Cover Image

2023 Bursluluk Sınavı Soruları ve Cevapları İndir

Ekim 9, 2023 Okuma süresi: 3 dakika

3 Eylül 2023 Tarihinde Yapılan İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavının Soru Kitapçıkları ve Cevap Anahtarlarına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

Bursluluk Sınavı Hakkında Kısa Bilgi

İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavı (İOKBS), her yıl Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen bir sınavdır. Bu sınavı kazanan öğrenciler, devlet tarafından verilen bursları almaya hak kazanırlar. İOKBS önceden “Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı” olarak bilinirdi ve ihtiyaç sahibi öğrencilere maddi destek sağlamak amacıyla uygulanır.

Başvurular İOKBS resmi internet sitesi veya e-Okul üzerinden yapılmaktadır ve başvurular belirli tarihler arasında kabul edilir. Öğrenciler, başvuru sırasında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen belgeleri sunarlar.

Sınav kontenjanları belirli kriterlere göre dağıtılır ve bu kriterler her yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kılavuzda açıklanır. Kontenjanların bir kısmı özel hak tanınan öğrencilere, emekli öğretmenlerin çocuklarına, yerleşim biriminde okul olmayan öğrencilere ve diğer öğrencilere ayrılır.

Sınavın içeriği Türkçe, matematik, fen bilimleri ve sosyal bilgiler derslerini içerir ve sınavda toplam 100 soru sorulur. Sorular, öğrencilerin sınıf seviyelerine göre farklılık gösterir. Sınav tarihi ve sınav bilgileri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından önceden duyurulur ve başvuru ücretsizdir.

Sınav, Türkiye saatiyle 10.00’da merkezi bir sistemle eş zamanlı olarak başlar ve tek oturum şeklinde yapılır. Öğrencilere 100 soru için 120 dakika süre verilir ve sınavın yapılacağı yer, salon ve sıra bilgileri sınav tarihinden en az 7 gün önce duyurulur.

2023 Bursluluk Sınavı Soruları

İndir: 2023 Bursluluk Sınavı Soruları (Tüm Sınıflar-Tüm Dersler)


Cover Image

Makale Yazı Türü Slayt Konu Anlatımı

Mayıs 23, 2022 Okuma süresi: 14 dakika

planı, makale bölümleri, Türk edebiyatında makale, Cumhuriyet dönemi makale yazarları, fıkra türü ile makale türü arasındaki farklar nelerdir, Fıkra türü ile makale türü arasında benzerlikler nelerdir, deneme makale farkları nelerdir gibi başlıkları bulabilirsiniz.

MAKALE

Makale Nedir?

Bir gerçeği
açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak,
desteklemek için yazılan yazılara makale denir.

Makale,
gazetelerin yaygınlaşması ve gelişmesiyle kendini gösteren bir edebi türdür.

Konular
politika, bilim, dil, kültür gibi yazarın tercih ettiği herhangi bir alanda
olabilir. Makalenin amacı, açıklama, eleştiri, tanıtım, bilgilendirme de
olabilir.

Makaleler,
günlük yazıldıktan sonra bir araya getirilerek makale kitapları şeklinde yayınlanabilir.

Makale,
gazetelerin yaygınlaşması ve gelişmesiyle kendini gösteren bir edebi türdür.

Konular
politika, bilim, dil, kültür gibi yazarın tercih ettiği herhangi bir alanda
olabilir. Makalenin amacı, açıklama, eleştiri, tanıtım, bilgilendirme de olabilir.

Makaleler,
günlük yazıldıktan sonra bir araya getirilerek makale kitapları şeklinde
yayınlanabilir.

Özellikleri

 

Anlatım yalın ve
yoğundur, nesnel bir nitelik taşır.

Öne sürülen
düşünce ve tez kanıtlanır.

Söz oyunlarına
başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.

Her konuda
makale yazılabilir.

Gazete ve
dergilerde yayımlanır.

Makale Çeşitleri

  •  

    Dil ve Edebiyat Makaleleri
  • Sektörel makaleler ( İnşaat, tekstil vb. )
  • Ekonomi – Finans makaleleri
  • Siyasi-politik makaleler vs.

Makale Planı

Her yazıda
olduğu gibi makalelerin de belli bir plan dâhilinde yazılması gerekir. Doğru
planlanmamış bir makale yanlış sonuçlara ulaşacaktır. Kaynaklarda klasik makale
planı; giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur.

Makalenin Bölümleri

Giriş bölümünde
bilgi verilecek, açıklanacak konu veya savunulacak fikir açıklanır. Makalenin
en kısa bölümüdür. Makalenin geneline göre bir iki, paragrafı geçmez. İyi bir
giriş makalenin oluşmasını sağlayabilir.

Gelişme
bölümünde ortaya konulan konu veya savunulacak düşüncenin ayrıntılarına
girilir. Konu gerekli görülen yönlerden işlenir, açıklanır. İleri sürülen
görüşlerle ilgili belgeler, istatistikler, tarihi gerçekler, özdeyişler,
atasözleri, sosyal olaylar ve bilim, teknik alanındaki çalışmalar, buluşlar vb.
ortaya konulur. Bu arada kişisel olan ve gerçekliği ispatlanmayan görüş ve
iddialardan kaçınmak gerekir. Makalenin en uzun bölümüdür. Ele alınan konuya
göre paragraf sayısı değişebilir.

Sonuç bölümünde
gelişme bölümünde açıklığa kavuşturulan görüşler doğrultusunda bir sonuca
ulaşılır. Ulaşılan sonuç kesin olmalı, hiçbir şüpheye verilmeyecek şekilde
ortaya konulmalıdır. Bu bölümde giriş gibi kısadır.

Türk Edebiyatında Makale

Makale, gazete ile birlikte ortaya çıkmış bir gazete yazı türüdür. Bizde de ilk
özel gazete olan Tercüman – ı Ahval gazetesinin çıkmasıyla görülür. İlk makale
de aynı gazetede Şinasi tarafından yazılmıştır.

Şinasi’nin  “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi” ilk makalemiz
olarak kabul edilir. Bu tür Servet-i Fünun döneminde gelişir.

Cumhuriyet Dönemi Makale Yazarları

Edebiyatımızda
Şinasi, Ziya Paşa, Hüseyin Cahit Yalçın, Ziya Gökalp, Ahmet Rasim, Nurullah
Ataç, Fuat Köprülü, Cenap Şahabettin, Falih Rıfkı Atay, Yaşar Nabi Nayır,
Peyami Safa, Halit Fahri Ozansoy …
 
önemli makale yazarlarımızdır.

Deneme Makale Farkı

·      Denemelerde kişisel düşünce yer alır. Söylenenlerin
kanıtlanmasına ihtiyaç duyulmaz. Denemelerde ele alınan konular, kesin
sonuçlara bağlanmaz.

Makalelerde ise bilgi vermek, bir fikri açıklamak ön
plandadır. Düşünce yönü ağır basar; kanıtlamaya ve açıklamaya dayanır. Kesin
bir sonuca ulaşmak hedeflenir.

 Fıkra Makale Benzerlikleri

Her ikisi de fikir yazısıdır.
Her ikisi de gazete ve dergilerde yayımlanır.
Özellikle gazete makalelerinin toplumu yakından ilgilendiren güncel konuları ele alması ve fıkranın da güncel konular üzerinde yoğunlaşması iki ortak noktalarındandır.
Her iki tür de aynı plana göre yazılır.

Fıkra Makale Farkı

Makale bilimsel bir yaklaşımla yazılır, Fıkra ise kişisel bir yaklaşımla
yazılır.
Makalede yazar fikirlerini kanıtlamak zorundadır. Bunun için sağlam güçlü
kanıtlar göstermesi gerekir. Fıkrada ise böyle bir zorunluluk yoktur. Fıkra
yazarı isterse ispatlama yoluna gider isterse gitmez, her türlü örneği
kullanabilir.
Makale bilimsel bir yazı olduğu için resmi ve ciddi bir anlatım kullanılır.
Fıkrada ise samimi, rahat ve içten bir anlatım vardır.

Makale Türü Slayt İndir

 İNDİR: Makale Yazı Türü SLAYT


Cover Image

Fiilimsiler Test İndir

Mayıs 11, 2022 Okuma süresi: 30 dakika

FİİLİMSİLER TEST

1.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
fiilimsiye yer verilmiştir?

A) İstanbul açları tokları, hastalarıyla aynı kıta üzerinde bulunuyor.
B) Bu saatte yeryüzünün birçok limanına gemiler yanaşır.
C) Ben bu sokağın öğle paydosundaki halini de bilirim.
D) Kapalıçarşı’nın küçük esnafları el kadar küçük dükkânlarını açtı.
E) Eski elbiseciler kapılarının önlerine çıkıp oturdular.

2.
Koridor gerçekten uzundu ama o saatte bana, 
(I)olduğundan da
uzun görünmüştü, git git bitmiyordu. Önümüzde korkunç şekiller halinde 
(II)kımıldayan gölgelerimize,
içimde sebepsiz bir ürpertiyle 
(III)bakarken, karşımda kol
demirleri 
(IV)vurulmuş bir kapı ve onun dibinde fitili (V)kısılmış gemici
feneri gördüm.

Yukarıdaki
parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi diğerlerinden farklı türde
bir eylemsidir?

A)
I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

3.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde fiilimsiye yer verilmemiştir?

A)
Acıkan hasta ruhu yakıp geçer boşuna

B)
Yalancıdır, kalleştir, susar kana ve cana
C)
Ne tuhaf ki bunları bilenler çok
D)
Cehenneme götüren cennetten kaçan yok
E)
İşi bitince unutur iyilik yapanları da

 

4.
(I)Oturduğu ağacın altından (II)baktığında camlı kapıda
yansımasının görülmemesi ama buraya (III)yerleştiği zamanlarda hep
içeride (IV)kalmayı yeğlemiş birilerince gözleniyormuş (V)duygusuna kapıldığı
oluyordu.

Yukarıdaki
cümlede numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemsi değildir?

A)
I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

5. Sevgilim, burdan uzak,

Uzaklarda yaşamak,

Sevmek ve ölmek için,

Açılıp denizlere,

Bir gün gitsek mi dersin,

Sana benzeyen yere.

Bu
dizelerde kaç fiilimsi kullanılmıştır?

A)
2   B) 3   C) 4   D) 5   E) 6

6.
Aşağıdaki dizelerden hangisinde isimleşmiş bir fiilimsi kullanılmıştır?

A)
Anlatıyordu / Yıllar süren yalnızlığını

B)
Ne kadar benziyoruz şimdi / Aynı tezgâhtan çıkmış testilere
C)
Ben zamanı gördüm, / Kaç bakışta bozdu hayalimi?
D)
Akşamın, tek bir ağaç gibi / Dal budak saldığı sular
E)
Sakın kimse el sürmesin dallara, / Yapraklar, meyveler olduğu gibi kalsın.

 

7.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde sıfat fiil farklı görevde kullanılmıştır?

A)
Parlardı içimde bilinmedik şehirler.

B)
Ağaran sevdaların türküsünü dinle.
C)
Neden yadırganır ağlayan gözler?
D)
Bir ezel yarasıdır, ruhta kanayan.
E)
Değişmez, ecel meclisinden geçen kanun.

 

8.
Aşağıdaki atasözlerinden hangisinde farklı bir fiilimsi vardır?

A)
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.

B)
Görenedir görene, köre nedir, köre ne?
C)
Gölgesinde oturulacak ağacın dalı kesilmez.
D)
Gök gürlemeden yağmur yağmaz.
E)
Herkesin yorulduğu yere han yapmazlar.

9.
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde altı çizili sözcük ötekilerden farklı görevde
kullanılmıştır?

A)
Buradaki işlerini bitirmeden yurt dışına çıkmayacakmış.

B)
Geç saatlerde tamamlanan görüşmeden yine bir sonuç çıkmadı.
C)
Kitaptaki bütün şiirleri okumadan kararını vermişti.
D)
Sabahtan beri hiç durmadan dikiş dikiyordu.
E)
Olayın aslını anlatmadan daha fazla duramayacaktı.

10.
Aşağıdaki
dizelerden hangisinde “isim fiil”, “sıfat fiil” ve
“bağ fiil” bir arada kullanılmıştır?

A)
Okşar gibi sessizce esip çizmede rüzgâr, / Durgun suların üstüne yer yer
kırışıklar.

B)
Söylenecek son söze en güzel örnek: / Ağaçlara benzeyip, ayakta ölmek.
C)
“Gelmesine gelir, ama durmaz / Gidiverir.” diye dövünmek boş.
D)
Önümden gelip geçen insan değil makine, / Nerede sıcaklığı o bizim sokakların?
E)
İşte karşımdasın çiçekli bir dal gibi, / Ufku bir uçtan bir uca kuşatma hilal
gibi!

 

11. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “-maz” ekini alan kelime
sıfat fiil değildir?


A) Ne söylersen söyle, yüzü kızarmaz onun.           
B) Aramıza aşılmaz duvarlar
örüyorsun.

C) Bodrum katta hava almaz bir yerde yaşıyordu.
D) Suyu içilmez bir mahalleye taşındık.
E) Ucu kesmez bıçakla kurban kestim.

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde isim fiil, sıfat
göreviyle kullanılmıştır?

A) Bakışlar, pek çok sözden daha önemli ve
etkileyicidir.

B) Odunları kesme görevi bana verilmişti.
C) Sonradan görme insanlardan fayda gelmez sana.
D) Sanat niteliği taşıması için güzelin peşinden
koşmalısın.

E) Kaligrafi sanatını öğrenme sürecim devam
ediyor.

 

13. “Merak, zamanı gelmiş bir katmer gibi açılıyor içimde.” Cümlesindekiyle
aynı türde bir fiilimsi aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) İstanbul üzerinden Bakü’ye gitsem hem aynı
zamanı harcayacağım hem de böylesi bir rota bana abes gelecek.

B) İstanbul’dan jet ile bir buçuk saatte alınacak
mesafeyi üç saatte buradan üç saatte alacak.

C) Böylece yeryüzüne elli bin metre yükseklikten
bakabildik.

D) Hiçbir şey bir noktaya dönüşmüyor, sadece ben
biraz uzaktan bakıyorum.

E) Kuş uçuşu gitmişiz oradan.

 

fiilimsi çıkmış sorular fiilimsi örnekleri cümle fiilimsi eylemsi fiilimsi bulma 

 

Bazı eylem adları eylem anlamını kaybederek
tümüyle ad olmuştur.

14.  Aşağıdakilerden hangisinde bu
açıklamaya uygun bir sözcük yoktur?

A) Bazen, gönül bu elmalardan yemek ister.
B) Elinde Bursa çakısı, boynunda kımızı yazma vardı.
C) Yarım dilim ekmek önümde, düşünüyorum alevden ülkeleri.
D) Gökyüzünde başıboş uçan iki uçurtma gibiyiz.
E) Elinde kazma Ferhat’ım ben dağlarda.

15. Aşağıdaki dizelerin hangisinde birden
fazla eylemsi (fiilimsi) kullanılmıştır?

A) Tüketme nefesimi maviş kızım
Bildiğin Türkçe kıt gelir masallarıma
B) Üzme beni yum gözlerini
Uyutacak ninnilerim yok
C) Bunlar size gelmez
Uykusunu kaçırır çocukların
D) Biliriz de güzel laf etmesini
Çekiniriz konuşmaktan
E) Sökülecek, Has Bahçe’nin çitleri
Ağlayan nar gülecek

 

16.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-acak, -ecek” eki farklı bir görevde
kullanılmıştır?

A) Davete çağırılacak
konukları belirledik.

B) O da ziyaret edecek
köyümüzü.

C) Bir gün anlayacaksın,
hatalı olduğunu.

D) Sonuçlar açıklanacak
bugün.

E) Bilecek insanlar nerede
olduğunu.

 

 

17. Aşağıdaki cümlelerin
hangisinde isim-fiil (ad – eylem) yoktur?

A) Sabahları koşmayı çok
seviyorum.

B) Yük taşıyan hayvanlara
çok acırım.

C) Beni susturmak için her
şeyi yaptı.

D) Küçüğün masal anlatışına
herkes hayran kaldı

E) Çocuğun bunları bilmesi
şaşılacak şey!

 

 

18. Aşağıdakilerden
hangisinde altı çizili sözcük fiilimsidir?

A) Giyeceklerin çoğu
kirlenmiş.

B) Koşar herkesin
derdine yorulmadan.

C) Minik kız, bilmiş
tavırlarıyla herkesi şaşırttı.

D) Yakında gelecek
beklediğiniz kişiler.

E) Geçmiş gün,
geride tozu kalmış.

 

19. Aşağıdaki atasözlerinin
hangisinde zarf-fiil yoktur?

A) El ele vermeyince taş
yerinden kalkmaz.

B) Üzüm üzüme baka baka
kararır.

C) Ödünç güle güle gelir,
ağlaya ağlaya gider.

D) Bilmemek ayıp değil,
öğrenmemek ayıptır.

E) Kader gelince göz kör
olur.

 

fiilimsi   fiilimsi
örnekleri fiilimsi ekleri fiilimsi test fiilimsi test çöz fiilimsi çalışma
kağıdı fiilimsi cümleleri 

CEVAP ANAHTARI: 1-E, 2-C, 3-B, 4-E, 5-D, 6-C, 7-D, 8-D, 9-B, 10-B, 11-A,
12-C, 13-B, 14-A, 15-D, 16-A, 17-B, 18-C, 19-D

İNDİR: Fiilimsiler testi (Word Dosyası)

Fiilimsiler Ders Notu ve slaytını görmek için tıklayın.


Cover Image

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı indir (MEB)

Mayıs 5, 2022 Okuma süresi: 2 dakika

 MEB Yayınları’na ait 10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi ders kitabını aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz. Dosya PDF formatındadır. 

10. Sınıf Edebiyat Kitabı indir (MEB)

10.  Sınıf Üniteleri 

I. Dönem

Okuma, Yazma, Sözlü İletişim konularını içerir.

1. Ünite: Hikâye – Dil Bilgisi: Kelime Türleri
(Fiil, Zarf)
Hikâye Hazırlıklı Konuşma 

2. Ünite: Şiir – Dil Bilgisi: Kelime Türleri
(Edat, Bağlaç, Ünlem)
Kitap Okuma – Şiir,  Şiir Dinletisi 

3. Ünite: Destan / Efsane Efsane 

4. Ünite: Dilekçe/Tutanak 

II. Dönem 

5. Ünite: Roman – Dil Bilgisi: Cümle Ögeleri Etkili Dinleme 

6. Ünite: Tiyatro – Dil Bilgisi: Cümlenin Türleri, Kitap Okuma, Kısa Oyun, Kısa Oyun Sahneleme 

7. Ünite: Anı – Dil bilgisi: Anlatım
Bozuklukları (Anlamsal
Bozukluklar)

8. Ünite: Haber – Dil bilgisi: Anlatım
Bozuklukları (Yapısal
Bozukluklar), Haber Sunma 

9. Ünite: Reklam, Reklam Filmi 


Cover Image

Aşık Tarzı Halk Edebiyatı Slayt Konu Anlatımı

Mart 9, 2016 Okuma süresi: 6 dakika
halk şiiri slayt indir
Aşık Tarzı Halk Şiirinin Özellikleri

Aşık Tarzı Halk Edebiyatı sunumunu aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz. Ayrıca sunumun içeriği bilgi olarak aşağıda sunulmuştur. Kolay gelsin…

AŞIK TARZI HALK ŞİİRİ

Edebiyatımızda halkın anlayabileceği yalın bir dille ve genellikle saz eşliğinde şiirler söyleyen şairlere halk şairi (aşık – ozan) denir. Bunların ortaya koyduğu şiirlere de Âşık Tarzı Halk Şiiri adı verilir.
İslamiyet’ten önceki dönemlerden günümüze kadar sürmüştür. Halkın içinde yaşayan aşıklar, şiirlerinde aşk, ayrılık, ölüm, yalnızlık, kahramanlık, yiğitlik, gurbet, tabiat gibi temaları dile getirmişlerdir

 Ayrıca sosyal olaylar ile dinî-tasavvufi konulara da yer vermişlerdir.
Aşık tarzı şiirlerde şiirleri yazıya geçirme geleneği çok zayıftır. Bu yüzden birçok şiir unutulmuş ya da dilden dile dolaşarak anonim hale gelmiştir.
Âşık edebiyatının başlıca nazım biçimleri (şiir türleri) koşma, semai, varsağı ve destandır.

 DİĞER 10. SINIF KONUSU ANONİM HALK EDEBİYATI KONU ANLATIMI VE SLAYTINA BURAYI TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ.

KOŞMA

Doğa, aşk, sevgi, ölüm, ayrılık, gurbet, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği Âşık edebiyatı şiir türüdür.
Konu bakımından Divan edebiyatındaki gazele benzer. 3-5 dörtlükten oluşur. Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11’li kalıbıyla yazılır. Uyak düzeni abab, cccb, dddb, eeeb … şeklindedir. Son dörtlükte şairin mahlası kullanılır.
Koşmalar  konularına göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi türlere ayrılır.

Koşma Örneği

Vara vara vardım ol kara taşa,
Hasret ettin beni kavim kardaşa,
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm        
(Karacaoğlan)

Semai

Özel bir ezgiyle ve sekizli hece ölçüsüyle söylenen Halk edebiyatı nazım şeklidir. Semailer dörtlüklerle ve abab, eceb, dddb…şeklinde kafiyelenen şiirlerdir. Semailerin dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir. Semailerde genellikle doğa, güzellik, ayrılık, kavuşma gibi duygusal ve lirik konular işlenir. Semai denince akla ilk gelen isim Karacaoğlan‘dır.

Semai Örneği

Gönül Gurbet Ele Çıkma

Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez

Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez

Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz

Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez

Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
                         (Erzurumlu Emrah)

Varsağı

Kendine özel bir ezgiyle ve yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenen koçaklama tarzı şiirlerdir. Daha çok Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla anılmıştır.

Destan

Daha çok hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla, dörtlük nazım birimiyle söylenen Âşık şiiri ürünüdür. Şekil olarak Halk edebiyatının en uzun ürünü olan destanlar, her yönüyle koşmaya benzer. Dörtlük sayısı, anlatım ve ezgisiyle koşmadan ayrılır. Dörtlük sayısı yüze kadar çıkanlar vardır.

İNDİR: Aşık Tarzı Halk Şiiri Slayt – Sunum


Cover Image

10. sınıf Edebiyat 2. Dönem Yazılı Soruları

Mart 7, 2016 Okuma süresi: 3 dakika

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. dönem yazılı sorularını aşağıdaki bağlantılardan indirebilirsiniz. 2. döneme ait 1. ve 2. 3. yazılılar ayrı ayrı paylaşıldı. A ve B grupları ile hazırlanmış soruların ya yerleri değiştirildi ya da benzer zorlukta ikiz sorular kullanıldı.
Sınavlarda farklı soru tipleri var. Klasik, doğru-yanlış, boşluk doldurma, yazar-eser, eşleştirme ve test türünde sorular var. Sınavlar tamamen bana aittir. Bazı test sorularını hazırlarken test kitaplarından veya internetten yararlandım ama diğer soruların tamamı benim tarafımdan hazırlandı.
Diğer sınıf yazılıları için yazılılara YAZILI sayfasından ulaşabilirsiniz.
Herkese kolay gelsin…

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. Dönem 1. Yazılı A grubu

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. Dönem 1. Yazılı B grubu

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. Dönem 1. Yazılı (Alternatif)

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. Dönem 2. Yazılı

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. Dönem 2. Yazılı (Alternatif)

10. Sınıf Türk Edebiyatı 2. Dönem 3. Yazılı TEST

10. Sınıf T.Edebiyatı 2. Dönem 3. Yazılı TEST (cevap anahtarı)


Cover Image

Destan slayt – sunum

Şubat 22, 2016 Okuma süresi: 7 dakika
Destan nedir? Oluşum dönemleri, dünya destanları, Türk destanları
Destan sunum indir

Destan yazı türü hakkında hazırlanmış sunumu yazının sonundaki kırmızı bağlantıya tıklayarak indirebilirsiniz. Sunumun içeriğinde destanın tanımı, genel özellikleri, destan kelimesinin kökeni, destanların oluşum dönemleri, yapılarına göre destan türleri, Dünya edebiyatından doğal destanlar, İslamiyet’ten önceki ve sonraki Türk destanları ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Aşağıda aldığım bilgiler de sunum içeriğinden bazı bölümlerdir.

Destan Hakkında Bilgi

Yazının olmadığı dönemlerde milletlerin başından geçen büyük olayları ve kahramanları manzum olarak (mısralarla) anlatan edebiyat türüdür.
Destan kelimesi Farsça “dasitan” sözcüğünden gelmektedir.
Batı dillerinde ise Latince kökenli “epos” kelimesinden gelen “epope” kelimesi destan anlamında kullanılmaktadır.
Bütün dünya dillerinde edebiyatın ilk örneklerini destanlar oluşturur.
Yaratılış, büyük savaşlar, önemli kahramanlar, doğal afetler destanların konusunu oluşturur.

Destanların oluşumunda üç dönem vardır:

  1. Doğuş Dönemi: Destana konu olan olayın yaşandığı veya kahramanın yaşadığı dönemdir.
  2. Yayılış Dönemi: Destanın halk arasında yayılıp, şiir şeklinde sazla söylendiği, dilden dile dolaştığı dönemdir. 
  3. Yazıya Geçiriliş Dönemi: Halk arasında dilden dile dolaşan destanı güçlü bir şair bir araya getirip bütün haline getirip yazıya geçirir.

Destanlar anonimdir. Yazarları belli değildir.
Genellikle manzumdurlar. Az olmakla beraber nazım-nesir karışık olan destanlar da vardır.
Gerçek ve olağanüstü olaylar birlikte işlenir. Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir.
Destanlar milletlerin geçmişleriyle ilgili önemli izler taşır. Gelenek görenekleri, tarihleri, kültürleri destanlarda ortaya çıkar.
Destanlar tarihi gerçekleri taşısa da bire bir gerçekleri içermez. Dilden dile dolaştıkları için içlerinde birçok olağanüstü durum da barındırır.

Destanlar yapılarına göre ikiye ayrılırlar:

1. Doğal Destanlar

Milletlerin geçmişinde derin izler bırakan olayların, kahramanların  sonra halk arasında dilden dile dolaşan nesilden nesile aktarılan olayların bir yazar tarafından yazıya geçirilmesiyle oluşan destanlardır.
İlyada ve Odessa – Yunan
Kalevala – Fin
Nibelungen – Alman
Ramayana, Mahabarata – Hint
Cid – İspanyol
Chanson de Roland – Fransız
Gılgamış – Sümer

2. Yapma Destanlar

Bir şairin, toplumu etkileyen herhangi bir olayı tabii destanlara benzeterek söylemesi sonucu oluşan destanlardır. Yazarı belli olan,daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara az yer veren bir destan türüdür.

Kayıp Cennet (Milton– İngiliz )
Kurtarılmış Kudüs (Tasso – İtalya) İlahi Komedya (Dante – Alman)
Üç Şehitler Destanı (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
Çanakkale Şehitlerine (Mehmet Akif)

İslamiyet’ten Önceki Türk Destanları

            Yaratılış Destanı

           Alp Er Tunga Destanı
           Şu Destanı

          Oğuz Kağan Destanı
          Attila Destanı

          Ergenekon Destanı
          Bozkurt Destanı

         Türeyiş Destanı
          Göç Destanı

İslamiyet’ten Sonraki Türk Destanları

  • Satuk Buğra Han Destanı
  • Manas Destanı
  • Cengiz Han Destanı (Cengiz-Name)
  • Timur Destanı
  • Edige Destanı
  • Danişmend Gazi Destanı (Danişmend-Name)
  • Battal Gazi Destanı (Battal-Name)
  • Köroğlu Destanı
    Destan slayt indir
Destanlar hakkında bilgi

Destan Slayt İndir

DOSYAYI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN: Destan Slayt – Sunum



Cover Image

Mesnevi Şiir Türü ve Özellikleri Slayt Konu Anlatımı

Ocak 8, 2016 Okuma süresi: 7 dakika
Divan Edebiyatı şiir türlerinden olan mesnevi şiir türü ders anlatımı, slayt, ders notu

Divan Edebiyatı şiir türlerinden olan mesnevi şiir türü ders anlatımı aşağıdadır. Mesneviyle ilgili hazırlanmış sunumu aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

Mesnevi Nedir?

Her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı,aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılan divan şiirinin en uzun nazım biçimine mesnevi denir.
Mesnevi İran ve Arap edebiyatından Türk edebiyatına gelmiştir.
Divan şiirinde anlam ve kavramlar bir beyitte tamamlandığı için şair, her beyte iki uyak bulmak zorunda olduğundan, mesnevi en kolay nazım biçimi sayılır. Bu nedenle mesnevi kısa konularda pek kullanılmamıştır.
Doğu edebiyatlarının romanı sayılmıştır.

Mesnevinin Özellikleri

  • Her beyiti kendi içinde uyaklıdır. (aa-bb-cc-dd-ee-ff…)
  • Aşk, tasavvuf, savaş, kahramanlık, savaş… gibi çeşitli konular işlenir.
  • Divan şiirinde olay ağırlıklı konuların işlendiği bir türdür. Hikaye ve romanın Divan edebiyatındaki karşılığıdır.
  • Divan şiirinin en uzun nazım biçimidir.
  • Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
  • Beyitler arasında anlam bütünlüğü vardır.

Mesnevi denilince akla iki isim gelir:

Birincisi, Şehname’nin yazarı, İran Edebiyatının ünlü isimlerinden Firdevsî
İkincisi ise Anadolu’da yazılmış mesnevîlere örnek teşkil etmiş ve bu ürünleri etkilemiş, Mesnevi adlı eseri olan Mevlânâ Celâleddin Rumî

Konularına Göre Mesneviler

  • Savaş ve kahramanlık konularını işleyen mesneviler: İskendername (Ahmedi), Şehname (Firdevsi)
  • Aşk hikayelerini konu alan mesneviler: Vamık ile Azra, Hüsrev’le Şirin
  • Dini ve tasavvufi konulu mesneviler: Vesiletü’n-Necat (Süleyman Çelebi), Hüsn ü Aşk (Şeyh Galib), Leyla ile Mecnun (Fuzuli)
  • Ahlaki konulu didaktik mesneviler: Hayriyye, Hayrabad (Nabi), Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib)
  • Şehirleri anlatan mesneviler: Şehrengiz-i Bursa (Lamiî), Hubanname (Enderunlu Fazıl)
  • Eğlence ve düğünleri anlatan mesneviler: Surname (Vehbi)
  • Mizahi ya da eleştirel mesneviler: Harname (Şeyhi)

Hamse Nedir?

Mesnevî şairlerinin bir kısmı Nizâmî’yi örnek alarak beş mesnevî yazıp “Hamse” (beş) meydana getirmişlerdir. Hamse’ye “Penç-genc” de denilmektedir.
Mesnevî sayısını altıya çıkarıp ‘Sitte’ (altı) yapan şairler de vardır.
Eski edebiyatta mesnevî yazanlar küçük görülürdü, bunun nedeni de o dönemde gazel ve kasidenin daha önemli olarak görülmesidir.

Türk Edebiyatında Mesnevi…

Türk Edebiyatında ilk uzun mesnevî 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eseridir… Bu eserin yapısına bakıldığında uygun yerlere dörtlükler yerleştirilmiş, sonunda da kasideye benzer parçalar konulmuş, 6645 beyitten oluştuğu görülür. Bu yapısına bakıldığında eksiksiz bir mesnevî örneği görmemiz mümkündür.
13. yüzyılda Mevlânâ’nın yazdığı 25.618 beyitlik Mesnevî-i Mânevi adlı eseri Farsça olduğu halde önceden de belirttiğim gibi Türk şairleri üzerinde, Anadolu’da derin etkiler bırakmış ve örnek alınmıştır.
13. yüzyıl sonunda Şeyyâd Hamza’nın yazdığı Yusuf u Züleyhâ adlı 1529 beyitlik mesnevî de ilk aşk mesnevîsidir…
14. yüzyılda Anadolu’nun önemli mutasavvıflarından Yunus Emre de Risâletü’n Nushiyye adlı eserini mesnevî olarak yazmış ve bu eser 573 beyitten meydana gelmiştir…
15. yüzyıldan itibaren Türk edebiyatında mesnevî hızla gelişmiştir.Bu dönemde Ahmed-i Dâ’i’nin Çengnâme’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i, Şeyhî’nin Husrev ü Şîrîn’i ve Harnâme’si unutulmayacak ve önemli eserlerdendir…

Fuzûlî ve Mesnevi

16. yüzyılda en önemli isim Fuzûlî’dir.
440 beyitlik Beng ü Bâde adlı mesnevîsinde afyonla şarabı karşılaştırmış ve çeşitli yiyecek ve içecekleri kişileştirerek onları maceralara sürüklemiştir.
1535’de yazmış olduğu Leylâ vü Mecnûn (3036 beyit) eserini de mesnevî edebiyatının şaheserlerinden saymaktayız.
Bu eserinde, Leyla ile Mecnun’un tutuldukları maddi (dünyevî) aşkın daha sonra ilahî aşka dönüştüğüne tanık oluruz.
Sohbetü’l-esmâr (Meyvelerin sohbeti) adlı eseri de 200 beyitten oluşan bir mesnevîdir.

Mesnevi Sunumundan Slaytlar



Cover Image

Terkibi Bent Şiir Türü ve Özellikleri

Ocak 6, 2016 Okuma süresi: 2 dakika
Terkibibent şiir türü hakkında slayt, ders notu

Divan Edebiyatı şiir türlerinden biri olan terkibibent şiir türüyle ilgili hazırlanmış sunumu aşağıdan indirebilirsiniz.

Terikibibent hakkında bilgi

Terkibibent, bentlerle (kıtalarla) kurulan uzun bir şiir türüdür.  Hane adı verilen 5-15 beyitlik bentlerin vasıta adlı beyitlerle birbirine bağlanmasından oluşan uzun bir şiir türüdür. Terkibibentler 3-17 bentten oluşur.
Konu olarak felsefi düşünceler, dini, tasavvufi konular, hayattan şikayet ve toplumsal eleştirilerin işlendiği şiirlerdir.
Edebiyatımızda Necatî Bey, Yahya Bey, Bakî, Neşati, Şeyh Galip, Fuzulî gibi şairler terkibibent yazmıştır. 

Ancak BAĞDATLI RUHİ terkibibentin en önemli şairidir. Bağdatlı Ruhi’nin yazdığı terkibibentte dönemindeki aksaklıklara, yolsuzluklara ağır eleştiriler yapmış. Alaycı bir dille hicvetmiştir.  Ayrıca Tanzimat dönemi şairi Ziya Paşa’nın da terkibibentleri önemlidir.

Terkibibent türüyle ilgili sorular

1. Terkibibentlerde hane ve vasıta beyiti ne demektir?
2. Terkibibentlerde hangi konular işlenir?
3. En önemli terkibibent şairi ………………………’dir.


İNDİR: Terkib-i Bent Sunumu


Cover Image

Şair Nedim – Slayt

Aralık 28, 2015 Okuma süresi: 4 dakika
Lale Devri Şairi Nedim hakkında bilgi
Şair Nedim Hayatı ve Edebi Kişiliği
Divan Edebiyatı şairlerinden Nedim hakkındaki slaytı ders notunun sonundaki verdiğim renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. Lale Devri şairi olan Nedim’in hayatı, şiir anlayışı, İstanbul sevgisi slaytta öz bir şekilde verilmiştir. 

Nedim’in Hayatı ve Edebi Kişiliği

Nedim 18. yüzyılda yaşayan divan şairidir. Asıl ismi Ahmet olan şair, Lale Devrinin en gözde isimlerinden olmuştur. 

Lale devrinin coşkun zevk, eğlence şairidir.
Nedim’in neşeli ve coşkulu bir üslubu vardır. Hiçbir şaire benzemeyen bir üslubu (söyleyişi) vardır. Asıl şöhretini gazel ve şarkılarıyla kazanmıştır.
Onun gazel ve şarkılarının konusu genellikle aşk, sevgili ve şaraptır. Nedîm maddi aşkı işlemiştir. Dini konular ve tasavvuf şiirlerinde yer almaz.
Nedîm şiire yaşadığı devrin hayatını sokmuştur. Şiirlerinde bütün olayları, güzellikle­ri ve canlılığıyla o devir İstanbul’unun birçok özelliğini bulmak mümkündür.
15. yüzyılda Necâtî Beyle başlayan ve devam ettirilen mahallileşme hareketi Nedim’de daha da gelişmiştir.
Bu Şehr-i Sitanbul ki bir sengine acem mülkü fedadır
Nedim İstanbul Şairi

Halk dilinde kullanılan kelime ve deyimler, adetler Nedim’in şiirinde daha çok ve ustaca kullanılmıştır. Özellikle sanatçı İstanbul’u her yönüyle yansıtmakta oldukça başarılıdır. Bu yüzden ona İstanbul şairi de denir.
Nedim, Divan Edebiyatının şarkı şairi olarak bilinir.
Lale Devrini sona erdiren Patrona Halil İsyanında öldürüldüğü söylenir.

NEDİM SUNUMU İNDİR

Divan Edebiyatının önemli şairlerinden biri olan Nedim’le ilgili hazırlanmış olan sunumu aşağıdaki indirme linkinden indirebilirsiniz.
İNDİR: Nedim Sunumu

Diğer 10. Sınıf Edebiyat Dersi Konuları için tıklayınız.


Cover Image

Divan Edebiyatı Konu Anlatımı

Aralık 9, 2011 Okuma süresi: 14 dakika
Divan Edebiyatı Genel Özellikleri Konu Anlatımı

Divan edebiyatı, Türklerin İslâm dinini benimsemesinden sonra ortaya çıkan yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatının etkisi altında gelişmiştir. Bu etki, Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçe’ye girmesinin yanı sıra, bu dillerin anlatım biçimlerinin benimsenmesiyle de kendini gösterir. Bu edebiyata Divan edebiyatı denmesinin nedeni, şâirlerin şiirlerini divan denen el yazması kitaplarda toplamış olmalarıdır.

İslâm dininin benimsenmesinden sonra,Kuran’ın Arapça olmasından dolayı pek çok toplumun kültür dili değişime uğradı. İranlılar 9. yüzyılda edebiyat ürünlerini, Yeni Farsça diye adlandırılan bir dille vermeye başladılar. İran edebiyatının bu ürünlerinden Türk edebiyatı büyük ölçüde etkilenmiştir. Öte yandan Anadolu’da kurulan Türk devletleri, resmi yazışma dili olarak Arapça ve Farsça’yı kullandılar. Bu durum edebiyat dilinin değişmesine de yol açtı. Özellikle saray çevresindeki şairler ve yazarlar, yapıtlarını Arapça ve Farsça yazmaya başladılar. Osmanlı Devleti döneminde Arapça ve Farsça’nın yoğun etkisinde kalmış olan Osmanlıca dili divan edebiyatında kullanılan ana dildir.

Divan Edebiyatında Nazım Birimi

Bir Osmanlı bahçe eğlencesi: şâir, misâfir ve sâki betimlemesi. 16. yüzyıl, Dîvân-ı Bâkî`den.Nazım sözlük anlamıyla “sıra”, “düzen” demektir. Ama Divan edebiyatında nazım dendiğinde şiir anlaşılır. Divan edebiyatı, daha çok şiir türünde örnekler içerir ve düzyazı ürünler azdır. Divan şiiri, kurallarını Arap ve İran edebiyatından alan aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Bunun yanında Nedim ve Şeyh Galip gibi bazı şairlerde hece ölçüsüyle yazılmış şiirlere de rastlamak mümkündür. Divan şiirinde daha çok Kur’an, Muhammed’in sözleri olan hadisler, peygamber ve kutsal kişilere ilişkin öyküler, tasavvufun ortaya attığı sorular, ünlü bir İran efsanesini konu alan Şehname gibi konular işlenmiştir. Bu şiirlerde Türk kültürüne ilişkin ögelerden de yararlanılmıştır.
Divan şairi bu konuları, aruz ölçüleri içinde ve çok yaygın biçimiyle beyitlerle yazmıştır. Tek satırdan oluşan dize ya da mısra, genelde şiirin en küçük birimidir. Divan şiirinde ise en küçük birim beyitten, yani iki mısradan oluşur. Sözcük olarak beyit “ev” anlamına gelir. Mısra’ ise, çift kanatlı bir kapının kanatlarından her birine verilen addır.
Aruz ölçüsünde açık ve kapalı heceler çeşitli kalıplarda, kendilerine özgü bir düzen içinde sıralanır. Şairler eserlerini yazarken seçtikleri kalıba mutlaka uymak zorundadır. Aruz, esas olarak hecelerin uzunluğu ve kısalığı temeline dayanan bir şiir ölçüsüdür. Aruz ölçüsünü bir öğreti biçiminde ilk olarak ortaya koyan ünlü Arap dilcisi İmam Halil bin Ahmed’dir. Aruz ölçüsü, Arap, Türk, Fars, Afgan, Pakistan ve kısmen Hint edebiyatında kullanılmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra medrese kültürü ile yetişen şairlerin Farsça’yı edebiyat dili olarak benimsemeleri, aruzun Türk edebiyatına da girmesini sağlamıştır.
Aruz ölçüsü nazım şekillerine göre değişik kalıplarda kullanılır. Örneğin Rubâi nazım şekli ahreb ve ahrem adı verilen belli aruz kalıplarıyla yazılabilir. Rubai’de mısralar; a+a+b+a şeklinde kafiyelidir.

Divan Şiiri’nin Nazım Biçimleri

Ölçülü ve kafiyeli söz ya da yazıya “manzum” ya da “manzume” denir. Şiirde mısra’ sayısı, dörtlük sayısı, sıralanış düzeni, kafiye yapısı gibi dış özelliklerin tümü, nazım biçimini oluşturur. Divan şiirinde pek çok nazım biçimi vardır, ama bazıları daha yaygın olarak kullanılmıştır.
Divan Edebiyatı ;
Dini nazım biçimleri :Tevhid Münacat Na’t Medh-i çar-yar-ı güzin) Maktel-i Hüseyin Miraciye Hilye Mevlid Kırk hadis Menkıbname Kısse
Ladini nazım biçimleri : Bahariye, Cemreviye, Fahriye, Mersiye, Medhiye, Gazavatname, Sahilname, Sâkiname, Kıyafetname, Sürname, Hamamname, Şehrengiz, Hicviye, Hezliyat, Tarih düşürme, Muamma, Lugaz, Dariye, Rahşiye
Dini nesir biçimleri :Evliya tezkiresi, Kısas-ı enbiya, Siyer
Ladini nesir biçimleri :Tezkire, Tarih, Sefaretname, Seyahatname, Siyasetname, Münazara, Münşeat
Söz sanatları : Mecaz Mecaz-ı mürsel Teşbih Telmih Tecahül-i arif İstiare Tevriye Hüsn-i talil Leff ü neşr Kinaye Teşhis ve intak Tekrir


Divan Şiiri Genel Özellikleri
Aşk teması,divan şiirinin merkezini oluşturur. Divan edebiyatı eserlerinde aşk-aşık-maşuk kalıbı her daim bulunur. Aşk uzlaşımsaldır; yani temel özellikleri hiç değişmez. Mesela bütün aşklar tek yanlıdır, aşık hep sever, acı çeker, hiçbir karşılık görmez, her zaman ondan ayrı kalışını dile getirir; ayrıca rakipleri de vardır. Bu yüzden hep kıskançlık içinde kıvranır durur. Sevgili ise hemen her zaman aşığa ilgisiz davranır, onu tanımazlıktan gelir. Sevgili (maşuk) hep bir sultan, efendi, sahip kimliğinde gösterilir. Sevgili şah, aşık ise kuldur. Aşık için en tehlikeli durum, sevgilinin eziyet ve cefa çektirmekten vazgeçmesidir.Divan şiirinde betimlenen sevgili tipi de tektir ve değişmez. Bütün divan şairleri farklı çağrışımlara yol açabilecek mazmunlar kullansalar da, gerçekte tek bir tip sevgili imajı çizerler. Bu geleneksel sevgili tipinin boyu servi gibi uzun, beli ince, saçları uzun ve siyah, yanakları gül kırmızısı, gözleri siyah, bakışları kılıç gibi keskin, ok gibi yaralayıcıdır. Başka bir özelliği de hep genç oluşudur. Böyle betimlenen sevgilinin aşığının (yani şairin) gözyaşı Nil ya da Fırat ırmakları gibi akar. Divan şiirinde bütün şairlerin kullandığı bu tür benzetmelere “mazmun” denir. Bu mazmunları yerli yerinde ve başarılı bir biçimde kullananlar başarılı şair sayılırdı.
Divan şiirinde aşk 2 türlü işlenmiştir. Dünyevi aşk ve ilahi aşk. Aşk konusu ozanın dünya görüşüne koşut olarak anlam kazanırdı.(ilahi aşk) Tasavvuf yoluna giren ozan için amaç mutlak güzellik olan tanrıya kavuşmaktır. Bu da ancak maddeden sıyrılıp benliği yitirmek ve aşk (dervişlik) yoluna girmekle olur. İlahi aşk; maddi aşkla başlar: dünya üstündeki bir güzele aşık olan ozan, dünyanın güzelliklerine aşık olan ozan, bu durumu soyutlama yoluyla ilahi aşka dönüştürür ve Tanrı’nın benliğine kavuşmaya çalışır; Tanrı’da kendi benliğini eritme anlamına gelen “fenafillah” aşamasına erişince de gerçek mutluluğu bulur. Ama bu aşama ölümden sonra gerçekleşebilecektir. Divan şiirinde sevgilinin, erkek kimliğinde görülmesi, doğrudan doğruya tasavvuftan kaynaklanır. Yunan düşünürü Platon’a kadar uzanan bu yaklaşımda, en saf ve en gerçek aşk önemlidir; tensel zevkler, cinsellik söz konusu edilemez. Tensel zevkler ancak neslin devamı sağlanması açısından kadınlara duyulan aşklarda söz konusu olabilir. Bu nedenle Tanrı’nın gerçek güzelliğinin yansıdığı, gerçek aşk kaynağı genç erkekler, ilahi aşkın nesnesi olmuştur.(dünyevi aşk) Aşk konusu, yaşama bağlı ozanlar tarafından da dindışı bir anlayışla ele alınmış ve işlenmiştir. Yaşamdaki güzellikler ve güzelliğiyle simgeleşen kadın, divan şiirinde önemli yer tutar. Dünya nimetlerine bağlı divan edebiyatı ozanları, bu nimetlerden zevk alarak yararlanmasını bilmişlerdir. Söz konusu ozanlar için kadın tapılacak biridir: güzelliğiyle büyüler, zaman zaman ilgi gösterip zaman zaman rakipleriyle gönül eğlendirerek ağşığını üzer. Aşık sürekli bir üzüntü içinde kıvranıp durur, daha doğrusu platonik aşkın girdabında boğulacak gibi olur.
Divan şirinde yaygın işlenen konulardan biri de doğadır. Ama doğa, şairin hünerini göstermesi için bir araçtır. Çünkü şair, doğayı kendisinin gördüğü gibi değil, önceki usta şairlerin gözüyle yansıtır. Doğa, daha çok kasidelerin ve mesnevilerin konusu olmuştur. Bahar ve kış mevsimleri o kadar çok işlenmiştir ki, bu iki mevsimi anlatan şiirlere ayrı adlar bile verilmiştir. Baharı anlatan şiirlere bahariye, kışı anlatanlara da şitaiye denmiştir. Bahar, şair için sevinç kaynağıdır. Bahar için yapılan benzetmelerden biri sultandır. Örneğin bahar sultanı ordusunu toplar, kış sultanına hücum ederek onu yener. Bâkî’nin “Bahar Kasidesi”, en güzel bahariye örneğidir. Bahar betimlenirken gül, bülbül, lâle, sümbül, çimen gibi sözcüklere sıkça başvurulmuştur. Divan şairine göre bahar, yaşam ve canlılığın kaynağıdır. Kış ise can sıkıcı ve bunaltıcıdır; zalim bir padişaha benzetilir.
Divan şiirinde, işlendiği biçimiyle doğa belli öğelerle sınırlı kalmıştı. Örneğin orman, dağ, ova, rüzgâr, yağmur gibi öğeler Divan şiirinde hemen hiç kullanılmamıştır. Divan şiirinde kayıklar vardır, ama deniz yoktur. Divan şiirinde bilinçli olarak yapay bir dünya yaratılmıştır.

Divan Şiirinde Söz Sanatları

Divan şairinin başarılı olabilmesi için dilin inceliklerini bilmesi gerekirdi. Şairin söz sanatlarındaki ustalığı şiirinin değerini arttırırdı. Bu nedenle şairler, hüsn-i ta’lil ve teşbih sanatına sıkça başvurmuşlardır. Hüsn-i ta’lil, nedeni bilinen bir olayı, daha güzel biçimde açıklama ve anlamlandırma sanatıdır. Benzetme de denen teşbih ise, bir durumu, bir oluşu, bir varlığı daha güzel bir duruma, bir oluşa, bir varlığa benzetmektir. Divan şairi için benzetilenler, daha doğrusu neyin neye benzetileceği belliydi ve kalıplaşmıştı. Bu amaçla hazırlanmış listeler bile vardı. Ama asıl yenilik hüsn-i ta’lil sanatıyla ortaya koyulurdu. Böylece şair bir sözcüğe ya da deyime, kullandığı dili iyi bilmesi oranında artan anlamlar yüklenmiş oluyordu…

Divan Edebiyatında Nesir

Divan edebiyatında üç tür düzyazı biçimi vardır. Yalın düzyazı, süslü düzyazı ve orta düzyazı. Yalın düzyazıda halkın konuştuğu dil kullanılmış, halk kitapları, halk öyküleri, Kur’an tefsirleri, hadis açıklamaları bu türde yazılmıştır.
Süslü düzyazıda hüner ve marifet göstermek amaçlanmıştır. Bu türe genellikle medrese öğrenimi görmüş, Osmanlıca’yı iyi bilen yazarlar yönelmiştir. Çok uzun cümlelerin, bol söz ve anlam oyunlarının göze çarptığı bu türün en belirgin örneklerini Veysi ve Nergisi vermiştir. Süslü düzyazıda çok ürün verilmiş bir alan da tezkire’dir. Bu türün ilk klasik örneğini, 16. yüzyılda Aşık Çelebi yazmış ve tezkire geleneği 19. yüzyılda Fatih Efendi’ye değin sürmüştür.
Orta düzyazı ise, divan edebiyatının hemen hemen bütün klasik yazarlarının yazdığı bir türdür. Belirgin özellikleri, söz ve anlam oyunlarından, hüner ve marifet göstermekten kaçınılmış ve içeriğin ön planda tutulmuş olmasıdır. Özellikle tarih, gezi, coğrafya ve din kitapları bu türde yazıldı.

Divan Edebiyatı’nın Tarihsel Gelişimi

Divan edebiyatının ilk örnekleri 13. yüzyılda ortaya çıktı. Bu edebiyatın ilk ürünlerini veren Mevlana Celaleddini Rumi bütün yapıtlarını Farsça yazdı. Aynı yüzyılın bir başka büyük şairi Hoca Dehhani’ydi. Horasan’dan gelip Konya’ya yerleşen Dehhani, özellikle İranlı şair Firdevsi’nin etkisinde şiirler kaleme aldı. 14. yüzyılda Konya, Niğde, Kastamonu, Sinop, Sivas, Kırşehir, İznik, Bursa gibi kültür merkezlerinde şairler ve yazarlar Divan edebiyatının yeni örneklerini verdiler. Bunların çoğu kahramanlık hikâyeleri, öğretici, eğitici ve dinsel yapıtlardı. Bu arada İran edebiyatının konuları da Türk edebiyatına girmeye başladı. Mesud bin Ahmed ile yeğeni İzzeddin’in 1350’de yazdıkları Süheyl ü Nevbahar, Şeyhoğlu Mustafa’nın 1387’de yazdığı Hurşidname, Süleyman Çelebi’nin (1351-1422) Vesiletü’n-Necât başlığını taşımakla birlikte Mevlid adıyla bilinen ünlü yapıtı, İran edebiyatının etkisiyle yazılmıştır. Divan edebiyatı, özellikle şiir alanında en parlak dönemini 16. yüzyılda yaşadı. Bâkî ve Fuzuli Divan şiirinin en iyi örneklerini verdiler. 17. yüzyıla girildiğinde Divan edebiyatının ulaştığı düzey, İran edebiyatınınkinden geri değildi. Divan şairleri, şiirlerinde “fahriye” denen ve kendilerini övdükleri bölümlerde şiir ustalığının doruğuna çıkmışlardı. Öğretici şiirleriyle tanınan Nabi ve bir yergi ustası olan Nef’i bu yüzyılın ünlü şairleriydi. Divan edebiyatı, en özgün şairlerinden olan Nedim’in ve Şeyh Galib’in ardından, 18. yüzyılda bir duraklama dönemine girdi. Daha sonraki şairler özellikle bu iki şairi taklit ettiler ve özgün yapıtlar ortaya koyamadılar. 19. yüzyılda Divan edebiyatı artık gözden düşmüş ve eleştiri konusu olmuştu. İlk eleştiriyi getiren Namık Kemal’di. Tanzimat’la birlikte Türk edebiyatında Batı etkisinde yeni biçimler, konular denenmeye başlandı. Divan edebiyatı böylece önemini yitirmekle birilikte, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy ve Yahya Kemal Beyatlı, Türk edebiyatının aruz ölçüsüyle son şiirlerini yazdılar, denilirse de zamanımızda da bu vezni kullanabilen şâirler vardır. Arûzun az kullanılıyor olması, zorluğundandır. Yoksa başka ölçülerle veya ölçüsüz yazılan şiirlerdeki lirizm ve âhenk âruzla yazılan şiirlerin yerini tutamaz.


Cover Image

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Slayt Konu Anlatımı

Ekim 4, 2011 Okuma süresi: 15 dakika
İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı oluşumu genel özellikleri, Nazım türleri destanlar, Türk ve Dünya destanları
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sunumu

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı hakkında hazırlanmış sunum 19 slayttan oluşuyor. Sözlü edebiyat, yazılı edebiyat konuları ve alt başlıkları koşuk, sagu, sav, destanlar ile ilgili ayrıntılı bilgi ve örnekler yer alıyor. 

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Slaytını konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

1. SÖZLÜ EDEBİYAT 

A.KOŞUK 

B.SAGU 

C.SAV 

D.DESTAN


2.YAZILI EDEBİYAT 

A.YENİSEY YAZITLARI

SÖZLÜ EDEBİYAT

M.S. VIII. yüzyıla gelinceye kadar Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir.

Genel Özellikleri

  1. Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir. 
  2. Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür. 
  3. Nazım birimi dörtlüktür. 
  4. Dönemine göre arı bir dili vardır. 
  5. Dizelere genel olarak yarım uyak hâkimdir. 
  6. Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir. 
  7. Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.

A.KOŞUK

“Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında “Koşma” adıyla anılmıştır.

Özellikleri

  • Dörtlüklerle söylenilir. 
  • Hece vezni kullanılmıştır. 
  • Yiğitlik, aşk, tabiat gibi konular işlenir.
  • Halk edebiyatındaki karşılığı “koşma’’, Divan edebiyatındaki karşılığı ‘’gazel’’dir. 
  • Kafiye düzeni aaab, cccb, dddb şeklindedir. 
  • Sığır denilen sürek avlarında söylenen lirik şiirlerdir. 
  • Kopuz eşliğinde söylenir.  



KOŞUK ÖRNEĞİ

Öpkem kelip ogradım 

Arslanlayu kökredim 

Alplar başın togradım 

Emdi meni kim tutar 

Kanı akıp yoşuldu 

Kabı kamug deşildi 

Ölüg birle koşuldu 

Togmuş küni uş batar 

Kaklar kamug kölerdi 

Taglar başı ilerdi 

Ajun tını yılırdı 

Tütü çeçek çerkeşür 

Etil suwı aka turur 

B. SAGU

“Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.  Sagular yuğ denilen törenlerde doğmuştur. Yuğ: Bu törende, ölen kişinin cesedi çadırın içinde yere yatırılır; yakınları çadırın dışında koyun, at, sığır cinsinden kurbanlar kesip yere bırakır; sonra hep birden atlara binip ağlayarak, kurt gibi uluyarak çadırın çevresinde yedi kez dönerler, sagular söylerler, bir yandan da yüzlerini bıçakla çizerek kanatırlardı. Zamanı gelip de ölü gömülünce yeniden kurbanlar kesilir, mezarın çevresinde de atlarla yedi kez dönülürdü.

Türklerdeki “Şamanlık” inancına göre, ölen bir kişinin ruhu göğe çıkamazdı. Cesetten ayrılan ruhların bir “temizlenme” devri geçirmeleri gerekirdi. Bunun için, ilkbaharda ya da yazın ölenler yapraklar sararınca; güzün ya da kışın ölenler yapraklar yeşerince gömülürdü. Ölenlerin değerli eşyası ve yakılan atının külü de birlikte gömülür; mezarının çevresine de hayatta iken öldürdüğü düşman sayısınca taş ya da heykel dikilirdi. Bunlara da “balbal” adı verilirdi. Ayıca, yuğ törenine özel olarak ağlayıcılar gelir ya da getirilirdi. Bunlara “sığıtçı” denirdi. 

NOT: Gerek “sığır” ve “şölen” , gerekse “yuğ” törenlerinde çalgıyla söylenen bu şiirler, söylendikleri çağda yazıya geçirilmemiştir. İslamlıktan sonra, 11. yüzyılda, Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat’it Türk adlı eserinde Saka Türkleri hükümdarı Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine söylenmiş bir sagu örneğine rastlanmaktadır.

SAGU ÖRNEĞİ

ALPER  TUNGA SAGUSU

Alp Er Tunga öldi mü?
Issız ajun kaldı mu?
Ödlek öçin aldı mu?
Emdi yürek yırtılur.

Ödlek küni tavratur
yalnguk küçin kevretür
erdin ajun sevretür
Kaçsa tagı ertilür

Begler atın urgurup
Kadgu anı torgurup
Mengzi yüzi sargarup.
Korkum angar türtülür

C. SAV

Günümüzdeki atasözünün karşılığıdır. Akılda kalan, sözlü gelenekle nesilden nesile aktarılan özlü bir anlatım biçimidir 

ÖRNEKLER: 

  • Aç ne yemez tok ne timez    (Aç ne yemez, tok ne demez) 
  • Uma kelse kut gelir  (Eve konuk gelse uğur da gelir) 
  • Suw bermeske süt ver       (Su vermeyene süt ver) 
  • Biş erngek tüz ermes          (Beş parmak düz (bir) olmaz) 
  • İt ısırmas at tepmes time    (İt ısırmaz at tepmez, deme)

D. DESTAN VE ÖZELLİKLERİ

Aslı Farsça olan destan kelimesi, Fransızca epope, Yunanca epos şiir karşılığıdır. Destanlar henüz aklın ve bilimin toplum hayatına tam anlamıyla hâkim olmadığı ilk çağlarda ortaya çıkmış sözlü edebiyat ürünleridir. Destanlar, ulusların, özellikle tarih yazımının henüz yaşam bulmadığı dönemlerine ışık tutmaları bakımından önemlidir. Ayrıca, ulusların tarih sahnesine çıkışlarını, komşularıyla olan ilişkilerini ve kendi kültür dokularını var eden değerleri anlamak bakımından da önemli kaynaklardır. Destan, epik karakterli bir yaşayışın, zaman, yer ve olaylar içindeki yansımalarının olay örgüsü biçiminde sözlü olarak aktarılmasıdır. Milletleri derinden etkileyen tarihî ve sosyal olayları anlatan edebî eserlere destan adı verildiğini biliyoruz. Bu tür edebî eserler deprem, bulaşıcı hastalık, kuraklık, kıtlık, yangın, göçler, savaşlar ve istilâlar gibi önemli olayların etkisiyle tarihin eski çağlarında meydana gelmiştir.

Destanların Oluşum Aşamaları

Destanlar üç safhada oluşur. 

a) Doğuş Safhası:

Bu safhada milletin hayatında iz bırakan önemli tarihî ve sosyal olaylar, bu olaylar içinde yüceltilmiş efsanevî kahramanlar görülür.

b)Yayılma Safhası:

Bu safhada, söz konusu olay ve kahramanlıklar, sözlü gelenek yoluyla yayılır. Böylece bölgeden bölgeye ve nesilden nesle geçer.

c) Derleme (yazıya geçirme) Safhası: 

Bu safhada, sözlü gelenekte yaşayan destanı, güçlü bir şair, bir bütün hâlinde derleyip manzum olarak yazıya geçirir. Çoğu zaman bu destanların kim tarafından derlendiği ve yazıya geçirildiği belli değildir.

a) Tabiî Destan:

Toplumun ortak malı olan ve birtakım olaylar sonucu kendiliğinden en oluşan destanlardır.
b) Yapma Destanlar:

Bir şairin, toplumu etkileyen herhangi bir olayı tabiî destanlara benzeterek söylemesi sonucu oluşan destanlardır.

DESTANLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

Anonimdirler. 

Genellikle manzumdurlar. Az olmakla beraber nazım-nesir karışık olan destanlar da vardır. Bazıları, manzum şekilleri unutularak günümüze nesir hâlinde ulaşmıştır. 3- Olağan ve olağanüstü olaylar iç içedir. 4- Destan kahramanları olağanüstü özelliklere sahiptir. 5- Destanlar, tarihî ve sosyal olaylardan doğarlar. Bu eserlerde genellikle, yiğitlik, aşk, dostluk, ölüm ve yurt sevgisi gibi temalar işlenir. Bir edebiyat türü olan destan, zamanla asıl anlamını yitirmiş, âşık edebiyatında savaşları, ünlü kişileri, gülünç olayları anlatan eserlere de destan denilmiştir. Türk destanları iki gruba ayrılır. İslamiyetten önceki destanlar ve İslamiyetten sonraki destanlar.


DOĞAL DESTANIN ÖZELLİKLERİ

1. Anonim bir özellik taşır. 

2. Çoğu manzumdur; nazım ve nesir karışık olanına az rastlanır. 

3. Nazım biçimi ve uyak , destanı yaratan halkın geleneğine bağlıdır. 

4. Gerçek ve gerçekdışı olaylar iç içedir. 

5. Destan kişileri beden ve karakter özellikleri bakımından hem olağan hem de olağanüstü özellikler taşır. 

6. Destanlarda anlatılan olayların zamanı aşağı yukarı bellidir. 

7. Destanlar çok uzun manzum öykülerdir.Kırgızlara ait Manas destanı 400 bin dizeden oluşur. 

8. Destanlarda daha çok kahramanlık, yiğitlik, dostluk, aşk, ölüm, yurt sevgisi konuları işlenir.

DÜNYA EDEBİYATININ EN ÜNLÜ DOĞAL DESTANLARI

  • İLYADA VE ODYSSEİA( Homeros): Yunanlıların Toroia Savaşına gidiş dönüşlerini anlatır.( YUNAN DESTANI) 
  • ŞEHNAME ( FİRDEVSİ) İran – Turan mücadelelerini, İran’ın kahramanı Rüstem’in yiğitliklerini, Büyük İskender’in İran’ı işgalini anlatır. ( İRAN EDEBİYATI) 
  • KALEVELA (LÖNROT): Doğaya karşı savaşan Finlilerin erdemlerini, bilgeliklerini anlatır. ( FİN EDEBİYATI) 
  • MAHABHARATA ( HİNT EDEBİYATI) 
  • RAMAYANA ( HİNT EDEBİYATI ) 
  • İGOR: 12.YY da Kıpçak Türkleriyle Rusların yaptıkları savaşı anlatır. ( RUS EDEBİYATI) 
  • OĞUZ KAĞAN: Hunların Orta Asya’ da Türk birliğini nasıl kurduğunu anlatır.   ( TÜRK EDEBİYATI)

YAPMA DESTANLAR

Yeni ve yakın çağlarda, herhangi bir tarih olayının bir ozan tarafından destan kurallarına uygun olarak yazılmış biçimine yapma destan denir. Bunlar sanatsal amaçlı destanlardır. Bilinen bir sanatçının ortaya koyduğu destanlardır.

DÜNYACA ÜNLÜ YAPMA DESTANLAR

  • KAYBOLMUŞ CENNET: Âdemle Havva’nın cennetten yeryüzüne inişleri anlatılmıştır.(J. MİLTON – İNGLZ EDEB.) 
  • KURTARILMIŞ KUDÜS: I. Haçlı seferinde Kudüs’ün alınışı anlatılır. ( T.TASSO- İTALYAN EDEB.) 
  • İLAHİ KOMEDYA: Öteki dünyaya Dante’nin yaptığı 7 günlük gezi anlatılır.( DANTE- İTALYA EDEB.) 
  • ÜÇ ŞEHİTLER DESTANI: Kurtuluş Savaşından bazı kesitler anlatılır .( F.H. DAĞLARCA- TÜRK EDEB.

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Slaytı İndir


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler