Divan Edebiyatı şiir türlerinden olan mesnevi şiir türü ders anlatımı aşağıdadır. Mesneviyle ilgili hazırlanmış sunumu aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.
Her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı,aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılan divan şiirinin en uzun nazım biçimine mesnevi denir.
Mesnevi İran ve Arap edebiyatından Türk edebiyatına gelmiştir.
Divan şiirinde anlam ve kavramlar bir beyitte tamamlandığı için şair, her beyte iki uyak bulmak zorunda olduğundan, mesnevi en kolay nazım biçimi sayılır. Bu nedenle mesnevi kısa konularda pek kullanılmamıştır.
Doğu edebiyatlarının romanı sayılmıştır.
Birincisi, Şehname’nin yazarı, İran Edebiyatının ünlü isimlerinden Firdevsî
İkincisi ise Anadolu’da yazılmış mesnevîlere örnek teşkil etmiş ve bu ürünleri etkilemiş, Mesnevi adlı eseri olan Mevlânâ Celâleddin Rumî
Mesnevî şairlerinin bir kısmı Nizâmî’yi örnek alarak beş mesnevî yazıp “Hamse” (beş) meydana getirmişlerdir. Hamse’ye “Penç-genc” de denilmektedir.
Mesnevî sayısını altıya çıkarıp ‘Sitte’ (altı) yapan şairler de vardır.
Eski edebiyatta mesnevî yazanlar küçük görülürdü, bunun nedeni de o dönemde gazel ve kasidenin daha önemli olarak görülmesidir.
Türk Edebiyatında ilk uzun mesnevî 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eseridir… Bu eserin yapısına bakıldığında uygun yerlere dörtlükler yerleştirilmiş, sonunda da kasideye benzer parçalar konulmuş, 6645 beyitten oluştuğu görülür. Bu yapısına bakıldığında eksiksiz bir mesnevî örneği görmemiz mümkündür.
13. yüzyılda Mevlânâ’nın yazdığı 25.618 beyitlik Mesnevî-i Mânevi adlı eseri Farsça olduğu halde önceden de belirttiğim gibi Türk şairleri üzerinde, Anadolu’da derin etkiler bırakmış ve örnek alınmıştır.
13. yüzyıl sonunda Şeyyâd Hamza’nın yazdığı Yusuf u Züleyhâ adlı 1529 beyitlik mesnevî de ilk aşk mesnevîsidir…
14. yüzyılda Anadolu’nun önemli mutasavvıflarından Yunus Emre de Risâletü’n Nushiyye adlı eserini mesnevî olarak yazmış ve bu eser 573 beyitten meydana gelmiştir…
15. yüzyıldan itibaren Türk edebiyatında mesnevî hızla gelişmiştir.Bu dönemde Ahmed-i Dâ’i’nin Çengnâme’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i, Şeyhî’nin Husrev ü Şîrîn’i ve Harnâme’si unutulmayacak ve önemli eserlerdendir…
16. yüzyılda en önemli isim Fuzûlî’dir.
440 beyitlik Beng ü Bâde adlı mesnevîsinde afyonla şarabı karşılaştırmış ve çeşitli yiyecek ve içecekleri kişileştirerek onları maceralara sürüklemiştir.
1535’de yazmış olduğu Leylâ vü Mecnûn (3036 beyit) eserini de mesnevî edebiyatının şaheserlerinden saymaktayız.
Bu eserinde, Leyla ile Mecnun’un tutuldukları maddi (dünyevî) aşkın daha sonra ilahî aşka dönüştüğüne tanık oluruz.
Sohbetü’l-esmâr (Meyvelerin sohbeti) adlı eseri de 200 beyitten oluşan bir mesnevîdir.