Cover Image

Servetifünun Şiiri Slayt ve PDF Ders Notu

Mayıs 20, 2024 Okuma süresi: 5 dakika
Servetifünun şiiri genel özellikleri

Servetifünun dergisinin yazı işleri idaresine Tevfik Fikret’in gelmesiyle (1896) bu dergi etrafında toplanan ve aynı sanat anlayışını paylaşan sanatçıların oluşturduğu edebiyata Servetifünun Edebiyatı (Edebiyatıcedide) denir.

Servetifünun Şiirinin Genel Özellikleri

  • “Sanat sanat içindir.” anlayışının hâkim olduğu Servetifünun şiirinde, şiirin konusu genişletilir. 
  • Şiirde yeni imgelerle beraber Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla dolu ağır bir dil kullanılır. 
  • Servetifünun şiirinde parnasizm ve sembolizm etkisi ile biçim mükemmelliğine ve ahenge önem verilir. 
  • Göz için değil, kulak için kafiye anlayışı benimsenir. 
  • Kimi zaman bir şiirde birden çok aruz kalıbı kullanılır. 
  • Batı edebiyatından alınan sone ve terzarima nazım biçimleriyle birlikte özellikle serbest müstezat tercih edilir. 
  • Şiir düzyazıya yaklaştırılır, mensur şiir denemeleri yapılır. 
  • Fransız şiirinin etkisiyle anjanbman (şiirde cümledeki anlamın dize ya da beyitte tamamlanmayıp sonraki dizelere geçmesi) görülür.

Servetifünun Dönemi’nin Başlıca Şairleri

  • Servetifünun Dönemi’nin başlıca şairleri Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve Süleyman Nazif’tir. 
  • İçinde yaşadıkları siyasi ve sosyal yapıdan kaçıp uzaklaşma isteği, Servetifünun sanatçılarını hayale yöneltir. 
  • Bu yüzden eserlerinde hayal-gerçek çatışması önemli bir yer tutar. Karamsarlığın baskın olduğu şiirlerde aşk, ölüm ve tabiat sıklıkla işlenen temalardır. 
  • Dönemin şartları gereği siyasi ve sosyal konulardan uzak duran Servetifünun şairleri içinde Tevfik Fikret, siyasi ve sosyal konuları da işleyen yegâne şairdir.
  • Hüseyin Cahit Yalçın’ın (1875-1957) Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk adlı makaleden dolayı derginin kapatılmasıyla, dergi etrafında toplanan sanatçılar dağılır ve böylece Servetifünun Dönemi sona erer (1901).

Fecriati Şiiri

  • 1909 yılında yeniden yayımlanmaya başlanan Servetifünun dergisinde bir araya gelen ve Türk edebiyatındaki ilk beyannameyi (bildiri) yayımlayan Fecriati Topluluğu, eleştirdikleri Servetifünuncuların sanat anlayışını sürdürür. 
  • “Sanat şahsî ve muhteremdir.” sloganıyla ve sanat için sanat anlayışıyla eser veren Fecriaticilerin şiirlerinde işlediği başlıca temalar aşk ve tabiattır. 
  • Bu sanatçılar; Arapça, Farsça sözcüklerin, tamlamaların yoğun olduğu bir dille kapalı bir anlatımı yeğler. 
  • Serbest müstezat türünü geliştirir. 
  • Topluluğun öne çıkan şairleri Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu (1886-1942) ve Tahsin Nahit’tir.
  • Fecriati Topluluğu 1912’de topluluk dağılmıştır.

Servetifünun Şiiri Slayt ve PDF Ders Notu İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Tanzimat Dönemi Şiiri (Slayt – PDF)

Nisan 15, 2024 Okuma süresi: 6 dakika
Tanzimat Dönemi Şiiri Genel Özellikleri
11. Sınıf konularından olan Tanzimat Edebiyatı Şiiri hakkında hazırladığım powerpoint sunumunu/slaytını ve PDF formatındaki ders notunu aşağıdan indirebilirsiniz. Tanzimat Dönemi Şiiri konusunun içeriğinde Tanzimat Edebiyatı’nın başlaması, Tanzimat Edebiyatı’nın neden iki bölüm halinde ele alındığı, Tanzimat Birinci Dönem Şiirinin Özellikleri, Tanzimat İkrinci Dönem Şiirinin Özellikleri ve bu iki dönemde öne çıkan önemli sanatçıları bulabilirsiniz. 

Tanzimat Edebiyatı’nın Başlaması

  • 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile birlikte Osmanlı Devleti’nde batılılaşma faaliyetleri hız kazandı. 
  • Edebiyat da bu faaliyetlerden etkilendi. Avrupa edebiyatında kullanılan birçok tür ve tema bizim edebiyatımıza da böylece geldi. 
  • Yazar ve şairler Batı edebiyatını daha yakından tanımaları eserlerinde etkisini göstermeye başladı.
  • 1860’da ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayın hayatına başlaması Tanzimat Edebiyatı’nın başlangıcı kabul edilir.

Tanzimat Edebiyatı Neden İki Bölümde İncelenir?

  • Tanzimat Dönemi’nde yazılan eserlerin ve sanatçıların edebî anlayışlarının farklı oluşu bu dönemi iki bölümde incelememizi gerektirir.
  • İlk özel gazetenin (Tercüman-ı Ahval) yayınlandığı 1860’dan II. Abdülhamid’in Meclis-i Mebusan’ı kapattığı 1878 yılına kadar Tanzimat Birinci Dönem, 1878’den Tevfik Fikret’in Servetifünun Dergisi’nin başına geçtiği 1896’ya kadar Tanzimat İkinci Dönem olarak adlandırılmaktadır.

Tanzimat Birinci Dönem Şiiri Özellikleri

  • 1860 senesinde Şinasi ve Agâh Efendi’nin çıkardığı ilk özel gazetemiz Tercüman-ı Ahvâl ile başlar ve 1876’ya kadar devam eder. 
  • Sanatçılar eserleriyle halkı aydınlatma amacı güttükleri için yapıtlarında “Sanat toplum içindir.” ilkesi ön plandadır. 
  • Birinci Dönem sanatçıları siyasetle de ilgilenmiş ve önemli görevler üstlenmiş devlet adamlarıdır. 
  • Bu dönemde uygulanamamış olmasına rağmen dilin sadeleştirilmesi fikri mevcuttur. 
  • Eserlerde Divan edebiyatında uygulanan parça güzelliği değil, bütün güzelliği esas alınmıştır.
  • Divan edebiyatına karşı olmalarına rağmen Tanzimat sanatçıları gazel, kaside, murabba, terkib-i bent gibi divan edebiyatı nazım biçimlerine devam etmişlerdir. Ancak vatan, millet, eşitlik, hak, adalet gibi yeni temalar ilk defa bu dönemde şiirin merkezine konmuştur. 
  • Heceyle birkaç şiir denemesi yapılmış ancak genel olarak aruz ölçüsü tercih edilmiştir. 
  • Fransız edebiyatını referans alan Tanzimat sanatçıları klasisizm ve romantizm akımlarından etkilenmişlerdir. 
  • Bu dönemin sanatçıları şunlardır: Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, Direktör Ali Bey, Yusuf Kâmil Paşa, Şemsettin Sami

Tanzimat İkinci Dönem Şiiri Özellikleri

  • Sanatçılar, “Sanat sanat içindir.” anlayışını benimsemiştir. 
  • Otoriter yönetimin etkisiyle toplumsal konuların yerine aşk, sevgi, ölüm, metafizik gibi bireysel konular işlenmiştir. 
  • ” Güzel olan her şey şiirin konusudur.” düşüncesiyle şiirin alanı genişletilmiştir. 
  • Genellikle aruz ölçüsü tercih edilmiş, bazen heceyle de şiir denemelerine gidilmiştir. 
  • Batı edebiyatındaki nazım biçimleri denenmiş ve divan edebiyatının biçimleri yavaş yavaş terkedilmeye başlanmıştır. 
  • Divan edebiyatının etkisi giderek azalmıştır. 
  • Birinci dönemde dilin sadeleştirilmesi fikri ön plandayken, ikinci dönemde bu fikir geri plana atılmış ve ağırlıklı olarak Arapça ve Farsça kelimelerden oluşan ağır bir dil benimsenmiştir. Batıdan alınan türler daha iyi anlaşılmış ve eserlerdeki amatörlükler azalmıştır. 
  • İkinci dönem sanatçıları da Fransız edebiyatından etkilenerek romantizm akımının izlerini taşımışlardır. 
  • Bu dönemin sanatçıları şunlardır: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Muallim Naci, Nabizade Nazım 

Tanzimat Dönemi Şiiri Slayt ve PDF Ders Notu İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Röportaj Slayt – PDF Ders Notu

Nisan 4, 2024 Okuma süresi: 8 dakika

Röportaj türü 11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konularından biridir. Bu yazıda dersin içeriğinde kullanılabilecek bir sunum ve PDF formatında ders notunu bulabilirsiniz. Yazının içeriğinde röportaj nedir, röportaj türünün özellikleri nelerdir, Cumhuriyet Dönemi’nde röportaj türü, röportaj türünde yazılan önemli eserler ve yazarları, mülakat ve röportajın ortak özellikleri, mülakat ve röportajın farkları gibi bilgileri bulabilirsiniz. Röportaj slaytını ve PDF ders notunu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz. 

Röportaj Nedir?

  • Röportaj; bir gerçeği, sorunu, olayı ya da durumu ortaya koymak; açığa çıkarmak amacıyla oluşturulan öğretici gazete ve dergi yazısıdır.
  • Bu tür yazılar araştırmaya, incelemeye, soruşturmaya, gezip görmeye ve somut olgulara dayanır.
  • Röportajda yazar, olayı yerinde görerek, farklı kişilerle konuşup soruşturarak yazar. Gerektiğinde yetkililerle görüşerek bilgi ve belge toplar, yazısını fotoğraflarla destekleyebilir.

Röportajın Özellikleri Nelerdir?

  • Olaylara tanıklık ederek gerçeklere ışık tutar.
  • Okuyucuyu gerçekle yüzleştirerek aydınlatmaya çalışır.
  • Olayları aktarırken ayrıntılara girer, söz konusu olaylar hakkında kendi düşünce ve yorumlarını da ortaya koyar, değerlendirmelerde bulunur.
  • Röportaj yazarı anlatımında betimleyici, öyküleyici, açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimlerinden; örnekleme, tanık gösterme, karşılaştırma gibi düşünceyi geliştirme yollarından yararlanır.
  • Daha çok kısa cümleler kullanarak anlatımına hareket ve canlılık katar.
  • Röportaj türündeki yazılar zamanla tarihî bir belge niteliği kazanabilir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Röportaj

  • XIX. yüzyılda Amerika’da ortaya çıkan röportaj türü, Türkiye’de gerçek anlamda 1950’li yıllarda gelişmeye başlamıştır.
  • Bu yıllardan itibaren çok partili siyasi hayata geçilmiş, toplumsal değişim hız kazanmış, köyden kente göç dalgası başlamıştır.
  • Böylece bu yeni gelişme ve olguların neden olduğu toplumsal sorunlar röportaj türünün konusu olmuştur.
  • Bundan böyle halkın sorunları, yaşadıkları röportaj yazarları tarafından yerinde gözlemlenerek ilk elden aktarılmaya başlanmıştır.
  • Bazı yazarlar hazırladıkları röportajları gazetelerde dizi röportaj olarak yayımlamışlardır.

Röportaj Türünün Önemli Eserleri

  • Yaşar Kemal – Çukurova Yana Yana, Bir Bulut Kaynıyor, Peri Bacaları, Bu Diyar Baştan Başa
  • Fikret Otyam – Ha Bu Diyar, Topraksızlar
  • Tahir Kutsi Makal – İç Göç, Acı Yol;
  • Halil Aytekin -Doğuda Kıtlık Vardı;
  • Necmi Onur – Mezarlarında Yaşayanlar;
  • Celalettin Çetin – Büyük Göç

Mülakat ve Röportaj Ortak Özellikleri

  • Araştırma ve Hazırlık: Her ikisi de önceden belirlenmiş bir konu veya konuyla ilgili olarak detaylı araştırma ve hazırlık gerektirir. Bu, röportaj yapılacak kişi veya konu hakkında bilgi edinmeyi, mülakat sorularını planlamayı ve konuyu anlama sürecini içerir.
  • Soru Hazırlığı: Her iki tür de belirli soruların hazırlanmasını gerektirir. Bu sorular, konunun derinlemesine incelenmesine ve önemli bilgilerin elde edilmesine yardımcı olur.
  • Karşılıklı İletişim: Hem mülakat hem de röportaj süreçleri, katılımcılar arasında etkileşimi içerir. Mülakatlarda, genellikle bir röportajcı ve mülakata katılan kişi arasında doğrudan bir diyalog vardır. Röportajlarda ise, röportajcı ve konu arasında benzer bir etkileşim vardır.
  • Doğru Bilgi Edinimi: Hem mülakat hem de röportaj yazıları, doğru ve güvenilir bilgilerin toplanmasını amaçlar. Bu nedenle, katılımcılar arasındaki iletişim ve bilgi alışverişi önemlidir.
  • Düzen ve Yapı: Her iki tür de genellikle belirli bir düzen veya yapıya göre yazılır. Başlangıç, gelişme ve sonuç kısımları genellikle bulunur. Bu yapı, okuyucuların konuyu anlamasına ve bilgilerin etkili bir şekilde iletilmesine yardımcı olur.
  • Objektiflik: Mülakat ve röportaj yazıları genellikle objektif bir bakış açısını yansıtmayı amaçlar. Tarafsızlık, doğru bilgilerin aktarılmasını sağlar ve katılımcıların görüşlerini dürüstçe ifade etmelerine olanak tanır.

Mülakat ve Röportajın Farkları

  • Mülakatın alanı görüşülen kişiyle sınırlıyken röportajda her çeşit konu ve olay ayrıntılı bir biçimde irdelenir; anlatılanlar fotoğraflarla, belgelerle desteklenir ve zenginleştirilir.
  • Mülakat esas olarak mülakat yapılan kişiye sorular sorularak gerçekleştirilir. Röportajda ise muhataplara soru sormayla beraber bir olayı öyküleme, izlenim ve betimlemelere yer verme de söz konusudur.
  • Mülakatta bir kişiyi sorulara verdiği cevaplarla tanıtmak amaçlanır. Röportajda ise bir olayı sorgulamak, bir gerçeği ortaya koymak suretiyle kamuoyunu aydınlatmak amaçlanır.

Röportaj Türü Slayt – PDF Ders Notu İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Mülakat Türü PDF Ders Notu

Mart 31, 2024 Okuma süresi: 7 dakika

Mülakat PDF Slayt Sunum powerpoint

11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konularından Mülakat türünün özellikleri, hazırlık süreci ve cumhuriyet öncesinde mülakat, Cumhuriyet Dönemi’nde mülakat, Türk edebiyatında mülakat türünün ilk örneği ve mülakat türüne ait önemli eserler ve yazarları ana başlıkları detaylıca ele alacağız. Mülakat türü PDF ders notu ve powerpoint sunumunu da yazının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. Kolay gelsin.

Mülakat Nedir?

Mülakat, sanat, bilim, siyaset,
spor gibi çeşitli alanlarda tanınmış kişileri tanıtmak veya onların
düşüncelerini belirli bir konuda öğrenmek amacıyla yapılan, karşılıklı
konuşmaların yazılı metin haline getirilmesiyle oluşan, öğretici bir türdür.

Mülakatın Özellikleri

  • Mülakatta sade, anlaşılır ve açık
    bir dil tercih edilir.
  • Söyleşiye dayalı anlatımın yanı
    sıra açıklayıcı, tartışmacı ve hikâye anlatımı da kullanılabilir.
  • Okuyucuya bilgi verme amacı
    güdülür.
  • Sorular genellikle önceden
    belirlenir ve konuşmacının sözleri kesilmeden, mümkün olduğunca değiştirilmeden
    aktarılır.
  • Konuşmacının ifadelerine karşı
    tarafsız bir tutum benimsenir ve genellikle detaylara girilmez.
  • Temel düşünceler, kavramlar ve
    gerçekler üzerinde durulur.

Mülakata Hazırlık Süreci

  • Mülakat türünün belirli bir
    hazırlık süreci vardır. Bu süreç şu adımları içerebilir:
  • Mülakat yapılacak konu ve
    konuşmacı belirlenir.
  • İlgili konu ve kişi hakkında
    araştırma yapılır.
  • Mülakatta sorulacak sorular
    hazırlanır.
  • Konuşmacıdan randevu alınır.
  • Mülakat gerçekleştirilir ve
    kaydedilir.
  • Kaydedilen mülakat metne
    dönüştürülür, düzenlenir ve görsel tasarımı yapılır.

Cumhuriyet Öncesinde Mülakat

  • Cumhuriyet Dönemi’nden önce, Türk
    edebiyatında mülakat türüne çok az eser verilmiştir.
  • Tanzimat Dönemi’nde Ziya Paşa, Rüya
    adlı eserinde mülakat tekniğini kullanmıştır.
  • Gerçek bir mülakat olmamakla
    birlikte, bu eserde yazar, anlattıklarını bir rüya şeklinde kurgulamıştır.
  • Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar
    ki
    adlı eseriyle Türk edebiyatında mülakat türünün ilk yetkin örneğini
    sunmuştur.
  • Ünaydın’ın Anafartalar
    Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülâkat
    adlı eseri de türün önemli bir
    örneğidir ve Mustafa Kemal’i kamuoyuna tanıtan ilk eser olması bakımından da
    dikkat çekicidir.

Türk Edebiyatında Mülakat Türünün İlk Örneği

  • Türk edebiyatında mülakat türünün
    ilk örneği hakkında genel kabul görmüş bir bilgi yoktur.
  • Ancak Evliya Çelebi’nin
    Türk edebiyatında ilk mülakat örnekleri verdiği söylenebilir.
  • Tanzimat Dönemi’nde Ziya Paşa,
    Rüya adlı eserinde mülakat tekniğini kullanmıştır.
  • Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar
    ki adlı eseriyle Türk edebiyatında mülakat türünün ilk yetkin örneğini
    sunmuştur. 

Cumhuriyet Dönemi’nde Mülakat

Cumhuriyet Dönemi’nde gazete ve
dergilerin artmasıyla birlikte, mülakat türünde yazılan eserlerin sayısı da
artmıştır.

Bu dönemde, sanat ve siyaset
dünyasına ışık tutan birçok mülakat örneği verilmiştir.

  • Hikmet Feridun Es –
    Bugün de Diyorlar ki
  • Mustafa Baydar –
    Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar
  • Gavsi Ozansoy – 40 Yıl Sonra
    Diyorlar ki
  • Yaşar Nabi Nayır –
    Edebiyatçılarımız Konuşuyor
  • Sermet Sami Uysal – Yahya
    Kemal’le Sohbetler
  • Nurullah Berk – Ustalarla
    Konuşmalar
  • Abdi İpekçi – Liderler Diyor
    ki

 Mülakat Türü PDF Slayt İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Sohbet Yazı Türü Slayt – PDF Ders Notu

Mart 25, 2024 Okuma süresi: 6 dakika
cumhuriyet dönemi sohbet yazarları

11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin  konusu olan Sohbet (Söyleşi) Yazı Türü hakkında ders notu ve powerpoint slaytını yazının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz. 

Sohbet yazı türü slayt ve PDF ders notu içeriğinde Sohbet (Söyleşi) yazı türüne dair detaylı bir anlatım sunarak öğretmen ve öğrenciler için faydalı bir kaynak sunmayı hedefliyoruz. Sohbet türünün özelliklerini, Cumhuriyet Öncesinde Sohbet, Cumhuriyet Dönemi’nde Sohbet, Cumhuriyet Dönemi Sohbet Yazarları gibi ara başlıklarla konu ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 

Sohbet Nedir?

  • Sohbet (söyleşi), genellikle
    gazete ve dergilerde yayımlanan bir yazı türüdür.
  • Bu türde, güncel olaylar,
    kültürel ve sanatsal gelişmeler samimi bir dille ele alınır ve okuyucuyla sanki
    karşılıklı bir konuşma havası oluşturulur.
  • Sohbet türünde yazar, kişisel
    fikirlerini kanıtlamaya çalışmak yerine, mizahi fıkralar, atasözleri,
    anekdotlar ve şiirler gibi unsurlardan yararlanarak canlı ve akıcı bir üslup
    kullanabilir.

Sohbet Türünün Özellikleri

  • Sohbet türündeki yazılarda,
    ayrıntılara fazla girilmez; amaç, okuyucuyu konuyu düşünmeye teşvik etmektir.
  • Konuşma üslubunda yazılan
    cümlelerle, genellikle devrik yapılar kullanılır ve konunun derinliklerine
    inilmez.
  • Söyleşilerde belirli bir konu
    sınırlaması yoktur; günlük olaylar, edebiyat ve sanat dünyası, toplumsal yaşam
    ve değerler gibi konular ele alınabilir.
  • Kişisel düşünceler genellikle
    giriş, gelişme ve sonuç planında sunulur.

Türk Edebiyatında Sohbet Türü

  • Türk edebiyatında sohbet
    yazıları, Tanzimat Dönemi’nde gazetecilikle birlikte ortaya çıkmıştır.
  • Yazarlar, toplumsal fayda
    ilkesini gözeterek sade bir dil kullanmışlardır.
  • Tanzimat Dönemi’nde Ahmet Mithat
    Efendi sohbet yazıları yazmıştır.
  •  Servetifünun Dönemi’nde ise Tevfik Fikret,
    Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Cahit Yalçın gibi yazarlar sohbet türünde eserler
    vermişlerdir.

Cumhuriyet Öncesinde Sohbet

Tanzimat Dönemi’nde Sohbet

  • Sohbet, Tanzimat Dönemi’nde Türk
    edebiyatına gazetecilikle adım atmıştır.
  • Yazarlar, diğer türlerde olduğu
    gibi sohbette de toplumsal fayda ilkesine önem vermiştir.
  • Ahmet Mithat Efendi gibi dönemin
    önde gelen yazarları, sade bir dil kullanarak eserler vermişlerdir.

Servetifünun Dönemi’nde Sohbet

  • Bağımsız bir çizgide eserler
    veren Ahmet Rasim, sohbet türünün ilk yetkin örneklerini sunmuştur.
  • Örneğin, “Zenginlerin İftar
    Sofralarında” adlı eserinde, geleneklere saygı ve yardımlaşma kavramlarını
    Türk ve İslam tarihinden örneklerle anlatmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde Sohbet

  • Cumhuriyet Dönemi’nde, diğer
    düzyazı türlerinde olduğu gibi sohbet de yalın bir dil ve anlatım tarzıyla
    Anadolu insanına seslenmeyi hedeflemiştir.
  • İnsana ve yaşama dair her türlü
    kavram ve olgu bu dönemin sohbetlerinde ele alınmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Sohbet Yazarları

  • Nurullah Ataç – Söyleşiler
  • Şevket Rado – Eşref Saat
  • Suut Kemal Yetkin – Edebiyat
    Konuşmaları
  • Ahmet Kabaklı – Sohbetler

Sohbet Yazı Türü Slayt – PDF Ders Notu İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Cümle Türleri – PDF – Slayt

Mart 19, 2024 Okuma süresi: 27 dakika

ÖSYM’nin düzenlediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) içerisindeki Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testleri (AYT) arasında önemli bir yere sahip olan Türkçe dersinde  cümle türleri önemli konulardan biridir. Bu yazı, Türkçe ve

derslerinde sıkça karşılaşılan konuları ele alarak cümle türlerini kapsamlı bir şekilde açıklamaktadır. Yüklemine, Dizilişine, Anlamına ve Yapısına Göre Cümleler başlıklarının altında örneklerle konu açıklanmış ve çıkmış sorularla konunun pekişmesi sağlanmıştır. Sunulan bilgiler, öğrencilerin sınavlara hazırlık sürecinde ihtiyaç duyacakları ders notlarına benzer nitelikte olup slayt veya PDF formatında kullanılmak üzere tasarlanmıştır.

Cümle Türleri Slaytını ve PDF ders notunu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan kolayca indirebilirsiniz.

 a. Fiil Cümlesi
b. İsim Cümlesi
2. Dizilişine Göre Cümleler
a. Kurallı Cümle
b. Devrik Cümle
c. Eksiltili Cümle
3. Anlamına Göre Cümleler
a.Olumlu Cümle
b.Olumsuz Cümle
c.Soru Cümle
4. Yapısına Göre Cümleler
a. Basit Cümle
b. Birleşik Cümle
    b1. Girişik Birleşik Cümle
    b2. Şartlı Birleşik Cümle
    b3. Ki’li Birleşik Cümle
    b4. İç İçe Birleşik Cümle
c. Sıralı Cümle
d. Bağlı Cümle

 

1.
Yüklemine Göre Cümleler

a. Fiil Cümlesi:  

Yüklemi fiil olan cümlelerdir.

  • Sonunda sıra sana da geldi.  (Fiil cümlesi)
  • Puanı görünce babamın gözleri doldu. (Fiil
    cümlesi) 

b) İsim Cümlesi: 

Yüklemi isim ya da isim soylu bir kelime olan cümlelerdir.

  • Aslında sen iyi bir insansın.  (isim cümlesi)
  • Buraları satın alan kişi, oymuş. ( Yüklem zamirdir. Zamir isim
    soylu bir kelime olduğu için isim cümlesi)
  • Bu sınıfın erkekleri aslan gibiydi. (Yüklem bir edat
    öbeğidir. Edat isim soylu bir kelime olduğu için isim cümlesi)
  • Benim görevim, seni buraya getirmekti. (Yüklem bir
    isim-fiildir yani fiilimsidir. Bu yüzden isim cümlesi)

 

2. Dizilişine Göre Cümleler

a. Kurallı Cümle: 

Yüklemi sonda olan cümledir.

  • Beni sabah uyandıran, bu saattir. (Yüklem sondadır.
    Kurallı cümle)
  • Erken vakitte uyanmak ve spor
    yapmak bana iyi geldi.  (yüklem sondadır. Kurallı cümle)

b. Devrik Cümle: 

Yüklemi sonda olmayan cümledir.

  • Getiriyorum bütün güzel günlerimi gözümün önüne.  (Yüklem baştadır. Devrik cümle)
  • Hepimizi nasıl da eskitti bu köhne gemi. ( Yüklem
    ortadadır. Devrik cümle)

c. Eksiltili Cümle:  

Yüklemi olmayan cümledir.

  • Ah şu sınav bir… (Eksiltili
    Cümle)
  • Ailesini bu güzel günde mecburen
    orada… (Eksiltili Cümle)
  • Yaşamak bu zamanda zor bir
    umut.  (Eksiltili bir cümle değildir.
    Cümlenin yüklemi var ancak ismi yüklem yapan ek-fiil eki –dir düştüğü için
    eksiltili cümle sanılabilir. Ancak cümlenin yüklemi vardır.

3. Anlamına Göre Cümleler

Olumsuzluk ekleri: -me, -ma, -mez, -maz, -sız, -siz

Olumsuzluk kelimeleri: değil, yok.

a. Olumlu Cümle

Herhangi bir olumsuzluk eki ya da kelimesi içermeyen cümledir.

  • Söz verdiği her şeyi tek tek
    tamamladı. (olumlu cümle)
  • Adam genç yaşında kanser oldu. (olumlu
    cümle)
  • Bütün bu malları kaybetmesinin
    tek sebebi kumardı. (olumlu cümle)

(ikinci ve üçüncü örneklerdeki ifadeler içerik olarak olumsuz olsa da
cümlenin olumsuz olması için gereken olumsuzluk eki veya kelimesi olmadığı için
olumlu cümle sayılır.)

b. Olumsuz Cümle: 

Olumsuzluk eki ya da olumsuzluk kelimesi içeren cümlelerdir.

  • Elinden geleni yapmasına rağmen
    olmadı. (Olumsuz Cümle)
  • Sen kötü bir insan değilsin. (Olumsuz
    Cümle)
  • O tam bir vicdansızdı. (Olumsuz
    Cümle)

Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümle: 

Herhangi bir olumsuzluk eki veya kelimesi içermediği halde cümledeki durumun gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ifade eden cümlelerdir.

  • Çocuk ne söz dinledi ne iki laf
    etti.
  • Bu saatten sonra patronu kim dinler!

Biçimce olumsuz, anlamca olumlu cümle:  

İki olumsuzluk ek ya da kelimesinin kullanıldığı ancak sonuç olarak cümledeki ifadenin gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini anlatan cümlelerdir.

  • Eğitim sisteminin problemlerini
    bilmiyor değil.
  • Biz de çalışyor sayılmayız.

c. Soru Cümlesi: 

Soru anlamı içeren cümlelerdir.

  • Kitabın sonunu merak ediyor
    musun?
  • Bu şehir hakkında neler biliyorsun?

Gerçek Soru Cümlesi: 

Yöneltildiği kişiden cevap bekleyen cümlelerdir. Yukarıdaki iki örnek de cevap beklediği için gerçek soru cümleleridir.

  • Okumayı neden bu kadar çok
    seviyorsun?

Sözde Soru Cümlesi: 

Yöneltildiği kişiden cevap beklemeyen soru cümleleridir. Bu cümlelerin içinde soru anlamı olduğu için sonlarına soru işareti konur.

  • Annenin sözünü nasıl dinlemezsin?
  • Bunca yorgunluktan sonra kim
    spora gidecek?

 

4. Yapısına
Göre Cümleler:

1. Basit Cümle: 

Tek
yüklemli ve tek yargı barındıran cümlelerdir. Yargı cümlede genellikle fiilde,
fiilimside ve -isim cümlelerinde- oluş bildiren yüklemde bulunur.

  • Bu bina bir zamanlar bizim aileye
    aitti.
  • Yarın çarşıya ben de sizinle
    geleceğim.

2. Birleşik Cümle: 

İçinde
yan cümle barındıran iki yargılı cümlelerdir. Farklı şekillerde yapılırlar:

a. Girişik Birleşik Cümle:  

İçinde
fiilimsi geçen iki yüklemli cümlelerdir. Cümlede kaç fiilimsi varsa o kadar yan
cümle var demektir.

  • Sorunu anlamak birçok konunun merkez noktasıdır. 
  • Onunla konuşup sana haber vereceklermiş.

Dikkat: Cümlede bulunan fiilimsi yüklemin içinde olursa o cümle
girişik birleşik cümle olmaz.

  • Tek isteğim senin iyi bir
    insan olmandır. (
    Altı çizili
    ifade yüklemdir. “Olman” kelimesi ise fiilimsidir.)

b. Şart Birleşik Cümle: 

Yan cümlesinde şart kipi eki -se, -sa
bulunduran cümlelerdir.

  • Otobüs vaktinde gelirse hepimiz işe vaktinde
    gidebiliriz. (Altı çizili bölüm yan cümledir.)
  • Sizinle çalışabiliriz siz de
    şartlarımızı kabul ederseniz
    . (Altı çizili bölüm yan cümledir.)

c. Ki’li Birleşik Cümle: 

Ki bağlacı kullanılarak yapılan birleşik
cümlelerdir. Bu cümlelerde yan cümle ki bağlacından sonra gelen bölümdür.

  • Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. (Altı çizili bölüm yan
    cümledir.)
  • Bir de baktım ki yıllar birbiri ardına geçip
    gitmiş.
    (Altı çizili bölüm yan cümledir.)

NOT: Bazı kaynaklar ki
bağlacından dolayı bu cümle türünü aşağıda göreceğimiz Bağlı Cümle olarak kabul
etmektedir.

d. İç İçe Birleşik Cümle: 

Tırnak içinde alıntılanarak iç içe
verilen iki cümledir. Cümle Anlamı konusunda anlatılan Doğrudan Anlatım
cümleleri bu cümlelere örnektir.

  • Büyük yazar “Eserlerimin hemen
    tamamı ilham değil çalışma ürünüdür.”
    dedi. (Altı çizili bölüm yan
    cümledir.)

Alıntı cümle tırnak içinde
verilmeyebilir. Bu durumda iç cümleden sonra sadece virgül işareti konur.

  • Teselli olmak insanî bir
    ihtiyaçtır, sözüne her zaman inandım.

3. Sıralı Cümle: 

Noktalama işaretleriyle bağlanmış iki yüklemli
cümlelerdir.

  • Çocuk raftan kitabı aldı, büyük
    bir merakla okumaya başladı.
  • İstanbul, muhteşem tarihiyle onu
    büyülemişti; Ankara’da da Anıtkabir’de çok zaman geçirdi.

Sıralı cümlenin noktalama
işaretiyle bağlanan iki cümlesinin ortak ögesi varsa böyle sıralı cümlelere Bağımlı Sıralı Cümle, iki cümle
arasında ortak öge yoksa Bağımsız Sıralı
Cümle
diyoruz.

Aşağıdaki cümlede özne (Bahar) ortak olduğu için Bağımlı sıralı
cümledir:

  • Bahar bütün güzelliğiyle şehri
    kuşatmıştı, yeşilin her tonuyla ona renk katıyordu.

Aşağıdaki cümlede herhangi bir ortak öge olmadığı için cümle Bağımsız
Sıralı Cümledir.

  • Şiir okura yeni duygular
    fısıldar, roman ise onu olaydan olaya taşır.

 

4. Bağlı Cümle: 

Bağlaçlarla bağlanan iki yüklemli cümlelerdir.
Sıralı Cümleden tek farkı noktalama işaretleri yerine bağlaç kullanılmasıdır.

  • Baharın gelişine hepimiz
    seviniyorduk ama sınavın yaklaşması
    bizi strese sokuyordu.
  • Kahramanımız güne başlamanın
    heyecanıyla yataktan kalktı ve gece
    yarım bıraktığı işleri yapmaya koyuldu.

Bağlı cümlenin bağlaçla bağlanan
iki cümlesinin ortak ögesi varsa böyle sıralı cümlelere Bağımlı Bağlı Cümle, iki cümle arasında ortak öge yoksa Bağımsız Bağlı Cümle diyoruz.

Aşağıdaki cümlede dolaylı tümleç (ona) ortak olduğu için Bağımlı Bağlı
cümledir:

  • Ona yeni bir ziyaret planladı ve gördüklerini tek tek anlattı.

Aşağıdaki cümlede herhangi bir ortak öge olmadığı için cümle Bağımsız
Sıralı Cümledir.

  • Türkçe okuma pratiğine bağlı bir
    derstir ancak Matematik işlem yeteneğinizi ölçer.

CÜMLE TÜRLERİ ÇIKMIŞ SORULAR

(I) Çiğdemlerden sonra gök
rengindeki elbisesiyle yeni açmış sümbül görünür. (II) Gözleri yaşlı, saçları
dağınık ve hâli perişandır. (III) Güzel kokusundan sarhoşa dönen şair, ona bu
gönül okşayıcı kokuyu nereden, hangi aktardan aldığını sorar. (IV) Sümbülün
verdiği cevap çiğdemin cevabına karşılık gelmektedir. (V) Önceleri ezel bağında
henüz açılmadık bir gonca olan ve güzel kokusunu sevgilinin rüzgârından alan
sümbül, bu bahar ülkesinden hicran sahiline atılmıştır.

1. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, yüklemin türü bakımından
ötekilerden farklıdır? (2016 YGS)

A)I.   B) II.   
C)III.    D)IV.    E)V.

(I) Tasarladığım hikâye, zihnimde
cümleler ve algılar hâlinde dönüp dolaşarak gelişirken her şeyi bir kenara
bırakıp masanın başına oturmam için beni zorluyor. (II) Hikâye, bilgisayarda
bir cümle hâlinde başlanmış duruyor ve ben, zihnimin bir yanında o hikâyeyi
geliştiriyorum. (III) Masamın çekmeceleri, çantamın gözleri hatta ceplerim veya
masada karşımda duran pano, küçük kâğıtlara yazılmış notlarla doluyor bu arada.
(IV) Defalarca oturuyorum bilgisayarın başına hikâye için, yazdıklarımı
defalarca yeniden ele alıyorum. (V) Hikâye bazen tamamlanmak üzereyken çöpe
atılıyor bazen de başlangıçta tasarlanandan çok farklı bir içerik ve biçim
kazanıyor.

2. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda
verilenlerden hangisi  yanlıştır? (2014
LYS)

A) I. cümle, girişik birleşik bir
cümledir.

B) II. cümle, özneleri ortak
birleşik bir cümledir.

C) III. cümle, devrik bir fiil
cümlesidir.

D) IV. cümle, sıralı bir
cümledir.

E) V. cümle, yüklemi şimdiki
zamanda çekimlenmiş kurallı bir cümledir.

 

(I) Almanya’nın Berlin kentinde
bir kooperatif “Devrilen Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası” başlattı.
(II) Bu kampanyaya katılmak isteyenler, fırtınadan veya yağmurdan devrilen
ağaçların gövdelerini raf şeklinde oyup bunları kaldırımlara yerleştiriyorlar.
(III) Raflara, takas edilecek kitapları koyuyorlar. (IV) Berlin halkı da
içlerinden okumak istediklerini alıp yerine kendi kitaplarından birini
bırakıyor. (V) Bu, “Eğitim İçin Sürdürülebilir Gelişme Projesi”nin bir parçası
olarak devlet tarafından desteklenen bir kampanyadır.

3. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda
verilenlerden hangisi yanlıştır? (2013 YGS)

A) I. cümle, içinde belirtisiz
nesne olan bir fiil cümlesidir.

B)II. cümle, özne ve yüklemden
oluşan kurallı bir cümledir.

C)III. cümle, nesnesi sıfat
tamlaması olan birleşik bir cümledir.

D)IV. cümle, içinde isim
tamlaması bulunan olumlu bir cümledir.

E)V. cümle, yüklemi ek eylemle
çekimlenmiş bir cümledir.
  

CEVAPLAR: 1B, 2B, 3B

Cümle Türleri Slayt ve PDF Ders Notunu İndir

    Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

2023 Bursluluk Sınavı Soruları ve Cevapları İndir

Ekim 9, 2023 Okuma süresi: 3 dakika

3 Eylül 2023 Tarihinde Yapılan İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavının Soru Kitapçıkları ve Cevap Anahtarlarına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

Bursluluk Sınavı Hakkında Kısa Bilgi

İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavı (İOKBS), her yıl Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen bir sınavdır. Bu sınavı kazanan öğrenciler, devlet tarafından verilen bursları almaya hak kazanırlar. İOKBS önceden “Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı” olarak bilinirdi ve ihtiyaç sahibi öğrencilere maddi destek sağlamak amacıyla uygulanır.

Başvurular İOKBS resmi internet sitesi veya e-Okul üzerinden yapılmaktadır ve başvurular belirli tarihler arasında kabul edilir. Öğrenciler, başvuru sırasında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen belgeleri sunarlar.

Sınav kontenjanları belirli kriterlere göre dağıtılır ve bu kriterler her yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kılavuzda açıklanır. Kontenjanların bir kısmı özel hak tanınan öğrencilere, emekli öğretmenlerin çocuklarına, yerleşim biriminde okul olmayan öğrencilere ve diğer öğrencilere ayrılır.

Sınavın içeriği Türkçe, matematik, fen bilimleri ve sosyal bilgiler derslerini içerir ve sınavda toplam 100 soru sorulur. Sorular, öğrencilerin sınıf seviyelerine göre farklılık gösterir. Sınav tarihi ve sınav bilgileri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından önceden duyurulur ve başvuru ücretsizdir.

Sınav, Türkiye saatiyle 10.00’da merkezi bir sistemle eş zamanlı olarak başlar ve tek oturum şeklinde yapılır. Öğrencilere 100 soru için 120 dakika süre verilir ve sınavın yapılacağı yer, salon ve sıra bilgileri sınav tarihinden en az 7 gün önce duyurulur.

2023 Bursluluk Sınavı Soruları

İndir: 2023 Bursluluk Sınavı Soruları (Tüm Sınıflar-Tüm Dersler)


Cover Image

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1950-1980) – Slayt

Mayıs 22, 2023 Okuma süresi: 6 dakika

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1950-1980) 11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konularından biridir. Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1950-1980) üzerine hazırladığım konu anlatımını aşağıda okuyabilirsiniz. Ayrıca aynı metni kullandığım Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1950-1980) Slaytını konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 

1950-1980 Arası Tiyatrodaki Gelişmeler

  • Bu dönemde toplumsal değişimler tiyatroya yansımış ve bu sanat dalında önemli gelişmeler yaşanmıştır.
  • Teknik ilerlemeler ve konu çeşitliliği ön plana çıkmıştır.
  • İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Adana, Trabzon gibi büyük şehirlerde Devlet Tiyatroları kurulmuş ve tiyatro toplulukları ülkenin birçok yerinde oyunlar sahnelemiştir.
  • 1958 yılında Ankara Üniversitesinde tiyatro enstitüsü kurulmuştur.
  • Ankara Üniversitesi bünyesindeki tiyatro enstitüsü, dünya ve Türk tiyatrosunu detaylı incelemiş, Türk yazarlarının oyunlarını tanıtmaya çalışmış ve genç yazarlara tiyatro yazma teknikleri öğretmiştir.
  • 1960-1980 arasında özel tiyatroların sayısında artış olmuştur.
  • 1950’lerden sonra oyun sayısının artmasıyla birlikte oyun konuları da çeşitlenmiştir.
  • 1960-1980 yılları arasında tiyatro alanında bilimsel çalışmalar yapılmış, akademik araştırmalar artmış ve tiyatro kongreleri düzenlenmiştir.
  • Bu dönemde hem çeviri oyunların hem de nitelikli yerli oyunların sayısı artmıştır.
  • Sosyal değişimlerin birey ve toplum yaşamındaki etkileri siyasal, sosyal ve psikolojik yaklaşımlarla yansıtılmıştır.
  • Sahne tekniği açısından uygun, yalın bir dil kullanılarak bireysel ve toplumsal konular işlenmiştir.
  • Bu oyunlar sahnelenirken, karakterlerin giyimleri ve dil özellikleri de ön planda tutulmuştur.
  • Oktay Rıfat, Turgut Özakman, Melih Cevdet, Nezihe Meriç gibi yazarlar, eserlerinde bireyden hareketle toplumsal sorunlara odaklanmışlardır. 
  • Oktay Rıfat’ın “Kadınlar Arasında”, Haldun Taner’in “Fazilet Eczanesi” ve “Huzur Çıkmazı”, Melih Cevdet’in “İçerdekiler” adlı oyunları, bireysel hikayelerden yola çıkarak toplumdaki aksaklıkları ve sorunları ele almaktadır.
  • Refik Erduran’ın “Cengiz Han’ın Bisikleti” adlı oyununda ise birey, önceki yaşam alışkanlıklarından kurtulma çabası üzerinden yanlış Batılılaşmayı ele almaktadır.
  • Bu dönemde Turan Oflazoğlu, Güngör Dilmen, Orhan Asena ve Necati Cumalı gibi yazarlar tarafından Osmanlı tarihini öne çıkaran, halk kahramanlarını anlatan ve mitolojik ögeler içeren oyunlar yazılmıştır.
  • Adalet Ağaoğlu, Nezihe Aras, Recep Bilginer gibi bazı genç yazarlar tiyatro oyunları yazmıştır.

1950-1980 Arası Tiyatrodaki Konular ve Temalar

  • Bu dönemde yurt sorunları, kadının toplum yaşamındaki yeri, köy, töre, kuşak çatışması, değer yargıları gibi temalar işlenmiştir.
  • Müzikli oyun türlerinde çoğunlukla uyarlamalar yapılmıştır.
  • Birey ve toplum yaşamındaki sosyal değişimler siyasal, sosyal ve psikolojik yaklaşımlarla yansıtılmıştır.
  • Müzikli oyun türlerinde çoğunlukla uyarlamalar yapılmıştır.

1950-1980 Arası Tiyatro Önemli Eserler

  • Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” adlı oyunuyla epik tiyatroya yeni bir tür kazandırılmıştır.
  • Ahmet Kutsi Tecer – Koçyiğit Köroğlu
  • Cevat Fehmi Başkut – Buzlar Çözülmeden
  • Selahattin Batu – Oğuzata
  • Haldun Taner – Keşanlı Ali Destanı
  • Necati Cumalı – Boş Beşik
  • Orhan Asena – Hurrem Sultan
  • Recep Bilginer – Sarı Naciye
  • Cahit Atay – Gültepe Oyunları
  • Nezihe Meriç – Sular Aydınlanıyordu
  • Refik Erduran – Karayar Köprüsü
  • Adalet Ağaoğlu – Çatıdaki Çatlak
  • Güngör Dilmen – Midas’ın Kulakları
  • Turgut Özakman – Töre
  • Turan Oflazoğlu – IV. Murat
  • Oktay Arayıcı – Dışarda Yağmur Var
  • Başar Sabuncu – Şere
  • Tuncer Cücenoglu – Kördövüşü

 Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1950-1980) Slayt İndir


Cover Image

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950) – Slayt

Mayıs 17, 2023 Okuma süresi: 5 dakika

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950) 11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersinin konularından biridir. Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950) slaytını, Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950) konu anlatımının altındaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. Konu içeriğinde Cumhuriyet öncesi tiyatrosu ile ilgili birkaç hatırlatma maddesi, Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950) genel özellikleri, Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro (1923-1950) önemli tiyatro eserleri ve yazarlarını bulabilirsiniz.

Cumhuriyet Öncesi Tiyatro

  • Geleneksel Türk tiyatrosunun Karagöz, orta oyunu, meddah, seyirlik köy oyunları, kukla gibi türlerle  uzun bir geçmişi vardır.
  • Modern tiyatro, Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde Batı’dan gelmiştir.
  • Bu dönemde Şinasi yazdığı ilk yerli tiyatro olan Şair Evlenmesi’yle, Ahmet Vefik Paşa, Fransız sanatçı Moliére’den yaptığı uyarlamalarla önemli katkılar sunmuştur. 

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro  (1923-1950) Genel Özellikleri

  • Cumhuriyet Dönemi’nde tiyatrodaki Batı etkisi sürmüştür.
  • Bu dönemde devletin katkı sunmasıyla birçok kurum açılmıştır.
  • Trajedi, komedi ve dram türlerinde eserler yazılmış; müzikli, danslı; benzetmeci, göstermeci, epik tiyatro örnekleri verilmiştir. 
  • Çok daha profesyonel çalışmalar yapılmıştır. Modern tiyatro salonları, yeni eserler, profesyonel oyuncular, yönetmen, sahne tekniği, makyaj, kostüm vb. ile tiyatro artık kurumsallaşmıştır. 
  • 1927 yılında Dârülbedâyi’nin başına geçen  Muhsin Ertuğrul, modern Türk tiyatrosunun oluşmasında önemli katkılar 
  • Bu dönemde 1940’lı yıllarda Ankara kurulan Devlet Konservatuvarı ilk mezunlarını vermiştir.
  • Şehir tiyatroları etkisini arttırmış ve özel tiyatrolar yurdun birçok yerinde oyun sergilemeye başlamıştır.
  • Bu yıllarda tiyatro aracılığıyla cumhuriyet değerleri halka anlatılmıştır.
  • Anadolu’ya yönelimin yoğunlaştığı bu dönem tiyatrosunda Kurtuluş Savaşı, Türk tarihi, Batılılaşma, eski ve yeni yaşam biçimlerinin çatışması vb. sıkça işlenen temalardır. 
  • Eserlerde milliyetçilik fikri ağır basmıştır. Bununla birlikte değerlerin değişmesi başta olmak üzere toplumsal konular ve ruhsal bunalımlar işlenmeye çalışılmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro  (1923-1950) Önemli Eserler

  • Musahipzade Celal-Fermanlı Deli Hazretleri
  • İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci-Hisse-i Şayia
  • İsmail Hakkı Baltacıoğlu-İnanmak
  • Reşat Nuri Güntekin-Taş Parçası
  • Nahid Sırrı Örik-Sönmeyen Ateş
  • Faruk Nafiz Çamlıbel-Akın, Özyurt, Kahraman
  • Münir Hayri Egeli-Bayönder
  • Yaşar Nabi Nayır-İnkılâp Çocukları, Mete
  • Necip Fazıl Kısakürek-Sabır Taşı, Tohum
  • Behçet Kemal Çağlar-Çoban,Attila

Cumhuriyet Dönemi Tiyatro (1923-1950) Slaytı İndir

🔗indir: Cumhuriyet Dönemi Tiyatrosu (23-50) Slaytı

    Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Ziya Paşa – Slayt – Konu Anlatımı

Mayıs 14, 2023 Okuma süresi: 25 dakika

Ziya Paşa'nın hayatı, Ziya Paşa'nın edebi kişiliği, Ziya Paşa'nın önemli bazı beyitleri, Ziya Paşa'nın önemli eserleri ve bu eserler hakkında kısa bilgileri konuyla ilgili test sorularını slayt ve konu anlatımı içeriğinde bulabilirsiniz Ziya Paşa slayt ve konu anlatımına bu yazıda yer verdim. Ziya Paşa’nın hayatı, Ziya Paşa’nın edebi kişiliği, Ziya Paşa’nın önemli bazı beyitleri, Ziya Paşa’nın önemli eserleri ve bu eserler hakkında kısa bilgileri konuyla ilgili test sorularını slayt ve konu anlatımı içeriğinde bulabilirsiniz. Ziya Paşa slaytını konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.

Ziya Paşa Kimdir?

·        
II.
Abdülhamit yönetimine karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savundu.

·        
Tanzimat
Edebiyatı’nın öncüleri arasında yer aldı.

·        
Namık
Kemal ve Şinasi ile birlikte yeni Türk edebiyatının temellerini attı.

·        
1865’te
Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne katıldı.

·        
1867’de
Londra’ya kaçan Namık Kemal ile birlikte Hürriyet gazetesini yayınladı.

·        
1871’de
İstanbul’a döndükten sonra çeşitli devlet görevleri üstlendi.

·        
İlk anayasa
Kanun-i Esasi’yi hazırlayanlar arasındadır.

Ziya Paşa’nın Edebi Kişiliği

·        
Tanzimat
Dönemi Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biri.

·        
Eski
edebiyat anlayışı ile yeni edebiyat anlayışı arasında gidip geldiği için
«çelişkiler şairi» olarak anılmıştır.

·        
Eserleri
şekil olarak eski, içerik olarak yenidir.

·        
Eski
şiir (Divan şiiri) tarzını eserlerinde kullanığı için eski şiirin son büyük
temsilcilerinden sayılmıştır.

·        
Bürokratik
ve siyasi mücadeleler onun edebiyatını besleyen kaynaklar oldu.

·        
Terkibibent
ve Terciibent şiirleriyle ünlüdür.

·        
Ayrıca
naat, münacaat, kaside, mersiye ve gazelleri vardır. Bu şiirler tür olarak eski
şiir geleneğini sürdürürken içerik olarak batılı yenilikler barındırır.

·        
Devrin
siyasi-sosyal olaylarını, politikacıların yanlış tutumlarını, toplumsal ahlakın
çöküşünü eserlerinde eleştirmiştir.

·        
Eserlerinde
bilgece bir üslup kullanır. Bugün bile atasözü, vecize olarak kullanılan
sözleri vardır. En çok bilinenleri şunlardır:

Nush ilе uslаnmаyаеtmеli tеkdir,

Tеkdir ilе uslаnmаyаnın hаkkı kötеktir.

(Nаsihаt ilе uslаnmаyааzаrlаmаlı, azarlamakla uslаnmаyаnın hаkkı kötеktir, dаyаktır.)

Ayinеsi iştir kişinin lâfа bаkılmаz,

Şahsın görünür rütbе-i аklı еsеrindе.

(Kişinin аynаsı işidir, lâfа bаkılmаz; bir kişinin аklının sеviyеsi yаptığı iştе görünür.)

 

Ziya Paşa’nın Başlıca Eserleri


  • Terkibibent:
    Divan şairi Bağdatlı Ruhi’ye nazire olarak yazdığı devrin siyasi ve sosyal şartlarını eleştirdiği divan şiiri tarzında bir şiirdir. 
  • Harâbat, Türk, Arap, İran ve Çağatay sahasında yazılmış şiirlerden seçmeler bulunan 3 ciltlik Divan Edebiyatı antolojisidir. 
  • Zafername: Sadrazam Ali Paşa’yı hicvettiği şiir düzyazı karışık bir eserdir. 
  • Rüya: Londra’da bir parkta yazılmıştır. Eser Ziya Paşa’nın rüyasında kurgusal olarak padişahla memleket sorunları etrafında yaptığı bir söyleşidir. 
  • Eş’ar-ı Ziyâ: Kendi şiirleridir. İlk şiirleri Divan Edebiyatı tarzındadır. 
  • Şiir ve İnşa: Şiir ve düzyazı üzerine görüşlerini eleştirel bir üslupla yazdığı makaledir. 
  • Defter-i Âmal: Ziya Paşa’nın ağırlıklı olarak çocukluk hatıralarına ve çocuk eğitimine yer veren eseridir.

TEST SORULARI

“Şiir ve İnşa” makalesinde halk şiirinden yanadır;
ardından “Harabat” adlı Divan şiiri antolojisini yayımlar; bu
tutarsız davranışları Namık Kemal’i kızdırır, Namık Kemal ünlü ‘Tahrib-i
Harabat” adlı eleştirisini bu yapıt için yazar.

1. Bu bilgiler aşağıdaki Tanzimat sanatçılarından hangisini
tanıtmaya yöneliktir?

A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Şemsettin Sami
C) Abdülhak Hamit
D) Ahmet Vefik Paşa
E) Ziya Paşa

Ziya Paşa Hürriyet’te yayımlanan ………. adlı makalesinde asıl
edebiyatımızın Halk edebiyatı olduğunu savunur. Divan edebiyatının “gayri
milli ve suni” olduğunu söyler. Ancak, daha sonra hazırladığı ……… adlı
antolojinin önsözünde bu sözleriyle çelişen düşüncelere yer verir.

2. Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden
hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Eş’ar-ı Ziya, Tahrib-i Harabat
B) Şiir ve İnşa, Harabat
C) Rüya, Harabat
D) Terkibibent, Terciibent
E) Zafername, Defter-i Âmal

3. Nefi ile Ziya Paşa’nın ortak yönü aşağıdakilerden
hangisidir?

A) Tasavvufi konuları işlemeleri
B) Devlet adamı olmaları
C) Dönemlerini şiirselleştirmeleri
D) Hiciv ustası olmaları
E) Sade bir dil kullanmaları

CEVAPLAR: 1-E, 2-B, 3-D

Ziya Paşa Slaytı İndir

🔗indir: Ziya Paşa Slaytı


Cover Image

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) Slayt

Mayıs 10, 2023 Okuma süresi: 9 dakika

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) konusu 11. sınıf Edebiyat dersi konularından biridir. Aşağıdaki yazıda Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) konu anlatımını ve sunusunu bulabilirsiniz. 

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) slayt ve konu anlatımının içeriğinde Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) öne çıkan eğilimler, Toplumcu Gerçekçi Anlayış, Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Anlayış, Modernist Anlayış, Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtan Anlayış alt konularının ayrıntıları, bu anlayışların öne çıkan romancıları ve Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) Önemli Yazar-Eser Eşleştirmeleri ile konu ile ilgili hazırlanmış üç tane test sorusunu bulabilirsiniz. Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) slaytını konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) 

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda, 1950-1980 yılları arasında roman türü diğer türler gibi bir ilerleme kaydetmiştir ve bu dönemde birçok farklı yönelim ortaya çıkmıştır. 

1950-1980 yılları arasındaki romanlar incelenirken, bu yönelimlerin göz önünde bulundurulması önemlidir.

Bu dönem öne çıkan eğilimler

  1. Toplumcu Gerçekçi Anlayış
  2. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Anlayış 
  3. Modernist Anlayış
  4. Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtan Anlayış

1) Toplumcu Gerçekçi Anlayış

  • Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Samim Karagöz, Kemal Tahir gibi isimler bu dönemde köy-kasaba edebiyatı olarak da adlandırılan bir tarza yönelim göstermişlerdir.
  • Bu yazarlar eserlerinde toprak kavgaları, tarımın makineleşmesi, köyden kente göç, düzensizlik ve sınıfsal farklılıklar gibi toplumsal sorunları işlemişlerdir.
  • Yazarlar eserlerinde siyasi düşüncelerini de göstermişlerdir.
  • Sanat toplum içindir anlayışıyla yazılan eserlerde halkın yerel ağızdaki dil özellikleri de gösterilmiştir.
  • Toplumcu gerçekçi yazarlar gözlemlerini eserlere yansıttıklarından realizm akımının etkisi vardır.

2) Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Anlayış

  • Bu dönemde de bireyin iç dünyasını yani psikolojisini ele alan romanlar yazılmıştır.
  • Psikolojik roman olarak adlandırılan bu eserlerde bireyin psikolojisi çözümlenmiştir.
  • Bu tür eserlerin yazılmasında yazarlar psikoloji biliminden yararlanmışlardır.
  • Peyami Safa, Abdülhak Şinasi Hisar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra, Samiha Ayverdi

3) Modernist Roman Anlayışı

  • 1960’lı yıllarda yenilikçi bir anlayışta “Modernist Roman” denilen yeni bir yönelim ortaya çıkmıştır.
  • Bu romanlarda daha çok bireyin iç dünyası, bunalımları ve yalnızlığı ele alınır.
  • Geleneksel anlatımın ve yapının dışına çıkılmıştır.
  • İç konuşma, iç çözümleme ve bilinç akışı gibi teknikler bu tarzdaki romanlarda ön plana çıkmıştır.
  • Bu anlayışta eser veren yazarların başında Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü, Pınar Kür, Oğuz Atay gibi isimler gelmektedir.

4) Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtan Anlayış

  • Milli tarihe duyarlılık gösteren tarihi olayları ve kişileri ele almışlar aynı zamanda da milli ve dinî konuları eserlerinde işlemişlerdir.
  • Mustafa Necati Sepetçioğlu, Hüseyin Nihal Atsız, Samiha Ayverdi, Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Mustafa Miyasoğlu, Ömer Okçu (Hekimoğlu İsmail), Bahaeddin Özkişi, Rasim Özdenören gibi yazarlar ise dinî ve millî hassasiyeti ön planda tutarak eserlerini yazmışlardır.

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) Önemli Yazar-Eser Eşleştirmeleri

  • Kemal Tahir- Devlet Ana, Yorgun Savaşçı,Esir Şehir Üçlemesi
  • Orhan Kemal-Cemile, Murtaza, Bereketli Topraklar Üzerinde, Eskici ve Oğulları
  • Yaşar Kemal-İnce Memed, Yılanı Öldürseler
  • Fakir Baykurt- Tırpan, Yılanların Öcü
  • Peyami Safa- Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Yalnızız 
  • Ahmet Hamdi Tanpınar-Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü; 
  • Tarık Buğra-Küçük Ağa, İbişin Rüyası 
  • Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) Önemli Yazar-Eser Eşleştirmeleri
  • Yusuf Atılgan-Aylak Adam, Anayurt Oteli
  • Oğuz Atay-Tutunamayanlar, Bir Bilim Adamının Romanı
  • Ferit Edgü-Hakkâri’de Bir Mevsim 
  • Adalet Ağaoğlu-Ölmeye Yatmak, Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi
  • Hüseyin Nihal Atsız-Ruh Adam 
  • Mustafa Necati Sepetçioğlu-Kilit, Çatı
  • Bahaeddin Özkişi-Sokakta, Köse Kadı 

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) TEST SORULARI

1. Orhan Kemal’le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Yapıtlarında, kişilerin karakterlerini olay içinde çizmiş, onları doğal bir biçimde konuşturmuştur.
B) Genellikle fabrika işçilerinin, kırsal kesim insanlarının ve gecekondu bölgelerinde oturanların yaşamını konu almıştır.
C) Öykülerde günlük konuşma dilini kullanmış, yöresel söyleyiş özelliklerine bağlı kalmıştır.
D) Esir Şehrin İnsanları adlı romanıyla yazın çevrelerinde büyük yankı uyandırmıştır.
E) Anlatımı, olaylara bakış açısı yönünden toplumcu gerçekçi yazarlarımızdan biri sayılmaktadır.

2. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi tür bakımından ötekilerden farklıdır? 

A) Saatleri Ayarlama Enstitüsü
B) Hakkâri’de Bir Mevsim 
C) Tutunamayanlar
D) Aylak Adam
E) Sessiz Gemi

3. Aylak Adam, yazarın 1973 yılında yayımlanan ikinci romanıdır. Aylak Adam gibi aynı yapı ve teknikle kaleme alınmıştır. Roman, Manisa’nın Anavatan Oteli ve onun kâtibinden esinlenerek yazılmıştır. Romanda olaylar, kahraman Zebercet’in ruh dünyası ve psikolojisi üzerine kurulmuştur. Başından geçenler yine onun bilinçaltından istifade edilerek anlatılır. Zebercet, terk edilmeye ve reddedilmeye karşı aşırı duyarlı, içine kapanık bir kişiliğe sahiptir.

Bu parçada sözü edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Oğuz Atay     B) Yusuf Atılgan     C) Abbas Sayar 

D) Yaşar Kemal E) Kemal Bilbaşar

Cevaplar: 1-D, 2-E, 3-B

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1950-1980) Slayt İndir

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1923-1950) Slayt

Mayıs 9, 2023 Okuma süresi: 7 dakika

Cumhuriyet Dönemi'nde Roman (1923-1950) slayt ve konu anlatımı
Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1923-1950) 11. sınıf Edebiyat dersi konularından biri. Bu yazıda Cumhuriyet Dönemi Romanı (1923-1950) konusuyla ilgili üzerinde çalışılmış bir konu anlatımı ve sunuya yer verdim. 

Cumhuriyet Dönemi Romanı (1923-1950) slayt ve konu anlatımı içeriğinde bu dönemin genel özelliklerini, önemli romanlarını ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan önemli romanları bulabilirsiniz. Derste işlemesi ve anlaşılması kolay olsun diye maddeler halinde verdim. Cumhuriyet Dönemi Romanı (1923-1950) slaytına konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Kolay gelsin.

 
Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1923-1950) Genel Özellikleri

  • Eserler günlük yaşamdan konuları ele alarak toplumsal sorunları gözlemci-gerçekçi bir yaklaşımla işledi.
  • Toplumsal konulara odaklanıldı ve gerçekçi bir şekilde sorunlar dile getirildi.
  • Realizmin etkisi belirginleşti.
  • Öne çıkan sanatçılar: Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin.
  • Millî Edebiyat sanatçıları da bu dönemde eserler üretmeye devam etti.
  • Gözlemci gerçekçilik temelinde romanlar yazıldı.
  • Cumhuriyet devrimleri ve yeni kurumlar eserlerde ele alındı.
  • Türk edebiyatında roman, 1923-1950 arasında farklı biçimler ve tekniklerle gelişti.
  • Cumhuriyet rejimi, Anadolu yaşamı, Atatürk devrimleri, yoksulluk, olanaksızlık gibi konularda eserler vermişlerdir.
  • Anadolu ve Anadolu halkına yönelim güçlü bir şekilde hissedildi.
  • Anadolu’nun fedakarlıkları, destansı zaferi ve içinde bulunduğu yoksulluk gerçekçi bir şekilde ele alındı.
  • Ezilen halkların durumları, kasaba ve şehirlerdeki dar gelirli insanların yaşam mücadeleleri toplumcu gerçekçilik anlayışıyla dile getirildi.
  • Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar, Peyami Safa gibi yazarlar bireyin içsel sıkıntılarına odaklandı.
  • Toplumsal fayda anlayışının azalmasıyla birlikte psikolojik roman türüne yönelim arttı.
  • Bu dönemin psikolojik roman örnekleri: Halide Edip Adıvar’ın “Handan”, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur”, Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”.
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” ve Kemal Tahir’in “Devlet Ana” tezli roman örnekleri olarak dikkat çekiyor.
  • 1940’lı yıllarda dünya savaşının yıkımı, iki kutuplu dünya ve sanayileşme gibi sorunlarla birlikte göç sorunu ele alındı.
  • Köy romancılığı bu dönemde önemli bir gelişme gösterdi.
  • Romanlarda köy gerçekleri güçlü bir gözlemle aktarıldı.

Cumhuriyet Dönemi (1923-1950) Önemli Romanlar

  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu-Yaban 
  • Reşat Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü 
  • Abdülhak Şinasi Hisar-Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz
  • Peyami Safa-Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Sabahattin Ali-Kuyucaklı Yusuf
  • Ahmet Hamdi Tanpınar-Huzur
  • Sâmiha Ayverdi-İnsan ve Şeytan
  • Yusuf Atılgan-Aylak Adam
  • Erhan Bener-Oyuncu

Kurtuluş Savaşını Anlatan Romanlar

  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban
  • Halide Edip Adıvar: Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye
  • Kemal Tahir: Yorgun Savaşçı, ESİR ŞEHRİN İNSANLARI
  • Ahmet Hamdi Tanpınar: Sahnenin Dışındakiler
  • Tarık Buğra: Küçük Ağa
  • Peyami Safa: Biz İnsanlar 
  • Ahmet Hamdi Tanpınar: Sahnenin Dışındakiler 
  • Aşk ve Zafer – Halide Nusret Zorlutuna
  • Üç İstanbul – Mithat Cemal Kuntay

Özetle;

  • Cumhuriyet Dönemi’nde roman, 1923-1950 arasında gelişim gösterdi.
  • Gözlemci gerçekçilik ve toplumsal sorunlar ön plana çıktı.
  • Millî Edebiyat sanatçıları ve eserleri tanınmış oldu.
  • Kurtuluş Savaşı, Anadolu ve halk, toplumun psikolojik durumları gibi temalar işlendi.
  • Tezli romanlar ve köy romancılığı döneme damgasını vurdu.

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1923-1950) Slayt ve Konu Anlatımı İndir

🔗indir: Cumhuriyet Dönemi’nde Roman (1923-1950) Slayt

Takip ya da teşekkür için 

Ya da aşağıdaki yorum kutusuna yorumlarınızı bekleriz… 👇👇👇


Cover Image

Cumhuriyet Döneminde Eleştiri – Slayt

Mayıs 8, 2023 Okuma süresi: 7 dakika

Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri konulu slayt ve konu anlatımına yazıda yer verdim. Slayt ve konu anlatımının içeriğinde Cumhuriyet Dönemi Eleştiri türünün genel özellikleri, öne çıkan eleştiri yazarları, Cumhuriyet Dönemi önemli eleştiri eserleri, edebî eleştirinin konuları gibi başlıkları ve iki adet test sorusunu bulabilirsiniz. Cumhurşyet Dönemi’nde Eleştiri Sunumunu ise yazının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 

Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri

  • Cumhuriyet’in ilk yıllarında daha çok öznel eleştiri örneklerine rastlanırken sonraları nesnel eleştiriler ağırlık kazanmaya başlamıştır.
  • Akademik çevreler tarafından esere dönük nesnel eleştiri yöntemleri geliştirilmiş ve uygulanmıştır.
  • 1940’lı yıllardan itibaren eleştiri türünde hem nitelik hem de nicelik açısından önemli gelişmeler olmuştur.
  • Eleştiriye ilgi artmış, yeni eleştirmenler yetişmiştir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri Türünde Öne Çıkan İsimler

  • Nurullah Ataç
  • Orhan Şaik Gökyay
  • Suut Kemal Yetkin
  • Cevdet Kudret Solok
  • Orhan Burian
  • Mehmet Kaplan
  • Berna Moran
  • Attila İlhan
  • Asım Bezirci
  • Memet Fuat
  • Fethi Naci
  • Şerif Aktaş
  • Hüseyin Cöntürk
  • Gürsel Aytaç

Cumhuriyet Dönemi’nde Tanınmış Eleştiri Eserleri

  • Orhan Şaik Gökyay – Destursuz Bağa Girenler
  • Mehmet Kaplan – Şiir Tahlilleri
  • Berna Moran – Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış
  • Fethi Naci – Yüz Yılın 100 Türk Romanı
  • Gürsel Aytaç – Çağdaş Türk Romanı Üzerine İncelemeler

Cumhuriyet Dönemi’nde Edebî Eleştirinin Konuları

  • Biçim–içerik ilişkisi
  • Açıklık-kapalılık
  • Eski-yeni çatışması
  • Edebiyatın toplum için yararı
  • Sanat için sanat ilkesi
  • Yenilik arayışı
  • Sanatta güzellik ve fayda
  • Dil ve ayrıntı kullanımı

Roman ve Hikâyede İncelenen Konular

  • Yazarların roman anlayışları
  • Kişiyi canlandırmadaki ustalıkları
  • Bakış açıları
  • Dil kullanımı
  • Ayrıntıları kullanma becerileri

Sonuç

  • Cumhuriyet Dönemi’nde eleştiri türünde önemli gelişmeler yaşanmıştır.
  • Nesnel eleştiriler öne çıkmış ve akademik çevreler tarafından geliştirilmiştir.
  • Yeni eleştirmenler yetişmiş ve eleştiri kuramlarındaki çeşitlilik artmıştır.
  • Türk edebiyatında eleştiriye ilgi ve önem artmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri Test

1. Aşağıdaki eserlerden hangisi diğerlerinden farklı bir türde yazılmıştır?

A) Tahrib-i Harabat 

B) Yüz Yılın 100 Türk Romanı 

C) Destursuz Bağa Girenler

D) Şiir Tahlilleri 

E) Bize Göre

2. Aşağıdakilerin hangisinde verilen eser, karşısındaki sanatçıya ait değildir?

A) Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış-Berna Moran

B) Eleştiri Günlüğü-Nurullah Ataç

C) Hayat ve Kitaplar-Ahmet Şuayp

D) Hikâye Tahlilleri-Mehmet Kaplan

E) Çağdaş Türk Romanı Üzerine İncelemeler-Gürsel Aytaç

Cevaplar: 1-E, 2-B

Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri Slayt İndir

Cumhuriyet Öncesi Eleştiri Slaytına BURADAN ulaşabilirsiniz.


Cover Image

Cumhuriyet Öncesi Eleştiri-Slayt-Konu Anlatımı

Mayıs 5, 2023 Okuma süresi: 7 dakika

Cumhuriyet Öncesi Eleştiri 11. sınıf Türk Dili ve  Edebiyatı dersi konularından biri. Cumhuriyet Öncesi Eleştiri üzerine hazırladığım slaytı konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan bilgisayarınıza indirebilirsiniz. 

Cumhuriyet Öncesi Eleştiri Sunumunun içeriğinde eleştiri nedir üzerine kısa bir hatırlatma, Divan Edebiyatı Dönemi’nde eleştiri, Tanzimat Döneminde Eleştiri, Servetifünun döneminde eleştiri, Fecriati ve Milli Edebiyat Dönemi’nde eleştiri üzerine kısa bilgiler bulabilirsiniz. Ayrıca Türk edebiyatındaki ilk eleştiri yazısı, Türk edebiyatındaki ilk eleştiri eseri ve yine Cumhuriyet Öncesi Dönem önemli eleştiri yazarları ve eleştiri eserleri üzerine bilgiler yer alıyor.  

Eleştiri Nedir?

  • Eleştiri, bir sanat yapıtının iyi ve kötü yönlerini inceleyerek bir yargı ile belirten bir yazı türüdür. 
  • Eleştirinin türlere ayrılmasında konularına ve eleştirmenin tutumuna göre bir ayrım söz konusudur. 
  • Konularına göre eleştiriler; sanatçıya dönük eleştiri, esere dönük eleştiri, okura dönük eleştiri ve topluma dönük eleştiri şeklinde gruplandırılabilir. 
  • Eleştirmenin tutumuna göre eleştiriler, öznel eleştiri ve nesnel eleştiri diye ikiye ayrılır. 
  • Eski Yunancadan Latinceye oradan da Fransızcaya geçen critique (kritik) sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan “eleştiri” Batı’da ortaya çıkıp gelişmiş bir türdür. 
  • Dünya edebiyatında Boileau (Bualo), Hippolyte Taine (Hippolit Ten), Anatole France (Anatol Frans) ve Thomas Stearns Eliot (Tamıs Störns Elyıt) eleştiri türünde tanınmış isimlerdir.

Tanzimat Öncesi Eleştiri

  • Divan edebiyatındaki hiciv ve halk edebiyatındaki taşlama, siyasi ve sosyal içerikli eleştiri örnekleridir.
  • Divan edebiyatındaki tezkireler, şairlerin hayatına ilişkin bilgilerin yanında eserlerinin niteliklerine dair kısa değerlendirmeleri de içerdiğinden eleştiri türüne yaklaşır.
  • Ancak bunların hiçbiri ayrı bir tür olan eleştiri sayılmaz.

Tanzimat Dönemi ve Batılı Anlamdaki Eleştiri

  • Tenkit kelimesiyle de karşılanan eleştiri, edebiyatımızda gazetenin ortaya çıkmasıyla başlamıştır.
  • Eleştiri, edebiyatımıza Tanzimat Dönemi’nde Batı’dan gelmiştir.
  • Tanzimat sanatçıları, ilk eleştirmenler olarak kabul edilir.
  • Bu dönemde başlangıçta bir yönteme dayanmayan, bir dönemi veya eser sahibini (onun düşüncesini) yerme anlayışıyla eleştiriler yazılmışsa da zamanla olgun örneklere ulaşılmıştır.
  • Önce dille ilgili eleştiri yazıları yazılmış, sonra türün alanı genişlemiştir.
  • Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, Mizancı Murat, Muallim Naci ve Beşir Fuat bu dönemde eleştiri türünde öne çıkan isimlerdir.
  • Namık Kemal’in Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayımlanan “Lisân-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahâzatı Şâmildir” yazısı türün edebiyatımızdaki ilk örneğidir.
  • Namık Kemal’in “Tahrib-i Harabat” adlı eseri, Türk edebiyatında Batılı anlamdaki ilk eleştiri örneklerindendir.
  • Ziya Paşa’nın bu dönemde yazdığı Şiir ve İnşa, türün önemli örneklerindendir.
  • Yine bu dönemde Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci ve Namık Kemal ile Ziya Paşa arasında geçen tartışmalara yönelik eleştiri türünde yazılar yazılmıştır.

ÖNEMLİ

  • İLK ELEŞTİRİ YAZISI:  NAMIK KEMAL – “Lisân-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahâzatı Şâmildir” (ANLAMI: OSMANLICA EDEBİYAT ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELERİ İÇERİR.)
  • İLK ELEŞTİRİ KİTABI: NAMIK KEMAL – TAHRİBİ HARABAT (ZİYA PAŞA’NIN HARABAT İSİMLİ ESERİNİ ELEŞTİRMİŞTİR.)

Servetifünun Dönemi ve Nesnel Eleştiri

  • Servetifünun Dönemi’nde Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret, Ali Kemal, İsmail Safa, Ahmet Şuayp, eleştiri yazan sanatçılardır. 
  • Eleştiri yazılarıyla tanınan Ahmet Şuayp, Türk edebiyatındaki eleştiri anlayışına nesnel bir bakış açısı getirmeye çalışmıştır.
  • Hüseyin Cahit’in Kavgalarım ile Ahmet Şuayp’ın Hayat ve Kitaplar adlı eserleri, bu dönemde eleştiri türünün tanınmış örnekleridir.

Fecriati ve Milli Edebiyat Dönemlerinde Eleştiri

  • Fecriati’de Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Hamdullah Suphi, Ali Canip Yöntem, M. Fuat Köprülü ve Şahabettin Süleyman  eleştiri türünde yazan sanatçılardır.
  • Millî Edebiyat Dönemi’nde ise eleştiri türü, Türk edebiyatındaki millî duyarlığı yansıtmak amacıyla kullanılmıştır. 
  • Bu dönemde Ali Canip’in “Millî Edebiyat Meselesi” ve “Cenap Bey’le Münakaşalarım” adlı eserleri eleştiri türünün tanınmış örnekleridir.

Cumhuriyet Öncesi Eleştiri Slaytı İndir

Cumhuriyet Dönemi’nde Eleştiri Slaytına BURADAN ulaşabilirsiniz.


Cover Image

Ses Bilgisi-Slayt-PDF Ders Notu

Eylül 12, 2022 Okuma süresi: 34 dakika
Ses Bilgisi slayt pdf ders notu indir

Ses Bilgisi konusu hakkında hazırladığımız PDF formatındaki ders notunu ve slaytı konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz. Ses Bilgisi slaytının içeriğinde sesler, büyük ünlü uyumu, küçük ünlü uyumu ve ses olayları hakkında ayrıntılı açıklamalar bulabilirsiniz. Ses olayları başlığının altında Ünsüz Sertleşmesi, Ünsüz Yumuşaması, Ses Düşmesi, Ünlü Düşmesi, Ünsüz Düşmesi, Ses Türemesi, Ünlü Türemesi, Ünsüz Türemesi, Ünlü Daralması, , Ulama, Kaynaşma konularını açıklamaları, bol örnekleri ve test sorularına yer verildi. Ses Bilgisi ders notu ve slayt çalışmamamız özgün bir çalışmadır. Başka yerlerden kopyalanmış bir içerik yoktur. Ve Ses bilgisi slaytını indirince göreceksiniz ki ciddi bir emek verilmiştir. Ses Bilgisi konulu slayt ve PDF ders notu yazının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz.

Ses Bilgisi 

A. Sesler
B. Ünlü Uyumları
C. Ses Olayları

A. Sesler

Ciğerden gelen havanın ses tellerine çarpıp ağızdan çıkmasıyla oluşan titreşimlere ses denir.

Seslerin dildeki işaretlerine harf denir.

Türkçede 29 harf vardır. 

a b c ç d e f g ğ h i ı j k l m n o ö p r s ş t u ü v y z

Bu harflerin 8 tanesi ünlü (sesli), 21 tanesi ünsüz (sessiz) harflerdir.

Ünlü (Sesli) Harfler

Herhangi bir yardımcı sese ihtiyaç duymadan, tek başına söylenebilen harflerdir.

a,e,ı,i,o,ö,u,ü

Ünlü harfler farklı özelliklerine göre gruplara ayrılırlar:

Ünsüz (Sessiz) Harfler

Bir ünlü harfin yardımı olmadan söylenemeyen harflerdir. Türkçede 21 ünsüz harf vardır.

b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z

Ünsüz harfler de farklı özelliklerine göre gruplara ayrılırlar:

B. Ünlü Uyumları

1. Büyük Ünlü Uyumu
2. Küçük Ünlü Uyumu

1. Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu)

Bir sözcükteki ünlü harflerin tamamının kalın veya tamamının ince olmasıyla sağlanan uyumdur.

  • Tanıştık  (a-kalın, ı-kalın, ı kalın  UYAR)
  • Öğrenci  (ö-ince, e-ince, i-ince UYAR)
  • Sinema  (i-ince, e-ince, a-kalın UYMAZ)
  • Gazete  (a-kalın, e-ince, e-ince UYMAZ) 

Not: Bazı kelimelerde Büyük Ünlü Uyumu aranmaz.

  • Tek heceli kelimelerde B.Ü.U. aranmaz. 

            can, in, tek, kat

  • Birleşik kelimelerde B.Ü.U. aranmaz.

            Eminönü, hanımeli, gökyüzü, bilgisayar

Büyük Ünlü Uyumuna uymayan bir kelime Türkçe değildir.

Yabancı dilden gelen sözcükler B.Ü.U.na uymayabilir:

            tiyatro, kitap, televizyon, 

Bazı sözcükler Türkçe olduğu halde zaman içinde değişime uğradıkları için B.Ü.U.na uymaz:
            Anne, kardeş, elma

Bazı ekler Büyük Ünlü Uyumunu bozar.

Ekler eklendiği sözcüğe uygun olarak kalın veya ince hale gelir. Aşağıdaki eklerin kalın veya ince halleri olmadığı yani tek şekilde kullanıldıkları için büyük ünlü uyumunu bozarlar.

  • -yor geliyor
  • -ki                  kapınınki
  • -ken uçarken
  • -leyin              sabahleyin
  • -daş                  meslektaş
  • (ı)mtırak          mavimtrak
  • -gil amcamgil

Soru:

Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde yer alan kelimelerin tamamı büyük ünlü uyumu kuralına uyar ?

A) Kelime, insan, hayat, evren
B) Başarı, kötülük, zaman, kenar
C) Bulut, alem, oyuncak, masa
D) Korku, sulak, balık, bilek
E) Uçarı, incelik, keşifçi, hafifçe

CEVAP: A seçeneğinde insan, B seçeneğinde kenar, C seçeneğinde alem, E seçeneğinde hafifçe kelimeleri uymaz.  D Seçeneği kelimelerin tamamı uyar.

2.  Küçük Ünlü Uyumu (Düzlük – Yuvarlaklık Uyumu)

Ünlü harfleri aşağıdaki tablodaki gibi gruplara ayırmıştık. 

Küçük ünlü uyumu Türkçedeki bir kelimenin düz-yuvarlak, dar-geniş ünlülerle ilgili aranan uyumudur.

Küçük Ünlü Üyumunun iki kuralı vardır:

1. Düz Ünlülerden (a,e,ı,i) düz ünlüler gelir.

2. Yuvarlak ünlülerden (o, ö, u, ü) sonra ya düz-geniş ünlüler (a, e) ya da dar-yuvarlak ünlüler (u, ü) gelir.

Yani anlaşılacak şekilde söylersek; 

 a,e,ı,i’den sonra a,e,ı,i

o,ö,u,ü’den sonra u,ü,a,e gelir. 

NOT: Küçük ünlü uyumunda sözcükler değerlendirilirken büyük ünlü uyumundaki gibi bütün ünlülere topluca bakılmaz. Her ünlü bir önceki ünlüye göre değerlendirilir.

ÖRNEKLER:

Akıllıca

a’dan sonra ı, +

ı’dan sonra ı, +

ı’dan sonra a, + UYAR

Geldiysek

e’den sonra i, +

i’den sonra e, + UYAR

Kavun

a’dan sonra u, – UYMAZ

Soru:

I. Vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır. 
II. Kanadı kırılmış bir kuş misali çaresizce bana bakıyordu. 
III. Göçmen kuşlar yazın bittiğini fısıldıyordu. 
IV. Ülkemiz son yıllarda erozyon tehditi altında.
V. Bir türlü bizi anlamak istemiyorlar.  

Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük küçük ünlü uyumu kuralına uymamaktadır

   A. I B. II C. III D. IV E. V

CEVAP: D şıkkı Erozyon kelimesinde e’den sonra o gelmez. Bu yüzden erozyon kelimesi küçük ünlü uyumuna uymaz.

Soru: 

Aşağıdaki kelimelerden hangisi küçük ünlü uyumu kuralına uymamaktadır?

A . Türkçe B. İngilizce C. Sosyal  D. Resim E. Müzik

CEVAP: E seçeneğinde müzik sözcüğünde ü’den sonra i gelmez. Ü’den sonra ü ya da e gelebilir.

C. Ses Olayları

1. Ünsüz Sertleşmesi
2. Ünsüz Yumuşaması
3. Ses Düşmesi
    a. Ünlü Düşmesi
    b. Ünsüz Düşmesi
4. Ses Türemesi
    a. Ünlü Türemesi
    b. Ünsüz Türemesi
5. Ünlü Daralması
6. Ulama
7. Kaynaşma

1. Ünsüz Sertleşmesi (Ünsüz Benzeşmesi)

Sert Ünsüz harflerden (FıSTıKÇı ŞaHaP) biriyle biten bir sözcük yumuşak ünsüzlerden b,c,d harfleriyle başlayan bir ek aldığı zaman b p’ye, c ç’ye, d t’ye dönüşerek sertleşir. Bu olaya ünsüz sertleşmesi, ünsüz benzeşmesi veya ünsüz uyumu denir. 

ÖRNEK:

giriş-den……. girişten sanat-cı….sanatçı

Çapkın, seçkin, atkı, unutkan, çalışkan, kıskanç,keski
Ağladıkça, sustukça, çiftçi, kuruyemişçi
Etçil, otçul, biriktirdi, açtığım, gitti
Arapça, Türkçe, Kürtçe bu coğrafyada konuşulur.
Sokakta yürürken bizim simitçiyi sesten tanıdık.

Bazı sözcüklerde sertleşme olmaz. 

  • Üçgen, beşgen, dikdörtgen

Ayrı yazılan de/da bağlacı sertleşmeye uğramaz. 

  • Sevsek de bir sevmesek de…
  • Elinde kitap da vardı.

Rakamlarda kelimenin son harfine göre sertleşme uygulanır.

Soru:

Bir uğultu başlıyor söz dağarcığımda, sözcükler üşüşüyor zihnime; (I) acılı, ezik, (II) buruk, (III) yorgun, çekingen, (IV) kırgın, suçlayıcı, (V) küskün…

Bu cümledeki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünsüz benzeşmesi vardır?

A) II.    B) III.    C) IV.    D) I.    E) V.

CEVAP: E seçeneğidir. Küs-gün….. küskün şeklinde sertleşmiştir.

Soru:

(I) Göğsünde bir ağaç bitti. (II) Öylesine büyük bir ağaç oldu ki dalları göğü sardı. (III) Kökleri dünyaya yayıldı. (IV) Gölgesi bütün yeryüzünü kapladı. (V) in¬sanlar o ağacın gölgesinde toplandılar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde ünsüz benzeşmesi vardır?

 A. I B. II C. III  D. IV E. V

CEVAP: A seçeneğidir. Bit-di……………. Bitti şeklinde sertleşmiş ve Benzeşmeye uğramıştır.

2. Ünsüz Yumuşaması

P,ç,t,k, harflerinden biriyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek gelirse p, b’ye; ç, c’ye; t, d’ye; k, g ve ğ’ye dönüşür. 
Uçak-ı….. Uçağı Kitap-a…… Kitaba
Adam yumruğu yiyince dolabın içine girdi.
Çocuğun arkadaşları ağaca çıktı.
İlacı sahibinden almış, sağlığına böylece kavuşmuş.
Rakibin sevinci yüzlerinden okunuyordu.  
Rengi solmuş, topuğu delinmiş bir çorabım var. 
NOT! Tek heceli sözcüklerin bir kısmında ve Arapça kökenli bazı kelimelerde yumuşama olmaz.
At-ı…..atı devlet-e…..devlete
Kas yapmak için eti, sütü ve tavuğu bolca tüketmelisin. 
Terbiyesizliğin ırkı, milliyeti olmaz.
Hukuku ayağının altına aldı.

NOT!! Özel isimlerde okunurken yumuşama yapılsa da yazı da uygulanmaz.
Ahmet’i Mehmet’i bilmem. 

Soru:

I. Akan bir suda bir kere yıkanılır.
II. Bir anlık sabır, büyük bir felaketi önler.
III. İtimat yavaş yavaş büyüyen bir nebattır.
IV. Fırsat adamın kapısını iki defa çalmaz.
V. Ölmüş aslana tavşan bile hücum eder.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde ünsüz yumuşaması vardır?

A. IV B. V C. III D. II E. I

CEVAP: E seçeneğidir. Et-er……….eder şeklinde yumuşamıştır.

Soru:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünsüz yumuşaması vardır?

A. Susuzluktan ağzı kuruyordu.
B. Çocukların ardından bir süre baktı.
C. Peşlerinden gitmeyi hiç düşünmedi.
D. Nice bağlardan, bahçelerden geçtiler.
E. Suyun tazyikinden bitkiler yana yatıyordu.

CEVAP: B seçeneğidir. Art-ından……………. Ardından şeklinde yumuşamıştır.

3. Ses Düşmesi

a. Ünlü Düşmesi:

Son hecesinde dar ünlü (ı,i,u,ü,) olan bir kelime, ünlüyle başlayan bir ek aldığı zaman son hecedeki dar ünlü düşer.
Şekil-i…..şekli omuz-a…….omza
Göze değmese de gönle değer.
Adamın aklı fikri paradaydı.
Yapım ekiyle türetilen bazı kelimelerde de ünlü düşmesi yaşanır.
Oyun-a……..oynamak uyu-ku……..uyku
Sızı-la………sızlamak koku-la…….koklamak
Yumurtlayan tavuk sararıp kalıyordu.
Bazı birleşik sözcüklerin oluşumunda ünlü düşmesi olur.
kayıp+etmek……..kaybetmek   şükür+etmek……..şükretmek
Kahve+altı…………kahvaltı    Pazar+ertesi……..Pazartesi
Sütlü+aş………….sütlaç    Ne+için…………….niçin
Ne+asıl…………….nasıl

NOT!  Tek başına kullanıldığı zaman ünlü düşmesine uğrayan bazı sözcükler ikileme oluşturunca ünlü düşmesi olmaz. 
Omuz omuza verip dertleri aştılar.
Ölümle burun buruna geldik.

Soru:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen altı çizili sözcükte ünlü düşmesi vardır?
A. En çok sabra muhtaç olduğunuz an, sabrınızı kaybettiğiniz andır.
B. Tembellik, hür adamı esir yapar.
C. İçinde olmayan bir şiiri başka hiçbir yerde bulamazsın.
D. Düşmanı kuvvetli olduğu zaman durdur, zayıfken vur.
E. Açığa vurulan heyecan, büyüklük göstergesi değildir.

CEVAP: 

A seçeneğidir. Sabır-a……………. sabra şeklinde ünlü düşmesi olmuştur.

b. Ünsüz Düşmesi:

K harfiyle biten bir sözcük -cık, -cik ekini aldığı zaman k harfi düşer. 
Ufak-cık…….. Ufacık Küçük-cik……..küçücük
Sıcak-cık……..sıcacık yumuşak-cık…. Yumuşacık
K ile biten bazı sözcüklere -l ve -mse eki gelirse k harfi düşer.
yüksek-l…..yükselmek alçak-l…….alçalmak
Küçük-mse… küçüksemek
Ast-teğmen…asteğmen üst-teğmen….üsteğmen

Soru:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünsüz düşmesi vardır?
A. Arabayı bu hafta sonu bakıma sokacakmış.
B. Adaşı bugün morali bozuk olduğundan derse girmemiş.
C. Yükseklere kar yağdı nisan ayının sonlarına doğru.
D. Bir kase sıcak mercimek çorbası içip kendine geldi.
E. Dostuna dahi açmayacaksın sırrını, o da gider dostuna söyler.

CEVAP: 

B seçeneğidir. Ad-daş…………adaş şeklinde ünsüz düşmesi olmuştur.

4. Ses Türemesi

a. Ünlü Türemesi

-cık, -cik eklerinin bazı sözcüklere gelmesiyle ek ile sözcük arasında a,e,ı,i, ünlüleri türer.
Dar-cık…………daracık
Genç-cik………gencecik
Bir-cik…………biricik
Bize azıcık merhamet gösterseydin.

b. Ünsüz Türemesi

Arapçadan gelmiş bazı sözcükler olmak, etmek yardımcı fiillerini aldıkları zaman kelimenin son sesi türer ve iki kez kullanılır.
Af+etmek………….affetmek
Senin problemleri halledeceğini zannetmiyordum.
Aynı sözcükler ünlü ile başlayan ek aldıkları zaman da türeme olur.
His-i……hissi zan-ı……..zannı
Başarısının sırrı hakkı sahibine vermekti.
Sınır hattı buradan geçiyordu.

Soru:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünsüz türemesine örnek yoktur
A) Sizin hakkınızda söylenenleri kimseyle paylaşmadım. 
B) İşin sırrını öğrenmek için yanımdan bir an olsun ayrılmıyor. 
C) Bu sorularının son şıkkını daha iyi okumalısın. 
D) Televizyon karşısında ders çalışırsan dikkatin dağılır. 
E) Seni kaybedeceğim hissine kapıldığım için tedirgindim.

CEVAP: 

D seçeneğidir. A’da hakkınızda, B’de sırrını, C’de şıkkını, E’de ise hissine kelimelerinde ünsüz türemesine örnek vardır. 

5. Ünlü Daralması

Geniş ünlüler olan a ve e ile biten bir kelime –yor ekini aldığı zaman a ve e harfleri dar ünlüler olan ı,i,u,ü harflerinden birine dönüşür. 
Oyna-yor……………. Oynuyor
Sırala-yor……………..sıralıyor
Ara-yor…………………arıyor
Okullar açılıyor ve dersler başlıyor.

NOT! Demek ve yemek kelimeleri bazı ekleri alınca daralma meydana gelir. 
De-ecek………………….diyecek diyen, diye
Yemeği birlikte yiyelim, diyerek sözleştik. Ama yiyecek kalmamış.

NOT! Olumsuzluk ekinde de daralma olur.

Bakma-yor…………….bakmıyor
Çocuklar bizimle gelmiyor.

NOT! Bazı kelimelerde daralma yapılması yanlıştır:
Dinle-ecek……….dinleyecek (doğru) dinliyecek (yanlış)
Bekleyecek (doğru) ….. Bekliyecek (yanlış)

Soru:

Aşağıdaki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü daralması yoktur?
A. Çocukluğunun geçtiği her yeri hatırlıyor.
B. Herkes yerini alıp sessiz olsun, film başlıyor.
C. Elindeki elmayı hiç vakit geçirmeden dişliyor.
D. Gözlerinden belli benden bir şey gizliyor.
E. Hiç bıkmadan her gün bana takılıyor.

CEVAP: 

E seçeneğidir. A’da hatırla-yor, B’de başla-yor, C’de dişle-yor, D’de ise gizle-yor kelimelerinde ünlü daralmasına örnek vardır. 

6. Ulama

Ünsüzle biten bir kelimeden sonra ünlüyle başlayan bir kelime gelirse ilk kelimenin son harfi diğerinin başına eklenerek okunur. Buna ulama denir. Ulama sadece okuyuşta yapılır, yazarken uygulanmaz. 

Gelen adam Mehmet Akif Ersoy 
NOT! Ulama şiirlerde söyleyiş güzelliği oluşturduğu için bir söz sanatı olmuştur. 
Her an yaz ortasında hayal ettiğim Boğaz
NOT! Ulama yapılan iki kelime arasına noktalama işareti gelirse ulama bozulur.
Orhan Kemal, Adana’da yetişmiş bir yazardır.

Soru:

Aşağıdakilerden hangisinde ulama sayısı diğerlerinden fazladır?
A. Çocukluğunun anılarına bugün bir bir ağlıyordu.
B. Oyuncular arasında büyük bir tartışma çıktı..
C. Tartışmak, itiraf etmeliyim ki, bir çözüm olamaz.
D. Kaderin oyunu demeyi kolaycılık olarak alıyorum.
E. Yeniden her an seni düşünüyorum.

CEVAP: 

D seçeneğidir.  A’da iki (Çocukluğunu-nanılarına, bi-rağlıyordu) B’de bir (Oyuncula-rarasında),  C’de iki (Tartışmak sözcüğünden sonra virgül geldiği için ulama bozuluyor. itira-fetmeliyim, çözü-molamaz) E’de bir (he-ran) ulama yapılmıştır.  D’de ise üç (kaderi-noyunu, kolaycılı-kolara-kalıyorum) vardır.

7. Kaynaştırma

Türkçede iki ünlü harf yan yana gelmediğinden dolayı ünlü harfle biten bir sözcük ünlü harfle başlayan bir ek alırsa araya y,ş,s,n harflerinden uygun olanı gelir. 

Hava-a……………havaya yedi-er…………….yedişer
Dede-i……………dedesi dede-i…………….dedeyi
Futbolcu-un……..futbolcunun
Başla-acak………başlayacak

NOT! Ünlüyle biten bir kelime idi, ise, imiş ek-fiillerinden birini alırsa i düşer ve yerine kaynaştırma harfi y girer.

Öğrenci-idi………….. öğrenciydi.
Sordu-ise……………..sorduysa
Sınavı kazananlar belliymiş.

Soru:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük kaynaştırma ünsüzü almamıştır?

A. Her sınıfta elliye yakın öğrenci vardı.
B. Evin kapısı açılıp kapanırken ses yapıyor.
C. Yaz tatilini nerede geçireceğimiz belli mi?
D. Çocukları beşer kişilik gruplara ayırdık.
E. Biraz sonra arkadaşımız girdi odaya.

CEVAP: 

D seçeneğidir. Beş-er kelimesinde kaynaştırma harfleri olan y,ş,s,n’den biri kullanılmamıştır. Ş harfi kelimenin kendisinde vardır.

Soru: 2019 TYT

Tüm hayvanların vücudu dokulardan ve dokuların birleşmesiyle meydana gelen organlardan oluşur. Dokular vücudun çeşitli kısımlarını ve organlarını oluştururken küçücük, kıvrımlı ve karmaşık yapılara dönüşür. Epitel hücreler bu yapıların oluşmasında temel bir işleve sahiptir. Bu hücreler sıkı bir şekilde istiflenerek derinin, kan damarlarının ve organların dış tabakalarını meydana getirir.

Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur? 

A) Ünsüz yumuşaması 
B) Ünsüz benzeşmesi
C) Ünlü düşmesi 
D) Ünsüz düşmesi
E) Ünlü daralması

CEVAP:  E seçeneğidir. Ünsüz yumuşaması vücudu, ünsüz benzeşmesi sahiptir, ünlü düşmesi oluştururken, ünsüz düşmesi küçücük sözcüklerinde yapılmıştır.

Soru: 2021 TYT

İşte ben hep böyle garip mahzun,
Bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
Bazen öyle günlerim oluyor ki Elâ gözlüm,
Ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum.
Bazı bilmem, gün nasıl başladığında,
Kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan.
Yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor,
Bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman.

Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur

A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünlü düşmesi
C) Ünsüz düşmesi
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Ünlü daralması

CEVAP:  C seçeneğidir. Ünsüz yumuşaması başladığında; ünlü düşmesi ağzımda; ünsüz benzeşmesi beklermişçesine, bıkkın; ünlü daralması yaşıyorum sözcüklerinde yapılmıştır. Ünsüz düşmesi yoktur.

anlatım biçimleri 10.sınıf ses bilgisi test pdf vericiden
iletilen dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan
aygıt ses kaydedici 5. sınıf ses bilgisi testi 50 soru keçiboynuzu bulmaca bir
yerde öteden beri olagelen davranış bulmaca kitap seç tyt matematik konuları ses
bombası ogm materyal 11.sınıf ses bilgisi test anlatım bozuklukları meb kazanım
testleri cümlenin ögeleri aşınma nedir ses bilgisi noktalama işaretleri test 5.sınıf
ses bilgisi test pdf 5. sınıf türkçe ses bilgisi test ses bilgisi kpss
noktalama işaretleri 5. sınıf türkçe ses bilgisi edebiyat ses bilgisi ses
bilgisi test pdf

Ses Bilgisi Slayt PDF Ders Notu İndir

İNDİR: Ses Bilgisi Slaytı

İNDİR: Ses Bilgisi PDF Ders Notu


Cover Image

Cumhuriyet Döneminde Hikaye-Slayt-(PDF) Ders Notu

Ağustos 28, 2022 Okuma süresi: 13 dakika

Cumhuriyet Döneminde Hikaye Slayt PDF Ders Notu indir

📢Cumhuriyet Dönemi hikaye türünün özellikleri hakkında hazırladığımız powerpoint sunumunu ve konu anlatımını içeren Cumhuriyet Dönemi’nde Hikaye başlıklı PDF fotmatında ders notunu yazının sonundaki renkli iki bağlantıdan indirebilirsiniz.📢 

Çalışmamızın içeriğinde Cumhuriyet Döneminde Hikaye konusu öncesi Hikaye türü hakkında tanım ve genel bilgilere yer verilmiştir. Dünya edebiyatında ve Türk edebiyatında ilk hikaye örneklerinin isimleri öğrenciye hatırlatılmıştır. Daha sonra Cumhuriyet Döneminde Hikaye iki ana başlığa ayrılmış ve ikisinin özellikleri, öne çıkan sanatçıları ve eserleri işlenmiştir. Cumhuriyet Döneminde Hikaye çalışmamız sınıfta kullanıma hazırdır. Ayrıca Cumhuriyet Döneminde Hikaye konulu proje ödevi için, tek başına çalışmak isteyenler için, AYT ve ÖABT hazırlığı için de uygun bir kaynaktır. Cumhuriyet Döneminde Hikaye isimli Slayt ve PDF ders notunu yazının sonundaki bağlantıdan yükleyebilirsiniz. Kolay gelsin.

Hikâye Nedir?
Genel Bilgiler

  • Gerçek veya tasarlanmış olayları fazla derine inmeden,
    kısaca anlatan düzyazı türüne hikaye denir.
  • Dünya edebiyatındaki ilk hikaye, İtalyan yazar
    olan Giovanni Boccaccio’nun yazdığı Decameron Hikayeleri’dir.
  • Türk edebiyatında ilk hikaye Ahmet Mithat
    Efendi
    ’nin yazdığı Letaif-i Riyavat’tır.
  • Türk edebiyatında batılı tarzda ilk hikaye
    kitabı ise, Sami Paşazade Sezai’nin yazdığı Küçük Şeyler’dir.

 

Cumhuriyet Dönemi
Hikâyesi

 

Cumhuriyet Dönemi hikaye türünü gösterdiği özellikler
açısından iki grupta topluyoruz:

  • Cumhuriyet Dönemi’nde hikaye (1923-1940)
  • Cumhuriyet Dönemi’nde hikaye (1940-1960)

 

Cumhuriyet Dönemi’nde Hikaye (1923-1940)

  • Gözleme dayanan bir gerçekçilik ön planda olmuştur. Bu düşünceye bağlı olarak da realizm akımı benimsenmiştir.
  • Hikaye türü başlı başına bir tür olarak kabul edilmiştir.
  • Durum hikayelerine yer verilse de olay hikayeleri ağırlıklı olarak yazılmıştır.
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin dönemin önemli yazarlarıdır. Ayrıca Kenan Hulusi Koray, Sadri Ertem, Sait Faik Abasıyanık ve Sabahattin Ali gibi önemli isimler de bu dönemde hikaye türünde başarılı örnekler vermiştir.
  • Realizm akımı ve devrin şartları göz önünde bulundurulunca toplum için sanat anlayışı dönemin eserlerine hakim olmuştur.
  • Topluma yönelen sanatçılar doğal olarak halkın anlayabileceği sade bir dil kullanmışlardır.
  • Bu dönem eserlerde toplumun problemlerini ele alan konular işlenmiştir.

Cumhuriyet
Dönemi’nde hikaye (1923-1940) Bazı Önemli Eserler

  • Reşat Nur Güntekin, Leyla ile Mecnun;
  • Fahri Celalettin Göktulga, Telak-ı Selase;
  • Ercüment Ekrem Talu, Teravihten Sahura;
  • Nahid Sırrı Örik, Eski Resimler;
  • Sadri Ertem, Bacayı İndir Bacayı Kaldır;
  • Memduh Şevket Esendal; Otlakçı, Pazarlık;
  • Sabahattin Ali; Ses, Kamyon;
  • Sait Faik Abasıyanık; Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserler tanınmış hikâye örneklerindendir.

Cumhuriyet
Dönemi’nde Hikaye (1940-1960)

  • Bu dönem hikâyesi önceki dönemle benzerlikler gösterse de önemli ölçüde gelişmiştir.
  • Yine gözleme dayalı gerçekçi bir anlayış hakimdir. Anadolu’ya ve Anadolu halkının yaşamına ağırlık verilmiştir.
  • Toplumcu gerçekçi anlayış pekişmiş, bu anlayışın yanında milli-dini duyarlılık ve bireyin iç dünyasına ağırlık veren anlayış etkili olmuştur.
  • Kurtuluş Savaşı işlenmiş. Milliyetçilik fikri, dini hikayeler, Doğu-Batı çatışması, ahlaki bozukluklar, köy hayatının sorunları, işçi sorunları gibi konular çokça işlenen konulardandır.
  • Bu konuların yanında bireysel konular da hikayelerde işlenmiştir.

Bu dönem hikâyesinde üç eğilim öne çıkmıştır:

  1. Milli-Dini Duyarlılığı Yansıtan Hikayeler
  2. Toplumcu-Gerçekçi Hikayeler
  3. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikayeler

1.    
Milli-Dini
Duyarlılığı Yansıtan Hikayeler

  • Milli Edebiyat Dönemi özelliklerinin devam ettiği bu anlayışta Anadolu, Kurtuluş Savaşı, milliyetçilik fikri, toplumdaki değişmeler gibi konular işlenmiştir.
  • Türk mitolojisi ve destanları yazarlar üzerinde etkili olmuştur.
  • Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sevinç Çokum, Aka Gündüz, Bahaeddin Özkişi gibi isimler bu anlayışı yansıtan eserler yazmışlardır.

2.    
Toplumcu-Gerçekçi
Hikayeler

  • Toplumun sorunlarını ele almışlardır. Toplumun alt kademesinde sayılan işçi, köylü gibi fakir insanların problemlerini anlatmışlardır.
  • Hikâyeyi ve edebiyatı toplumun bu problemlerini işlemek için kullanmışlardır.
  • Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Sadri Ertem, Samim Kocagöz, Talip Apaydın, Haldun Taner bu tarzın önemli yazarlarıdır.

3.    
Bireyin
İç Dünyasını Esas Alan Hikayeler

  • Bu dönemde bazı sanatçılar diğer iki anlayıştan ayrılarak bireyi ve bireyin ruh dünyasını hikayelerinde işlemişlerdir.
  • Yalnızlık, bunalım, bilinçaltı, bireyin yabancılaşması gibi konular üzerinde durmuşlardır.
  • Modern yaşamın insanda yol açtığı psikolojik etkileri ele almışlardır.
  • Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra bu anlayışın önemli yazarlarıdır.

 

Cumhuriyet
Dönemi’nde hikaye (1940-1960) Bazı Önemli Eserler

  • Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru
  • Kemal Bilbaşar, Cevizli Bahçe
  • Orhan Kemal’in Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı
  • Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) Merhaba Akdeniz
  • Samim Kocagöz; Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü
  • Kemal Tahir, Göl İnsanları
  • Yaşar Kemal, Sarı Sıcak
  • Haldun Taner, Yaşasın Demokrasi
  • Ziya Osman Saba, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
  • Sabahattin Kudret Aksal, Gazoz Ağacı
  • Tarık Buğra, Oğlumuz
  • Fakir Baykurt, Efendilik Savaşı
  • Nezihe Meriç, Bozbulanık  eserleri bu dönemin tanınmış hikâyelerindendir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Hikaye Slayt PDF Ders Notu İndir


Cover Image

Noktalama İşaretleri -Slayt – PDF Ders Notu

Ağustos 24, 2022 Okuma süresi: 183 dakika
Noktalama İşaretleri slayt pdf ders notu

Noktalama İşaretleri slayt ve PDF formatındaki ders notumuzu
konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan indirebilirsiniz. Noktalama
İşaretleri notumuz ve slaytımız bütün noktalama işaretlerini içermektedir.
Nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti,
tırnak işareti, yay ayraç (parantez), kısa çizgi, uzun çizgi, köşeli ayraç ve
kesme işareti olmak üzere bütün noktalama işaretlerini kapsamaktadır. Her
noktalama işareti farklı kullanım alanlarıyla anlatılmış ve her biri için
örneklerle açıklanmıştır. Noktalama İşaretleri ile ilgili örneklere bolca yer verilmiştir. Noktalama işaretleri slaytımız toplam otuz beş
slayttan oluşmaktadır. Sınıfta kullanım için, tek başına konuyu çalışmak için,
ödev olarak sunmak için hazır durumdadır. Bütün konunun ve slaytın ders notunu
PDF dosyası olarak da bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Bütün açıklamalarda ve
slaytta TDK’nin son açıklamaları esas alınmıştır, dolayısıyla herhangi bir
bilgi hatası bulunmamaktadır. Noktala İşaretleri Proje Ödevi için çalışmamız hazırdır. Noktalama İşaretleri Dönem Ödevi olarak kullanabilirsiniz. Noktalama İşaretleri slayt ve PDF formatında ders
notumuzu yazının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.

     Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek,
cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı
kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere noktalama
işaretleri kullanılır.

      Noktalama
işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem,
tırnak, ayraç ve kesme işaretleri ait oldukları kelimelere bitişik olarak
yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.

Nokta ( . )

Nokta Nerede Kullanılır?

1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurul­muştur.

Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin)

2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd.
Doç. 
(yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad.
(cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve
başkası, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce)
vb.

3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on
beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4.
Levent
 vb.

4. Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan
yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII –
XIV. yüzyıllar arasında
 vb.

5. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:

                                  
I.              
1.                           
A.            a.

                                  
II.             
2.                           
B.            b.

6. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden
ayırmak için konur: 29.5.1453, 29.X.1923 vb.

UYARI: Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adların­dan önce
ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923 vb.

7. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren
09.15’te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı.

Tören 17.30’da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra
başlayacaktır. 
(Tarık Buğra)

8. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur:

Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme
Evreleri, 
TDK Yayınları, Ankara, 1960.

9. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara
ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 1.000, 326.197,
49.750.812 
vb.

10. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20,
12.6=72 
vb.

 

Virgül ( , )

Virgül Nerede Kullanılır?

1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına
konur:

Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sı­cak,
aydınlık ve sevimli odanın havasında erir gibi oldum. 
(Halide Edip Adıvar)

Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller

Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller (Faruk Nafiz Çamlıbel)

      Zindana
atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk
. (Hüseyin
Rahmi Gürpınar)

Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İstanbul yolunu tutar. (Ömer Seyfettin)

2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:

Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

3. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur:

Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz,
hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi koltuğundan fırlamış ve ona
kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. 
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

4. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya
ara cümlelerin başına ve sonuna konur:

       Zemin
bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an için de olsa, belirginliğini
yitiriverdi sivilceleri
. (Elif Şafak)

Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Atatürk)

5. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına ko­nur:

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim)

6. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur:

Adana’ya yarın gideceğim, dedi.

       Aç
karnına sigara içmekle hiç de iyi etmiyorsun, dedi.
 (Necati Cumalı)

7. Konuşma çizgisinden
sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur:

      
– Bu akşam Datça’ya gidiyor musunuz, diye sordu.

8Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:

Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,

– Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin)

9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bil­diren hayır,
yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi,
elbette 
gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de
size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.

Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor. (Yahya Kemal
Beyatlı)

10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime grup­larıyla yapı
ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını
önlemek için kullanılır:

Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır. (Halit Ziya Uşaklıgil)

Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin)

11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:

Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Atatürk)

Sayın Başkan,

Sevgili Kardeşim,

Değerli Arkadaşım,

12. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır: 38,6 (otuz
sekiz tam, onda altı), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş)

13. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden
sonra konur:

Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak
konuştu.

UYARI: Metin içinde zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra virgül
konmaz:

Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi
olmadığını anlatmaya çalışıyordu.     
(Halide Edip Adıvar)

Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da
başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. 
(Yaşar Kemal)

Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye
baktı. 
(Necati Cumalı)

14. Özne olarak kullanıldıklarında bu, şu, o zamirlerinden
sonra konur:

Bu, benim gibi yazarlar için hiç kolay olmaz.

O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı. (Tarık Buğra)

15. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden
sonra konur:

Falih Rıfkı ATAY, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul,
1938.

Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:

ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.

UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut, ya … ya bağlaçlarından önce
de sonra da virgül konmaz:

Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik’e bol teşek­kürlerle
dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa
fırladı. 
(Peyami Safa)

Ya şevk içinde harap ol
ya aşk içinde gönül

Ya lale açmalıdır
göğsümüzde yahut gül! 
(Yahya Kemal Beyatlı)

UYARI: Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:

Hem gider hem ağlar.

Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü)

Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır.

Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.

Ne kız verir ne dünürü küstürür.

Bu kurallar bugün de yarın da geçerli olacaktır.

UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından
sonra virgül konmaz:

İmlamız lisanımız düzelince, lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek
çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla
değil!     
(Yahya Kemal Beyatlı)

UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde
kulla­nılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz:

Ben aç yattım mı kötü
kötü rüyalar görürüm nedense. 
(Orhan Kemal)

Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın. (Attila İlhan)

UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz:

Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen
susuyorlardı.
 (Reşat Nuri Güntekin)

Gör gözlerinle de aklın
yatarsa anlatıver millete. 
(Tarık Buğra)

Noktalı Virgül ( ; )

Noktalı Virgül Nerede Kullanılır?

1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak
için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara
ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.

Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; Ankara, Londra, Bakü.

2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayır­mak için
konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar
atmak, ağlamak istiyorum.

At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. (Atasözü)

3. İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden
sonra noktalı virgül konabilir:

Yeni usul şiirimiz; zevksiz, köksüz,
acemice görünüyordu. 
(Yahya Kemal Beyatlı)

İki Nokta (: )

İki Nokta Nerede Kullanılır?     

 1.Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin
sonuna konur:

Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer
Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip
Yöntem.

2. Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur:

Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk
milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
 (Atatürk)

Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. (Falih Rıfkı Atay)

3. Ses bilgisinde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile,
ka:til, usu:le, i:cat.

4. Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur:

Bilge Kağan:         Türklerim,
işitin!

                             
Üstten gök çökmedikçe,

                             
alttan yer delinmedikçe

                             
ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?

Koro:                    Göğe
erer başımız

                              başınla
senin!

Bilge Kağan:         Ulusum
birleşip yücelsin diye

                              gece
uyumadım, gündüz oturmadım.

                              Türklerim
Bilge Kağan der bana.

                              Ben
her şeyi onlar için bildim.

                                     Nöbetteyim! (A. Turan Oflazoğlu)

5. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:

– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?

Ziraatçı sayar:

– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün… (Falih Rıfkı Atay)

6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50 vb.

Üç Nokta ( … )

Üç Nokta Nerede Kullanılır?

1. Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:

Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveri­yordu da
bu yanı… 
(Tarık Buğra)

2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten dolayı açık yazılmak is­tenmeyen
kelime ve bölümlerin yerine konur: Kılavuzu karga olanın burnu b…tan
çıkmaz.

Arabacı B…’a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine
doğru başını çeviriyordu. 
(Ahmet Hamdi Tanpınar)

3. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine
konur:

… derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı… (Tarık Buğra)

4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına
bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:

Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan
istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk milletini, medeni cihanda layık
olduğu mevkiye isat etmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri üzerinde,
her gün, daha ziyade takviye etmek… 
(Atatürk)

5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:

Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:

—      Koca Ali… Koca
Ali, be!.. 
(Ömer Seyfettin)

UYARI: Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması
yeterlidir:

Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tarık Buğra)

Nasıl da akşam oldu?.. Nasıl da yavrucaklar sustu?.. Nasıl da serçecikler
yuvalarına sığındı?..
 (Necip Fazıl Kısakürek)

6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevap­larda
kullanılır:

— Yabancı yok!

— Kimsin?

— Ali…

— Hangi Ali?

— …

— Sen misin, Ali usta?

— Benim!..

— Ne arıyorsun bu vakit buralarda?

— Hiç…

— Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa!..

— !.. (Ömer Seyfettin)

UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.

Soru İşareti ( ? )

Soru İşareti Nerede Kullanılır?

1. Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur:

Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? (Faruk Nafiz Çamlıbel)

      Atatürk
bana sordu:

— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz? (Falih Rıfkı Atay)

      2. Soru bildiren ancak soru
eki veya sözü içermeyen cümlelerin sonuna konur:

Gümrükteki memur başını kaldırdı:

      — Adınız?

3. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar
için kullanılır: Yunus Emre (1240 ?-1320), (Doğum yeri: ?) vb.

1496 (?) yılında doğan Fuzuli…

Ankara’dan Antalya’ya arabayla üç saatte (?) gitmiş.

UYARI: mı / mi ekini alan yan cümle temel cümlenin zarf tümleci olduğunda cümlenin sonuna
soru işareti konmaz: Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve
gideriz.

Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış
bir saat huzursuzluğu kaplardı. 
(Haldun Taner)

UYARI: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:

Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?

Üsküdar’dan mı, Hisar’dan mı, Kavaklardan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)

Ünlem İşareti ( ! )

Ünlem İşareti Nerede Kullanılır?

1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarele­rin
sonuna konur: Hava ne kadar da sıcak! Aşk olsun! Ne kadar
akıllı adamlar var! Vah vah!

Ne mutlu Türk’üm diyene! (Atatürk)

2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! (Atatürk)

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriye­tini,
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. 
(Atatürk)

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! (Yahya Kemal Beyatlı)

Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak bir devrin battığı yerdir. (Necmettin Halil Onan)

UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabi­leceği
gibi cümlenin sonuna da konabilir:

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken

      Sana
uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz!
 (Faruk Nafiz Çamlıbel)

3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra
yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:

İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!).

Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.

Kısa Çizgi ( – )

Kısa Çizgi Nerede Kullanılır?

1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:

      Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan,
üzüntüden mi bil-

      mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının
saatleri 12’yi geçmiş. Kanepe-

      lerde kimseler yok. Tramvay ne fena
gıcırdadı! Tramvayda-

     
ki adam bir tanıdık mı idi acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı?

     
Yoksa kimseciklerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek başıboş-

     
lar mı oturur? 
(Sait Faik Abasıyanık)

 

 

2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya
ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır:

Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında
durmuştu. 
(Ömer Seyfettin)

3. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için
kullanılır: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük vb.

4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-,
gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır-
 vb.

5. İsim yapma eklerinin başına, fiil yapma eklerinin başına ve sonuna
konur: -ak, -den, -ış, -lık; -ımsa-; -la-; -tır- vb.

6. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik,
du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık
 vb.

7. Arasında, ve, ile, ila, …-den …-e anlamlarını vermek için kelimeler
veya sayılar arasında kullanılır: Aydın-İzmir yolu, Türk-Alman
ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 09.30-10.30,
Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı’nda soy-dil-din üçgeni,
1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, Türkçe-Fransızca Sözlük
 vb.

UYARI: Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi
konmaz: On on beş yıl. Üç beş kişi geldi.

8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20=30

9. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır: -2 °C

Uzun Çizgi (—)

Uzun Çizgi Nerede Kullanılır?

Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır.
Buna konuşma çizgisi de denir.

Frankfurt’a gelene herkesin sorduğu şunlardır:

— Eski şehri gezdin mi?

— Rothschild’in evine gittin mi?

— Goethe’nin evini gezdin mi? (Ahmet Haşim)

Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra da konabilir:

Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha
güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.

İslam Bey — Ben daha ölmedim. (Namık Kemal)

UYARI: Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kul­lanılmaz.

Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu:

“Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu?” (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Eğik Çizgi ( / )

Eğik Çizgi Nerede Kullanılır?

1. Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur: Korkma! Sönmez bu
şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O
benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir
ancak. 
(Mehmet Akif Ersoy)

2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile
şehir arasına konur: Altay Sokağı No.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA

Ülke adı yazılacağında ise:

       Atatürk
Bulvarı No.: 217

06680 Kavaklıdere / Ankara

                  
TÜRKİYE

3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden
ayırmak için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994 vb.

4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -a
/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden
 vb.

5. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 70/2=35

6. Fizik, matematik vb. alanlarda birimler arası orantıları gösterirken eğik
çizgi araya boşluk konulmadan kullanılır: g/sn (gram/saniye)

Tırnak İşareti ( “ ” )

Tırnak İşareti Nerede Kullanılır?

1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tır­nak içine
alınır: Türk Dil Kurumu binasının yan cephesinde Atatürk’ün “İnsan
alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” sözü yazılıdır. Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesinin ön cephesinde Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
vecizesi yer almaktadır. Ulu önderin “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözü her Türk’ü
duygulandırır.

Bakınız, şair vatanı ne güzel tarif ediyor:

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

UYARI: Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti,
ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:

“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar. (Yahya Kemal
Beyatlı)

2. Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni
bir “barış taarruzu” başladı.

3. Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların adları ile bölüm başlıkları
tırnak içine alınır:

      
Bugün öğrenciler “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiiri incelediler.

      “Yazım
Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.

UYARI: Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap ve dergi
adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın eğik yazıyla dizilerek de
gösterilebilir:

Höyük sözü Anadolu’da tepe olarak
geçer.

      Cahit
Sıtkı’nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok
sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

UYARI: Tırnak içine alınan sözlerden sonra gelen ekleri ayırmak için kesme
işareti kulla­nılmaz: Elif Şafak’ın “Bit Palas”ını okudunuz mu?

      4. Bilimsel
çalışmalarda künye verilirken makale adları tırnak içinde yazılır.

Yay Ayraç ( )

Yay Ayraç Nerede Kullanılır?

1. Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler
için kullanılır. Yay ayraç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımların sonuna
uygun noktalama işareti konur:

Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek
bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. 
(Nurullah Ataç)

2. Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır:

Yunus Emre’nin (1240?-1320)…

İmek fiilinin (ek fiil) geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.

3. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu
açıkla­mak ve göstermek için kullanılır:

İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakam’a
yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın… 
(Reşat Nuri Güntekin)

4. Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için
kullanılır:

Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet
daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip ol­maya hak
kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir ya kimsenin.
 (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)

Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin

      Kıyametler
koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin
? (Mehmet Akif Ersoy)

Bir isim kökü, gerektiğinde çeşitli
eklerle fiil kökü durumuna getirilebilir
 (Zülfikar 1991: 45).

5. Alıntılarda, alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konulan üç
nokta, yay ayraç içine alınabilir.

6. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan
ünlem işareti yay ayraç içine alınır: Adam, akıllı (!) olduğunu
söylüyor.

7. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gös­termek
için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır: 1496 (?) yılında
doğan Fuzuli…

8. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama
ayracı konur:

               
I)            
1)                  
A)           a)

               
II)          
2)                   
B)           b)

Köşeli Ayraç ( [ ] )

Köşeli Ayraç Nerede Kullanılır?

1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli
ayraç kullanılır: Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)]
en güzel eserlerini Bodrum’da yazmıştır.

2. Metin aktarmalarında, çevirilerde, alıntılarda çalışmayı yapanın eklediği
sözler için kullanılır: “Eldem, Osmanlıda en önemli fark[ın], mezar
taşının şeklinde ortaya çık[tığını] söyledikten sonra…”
 (Hilmi Yavuz)

3. Kaynak olarak verilen kitap veya makalelerin künyelerine ilişkin bazı
ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu,
Dersaadet, 1922. 
Server Bedi [Peyami Safa]

Kesme İşareti ( ’ )

Kesme İşareti Nerede Kullanılır?

1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme
işaretiyle ayrılır: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm,
Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın,
Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan,
Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se, Şinasi’yle,
Alman’sınız, Kırgız’ım, Karakeçili’nin, Osmanlı Devleti’ndeki, Cebrail’den,
Çanakkale Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Resmî
Gazete’de, Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Telif Hakkı Yayın ve Satış
Yönetmeliği’ni, Eski Çağ’ın, Yükselme Dönemi’nin, Cumhuriyet Dönemi Türk
Edebiyatı’na
 vb.

“Onun için Batı’da bunlara birer fonksiyon buluyorlar.” (Burhan Felek)

       1919
senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.
 (Atatürk)

       Yer
bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce
kesme işareti kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan vb.

       Belli
bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük,
yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu
Kanun’un 17. maddesinin c bendi… Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci
maddesine göre…
 vb.

      Özel adlar
için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan önce
kullanılır: Yunus Emre’nin (1240?-1320), Yakup Kadri’nin
(Karaosmanoğlu)
 vb.

      Ek
getirildiğinde Avrupa Birliği kesme işareti ile kullanılır: Avrupa
Birliği’ne üye ülkeler…

      UYARI: Sonunda 3. teklik
kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bir iyelik eki getirildiğinde
kesme işareti konmaz: Boğaz Köprümüzün güzelliği, Amik Ovamızın bitki
örtüsü, Kuşadamızdaki liman
 vb.

UYARI: Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen
ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil
Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin 2’nci Oturumunda; Mavi
Köşe Bakkaliyesinden
 vb.

UYARI: Başbakanlık, Rektörlük vb. sözler ünlüyle başlayan bir ek
geldiğinde Başbakanlığa, Rektörlüğe vb. biçimlerde yazılır.

UYARI: Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra
gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük,
Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı,
Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün,
Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan,
Atatürkçülüğün
 vb.

UYARI: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet,
Çelik, Halit, Şahap; Bosna-Hersek; Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak 
gibi
özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi,
Halidi, Şahabı; Bosna-Herseği; Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı
 biçiminde
son ses yumuşatılarak söylenir.

UYARI: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde
büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.

2. Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri
ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye,
Enver Paşa’ya; Türk Dil Kurumu Başkanı’na 
vb.

3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM’nin,
TDK’nin, BM’de, ABD’de, TV’ye
 vb.

4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985’te, 8’inci
madde, 2’nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik, 657’yle
 vb.

5. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak
için konur: Başvurular 17 Aralık’a kadar sürecektir. Yabancı Sözlere
Karşılıklar Kılavuzu’nun veri tabanının genel ağda hizmete sunulduğu gün olan
12 Temmuz 2010 Pazartesi’nin TDK için önemi büyüktür.

6. Seslerin ölçü ve söyleyiş gereği düştüğünü göstermek için kullanılır:

      Bir ok
attım karlı dağın ardına

Düştü m’ola sevdiğimin yurduna

İl yanmazken ben yanarım derdine

Engel aramızı açtı n’eyleyim (Karacaoğlan)

Şems’in gözlerine bir şüphe çöreklendi: “Dostum ne’n var? Her şey yolunda
mı?”
 (Elif Şafak)

Güzelliğin on par’etmez

Bu bendeki aşk olmasa (Âşık Veysel)

7. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak
için konur: a’dan z’ye kadar, Türkçede -lık’la yapılmış sözler.

 Noktalama İşaretleri Slayt ve PDF Ders Notu İndir

İNDİR: Noktalama İşaretleri Slaytı

İNDİR: Noktalama İşaretleri PDF Ders Notu


Cover Image

Yazım Kuralları – Slayt – Ders Notu (PDF)

Ağustos 22, 2022 Okuma süresi: 96 dakika

 Son dönemde günden olmuş birçok soruya da cevap bulabilirsiniz. Sıra dışı nasıl yazılır, emlaka emlake nasıl yazılır, çoluk çombalak nasıl yazılır, mutlu mesut nasıl yazılır, unutuvermiş nasıl yazılır gibi birçok soruya cevaplar slaytta mevcut. Makine mi makine mı sorunsalı üzerine de cevap bulabilirsiniz.

 

A. Cümle büyük harfle başlar.

Ak akçe kara gün içindir.

Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,
fendir. (Atatürk)

 

Cümle içinde
tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun
noktalama işareti (nokta, soru, ünlem vb.) konur: 

Atatürk “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda mevcuttur!” diyor.

Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek
yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz.

UYARI: İki
çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz:

Bir zamanlar -bu zamanlar çok da uzak
değildir, bundan on, on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi sınırları uçsuz
bucaksız denilecek ka­dar genişti.

Bu sefer de onları -her zamanki
yerlerinde bulmak ihtimaliyle- farkında olmadan aramıştım.

İki noktadan
sonra gelen cümleler büyük harfle başlar:

 Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan
seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir.

UYARI: İki noktadan sonra cümle ve özel ad
niteliğinde olmayan örnekler sıra­landığında bunlar büyük harfle başlamaz:

Bu eskiliği siz de çok evde
görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler…  

UYARI: Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra
gelen kelime özel ad değilse büyük harfle başlamaz:

2007 yılında Türk Dil Kurumunun 75.
yılını kutladık.

 

Örnek
niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük yazılır:

“Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye”
gibi yüzlerce ke­lime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık dilimizin malı
olmuştur.

“Et-, ol-” fiilleri, dilimizde en sık kullanılan
yardımcı fiillerdir.

 

B. Dizeler
büyük harfle başlar:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet
cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Muhibbi)

 

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al
sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en
son ocak. (Mehmet Akif Ersoy)

 

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi
şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
(Yahya Kemal Beyatlı)

 

C. Özel adlar
büyük harfle başlar:

Kişi
adlarıyla soyadları büyük harfle başlar:

Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü,
Kâzım Karabekir,  Ahmet Haşim, Sait Faik
Abasıyanık, Yunus Emre, Karacaoğlan, Âşık Ömer, Wolfgang von Goethe, Vilhelm
Thomsen vb.

Takma adlar
da büyük harfle başlar:

Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman),
Demirtaş (Ziya Gökalp), Tarhan (Ömer Seyfettin), Aka Gündüz (Hüseyin Avni, Enis
Avni), Kirpi (Refik Halit Karay), Deli Ozan (Faruk Nafiz Çamlıbel), Server Bedi
(Peyami Safa), İrfan Kudret (Cahit Sıtkı Tarancı), Mehmet Ali Sel (Orhan Veli
Kanık) vb.

 

Kişi
adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve
lakaplar büyük harfle başlar:

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Erol
Bey,              Dr. Alâaddin Yavaşça; Sayın Prof.
Dr. Hasan Eren; Mustafa Efendi, Zeynep Hanım, Bay Ali Çiçekçi; Mareşal Fevzi
Çakmak, Yüzbaşı Cengiz Topel; Mimar Sinan, Fatih Sultan Mehmet, Genç Osman,
Deli Petro vb.

Akrabalık adı
olup lakap veya unvan olarak kullanılan kelimeler büyük harfle baş­lar:

Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan, Nene Hatun; Gül
Baba, Susuz Dede, Telli Baba vb.

UYARI: Akrabalık bildiren kelimeler küçük harfle
başlar:

Tülay ablama gittim. Ayşe teyzemin keki çok güzel.

 

Cümle içinde
özel adın yerine kullanılan makam veya unvan sözleri büyük harfle baş­lar:

Uzak Doğu’dan gelen heyeti Vali dün
kabul etti.

 

Saygı
bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler büyük
harfle başlar:

Sayın Bakan,

Sayın Başkan,

 Sayın Rektör,

 Sayın Vali,

 

Mektuplarda
ve resmî yazışmalarda hitaplar büyük harfle başlar:

Sevgili Kardeşim,

Aziz Dostum,

Değerli Dinleyiciler,

 

Hayvanlara
verilen özel adlar büyük harfle başlar:

Boncuk, Fındık, Minnoş, Pamuk vb.

Millet, boy,
oymak adları büyük harfle başlar:

Alman, Arap, İngiliz, Japon, Rus,
Türk; Kazak, Kırgız, Oğuz, Özbek, Tatar; Hacımusalı, Karakeçili vb.

Dil ve lehçe
adları büyük harfle başlar:

Türkçe, Almanca, İngilizce, Rusça,
Arapça; Oğuzca, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Tatarca vb.

Devlet adları
büyük harfle başlar:

Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti,  Amerika Birleşik
Devletleri,

 

Saygı
bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler büyük
harfle başlar:

Sayın Bakan,

Sayın Başkan,

 Sayın Rektör,

 Sayın Vali,

 

Hayvanlara
verilen özel adlar büyük harfle başlar:

Boncuk, Fındık, Minnoş, Pamuk vb.

Millet, boy,
oymak adları büyük harfle başlar:

Alman, Arap, İngiliz, Japon, Rus,
Türk; Kazak, Kırgız, Oğuz, Özbek, Tatar; Hacımusalı, Karakeçili vb.

Dil ve lehçe
adları büyük harfle başlar:

Türkçe, Almanca, İngilizce, Rusça,
Arapça; Oğuzca, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Tatarca vb.

Devlet adları
büyük harfle başlar:

Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti,  Amerika Birleşik
Devletleri,

 

Din ve mezhep
adları ile bunların mensuplarını bildiren sözler büyük harfle başlar:

Müslümanlık, Müslüman; Hristiyanlık, Hristiyan;
Musevilik, Musevi; Budizm, Budist; Hanefilik, Hanefi; Katoliklik, Katolik vb.

Din ve
mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar:

Tanrı,  Allah,
İlah, Cebrail, Zeus, Osiris, Kibele vb.

UYARI: “Tanrı, Allah, İlah” sözleri özel ad olarak
kullanılmadıklarında küçük harfle başlar:

Eski Yunan tanrıları.

Müzik dünyasının ilahı.

 

Gezegen ve
yıldız adları büyük harfle başlar:

Merkür, Neptün, Satürn; Halley vb.

UYARI: Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı
dışında kullanıldıklarında küçük harfle başlar:

 Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş.

Düşünce,
hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde doğu ve batı sözlerinin ilk
harfleri büyük yazılır:

Batı medeniyeti, Doğu mistisizmi vb.

 UYARI:
Bu sözler yön bildirdiğinde küçük yazılır:

Bursa’nın doğusu, Ankara’nın batısı vb.

Yer adları
(kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt vb.) büyük harfle başlar:

Afrika, Asya; Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu; İstanbul,
Taşkent; Turgutlu, Ürgüp;  Akçaköy,
Çayırbağı;  Bahçelievler, Kızılay,
Sarıyer vb.

 

Yer adlarında
ilk isimden sonra gelen ve deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren
ikinci isimler büyük harfle başlar:

Ağrı Dağı, Aral Gölü, Asya Yakası,
Çanakkale Boğazı, Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Süveyş
Kanalı, Tuna Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi vb.

UYARI: Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran şehir, il,
ilçe, belde, köy vb. sözler küçük harfle başlar:

Konya ili, Etimesgut ilçesi, Uzungöl
beldesi, Taflan köyü vb.

Mahalle,
meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında geçen mahalle, meydan, bulvar, cadde,
sokak kelimeleri büyük harfle başlar:

Halit Rifat Paşa Mahallesi, Yunus
Emre Mahallesi, Karaköy Meydanı, Zafer Meydanı, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı,
Ziya Gökalp Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, Cemal Nadir Sokağı, İnkılap Sokağı vb.

 

Saray, köşk,
han, kale, köprü, kule, anıt vb. yapı adlarının bütün ke­limeleri büyük harfle
başlar:

Dolmabahçe Sarayı, İshakpaşa
Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han, Ankara Kalesi, Alanya Kalesi, Galata
Köprüsü, Mostar Köprüsü, Beyazıt Kulesi, Zafer Abidesi, Bilge Kağan Anıtı vb.

Yer bildiren
özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğunda, yer adının ilk harfi
büyük yazılır:

Hisar’dan, Boğaz’dan, Köşk’e vb.

Kurum,
kuruluş ve kurul adlarının her kelimesi büyük harfle başlar:

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk
Dil Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî
Kütüphane, Çocuk Esirgeme Kurumu, Atatürk Orman Çiftliği, Çankaya Lisesi;
Anadolu Kulübü, Mavi Köşe Bakkaliyesi; Türk Ocağı, Yeşilay Derneği, Muharip
Gaziler Derneği, Emek İnşaat; Bakanlar Kurulu, Türk Dili Dergisi Yayın Danışma
Kurulu, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı; Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü vb.

 

Kanun, tüzük,
yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her kelimesi büyük harfle başlar:

Medeni Kanun, Türk Bayrağı Tüzüğü,
Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği vb.

Kurum,
kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm, kanun, tüzük,
yönetmelik ve makam sözleri asılları kastedildiğinde büyük harfle baş­lar:

Türkiye Büyük Millet Meclisi her yıl
1 Ekim’de toplanır.  Bu yıl ise Meclis,
yeni döneme erken başlayacak.

Türk Dil Kurumu çalışmalarını
titizlikle sürdürüyor. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Kurumun 21 Mayıs 2009
tarihinde Kars’ta düzenlediği toplantıda kullanıma açıldı.

2876 sayılı Kanun bu yıl yeniden
gözden geçiriliyor.

Yazarlara ödenecek telif ücreti,
Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ne göre düzenlenmektedir. Yapılan işlem
Yönetmelik’in 4’üncü maddesine aykırı düşmektedir.

 

Kitap, dergi,
gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, beste vb.) her kelimesi büyük
harfle başlar:

Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz,
Anadolu Notları, Sinekli Bakkal; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî Gazete,
Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni Asır; Kaplumbağa Terbiyecisi; Yorgun Herkül;
Saraydan Kız Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı vb.

UYARI: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb.
sözler büyük harfle başlamaz:

Milliyet gazetesi, Türk Dili
dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tab­losu vb.

UYARI: Kitap, makale, tiyatro eseri, kurum adı vb.
özel adlarda yer alan kelimelerin ilk harfleri büyük yazıldığında ve, ile, ya,
veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki küçük harfle
yazılır:

Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla
ile Mecnun, Turfanda mı, Turfa mı?, Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır
İçinde Esrar, Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe, Ben de Yazdım,  Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
vb.

Özel adın
tamamı büyük yazıldığında ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı,
mi, mu, mü soru eki de büyük harfle yazılır:   
DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ vb.

 

Ulusal, resmî
ve dinî bayramlarla anma ve kutlama günlerinin adları büyük harfle başlar:

Cumhuriyet Bayramı, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı,
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban
Bayramı, Nevruz Bayramı, Miraç Kandili; Anneler Günü, Öğretmenler Günü, Dünya
Tiyatro Günü, 14 Mart Tıp Bayramı, Hıdırellez vb.

23. Kurultay,
bilgi şöleni, çalıştay, açık oturum vb. toplantıların adlarında her kelimenin
ilk harfi büyük yazılır:

VI. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Kitle İletişim
Araçlarında Türkçenin Kullanımı Bilgi Şöleni, Karamanlı Türkçesi Araştırmaları
Çalıştayı vb.

24. Tarihî
olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar: 

Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk
Çağ, Lale Devri, Cahiliye Dönemi, Buzul Dönemi, Millî Edebiyat Dönemi,
Servetifünun Dönemi’nin, Tanzimat Dönemi’nde vb.

 

Özel adlardan
türetilen bütün kelimeler büyük harfle başlar:

Türklük, Türkleşmek, Türkçü,
Türkçülük, Türkçe, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Asyalılık, Darvinci, Konyalı,
Bursalı vb.

UYARI: Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam
kazanmışsa büyük harfle başlamaz:

acem (Türk müziğinde bir perde),
hicaz (Türk müzi­ğinde bir makam), nihavent (Türk müziğinde bir makam), amper
(elektrik akımında şiddet birimi), jul (fizikte iş bi­rimi), allahlık (saf,
zararsız kimse), donkişotluk (gereği yokken kahra­manlık göstermeye kalkışma)
vb.

UYARI: Para birimleri büyük harfle başlamaz:

avro, dinar, dolar, lira, kuruş,
liret vb.

UYARI: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle
içinde büyük harfle yazılmaz.

UYARI: Müzikte kullanılan makam ve tür adları büyük
harfle başlamaz: acemaşiran, acembuselik, bayati, hicazkâr, türkü, varsağı,
bayatı vb.

 

Yer, millet
ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde sadece özel adlar büyük harfle
başlar:

Antep fıstığı, Brüksel lahanası,
Frenk gömleği, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Maraş
dondurması, Van kedisi vb.

Belirli bir
tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar:

29 Mayıs 1453 Salı günü, 29 Ekim
1923, 28 Aralık 1982’de göreve başladı. Lale Festivali 25 Haziran’da
başlayacak.

Belirli bir
tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar:

Okullar genel­likle eylülün ikinci
haftasında öğretime başlar. Yürütme Kurulu toplantı­larını perşembe günleri
yaparız.

 

Tabela, levha
ve levha niteliğindeki yazılarda geçen kelimeler büyük harfle başlar:

Giriş, Çıkış, Müdür, Vezne, Başkan, Doktor, Otobüs
Durağı, Dolmuş Du­rağı, Şehirler Arası Telefon, 3. Kat, 4. Sınıf, 1. Blok vb.

Kitap,
bildiri, makale vb.nde ana başlıktaki kelimelerin tamamı, alt başlıktaki
kelimelerin ise yalnızca ilk harfleri büyük olarak yazılır. 

Kitap, dergi
vb.nde bulunan resim, çizelge, tablo vb.nin altında yer alan açıklayıcı yazılar
büyük harfle başlar. Açıklayıcı yazı, cümle niteliğinde değilse sonuna nokta
konmaz.

 

Sayıların yazılışı

 

Sayılar
harflerle de yazılabilir: 

bin yıldan beri, on dört gün, haf­tanın beşinci günü,
üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra, üçüncü sınıf
 vb.

Buna karşılık
saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılarda rakam
kullanılır: 

17.30’da, 11.00’de, 1.500.000 lira, 25 kilogram, 150
kilometre, 15 metre kumaş, 1.250.000 kişi
 vb.

Saatler ve
dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir: 

saat dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek kala, saat
sekizi on dakika üç saniye geçe, mesela saat onda
 vb.

Dört veya
daha çok basamaklı sayıların kolay okunabilmesi amacıyla içinde geçen bin,
milyon
milyar ve trilyon sözleri harfle
yazılabilir: 

1 milyar 500 milyon kişi, 3 bin 255 kalem, 8 trilyon
412 milyar
 vb.

 

Birden fazla
kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: 

iki yüz, üç yüz altmış beş, bin iki yüz elli bir vb.

Para ile
ilgili işlemlerle senet, çek vb. ticari belgelerde geçen sayılar
bitişik yazılır: 

650,35 (altıyüzelliTL,otuzbeşkr.)

Yüzde ve
binde işaretleri yazılırken sayılarla işaret arasında boşluk bırakılmaz: 

%25, ‰50 vb.

 

Romen
rakamları tarihî olaylarda, yüzyıllarda, hükümdar adlarında, tarihlerde ayların
yazılışında, kitap ve dergi ciltlerinde, kitapların asıl bölümlerinden önceki
sayfaların nu­maralandırılmasında, maddelerin sıralandırılmasında
kullanılır: 

II. Dünya Savaşı; XX. yüzyıl; III. Selim, XIV. Louis,
II. Wilhelm, V. Karl, VIII. Edward; 1.XI.1928; I. Cilt; I)… II) …
 vb.

Dört veya
daha çok basamaklı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak
yazılır ve aralarına nokta konur: 

4.567, 326.197, 49.750.812, 28.434.250.310.500 vb.

Sayılarda
kesirler virgülle ayrılır: 

15,2 (15 tam, onda 2); 5,26 (5
tam, yüzde 26) vb.

 

Sıra sayıları
yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gösteril­mesi durumunda ya rakamdan
sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece
gösteren ek yazılır: 

15., 56., XX.; 15’inci, 56’ncı,
XX’nci
 vb.

UYARI: Sıra sayıları ekle gösterildiklerinde
rakamdan sonra sa­dece kesme işareti ve ek yazılır, ayrıca nokta konmaz: 

8.’inci değil 8’inci,
2.’nci 
değil 2’nci vb.

Üleştirme
sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: 

2’şer değil ikişer,
9’ar 
değil dokuzar, 100’er değil yüzer vb.

 

Bayağı
kesirlere getirilecek ekler alttaki sayı esas alınarak yazılır: 

4/8’i (dört bölü sekizi), 1/2’si
(bir bölü ikisi)
 vb.

Bir
zorunluluk olmadıkça cümle rakamla başlamaz.

Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler

Etmek,
edilmek, eylemek, olmak, olunmak 
yar­dımcı
fiilleriyle kurulan birleşik fiiller, ilk kelimesinde herhangi bir ses düşmesi
veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır: 

arz etmek, ilan etmek, kabul
etmek, terk etmek, var ol­mak, yok etmek, yok olmak
 vb.

 

Birleşme
sırasında kelimelerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğ­ramayan
birleşik kelimeler ayrı yazılır.

Hayvan
türlerinden birinin adıyla kurulanlar:

ağustos böceği, at sineği, bal arısı,

Bitki
türlerinden birinin adıyla kurulanlar:

çörek otu, eğrelti otu, kuş
üzümü; at kestanesi, şeker kamışı; Antep fıstığı, kuru fasulye, kuru incir,
kuru soğan,

UYARI: Çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçi­çeği (renk), suçiçeği (hastalık);
ot dışında anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik);
ses düşmesine uğramış olan çöreotu ve yazımı gelenekleşmiş
olan semizotudereotu bitişik yazılır.

 

Nesne, eşya
ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler:

Oltu taşı, el sabunu, oturma odası, duvar saati,

Durum, olgu
ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik ke­limeler: 

açık oturum, açık öğretim, ana dili, yer çekimi vb.

Bilim ve bilgi sözleriyle
kurulan birleşik kelimeler:
 

anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, dil
bilgisi

 

Yiyecek,
içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: 

maden suyu; tulum peyniri, Adana
kebabı, kestane şekeri, üzümlü kek; çiğ köfte, dolma biber, kuru yemiş
 vb.

Gök
cisimleri: 

Çoban Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuy­ruklu
yıldız; gök taşı,

h. Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle
kurulan birleşik kelimeler: 

elmacık kemiği; serçe parmak, süt
dişi, kepçe kulak

 

Benzetme
yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hay­van ve nesne adlarıyla
kurulan birleşik kelimeler: 

çetin ceviz, eski toprak, demir
yumruk, kuru kemik
 vb.

Zamanla
ilgili birleşik kelimeler: 

bağ bozumu, gece yarısı,hafta sonu vb.

 -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil
ekleriyle kurulan sıfat tam­laması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı
yazılır: 

çalar saat, güler yüz, yazar kasa,
çıkmaz sokak, görünmez kaza, tükenmez kalem, uçan daire
 vb.

Renk sözü veya renklerden birinin adıyla
kurulmuş isim tamla­ması yapısındaki renk adları ayrı yazılır: 

bal rengi, gümüş rengi, gece
mavisi, limon sa­rısı,

Rengin tonunu
belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır: 

açık mavi, kirli sarı, koyu mavi

 

Yer adlarında
kullanılan batı, doğu, güney, kuzey, güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı,
kuzeydoğu, aşağı, yukarı, orta, iç, yakın, uzak 
kelimeleri ayrı yazılır: 

Batı Trakya, Güney Kutbu, Orta Asya, Orta Doğu, Uzak
Doğu
 vb.

Kişi
adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb.
yer ve kuruluş adlarında, sondaki unvanlar hariç şahıs adları ayrı
yazılır: 

Yunus Emre Mahallesi; Gazi Mustafa Kemal Bulvarı,

Dış, iç, sıra sözleriyle oluşturulan bir­leşik kelime ve
terimler ayrı yazılır: 

ahlak dışı, çağ dışı, olağan dışı, yasa dışı; aklı
sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra
 vb.

 

Somut olarak
yer belirten alt ve üst sözleriyle
oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: 

deri altı, su altı, yer altı (yüzey); böbrek üstü
bezi,

Alt, üst,
ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin,
bir, iki, tek, çok, çift
 sözlerinin başa getirilmesiyle oluştu­rulan
birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: 

alt kurul, alt yazı; üst kat, ana bilim dalı, ana
dili; ön söz, ön yargı; art niyet; arka plan, yan etki, iç sa­vaş, iç tüzük;
dış borç, orta oyunu; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm

Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler

 

Ses düşmesine
uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır:

birbiri (< biri biri), kaynana
(< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl), niçin (<
ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş) vb.

Özgün
biçimleri tek heceli bazı Arapça kökenli kelimeler etmek, edilmek, eylemek,
olmak, olunmak yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine, ses değişmesine
veya ses türemesine uğradıklarında bitişik yazılır:

emretmek, cemetmek, kaybolmak;
darbetmek, dercetmek, hamdetmek; affetmek, hissetmek, reddetmek vb.

 

Kelimelerden her ikisi veya
ikincisi, birleşme sırasında anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik
kelimeler bitişik yazılır.

Bitki adları: aslanağzı, 
keçiboynuzu,  kuşburnu,  akşamsefası, camgüzeli, ayşekadın (fasulye),

Hayvan
adları: danaburnu (böcek), kara­fatma (böcek), yalıçapkını (kuş), 

Yiyecekadları: kadınbudu (köfte), dilberdudağı (tatlı), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı), alinazik (kebap)
vb.

Oyun adları: beştaş, dokuztaş, üçtaş vb.

Gök cisimlerinin
adları: Büyükayı (yıldız
kümesi), Demirkazık (yıldız), Küçükayı 

Renk adları:  gülkurusu,
kavuniçi, narçi­çeği, vişneçürüğü, yavruağzı vb.

Oğlu, kızı sözleri: çapanoğlu,
eloğlu, hinoğluhin, elkızı vb.

 

-a, -e, -ı,
-i, -u, -ü 
zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek,
kalmak, durmak, gelmek 
ve yazmak fiilleriyle yapılan
tasvirî fiiller bitişik yazılır:
 

düşünebilmek, sevebilmek;
alıvermek, uyuyakalmak; gidedurmak, süregelmek;

Bir veya iki ögesi emir kipiyle
kurulan kalıplaşmış birleşik keli­meler bitişik yazılır: 

albeni, ateşkes, unutmabeni,
çekyat, kapkaç, örtbas, seçal
tutkal, yapboz

-an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir,
-maz/-mez
 ve -mış/-miş sıfat-fiil ekleriyle kurulan
kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır: 

cankurtaran, çöpçatan, gökdelen,
barışsever, hacıyatmaz, çokbilmiş, güngörmüş

 

İkinci
kelimesi -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) kalıplaşmış
belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik
yazılır: 

albastı, çıtkırıldım, gecekondu,
imambayıldı, mirasyedi, serdengeçti, şıpsevdi,

Her iki kelimesi de -dı (-di / -du /
-dü, -tı / -ti / -tu / -tü)
 belirli geçmiş zaman veya -r /-ar
/-er 
geniş zaman eklerini almış ve kalıplaşmış bulunan birleşik
kelimeler bitişik yazı­lır: 

dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti,
biçerdö­ver, okuryazar, uyurgezer,

Somut olarak
yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin
sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: 

bilinçaltı, gözaltı, şuuraltı;
akşamüstü, ayaküstü, olağanüstü, suçüstü, akşamüzeri

Ara yönleri
belirten kelimeler bitişik yazılır: 

güneybatı, güney­doğu,
kuzeybatı, kuzeydoğu

 

Dilimizde her
iki ögesi de asıl anlamını koru­duğu hâlde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş
olarak bitişik yazılan keli­meler de vardır:

Baş sözüyle oluşturulan sıfat
tamlamaları: 

başbakan, başçavuş, başeser, başhekim, başkomutan,
başöğretmen, baş­parmak

Bir
topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan
belirtisiz isim tamlamaları: 

aşçıbaşı, binbaşı, ele­başı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı vb.

Ağa, baba,
bey, efendi, hanım, nine 
vb. sözlerle
kurulan birleşik kelime­ler: 

ağabey, beyefendi, hanımefendi, paşababa vb.

Biraz,
birçok, birçoğu, birkaç, birkaçı, birtakım, herhangi, hiçbir, hiç­biri 
belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş
olarak biti­şik yazılır.

 

Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik
ya­zılır: 

aşevi, basımevi, doğumevi,,
huzurevi, orduevi, öğretmenevi, yayınevi
 vb.

Hane, name,
zade
 kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelime­ler
bitişik yazılır: 

dershane, kahvehane, beyanname,
amcazade

-zede ile oluşturulmuş birleşik kelimeler
bitişik yazılır: 

depremzede, afetzede, selzede,
kazazede
 vb.

Farsça kurala
göre oluşturulan sözler bitişik yazılır: 

âlemşümul, cihanşümul; ehli­beyit,
ehvenişer, erkânıharp, gayrimenkul, gayrimeşru, Kuvayımilliye, Misakımillî
suikast;
hüsnükuruntu, hüsnüniyet 
vb.

 

Arapça kurala
göre oluşturulan sözler bitişik yazılır: 

darülaceze, darülfünun,
fevkalade, şey­hülislam, aleykümselam, inşallah, maşallah, velhasıl
 vb.

Müzikte
kullanılan makam adları bitişik yazılır: 

acembuselik, hisarbuselik,
muhayyerkürdi
 vb.

UYARI: Bir sıfatla oluşturulan usul adlarında sıfat
ayrı yazılır: 

ağır aksak, yürük aksak, yürük
semai
 vb.

Kanunda
bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik
yazılır: 

İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay,
Yükseköğretim Kurulu, Açıköğretim Fakültesi,

Renk
adlarıyla kurulan bitki, hayvan veya hastalık adları bitişik yazılır:

karadut, alabalık, bozayı 

Kısaltmaların Yazılışı

Kuruluş,
ülke, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları her kelimenin ilk harfinin
büyük olarak yazılmasıyla yapılır: 

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk
Dil Kurumu), ABD (Amerika Birleşik Devletleri)

 Ancak bazen kelimelerin, özellikle son
kelimenin birkaç harfinin kısaltmaya alındığı da görülür. Bazen de aradaki
kelimelerden hiç harf alınmadığı olur. Bu tür kısaltmalarda, kısaltmanın akılda
kalabilmesi için yeni bir kelime oluşturma amacı güdülür: 

BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim
Şirketi), İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek
Birliği), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi) vb.

Gelenekleşmiş
olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe)
kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan kısaltmalarda nokta
kullanılmaz.

 

Ölçü
birimlerinin uluslararası kısaltmaları kullanılır:

 m (metre), cm (santimetre), km  g (gram), kg (kilogram), l (litre), 

Kuruluş,
kitap, dergi ve yön adlarıyla ölçülerin dışında kalan kelime veya kelime
gruplarının kısaltılmasında, ilk harfle birlikte kelimeyi oluşturan temel
harfler dikkate alınır. Kısaltılan kelime veya kelime grubu; özel ad, unvan
veya rütbe ise ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük olur: 

Alm. (Almanca), İng. (İngilizce), Kocatepe
Mah.
 (Kocatepe Mahallesi), Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av.
(Avukat), Alb. (Albay), haz. (hazırlayan), ed.
(edebiyat), fiz. (fizik), kim. (kimya) vb.

 

Küçük
harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: 

cm’yi, kg’danmm’den,
kr
.un.

Büyük
harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısalt­manın son harfinin
okunuşu esas alınır: 

BDT’ye, TDK’den, THY’de, TRT’den,
TL’nin
 vb.

Ancak
kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara
getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: 

ASELSAN’da, BOTAŞ’ın, NATO’dan,
UNESCO’ya
 vb.

UYARI: Numara sözünün kısaltması da kelime gibi
okunduğundan getirilecek olan ek okunuşa göre getirilecektir: 

No.lu, No.suz

 

Sonunda nokta
bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalara gelen ekler kesmeyle ayrılmaz.
Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin veya üs
işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır: 

vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetreküpe), m²ye (metrekareye), 64ten (altı
üssü dörtten) vb.

Sert ünsüzle
biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman oku­nuşta sert ses yumuşatılmaz: 

AGİK’in (AGİĞ’in
değil), CMUK’un (CMUĞ’un değil), RTÜK’e (RTÜĞ’e
değil), TÜBİTAK’ın (TÜBİTAĞ’ın değil) vb.

Ancak birlik kelimesiyle
yapılan kısaltmalarda söyleyişte k’nin yu­muşatılması normaldir: 

ÇUKOBİRLİK’e (söylenişi
ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİK’in (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN)

 

De da’nın Yazılışı

 

Bağlaç
Olan da / de’nin Yazılışı

Bağlaç
olan da / de ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son
ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyar: 

Kızı da geldi gelini de.

Durumu oğluna da bildirdi.

UYARI: Ayrı yazılan da / de hiçbir
zaman ta / te biçiminde yazılmaz: 

Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var 

(Gidip te gelmemek var, gelip te görmemek var.)

UYARI: Ya sözüyle birlikte kullanılan da ayrı
yazılır: ya da

UYARI: Da / de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme
ile ayırmak yanlıştır: 

Ayşe de geldi (Ayşe’de geldi değil). 

Kitabın kapağına da dikkat et (Kitabın
kapağına’da dikkat et 
değil).

 

 

Bulunma
Durumu Eki -da / -de / -ta / -te’nin Yazılışı

Bulunma
durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: 

devede (deve-de) kulak,

yolda (yol-da) kalmak,

ayakta (ayak-ta) durmak,

işte (iş-te) çalışmak vb.

Yurtta sulh, cihanda sulh. 

 

Ki’nin Yazılışı

 

Bağlaç Olan ki’nin
Yazılışı

Bağlaç olan ki ayrı
yazılır: 

bilmem ki, demek ki, kaldı
ki 
vb.

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan
değer.

Birkaç
örnekte ki bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik
yazılır: 

belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki,
sanki.
 Bu örnekler­den çünkü sözünde ek aynı zamanda
küçük ünlü uyumuna uymuştur.

Şüphe ve
pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: 

Ders bitti, zil çaldı mı ki? Seni öyle göreceğim
geldi ki.

 

Sıfat Yapan -ki:

Her zaman eklendiği sözcüğe “bitişik” yazılır.
Eklendiği sözcüğü sıfat yapar ve öndeki ismi işaret eder. Bulunma hal eki olan
“-de, -da” ekleriyle “-deki, -daki” şeklinde kalıplaşmış kullanımları da
vardır.

Bahçedeki çiçekleri sulamayı unuttum.

Sendeki şans kimsede yok.

Bizim evdeki eşyaları yenilemek gerekir.

Evdeki hesap çarşıya uymadı.

 

Zamir Olan -ki(İlgi Zamiri):

Eklendiği kelimeye “bitişik” yazılır. Bir ismin
yerini karşıladığından aitlik zamiri olarak bilinir. Ad tamlamalarında
tamlananın yerine getirilir ve ait olma anlamı katar.

Bizim arama sizin arabadan hızlıydı. : Bizimki,
sizinkinden hızlıydı.

Bak karşıya senin arkadaşın geçiyor. : Bak karşıya
seninki geçiyor.

Yazım Kuralları Slayt PDF Ders Notu İndir


Cover Image

Edebi Akımlar – Slayt – Ders Notu PDF

Ağustos 7, 2022 Okuma süresi: 16 dakika
11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi ilk konularından olan Edebi Akımlar konulu slayt ve ders notunu yazının sonundaki ders notundan indirebilirsiniz. Edebi Akımlar konusunun içeriğinde bulabileceğiniz başlıklar şunlar: Edebi Akım Nedir? Başlıca Edebi Akımlar Nelerdir? Hümanizm, Klasizm Romantizm, Realizm, Natüralizm, Parnasizm, Sembolizm , Sürrealizm, Parnasizm Akımları hakkında geniş bilgi, Hümanizm, Klasizm, Romantizm, Realizm, Natüralizm, Parnasizm, Sembolizm, Sürrealizm, Parnasizm Akımlarının dünya edebiyatında ve Türk edebiyatında temsilcileri kimlerdir? Öne çıkan önemli eserler nelerdir?

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi ilk konularından olan Edebi Akımlar konulu slayt ve ders notunu yazının sonundaki ders notundan indirebilirsiniz. Edebi Akımlar konusunun içeriğinde bulabileceğiniz başlıklar şunlar: Edebi Akım Nedir? Başlıca Edebi Akımlar Nelerdir? Hümanizm, Klasizm Romantizm, Realizm, Natüralizm, Parnasizm, Sembolizm, Sürrealizm, Parnasizm Akımları hakkında geniş bilgi, Hümanizm, Klasizm, Romantizm, Realizm, Natüralizm, Parnasizm, Sembolizm, Sürrealizm, Parnasizm Akımlarının dünya edebiyatında ve Türk edebiyatında temsilcileri kimlerdir? Öne çıkan önemli eserler nelerdir?

Edebi Akım Nedir?

Bir grup sanatçının ortaya koydukları ilkeler etrafında
oluşturdukları edebiyat hareketidir. Edebi Akımların ortaya çıkışında bulundukları dönemin
şartları etkilidir. Sanatçılar ortak bir dünya görüşü, sanat ve edebiyat
anlayışı etrafında şekillenmiş eserler verirler. Edebi Akımlar çoğunlukla diğer sanatları da etkileyen bir
üst sanat akımının edebiyattaki karşılığıdır. Türk Edebiyatında etkili olan birçok edebi akım, batı
ülkelerinden ülkemize gelen akımlardır.

Başlıca Edebiyat Akımları Nelerdir?

  • Hümanizm
  • Klasizm
  • Romantizm
  • Realizm
  • Natüralizm
  • Parnasizm
  • Sembolizm
  • Sürrealizm
  • Parnasizm
  • Ekspresyonizm
  • Kübizm
  • Egzistansiyalizm
  • Dadaizm
  • Fütürizm

Hümanizm

İnsanı sevme üzerine kurulmuş, temel düşünce akımlarından
biridir. Orta çağdaki baskıcı zihniyete, kilisenin toplum üzerindeki
zorba anlayışına tepki olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa’daki Aydınlanma Çağının ve Rönesans’ın temelidir. 14.yy. da İtalya’da doğmuş, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerine
yayılmıştır. Sanatçılar eserlerinde Eski Yunan ve Latin edebiyatından
etkilenmiştir. Yeni eserler vermek yerine o dönem eserlerini tekrarlamışlardır.

Önemli Temsilcileri: Dante, Montaigne, Shakespeare,
Boccaccio, Villon, Rabelais,, Ronsard, Cervantes,

Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç, Sabahattin
Eyüboğlu, Vedat Günyol gibi bazı deneme yazarlarında hümanist akımın etkileri
görülür.

Klasizm

Aklın öncülüğünü savunan, kuralcı sanat akımıdır. 17.
yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmıştır. Evrensel temalar işlemişler ve “Sanat için Sanat” anlayışına
bağlı kalmışlardır.  Bu anlayışın
etkisiyle herkesin anlayamayacağı ağır bir dil kullanmışlardır. Şiir ve tiyatroda etkili olmuştur. Tiyatroda üç birlik
kuralına uyulur. Tiyatroda trajedi türünü kullanmışlardır. Eserlerin
kahramanları soylu tabakadan seçilir. Tabiat tasvirleri eserlerde önemli yer tutar. Sanatçılar
tabiatı taklit etmek ister.

Türk edebiyatında İbrahim Şinasi, Ahmet Vefik Paşa,
Direktör Ali Bey klasizmden etkilenmiştir.

Önemli Temsilcileri: Racine, Comeille (trajedi) La
Fonteine (fabl), Moliere (komedi), Descartes (felsefe) Boileau (şiir), Pascai
(deneme), La Bruyere (deneme) Bossuet (hitabet), Madame De La Fayette (roman)

Romantizm

Klasizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.  18. yüzyılda Almanya’da ortaya çıkmış,
Fransa’da sistemli bir akım haline gelmiştir. Akıl değil, duygu ve hayal ön plandadır. Din duygusuna önem verilir. Sanatçılar eserde kişiliğini gizlemez, olaylar karşısında
duygu ve düşüncelerini açıkça anlatır. İyi ve kötü arasında açıkça taraf
tutar. Klasizmin katı kuralcılık anlayışı aşılmıştır. Sanatçı,
işleyeceği konuyu özenle seçer. Konular; tarihten, mitolojiden ve günlük
olaylardan alınır. Yere, zamana, doğa betimlemelerine önem verilir. Dış dünyayı
ve doğayı abartılı betimlemelerle anlatmışlardır. Romantizmi benimseyen sanatçılar, hayatı güzel ve çirkin
bütün yönleriyle vermeye çalışırlar. Zıtlıklar romantizmde önemlidir.

Romantizm

Konuşma dilini benimseyen romantikler, her sınıftan insanı
da eserlerine konu olarak alırlar. Toplum için sanat anlayışı benimsenir. Tiyatroda dramı tercih etmişler, üç birlik kuralına
uymamışlardır. Ulusal destanlar, Hristiyanlığın mucizeleri ve milli
efsaneler işlenmiştir. Aşk, ölüm, tabiat, ulusal tarih, yöresel yaşam konu olarak
seçilir. 

Türk edebiyatında Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi,
Abdülhak Hamit Tarhan’da bu edebi akımın etkileri görülür. Recaizade Mahmut
Ekrem’in ise şiirlerinde bu akımın etkisi görülür.

Dünya edebiyatında Goethe’nin Faust ve Genç
Werther’in Acıları; Schiller’in Haydutlar, Wilhelm Tell; Victor Hugo’nun
Sefiller, Sonbahar Yaprakları; George Sand’ın Jak;  J.J. Rousseau’nun Emile, İtiraflar eserleri
romantizmin önemli eserleridir.  Alfred
De Mussed , Lamartine, Puşki,ı, Lord Byron diğer önemli yazarlardır.

Realizm (Gerçekçilik)

19. yüzyılda romantizmin aşırı duygusallığına tepki olarak
ortaya çıkmıştır. Gözleme ve belgeye önem verilir. Hayale ve
olağanüstülüklere yer verilmez.
Konular, gerçek hayattan alınır. Yaşananlar
ve gözlenenler nesnel bir şekilde aynen aktarılır. Töreye ve halktan
kişilere önem vermişlerdir. 
‘Sanat sanat içindir.’ ilkesine bağlıdırlar. Sanatı
ve edebiyatı toplumu değiştirme, eğitim ve mücadele aracı olarak görmediler. Biçim güzelliğine önem verirler, anlatımda süsten ve söz
sanatlarından uzak bir üslup kullanırlar. Roman ve hikâyede çok etkili olmuştur, tiyatroda ise
tutunamamıştır. Bu akım şiirde görülmez.

Dünya edebiyatındaki temsilcileri Stendhal, Balzac, Gusta ve
Flaubert,Charles
Dickens, Gorki, Daniel Defoe, Ernest Hemingway, John
Stainbeck, Mark Twain, Jack London, Tolstoy,
Dostoyevski, Turgenyev, Çehov, Gogol’dur.

Türk edebiyatındaki temsilcileri Recaizade
M. Ekrem, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya,

Mehmet Rauf, Sait Faik, Hüseyin Cahit, Yakup Kadri, Reşat
Nuri, Halide Edip, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay’dır.

Natüralizm

Natüralizm, hayatı bilimsel bir nesnellikle ele alan,
gerçeği anlatmayı aşırılığa vardıran bir sanat akımıdır. Natüralizme, realizmin
daha ileri düzeye ulaşmış biçimi de denebilir. 19.yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış bir sanat
akımıdır. Natüralizmin kurucusu olarak Emile Zola kabul edilir. Natüralizm doğayı anlatırken deney yöntemine başvurması
nedeniyle realizmden ayrılır. Natüralistler kişi ve olaylara, bir bilim adamı
gözüyle yaklaşırlar. Natüralizm determinizm (Gerekircilik) doğrultusunda
oluşturulmuştur. Natüralizmde ‘Sanat doğanın bir kopyası olmalıdır.’ fikri
ana ilkedir. 
Natüralistler; kendilerini bilim adamı, toplumu
laboratuvar, insanı da deneme, inceleme aracı olarak ele almışlar.
Realistlerdeki biçim güzelliği, üslup kaygısı natüralistlerde yoktur.
Natüralistlerin eserlerine genel olarak bir kötümserlik havası hakimdir. 
Natüralizmde roman, öykü ve tiyatro türleri gelişmiştir.
Romanlarda ayrıntılı tasvirler yapılmıştır. Toplum için sanat anlayışı
benimsenmiştir. 

Dünya edebiyatında Emile Zola, Alphonse
Daudet, Guyde Maupassant, Goncourt Kardeşler, Henrik İbsen, H.Taine, .Çehov, 
Oscar Wilde önemli temsilcileridir.

Türk edebiyatında Nabizade Nazım, H.Rahmi
Gürpınar, Halit Ziya, Beşir Fuat önemli temsilcileridir.

Parnasizm (Şiirde Gerçekçilik)

Realizmin şiirdeki uygulamasıdır. Romantik şiire tepki
olarak 19.yy ikinci yarısında Fransa’da doğdu. Sadece şiir alanında görülen bir
edebi akımdır. Realizmle natüralizmin şiirdeki sentezinden oluşmuş olup
realizmin şiirdeki yansımasıdır. 
Sanat için sanat anlayışı vardır. Parnasyenler, şiirde
biçim güzelliğini her şeyden üstün tutmuşlar, kuyumcu titizliğiyle şiirler
yazmışlardır. 
Ayrıntılı ve canlı betimlemelere yer verilmiştir. Şiirin görevi; siyasal, toplumsal sorunları anlatmak
değil insanlara“güzel”in ne olduğunu göstermektir. 
Eski Yunan ve Latin mitolojisine yeniden dönülmüş olup bu
özelliğiyle klasisizme benzer.

Dünya edebiyatındaki temsilcileri Throphile Gautier, Theodore Banville, Lecontrede
Lisle,
Heredia, François Coppee,
S.Prudhomme’dir.

Türk edebiyatındaki temsilcileri Cenap
Şahabettin, Tevfik Fikret, Yahya Kemal’dir.

Sembolizm

19.yüzyılın sonlarında Fransa’da parnasizm akımına tepki
olarak ortaya çıkmıştır. Sembolizmde dış dünyayı sembollerle anlatmak esas olup
şiirde müzik (musiki) unsuruna önem verilir. Şiir düşüncelere değil duygulara seslenmelidir. Şiirde anlam kapalılığı esas alınmıştır. Sembolist şairlere
göre iyi şiir, herkesçe değişik yorumlanabilen şiirdir. Sembolizmde dil; sembol
ve mecazlarla yüklüdür. Karamsarlık sembolizmin en belirgin özelliklerindendir. Sembolist şairler dış dünyada gördüklerini değil, sezdiklerini yazmışlardır. Sanat için sanat ilkesi benimsenmiştir. Sembolizmde şiir ve tiyatro türleri gelişmiştir. Sembolizmin
müjdecisi, bu akımın ortaya çıkışından önce ölen Baudelaire’dir.

Dünya edebiyatındaki temsilcileri Charles Baudelaire, Arthur Rimbaud,
Stephane
Mallarme, Paul Valery, Paul Verlaine, Jean Moreas, Edgar Allen
Poe

Türk edebiyatındaki temsilcileri ise Cenap
Şahabettin (ilk uygulayan), Ahmet Haşim (en başarılı), Cahit Sıtkı Tarancı,
Ahmet Muhip Dranas, A.Hamdi Tanpınar’dır.

 Edebi Akımlar Slayt ve PDF Ders Notu İndir

İNDİR: Edebi Akımlar – Slayt

İNDİR: Edebi Akımlar – PDF Ders Notu


Cover Image

Edebiyat Toplum İlişkisi-Slayt-Ders Notu PDF

Temmuz 21, 2022 Okuma süresi: 8 dakika
Edebiyatın tanımı, Edebiyat toplum ilişkisi, edebiyat toplum ilişkisi üzerine örnekler, edebiyat sosyoloji ilişkisi, sanat toplum içindir, sanat sanat içindir, sanat toplum içindir anlayışını benimseyen edebi dönem ve topluluklar, sanat sanat içindir anlayışını benimseyen edebi dönem ve topluluklar, Türk edebiyatında toplumcu görüşleriyle öne çıkan edebiyatçılar konularını içeren slayt ve PDF ders notu

11. Sınıf ilk konusu Edebiyat Toplum İlişkisi hakkında hazırladığımız slayt ve ders notunu konu anlatımının sonundaki renkli bağlantılardan bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Edebiyatın tanımı, Edebiyat toplum ilişkisi, edebiyat toplum ilişkisi üzerine örnekler, edebiyat sosyoloji ilişkisi, sanat toplum içindir, sanat sanat içindir, sanat toplum içindir anlayışını benimseyen edebi dönem ve topluluklar, sanat sanat içindir anlayışını benimseyen edebi dönem ve topluluklar, Türk edebiyatında toplumcu görüşleriyle öne çıkan edebiyatçılar konularını da slayt ve ders notunun içinde bulabilirsiniz. 

Edebiyat ve Toplum İlişkisi

Edebiyat Nedir?

Düşünce, duygu ve hayallerin insana estetik bir zevk
içerisinde aktarılması sanatına edebiyat diyoruz.

Bütün sanatlarda olduğu gibi edebiyat da insanlar için
yapılır. İnsana seslenir. Onun düşüncelerine, duygularına yönelir.

Edebiyatın temeli insanın duygu ve düşünceleri olduğu için
insanı etkileyen her şey edebiyatı da etkiler.

Edebiyat Toplum İlişkisi

İnsan yaşadığı toplumun bir parçasıdır. Toplumu etkileyen
her olay, durum insanı da etkiler.

Savaşlar, fakirlik, kıtlık, hastalıklar gibi toplumları
etkileyen olaylar onun bir parçası olan insanı da etkiler.

Birçok olay insanı nasıl etkiliyorsa o toplumun içinde bir
birey olan yazarı, şairi de etkiler. Yani edebiyat içinde bulunduğu toplumdan
etkilenir.

Edebiyat topluma ayna tutar.

Edebiyat Toplum İlişkisi Karşılıklıdır

Edebi eser de bulunduğu toplumu etkiler. Seslendiği insanı
savunduğu fikirleriyle geliştirir, yönlendirir.

Tarihte birçok toplumsal olayın temelinde bir edebi eser
bulunur. Yazılmış bir şiir, bir roman, bir hikaye toplumdaki değişimlerin
öncüsü olabilir.

Örnek verirsek; savaş olan bir ülkede yazılan edebi eserlerin çoğu savaşın
yaptığı yıkım üzerine, barışın güzelliği hakkında olur. Adaletsizliklerin çok olduğu bir toplumda şiir yazan bir
şair adaletin, eşitliğin değerini anlatan şiirler yazamadan yapamaz. Yaşadığı toplumdaki yanlışlara duyarsız bir kişi okuduğu
edebi eserlerle bilinçlenebilir. O konudaki düşünceleri değişir.

Avrupa’da idam cezasının kaldırılmasında Victor Hugo’nun
Bir İdam Mahkumu’nun Son Günü romanı çok etkili olmuştur.

Edebiyat-Sosyoloji İlişkisi

Toplumu çeşitli yönlerinden inceleyen bilime sosyoloji
diyoruz.

Edebiyat da yukarıda anlatıldığı gibi toplumla ilişkili
olduğu için toplumu inceleyen sosyoloji ile ilişkilidir.

Toplumun yaşayışını konu alan edebi eserler sosyolojinin
inceleme alanına girer. Edebi eser de toplumu anlatırken sosyolojiden, onun
ortaya koyduğu kurallardan yararlanır.

İki Edebi Anlayış

Sanatçı edebi eser oluştururken iki temel anlayıştan birini
seçer:

  1. Sanat,
    toplum içindir.
  2. Sanat,
    sanat içindir.

Sanat, Toplum İçindir

Bu anlayışı benimseyen sanatçı yaşadığı toplumun
problemleriyle ilgilenir. Eserinde bu problemleri işler. Bu problemlere dair
çözüm yolları önerir. Eserini yazarken temel motivasyonu içinden çıktığı
toplumun durumudur.

Sanat, Sanat İçindir

Bu anlayışı benimseyen sanatçı eserinde bireyin durumuna
yönelir. Toplumsal problemlerden uzak durur. Çoğunlukla kendi iç dünyasına dair
duyguları, düşünceleri dile getirmeyi tercih eder.

Türk Edebiyatında Dönemlerin Sanat Anlayışı

Türk Edebiyatında dönemler bu iki anlayışa göre
şekillenmiştir.

  1. Toplum
    İçin Sanat Anlayışını Benimseyenler:
    Tanzimat Birinci dönem, Milli Edebiyat, Beş Hececiler, Toplumcu Gerçekçiler

       2. Sanat
İçin Sanat Anlayışını Benimseyenler: 
Divan Edebiyatı, Tanzimat İkinci Dönem, Servetifünun, Fecriati,
Özşiirciler, İkinci Yeni

Edebiyatımızda Toplumcu Sanatçılar

  • Mehmet Akif Ersoy
  • Sabahattin Ali
  • Orhan Kemal
  • Kemal Tahir
  • Yaşar Kemal…

Önde gelen isimlerdir.

 Edebiyat Toplum İlişkisi Slayt ve PDF Ders Notu İndir

İNDİR: Edebiyat ve Toplum İlişkisi Slayt

İNDİR: Edebiyat ve Toplum İlişkisi PDF Ders Notu


Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler