SİRET-SURET
Süleyman Nazif’e:
-Abdullah Cevdet nasıl biridir? diye sorulur.
O da cevap verir:
-O, çok samimi bir adamdır.Siretini suretinde taşır.
MİLLETİN MALI
Eşref Edip Bey, Mehmet Akif’e İstiklal Marşını niçin Safahat’a almadığı sorunca İstiklal Marşı şairi şu cevabı verir:
-İstiklal Marşını niçin millete hediye ettim? O milletindir,benimle alakası kesilmiştir.Zaten o, milletin öz malı ve eseridir.Ben yalnız gördüğümü yazdım.
GENÇLİK MATBAASI
Safahat’ın yedinci kitabı olan Gölgeler’i bastırmak için “Matbaat’uş Şebab” (Gençlik Matbaası) ile anlaşan Akif, baskı geciktikçe sıkılır ve şu Arapça cümleyi söylermiş:
-Şeyyebetni Matbaat’üş Şebab. (Gençlik Matbaası beni ihtiyarlattı.)
YOLUNMUŞ BÜLBÜL
Mehmet Akif şiirin yapmacıklı vurgu ve tonlama ile okunmasından rahatsız olurdu.Bir gün Taceddin Dergahında iken biri onun “Bülbül” şiirini abartılı jest ve mimiklerle okur.Bu okuyuşu yadırgayan koca şair şunları söyler:
-Bu bülbül bizim bülbüldü; ama adam ne kanadını bıraktı ne kuyruğunu!..
ABDÜLHAK HAMİD TARHAN’IN KADIN YORUMU
Bir mecliste “Kadın nedir” sorusuna cevap aranmaktaydı. Abdülhak Hamid
-Karı koca hayatında karı demek arı demektir, der. Süleyman Nazif buna itiraz edince üstat şu açıklamayı yapar:
-Benim ‘Kadın arıdır.’ dememin sebebi şudur: Arı hem iğnesini sokar, can yakar
hem de petek petek bal verir.
ONUNKİLERİ SİZE SÖYLÜYOR MUYUM?
Sultan Abdülaziz Paris’te iken Üçüncü Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya padişahla alakalı latifeler yapar ve sıkı sıkı tembihte bulunarak:
-Sakın bunları padişaha söyleme, der. Fuat Paşa şu cevabı verir:
Merak buyurmayınız Haşmetmeab, söylemem. Hem Padişah Hazretlerinin sizin hakkınızda söylediklerini size söylüyor muyum?
SIKILAN FİKİR
Şahabettin Süleyman bir gün Ahmet Haşim’e:
-Üç gündür kafamda önemli bir fikir saklıyorum, deyince Haşim onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek:
-Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kimbilir ne kadar sıkılmıştır?
CAM
Arif Nihat Asya’ya bir sohbet sırasında:
-Eğilir, bükülür, katlanır, istenilen şekle sokulur cam imal edilmiş, derler.
Arif Nihat, buna şu cevabı verir:
-Desene eninde sonunda camı da kendimize benzettik.
ABDÜLHAK HAMİD TARHAN’IN KADIN YORUMU
Bir mecliste “Kadın nedir” sorusuna cevap aranmaktaydı. Abdülhak Hamid
-Karı koca hayatında karı demek arı demektir, der. Süleyman Nazif buna itiraz edince üstat şu açıklamayı yapar:
-Benim ‘Kadın arıdır.’ dememin sebebi şudur: Arı hem iğnesini sokar, can yakar
hem de petek petek bal verir.
ONUNKİLERİ SİZE SÖYLÜYOR MUYUM?
Sultan Abdülaziz Paris’te iken Üçüncü Napolyon bir gün Fuat Paşa’ya padişahla alakalı latifeler yapar ve sıkı sıkı tembihte bulunarak:
-Sakın bunları padişaha söyleme, der. Fuat Paşa şu cevabı verir:
Merak buyurmayınız Haşmetmeab, söylemem. Hem Padişah Hazretlerinin sizin hakkınızda söylediklerini size söylüyor muyum?
EBE İLE GEBE
Abdülhak Şinasi Hisar, bir sohbet esnasında arkadaşı Süleyman Nazif’e sorar:
-“Ebe” ile “gebe” sözcükleri anlam itibariyle doğumla alakalı iki kelimedir.Bunların arasında kök birlikteliği var mıdır? Çok merak ediyorum; “gebe” mi “ebe”den, yoksa “ebe” mi “gebe”den çıkmıştır?
Süleyman Nazif bir kahkaha patlattıktan sonra:
-Tabi ebe de herkes gibi gebeden çıkmış, ve büyüyüp yetiştikten sonra da ebeliğe başlamıştır, der…