Cover Image

Edebiyattan 100 Almanın 10 Yolu

Mart 3, 2016 Okuma süresi: 8 dakika
Edebiyattan 100 Almanın 10 Yolu

Edebiyat dersi öğrencilerin en çok zorlandığı derslerden biri. Bir edebiyat öğretmeni olarak lisede benim de en çok zorlandığım derslerden biriydi. Şimdi öğrencilerimin bir bölümü çok çalıştıklarını iddia etseler de (!) bir türlü yüksek notlar alamıyorlar. 15 yıllık meslek hayatımda öğrencilerde gördüğüm temel eksiklikler üzerine böyle bir yazıyı yazma kararına vardım. Türk Dili ve Edebiyatı ile Türkçe dersleri özelinde konuşuyoruz ancak aşağıdaki maddeler hemen hemen okul derslerinin tamamı için uygulanabilir.

1.Yüksek alacağına gerçekten inanmalısın!

Yüksek not alacağına inanmayan bir öğrencinin başarılı olması nerdeyse imkansız. Başarmayı gerçekten istemelisin. İnsana en tesirli tavsiyeleri kendisi verir. Başaracağına inanıp kolları sıvamalısın. İnanmazsan en küçük zorlukta yolda kalır, sonuca ulaşamazsın.

2.En büyük destekçi sensin!

Bu not ve başarı senin hanene yazılacak. Başka hiç kimseye bel bağlamadan bu işin senin olduğunu kabullenmelisin. “Sınavda kopya çekerim, sorular bildiğim yerlerden gelebilir, öğretmen nasılsa beni geçirir.” gibi bütün düşüncelerden sıyrılmalısın. Çalışması gereken sensin, bunun için ne gerekiyorsa sen yapacak ve notunu yükselteceksin. Buna kendini ancak sen ikna edebilirsin!

3.Yol haritanı belirle!

Nasıl bir sınav seni bekliyor? Hangi konulardan sorumlusun? Eksiklerin neler? Bunlar hayati önemi olan sorular. Bunları cevaplaman senin başarılı olma yolunda atacağın en önemli adımlardan biri. Hangi konudan başlayacağını ve hangi konuda bitireceğini belirlemen gerekiyor. Çalışmaya başlarken yapacaklarını tek tek sıralayıp uygulamalısın.

4.Kaynak Eksiklerini Tamamla!

Her dersin, her öğretmenin ders sırasında kullandığı bazı materyalleri vardır. Sınava çalışırken bunlarda herhangi bir eksiğin olmamalı. Öğretmenin ders kitabını kullanıyorsa ders kitabın, defter tutturuyorsa defterin, başka bir kaynak kullanıyorsa kaynağın mutlaka yanında olmalı.

5.Dersi iyi dinle!

Konuyu öğreneceğin en iyi yer, sınıftır. Sonra öğrenirim düşüncesi senin zamanını israf etmene yol açar. Sonuçta sen o derse giriyor ve orada belli bir zaman harcıyorsun. Ders süresinde yapacağın en mantıklı iş dersi dinlemek ve en iyi şekilde öğrenmektir. Öğretmene soru sormaktan korkma. Birçok öğretmen ders sırasında sınavda soracağı sorulardan bahseder, örnekler verir. Bunları kaçırma ve bir köşeye mutlaka yaz!

6.Tekrar önemlidir!

Birçok öğrenci konuyu derste öğrenir ama sınava kadar unutur. Sınav zamanı oturup tekrar öğrenmeye çalışır. Gündüz gördüğün dersleri akşam tekrar etmen öğrendiklerini kalıcı hale getirmenin en kolay yoludur. Tekrar her öğretmenin tavsiye ettiği bir yoldur ama öğrencilerin tamamına yakını gündüz öğrendiği konuyu tekrarı lüzumsuz görür. Hâlbuki tekrar candır!

7.Sınava çalışmayı son geceye bırakma!

Tipik bir öğrenci hastalığıdır sınavlara son gece çalışmak. Bütün sınavın konularını akşam birkaç saatlik çalışmaya bırakır. Sınav da kritik bir sınavsa, telaş başlar. Stresten doğru düzgün çalışamaz bile. Sınava sınav akşamı çalışılmaz. Orada son rötuşlar, tekrarlar, gözden kaçanlar halledilir. 100 almak için sınavdan önceki üç gününü planlı bir şekilde ayırıp çalışmalısın.

8.Not Çıkar, Ezber Yap, Kendine Anlat!

Edebiyat gibi sözel derslerin birçoğunda önemli çalışma metotlarından biri de yazarak çalışmaktır.  Çalışma notları hazırlamalısın. Renkli kâğıtlar, fosforlu kalemler kullanabilirsin. Altını çizerek, üzerini boyayarak çıkardığın notlarla, çalışmak daha zevkli hale gelir. Birçok eğitimci ezber yapmayı aşağılar ama ben öyle düşünmüyorum. Ezberlemelisin. Bazı konuların ancak ezberleyerek üstesinden gelebilirsin. (Baş harfi kodlamaları, kelimelere hayatın içinden garip çağrışımlar eklemen ezber yapmanı kolaylaştırır.) Ezberlediğini düşündüğün konuyu kendi kendine anlatmaya başla. Eğer kendi kendine anlatabiliyorsan kâğıda da rahatlıkla yazabilirsin. Sakın ama sakın okuyup geçme. Çünkü insan okuyup geçtiklerinin ancak yüzde onunu hatırlar. Yüzde doksanını unutur.

9.Öğretmeninin soru tarzına dikkat et!

Öğrencilerin çoğu öğretmen nereden soru sorabileceğini, kendini nasıl bir sınav beklediğini düşünmeden sınava girer.  Fakat sınavdan 100 hedefleyen öğrenci bütün boşlukları kapatmalıdır. Eğer ders öğretmeninin sınavına ilk kez girmiyorsan eski sınavlardaki soru tarzları sana yol gösterecektir. Yukarıda da söylediğim gibi ders esnasında ve sınav öncesi mutlaka öğretmeninize soru çıkabilecek yerleri, hangi konuların önemli olduğunu sormalısın. Her öğretmen bu konuda bilgi verir ama sorma şeklin önemli! Yoksa öğretmenin seni tersleyebilir.

10.İnternetten sınav indirip çözmeyi unutma!

Bu da nerden çıktı şimdi deme. Öğretmenlerin önemli bölümü soracağı soruları internetten indirip birkaç değişiklikten sonra sınavlarında kullanır. Aynı sınava denk gelme ihtimalin var. Ama bu yukarıda saydığımız dokuz maddeyi çöpe atmak gibi bir iş olur. Zeki insanlar okyanusta tek bir balığı aramaz. Amacımız bu değil. Asıl hedef sınav öncesi farklı soru tipleriyle sınava gerçekten hazır olup olmadığını görmendir. Birçok sitede daha önce yapılmış sınav soruları paylaşılıyor. Onları nereden bulacağını sen benden iyi bilirsin! Mesela şu an bu yazıyı okuduğun Edebiyat Hocam’ın yazılı sayfasından…

KOLAYCI GENÇLERE

Yazının başlığına bakıp 10 dakika çalışmayla 100 alacak bilgiyi sunacağımı zannetmiş ve yazıya balıklama dalmış olabilirsin ama seni temin ederim 10 dakikada 100 almak diye bir yol yoktur. Sınav akşamı üç saat televizyon seyredip, 2 saat internette gezip 100 alman mümkün değil. Öyle bir yol olsa söylerdim zaten! Hiçbir zirveye eller cepte çıkılmaz.
İyisi mi sen yazıyı tekrar oku!
Ya da okuma, sen bilirsin. Sonuçta hayat senin hayatın!


Küçük bir bilgi: Yazı hiçbir yerden alıntı değildir. Tamamen bana aittir. Kopyalayıp sitesinde kendi yazmış gibi yayınlayacak arkadaşlar altta www.edebiyathocam.net adresini eksik etmezlerse sevinirim.


Cover Image

Edebiyat Soru Bankası pdf indir

Kasım 25, 2015 Okuma süresi: 4 dakika

2 Farklı üniversite sınavı hazırlık edebiyat soru bankası indirmek için aşağıdaki bağlantıları tıklayın. Edebiyat soru bankalarını indirebilirsiniz. Kitaplar PDF formatındadır. PDF dosyasını çalıştırmak için bilgisayarınızda PDF okuyucu bir program yüklü olması gerekmektedir.

İndir : EDEBİYAT SORU BANKASI-1 
İndir : EDEBİYAT SORU BANKASI-2 

İNDİR: AYT DENEMESİ-1
İNDİR: AYT DENEMESİ-2


ÜNİVERSİTE HAZIRLIK EDEBİYAT SINAVINA NASIL ÇALIŞMALI

  • Eşit ağırlık ve sözel bölümlerden tercih yapacak olan öğrenciler için en önemli derslerden bir tanesi Edebiyat dersi. Özellikle, sözel bilgileri öğrenmek konusunda zorlanan kişiler için zorlu bir ders olabiliyor.
  • Çalışma sisteminizi oturtmamanız durumunda bilgilerin karmaşa haline gelebileceği oldukça kompleks bir ders. Edebiyat dersine çalışırken başarılı olabilmek için öncelikle çalışmayı sevmek ve eğlenceli hale getirmek gerekiyor.
  • Edebiyat dersinde en büyük sıkıntıyı eser ve yazar isimleri oluşturur. Sayısız yazar ve eseri hafıza tutmanın kolay olduğunu söylemek elbette zor ama göz aşinalığı bu aşamada büyük öneme sahip oluyor.
  • Derse çalışırken, eser roman konuları dışındaki tüm konulara öncelikle konu anlatımlı kitaplardan çalışmalısınız. Özet çıkartmak da, bir nevi tekrar olduğundan zamanınız varsa mutlaka her konu için özet çıkartmalısınız.
  • Edebiyat dersinde bilgiyi akılda kalıcı hale getirmek için soru-cevap yöntemini kullanabilirsiniz. Öncelikle konu anlatımlı kitaplardan konuya çalışırken; soru olabilecek her noktayı işaretleyin. Ardından dilerseniz yine özet çıkarın ama detaylı soru cevap çalışması yapacaksanız; özete ihtiyacınız olmayacaktır.
  • İşaretlediğiniz cümleleri gözden geçirin ve bunları ucu açık soru biçiminde not kâğıdınıza not alın. Ardından da sorunun altına cevaplarını önce kendi hafızanızı çalıştırarak; yetmediği takdirde kitaptan destek alarak soruları cevaplayın.
  •  Konu anlatımlı kitaplardan konuya çalışırken; soru olabilecek her noktayı işaretleyin ve bu noktalarda kendinize sorular çıkarın.

TAVSİYE: AYT-TYT EDEBİYAT ÇALIŞMA NOTLARI İNDİR


Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları: 2014 ÖSYS Sonuçları Açıklandı

Temmuz 23, 2014 Okuma süresi: 5 dakika






Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları: 2014 ÖSYS Sonuçları Açıklandı



2014 ÖSYS Sonuçları Açıklandı

YGS ve LYS sonuçlarına göre üniversitelere yerleştirme tercih sonuçları açıklandı. Hangi üniversiteyi kazandığınızı öğrenmek için tıklayın.


2014 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Başvuruları

Aralık 29, 2013 Okuma süresi: 2 dakika
YGS, LYS ve Sınavsız Geçiş için başvuru kılavuzu yayımlandı. 2014 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemine (ÖSYS) başvuru işlemleri, 2 Ocak 2014 tarihinde başlayacak ve 15 Ocak 2014 tarihinde sona erecektir.

Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) Başvuru Tarihleri : 2-15 Ocak 2014 

Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) Tarihi, Saati ve Süresi : 23 Mart 2014 (Pazar), 10.00, 160 dakika 

Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) Başvuru Tarihleri : 21-30 Nisan 2014 

LYS-4: Lisans Yerleştirme Sınavı-4 (Sosyal Bilimler) Tarihi, Saati ve Süresi : 14 Haziran 2014 (Cumartesi), 10.00, 135 dakika 

LYS-1: Lisans Yerleştirme Sınavı-1 (Matematik) Tarihi, Saati ve Süresi : 15 Haziran 2014 (Pazar), 10.00, 135 dakika 

LYS-5: Lisans Yerleştirme Sınavı-5 (Yabancı Dil) Tarihi, Saati ve Süresi : 15 Haziran 2014 (Pazar), 14.30, 120 dakika 

LYS-2: Lisans Yerleştirme Sınavı-2 (Fen Bilimleri) Tarihi, Saati ve Süresi : 21 Haziran 2014 (Cumartesi), 10.00, 135 dakika 

LYS-3: Lisans Yerleştirme Sınavı-3 (Edebiyat-Coğrafya) Tarihi, Saati ve Süresi : 22 Haziran 2014 (Pazar), 10.00, 120 dakika 

YGS Sınav Ücreti : 40,00 TL 

Sınavsız Geçiş Başvuru Ücreti : 10,00 TL 

LYS Sınav Ücretleri (Girmek istediğiniz her bir LYS için) : 25,00 TL (Farklı alanlarda puan türlerinin 

hesaplanabilmesi için, adayların 2014-LYS’lerin tamamında sınava girmeleri önerilmektedir.) 

Başvuru Hizmeti Ücreti : 3,00 TL 


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 3

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 8 dakika
Anlatım Bozukluğu Testi İndir

Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi İlk Beş Sorusu

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “çekimser” sözcüğü yanlış kullanılmıştır?
A) Türkiye, bu konudaki oyunun, çekimser olduğunu duyurdu.
B) Her sorun karşısında çekimser tavır hoş karşılanmaz.
C) Çekimserlikle tarafsızlık kesinlikle özdeş değildir.
D) Niçin çekimser kaldığını anlamak olası değil.
 
E) Uğur, içine kapanık, kimseyle kaynaşamayan, çekimser bir çocuktur.
2. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcük yanlış kullanılmıştır?
A) Üstü başı perişandı, saçları uzamış, tırnakları büyümüştü.
B) Bahçedeki ağaçların altına şöyle bir
 uzanacağım.
C) Bulutlar
 korkunç bir gürültüyle çarpışıyordu.
D) Bu güzellikleri ne olursun,
 yıkmaya çalışma.
E) Senin
 gizli dertlerin, sıkıntıların da var mı?
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Dilimize, İtalyanca ve Rumca dillerinden denizcilikle ilgili pek çok sözcük geçmiştir.
B) Çevrede binlerce ağacın milyarlarca dalı ve yaprağı arasında kaybolmuş kuşların cıvıltısı…
C) Eleştirinin saygı, sevgi ve anlayış ortamı içinde yapılması gerektiğine inandım.
D) İnsanın hem kendini hem de başkalarını eleştirmesi, yaşlılara özgü bir davranıştır.
E) Kimi roman kahramanları, gerçek hayattaki kişiler kadar inandırıcı, etkileyicidirler.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Yayla adamı, toprağı gibi dışından sönük, içinden uyanık, duyarlıdır.
B) Yayla nasıl sessiz görünürse, insanı da durgun, vurdumduymaz görünür.
C) Sanıyorum yayla, bir büyük ruhun, kendini saklayan bir ruhun boz maskesidir.
D) Yayla, Anadolu’nun yalnız vurur silahı değil, duyar yüreği, özler gözü, ister gönlüdür.
E) Bence, yayla buğdayının, olmayacakmış gibi, ağır ağır yetiştiğini sanıyorum.
5. (I) Yağmur aralıksız yağıyordu. (II) Açık pencereden içeriye keskin bir toprak kokusu geliyordu. (III) Yağmurlu günün sıcak ıslaklığı bunaltıyordu insanı. (V) Yağmur damlaları stabilize yolda birikimler oluşturuyordu. (V) Bu yağmur, bu mevsimde ekinleri mahvedecek, diye söylendi Ali Dede.
Parçadaki, numaralanmış cümlelerin hangisinde yanlış anlamda kullanılan bir sözcük vardır?
A)   A)   I. B) II. C) III. D) IV. E) V

AaAnlatım Bozukluğu Testi İndir


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 2

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 8 dakika
Anlatım Bozukluğu Testi İndir

Anlatım bozukluğu konu testinin ikincisini aşağıdaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi – 2 İlk Beş Sorusu

20 soru

1. Silsile halindeki dağlar yüksek de olsalar, sanki hep birbirlerine omuz verirler, birbirine yaşarlar.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu, aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “birbirine” sözcüğünden sonra “güvenerek” getirilerek.
B) “birbirine” sözcüğünden önce “kendi başlarına değil” getirilerek.
C) “hep” sözcüğünden sonra “nasıl olsa” getirilerek.
D) “olsalar” sözcüğü kaldırılarak.
E) “birbirlerine” sözcüğü kaldırılarak.
2. (I) Saatte yüz kilometrelik bir hızla yerinden fırlayan bir atlet düşünün. (II) Çok özel bir aerodinamik yapı, soylu çizgiler, zarif bir kürk… (III) Bu yüzden dolayı türsel tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. (IV) Gerçek bir avcı; ama onu da avlamak için peşine düşenler var. (V) Gelin geniş ovaların en hızlı ve en narin yırtıcısı çitaların dünyasına yakından bakalım.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.         B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Geçmişteki hatıralarımıza gülümseyerek baktığımız anda büyümüşüz demektir.
B) Açlık ne dost,ne akraba,ne insanlık ne de hak tanımaz.
C) Ne hikmettir ,şu dünyaya gelen ağlar giden ağlar.
D) Küllük, arka arkaya yaktığım sigara izmaritleriyle dolmuştu.
E) Akıllı adam,kendi aklını kullanır;daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı anlama gelen iki sözcüğün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır?
A) Her çeşit türlü spor gösterilerini izlemeyi severim.
B) İnsanlar toplu yaşamaktan elbette hoşlanırlar.
C) Bu yaz Akdeniz sahillerinde sıcaktan çok bunaldık.
D) Kalemi, sana diye aldım, benim işime yaradı.
E) Her söylenene kulak asma, diye seni uyarmıştım.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz çıkarılırsa cümlenin anlamında bir değişme olmaz?
A) Oyundaki aktörler, bence rollerine tam uygundurlar.
B) Sözlerinde
 hem de yalan olduğu bilinen bölümler vardı.
C) Bu resimleri nereden aldığımı
 hiç kimse bilmiyordu.
D) O, her şeye,
 herkesten daha iyi yaklaşır.
E) Daha çok,
 çoğunluğun düşüncesine katılır.


Cover Image

Anlatım Bozukluğu Testi – 1

Eylül 29, 2011 Okuma süresi: 7 dakika
Anlatım Bozukluğu testi indir

Anlatım bozukluğu konu testinin ilkini aşağıdan indirebilirsiniz. 20 sorudan oluşan test word dosyasıdır.

Anlatım Bozukluğu Testi İlk Beş Sorusu

20 soru

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Emil Zola şöyle diyor: “Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir yapmamamız gerektiğini biliyoruz.”
B) Şiirin, bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilmesinin nedeni, güzellik öğeleriyle süslenmiş olmasındandır.
C) Tıka basa dolu bir otobüste öylesine yalnızlaşıyorum ki, o anda yakaladığım bir imgeden öykümün oluşabileceğini hissedip seviniyorum.
D) Bugünse, şiiri nesre çevirmekle şiiri ortadan kaldırdığımız kanısı belirmiş çoğu ozanlarımızın düşüncelerinde.
E) Jean Costeau’ya göre: “
Şiir öyle ayrı bir dildir ki, başka hiçbir dile çevrilemez; hatta yazılmış olduğu dile bile.”
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Asırlar önce yaşamış büyük bilim adamlarıyla tanışıp görüşme fırsatını sadece kitaplar verir.
B) Kitap, seni öfkelendirmeyen, üzmeyen ve öğüt veren en yakın arkadaşındır.
C) Cahil insanın susması gerekir, zaten sussaydı cahil olamazdı.
D) Uçmasını bilmiyorsan uçurumun kenarında yuva yapma.
E) Bu öğrendiklerimiz de, bizim ne kadar cahil olduğumuzu daha fazla ortaya çıkartıyor.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ümit insan ruhunun vazgeçilmez ihtiyaçlarındandır.
B) Üzüntü, insan için oldukça tehlikeli bir düşmandır.
C) Ümitlerini daima canlı tutanlar; ne kadar yaşlansalar da ihtiyarlamazlar.
D) Bu şişe, hiçbir zaman, hayat kaynağı olan oksijenden yoksun kalır.
E) Nice hastalar vardır ki, onlara ilâç yerine ümit aşılamak daha hayırlıdır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kimi insanlar odaya girdiğinde aydınlatır, kimisi çıktığında.
B) İnsanlar, birçok kez ölümden kaçmak isterken ölüme sürüklenmişlerdir.
C) Bırakın hayat ilkbahar gibi, ölüm de dökülen sonbahar yaprakları gibi olsun.
D) Birçok insanın değeri hayattayken değil;ancak öldükten sonra anlaşılır.
E) Ayakta ölmek ,diz çöküp yaşamaktan daha iyidir.
5. “Sözcüklerin cümle içinde gereken yerden başka yerde kullanılmaları, kimi kez anlamın bulanıklaşmasına, kimi kez de amaçlananın dışında bir anlam çıkmasına yol açar.”
Burada sözü edilen durum, aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A) Sevgi konusunda kısaca görüşlerimi ona da anlattım.
B) Kitaplar yazarak, ölmezlik peşinde koşarlar yazarlar.
C) Çocukların kafalarını birtakım gülünç düşüncelerle doldurmuşlar.
D) Yazar, diğer insanlarla aynı yazgıyı, aynı yaşamı paylaşır.
E) O zaman, bu eleştiride art niyet aramamak elde değil.


Cover Image

Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Konu Testi

Eylül 15, 2011 Okuma süresi: 41 dakika

Söz sanatları (edebi sanatlar) ile ilgili ayrıntılı konu anlatımlı dosya hazır. Konu anlatımları bol örneklerle pekiştirildi ve konu anlatımının sonunda 13 adet çözümlü soru eklendi. Ayrıca yine konu sonunda bir adet konu testi bulunmakta. Derse hazırlıkta ve ders esnasında farklı örnekler vermekte kullanılabilir. Belge word formatında. Dosyayı aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz.

İNDİR-Söz Sanatları Konu Anlatımı ve Testi


Günlük konuşmalarda, gazete ve dergi yazılarında, düşünsel ya da sanatsal yazı ve yapıtlarda, duygu ve düşüncelerin, haberlerin, istek ve özlemlerin daha iyi, açık ve somut bir biçimde; kimi zaman daha süslü ve gösterişli anlatılması için, benzetmelere, söz oyunlarına, sözü başka anlamlarda kullanmalara (mecazlara); kısacası, özel bir anlatıma başvurulur.
Burada, ÖSS’de sorulması söz konusu olan belli başlı söz sanatları (edebi sanatlar) üzerinde durulacaktır.
1. BENZETME (TEŞBİH): Aralarında benzerlik bulunan iki şeyden, o benzerlik bakımından güçsüz olanı, güçlü olana benzeterek anlatma sanatıdır.
Not: Benzetme, “mecazlı sanatlar” başlığı altında ele alınsa da bir mecaz sanatı değildir. Çünkü benzetmede sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılır ve bu benzetmeler, zamanla kişisel olmaktan çıkıp sözvarlığının bilinen öğeleri içinde yer alır (tazı
gibi, tilki gibi, pamuk gibi, dut yemiş bülbül gibi…).
Benzetme sanatında, “benzeyen” ve “kendisine benzetilen”,
benzetmenin “asıl öğeleri”dir. “Benzetme yönü” ve
“benzetme ilgeci (edatı)” de “yardımcı öğeler”dir.
Uyarı: Her benzetmede dört öğe bulunmayabilir.
Sadece asıl öğelerin (benzeyen ve kendisine benzetilen)
kullanıldığı benzetmeye, “güzel benzetme
(teşbih-i beliğ)” denir.
• “Hava kurşun gibi ağır”
dizesinde, “hava” benzeyen, “kurşun” kendisine benzetilen,
“ağır” benzetme yönü, “gibi” benzetme ilgecidir.
“Kömür gözlüm seni elden
Sakınırım, kıskanırım”
dizelerinde “göz” benzeyen, “kömür” kendisine benzetilendir.
Benzetmenin asıl öğeleri kullanıldığı için burada
“teşbih-i beliğ” vardır.
2. EĞRETİLEME (İSTİARE): Aralarında benzerlik ilgisi
bulunan şeylerden sadece birinin -benzeyenin ya da kendisine
benzetilenin- kullanılmasıyla oluşturulan benzetme
Not: Eğretilemede, sadece “kendisine benzetilen” kullanılarak
“açık eğretileme”, sadece “benzeyen” kullanılarak
“kapalı eğretileme” yapılır. Kapalı eğretilemeler çoğunlukla
“kişileştirme” özelliği gösterir. Burada “kendisine benzetilen”
kullanılmaz; ama “benzetme yönü” mutlaka belirtilir.
• “Yuvayı yapan dişi kuştur.”
Bu atasözünde “ev” yuvaya, “kadın” dişi kuşa benzetilmiştir.
Benzetmenin açıkça, kolaylıkla anlaşıldığı bu cümlede
sadece “kendisine benzetilenler” (yuva ve dişi kuş) söylenerek “açık eğretileme” yapılmıştır.
“Oğlu, büyüyünce yuvadan uçup gitti.”
cümlesinde “oğul” kuşa benzetilmiştir. Sadece “benzeyen” in (oğul) söylendiği bu cümlede “uçmak” benzetme yönü olarak verilmiştir. Böylece “kapalı eğretileme” yapılmıştır.
Açık eğretilemeye örnekler:
* Kaçan balık büyük olur.
* Sabahtan uğradım, ben bir fidana.
* Yüce dağ başında siyah tül vardır.
* Bir med zamanı gökyüzü kurşunla örtülü.
Kapalı eğretilemeye örnekler:
* Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor.
Ufukta günün boynu büküldü.
* Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
3. KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS): İnsan dışındaki varlıklara
insan özelliği (kişilik) verme sanatıdır.
Not: Varlığa, sadece kişilik özelliği verilmişse “teşhis”,
hem kişilik özelliği verilmiş
hem de varlık konuşturulmuşsa
“teşhis ve intak” sanatı yapılmış olur.
Kızılırmak nittin allı gelini,
Nasıl aldın allı pullu gelini!
dizelerinde “Kızılırmak”a kişilik kazandırılarak “teşhis” sanatı;
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
– Tenimde bir yara işler gibisin,
Titrerim rüzgârlar zarar vermesin
dizelerinde ise “teşhis ve intak” sanatı yapılmıştır.
 4. DÜZDEĞİŞMECE (AD AKTARMASI, MECAZ-I MÜRSEL):
Bir sözü ya da sözcüğü, benzetme amacı gütmeden,
gerçek anlamı dışında, ilgili olduğu başka bir sözcüğün
yerine kullanma sanatıdır.
Düzdeğişmecede, sözcükler arasında “parça–bütün, iç–
dış, neden–sonuç, yer–insan, yazar–yapıt, eşya–insan…
ilişkisi” ya da “çağrışım ilişkisi” bulunur.
• “Tiyatro” yerine “sahne”,
• “Tiyatro sanatçısı” yerine “sahne sanatçısı”,
• “Seçime katılmak” yerine “sandık başına gitmek”,
• “Akıllı değil” yerine “kafasız”
• “Gişedeki görevliye sor.” yerine “Gişeye sor.”
• “O, yazınımızın güçlü bir yazarıydı.” yerine “… güçlü bir
• “Orta yaşlı insanlar” yerine “kırlaşmış kafalar…” dersek
bu sanatlı söyleyiş gerçekleştirilmiş olur.
5. KİNAYE: Bir sözün ya da sözcüğün, cümlede (dizede) hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılması sanatıdır.
Not: Kinaye sanatında, söz arasında, karşımızdakine incelik göstermek için, amacımızı, anlamı kapalı sözler kullanarak, ama aslında “mecaz anlamı” kastederek söyleriz.
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”
cümlesinde, hem “Bir yerden duman çıkıyorsa orada ateş vardır.” gerçeği düşündürülüyor hem “Bir dedikodu varsa ona neden olacak bir olay meydana gelmiştir.” denmek isteniyor.
“Onun kapısı, her zaman herkese açıktır.”
cümlesinde de “kapının açık olması” sözüyle hem gerçek anlamıyla “kapının açık durumda olduğu” hem de “kişinin konukseverliği” anlatılmak istenmektedir.
6. İĞNELEME (TARİZ): Sözün ya da kavramın, gerçek ya da mecaz anlamının tam tersini kastetme sanatıdır.
Not: Tariz sanatında, birini küçümseme, alaya alma, iğneleme amacı güdülür. Ancak, burada, zekice bir buluş, yaralamayan bir anlatım söz konusudur.
İşine geç kalan birini:
“Bu saate kadar nerde kaldın!” diye azarlamak yerine, ona: “Bugün pek erkencisin; yola geceden mi çıktın?” dersek “tariz” yapmış oluruz.
7. EŞSESLİLİK (CİNAS): Söylenişleri aynı, anlamları
farklı sözcükleri birlikte kullanma sanatıdır.
Not: Eşsesli sözcüklerle “cinas” ve “cinaslı uyak” yapılır.
Özellikle “cinaslı maniler” bunun tipik örnekleridir.
Kokun aldım almadan (elmadan)
dizelerindeki “almadan” sözcükleri, anlamları farklı sözcüklerdir.
Bu sözcüklerin söyleniş ve yazılış benzerliklerinden
yararlanılarak sağlanan ses uyumu “cinas”tır.
8. TEVRİYE: Bir sözcüğün, iki farklı gerçek anlamı sezdirecek
biçimde kullanılması sanatıdır.
Sözcüğü yakın anlamıyla kullanır görünerek, sözcüğün
uzak anlamını anlatmak amaçlanır.
eller sürünür, çatlasa bülbül”
Bu dizedeki “eller” sözcüğü, hem “organ” hem de “yabancı”
anlamlarını verecek biçimde kullanılmıştır.
9. UYGUNLUK–İLGİ (TENASÜP): Aynı konuyla ya da an-
lam bakımından birbiriyle ilgili olan, birbirini anımsatan
sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.
• “Gözün sadefinden nice dürdâne dökersin
Şol dişi güher dudağı mercan ere umma”
(Gözünün sedefinden inci taneleri döküyorsun, ama o dişleri
mercan olan güzelin geleceğini
Bu beyitte; “sadef (sedef), dürdane (inci), güher (mücevher),
mercan” sözcükleri anlamca ilgili olan sözcüklerdir.
Bu sözcükler bir araya getirilerek güzel, uyumlu dizeler
10. KARŞITLIK (TEZAT): Bir varlıkla ya da durumla ilgili
olarak çelişik özelliklerin belirtilmesi ya da aynı varlığın
karşıt niteliklerinin gösterilmesi sanatıdır.
Uyarı: Tezat sanatında karşıt anlamlı sözcüklerin
art arda sıralanması değil, çoğunlukla “aynı varlığın
karşıt durumları”ndan söz edilmesi söz konusudur.
Gülmek ol gonceye münasibdir
Ağlamak bu dil-i hazîne gerek
(Baki, “Gülmek, o “gonce” gibi güzele yakışır; ağlamaksa
benim hüzünlü gönlüme gerekir.” derken karşıt durumları
bir arada kullanmıştır. Burada “gülmek-ağlamak” ve “gülen
(mutlu) gonca ile hüzünlü gönül” arasında tezat vardır.)
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Bu dizelerde aynı varlığın (aynalar) iki karşıt durumu
(dost–düşman görünmek) dile getirilmiştir.
 11. GÜZEL NEDENLEME (HÜSN-İ TA’LİL): Bir olay ya
da olgunun, asıl nedeninden başka, şairce bir nedene
bağlanması sanatıdır.
• “O kadar çaldı ki yürekten
Türküler aşındırdı kavalı”
Bu dizelerde, kavalın aşınması, “türkülerin yürekten söylenmesi”
gibi hayali, güzel bir nedene bağlanmıştır.
12. BİLMEZLİKTEN GELME (TECAHÜL-İ ARİF): Bilinen
bir gerçeği, nükte olsun diye ya da bir anlam inceliği yaratmak
için, bilmezlikten gelme sanatıdır.
Behçet Necatigil, bu dizelerde evine gelen bir hanımın sürahi
dahil her şeyi, her tarafı temizleyip pakladığını biliyor;
ama bilmez görünüyor. “inanmam; bu başka sürahi” sözlerinden
13. ANIMSATMA (TELMİH): Söz arasında, ünlü bir kişiyi
ya da geçmişte yaşanmış ve herkesçe bilinen bir olayı,
söylenceyi (efsaneyi) anımsatma sanatıdır.
“Telmih”te amaç, anımsatılan kişinin, olayın, söylencenin
etkileyiciliğinden yararlanarak duyguları
daha etkili anlatmaktır.
Gel etme karınca kardeş,
Şarkı söylediyse bütün yaz?
Bu dizelerde Lafontaine’in ünlü fablı “Ağustosböceği ile
Karınca” anımsatılarak “telmih” sanatı yapılmıştır.
14. ABARTMA (MÜBALAĞA): Söze etkileyicilik kazandırmak
için, bir varlığı ya da olayı olduğundan çok daha
büyük ya da küçük gösterme sanatıdır.
• “Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.” dizesinde
şair (M. Akif), Türk ulusunun bağımsızlık uğruna yapabileceklerini
etkili bir sözle dile getirmek için “mübalağa” yap-
15. ALİTERASYON: Ses uyumu, güzelliği yaratmak için
bir dize ya da cümlede aynı seslerin art arda kullanılmasıdır.
• “Kargayı, kuzgunu kovardı, kondurmazdı” (Dede Korkut’tan)
cümlesinde “k” sesinin yinelenmesiyle aliterasyon
16. YİNELEME (TEKRİR): Sözün etkisini artırmak için bir sözcük ya da sözü art arda yineleme sanatıdır.
• “Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim çal”
Bu dizedeki “çal” sözcükleri yinelenerek tekrir sanatı yapılmıştır.
17. AÇMA VE YAYMA (LEFF Ü NEŞR): Şiirde ya da ya-
zıda, iki ya da daha çok şeyi andıktan sonra, onların anlamını açmak için, onlarla anlamca ilgili sözcük ya da sözleri sıralama sanatıdır.
• “Aşktır yıldızları seyrettiren; aşktır ay ve günü devrettiren”
dizesinde, “yıldızlar” ile “ay ve gün” sözcükleri, “seyrettiren (yürüten)” ile “devrettiren (döndüren)” sözcükleri arasında bir simetri yaratmak amaçlanmıştır.
“Bağ-ı dehrin hem hazanın, hem baharın görmüşüz
Biz neşatın da gamın da rûzigârın görmüşüz.”
(Dünya bahçesinin hem ilkbaharını, hem sonbaharını
görmüşüz; (yani) biz, sevincin de üzüntünün de zamanını (çağını) görmüşüz.)
Bu dizelerden ilkindeki “hazan” ve “bahar” karşılığında ikincide “gam” (üzüntü) ve “neşat” (mutluluk, sevinç) kullanılmış.
Uyarı: “Seci” düzyazıda, art arda gelen cümleler
içinde birbiriyle uyaklı sözcükler kullanmaktır. Buna,
“iç kafiye” de denir. Seci, bir “söz sanatı” değildir.
• “Anasına bak, kızını
al; kenarına bak, bezini al.”
Bu atasözünde kız ve bez sözcükleri arasında seci (iç


Cover Image

Edebiyat Denemesi

Haziran 24, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Edebiyat sınavına sayılı zaman kala edebiyat denemesi çözmek isteyenler için iyi bir deneme sınavı. Sınavın şekline uygun, cevaplarıyla birlikte verilmiş. Soru gelebilecek bütün konuları kapsıyor. Cevaplar kırmızı renkle belirlenmiş, word dosyası.  


Cover Image

LYS Edebiyat Soruları ve Cevapları

Haziran 22, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
2010 LYS 3 Edebiyat sorularını buradan indirebilirsiniz. 20 Adet Türkçe sorusu sorulan sınavda 36 adet edebiyat sorusu vardı. Genel olarak soruların özellikle edebiyat sorularının beklenenden kolay olduğu söylenebilir. İlk sene zor sorarak zaten uygulaması çok yeni olan bu sınavda şimşekleri üzerlerine çekmezlerdi. Soruları indirmek için aşağıdaki resme tıklayınız…


Cover Image

YKS Çıkmış Türkçe Soruları

Haziran 11, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Üniversite sınavında çıkmış 150 adet Türkçe sorusu. Slayt şeklinde hazırlanmış. Çözdükten sonra cevabını da üzerinde işaretlenmiş halde bulabilirsiniz.
Resme tıklayın…

Cover Image

Anlatım Bozukluğu – Slayt

Nisan 24, 2010 Okuma süresi: 3 dakika

Anlatım bozukluğu konulu 32 slaytlık konu anlatımı şeklinde power point sunumu. Anlatım bozukluğu konusu bütün çeşitleriyle ele alınıp örneklerle genişletilmiş. Anlatım Bozukluğu konulu slaytı aşağıdaki renkli bağlantıyı tıklayarak indirebilirsiniz.

ANLATIM BOZUKLUĞU



1) Gereksiz Sözcük Kullanma:

Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
*Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar.
*Onunla ilk tanışmamızı unutamam.

2) Sözcükleri birbiriyle karıştırma:
Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin karıştırılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.
*Uzun saçlı bir genç geldi,kendini bize tanıştırdı.
*Bu iki olay arasında hiçbir ayrıcalık yok.

3) Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma:

Sözcük anlamlarına uygun yerde kullanılmadığı zaman ya da yanlış anlama gelecek şekilde kullanıldığında anlatım bozukluğu doğar.
*Dünden itibaren yağmur yağıyor.
*Bu yıl babamın yüzünden sınıfı geçtim.

Anlatım Bozukluğu Slaytı İndir


Cover Image

Sözcük Türleri Testi 3 (Fiiller 1)

Mart 20, 2010 Okuma süresi: 2 dakika

Fiilleri konu alan 21 soruluk yaprak test. Bireysel çalışma ve sınıfta topluca kullanım için uygun.

TESTTEN ÖRNEK SORULAR

Aşağıdakilerden hangisinde iş, oluş, durum bildiren fiiller birlikte verilmiştir?
A)Uyumak, beklemek, sararmak
B)Solmak, ağlamak, gülmek
C)Almak, büyümek, oturmak
D)Anlatmak, sevmek, giymek
E)Çalışmak, bayatlamak, kararmak

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bileşik zamanlı eylem kullanılmamıştır?
A)Koşsa da artık arkadaşlarına yetişemezdi.
B)İçlerindeki eksikliklerin tümünü giderdi.
C)Çocuk ödevini yaparken rahat bırakılmalıydı.
D)Biraz daha erken kalksaydın daha iyi olurdu.
E)Hiçbir zaman hiç kimseye boyun eğmemişti.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi çekimli bir fiildir?
A)Aldığı arabanın rengi masmaviydi.
B)Eskiden saçları oldukça uzunmuş.
C)Bursa’da dallar yeşermiş, şimdiden.
D)Dün getirilen bulaşık makinesi bozukmuş
E)Yürüyeceğiniz yol, epey dikenli arkadaşlar.


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: GÜNGÖR DİLMEN

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika

Gerçek adı Güngör Dilmen Kalyoncu‘dur. 1930 Tekirdağ doğumludur. 1959 yılında “Sinema – Tiyatro Dergisi“nin açtığı yarışmada, yazdığı Midas’ın kulakları adlı oyunuyla birincilik ödülünü kazanan Dilmen, 1960’ta İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesine girerek, Klâsik Filoloji bölümünden mezun olmuştur. Yazar, İsrail ve Yunanistan’da tiyatro çalışmaları yapmış, sonra 1961-1964 yıllarında Amerikan Yale ve Washington üniversitelerinde tiyatro öğrenimi almıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmen yardımcılığı ve dramaturgluk yaptı. TRT İstanbul Radyosu’nda tiyatro alanında şef olarak çalıştı. Halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Dilmen’in birer de sinema filmi (İttihat ve Terakki) ve dizi (Bağdat Hatun) senaryosu çalışmaları bulunmaktadır.

ESERLERİ


TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: REFİK ERDURAN

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: 7 dakika
Refik ERDURAN 1928‘de İstanbul‘da dünyaya gelmiştir.Erduran, Robert Kolej’den lisans derecesini aldıktan sonra 1947 yılında Tiyatro Tarihi ve Dram Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi için Cornell Üniversitesi’ne gitti.

Hayranı olduğu Nazım Hikmet’in cezaevinde hastalandığını ve durumunun kötüleştiğini öğrenince onunla tanışma arzusundan ötürü 1949 yılında Türkiye’ye döndü. Refik Erduran, Türkiye’ye döndükten sonra Nazım Hikmet’i hapisten kaçırma planları yaptı ancak buna gerek kalmadı çünkü 28 yıllık mahkumiyet kararı ile hapse girmiş olan ve 13 yıldır hapis yatan Nazım Hikmet’in geri kalan cezası, şairin af yasası kapsamına alınması için yürütülen büyük kampanyanın ve yaptığı açlık grevinin ardından affedildi ve şair 15 Temmuz 1950 günü özgür bırakıldı. Ne var ki Nazım Hikmet, 1951 yılında askere çağrılmış ve askerde öldürülme tehlikesi ortaya çıkmıştı. Bu dönemde şairin baba bir anne ayrı kızkardeşi Melda Hanım ile nişanlanan Erduran, artık akrabalık ilişkisi de olan Nazım’ı yurtdışına kaçırma fikrini öne sürdü ve kendisinin kullandığı bir sürat motoruyla Nazım’ın İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e geçmesine, Karadeniz’de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye’den ayrılmasına yardımcı oldu. Erduran’ın bu olayda oynadığı rol, uzun süre sır olarak saklandı. Olayla ilgili suç dosyası “kaçıranı meçhul” olarak kapandı. Nazım Hikmet, 1961 yılında yazdığı Otobiyografi adlı şiirde kaçışından -Refik Erduran’dan adını anmadan- şu dizeyle bahsetmiştir :”951`de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm ölümün üstüne

Kore Savaşı

Erduran, askerliğini Kore Savaşı sırasında Türk Tugayı’nda yedek subay olarak yaptı. Savaşta tercümanlık yapan Erduran, Türk tugayına gönüllü olarak katılmıştı.

Bosna Savaşı

Erduran, Sırp faşistlerine karşı sembolik direniş göstermek amacıyla 1995 yılında Bosna’ya giderek Kara Kuğular adlı seçkin birliğe katıldı, gördükleri Milliyet’te dizi olarak yayımlandı. Ardından Bosnalı Samuraylar başlığıyla kitaplaştırıldı.

Romancılığı

Refik Erduran, ilk romanı Yağmur Duası adlı eserdir. Bu roman, 1954 yılında yayımlandığında 9 günde 50bin satışla bir rekor kırdı. İkinci romanı Er Oyunu, Milliyet Gazetesi’nde dizi olarak yayımlanmaya başladı ancak birinci bölümden sonra 12 Eylül Darbesi nedeniyle dizi yarım kaldı. Erduran, 2003-2005’te yayımladığı romanlarla yazarlığa devam etti. Domuz, Neşe’nin Şarkıları, Er Oyunu, Kavşak adlı dört romanı yayımladı. Ayrıca Sabiha Sertel’i anlattığı Sabiha adlı öykü kitabını; İblisler, Azizler, Kadınlar adlı anı kitabını yayımladı.

Oyun yazarlığı

Refik Erduran, Muhsin Ertuğrul’un isteği üzerine, oyun yazarlığı dersleri vermesi için Ankara Üniversitesi’ne davet edilen Amerikalı yönetmen Kenneth Mcgowan’a bir kaç ay süreyle asistanlık yaptı[2]. Bu kurslardan Aziz Nesin gibi değerli oyun yazarları faydalandılar.

Bu deneyimden sonra ilk profesyonel tiyatro oyunu Deli’yi 1957 yılında yazdı. Oyun, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oynandı ve bunu ardı ardına yazdığı diğer oyunları takip etti. Daha çok güldürü ve vodvil türünde oyunlar yazdı. Bir Kilo Namus (1958) ve Cengiz Han’ın Bisikleti (1959) adlı oyunlarıyla ün yaptı.

Devlet Tiyatroları, İstanbul şehir Tiyatroları, Sururi-Cezzar Tiyatrosu, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Yunus Emre Tiyatrosu, Tiyatro İstanbul, Yeditepe Oyuncuları, yerli ve yabancı başka topluluklar tarafından otuzdan fazla oyunu sahnelendi.

Yurt içinde ve dışında sinema, televizyon senaryoları yazdı. Atatürk’ün toplumu yeniden yapılandırmada kırdığı sürat rekorunu anlatan Metamorfoz(Başkalaşım) adlı senaryosu TRT tarafından 1992’de filme çekildi. Tiyatro oyunu yazarlığı alanlarında yerli ve yabancı ödüller aldı.

Gazeteciliği

1965 yılında Abdi İpekçi’nin teklifi üzerine Milliyet Gazetesi’nde başladığı köşe yazarlığını 1981 yılına kadar aynı gazetede sürdürdü. Daha sonra Güneş ve Meydan gazetelerinde gazeteciliğe devam etti. 1985 yılında Gazeteciler Cemiyeti’nin En başarılı Köşe Yazarı Ödülü’nü aldı.

1968’de Uluslararası Yazarlar Atölyesi’nin daveti üzerine ABD’ye giden Erduran, bir yıl boyunca Iowa Üniversitesi’nde Yazarlar Atölyesi’ne katıldı ve sonra Kaliforniya’ya yerleşti. Gazeteciliğini Milliyet’in Batı Amerika Haber Bürosu Şefi olarak devam ettirdi. 1982’de İstanbul’a döndüğünde köşe yazarlığını bıraktı. Gazeteciliği, önemli gördüğü konularda yazılar yazarak sürdürdü.

Televizyonculuğu

Erduran bir film şirketi kurarak çeşitli tv dizileri yönetti. En bilineni : Önce Canan adlı dizidir. 1990’larda çeşitli TV programlarında yapımcılık, sunuculuk üstlendi.

Yazdığı Bazı Oyunlar

  • Neşe’nin Şarkıları (2004)
  • İblisler, Azizler, Kadınlar (Anı) (2005)
  • Jetonlar Düştükçe (2007) Cumhuriyet Kitapları

Cover Image

TÜRK EDEBİYATI DİL ANLATIM: TURAN OFLAZOGLU

Ocak 16, 2010 Okuma süresi: ~1 dakika
Turan OFLAZOĞLU (1932-? )
Tiyatro yazarlarımızdandır. Vefa Lisesini bitirerek, İstanbul üniversitesinde; İngiliz Dili ve Edebiyatı ile Felsefe bölümlerini bitirmiş, Washington’da tiyatro öğrenimi görmüştür. Çoğu basılmış ve TV’de yayınlanmış tarihsel konulu oyunlar yazdı. Nietzche, Rilke,Shakespeare,Kafka ve Bergman’dan çeviriler yaptı, tiyatro üstüne yazıları yayınlandı.

Eserleri:
Keziban Allahın Dediği Olur
Deli İbrahim
Sokrates Savunuyor
IV.Murat (1970’te TV filmi yapıldı, 1981’de yayınlandı. 1970 TRT Tiyatro Sahne Eserleri Başarı Ödülünü kazandı.)
Genç Osman
Elif Ana
Shakespeare (inceleme, çeviri şiirler, 1978)


Cover Image

Çıkmış Bütün Edebiyat Soruları

Kasım 3, 2009 Okuma süresi: ~1 dakika
1979 – 2009 yılları arasında üniversite sınavlarında çıkmış bütün edebiyat soruları ve cevaplarını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
 İşareti tıklayın

Paragraf Testi

Nisan 28, 2009 Okuma süresi: ~1 dakika

Paragraf testini sınıfta uygulayıp cevaplarını slaytlarla tek tek işlemeye çok uygun çalışma.

Slaytı ve yaprak test şeklindeki çalışmayı resimler üstüne tıklayıp indirebilirsiniz.


Cover Image

Cümle Anlamı – Slayt

Nisan 9, 2009 Okuma süresi: 77 dakika

Cümlenin taşıdığı duygular (sitem, yakınma, sevinç…) cümlede yakın anlamlılık, cümlede kavramlar (öznellik, nesnellik, karşıtlık, karşılaştırma, varsayım, tahmin, tanım, öneri, üslup, içerik), cümlede anlam ilişkileri (Sebep-sonuç, Amaç-sonuç, koşul/şart ) cümlede anlatım (düz-dolaylı anlatım) ara başlıkları konuyu genişçe anlatıyor. 

  • ·        
    CÜMLENİN
    TAŞIDIĞI DUYGULAR
  • ·        
    CÜMLELERDE
    YAKIN ANLAMLILIK
  • ·        
    CÜMLEDE
    KAVRAMLAR
  • ·        
    CÜMLELER
    ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİ

 

CÜMLENİN TAŞIDIĞI DUYGULAR

1. Hayıflanma:

Acınmak, üzülmek, yerinmek ya da kaçırılan bir fırsattan dolayı esef etmek
demektir.
ÖRN:

·        
Keşke annemin değerini o hayatta iken
bilseydim.

·        
Nasıl geçti habersiz / O güzelim yıllarım.

 

SORU:
 Aşağıdaki dizelerin hangisinde
“hayıflanma,
 üzülme” söz  konusudur?
 A)
Kınalanmış gibi dağlar, dereler
     Ne güzel güz, ne güzel eylül olur.
 B)
Desem ki vakitlerden bir
nisan  akşamıdır.
     Rüzgarların en ferahlatıcısı senden
esiyor.
 C)
Yaz göç ediyor, ne yazık, yine güz
    Mor dağlarda güneş doğmadan henüz
 D)
Kuşlar gelecek damların üstünden
     Kuşlar konacak dağlara
 E)
Lale, sümbüller içinde hüma
kuşları  ötüyor
     Avcılar yolu tutmuşlar erken erken

 Cevap:C

 

2.Çaresizlik:

Elden bir şey gelmemesi,  çaresiz olma durumudur.
ÖR:

· 
Çileli doğmuşum zaten ezelden / Hasrete alıştım
ne gelir elden.

· 
Zulüm diken gibi bürümüş kenti / Boynu bükük
kalmış mor menekşem.

SORU: (I)Şiirle ilişkim yoktu başlarda,  hikaye düşünüyordum; ancak ilk yazdıklarımı
gönderecek yer bulamıyordum .(II)Dergi diye bir “Fikirler” vardı,  bir ”Varlık” bir de “Yeditepe”; o  dergileri de ünlüler kapatmışlardı çoktan.
(III)Ayda bir kez çıkan topu topu üç dergiden hangisi adsız sansız bir hikayeci
adayının hikayesini sayfalarını açardı; hiçbiri elbet.(IV)O dönemin ünlüleri
kendilerinden sonra gelen kuşağı da sevmiyorlardı zaten.(V)Biz buna inanıyor,  kızıyor,  Orhan Veli,  Melih Cevdet,  Oktay Rifat üçgeninin başkaldırı örneğini
tazelemek için fırsat kolluyorduk.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “ümitsizlik,  çaresizlik içinde bulunduğu” anlamı vardır?
A)1                  B)2                         C)3                         D)4                         E)5

 

3.Yakınma:

İçinde bulunulan durumdan memnun olmamak,  şikâyetçi olmaktır.

 ÖRN:

·        
Bir de sözüme kulak verse.

·        
Oysa günümüzde artık masalın sadece adı kaldı.

·        
Bu çocuklar dur durak bilmiyor.

SORU: (1988-ÖSS) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yakınma”
söz konusudur?
A)Onu olduğu gibi kabul etmesini söyledim.
B)Bir de aldığı gibi getirmesini öğrense.
C)O geldiği gibi gitmesini biliyor.
D)Konuştuğu gibi yazmak için özen gösteriyor.
E)Çalışmayı sevdiği gibi eğlenmeyi de seviyor.
                                        

4.Sitem:

Sevilen,  güvenilen
bir kimseye karşı,  yaptığı hareketin ya
da söylediği sözün,  üzüntü uyandırdığını
öfkelenmeden belirtmektir.
ÖRN:

·        
Sen de mi Bürütüs?

·        
Güvendiğim dağlara kar yağmış.

·        
Bir ibadet gibi beklerim burada / Selam vermeden
geçer sevgili.”

  5. Takdir Etme:

Bir kimseyi yaptığı bir işten dolayı övmek.
 ÖRN:

·        
Bu yazarımız yıllarca bıkmadan usanmadan
çalıştı.

·        
Tablo dediğin böyle olur.

·        
Bu türkü bundan daha iyi yorumlanamazdı.

SORU:
(ÖSS-1991) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “takdir etme,  beğenme” söz konusudur?
A)
Sanatçı, son oyununda kişilerin çoğunu, çıkarını gözeten, kurnaz
insanlar arasından seçmiş.
B) O, tiyatroya ve sinemaya ilgi duyan, bu alanlarda kimi çalışmaları
bulunan, kendi halinde, sıradan bir yazardır.
C) Bu yazar,  sorunlara
çözümleyici ve iyimser bir tavırla yaklaşan, değişik görüşlere açık bir
insandır.
D) Bu yazarın oyunları, kimi çevrede olumlu, kimi çevrelerde de olumsuz
eleştirilere konu olmuştur.
E) Yazar, bu yapıtında toplumsal sorunları yansıtmayı amaçladığını
söylüyor

f. Umut:

İçinde bulunulan olumsuz duruma karşın gelecekte bazı
şeylerin düzeleceğine inanmak.
ÖRN:

·        
Varsın zulüm bütün dünyayı sarsın / Varsın
sevinçler başka bahara kalsın.

·        
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte / Yarın elbet
bizim elbet bizimdir / Gün doğmuş,  gün
batmış ebet bizimdir.

  6. Yaşama İsteği:

Neşe,  sevinç,  hayattan keyif alma.
ÖRN.

·        
Bugün hava güzel,  içim içime sığmıyor.

·        
Ne güzel dönüyor çemberim / Hiç bitmese horoz
şekerim.

 7. Karamsarlık:

Hayata
ya da içinde bulunulan duruma kötümser olarak bakmaktır.
ÖRN:

·
Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım / Gün kasvet,  gece kasvet

·
Ne gözyaşı avutur gönülleri / Ne bir müjde
güldürür bu yüzleri

B. CÜMLELERDE YAKIN ANLAMLILIK

Anlam yönünden bir yakınlığı bulunan aynı ifadelerin aynı
anlamların bulunduğu cümlelerdir.

ÖRNEK SORULAR

·        
İstikbalin sanat tarihinde bu devrin adı
Ahmet Haşim devridir.
  I
. Ahmet Haşim’den gelecek kuşaklar
övgüyle söz edeceklerdir.
  II.
Ahmet Haşim gelecekte daha iyi
anlaşılacaktır.
  III
. Ahmet Haşim sanatçı kimliğiyle
yaşadığı devre damgasını vurmuştur.

 

İçinde iyi bir yanı olmayan kitap kadar kötü
kitap yoktur.”


  I.    I.
Kitaplarda yararlı bilgiler de
zararlı bilgiler de olabilir.
  II
. İyi yanı ağır basan kitaplar
daha faydalıdır.
  III
. En kötü kitap içinde iyilikten
eser olmayan kitaptır.
     

·        
Kuralların istisnası vardır; ancak
istisnaların kuralı yoktur.
 I
. Kurallar istisna kabul etmeyecek
kadar kesindir.
II.
Kurallara uymayan örnekler her zaman olabilir ama kurallara uymayan
örneklere bir kural konulamaz.
III
. İstisnaların kuralı,  kuraların
istisnasıdır.

SORU:
 Başımdan geçen kimi olayların öyküsünü
yazarken,  o olayları yeniden,  hem de zamanında ayrımına varamadığım
yönleriyle yaşamanın,  küçümsenir bir
mutluluk olmadığını söylemeliyim.
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle aynı anlamdadır?
A)
Öykülerimi oluşturmak için,  yaşadığım
olayları bir süre sonra hatırlamak zorunda olduğumu hiç unutmam.
B)Başımdan geçen olayları yapıtlarımda anlatırken onlara yeni bir
görünüm kazandırmaya çalışırım.
C)Kimi olayların incelikleriyle yansıtılmasının,  yazarlığa özgü bir nitelik olduğunu düşüyorum.
D)Yaşadığım kimi olayları sonradan öyküye dönüştürürken onların fark
etmediğim yanlarını tekrar yaşamak bana mutluluk veriyor.
E)Kimi olayları yaşarken duyduğum üzüntüleri,  sonradan onları yazarken mutluluğa
dönüştürürüm.

 SORU: “Ne yaşanan her olay
öyküye dönüştürülebiliyor ne de öyküye özgü kurallar, her zaman gerçeği aynen
anlatmaya uygun düşüyor.”
 Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye en
yakın anlamdadır?
A)
Öyküde ne yaşanmış olaylar
anlatılabilir ne de gerçekler yansıtılabilir.
B)Her olayı öyküleştirmek doğru olmaz;
her öykünün kendine özgü bir yapısı vardır.
C)Yaşanmamış olaylardan öykü çıkaramaz;
yaşanmamış olaylar da öykünün sınırlarını aşar
D)Yaşanan olaylar çok etkileyicidir;
olaylar öyküleştirilirken canlılığını ve etkileyiciliğini yitirir.
E)Baştan geçen her olaydan öykü çıkarılamaz;
öykünün yapısı olup biteni olduğu gibi yansıtmaya izin vermez.

SORU:
 (1984-ÖSS) “Tiyatro bir odak noktasıdır;
dünyada,  tarihte,  insanda her ne varsa oraya yansıyabilir; ama
sanatın sihirli değneği altında.”
Aşağıdaki yargıların hangisi bu cümlede söylenmek istenene en yakındır?
A) Sanat eseri,  hayatı olduğu gibi
yansıtmalı,  eğlendirmeli ve her sosyal
tabakaya seslendirmelidir.
B) Sanatta gerçek,  basit bir kopyadan
ibaret olmamalı,  yazarın kafasından
geçip onun görüşüyle bize sunulmalıdır.
C) Sanatçı öncü olmak,  halkın yürüdüğü
yolun ilerisini bir projektör gibi aydınlatmak zorundadır.
D) Sanatçı bir gözlemci ve deneyimcidir; olayları ve kişileri gözlemlediği gibi
verir.
E) Sanatçı,  toplumdaki işlevini,  sanat kaygısını her şeyin üstünde tutmakla
gerçekleştirebilir.       

SORU:
(1988-ÖSS)                                                        

I.Yalnız biçime önem veren sanatçı,  nasıl konuşulacağını bilen ama söyleyecek sözü
olmayan konuşmacıya benzer.
II.Zaman içinde, yapıtlarını biçim ve içeriğinde hiç değişiklik yapmamış
pek çok sanatçı vardır.
III.Bu sanatçımızın, eski biçimlerle günümüz içeriğini yansıtmaya
çalışması, yeni bir yöntem değildir.
IV.Sanatçının yapıtlarında biçimle içerik, bir kağıdın iki yüzü gibi
birbirinden ayrılmaz.
Bu cümlelerden, savunulan düşünce bakımında birbirine en yakın olanlar hangileridir?

A)I ve II                B)I ve
III              C)I
ve IV               D)II ve III              E)II ve IV
                                                

SORU:
(1985-ÖSS) “(I) Bana göre şiir; özünü halk kültüründen almalı. (II) Halk
kültürü tükenmez bir hazinedir. (III) Halk ne söyleyecekse doğrudan söyler.
(IV) Dolambaçlı yollara sapmaz. (V) Halkımız acı sözlerden tatlı sözler üretir.
(VI) Çirkinliklerden güzellik yaratır.”
Parçada,  anlamca birbirine en yakın
olan iki cümle hangisidir?

A) I,  II                   B)
II,  III                 C)
III,  IV                              D)
IV,  V                               E)  V, VI
                                                              

SORU:
(1986-ÖSS) Kadınlar zayıftır ama analar güçlüdür.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye en yakın anlamdadır?
A)Analık kadına güç verir.
B)Her kadın güçlü bir anadır.
C)Ananın gücü kadınlığından gelir.
D)Analık, kadınların güçlü duygusudur.
E)Analık, güçlülüğün ilk koşuludur.

SORU:
(1992-ÖSS) İnsanlarda,  kurallara uyma
alışkanlığıyla sorumluluk duygusunun yerleşmiş olması arasında sıkı bir ilişki
vardır.
Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?
A)Büyük sorumluluklar yüklenmiş kişiler kurallara uymak zorundadır.
B)Sorumluluğunu bilen insanlar kurallara uyarlar.
C)Bazı kurallar insanları sorumluluklarını yerine getirmeye zorlar.
D)Sorumluluktan kaçınmayan kişiler herkesi kurallara uymaya zorlarlar.
E)Kurallara uyan kişiler,  sorumluluk
almaktan hoşlanırlar.

SORU:
(1994-ÖSS) Burada sözünü etmediğim filmlerin yeterince iyi olmadığı sanılmasın.
Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?
 A)Burada sözünü ettiğim kötü
filmlerin iyi yanları da var.
 B) Burada sözünü ettiklerimin dışında da
iyi filmler var.
 C) İyi olmayan filmlerden de burada söz
edebilirim.
 D)Burada sözünü ettiğim filmler iyi film
diye seçilenlerdir.
 E)Burada sözünü ettiğim filmler arasında
kötü filmlerde yer alıyor.              
                                               

C. CÜMLEDE KAVRAMLAR

1.    Öznellik (Subjektif):

Kişiden kişiye göre değişen,  beğeni,  takdir ya da yergi içeren kanıtlanabilirlik
özelliği olmayan ifadelerdir. Sanatsal ifadeler,  yorumlar, 
 beğeni,  benzetme ve eleştirilerin hepsi özneldir.

ÖRN:
·      Ressam bu tablosunu özenerek yapmış.
·     
Güneşin doğuşu da batışı da muhteşemdir.
·     
Gülmek ona çok yakışıyor.

SORU:
(1991-ÖSS) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öznel bir değerlendirme söz
konusudur?
A) Romanda anlatılanlar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçiyor.
B) Öyküdeki kişilerin dördü kadın,   üçü erkektir.
C) Romanın sonunda kahramanların hepsi ölüyor.
D) Kitaptaki ilk öykünün konusu köy yaşamıdır.
E) Öykülerin anlatımında bir kuruluk,   bir tek düzelik görülüyor.                                                                                        

2. Nesnellik(objektif):

Bilimsel veri ya da istatistiklere dayanan ölçülebilir, kanıtlanabilir
ifadelerdir. Nesnel cümlelerde eleştiri beğeni, yorum gibi duyguların ve
sezgilerin karıştığı ifadeler bulunmaz.
ÖRN:

·        
Ressam bu tabloda sarı renklere ağırlık vermiş.

·        
Y. Kemal ”Ok” şiirinde hece ölçüsünü
kullanmıştır.

·        
Kitap birbirinden bağımsız dört bölümden
oluşuyor.

SORU:
(1988-ÖSS) Aşağıdaki cümlelerden hangisinin anlatımı nesnel bir nitelik
taşımaktadır?
A) Tiyatro, sinemaya göre daha eğlencelidir.
B) Deniz kenarında yaşamaya doyum olmaz.
C) Güneşin batışını izlemek insana mutluluk verir.
D) Kentlere göç edenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır.
E) Resim sergileri önemli bir sanat etkinliğidir.

 

3.    Eleştiri

Bir edebiyat veya sanat eserini çeşitli yönleriyle inceleyip açıklamak, anlaşılmasını
sağlamak için yapılan değerlendirmelerdir. Eleştiriler kişisel beğeni ifade
ettiği için öznel yargılardır. Eleştiri(kritik) olumlu ya da olumsuz olabilir.
ÖRN:

·        
Kelimenin tam anlamıyla o bir şiir ustası.

·        
Neresinden tutsan elinde kalıyor bu kitap.

·        
Atatürk çok güzel konuşan, etkileyici bir
hatipti.

SORU:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem beğenme hem de olumsuz bir eleştiri
söz konusudur?
A) Sözcük seçimindeki özensizlik, çevirmenin, metnin aslına bağlı
kalmaktaki titizliğine gölge düşürüyor.
B) Öyküleriyle Türk edebiyatında seçkin bir yer alan sanatçının bu
yapıtları, yabancı dillere çevrilmiştir.
C) Sanatçının ilk şiir kitabını sevinç ve heyecanla okurken çocukluk
günlerimi düşünüyorum.
D) Sanatçı, günlüklerinde zaman zaman başka kişilerin konuşmalarına yer
vermiştir.
E) Kitapta, eski eğitim düzenimizin olumsuz yönleri, karşılaştırmalı bir
yöntemle anlatılıyor.

NOT
1
!
Her değerlendirme bir eleştirinin sonucudur. Eleştiri her
konuda yapılabildiği halde “değerlendirme” genellikle bir esere yönelik olarak
yapılan olumlu ya da olumsuz nitelik taşıyan eleştirilerdir. Değerlendirmeler
nesnel ya da öznel olabilir.

 SORU:  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ”değerlendirme”
söz konusudur?
A)
Kimi sanatçılar duygularını dile getirmek için, kimileri de kusursuz
eserler yaratmak için yazarlar.
B)Romancı, gerçekleri düş gücüyle yeniden biçimlendiren kişidir.
C)Bir eserin değerinin konusundan çok üslubuna bağlı olduğunu her zaman
söylerim.
D)Bu romandaki kişilerin birbiriyle ilişkisi üzerine bir çok inceleme
yapılmıştır.
E)Bu eserde konu gerçek yaşamdan alınmış, kişiler karakterlerine uygun
biçimde konuşturulmuştur.

NOT
2
!
Başkalarından aktarılan görüşler nesneldir.

NOT 3! Benzetmeler,
kişileştirmeler ve duygusal anlatımların hepsinde öznellik vardır.

4.    Yorum:

Bir yapıtı ya da sanat eserini belli bir görüşe göre açıklamaktır. Bu
açıklamalarda yorum yapan kişinin beğenileri ön plandadır. Beğenmeme de
olabilir. Dolayısıyla “yorumlar” kişinin özel yargılarıdır; kanıtlanabilir
özellik taşımazlar.
ÖRN:

·     
Ne var ki diğer şiirleri, ilk şiirlerindeki tadı
vermiyor.

·     
Halk şiirlerinden gelen söyleyiş güzelliği onun
bütün dizelerini böylesine alımlı kılmıştır.

·     
Bu resimde insanlar soluk birer görüntü olmadan
öteye geçememişler.

SORU:
(1989-ÖSS) (I)Genç adamın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme ve hafif bir
kırmızılık vardı.(II)Bu kırmızılık, herkesin payını dağıtan balıkçını elinde
tek balık kalıncaya kadar sürdü. (III) Balıkçının,  son balığı da kendisine vermediğini görünce
rengi uçtu; gözleri büyüdü.(IV) 
Yüzündeki gülümseme giderek azaldı ve yok oldu.(V) O an, genç adamın,  öfkesini ve acısını kendi içinde saklayan biri
olduğunu anladım.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde ”yorumlama” ya yer
verilmiştir?

A) I         B)II          C)III         D)IV           E)V
                                                   

 SORU:  (I)Çeviri
bir metinden yola çıkan yazar, oyunu yeniden, oldukça güzel bir biçimde
oluşturmuş. (II)Metin, yerel motiflerde yalınlaşırken evrenselliğini de
yitirmemiş.(III)Ayrıca oyunu dokusunda yer alan dostluk, fedakârlık, bağlılık
gibi duygular, inandırıcı ve dengeli bir biçimde verilmiştir.(IV)Öte yandan
tipler üzerinde yeterince durulmamış; bunlar soluk birer görüntü olarak kalmış.
(V)Oyunda,  anlatılanların geçtiği yer ve
zaman da belirtilmemiştir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangisinde yazar bir “yorum” yapmamıştır?

A)1           B)2           C)3          D)4       E)5

5. Karşıtlık:

Birbirine zıt iki durumun,  olayın,  aynı cümlede bulunmasıdır. Karşıtlıkla
olumsuzluk karıştırılmamalıdır. Ağlamak, gülmek karşıtlıktır ancak
ağlamak-ağlamamak; gülmek-gülmemek iki eylemin olumsuzudur.
ÖRN:

·        
Serhat iyi bir arkadaş ama kötü bir sırdaştır.

·        
Keloğlan, çelimsiz, bakımsız, sıska bir insan
olmasına rağmen elinden bir hayli büyük işler gelir.

SORU:
(ÖSS-1983) Aşağıdaki cümlelerin
hangisinde aynı varlığın karşıt durumları birlikte verilmiştir?

A)Gün doğarken yola çıkmış, öğleden sonra köye varmıştık.
B)Adamın yüzündeki yumuşak ifade bizimle konuşurken birdenbire sertleşmişti.
C)Hastanın kansız yüzü bir hafta öncesine göre daha da sararmıştı.
D)Bu dev gibi adam bugüne değin o minicik çocuğun her dediğini yapmıştı.
E)Yolculardaki bezginlik yolun sonuna doğru acıya dönüşmüştü.

NOT! Karşıtlık
iki zıt olayın bir cümlede olma durumudur. Bu zıtlık bazen zıt anlamlı
sözcüklerle sağlanabilir ancak karşıtlık için ille de zıt anlamlı sözcüklerin
olması gerekmez.

6.       Karşılaştırma



En az iki eser, varlık, kişi ya da kavramın benzer veya farklı yönlerinin
birbiriyle kıyaslanmasıdır. Karşılaştırma bildiren cümleler bir varlığın başka
bir varlıktan herhangi bir yönden daha iyi,  daha kötü ya da onunla aynı düzeyde olduğunu
belirtir.
ÖRN:

·        
Sinema da tiyatro gibi görmekle ilgilidir.

·        
Onun romanlarında, öykülerinde de dil ön
plandadır.             

SORU:
(ÖSS-1989) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “karşılaştırma” söz
konusu değildir?
A) O, hemen her konuda bildiğini tam bilir.
B) Öğretmen, sınıfın en çok konuşanını öne oturttu.
C) O, sanatçılar arasında eşi az bulunur bir insandı.
D) Çocukların en beceriklisini bulup getirmişti.
E) Ona aldığım kalem daha çok benim işime yaradı.

7.       Varsayım:

Geçici olarak kabul edilmiş görüş ya da önermedir.
ÖRN:

·        
Tut ki Ankaralı değilim, ne çıkar bundan?

·        
Bu sözleri sana hiç söylemediğimi farz et.

·        
Diyelim ki dediklerini yapmadım bana ne
yapabilirsin?

SORU:
(ÖSS-1989) Aşağıdakilerden hangisi varsayım ifade etmektedir?
  A) O Çarşamba günü geziden dönebilir.
 B) Diyelim ki bu olay gerçek değildir.
 C) İstediğini veririm yeter ki sen
çalış.
 D) Belki onu sen de tanırsın.
 E) Yarın akşam yemeğe onlar da geliyor.

8. Tahmin (Olasılık)

Bir durum ya da olay hakkında ”tecrübelerine” ya da “sezgiye” dayalı olarak
fikir yürütmektedir.
ÖRN:

  • ·   
    Kim bilir yaşasaydı ne olgun  eserler verecekti.
  • ·   
    Pasta çok güzel olmuşa benziyor.
  • ·   
    Yarın akşamki yemeğe onlar da gelebilir.

SORU: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir
tahmin (olabilirlik) söz konusudur?

A) Kar yağıyor kış geldi artık.
B) Onunla konuşmalısınız: Köyün en yaşlı kişisidir.
C) Ben onu çok iyi tanırım çok dürüst çocuktur
D) Sizde biliyorsunuz o kardeşlerin en küçüğüdür.   
E) Geç kaldık sanırım o gitmiştir.

9. Öneri

İnsana yararlı olacağını düşündüğümüz tekliflerde bulunmaktır.
ÖRN:

·        
Ayağını yorganına göre uzat.

·        
Şiire düz yazıya doyduktan sonra yönelmelisiniz.

·        
Ders çalışırken yüksek sesle müzik
dinlememelisiniz.

SORU: (ÖSS-1990)
(1)Bu şiirin tadına varabilmem için,  oldukça fazla çaba harcamam gerekti. (2)
Bunların bir yanı ne kadar açık ve yalınsa bir yanı da o kadar karmaşık ve
yoğun. (3) Bu noktada sanatçının öyküleriyle benzerlik görülüyor. (4) Kitabın
sonuna şiirlerin sezgisel dünyasını ortaya koyacak notların eklenmesi yararlı
olabilir. (5) Yine de sanatçının şiirlerinden bir demetin Türkçeye
kazandırılması çok önemli bir çalışmadır.

Yukarıdaki parçayı oluşturan cümlelerin hangisinde bir öneri söz konusudur.

A) 1        B) 2             C) 3             D) 4             E) 
5

10. Tanım

Bir nesnenin ya da kavramın belirgin özelliklerini ortaya koyarak onu
açıklamaktır. Üzerinde durulan kavrama Bu nedir? diye sorduğumuzda cevap
almamız şarttır.

ÖRN:

·
Dostluk okudukça artan bir kitaptır. (öznel
tanım)

·
Sanat,  yalanı,
 yaşamda olamayanı gerçeğe dönüştürme
çabasıdır. (öznel tanım)

·
Sıfat; isimleri çeşitler yönden niteleyen ya da
belirten kelimelerdir. (nesnel tanım)

·
Bir sanat eserinin iyi  ya da kötü yanlarını ortaya koymaktır
eleştiri.(nesnel tanım)

NOT! “Gül tabiattaki
çiçeklerin bir özetidir.” cümlesi tanımın içeriğine uymadığı için (gülün
özellikleri söylenmediği için) bir tanım cümlesi değildir.
Gül mis kokulu bir çiçektir cümlesi ise belirgin özelliklerinden bir tanesi
dahi olsa söylendiği için bir tanım cümlesidir.

Aşağıdaki cümleler birer tanım cümlesi değildir.
Roman çok sevilen bir türdür.
Sanat,  bize bizim göremediklerimizi
göstermelidir.
Eleştirmenler,  eleştirilerinde tarafsız
yani objektif olmalıdır.

SORU:

Aşağıdakilerden
hangisi bir tanım cümlesidir?

A) Lirik şiir,  akıldan çok düş gücüne,  düşünceden çok duyguya yaslanır.
B) Lirik şiirde,  aşkın her türlü
görünüşü,  bütün yönleriyle dile
getirilir.
C) Lirik şiirde şair,  sözcükleri
seçerken,  onların ses ve görüntü gücünü
göz önünde tutar.
D)Lirik şiir,  duyguların,  çok etkili ve coşkulu bir biçimde dile
getirildiği şiir türüdür.
E) Lirik şiirde yıllar yılı,  aşk,  ölüm,  din gibi belirli temalar işlenmiştir.
                                                      
ÖSS-1990

11. Üslup (Tarz, Stil, Teknik):

Bir yazarın görüş,  duyuş,  anlayış ve anlatıştaki özelliğidir. Yani duygu
ve düşüncelerini nasıl anlattığıdır. Kelime seçimi,  cümle kurgusu yazarın üslubuna ait
özelliklerdir Üslup cümleleri “Nasıl anlatmış?” sorusuna karşılık verir.

SORU:
(I)Bu eleştirmen,  yapıtları
değerlendirirken kendini öne çıkarmamaya çalışır. (II) Eleştirilerinin
beğenilmesini sağlayan da bir bakıma onun bu tutumudur. (III) O,  kendisinden söz ettiği bir sanatçıyı
yargılayıp değerlendirirken sözcük seçiminde,  bunların kullanımına büyük bir özen göstererek
okuyucunun ilgisini kamçılar. (IV) Bu yola,  okurları,  incelenen yapıtın değişik yönleri üzerinde
düşündürür. (V) Onun bu tutumu eleştirilerini asık suratlı olmaktan kurtarır ve
onların kolayca okunmasını sağlar.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden
özellikle hangisi,  sözü edilen
eleştirmenin üslubuyla ilgilidir?
A) I         B) II        C) III          D) IV         E) 
V

12. İçerik

Bir eserde nelerden söz edildiğinin belirtilmesidir. Temaları,  konuları,  kahramanları (ayrıca eserde geçen kişilerin
rolleri,  yaşadıkları yer ve mekan vb.)
açıklayan cümlelerdir.
ÖRN:

·        
Onun bütün şiirlerinde buram buram Anadolu
kokar.

·        
Sevgi ve umutlarını dökmüş şair bu mısralara.

·        
Yaşamın,  hayatın ve aşkın güzelliklerini öven
şiirlerinde daima insana mutluluk 
aşılamıştır.

SORU:
(ÖSS-1996) (I) Bu kitabın dört bölümü,  aslında birer uzun makale olarak düşünülmüş.
(II) Dördü de ayrı ayrı temaları işliyor. (III) Bu temalar: Osmanlı Türk
müziğinin öğretimi,  icra üslubu,  makamları ve bunları kuşaktan kuşağa aktarma
yöntemleri… (IV) Yani Türk müziğinin belirleyici özellikleri… (V) Bütün
bunlarla,  geleneksel Osmanlı Türk
müziğinin çeşitli yönlerine ışık tutuyor ve onun belirgin nitelikleri ortaya
konuyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin
hangisi sözü edilen kitabın içeriğiyle ilgili değildir?
A) I                B) II
                       C) III                    D) IV   
             E) V

                                                      

D. CÜMLELER ARASINDAKİ ANLAM
İLİŞKİLERİ

1)Amaç-Sonuç İlişkisi

Bir parçada söylenen yargının  hangi
amaçla yapıldığını açıklayan cümlelerdir. Amaç cümlelerinde genellikle “için,  diye ve istemek” sözcükleri bulunur. Bu
sözcüklerin yerine “amaç” sözcüğünü kullanabiliyorsak bu cümlelere amaç cümlesi
diyebiliriz.

ÖRN:

  • ·       Sakladım gözyaşlarımı,  vefasız yar görmesin diye. ( Şairin göz
    yaşlarını saklamadaki amacı sevgili sinin göz yaşlarını görmesini
    engellemektir.)
  • ·       Bu romanı siz alıp okuyasınız diye yazdım.
    (Yazarın bu romanı yazmasının amacı alınıp okunmasıdır.)
  • ·       İlerde ben de Orhan Veli gibi ünlü bir şair
    olmak istiyorum. (Kişi,  ilerde ünlü bir
    şair olmayı amaçlamaktadır.)

2)
Neden-Sonuç İlişkisi

Bir cümledeki yargının nedeninin,  gerekçesinin söylendiği cümlelerdir. Cümlede
yargı bildiren ögeye “Neden?” sorusu sorulduğunda cevap alınması gerekir.
Bazen bir cümledeki yargının nedeni kendinden önceki ya da sonraki cümlede
olabilir. “Diye,  için,  neden,  sebep,  çünkü,  bu yüzden” vb. sözcükler, ayrıca “-den,  -mesi” ekleri anahtar sözcük ve eklerdir.
Bunların geçtiği cümlelerde 
“neden-sonuç” ilişkisi bulmak oldukça kolaylaşır.

ÖRN:

·        
Yar diye diye dilimde tüyler bitti. (Kişinin
dilinde tüyler bitmesinin “nedeni” sevgiliye “yar , yar” diye seslenmesidir.)

·        
“Öksürüğüm geçsin diye şurup içtim.” cümlesinde
de “diye” sözcüğü geçmektedir; ancak bu cümlede kişinin şurup içmedeki amacı
açıklanmıştır.

-den ve -mesi ekleriyle kurulan “neden- sonuç” cümleleri:

·        
Kolu kanadı kırılmış,  sapan sürmekten.

·        
Tabanları yarılmış yol yürümekten.

·        
Havanın aniden bozması işlerimizi alt üst etti.


SORU: Aşağıdaki
dizelerin hangisinde yargı,  gerekçesiyle
birlikte verilmiştir?

A) Herkese selam verdi 
     Beni ağlattı geçti
 B) Gözlerimin yaşları
     Mermere aksa deler
 C) Ben yarime gül demem
     Gülün ömrü az olur
 D) Ben yarimi  unutamam
      Unutsa da o beni
 E) Rengini gülden almış
     Kokusunu menekşeden

SORU:
“Gene bahar geldi,  açıldı güller” dizesinde,  güllerin açılışı baharın gelişine
bağlanmaktadır.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde buna benzer bir durum söz konusudur?
A) Ne bir vefa gördüm,  ne
faydalandım
B) Erzurum dağları kardır,  geçilmez
C) Düşman geldi,  tabur tabur dizildi
D) Ağlatmadı güzel,  güldürdü beni
E) Başım yastıktadır,  gözlerim yolda

SORU: Okul öncesi
eğitimin,  çocuğun gelişiminde büyük önem
taşıdığı tartışılmaz bir gerçek.
Aşağıdakilerden hangisi,  bu cümlede belirtilen yargının bir gerekçesi
niteliğindedir?

A) Anaokulu,  yuva ve kreşlerin sayısı
her geçen gün artıyor ve bunlar sürekli gelişiyor.
B) Anne-babalar çocukları için en iyiyi bulma ve yapma çabası içindeler.
C) Çocuklar paylaşma ve sorumluluk duygularını oyunla geliştirirler.
D)Çocuğun duygusal ve zihinsel gelişiminin önemli bir kısmı okul çağından önce
tamamlanmaktadır.
E) Son yıllarda anaokullarında çocuğu değişik yönleriyle
geliştirmeyi amaçlayan yeni yöntemler deneniyor.

 

3) Koşul (şart) Cümleleri

Eylemdeki (yüklemdeki) yargının gerçekleşmesinin bir koşula bağlı olduğu
cümlelerdir. Bu tür cümlelerde öne sürülen koşul gerçekleşirse yargı
sonuçlanır. “Param olursa kitap alırım.” Cümlesinde “alma” eyleminin olabilmesi
için “param olması” koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir.

ÖRN:

·        
İndirim yaparsan bu kazağı alırım.

·        
Havalar açılınca hep beraber pikniğe gideriz.

·        
Düzenli ders çalıştın mı başarılı olursun.

·        
Yardım etsen de çabuk işimizi halletsek.

 

SORU:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ koşula
bağlılık” söz konusudur?

A) Konuşmak üzere kürsüye yöneldi.
B) Evden çıkmak üzere olduğunu öğrendim.
C) Kitabı geri vermek üzere aldı.
D) Güneş doğmak üzereyken yola çıktık.
E) Onu trene binmek üzereyken yakaladık.

4. CÜMLE ANLATIMI

Cümlede anlatım iki türlüdür:

1) Düz (Doğrudan) Anlatım
2) Dolaylı Anlatım

1)Düz Anlatım:

Başkalarının sözleri hiç değiştirilmeden olduğu gibi söylenir,  aktarılırsa bu anlatıma düz anlatım denir.
ÖRN:

·        
Başhekim: “ Bu doktorların maaş zamları ne zaman
verilecek” diye sordu.

·        
Bölüm başkanı Şener Bey: “Herkes haftada altı
soru getirsin” dedi.

2) Dolaylı Anlatım:

Başkalarına ait olan sözlerin değiştirilerek ifade edilmesine
denir.
ÖRN:

·        
Arkadaşım yarın,  sinemaya gideceğini söyledi.

·        
Okul arkadaşım,  çok fazla çalışmaktan sıkıldığını söyledi.


SORU: Aşağıdaki
cümlelerden hangisi dolaylı anlatıma örnek olabilir?

A) Şöyle bir olayları anımsar,  üzülürüz
ve “İşte dünya böyle!” diye düşünürüz.
B) Öğretmen Ali’ ye: “Arkadaşına söyle yarın ödevini mutlaka getirsin.” dedi.
C) Paul Valery,  şiir yazma yönteminden
söz ederken “ilk dize Tanrı vergisidir,  ondan sonrası da çaba…” dermiş.
D) Tiyatrodan çıktığımızda arkadaşım,  Hazım’ın sahnede canlandırdığı Prens’in gerçek
hayatta yaşamış olduğunu söyledi.
E) Önce tiyatronun öğelerini,  hangi
sanatların bir araya gelerek tiyatro gerçeğini ortaya koyduğunu düşünelim.

 


Cover Image

Anlam Aktarmaları – Slayt

Nisan 9, 2009 Okuma süresi: ~1 dakika

Anlam Aktarmaları konulu slaytı buradan indirebilirsiniz. Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel), Deyim Aktarması, Anlam Daralması konularını kapsayan slayt.

İNDİR: Anlam Aktarmaları SLAYT

Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler