![]() |
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sunumu |
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı hakkında hazırlanmış sunum 19 slayttan oluşuyor. Sözlü edebiyat, yazılı edebiyat konuları ve alt başlıkları koşuk, sagu, sav, destanlar ile ilgili ayrıntılı bilgi ve örnekler yer alıyor.
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Slaytını konu anlatımının sonundaki renkli bağlantıdan indirebilirsiniz.
1. SÖZLÜ EDEBİYAT
A.KOŞUK
B.SAGU
C.SAV
2.YAZILI EDEBİYAT
A.YENİSEY YAZITLARI
“Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında “Koşma” adıyla anılmıştır.
KOŞUK ÖRNEĞİ
Öpkem kelip ogradım
Arslanlayu kökredim
Alplar başın togradım
Emdi meni kim tutar
Kanı akıp yoşuldu
Kabı kamug deşildi
Ölüg birle koşuldu
Togmuş küni uş batar
Kaklar kamug kölerdi
Taglar başı ilerdi
Ajun tını yılırdı
Tütü çeçek çerkeşür
Etil suwı aka turur
“Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir. Sagular yuğ denilen törenlerde doğmuştur. Yuğ: Bu törende, ölen kişinin cesedi çadırın içinde yere yatırılır; yakınları çadırın dışında koyun, at, sığır cinsinden kurbanlar kesip yere bırakır; sonra hep birden atlara binip ağlayarak, kurt gibi uluyarak çadırın çevresinde yedi kez dönerler, sagular söylerler, bir yandan da yüzlerini bıçakla çizerek kanatırlardı. Zamanı gelip de ölü gömülünce yeniden kurbanlar kesilir, mezarın çevresinde de atlarla yedi kez dönülürdü.
Türklerdeki “Şamanlık” inancına göre, ölen bir kişinin ruhu göğe çıkamazdı. Cesetten ayrılan ruhların bir “temizlenme” devri geçirmeleri gerekirdi. Bunun için, ilkbaharda ya da yazın ölenler yapraklar sararınca; güzün ya da kışın ölenler yapraklar yeşerince gömülürdü. Ölenlerin değerli eşyası ve yakılan atının külü de birlikte gömülür; mezarının çevresine de hayatta iken öldürdüğü düşman sayısınca taş ya da heykel dikilirdi. Bunlara da “balbal” adı verilirdi. Ayıca, yuğ törenine özel olarak ağlayıcılar gelir ya da getirilirdi. Bunlara “sığıtçı” denirdi.
SAGU ÖRNEĞİ
ALPER TUNGA SAGUSU
Alp Er Tunga öldi mü?
Issız ajun kaldı mu?
Ödlek öçin aldı mu?
Emdi yürek yırtılur.
Ödlek küni tavratur
yalnguk küçin kevretür
erdin ajun sevretür
Kaçsa tagı ertilür
Begler atın urgurup
Kadgu anı torgurup
Mengzi yüzi sargarup.
Korkum angar türtülür
Günümüzdeki atasözünün karşılığıdır. Akılda kalan, sözlü gelenekle nesilden nesile aktarılan özlü bir anlatım biçimidir
ÖRNEKLER:
Aslı Farsça olan destan kelimesi, Fransızca epope, Yunanca epos şiir karşılığıdır. Destanlar henüz aklın ve bilimin toplum hayatına tam anlamıyla hâkim olmadığı ilk çağlarda ortaya çıkmış sözlü edebiyat ürünleridir. Destanlar, ulusların, özellikle tarih yazımının henüz yaşam bulmadığı dönemlerine ışık tutmaları bakımından önemlidir. Ayrıca, ulusların tarih sahnesine çıkışlarını, komşularıyla olan ilişkilerini ve kendi kültür dokularını var eden değerleri anlamak bakımından da önemli kaynaklardır. Destan, epik karakterli bir yaşayışın, zaman, yer ve olaylar içindeki yansımalarının olay örgüsü biçiminde sözlü olarak aktarılmasıdır. Milletleri derinden etkileyen tarihî ve sosyal olayları anlatan edebî eserlere destan adı verildiğini biliyoruz. Bu tür edebî eserler deprem, bulaşıcı hastalık, kuraklık, kıtlık, yangın, göçler, savaşlar ve istilâlar gibi önemli olayların etkisiyle tarihin eski çağlarında meydana gelmiştir.
Destanlar üç safhada oluşur.
a) Doğuş Safhası:
Bu safhada milletin hayatında iz bırakan önemli tarihî ve sosyal olaylar, bu olaylar içinde yüceltilmiş efsanevî kahramanlar görülür.
b)Yayılma Safhası:
Bu safhada, söz konusu olay ve kahramanlıklar, sözlü gelenek yoluyla yayılır. Böylece bölgeden bölgeye ve nesilden nesle geçer.
c) Derleme (yazıya geçirme) Safhası:
a) Tabiî Destan:
Toplumun ortak malı olan ve birtakım olaylar sonucu kendiliğinden en oluşan destanlardır.
b) Yapma Destanlar:
Bir şairin, toplumu etkileyen herhangi bir olayı tabiî destanlara benzeterek söylemesi sonucu oluşan destanlardır.
Anonimdirler.
DOĞAL DESTANIN ÖZELLİKLERİ
1. Anonim bir özellik taşır.
2. Çoğu manzumdur; nazım ve nesir karışık olanına az rastlanır.
3. Nazım biçimi ve uyak , destanı yaratan halkın geleneğine bağlıdır.
4. Gerçek ve gerçekdışı olaylar iç içedir.
5. Destan kişileri beden ve karakter özellikleri bakımından hem olağan hem de olağanüstü özellikler taşır.
6. Destanlarda anlatılan olayların zamanı aşağı yukarı bellidir.
7. Destanlar çok uzun manzum öykülerdir.Kırgızlara ait Manas destanı 400 bin dizeden oluşur.
Yeni ve yakın çağlarda, herhangi bir tarih olayının bir ozan tarafından destan kurallarına uygun olarak yazılmış biçimine yapma destan denir. Bunlar sanatsal amaçlı destanlardır. Bilinen bir sanatçının ortaya koyduğu destanlardır.