmez. Kökün önüne veya sonuna birtakım ekler getirilerek kelime yapımı veya çekimi gerçekleştirilir. Ural-Altay dilleri bu gruba girer.
Türkçemiz sondan eklemeli bir dildir:
göz-le-m-ci gel-ecek-ler-miş
👉İNDİR – Dillerin Sınıflandırılması Dünya Dilleri SLAYT
SİTEMİZDEKİ DİĞER SLAYTLAR İÇİN:
Dillerin sınıflandırılması ve Dünya Dilleri sunumunu aşağıdan indirebilirsiniz. Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri, Dünyadaki Başlıca Dil Aileleri, Yapı bakımından diller, Türkçenin ait olduğu Ural-Altay Dil Ailesi hakkında gerekli bilgileri içeren sunum; sınıfta kullanıma hazırdır. Harita ve şemalarla oldukça şık ve görsel bir dökümandır.
📢16 slayttan oluşan sunumu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.📢
Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile teşkil ederler. Dünya dilleri bu şekilde çeşitli dil ailelerine ayrılırlar. Bir dil ailesi tarihin bilinmeyen devirlerinde bir ana dilden çıkan dillerin oluşturduğu topluluktur.
Bu diller arasındaki benzerlikler böyle bir varsayımı kuvvetlendirmektedir. Bir ana dilin yazılı belgeleri olmadığı halde birçok özelliklerini kendisinden türemiş bulunan ailedeki dilleri karşılaştırarak tesbit etmek mümkün olabilmektedir.
![]() |
haritayı büyütmek için üzerine tıklayın |
Hint-Avrupa dil ailesi dünyanın en büyük dil ailesidir. Yüzlerce dil ve lehçe içerir. Dünyada 2,5 milyarı aşkın kişinin ana dili Hint-Avrupa dil ailesine ait bir dildir. Günümüzde dünyada en çok konuşulan 20 dilden 12’si Hint-Avrupa dil grubuna aittir.
Hint-İran Dilleri: İran, Afgan, Pakistan, Hindistan, Sri Lanka, Nepal dilleri,
Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe (Polonya), Çekçe, Slovakça, Baltık dilleri,
Roman Dilleri (Latinceden türetilmiş diller): İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Rumence…
Cermen Dilleri: İngilizce, Almanca, Felemenkçe, İsveççe, Norveççe…
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yayılmış çeşitli topluluklarca konuşulan yaklaşık 250 dilden oluşur. Hami ve Sami alt grupları olmak üzere ikiye ayrılır.
Hami Dilleri: Eski Mısır dili, Kuşi dili, Libya-Berber dili, Çad dili,
Sami Dilleri: Arapça, İbranice (Kenanca), Habeşçe, Akatça.
Bu ailenin yaşayan en önemli dilleri Arapça ve İbranicedir.
Bantu Dilleri Orta ve Güney Afrika’da yaşayan kabilelerin konuştukları 400’den fazla dilin bütününe verilen addır. Lingalaca, Lubaca, Kongoca, Swahili (Svahili), Pölce, Susuca, Gurca, Akanca Bantu dilleri grubundandır.
Çin (Sin) ve Tibet-Burma Dilleri gruplarında yer alan 300 Doğu Asya dilinden oluşur. Çince, Tibetçe, Dzongka, Birmanca, Vietnamca ve Kmerce bu gruba girer.
Ural ve Altay dilleri akrabalığı öteden beri tartışma konusu olmuştur. Ne var ki, genel görüşe göre, bu iki kol tek kaynaktan çıkmış, ancak zamanla akrabalık bağları çok zayıflamıştır. Türkçe bu dil ailesine mensuptur.
Bu dillerde her kelime tek heceden ibarettir. Kelimelerin çekimli şekilleri yoktur, yani daima kök durumundadır. Cümle çekimsiz kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşturulur. Cümlenin anlamı genellikle kelimelerin sıralanışından anlaşılır. Konuşmada ise birbirine çok benzeyen kelimeleri ayırt etmek üzere çok zengin bir vurgu sistemi oluşturulmuştur.
Çin ve Tibet dilleri bu gruba girer. Bu diller, aynı zamanda, tek seslemli diller (tek heceli diller) arasında yer almaktadır.
Bu dillerde, çekim sırasında ve yeni kelimeler türetilirken kelime kökleri genellikle değişir ve tanınmayacak hale gelir. Ekler kelimenin önüne, ortasına veya sonuna gelebilir. Bazı dillerde ise kelime kökü ile yeni kelime veya kelime çekimi arasında daima açık bir bağ, ilgiyi gösteren bir iz vardır. Kelime kökündeki asıl sesler yeni kelimede veya kelime halinde hep aynı kalırlar. Sami dilleri, Hint-Avrupa dilleri bu gruba girerler.
Bu dillerde isim ve fiil çekimleri ile yeni kelimelerin teşkilinde kök değişmez. Kökün önüne veya sonuna birtakım ekler getirilerek kelime yapımı veya çekimi gerçekleştirilir. Ural-Altay dilleri bu gruba girer.
Türkçemiz sondan eklemeli bir dildir:
göz-le-m-ci gel-ecek-ler-miş
👉İNDİR – Dillerin Sınıflandırılması Dünya Dilleri SLAYT
SİTEMİZDEKİ DİĞER SLAYTLAR İÇİN: