Bizim çarşımızda döğülen kargı
Gök demiri, kara taşı deler ha!..
Pırıl pırıl kıldan ince kılıçlar
Bir vuruşta üç adamı böler ha!..
Atlarımız küheylandır sıradan
Biz binende gök yırtılır naradan
Kut alanlar Tanrı Dağ’dan, Hıra’dan
Kafir içre bozkurt gibi dalar ha!..
Malazgirt önünde elli bin yağız
Ulu buyruk üzre ay olacağız
Kırk Urum’un yamacında bir Oğuz
Kancıklığın böylesine güler ha!..
Dilaver CEBECİ
Güzelliğim düşüncene sığmadı
Biraz daha kalsa idin ölürdün
Çisil çisil yağmurumdan kaçmışsın
Sularıma gelse idin ölürdün
Işığım var karanlığa diş biler
Limanım var sığınacak gemiler
Düşüncem var bir başaktan bin diler
Düşüncemi bilse idin ölürdün
Kır atlara al atlara gem vurdum
Dört yönde devlere tuzak kurdum
Buğulu camların ardında durdum
Camlarımı silse idin ölürdün
Katı gerçek filizlendi her yerde
Daha aramızda sır perde perde
Tebessüm nerede mutluluk nerde
Bir kerecik gülse idin ölürdün
Dilaver CEBECİ