Cover Image

Göz Görmeyince Gönül Katlanır

Nisan 8, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Göz
Görmeyince Gönül Katlanır

İnsanlar sevdikleri
yakınlarındayken bir sevinci veya üzüntüsü olduğunda ona destek olmak ve hep
yanında olmak ister. Oysaki sevdikleri uzakta olan kimseler, onları ne kadar özleseler bile her an göremeyeceklerini bilirler. İçlerinde onları sık sık
görebileceklerine dair umut bir umut olmadığı için yokluklarına da alışırlar.
Bunun için de atalarımız göz görmeyince gönül katlanır demiştir. Örneğin;
Çocuğu üniversiteyi kazanan bir anne, baba çocuğu şehir dışına gideceği için
kaygılanır, üzülür ve veda vakti geldiği zaman ağlamaya başlar. Çünkü çocuğunu
çok sevmektedir ve ondan ayrı kalmamıştır daha önceki zamanlar.

 Başlarda bu
şekilde ağlayan anne ve baba zaman içinde bu duruma alışmaya başlar. Çünkü  artık alışmaya başlamışlardır. Çocukları
ülke dışına gitse, dünyanın bir diğer ucuna da gitse aile artık daha iyidir
çünkü göz görmese de gönül katlanmaya, sabretmeye başlamıştır. Yani zaman her şeye
çare olur. Sabır her şeye çare olur. Yeter ki sevdiklerimizi unutmayalım,
onlarla irtibat halinde olmaya devam edelim ve onları sevmeye, hatırlamaya
gayret gösterelim. 

Hiçbir şey ilk ayrılık gibi etkili olmaz ve zaman içinde
insanoğlu o ayrılığa da, o uzaklığı da alışacaktır. Çünkü hayatın doğası budur.


Cover Image

Allah İlmi Dileyene Malı Dilediğine Verir

Mart 30, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Allah İlmi
Dileyene Malı Dilediğine Verir

 Alemlerin yaratıcı olan Yüce Allah her şeyi hakkı ile bilen, evreni düzenli bir şekilde yaratandır. O ne yaparsa en
iyisini yapar ve o yücedir. Allah, kendisini bilime ve öğrenmeye adayan kişinin
ufkunu ve önünü açar. Malı mülkü ise dilediği kuluna verir, her isteyene mal
vermez. Çünkü Allah istediği kula mal ve mülk vererek onu farklı şekillerde
imtihan edebilir ama dileyen herkese ilmi verir. 

Yeter ki insan meraklı olsun,
ilimle meşgul olsun, araştırmalarına devam etsin. İlim ile uğraşan insan da
kendini geliştirir ve büyük işler başarabilir. İlim ve bilim yolundan hiç
ayrılmamalıyız. Kimi insanlar doğuştan zengin deriz, ailesi varlıklı deriz.
Allah o kimselere de bu kadar malı vermiştir çünkü bizim bilmeyeceğimiz ama
Yüce Allah’ın bildiği büyük sırlar vardır burada. Çünkü burası imtihan
dünyasıdır. İlmi ise her isteyene verir. 

Çalışmak isteyen, alın teri dökmek isteyen, evreni anlamaya çalışan, çeşitli teknolojik icatlar yapan kişiler bunlara merak saldığı için  başarılı
olmuşlardır. Çünkü çok çalışmışlar, gece gündüz demeden emek etmişlerdir. En
sonunda gösterdikleri emeklerinin karşılığını alırlar. Tüm bunlardan dolayı da
atalarımız Allah ilmi dileyene malı ise dilediğine verir sözünü söylemiştir.


Cover Image

Bayramda Borç Ödeyene Ramazan Kısa Gelir

Mart 25, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Bayramda Borç
Ödeyene Ramazan Kısa Gelir

Ramazan ayında oruç tutan kişiye
zaman bir türlü geçmek bilmez. Günler yavaş geçer. Ödemesini Ramazan bayramında
yapacak olan kişiye ise oruç kısa gelir ve 
günler çabuk geçer. Yani her insanın ihtiyacına göre zaman kavramı farklı
bir anlama girer. İnsan sıkıntılı işlerin yapılmasını, borçların ödenmesini hep
başka günlere ertelemek ister. Bunun için de atalarımız Bayramda borç ödeyene
Ramazan kısa gelir sözünü söylemiştir. Bunları yaşamamak için zamanında
borçlarımız ödemeliyiz ve kendimizi dara sokmamalıyız. 

İşlerimizi planlı ve
programlı yapmalıyız. Borçlarımız ertelememeliyiz. İşlerimizi zamanında yapmak
önemlidir. Örneğin; Günler öncesinden yazılı haftası belirlenmiş ve öğrenciler
yazılıya hazırlık için çalışmaya başlamışlardır. Önceden çalışanlar sınavda
yüksek not alarak başarılı olurlar ve son gün çalışma sıkıntısı içinde de
hissetmezler. Çünkü işlerini ertelememişlerdir. Sınava son gün kalan kişi ise
zamanın geçmesini istemez. Biraz daha zaman olsaydı, daha iyi çalışırdım falan
der ama iş işten geçmiştir.

 Burada zamanın önemine dikkat çekmek istedim. Her
iş zamanında yapıldığı zaman, programlı olunduğu zaman sınav haftası da iyi
geçer,, oruç da çabuk geçer, bayramda çabuk geçer diyebilirim.


Cover Image

Vefa Ne Demek, Vefalı Nasıl Olunur, Vefalı Olmak İçin Ne Yapmalıyız?

Mart 21, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Vefa Ne Demek,
Vefalı Nasıl Olunur, Vefalı Olmak İçin Ne Yapmalıyız?

Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi,
dostluk ve bağlılıkta kararlılık ve dini sorumluluklarını yerine getirme anlamlarına
gelir. Vefa, sevgide devamlılık demektir. Vefa insana yakışan en güzel
erdemlerden biridir. Vefalı olmak için nankör olmamak gerekir. Gönül bağı
kurduğumuz  insanlar ile bu bağı ömür
boyu devam ettirmek gerekir. Zor zamanlarımızda yanımızda olan, başarılı
anlarımızda bizimle mutlu olan insanların bizler de her zaman yanında
olmalıyız. 

Vefalı olmak için  sevmek
gerekir, saygı gerekir, menfaatin ortadan kalkması gerekir.  Paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma gerekir.
Vefalı olmak için şunları yapmalıyız: Sevdiğimiz insanları arayıp sormalıyız,
onlara kötülük etmemeliyiz, onların zor zamanlarında elimizden gelen her türlü
maddi ve manevi desteği sağlamalıyız. Verdiğimiz sözü tutmalıyız, doğru, dürüst
ve güvenilir bir insan olmalıyız, sevdiklerimizi daima hatırlamalı ve onları
anmalıyız, empati kurma becerisine sahip olmalıyız, sevdiğimiz insanlara zaman
ayırmalıyız, bencillikten uzak durmalıyız, empati kurma becerisine sahip
olmalıyız. 

Affedici olmalıyız, sadık olmalıyız, sevdiklerimizi her daim
hatırlamalıyız, yeri gediği zaman onlar için fedakarlık yapmalıyız, eski
arkadaşları, dostları, komşuları unutmamalıyız, ne oldum delisi olmamalıyız,
olgun ve erdemli bireyler olmalıyız minnettar olmalıyız. Bunlar vefalı olmak
için yeterli özelliklerdir.


Cover Image

Aşağıdaki Dergi Yazısını Okuyunuz Yazıdan Hareketle Çocuklarla Bilim İnsanları Arasındaki Ortak Özellikleri Belirleyiniz

Mart 11, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Aşağıdaki
Dergi Yazısını Okuyunuz Yazıdan Hareketle Çocuklarla Bilim İnsanları
Arasındaki Ortak Özellikleri Belirleyiniz

 Canan Dağdeviren
çocukken taşları kırıp içlerindeki atomu bulmaya çalışırmış. Meraklı bir
çocukmuş ve deneyler yapmayı severmiş. Ailesi de onu bu konuda desteklermiş.
İyi eğitim almış, merakının peşinden gitmiş ve şimdiye kadar iki tıbbi cihaz
geliştirmiş: Giyilebilen kalp pili ve esnek deri algılayıcı. Genç buluşçunun
bilimle uğraşmak isteyenlere birkaç önerisi var:

“Soru sorun, hayal kurun, plan yapın, bilimsel kaynakları
tarayın ve mümkün olduğunca kendinizden farklı insanlarla bir araya gelin. En
çok bilgiyi farklı insanlardan öğrenir, olaylara farklı açılardan bakabilme
kabiliyeti kazanırız. 
Yazıyı okuduğumuz zaman çocuklar ile bilim insanları arasındaki ortak özelliklerin şunlar olduğunu hemen görürüz: Meraklı
olmak, merakının peşinden koşmak, azimli olmak, yılmamak, çalışkan olmak,
heyecanlı olmak, sürekli soru sormak, hayal kurmak vb. diyebiliriz. Bunlar hem
çocuklarda olan özellikler hem de bilim insanlarında olan özelliklerdir. 

Çocukken
 çok soru sorardık, meraklıydık, hayal
kurardık. Büyüdüğümüz zaman da bu özelliklerimizi kaybetmemeliyiz ve tıpkı
bilim insanları gibi meraklı olmaya, çalışkan olmaya ve üretken olmaya devam
etmeliyiz. Böyle olursak başarı ve mutluluk bizimle gelecektir.


Cover Image

Elinde Sihirli Bir Değnek Olsaydı Neleri Değiştirmek İsterdin?

Mart 7, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Elinde
Sihirli Bir Değnek Olsaydı Neleri Değiştirmek İsterdin?

Elimde sihirli bir değnek olsaydı
ilk olarak çeşitli hastalıkları olan insanların ağrılarını yok ederdim ve
onların ağrılarından kurtulmasını sağlardım. Kimsenin hasta olmamasını sağlar herkesin
sağlıklı olmasını isterdim. Bunun için 
sağlıklı ve mutlu insanların olduğu bir toplum meydana getirirdim.
Savaşları yok eder dünya barışını yayardım. Çocuklar ölmez, çocuklar mutlu olur
ve çocukluğunu yaşamaya devam ederdi. Kötü insanları iyi insanlara
dönüştürürdüm ve onların da iyi olmasını sağlardım. Hastalıkları yok ederdim. 

Doğal kaynakların hepsini eski haline getirir ve tertemiz kaynaklarımız var
olmaya devam ederdi. Küresel sınmayı ortadan kaldırırdım. Gelir dağılımındaki
adaletsizlikleri ortadan kaldırırdım. Her insanın eğitim almasını sağlardım.
Cahil kimse kalmazdı. Sevgi, saygı, barışın olduğu bir dünya yapardım
dünyamızı. Bilim ve teknolojide her ülkesinin gelişmesini sağlardım. Bilimi ve
ilimi yayardım. 

İnsanlar sorgulayan varlıklar olsun isterdim. Araştıran,
sorgulayan, empati kurma becerisine sahip duyarlı insanlar yetiştirirdim.
İnsanlar arasında hoşgörü ve sevginin artmasını sağlardım. Dünyamızın daha
eğlenceli olmasını sağlardım. Yoksul kimse kalmazdı, herkes mutlu olurdu,
herkes ailesi ile yaşamaya mutlu bir şekilde devam ederdi.


Cover Image

Amâk-ı Hayal Kitabı İle İlgili Kompozisyon

Şubat 26, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Amâk-ı Hayal Kitabı İle
İlgili Kompozisyon

Bu kitap Filibeli Hilmi Efendi’nin
bir eseridir. Kitapta Ahmet Raci adında bir kişi vardır. Ahmet Raci kendini
manevi bir boşluk içinde hisseder  ve her
şeyden şüphe duymaya başlar. Kendini kötü hisseder. Bir  bir gün mezarlığa gider ve orada Aynalı Baba
adında biriyle tanışır ve olaylar ondan sonra başlar. Kitap vahdeti vücut
anlayışını yansıtan bir kitaptır. Her şeyin tek sahibi Yüce Allah’tır. İnsan
yazgısına boyun eğmelidir çünkü her şey Yüce Allah’ın istediği ile gerçekleşir
ve kimse bunun önüne geçemez. Bütün evren Allah’ın bir parçası, Allah’ın bir
yansımasıdır aslında. Her şeyi sev çünkü her şey Yüce Allah’ın bir parçasıdır. 

Yaratılanı
sev yaratandan ötürü anlayışı da vahdet-i vücut anlayışından gelmektedir.
İnsanı seven Allah’ı da sever. Ahmet Raci bu kitapta bir yolculuğa çıkar ve kendisi
çeşitli rüyalar görür ve bu rüyalardan büyük bir ders çıkarır. Her ne kadar
birçok farklı bilim, felsefe ve inanç ile sorularına cevap aramışsa da bu
kültürlü genç bir türlü tatmin olamaz. Bu ruh haliyle bir gün mezarlıkta
karşılaştığı Aynalı Baba’dan çok etkilenir.

 Aynalı Baba ile düzenli olarak
buluşurlar ve her buluşmalarında kahve yapıp içtikten sonra, Aynalı Baba ney
üflemeye başlar. Bu ney sesiyle Râci dalar ve hayaller görmeye başlar. Her
hayalde çok farklı bir dünya ve durumda bulur kendini. Bu hayallerin her biri
birer hikâye şeklindedir ve hepsi  tasavvufun  özellikle de Vahdet-i Vücûd inancının bir
yönünü anlatır. 


Cover Image

Eğer Bir Gün Bir Hayvanın Dilini Konuşabilseydin Bu Hangisi Olurdu? Neden?

Şubat 26, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Eğer Bir Gün
Bir Hayvanın Dilini Konuşabilseydin Bu Hangisi Olurdu? Neden?

Eğer bir gün bir hayvanın dilini
konuşabiliyor olsaydım bu hayvan kuş olurdu. Kuşlar gökyüzünde özgürce salınan,
istediği ülkelere istediği zaman uçabilen, uçma sırasında farklı yerlerin
güzelliklerini gören, tehlikeli alanları gören muhteşem canlılardır. Konuşuyor
olsaydım kuşların dilini konuşuyor olurdum.

 Gezip gördüğümüz yerleri diğer
kuşlarla konuşmak harika olurdu. Havada özgürce uçmak, özgürlüğün tadını konuşa
konuşa çıkarmak muhteşem olurdu. Kuşların dilini konuşmak isterdim çünkü doğa
ile iç içe olurdum. Gökyüzünden dünyada olup bitenleri izlerdim. Doğa ile daha
derin bir ilişki içinde olurdum. Doğanın sesini anlardım, doğanın bir parçası
olmak harika bir şey olurdu. Kuşlar çok masum hayvanlardır. Onun için masum
olmak isterdim, saf olmak isterdim, araştırmacı ve gözlemci olmak isterdim,
meraklı olurdum.

 Yeni yerler keşfetme arzum hiç bitmezdi. Kuşların dilini
konuşmak, insanın içindeki merakı, temiz duyguları ve ve evrensel iletişim
istediğini simgeler. Bunun için kuş olmak isterdim, kuş arkadaşlarımla doya
doya gezmek isterdim ve özgürlüğümün tadını son nefesime kadar tadar, yaşar ve
hayatı özgürce anlamlandırmaya çalışırdım.


Cover Image

Geldi Yine On Bir Ayın Sultanı Konulu Kompozisyon

Şubat 26, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Geldi Yine On
Bir Ayın Sultanı Konulu Kompozisyon

On bir ayın sultanı,  gönüllerin bir olduğu, yardımlaşmanın hat
safhaya ulaştığı, insanın empati kurma becerisinin en yüksek olduğu aydır
Ramazan Ayı. Çünkü bu ayda sahura kalkılacak, oruçlar tutulacak, namazlar kılınacak
ve sabahlara kadar alemin yaratıcı olan Yüce Allah’a eller açılıp dua
edilecektir. Bu ay bereket ayıdır, bu ay birlik olma ayıdır, bu ay daha iyi
insan olma, daha merhametli olma ayıdır diye düşünüyorum.

 

Ramazan Ayı Müslüman aleminin en
özel aylarından biridir. Günler öncesinden başlar Ramazan hazırlığı. Evler
tertemiz hale getirilir, sarmalar, mantılar, dolmalar yapılıp donduruculara
konulur. Evin ihtiyaçları alınır ve en önemlisi de akşam ezan okunması ile
hurma, zeytin ve tuz eşliğinde açılan orucun bana verdiği muhteşem duygudur.
Oruç tutmak çok güzel bir duygudur. İnsan bu ayda yoksul insanların durumunu
daha iyi anlıyor ve bunun için de daha hassas oluyor. Onun için de yardımlaşma
haliyle artmaya başlıyor ve insan olma duygusu bu ayda daha da anlamlı oluyor.

 

Aslında insan tüm aylarda da iyi
insan olmalı, her zaman yardımlaşma ve dayanışmadan yana olmalı, her zaman
dedikodudan uzak durmalı ve her zaman iyi insan olmalıdır diye düşünüyorum.
Çünkü insana yakışan insanca yaşamak, insanca davranmak ve insanca
konuşmaktır. Bu ayda biraz daha artan güzel özellikler her zaman bizde var
olmalıdır.


Cover Image

Bir Gezgin Mi Yoksa Bir Bilgin Mi Olmak İstersiniz? Nedenleriyle Açıklayınız.

Şubat 23, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Bir Gezgin Mi
Yoksa Bir Bilgin Mi Olmak İstersiniz? Nedenleriyle Açıklayınız.

Gezgin olmak da bilgin olmak da çok
değerlidir. Çünkü ikisi de insanı kültürlü yapar, bilgili yapar, meraklı yapar
vb. diyebiliriz. İkisi arasında seçim yapacak olursam gezgin olmayı tercih
ederdim. Çünkü gezgin olmak içimdeki keşfetme duygusunu daha da artıracaktır.
Dünyanın farklı kültürlerini, tarihi ve doğal güzelliklerini gezmek, görmek,
bilgi edinmek harika olurdu. 

Yeni yerler keşfetmek, yeni insanlarla tanışmak
kişisel ufkumu daha da geliştirirdi. Özgür olurdum, maceradan maceraya koşardım.
Anı yaşar ve hayat benim için daha ilgi çekici ve daha keyifli olurdu. Farklı
şehirleri ve ülkeler gezmek bana kendimi iyi hissettirdi, özgüvenim gelişirdi,
problem çözme becerim gelişirdi, 
gittiğim yerlere kolayca uyum sağlayabilirdim. Anı biriktirirdim.
Unutamayacağım anılarım olurdu. Gezdiğim yerler hakkında da günlük tutmayı ihmal etmezdim. 

Farklı kültürleri tanımak ve benim daha iyi empati kuran insan olmamı
sağlardı. Yeni hikayelerim olurdu, hayatı dolu dolu yaşardım ve hayattan büyük
zevk alırdım. Aynı yerde kalmadığım için canımın sıkılması gibi bir durum da
fazla olmazdı. Kişisel gelişimim için, yaşamdan zevk almak için, hayatın
heyecanını hissetmek için gezgin olmak isterdim.


Cover Image

Kendinizi Hangi Durumlarda Mutlu Hissedersiniz?

Şubat 22, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Kendinizi  Hangi Durumlarda Mutlu Hissedersiniz?

 

Her insanın kendini  mutlu etmesi gerekir. Çünkü insan mutlu
olmadan hayat geçmez. Mutlu olmak için de ben değil biz düşüncesi ile hareket
etmek gerekir. Kendimi mutlu hissettiğim anlar şunlardır: Yardıma muhtaç olan
insanlara, hayvanlara yardım ettiğim zaman çok mutlu oluyorum. Örneğin; Yaşlı
insanların poşetini taşıdığım zaman, onları yoldan karşıdan karşıya geçirdiğim
zaman kendimi mutlu ve vicdanı rahat bir insan olarak hissediyorum. Özellikle
de şu soğuk kışı günlerinde evimizin önüne gelen ve aç olan kedilere kulübe
yapmayı seviyorum. Onlara su ve yemek veriyorum. Köpeklere ise su ve kemik
veriyorum. Onların canı olduğunu bilmek, onların ilgiye ihtiyaç olduğunu
bilmek gerekir. Yeni şeyle öğrendiğim zaman mutlu oluyorum. 

Merak ettiğim bir
konu hakkında yeterince bilgiye sahip olduğum zaman kendimi çok ama çok mutlu
hissediyorum. Kitap okuduğum zaman, arkadaşlarımla saatlerce oynadığım zaman,
sinemaya gittiğim zaman, alışveriş merkezinde alışveriş yaptığım zaman mutlu
oluyorum. Bir insanın yarasına merhem olduğum zaman, bir çocuğu mutlu ettiğim
zaman, anneme ve babama her zaman saygılı olduğum zaman kendimi mutlu iyi
hissediyorum. 

Sahip olduğum şeylere şükrettiğim zaman, kendime ulaşılabilir
hedefler koyduğum zaman, doğayla yeterince zaman geçirdiğim zaman, kendimi her halimle olduğum gibi kabul ettiğim zaman, olumlu düşünme becerisine sahip
olduğum zaman, hobileri yerine getirdiğim zaman, kendime zaman ayırdığım zaman,
güzel bir çevrem olduğu zaman çok mutlu oluyorum.


Cover Image

Bugüne Dair İyi Bir Plan Yarına Dair Mükemmel Bir Plandan İyidir

Şubat 14, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Bugüne Dair
İyi Bir Plan Yarına Dair Mükemmel Bir Plandan İyidir

Planlı, programlı olmak çok
kıymetlidir ama o programı zamanında uygulamak, ertesi günlere ertelememek ise
en güzel olanıdır. En iyi plan şu anda gerçekleştirdiğimiz plandır. Yani bir an
önce işe koyulmak gerekir ve amaçlarımızı gerçekleştirmek için anı
değerlendirmek, çalışmak, üretmek en akıllıca olanıdır. Bu söz aslında
işlerimizi ertelememek gerektiği ile ilgili bir durumdur. Örneğin; Yarın çok
iyi ders çalışacağım, yarın diyete başlayacağım gibi sözler yerine bunları o
gün uygulayarak işe başlamak daha mantıklı olur. Yani iradeli olmalıyız.

 Yapacağım,
edeceğim demek işi uzatmak demektir aslında. Oysa lafla değil uygulama ile anı
yaşayarak ve en iyi bir şekilde değerlendirerek planlamaya devam etmek kişiye
günlük hayatında daha kolaylık sağlayacaktır. Planlarımızı  bugüne özel yapmalıyız. Yarınların ne
getireceğini bilemeyiz. Onun için anın kıymetini bilmeliyiz ve zamanımızı boş
yere ve boş işlere harcamamalıyız. Çünkü zaman insanın en kıymetli hazinesidir.  Havalı konuşmalar yerine sadece ve planlı
şekilde o günü değerlendirmek kişiyi hem daha mutlu eder hem de kişi o günkü
planlarını gerçekleştirmiş olur.

 Ertesi günü yapacağım sözleri ise kişiyi oyalar ve o işi ertesi günleri yapmadığı zaman da kişi büyük bir hayal kırklığı
yaşayabilir ve amacına da ulaşmamış olur. Mevcut şartlarda  yapılacak en iyi şeyin, gelecekte
yapılması hayal edilen ideal bir plana göre daha pratik ve yarar sağlayacağını
anlatan anlamlı bir sözdür.


Cover Image

Merak Olmadıktan Sonra Akıl Paslanır Gider

Şubat 13, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Merak
Olmadıktan Sonra Akıl Paslanır Gider

Merak duygusu zihinsel gelişim ve
öğrenme için çok ama çok önemlidir. Çünkü insan merak duygusuna sahip olmazsa
hiçbir şey öğrenemez ve tembel bir şekilde hantal bir hayat sürmeye devam eder.
O hayatın da hiç coşkusu ve anlamı olmaz. Merak olmadığı için akılda olanlar da
zaman içinde unutulmaya başlanır ve kişi git gide zayıflar, körelir ve en basit
olayları bile anlamada zorluk çekebilir. Yeni şeyler öğrenmek için, keşfetmek
için, sorgulamak için yürekte merak duygusunun var olması gerekir. Çünkü merak
etmek bunların daha iyi öğrenilmesini ve anlaşılmasını sağlar. 

Merak duygusu
ortadan kalktığı zaman zihinde körelme başlar, kişinin öğrenme istediği
gittikçe daha da azalmaya başlar. Böyle olduğu zaman da kişi kendini geliştirmez
ve bir arpa boyu yol alamaz. İşte bunların olmaması için merak etmeliyiz, merak
duygumuzu kendi elimizle yok etmemeliyiz, zihnimizi aktif tutmalıyız. Her
türlü yeniliğe gelişmeye merak duygusu sayesinde açık olmalıyız. Merak
duygusunun ne denli önemli olduğunu şu sözle de anlayabiliriz: “Hiçbir özel
yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.

 Önemli olan sorgulamayı
bırakmamak. Merakın var olmak için kendi nedeni vardır. Kimse bunu anlayamaz
ancak bunun içinde sonsuzluğun, hayatın, gerçek inanılmazlığın yapısını
gizlerini çözmeye çalışarak, olabilir.” der Albert Eınsteın. İşte buradan da
merakın önemi ortaya çıkar.


Cover Image

Kim Olduğunu Ve Ne İstediğini Bilirsen Olayların Seni Üzmesine Daha Az İzin Verirsin

Şubat 13, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Kim Olduğunu
Ve Ne İstediğini Bilirsen Olayların Seni Üzmesine Daha Az  İzin Verirsin

İnsan her şeyden önce kendisini iyi
tanımalı, kendi güçlü ve zayıf yanlarının farkında olmalıdır. Güçlü yanlarını
daha iyi hale getirirken güçsüz yanlarını da güçlendirmek için kendini olumlu
yönde değiştirmeli, kendi kişisel gelişimine yatırım yapmalıdır. Kişi ilk
olarak ne istediğini bilmelidir. Ne istediğimizi bildiğimiz zaman hayatta
karşımıza çıkan zorluklarla nasıl 
mücadele edeceğimizi de öğrenmiş oluruz. Böylece o zorluklar karşısında
bir anda yıkılmayız ve kendimizi buna hazırladığımız için o zorluklara direnç
kazanmış oluruz.

 Kendini iyi bir şekilde tanıyan insan başka insanların lafı
ile kendisine anlam yüklemez. Kendini, kendi gözünde değerli gören insanlar
onun bunun olumsuz lafı ile hemen psikolojik olarak çökmezler. Bundan dolayı da
duygusal olarak daha güçlü olurlar daha dik duruşlu olurlar. Ben istersem, ben
izin verirsem beni üzebilirler ama ben istemezsem ben izin vermezsem hiç kimse beni
üzemez ve benim kendime olan güvenimi yerle bir edemez. Yani her şey kişinin
kendisinde biter. Ne istediğinden emin olan insanlar dışarıdan gelen olumsuz
etkenlerden kendini korur  ve daha güçlü,
daha iradeli olur. 

Olaylara bakış açımızı değiştirmeliyiz. Üzülmek, yerine,
olaylara fazla anlam yükleyip kendimizi üzmek yerine bunlara izin vermeyip
bunların takılacak şeyler olmadığını fark ettiğimi zaman daha iyi hissederiz  daha mutlu oluruz. Çünkü hayatımızın efendisi
yine kendimiz oluruz.


Cover Image

Yazar’ın Kemal Sunal ve Barış Manço İle İlgili Söylediklerine Katılılıyor Musunuz?

Şubat 13, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Yazar’ın
Kemal Sunal ve Barış Manço İle  İlgili
Söylediklerine Katılıyor Musunuz?

Gelenek, görenek, sevgi, saygı,
bayram,  pide, simit, atasözü, vecize,
bir fincan kahve … vb.  öğreniyoruz büyük
sanatçı Barış Manço’nun eserlerinden. Yani tüm kaybettiklerimiz var bu büyük
sanatçıların yaptıklarında. Sevgi, saygı, paylaşmayı, dayanışmayı, vefayı,  hoşgörüyü, saflığı, tevazu sahibi olmayı, insanlığı
öğreniyoruz Kemal Sunal’dan. Kin ve husumete asla cevap vermemiştir. Biz
toplumda artık  bu gibi erdemleri, güzel
hisleri bulamadığımız için çok seviyoruz ve onlar izliyoruz, dinliyoruz hiç
bıkmadan, usanmadan..  Çok sevdik onları…
Çünkü onlar bizden biridir. Halkın içinden çıkmıştır. 

Halkın ortak sorunlarını
dile getirmişlerdiler ve halkın sorunlarını, özlemlerini, acılarını,
aşklarını vb. en iyi anlayan ve gerçekleri bize gösteren kimselerdir bu değerli
insanlar. Yazarın bu iki sanatçı ile söylediklerine katılıyorum. Çünkü onlardan
bizden biridir, çünkü onlar sevgidir, insandır, temizdir, örnek şahsiyetlerdir.
Günümüzde ne yazık ki bencillik artmış, yardımlaşma ve dayanışma azalmış,
insanlar daha kibirli ve daha narsist olmaya başlamıştır. Dönüp dolaşıp bu iki
sanatçının yaptıklarını izliyor, dinliyorsak onlarda gerçek samimiyeti, vefayı,
sevgiyi, paylaşmayı ve dayanışmayı öğreniyoruz da ondan bu iki büyük insanı
kendimiz örnek alıyoruz.

 Bizleri  hem
güldüren hem düşündüren sevgili Kemal Sunal, şarkıları ile özlü sözleri ile
bizlere eserlerini bırakan bırakan sevgili Barış Manço gibi insanlar bu
ülkenin unutulmayacak olan iki değerli hazinesidir. Sıcaklık, samimiyet, ait
olma, sevgiyi hissederiz bu sanatçıların yaptığı işlerde. Onları çok seviyoruz,
sevmeye de devam edeceğiz elbette.


Cover Image

Fotoğraf Çekmek İle Resim Yapmak Arasındaki Farkları Aşağıdaki Kutucuğa Yazınız.

Şubat 13, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Fotoğraf
Çekmek İle Resim Yapmak Arasındaki Farkları Aşağıdaki  Kutucuğa Yazınız

Fotoğraf çekmek ve resim yapmak
arasındaki farklara baktığımızda şunları söyleyebiliriz. Resim yapmak için
boya, fırça, resim kalemi ve resim için gerekli olan diğer malzemelere
gereksinim duyulur. Resim yapmak için belli bir yetenek ve gözlem gücü olması
gerekir. El becerisi ve sanatsal yetenek gerekir. Fotoğraf çekmekte ise ilk
olarak  fotoğraf makinesinin olması şarttır. Fotoğraf makinesi, ışık ayları, lensler ve gerekli olan  diğer malzemeler kullanılarak gerçek dünyadaki
görüntüler çekilir.

 Fotoğrafçılık, teknik bilgi ve ekipman gerektirir. Fotoğraf
çekmek anlık bir durumdur. Örneğin fotoğraf çeken kişi bir anda harika
görüntüler yakalayabilir ve onu hemen çekebilir. Fotoğrafçı gerçek dünyadaki
bir anı yakalar ve onu fotoğraf karesinin içine alır ve daha sonra isterse
onun üzerinde düzenlemeler yapabilir. Resim yapmak ise anlık değildir. Daha
uzun bir zaman gerekir. Resim yapan kişinin 
hayal gücünü ve gözlem yeteneğini iyi kullanması gerekir. Bunun için  yapılacak olan resmin birçok aşamadan geçmesi
gerekir. Resim daha soyutken fotoğraf çekmek daha somuttur. Resimde sanatçı
hayal gücünü ortaya koyabilir ama fotoğrafçı olanı koyar, yani daha somut bir
nesne görebiliriz. 

Teknolojik gelişmeler, fotoğrafçılığın sınırlarını devamlı
genişletir, resim yapmak ise geleneksel yöntemlerde teknolojiye daha az
bağımlıdır fakat resmi dijital resim yapma araçlar ile yapıyorsak işte o zaman
teknolojiye bağımlılık olabilir. Resimde gerçek hayatta olmayan bir eser ortaya
çıkabilir ama fotoğrafçı olmayan bir şeyi ortaya koyamaz. Ortaya koyduğu şey
gerçek hayatın içinden olan, somut olan bir nesne ya da varlıktır diyebiliriz.


Emek Kelimesi Size Neler Çağrıştırıyor?

Şubat 7, 2025 Okuma süresi: 2 dakika

 

Emek Kelimesi
Size Neler Çağrıştırıyor?

Emek, İşgücü; mal veya hizmet
üretimi sırasında ortaya konan insan kaynağıdır. Üretimi gerçekleştirenlerin
fiziksel ve düşünsel katkılarıdır. Kavram, kol emekçilerinin verdiği
hizmetlerin yanı sıra, başka birçok hizmet türünü de kapsar. bir işin yapılması
için harcanan beden ve kafa gücü, çalışma. uzun, yorucu ve özenli çalışma. 

Emek
kelimesi bana alın terini, çok çalışmayı, kendisine ve içinde yaşadığı ailesine
faydalı olan bir insanı, çalışan bir anneyi, babayı, kömür işçisini, mevsimlik
işçileri, öğretmeni, dağda koyunlarını otlatan bir çobanı, hastasını hayata
geri döndüren bir doktoru ve daha birçok meslek gruplarını çağrıştırıyor
diyebilirim. Emek bana özverili olmayı, iyi niyetli olmayı, doğru, dürüst ve
güvenilir insan olarak alın teri ile çalışmayı da hatırlatıyor. Emek ile ilgili
şu sözleri de aklıma geliyor: ““Başarının gizli formülü: Kalk, çalış, iste,
tutkuyla çaba göster ve başar.” – William Zinsser

“Hiç kimse, ellerini kullanmadan
başarı merdivenlerini tırmanamaz.” – Abraham Lincoln

“Rızığını sürekli kılan, her işte
yardıma koşandır.” Hz. Ali. Emek yorulmadır, bilek gücüdür, zihin gücüdür. yeri
geldiği zaman rahatlığından taviz verme ve yorulana kadar ısrarla çalışmaya
devam etmektir. Emek sevgidir, umuttur, hayattır, inançtır vb diyebilirim.


Balmumundan İnançlara Sahip Olduğunuz Müddetçe Güneşten Uzaklaşın.

Şubat 7, 2025 Okuma süresi: 6 dakika

 

Balmumundan İnançlara
 Sahip Olduğunuz Müddetçe Güneşten  Uzaklaşın.

“Balmumundan inançlara sahip
olduğunuz müddetçe güneşten uzaklaşın.” Epiktetos. Yukarıdaki özdeyişten yola
çıkarak kararlı olmanın hedefe ulaşmada ne kadar önemli olduğunu anlatan bir
yazı yazı yazı kaleme alınız. Yazınızda günlük hayattan örnekler veriniz.

 Balmumu, kolay şekillenen ve
etkilenebilen bir maddeyi simgeler; bu da inançların başkalarının etkisiyle
değişmesi anlamına gelir. Eğer inançlarımız bu kadar esnekse, amaçlarımıza
ulaşmak  zorlaşır. Balmumu Güneş
karşısına çıktığı zaman hızla eriyip yok olacaktır. Balmumu eridi diye sizin de
mi inançlarınız, kendinize olan güven ve kararlılığınız yok  mu olacaktır o halde? İşte bunun olmaması için
inançlarınız sağlam temeller üzerine kurulmalıdır. Bu sağlam temelde  ancak ve ancak yüksek bir irade ve yüksek bir
nefis terbiyesi ile gerçekleşir. Güçlü bir iradeye sahip olmayan, nefsini
terbiye etmeyen, amaca ulaşmak için azimli, kararlı ve sabırlı olmayan insanlar
hiç bir zaman başarının tadını alamayacak ve başarı duygusundan mahrum
kalacaktır.

 

İnsan çelik gibi bir iradeye sahip
olmalıdır. Herhangi bir eşyayı kendine model almak yerine kendin iradesini
güçlü kılmaya çalışmalıdır. Kendini kendini kandırmamalıdır insan. İradenin gücü
ortaya konmalıdır. Güçlü bir iradeye sahip olunduğu zaman bunun üzerine de
sabırla çalışıp, kararlı olunduğu zaman istediğimiz şeye eninde sonunda
ulaşırız. Yeter ki iradeyi elden bırakmayalım. Allah bizleri canlılar içinde en
şerefli  varlık olarak yaratmıştır. Neden
mi çünkü bize akıl vermiştir. O akıl sayesinde iradeli olma olma ya da iradesiz
olma tercihini vermiştir. Yani ikisi de  kendi elimizde olan bir şeydir. 

İradesiz
olursak sadece nefsimizin isteklerine bağlı kalırsak başarılı olamayız ve hiçbir
zorlukla da baş edemeyiz. Oysa iradeli olan insan bekler, alın teri döker, pes
etmez ve amacına er geç ulaşır. Artık zafer onundur. O zaferi ise güçlü bir iradeye
borçludur elbette.  Bunun için henüz
küçük yaşlardan itibaren aileler çocuklarına güçlü bir irade eğitimi
vermelidir. Çünkü iradesine sahip olan çocuk geleceğin yıldızı olacak, nefsinin
kölesi olmayacaktır.

 

 Bu konu ile ilgili şunu örnek verebilirim: Örneğin;
sürekli yemek düşünen kişiyi ele alalım. Sadece haz almak için, mutlu olmak
için yiyor ve kilo üstüne kilo almaya devam ediyor. Sürekli yemek yemek onun
hayatı haline geliyor ve bu kötü alışkanlıktan bir türlü kurtulamıyor. Neden mi?
Nedeni şu: Çünkü güçlü bir iradeye sahip değil ve gerçekten kilo vermek
istemiyor. Bunu gerçekten istese o kilolar zamanla ve sabırla, azim ve
kararlılıkla eninde sonunda gidecek ama bunu yapacak  cesaret ve 
irade gücü  o kişide yok. Bu insan
ne zaman sağlığına kavuşur derseniz cevabı olarak da şunu söyleyeceğim. Ne zaman
güçlü bir iradeye sahip olursa, kararlı olursa ve yaşam şeklini diyetlerle
değil beslenme şeklini hayat alışkanlığı haline getirdiği zaman, sağlıklı
beslenmeye başladığı zaman ve iradesine sahip çıktığı zaman diyebilirim. Yani
her şeyin sonu iradeye çıkıyor diyebilirim. Bu siz öğrenciler için de geçerlidir. Küçük yaşta çalışmayı ilke edinen, hemen pes etmeyen, güçlü
iradeye sahip olan çocuklar başarıya ulaşıyor. İradesine hakim olmayan, sadece
oyunlarla kendini oyalayan ve sürekli erteleme hastalığına tutulmuş çocuklar ise
tembel kalmaya devam ediyor ve bu o çocuğun gelecekteki yaşamını da kötü
etkiliyor. Ne zaman çocuk silkelenip kendine gelir, iradeyi çelik zırh gibi
yapar işte onun hayatı da  o zaman
değişmeye ve daha güzel hale gelmeye başlar. Yeter ki azim, güven, kararlılık,
irade  terk edilmesin ve bunlar yaşam
felsefesi haline gelsin.


Aşağıdaki Gazete Yazısını Okuyarak Ele Alınan Konu Hakkındaki Duygu ve Düşüncelerinizi Yazınız.

Şubat 6, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Aşağıdaki
Gazete Yazısını Okuyarak Ele Alınan Konu Hakkındaki Duygu ve Düşüncelerinizi
Yazınız.

Psikologlar, sürekli özçekim
yapanların “selfitis” hastalığına kapılmış olabileceğini söylüyorlar: Yapılan
araştırmada sürekli özçekim yapanların öz güven eksikliği yaşadığı, dikkat
çekmek istediği belirtiliyor. Ama bazı araştımacılar da bu duruma hastalık
demenin doğru olmadığını ve yanıltıcı olabileceğini ifade ediyorlar. Ben de bu
kadar fazla özçekim yapılmasını doğru bulmuyorum. 

Çünkü insan sürekli kendini
çekince kendinde fazlaca kusurlar bulmaya başlıyor ve kişinin bir süre sonra
psikolojisi bozulabiliyor ve bu bir hastalık haline gelebiliyor. Ayrıca tehlikeli
yerlerde özçekim yapan insanların başına akla gelmeyen istenmeyen üzücü olaylar
gelebiliyor. Örneğin; Örneğin bu yıl Rusya’da selfie çekerken ölenler oldu;
Ural Dağları’nda iki kişi bir el bombasını ateşlerken poz verdiklerinde
canlarından da oldular. Haziran ayında da Moskova’daki bir köprüden asılırken
selfie çekmeye çalışan bir üniversite mezunu öldü. Yakınlarda da 17 yaşındaki
bir erkek, bir çatıda Instagram sayfası için resmini çekmeye girişince
yuvarlanarak can verdi. Bu ve bunun gibi çok sayıda örnek verebiliriz. Aşırı
özçekimin kişinin benlik algısında olumsuzlar yaratabilir ve bu da kişiyi
mutsuz edebilir.

 Özçekimden çok hayatımızı nasıl verimli geçirebileceğimize odaklanmalıyız. Kendimizi her halimiz ile sevmeli ve kabul etmeliyiz.
Birilerine benzeme çabası içerisine girmemeliyiz ve abartılı özçekimlerden uzak
durmalıyız. Elbette fotoğraf çekmeliyiz, çektirmeliyiz ama her şeyi ölçülü
olarak yaparsak ruh halimizde iyi olur ve kendimi bedenimize karşı daha
hoşgörülü oluruz ve kendimizi daha çok severiz.


Ara Güler’in En Kolayı Ölmemek Ben Ölmeyeceğim Çünkü Ben Gene Eserlerimde Var Kalacağım Size Merhaba Diyeceğim. Shakespeare Yaşıyor Mu, Ölüyor Mu?

Şubat 6, 2025 Okuma süresi: 3 dakika

 

Ara Güler’in  “En Kolayı Ölmemek. Ben Ölmeyeceğim Çünkü.
Ben Gene Eserlerimde Var Kalacağım, Size Merhaba Diyeceğim. Shakespeare Yaşıyor
Mu, Ölüyor Mu?

Ara Güler’in “En kolayı ölmemek, ben ölmeyeceğim çünkü. Ben
gene eserlerimde var kalacağım. Size merhaba diyeceğim. Shakespeare yaşıyor mu
ölüyor mu? düşüncesine katılıyor musunuz. Düşüncelerinizi nedenleriyle
açıklayınız. Ara Güler’in yukarıda söylediği sözlere katılıyorum ve
düşüncelerini doğru buluyorum. Çünkü bu dünyaya eserlerini bırakan insanlar bu
dünyaya izlerini de bırakmış olurla ve asla unutulmazlar. Kişilerin bedenleri
ölse bile, ruhları bu dünyada olmasa bile bıraktıkları muhteşem eserler yaşamaya
ve o sahiplerini yaşatmaya devam eder. Çünkü dünyaya iz bırakan başarılı ve
çalışkan insanlar unutulmazlar. 

Sanatçılar, fikir adamları, nitelikli
öğretmenler, bilim insanları unutulmazlar. Çünkü bu kişilerin yaptığı işler
asla unutulmazlar. Eserler yaşamaya devam ederken aslında o eserlerin de
sahipleri yaşamaya devam eder. Fikirler yaşamaya devam ederken o fikrin
sahipleri de yaşamaya devam eder. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi, elektriği
bulan Edison gibi ve daha birçok sanatçı ve bilim insanı, fikir adamı gibi
örneklerle bu durumu çoğaltabiliriz. Bugün 
Rus edebiyatının önemli yazarlarından olan Tolstoy, Dostoyevski hayatta
olmayabilir ama yazdığı muhteşem eserler ile düşünceleri yaşamaya devam
ediyordur. Çünkü böyle kimseler ölmez ve eserleri sayesinde yaşamaya devam
ederler. 

Mimar Sinan, İbni Sina, Fatih Sultan Mehmet gibi daha çok sayıda
değerli insanları bu konuya dahil edebiliriz. Shakespeare  bedenen ve ruhen bu dünyadan ayrılmış
olabilir ama eserleri yıllardan beri okunmaya, yaşatılmaya devam ediyor.


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler