MU’AŞŞER-TA’ŞÎR
Haziran 22, 2014 Okuma süresi: 5 dakika
MU’AŞŞER
Asıl anlamı “onlu, on köşeli” olan mu’aşşer, her bendi on mısradan oluşan nazım şeklidir. Bu nazım biçimi edebiyatımızda müsemmen ve mütessa’a göre daha fazla kullanılmıştır.
Kafiye düzeni:
1- a a a a a a a a a A b b b b b b b b b A c c c c c c c c c A
2- a a a a a a a a A A b b b b b b b b A A c c c c c c c c A A
Örnek: Hayalî’nin (öl. 1557) 5 bendlik bir muaşşerinin ilk ve son bendleri.
Bir güzel gördüm ki reşk-i sûret-i büt-hânedür
Kendüsinden gayrıya âteş gibi bîgânedür
Kim zebanından gelen efsûn ile efsânedür
Mü’min ü küffâr ile hem-sohbet ü hem-hânedür
Câm-ı zerrîn nûş ider bir bî vefâ mestânedür
Nûş iden bir cür’asın bin yıl yeri mey-hânedür
Tuğ çekmiş bir dilâverdür ki kasdı cânedür
Nûr-ı tab’umdan çerâğın yakmamışdur yâ nedür
Rastı ben şem’-i dil-sûzam adû pervanedür
Kim dolaşsa ateşe pervane yâ divânedür
………………
Ey Hayâlî tâ ki gördüm ol kamer-ruhsârumı
Mihr-i âlem-tâbdan germ eyledüm bâzârumı
Vuslatı hicrâna satdum aldılar ikrarumı
Deyr-i aşkın râhibiydüm kesdiler zünnârumı
Hâsılı asnâmdan pâk itdiler Ferhâr’umı
Aldı bir şâh-ı cihân gönlüm ile esrârumı
Nâr-ı aşkıyla yanup yakılma itdüm kârumı
Mâh-rûlar şevkine nûr eyledüm destârumı
Rastı ben şem’-i dil-sûzam adû pervanedür
Kim dolaşsa ateşe pervane yâ divânedür
fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün
Hayâlî (öl. 1557)
Açıklaması:
Öyle bir güzel gördüm ki, bu güzelin güzelliği puthanedeki resimleri, heykelleri kıskandırır. Ateş gibi kendisinden başka herkese ilgisizdir. Söylediği her şey ya büyü ya da efsanedir. Hem müminler hem de kafirler ile yatar, kalkar, sohbet eder. O, altın kadehten şarap içen vefasız bir sarhoştur. O kadehten bir yudum içenin yeri bin yıl meyhanedir. Canımı almak maksadıyla bayrak açmış bir yiğittir. Çırasını benim nurumdan yakmamıştır da nedir? Doğrusu ben gönüller yakan bir mum, düşman da o mumun etrafındaki pervanedir. Ateşin etrafında dolaşan da ya pervane ya da deli divanedir.
Ey Hayalî, o ay yüzlümü görünce pazarlığım öyle kızıştı ki güneşten de kızgın bir hale geldi. Sonunda vuslatı (kavuşmayı) hicrana (ayrılığa) sattım, ikrarımı aldılar. Aşk manastırının rahibiydim, zünnarımı kestiler. Kısacası Ferhar’ımı (gönlümü) putlardan temizlediler. Bir dünya şahı gönlümü de sırlarımı da aldı. İşim onun aşkının ateşiyle yanıp yakılma oldu. Ay yüzlü güzeller arzusuyla başımdaki sarığı nur ettim, yaktım. Doğrusu ben gönüller yakan bir mum, düşman da o mumun etrafındaki pervanedir. Ateşin etrafında dolaşan da ya pervane ya da deli divanedir.
TA’ŞÎR
Asıl anlamı “onlama” olan ta’şir, daha önceden yazılmış bir gazelin her beytinin baş tarafına, bu beyitle aynı vezinde ve bu beytin ilk mısraı ile kafiyeli sekiz mısra eklenerek meydana getirilmiş ve bendlerden oluşmuş nazım biçimidir. Kafiye dizilişi “a a a a a a a a (a a ), b b b b b b b b (b a), c c c c c c c c (c a)” şeklindedir. Ta’şir edebiyatımızda çok az kullanılmış bir nazım şeklidir.