Para Ağacı
Kitabının Özeti
Yatanın yürüyene borcu var diye bir
sözle başlar kitap. Kitabımızın kahramanı olan kız misafirliğe gittiği zaman
annesi orada küçük çocuk varsa annesi ona o çocukla oynamasını söylerdi.
Kendinden büyük bir biri varsa ablası bizim ufaklıkla oynasa biraz der. Kız çocuğu misafirliğe gidilirken yapılan
hazırlıklardan hiç hoşlanmazdı. Bir gün ailece babasının iş yerinden arkadaşı
olan bir aileye misafir gittiler. Gittikleri yerde çocuğun çok sayıda eşyası
vardı. Oyuncakları vardı ama oyuncakların paketleri bile açılmamıştı. Bu durum kızın
dikkatini çekmişti. Kalemler kalemtıraş yüzü bile görmemişti. Çocuk her şeye
üşeniyordu. Yatağından kalkmıyor ve bir iş yapmıyordu. Çünkü ailesi ona hiç
sorumluluk vermemişti. Bundan dolayı da çocuk bu şekilde hantal olmuş, tembel, hayata isteksiz ve hazır
bulan kişiye dönüşmüştü. Oysa kitabımızın kahramanı olan kızın odası
dağınıktı, kitapları kırışıktı. Çünkü çocuklar oyun oynar, kitap okur yeri
geldiği zaman da yaramazlık yapardı.
Kız çocuğu bu çocukla da oyun oynamak
istiyordu ama çocuk istemedi. Tembel
çocuk okula bile gitmiyormuş yorulurum diye. Yemek yemeye bile üşeniyordu. Gel zaman git zaman sonra tembel oğlanın
babası (Sami) işten çıkarılmış ve kahramanımızın babası da (Hilmi) buna çok
üzülmüş. O aile ile en son böyle bir konuşma geçmişti kızın ailesinde ta ki
tembel oğlanın babasını dürümcüde görünceye kadar. Küçük kızın ailesi çok zengin bir aile değildi kendi halinde olan
çalışan insanlardı. Tembel oğlanın babası dönerciden döner alıyordu. Tuhaf olan
ise oradaki dönerin hepsini aldı ve sırtına yüklendi. Kız ve ailesi bu duruma
şaşırmıştı. Bu adam işten çıkmış, bu kadar dürümü nasıl almış diye merak
etmişlerdi. Küçük kız ve babası adama tembel oğlunu sordu. O da benim oğlum
zengin oldu durumumuz çok iyi yaşayıp gidiyoruz çok şükür dedi. Küçük kız ve
babası bu durumu merak etti. Tembel oğlan iş güç sahibi olmadığı halde nasıl bu
kadar zengin olmuştu diye merak ettiler… Küçük kız ileride ekmekçi olmayı istemektedir.
Bunun için de gastronomi bölümünü okumak istemektedir. Babası ise kızın doktor
annesi ise öğretmen olmasını istemektedir.
Tüm bunlar devam derken küçük kız tembel
oğlanı aklından bir türlü çıkaramıyor ve nasıl zengin olduğunu merak etmeye
devam ediyordu. Bunun için de harekete geçti. Öğretmen bir gün röportaj ödevi
verdi. Kız da tembel oğlanın evine gitti. Evin kapısında güvenlik görevliler
vardı. Kız çocuğun yanına vardığında şok oldu. Çünkü ağaçları para ile doluydu.
Meğer babası tembel oğlana bozuk para veriyormuş çocuk da bu paraları bir gün
toprağa ekmiş sabah kalktığında ne gördün ağaç paralar ile doluymuş. Bunu duyan
kız çok şaşırmıştı ama hayatını böyle devam etmeyeceğini, çalışmanın gerekli
olduğunu söyledi çocuğa. Günler sonra yine çocuğu ziyaret etti. Bir de ne
görsün para ağacının yerinde yeller esiyordu. Bir gün dolu yağmış ve ağaçta
para falan kalmamıştı. Yani para ağacı yok olmuştu. Günler günleri kovaladı ve
kız istediği bölümü kazandı ve okudu.
Daha sonra ekmek dükkanı açtı ve o
dükkana da ortak buldu. O dükkana ortak olan kişi de tembel oğlandı. Çünkü o da
artık tembel değildi. Harekete geçmişti ve kendi hayatını kurmaya hazırdı. O
tembel oğlanın adı ne diye merak ederseniz adı Uysal Duran’dı. Çünkü Uysal
Duran artık tembel bir insan değildi ve işe başlamıştı. Buna en büyük katkıyı
sağlayan da küçük kızdı ama artık o kocaman kız olmuştu. Bir şeye gerçekten
kalpten inanır ve çalışırsan başarılı olursun. Yeter ki iste, inan, çalış ve
üretmeye devam etti. Uysal Duran ve kız artık çok geziyorlar, çok çalışkan
olmuşlardı. Uysal Duran çok kitap okumaya, günlerini kütüphanede geçirmeye başlamış ve ekonomi bölümünü kazanarak eğitimine güzelce devam etmiştir. Asıl para ağacı kişilerin hayalleri ve gücüdür bunu unutmamalıyız.
Cingo
Kitabının Özeti
Her çocuğun hayali bir köpek sahibi
olmaktır. Can adındaki çocuk da 11. yaş gününde hiçbir hediye istememiştir
çünkü onun tek istediği şey köpek sahibi olmaktır. Kardeşim yok bari eve köpek
alın demiştir ailesine. Ailesi de bunu kabul etmemiştir başlarda fakat daha
sonra okul rehber öğretmeni eve bir köpek alınırsa Can’ın daha mutlu olacağını
söyler. Can’ın annesi Binnur Hanım ve
babası Taner başlarda karşı çıksa da daha sonra eve bir köepek gelir. Bu köpeğin
adı da Cingo’dur. Can’ın adı Cango, Binnur Hanımın adı Bingo, Taner Beyin adı
adı Tango olmuştur artık. Köpek’in dilinden konuşmalar yapılır. Mesela Cingo
adlı köpek neden bir bebeğiniz olduğu zaman ona çok değer veriyorsunuz da bana
vermiyorsunuz gibi kendi kendine konuşmalar yapar. İnsanların sıradan
olduğunu, farklılıkların hoş görülmediğini falan anlatır Cingo.
Eve gelen Cingo’yu
başlarda Can’ın annesi Binnur Hanım sevmese de sonraları sevmeye başlar. Çünkü
başlarda her yere tuvalete eden Cingo olur olmaz olmaz yerde de havlamaya
başlar ve daha birçok yaramazlıklar rapar. Bunun için Cingo’nun okula gitmesi
gerekir ve gider de. Okulda aldığı eğitim sayesinde Cingo artık akıllı ve
eğitimli bir köpektir. Orada en yakın arkadaşları Gon ve Kemik ile güzel ve
eğlenceli anlar geçirir. Eğitimi bittikten sonra Canların evine döner. Artık
daha uslu olmuştur, olur olmaz her yere
çişini yapmamaktadır ve sahibine bağlı bir köpek olmuştur. Zaten tüm köpekler
zamanla sahibine benzermiş. Herkes onu çok sever. Cingo en çok asansöre binmeye
bayılır, kemik yemeye bayılır. Eve gelen kimi kadınları sevmez çünkü onlar çok
konuşmakta ve gereksiz konuşmaktadır. Örneğin; Müşerref Teyze gibi. Taner Bey’in
bir iş yemeği olur ve oraya Cingo’da götürülür. Herkes yemeğe gittiğinde Cingo şirkette kalır o sırada şirkete hırsız
girer ve o hırsızı da Cingo yakalar. Böylece Cingo kahraman ilan edilir ve ona
her gün iki kemik verilir. Günler böyle geçerken Cingo bir gün yeme ve içmeden
kesilir çünkü Cingo, Sayko adlı bir kangal köpeğine aşık olur. Başlarda bir araya
gelirler fakat daha sonra Sayko’nun sahibi Sayko’yu memleketine yani Sivas’a
götüreceğini söyler. Cingo bu duruma üzülür fakat zaman içinde alışır.
Bir gün
Can, Cingo, Binnur Hanım ve Taner Bey araba ile köye gider ve köye giderken
Binnur Hanım arabaya kusar. Kusmasından sonra hastaneye giden Binnur Hanım
hamile olduğunu öğrenir ve Can bu duruma çok sevinir ama Cingo çok üzülür. Bir
sabah evi terk eder. Çünkü artık sevilmeyeceğini düşünür ama sahipleri Cingo’nun
kayıp ilanını verir ve Cingo bu ilanı görür ve sevinir şunu der: Belki geri
dönmez belki de geri evime dönebilirim
de diyerek kitap sona erer.
Göz
Görmeyince Gönül Katlanır
İnsanlar sevdikleri
yakınlarındayken bir sevinci veya üzüntüsü olduğunda ona destek olmak ve hep
yanında olmak ister. Oysaki sevdikleri uzakta olan kimseler, onları ne kadar özleseler bile her an göremeyeceklerini bilirler. İçlerinde onları sık sık
görebileceklerine dair umut bir umut olmadığı için yokluklarına da alışırlar.
Bunun için de atalarımız göz görmeyince gönül katlanır demiştir. Örneğin;
Çocuğu üniversiteyi kazanan bir anne, baba çocuğu şehir dışına gideceği için
kaygılanır, üzülür ve veda vakti geldiği zaman ağlamaya başlar. Çünkü çocuğunu
çok sevmektedir ve ondan ayrı kalmamıştır daha önceki zamanlar.
Başlarda bu
şekilde ağlayan anne ve baba zaman içinde bu duruma alışmaya başlar. Çünkü artık alışmaya başlamışlardır. Çocukları
ülke dışına gitse, dünyanın bir diğer ucuna da gitse aile artık daha iyidir
çünkü göz görmese de gönül katlanmaya, sabretmeye başlamıştır. Yani zaman her şeye
çare olur. Sabır her şeye çare olur. Yeter ki sevdiklerimizi unutmayalım,
onlarla irtibat halinde olmaya devam edelim ve onları sevmeye, hatırlamaya
gayret gösterelim.
Hiçbir şey ilk ayrılık gibi etkili olmaz ve zaman içinde
insanoğlu o ayrılığa da, o uzaklığı da alışacaktır. Çünkü hayatın doğası budur.
ÇALIKUŞU GENİŞ ÖZET, Çalıkuşu Özet uzun PDF, çalıkuşu özeti konusu ana fikri, çalıkuşu’nun özeti, çalıkuşu feride’nin kişisel özellikleri Çalıkuşu özet kısa eodev Çalıkuşu kac sayfa Çalıkuşu özet PDF çalıkuşu” romanı zaman mekan
değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Kitabın Adı:ÇALIKUŞUKitabın Yazarı: Reşat Nuri GÜNTEKİN
Kitabın Yazılma Yılı:1923
Kitabın Yayınevi: İnkılap Yayınları
Kitabın Basım Yılı: 2007
Sayfa Sayısı:408
Kitabın Konusu: Bir subay kızı olan Feride ile teyzesinin oğlu Kamuran arasında yaşanan ve araya birçok engel girmesine rağmen birbirlerine karşı bitmeyen aşklarını anlatıyor.
Kitabın Özeti:
Feride’nin babası Nizamettin adında bir süvari binbaşısı imiş, annesile evlendiğinde Diyarbakır’a göndermişler, Diyarbakır’dan Musul’a oradan Bağdat’a oradan Karbela’ya geçmiş sürekli yer değiştirir, bir gittiği yerde iki sene üstüste kalmazmış. Feride ikibuçuk yaşlarında iken Musul’dalarmış yaz çok sert geçtiğinden babası annesi ve Feride’yi Musul’da bir köye göndermiş. Feride’nin annesi Güzide adında hasta bir kadınmış. O kadar hastaymış ki Feride’yle ilgilenemiyormuş bile bu yüzden Feride’yi bebeğini kaybetmiş, Fatma adında bir arap kadına vermişler. Feride dört yaşına kadar dadısının yanında kalmış, dört yaşındayken Fatma dadısı evlenip gidince çok ağlamış, onun acısını babasının sakat bir süvari neferi unutturmuş Feride’ye o bakmış. Babası, annesinin ölmeden önce ailesini görmesini istiyormuş bu yüzden İstanbul’a yola çıkmışlar fakat İstanbul’a yetişemeden Beyrut’ta Feride’nin annesi vefat etmiş. Babası Feride’nin İstanbul’daki teyzesinden ve büyükannesinden çekindiği için kendi İstanbul’a gitmemiş ve Feride’yi nefer Hüseyin ile İstanbul’a yollamış. Feride dokuz yaşında büyükannesini kaybedinceye kadar büyükannesiyle kalmış. Büyükannesi vefat ettiğinde babası da tesadüfen İstanbul’daymış, babasını bu sefer Trablus’tan Arnavutluk’a kaldırmışlar babası Feridenin İstanbul’daki teyzesinden çekindiği için onu bir Fransız yatılı okulu olan Sör Mektebi’ne göndermiş. Feride bu okulda on sene okumuş.
Feride çok yaramaz bir çocukmuş okulun bahçesinde bir kuru ağaç varmış uyarı ve tedbirlere aldırmadan her teneffüste o ağaca tırmanır, daldan dala atlarmış bunu gören bir öğretmen bir gün “Bu kız insan değil, Çalıkuşu” diye bağırmış o günden sonra ismi unutulmuş ve herkes onu Çalıkuşu olarak çağırmış bu sadece okulda kalmamış, akrabalar arasına da yayılmış. Feride okul yıllarında babasını kaybetmiş.
Yaz tatillerini Besime teyzesinin Kozyatağı’ndaki köşkünde geçirirmiş. Besime teyzesinin iki çocuğu varmış büyük olanının adı Kâmran onun küçük kız kardeşi ise Necmiye imiş. Çalıkuşu akraba çocuklarıyla pek geçinemezmiş hepsini yıldırırmış fakat Kâmran’a karşı her zaman bir çekimserlik duymuş, hep ona kötülük yapmak istemiş gizli gizli ayağına taş atar, gözüne kum serpermiş ve bunun gibi birçok yaramazlık yapmış Kâmran’a karşı, fakat Kâmran hiç çok fazla sinirlenip kızmamış.
Bir yaz tatilinde ağaca tırmanma illeti yüzünden başına bir iş gelmiş; o yaz köşke Neriman adında yirmibeşlik bir dul gelmiş amacı Kâmran’ı etkilemek ve elde etmekmiş, bir akşam Çalıkuşu kiraz yemek için ağaca çıktığında Neriman ve Kâmran’ı bahçede öpüşürken görmüş ve dayanamayarak gülmüş, Neriman kaçmış ve Kâmran Feride ile konuşmuş, Feride bundan kimseye bahsetmeyeceğine söz vermiş.
Okulda kızlar yaz tatilinde yaşadıkları aşkları ve erkek arkadaşlarını birbirlerine anlatırlarmış, Feride’nin Mişel adında aşk düşkünü bir arkadaşı varmış bir okul gezisi dönüşünde yolda Çalıkuşu kendini aşk yaşayamayacak kadar saf ve aptal olarak düşünmemeleri için Mişel’e bir aşk hikayesi uydurmuş, yazın gördüğü Kâmran ile Neriman arasındaki oynaşmada Neriman’ın yerine kendini koymuş ve bu yalan hikayeyi Mişel’e inandırmış. O günden sonra kızların Çalıkuşu hakkındaki düşünceleri değişmiş, Kâmran’ın sık sık mektebe uğrayıp, yazın ağaçta gördüklerini kimseye anlatmaması için hediyeler ve Feride’nin çok sevdiği fondan şekerlerinden getirmesi de okuldaki kızlara, Feride’nin bu hikayesinin yalan olmadığına dair bir kanıt olarak görünüyormuş.
Diğer yaz Feride Tekirdağ’daki teyzesine gitmiş. Teyzesinin kızı ve kendinden birkaç yaş büyük olan Müjgan ile çok iyi dost ve sırdaş olmuşlar. Çalıkuşu Kâmran ile kurduğu aşk hikayesini Müjgan ablasına da anlatmış ve Müjgan ablası onun gerçekten Kâmran’a fena halde vurulmuş olduğunu söylemiş ve tabi Çalıkuşu bunu reddetmiş. Birkaç hafta sonra özlediğini bahane ederek Kâmran da Tekirdağ’a teyzesi gile gelmiş. Birgün Müjgan ile deniz kıyısında otururken Kâmran yanlarına gelmiş. Feride onu görünce uzaklaşmış, Müjgan’la Kâmran konuşmaya başlamışlar. Müjgan Feride’nin yalan hikayesini Kâmran’a anlatmış, Feride bir şeyler hissetmiş oradan kaçmaya başlamış ama Müjgan ile Kâmran sürekli onu takip ediyor ve peşinden geliyormuş, köşke kadar kovalamaca devam etmiş. Köşke geldiklerinde arka bahçedeki salıncakta Feride tüm komşu çocuklarını sallamış, hepsi bitince Kamran da kendisini sallamasını istemiş Feride tereddüt etmiş fakat kabul etmiş sallanırken ip kopmuş ve yere düşmüşler. Ayağa kalktıklarında Kâmran herşeyi öğrendiğini söylemiş ve Feride’ye evlenme teklif etmiş. Kâmran ile nişanlanmışlar. Feride’nin sonradan öğrendiğine göre Kâmran’ın sıkça okula uğrayıp hediye getirmesi ve hatta yazın Tekirdağ’a gelmesinin nedeni Feride’yi sevmesiymiş. Diğer yaz Kâmran’ın İspanya’daki amcası Kâmran’ı yanına sefaret katibi olarak çağırıyor, Feride ile bunu konuşuyorlar ve alınan kararla Kâmran Avrupa’ya gidiyor. Dört yıl sonra Kâmran ın dönmesi, Feride’nin de mezun olması ve evlenmeleri planlanıyor.
Dört yıl sonra Kâmran dönüyor ve düğünlerinden bir gün önce bir çarşaflı kadın köşke geliyor ve Feride Hanım ile görüşmek istiyor. Konuşuyorlar ve Feride Kâmran’ın Avrupa’da tanıştığı, Münevver adında bir sevgilisinin olduğunu öğreniyor ve kanıt olarak bir Kâmran’ın yazdığı bir mektubu okuyor bu mektubun bir bölümünde Kâmran “sarı çiçeğim” diye hitap ediyor. O gece Feride teyzesine bir mektup, Kâmran’a da şu notu yazarak kaçıyor:
“Kâmran Beyefendi. “Sarı Çiçek” romanını baştanbaşa öğrendik. Birdaha ölünceye kadar birbirimizi görmek yok. Senden nefret ediyorum”
Feride’nin Anadolu macerası bundan sonra başlıyor. Maarif Nezareti’ne gitmeden önce Gülmisal Kalfa adındaki eski bir kalfalarına gidiyor ve geceyi orada geçiriyor. Gülmisal Kalfa Feride’ye biraz para veriyor. Feride ertesi gün Maarif Nezareti’ne gidiyor çok uğraştıktan sonra B… diye bir yerde coğrafya ve resim öğretmenliğini buluyor.
Gönderildiği yerde bir otelde kalıyor ve Hacı Kalfa adında yaşlı, iki çocuk babası bir otel hademesiyle dost oluyor. Ertesi gün tayin olduğu okulda zaten Huriye adında bir coğrafya ve resim öğretmeninin olduğunu öğreniyor. Çok olaylar yaşıyor, İstanbul’a durumu bildiriyorlar, aylar sonra İstanbul’dan Feride Hanımın kalmasını ve diğer öğretmenin gitmesini bildiren bir yazı geliyor fakat tersini isteyen maarif müdürü Feride’ye yazıdan bahsetmiyor ve onu kandırarak istifa ettirip çok güzel diye övdüğü Zeyniler adında bir köye gönderiyor. Feride gerçeği öğrendiğinde iş işten geçmiş oluyor.
Feride’nin gittiği köy çok kötü biryermiş, bir mezarın yanındaymış ve insanlar ölümle iç içe yaşıyorlarmış, herkes neşesiz ve çocukların oynadığı oyunlar, söyledikleri şarkılar bile tabutlar, cesetler ve ölümle ilgiliymiş. Okul eskiden bir ahırmış ve 11 yaşından büyük erkek çocuklarını erkekten sayıp başka bir köye gönderiyorlarmış çünkü inanca göre erkek ile kız birlikte okuyamazmış. Feride bu köyde insanlara yardım ediyor onları hayata kazandırmak istiyor ve çaba gösteriyor. İlk günden beri Munise adında sütbeyaz tenli sarışın, üvey annesi olan ve gerçek annesi bir jandarma ile kaçtığı için kötü kadın olarak bilinen ve bu yüzden dışlanan bir öğrencisini çok seviyor. Bu kız sürekli hırpalanıyor ve dayak yiyor. Birgün Munise babasından dayak yemek üzereyken evden kaçıyor ve iki gün kayıp oluyor. Herkes öldüğünü düşünürken Munise Feride’nin evine sığınıyor bir gece kalıyor ve çok üzülen Feride bu kızı evlat ediniyor. Bir gece köyde Jandarma ile eşkıya arasında çatışma oluyor yaralı bir Jandarma köyün misafir odasına getiriliyor. Hayrullah adında bir askeri doktor Feride’yi çağırıyor, hastaya bakmasını istiyor. Feride bu doktora çok ısınıyor, dost gibi oluyorlar. Bir süre sonra Köye bir maarif müdürü geliyor ve okulu kapatıyor.
Feride Munise’yi ve hediye aldıkları bir keçi yavrusunu da alarak B…’ye geri dönüyor. Hacı Kalfa’nın yardımıyla güzel bir ev tutuyorlar. B…’de maarif müdürü yine Feride ile ilgilenmiyor ve çok eziyet çekiyor, uğraşıyor ve maarif müdürü hiç boş yerinin olmadığını, sadece Çadırlı diye bir köyde yer olduğunu söylüyor. Bu arada maarif müdürü Fransa’dan gelen bir yazar konuğunu beklediği için hemen konuyu geçiştiriyor ve Feride’nin kabul ettiğini duymadan konuğu geliyor. Yazarın karısı tesadüfen Feride’nin okuldan arkadaşı çıkıyor, onunla ve kocasıyla konuşurken maarif müdürü Feride’nin Fransızca öğrendiğini anlayıp onu B…’de bir okula Fransızca öğretmeni olarak atıyor. Feride çok güzel olduğundan başından çok olay geçiyor. Feride’ye burada “İpekböceği” ismi takılıyor, güzelliği çok delikanlının diline düşüyor, hakkında çok dedikodu yapılıyor ve okulun müdiresi dayanamayıp Feride’nin gitmesini istiyor. Feride buradan Ç… diye bir ilçeye tayin ediliyor, gitmeden önce kendisine aşık olan müzik öğretmeni Yusuf Beyin ölmek üzere olduğunu ve son isteğinin Feride’yi görmek olduğunu öğreniyor ve son nefesinde Yusuf’a org çalıyor. Giderken Zeyniler’den aldıkları keçiyi Hacı Kalfa’ya bırakmak zorunda kalıyorlar ve Munise üzülmesin diye, Feride altı tane kuş satın alıyor.
Ç…’de de Feride’nin güzelliği başına bela oluyor ona “Gülbeşeker” ismini takıyorlar, tüm delikanlılar ondan bahsediyor, soylu bir aileden gelen binbaşı İhsan’dan evlenme teklifi alıyor ve reddediyor. Daha sonra Burhanettin diye biri Feride’ye tuzak hazırlayıp onu elde etmeye çalışıyor. Feride davet edildiği bağda bayılıyor ve gelen doktor onu tekrar Ç…’ye götürüyor. Feride kendini kötü hissediyor ve Ç…’yi terkediyor. Feride buradan İzmir’e gidiyor. Feride burada Reşit Bey diye birinin köşkünde bu adamın 2 kızına özel Fransızca dersi veriyor. Şans eseri bu kızların teyzesi, Kamran’ın karısı Münevver çıkıyor. Kız Kâmran’ın bir resmini gösterip onu düğün gecesi terk eden şımarık nankör kızdan bahsediyor (bu kız Feride ve onu böyle bir insan sanıyorlar) Feride hiçbir tepki vermiyor, gerçeği de söylemiyor ve buradan ayrılmayı kafasına takıyor. Birkaç gün sonra evdeki bir hizmetçi Feride’ye karşı Reşit Bey’i övüyor ve “seninle görücüye çıksak ne güzel olur” cinsinden birkaç hileli söz ile Feride’yi Reşit Bey’e istediğini izah ediyor. Zaten gitmeye niyetli olan Çalıkuşu ben nişanlıyım ve yakında buradan ayrılıyorum diyor ve yine aynı Maarif Müdürlüğü eziyetini çekerek yeni bir yere tayin edilmek istiyor. Çalıkuşu’na Kuşadası’nda öğretmen arandığı söyleniyor ve kuş sözünü duyduğu an Çalıkuşu “Burası benim memleketim” diye kabul ediyor.
Kuşadası’ndayken bir harp çıkıyor ve Feride’nin çalıştığı okulu hastahane olarak kullanıyorlar. Çalıkuşu okulda kalan kitaplarını almak için gittiğinde başhekim ile tanışıyor. Bu başhekim Zeyniler köyünde kendisine hasta bakıcılığı yaptıran Doktor Hayrullah.
Doktor Hayrullah ile birbirlerine sarılıyorlar, daha önce bir kez gördükleri halde birbirlerini kırk yıllık arkadaş gibi görüyorlar. Doktor Hayrullah Feride’den burada da hastabakıcılığı yapıp kendine yardım etmesini istiyor. Okullar beş ay sonra tekrar açılıyor ve dönem sonu olduğundan kısa sürede tekrar kapanıyor. Çalıkışu burada Munise’yi kaybediyor ve şok geçirerek on yedi gün baygın yatıyor. Uyandığında Munise’nin mezarını ziyaret ediyor ve Doktor Hayrullah dinlenmesi ve kendine gelmesi için Feride’yi kendi çiftliğine götürüyor. Feride uzun süre burada kalıyor ve haklarında sevgili oldukları, hep beraber gezdikleri, buda yetmeyip okuldan uzaklaşarak çiftliğe gittiklerini ve orada aşk yaşadıkları dedikoduları çıkıyor. Bunun üzerine kötü dedikodular yapılmaması, sözde bir nikah olması için Doktor Hayrullah ile evleniyorlar, Hayrullah düğün hediyesi olarak çiftliği bir anaokulu haline getiriyor ve Feride burada 20 öğrencisine bakıyor.Feride günlük defterinin son sayfalarına düğün gecesini yazıyor ve son kelime olarak şunları yazıyor:
“Kamran biz, asıl bugün birbirimizden ayrılıyoruz. Ben, asıl bugün dul kalıyorum… Bütün olan, geçen şeylere rağmen sen yine bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin…”
Buradan itibaren kitapta Feride’nin günlüğünün yer aldığı bölüm bitiyor. Şimdi geriye kalan 50 sayfadan anladıklarımı anlatacağım:
Kâmran karısını kaybettikten sonra oğlunu alıp Tekirdağ’a gidiyor. Bir hafta sonra ise Feride Tekirdağ’a geliyor. Birbirlerine karşı bazen soğuk, bazen romantik, bazen ağabey-kardeş gibi davranıyorlar. Feride herkesi özlediğini ve bunun için geri döndüğünü söylüyor. Feride eski neşesini buluyor ve herkesi yine güldürüyor, ara sıra kocasından ve kaybettiği kızından bahsediyor, Kâmran bunları duyunca kendini çok kötü hissediyor. Kâmran’ın oğlu Necdet Feride’yi çok seviyor, hiç yanından ayrılmıyor ve ona hala değil anne diyor, bu da Kâmran ve Feride’yi çok üzüyor. Feride Kuşadası’na geri dönmeden önce Müjgan’a gerçeği anlatıyor. Feride Tekirdağ’a dönemden 3 ay önce kocasını kaybediyor ve kocası Feride’nin tekrar dönüp ailesiyle barışmasını ve özellikle Kâmran’ı görmesini, eğer devam edemeyeceğini hissederse geri dönmesini vasiyet ettiğini ve Feride’nin onun vasiyetini yerine getirmek için geri döndüğünü söylüyor. Kocasından Kâmran’a mühürlü bir paketin geldiğini ve bunu ertesi gün Feride gittiğinde Müjgan’ın Kâmran’a vermesini istiyor ama Müjgan paketi o gece Kâmran’a veriyor.
Bu pakette Hayrullah’tan Kâmran’a yazılmış bir mektup ve Feride’nin Anadolu macerası boyunca yazdığı günlük çıkıyor. Kâmran ve Müjgan bunları birlikte okuyorlar. Mektupta Hayrullah Kâmran’dan Feride’ye sahip çıkmasını ve Feride’nin eşyaları arasında bulduğu ve kaybolduğuna Feride’yi inandırdığı bu günlüğü okumasını istiyor. Kâmran ve Müjgan günlüğü okuyorlar ve herşeyi öğreniyorlar.
Ertesi gün Feride kendisini almaya gelecek vapuru beklerken bahçedekilerle vedalaşıyor. Bir süre sonra Kâmran ve babası Aziz Bey geliyorlar. Aziz bey Feride’ye Müjgan’ın defterini Kâmran’a okuttuğunu, her şeyi öğrendiklerini, hemen kadıya gidip defterini gösterdiklerini ve geniş kafalı kadının hemen nikahı kıydığını, artık kocasının Kâmran olduğunu söylüyor. Böylece evleniyorlar ve yıllardır süren hasret sona eriyor.
Kitabın Anafikri: Zor şartlara rağmen, insanlar isterlerse her zorluğun üstesinden gelebilirler.
Mekan: İstanbul-Bursa-Çanakkale-İzmir-Tekirdağ
Zaman: Roman, genellikle 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan bir zaman diliminde geçer
Kitabın Kahramanları:
FERİDE (ÇALIKUŞU) : Fransız mektebinden mezun ; çok güzel, haşarı , cıvl cıvıl , yaramaz , duygusal ve akıllı , canayakın ,sevimli eski bir istanbul kızıdır.
Aşağıdaki paragrafları okuyunuz ve bu paragraflarla ilgili çalışmayı yapınız.
Bir gün ücra bir köyün, viran bir evinde aydınlık kadar temiz, hülya gibi güzel bir küçük İstanbul kızına tesadüf ettim. Kara kış ortasında, karın lapa lapa yağdığı bir gece, odanızın penceresini açsanız, size karanlıktan bir bülbül sesi gelse ne duyarsınız? İşte ben, o dakikada bunu duydum.
Okuduğunuz paragrafın özgün yönlerini yazınız.
Cevap: Bu paragrafın özgün yönü, sıradan bir olayı şiirsel, betimleyici ve duygusal bir anlatımla ifade etmesidir. Küçük bir kız çocuğunun güzelliği, bülbül sesi gibi zarif ve etkileyici bir benzetmeyle anlatılmıştır. Ayrıca doğa tasvirleriyle duygu yüklü bir atmosfer kurulmuş, okuyucunun hayal gücüne seslenilmiştir. Paragrafın dili estetik, anlatımı ise etkileyici ve sanatlıdır.
Arabacının beklemeye vakti yoktu; çantaları kapının önüne bırakarak bizden ayrıldı. Muhtar abasının eteklerini toplayarak yere çömeldi. Ben bavulumun kenarına iliştim, konuşmaya başladık.
Okuduğunuz paragraftan birden fazla anlam çıkarılabilecek bölümleri belirleyiniz. Birden fazla anlam çıkarılabilecek bölümlerin kullanılması paragrafın anlaşılmasını nasıl etkilemiştir? Yazınız.
Cevap: Paragrafta özellikle “konuşmaya başladık” ifadesi birden fazla anlama gelebilir. Görünüşte sadece sıradan bir konuşmayı anlatsa da, bu ifade daha derin bir iletişim, duygusal bir paylaşım ya da anlamlı bir karşılaşmanın başlangıcı olabilir. Bu tarz ifadeler metne yorum katmanı kazandırır.
Birden fazla anlam çıkarılabilecek bölümlerin kullanılması, paragrafın zenginliğini ve derinliğini artırırken, okuyucunun da metinle duygusal bağ kurmasını sağlar. Ancak, bu ifadeler bazen anlamı netleştirmeyi zorlaştırabilir, bu nedenle okuyucunun dikkatle okumasını gerektirir.
Adamcağızın benim hesabıma kızmakta, telaş etmekte hakkı varmış. Akşama doğru iş bütün tafsilatıyla anlaşıldı. Maarif müdürü, Huriye Hanım’ı tutuyormuş. Nezarete yazdığı tezkerede onun daha kıdemli bir muallim olduğunu ileri sürerek benim başka bir yere kaldırılmamı istemiş. Fakat, nezaret, nedense beni bırakıp ortağımı ileride açılacak başka bir yere göndermeyi muvafık görmüş.
Okuduğunuz paragrafta yer alan yabancı kökenli kelimelerin kullanılması, paragrafın okunmasını nasıl etkilemiştir? Yazınız.
Cevap: Paragrafta geçen “tafsilat, nezaret, tezkere, muallim, muvafık” gibi yabancı kökenli kelimeler, metnin dönemsel havasını ve edebi dilini yansıtmaktadır. Ancak bu kelimeler, günlük dilde sık kullanılmadığı için, bazı okuyucular için anlamayı zorlaştırabilir ve okuma akıcılığını düşürebilir. Buna rağmen bu kelimeler, paragrafa özgünlük ve tarihî bir derinlik katmaktadır.
En ehemmiyetsiz bir hülyayı, en sönük bir hatırayı aylarca hasta, muğlak ruhuna gıda yapan bir hayalperest için bu kadar ümit, bu kadar acı fazlaydı. Uzun baygınlıklardan uyanmış hastaların hiçbir şey anlamayan, düşünmeyen gözleriyle karanlığın içinde etrafına bakınıyor, sık sık göz kapaklarını açıp kapıyordu.
Okuduğunuz paragrafta duygu ve düşüncelerin kısa ve kesin cümlelerle dile getirilmemesi, anlatımda uzun cümlelere yer verilmesi ve sanatlı bir söyleyişin tercih edilmesi paragrafın anlatımını nasıl etkilemiştir? Düşüncelerinizi gerekçeleriyle söyleyiniz.
Cevap: Paragrafta uzun ve sanatlı cümlelerin tercih edilmesi, metne edebi bir estetik katmıştır. Okuyucunun duygulara daha fazla odaklanmasını sağlamış ve hayalperest bir karakterin iç dünyası etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır. Ancak cümlelerin uzunluğu, anlamı takip etmeyi zorlaştırabilir, bazı okuyucular için de yoğun ve yorucu olabilir. Yine de bu anlatım tarzı, metnin sanatsal değerini artırmıştır.
Bir tesadüf eseri olarak Manastırlı komşum da, benimle aynı günde B…’den ayrıldı. Fakat o, herhâlde benden çok daha acınacak bir vaziyette olarak…
Okuduğunuz paragrafın anlatımında gereksiz sözcüklerin kullanılması, paragrafın anlatımını nasıl etkilemiştir? Düşüncelerinizi gerekçeleriyle söyleyiniz.
Cevap: Paragrafta gereksiz sözcüklerin kullanılması, metnin akıcılığını ve sadeliğini olumsuz etkilemiştir. Özellikle “bir tesadüf eseri olarak” ve “herhâlde benden çok daha acınacak bir vaziyette olarak” gibi ifadeler, anlatımı ağırlaştırmış ve anlatılmak istenen duyguyu zayıflatmıştır. Bu sözcükler yerine daha öz, etkili ve sade bir anlatım kullanılsaydı, anlam daha net olurdu ve paragraf daha güçlü bir etki yaratırdı.
2024-2025 9.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları, 9.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları, KİTAP CEVAPLARI,9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI,
‘un ,değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
ailesi, olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 2024-2025 9.Sınıf Edebiyat Kitabı Yeni Müfredat Cevapları Sayfa 238-239-240-241-242 üzerine bir paylaşım yapacağız.
İyi çalışmalar..
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI 2024-2025
DEĞERLİ TAKİPÇİLERİ
YENİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINDA DA BERABER OLACAĞIZ..
İLK DEFA OKUTULACAK OLAN BU MÜFREDATIN KİTAP CEVAPLARI SİTEMİZDE YAYINLANACAKTIR..KİTAP CEVAPLARINI OKUL DERSLERİNE PARALEL ŞEKİLDE YAYINLAMAKTAYIZ.
EĞER ACİL DURUM VARSA YORUM KISMINA YAZINIZ 😁
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI
İYİ ÇALIŞMALAR
ü
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI 2024-2025👇👇 KİTABIN TÜM CEVAPLARI İÇİN TIKLAAAAA
..
Ders İçi Çalışma
Aşağıdaki aşamaları takip ederek istenen çalışmayı yapınız.
Olayların akışı, romanın üslubunun duygusal, samimi ve doğal bir şekilde gelişmesini sağlamıştır. Feride’nin çocukluk yılları, daha neşeli ve masum bir üslupla anlatılırken, köşkten ayrılmasıyla hüzün ve olgunluk ağır basmıştır. Ç’ye tayini, zorluklarla mücadele ettiği için daha sert ve güçlü bir anlatım kazandırmıştır. İzmir ve Kuşadası dönemi, hareketli ve olayların yoğun olduğu bir bölümdür, bu da anlatımın canlı ve akıcı olmasına neden olmuştur. Tekirdağ süreci, karakterin iç hesaplaşmalarıyla daha dingin ve düşündürücü bir anlatım kazanmıştır.
Değerler | Karşı Değerler |
---|---|
Aşk | İhanet |
Sadakat | Aldatma, İkiyüzlülük |
Şefkat | Merhametsizlik, Sertlik |
Adalet | Haksızlık |
Çalışkanlık | Tembellik, Miskinlik |
Dürüstlük | Yalancılık, Sahtekârlık |
Sorumluluk | Bencillik, İlgisizlik |
Feride, yaşadığı çatışmalar sayesinde daha güçlü, bağımsız ve olgun bir karakter haline gelmiştir. İhanet, onun insanlara karşı daha temkinli olmasını sağlarken; adaletsizlik, onu daha hakkaniyetli ve adil bir birey yapmıştır. Şefkat ve merhamet sayesinde empati yeteneği gelişmiş, dürüstlük ve sadakat ise ahlaki değerlerini pekiştirmiştir.
Başlangıçta neşeli ve umut dolu olan anlatımı, zamanla daha hüzünlü ve sorgulayıcı bir hale gelmiştir. Çektiği acılar, yalnızlık hissiyatını artırmış ve yazılarına daha derin, içe dönük ve duygusal bir hava katmıştır.
Kişisel Özellikleri:
Sosyal Özellikleri:
I. Metin:
II. Metin:
Evet, Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu romanını kurgularken sözcükleri temaya, olaylara, zamana ve mekâna uygun seçmiştir. Romanın ana karakteri Feride’nin ruh hâli, çevresindeki kişiler ve toplumsal şartlarla örtüşen bir dil kullanılmıştır. Feride’nin yaşadığı coğrafyanın kültürü ve Anadolu’nun sosyal yapısı esere yansıtılmış, kullanılan kelimeler dönemin dil özelliklerine uygun olarak seçilmiştir.
Çalıkuşu’nun üslubu samimi, içten ve duygu yüklüdür. Feride’nin iç dünyasını derinlemesine anlatan, bazen mizahi bazen hüzünlü bir anlatım kullanılmıştır. Romanın dili sade ve akıcı olmakla birlikte, edebi anlatımla süslenmiştir. Yazar, doğa ve mekan betimlemeleriyle atmosferi güçlendirmiş, karakterlerin ruh hâllerini yansıtmak için psikolojik tahlillere yer vermiştir.
b) Bu bölümlerin üslup özelliklerini tablodaki ilgili alana işaretleyiniz.
Üslup Özellikleri | I | II | III | IV |
---|---|---|---|---|
Yazar, betimlemelerinde isimleri niteleyici kelimelerden yararlanmıştır. | ✅ | ✅ | ✅ | ✅ |
Psikolojik tahliller yapıldığı için isim cümleleri ağırlıktadır. | ||||
Çağrışım değeri yüksek kelimelere yer verilmiştir. | ✅ | ✅ | ||
Benzetme, kişileştirme vb. düşünceyi geliştirme yollarından yararlanılmıştır. | ✅ | ✅ | ✅ | |
Anlatımda öznel ifadeler kullanılmıştır. | ✅ | ✅ | ✅ |
Bu bölümlerde daha sade ve anlaşılır bir üslup kullanırdım. Betimlemeleri fazla detaylandırmadan okuyucunun hayal gücüne yer bırakırdım. Psikolojik tahlilleri azaltarak, olayları daha doğrudan ve akıcı bir şekilde anlatırdım. Çağrışım değeri yüksek kelimeleri daha az kullanarak herkesin kolayca anlayabileceği bir dil tercih ederdim. Böylece metin, hem samimi hem de kolay okunabilir olurdu.
Cevap: Zeyniler Köyü, betimleyici ve duygusal bir üslupla anlatılmıştır. Köyün harap ve yoksul hali, “yangın harabesi”, “simsiyah viraneler” gibi ifadelerle tasvir edilmiştir. Doğa betimlemeleri, kasvetli ve iç karartıcı bir atmosfer yaratırken, Feride’nin bakış açısından anlatıldığı için subjektif bir hava taşır. Kullanılan çağrışımsal kelimeler okuyucuyu mekâna daha fazla çekmektedir.
Cevap: Çalıkuşu, Osmanlı’nın son dönemleri ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ışık tutan bir eserdir. Dönemin önemli toplumsal konuları arasında kadın eğitimi, köyde öğretmenlik, geleneksel yapı ile modernleşme arasındaki çatışma ve kadınların toplumdaki yeri yer alır. Feride’nin Anadolu’daki zorlu mücadelesi, dönemin kadınlarının yaşadığı toplumsal baskıyı ve eğitim fırsatlarını göstermesi açısından önemlidir. Eğitim ve kadın hakları gibi konular, romanın yazıldığı dönemin temel meselelerindendir.
2024-2025 9.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları, 9.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları, KİTAP CEVAPLARI,9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI,
‘un ,değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
ailesi, olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 2024-2025 9.Sınıf Edebiyat Kitabı Yeni Müfredat Cevapları Sayfa 2 üzerine bir paylaşım yapacağız.
İyi çalışmalar..
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI 2024-2025
DEĞERLİ TAKİPÇİLERİ
YENİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINDA DA BERABER OLACAĞIZ..
İLK DEFA OKUTULACAK OLAN BU MÜFREDATIN KİTAP CEVAPLARI SİTEMİZDE YAYINLANACAKTIR..KİTAP CEVAPLARINI OKUL DERSLERİNE PARALEL ŞEKİLDE YAYINLAMAKTAYIZ.
EĞER ACİL DURUM VARSA YORUM KISMINA YAZINIZ 😁
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI
İYİ ÇALIŞMALAR
ü
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI 2024-2025👇👇 KİTABIN TÜM CEVAPLARI İÇİN TIKLAAAAA
Ders İçi Çalışma
Öğretmeninizin rehberliğinde dört ya da beş kişiden oluşan okuma takımları oluşturunuz. Aşağıdaki çalışmayı aşamaları takip ederek yapınız.
1. Aşağıdaki metinleri okuyunuz.
2. Okuduğunuz iki metin arasındaki üslup farklılıklarına neden olan dil ve anlatım özelliklerini yazınız.
Evet, Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu romanında sözcükleri temaya, olaylara, zamana ve mekâna uygun bir şekilde seçmiştir. Romanın geçtiği dönem ve coğrafya dikkate alınarak, kullanılan kelimeler ve diyaloglar doğal ve gerçekçi olmuştur. Feride’nin duygusal değişimleri, içsel çatışmaları ve Anadolu’daki yaşamı ayrıntılı betimlemelerle anlatılmıştır. Toplumsal yapı ve dönemin ruhu, kullanılan dil ve anlatım biçimiyle başarıyla yansıtılmıştır.
2024-2025 9.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları, 9.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları, KİTAP CEVAPLARI,9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI,
‘un ,değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
ailesi, olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 2024-2025 9.Sınıf Edebiyat Kitabı Yeni Müfredat Cevapları Sayfa 2 üzerine bir paylaşım yapacağız.
İyi çalışmalar..
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI 2024-2025
DEĞERLİ TAKİPÇİLERİ
YENİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILINDA DA BERABER OLACAĞIZ..
İLK DEFA OKUTULACAK OLAN BU MÜFREDATIN KİTAP CEVAPLARI SİTEMİZDE YAYINLANACAKTIR..KİTAP CEVAPLARINI OKUL DERSLERİNE PARALEL ŞEKİLDE YAYINLAMAKTAYIZ.
EĞER ACİL DURUM VARSA YORUM KISMINA YAZINIZ 😁
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI
İYİ ÇALIŞMALAR
ü
9.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI 2024-2025👇👇 KİTABIN TÜM CEVAPLARI İÇİN TIKLAAAAA
..
Ders İçi Çalışma
Soru: Okuduğunuz metin bir romandan alınmış olabilir mi? Gerekçeleriyle söyleyiniz.
Cevap: Bu metin bir romandan alınmış olamaz, çünkü gerçeküstü unsurlar içerir ve masal özellikleri taşır. Billur Köşk gibi olağanüstü tasvirler, masallara özgüdür. Ayrıca, metin sözlü anlatım kalıplarıyla yazılmış olup, romanlardaki detaylı karakter gelişimi ve neden-sonuç ilişkisi bulunmamaktadır. Bu yüzden masal türüne daha yakındır.
Ders İçi Çalışma
1. a) Çalıkuşu adlı romandan alınan aşağıdaki bölümleri okuyunuz.
b) Bu bölümlerdeki cümle yapılarını ve yazarın anlatım tarzında görülen özellikleri aşağıdaki tabloya işaretleyiniz.
Özellikler | I | II | III |
---|---|---|---|
Virgül ve noktalı virgüllerle bağlanan uzun cümleler kullanılmıştır. | ✅ | ✅ | |
İsimleri niteleyen, fiilleri belirten sözcükler kullanılmıştır. | ✅ | ✅ | |
Anlatım, okurda merak uyandıracak şekilde ilerlemektedir. | ✅ | ✅ | |
Anlamı bilinmeyen sözcükler okumayı ve anlamayı etkilemektedir. | ✅ | ||
Uzun cümlelerin yanında kısa cümleler de kullanılmıştır. | ✅ | ✅ | |
Cümlelerde anlama katkı sağlamayan sözcükler kullanılmamıştır. | ✅ | ✅ | ✅ |
Anlatımda karşılıklı konuşmalardan yararlanılmıştır. | ✅ |
Bu tablo, Çalıkuşu romanından alınan bölümlerin anlatım tarzını ve cümle yapılarını gösterir. I. ve II. bölümlerde betimleyici anlatım ön plandayken, III. bölümde karşılıklı konuşmalara dayalı bir diyalog kullanılmıştır.
Munise’nin karlı havada kaybolduğu bölüm oldukça etkileyicidir. Feride, gece duyduğu sesin kaynağını merak eder ve korkuyla araştırmaya başlar. Sonunda Munise’yi donmak üzereyken bulur. Feride’nin şefkati ve koruyuculuğu bu sahnede ön plana çıkar.
Macera
Ekspresi Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları
1) “Keşke dünyanın
kocaman bir penceresi olsa ve dünyadaki bütün kötülükler bu pencereden dışarı
atılsa.” diye mırıldanan çocuk
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nil
B) Narin
C) Yiğit
D) Can
2) Dünyadaki kötülüklere şahit olarak büyümek kimi içine
kapanık, sessiz ve çekingen biri yapmıştı?
A) Can
B) Narin
C) Nil
D) Yiğit
3) İyiliğin de kötülüğün de
tohumları ne zaman atılmaktadır?
A) Gençlik yıllarında
B) Çocukluk yıllarında
C) Ergenlik yıllarında
D) Bebeklik yıllarında
4) Yiğit’in duyduğu
düdük sesi, tıkırtılar penceredeki ışık
hangi ulaşım aracı ile ilgiliydi?
A) Tren
B) Taksi
C) Otobüs
D) Minibüs
5) Macera Ekspresi
nereye doğru gidiyormuş?
A) Birlik, Beraberliğin Evreni
B) Yardımlaşma Krallıklarının Evreni
C) Kötülük Krallıklarının Evreni
D) İyilik Krallıklarının Evreni
6) Yeni bir evrene gittikleri zaman soğuktan en çok etkilenen çocuk aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yiğit
B) Narin
C) Nil
D) Can
7) Yeni evrende adı Gölge olan kedi neye dönüşebiliyordu?
A) Jaguar
B) Tilki
C) Kuş
D) Kartal
8) Çocukların gittiği evrende aşağıdakilerden hangisi yoktu?
A) Öfke ve Şiddet Krallığı
B) Hoşgörü Krallığı
C) Kibir Krallığı
D) Ahmaklık Krallığı
9) İnsanların teknoloji bağımlılığından faydalanabilmek
adına kurulan krallığın adı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kıskançlık Krallığı
B) İsraf Krallığı
C) Kibir Krallığı
D) Ahmaklık Krallığı
10) Birbirlerine tepeden bakmaya bayılan, ne kadar güçlü
olduğu ile övünen krallık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmaklık Krallığı
B) Kıskançlık Krallığı
C) Kibir Krallığı
D) Öfke ve Şiddet Krallığı
11) Kötülük
Krallığının liderinin adı nedir?
A) Yüce Kral
B) Büyük Kral
C) Lider Kral
D) Güçlü Kral
12) Yeni evrende
çocukların sahip olduğu en büyük krallık nedir?
A) Saygı
B) Hoşgörü
C) Arkadaşlık
D) Bencillik
13) Yeni evrende
köpeklere benzeyen hayvan aslında neymiş?
A) Ceylan
B) Kaplan
C) Aslan
D) Sırtlan
14) Yeni evrende
Karamel adlı kedi neye dönüşmüştür?
A) Kaplan
B) Aslan
C) Sırtlan
D) Koyun
15) Aşağıda verilen
bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Kibir Krallığına karşı nazik olmak ve alçakgönüllü olmak
öğretilecekmiş.
B) Öfke ve Şiddet Krallığına bencillik öğretilecek
C) Yalan Krallığına dürüstlük ve erdem öğretilecek
D) İsraf Krallığına daha fazlasına sahip olma hırslarının onlara
zarar verdiği gösterilecek
16) Küçük bir çocukken benim de umutlarım, hayallerim vardı.
Fakat ailemden, akrabalarımdan, öğretmenlerimden hep azar işittim, dayak
yedim. Arkadaşlarım tarafından dışlandım. Yaptığım iyiliklerin karşısında hep kötülük gördüm.” diyen kişi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zindan görevlisi olan Tonguç adlı adam
B) Kralın yardımcıları
C) Kral
D) Yiğit
17) İyilik ile ilgili kitapta aşağıdaki sözlerden hangisi
geçmemektedir?
A) Her iyilik başka bir iyiliği beraberinde getirir.
B) İntikam iyidir.
C) İyilik unutulmayandır.
D) İyilik mucizedir.
18) Vedalaşma vakti
geldiği zaman halay sevdasından vazgeçemeyen kişi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Can
B) Yiğit
C) Narin
D) Nil
19) “Övülmek güzel fakat insan bir madalya falan takar sayın
General ya! Yani kaç kez dünyayı kurtardık, her seferinde elimiz boş dönüyoruz.”
diyen kişi kimdir?
A) Can
B) Yiğit
C) Nil
D) Narin
20) İyilik kulübünün
ödülü Yiğit’e göre neredeymiş?
A) Sarayda
B) Sandıkta
C) Kutuda
D) Kalplerde
21) Macera Ekspresi kitabının yazarı kimdir?
A) Behiç Ak
B) Özgür Balpınar
C) Sevim Ak
D) Mert Arık
Cevaplar:
1.c 2.d
3.b 4.a 5.c
6.d 7.a 8.b
9.d 10. c 11.b
12.c 13.d 14.a
15.b 16.c 17.b
18.c 19.d 20.d
21.b
Bulutlara
Simit Satan Çocuk Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları
1) Umutlar kaç kardeşmiş?
A) 5
B) 6
C) 7
D) 8
2)
Çocuklar günde kaç ekmek tüketirmiş?
A) 11
B) 10
C) 9
D) 8
3) Umut her sabah kaçta uyanırmış?
A) 8
B) 7
C) 6
D) 5
4) Umut aşağıdakilerden hangisinden
korkarmış?
A) Kediden
B) Soğuktan
C) Yağmurdan
D) Karanlıktan
5)
Umut ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Anneannesi ile ilgilenen bir
çocuktur.
B) Gecekonduda yaşayan bir ailedir.
C) Kardeşlerinden Ali ayakkabı
boyacılığı Hasan ise pazarda yük taşımacılığı yapıyormuş.
D) Ailesinin geçimine katkı
sağlamak için simit satan bir çocuktur.
6)
Belediye görevlileri kaçtan sonra çalışmaya başlarmış?
A) 7
B) 8
C) 9
D) 10
7) Umut’un babaannesinin
rahatsızlığı nedir?
A) Romatizma
B) Tansiyon hastalığı
C) Kalp hastalığı
D) Şeker hastalığı
8) Umut’un dedesi eşine ne dermiş?
A) Cicoş
B) Kedi
C) Süslü
D) Tavşan
9) Umut’un babasının mesleği nedir?
A) Çoban
B) Terzi
C) Öğretmen
D) Lunapark bekçisi
10) Bulutlara Simit Satan Çocuk kitabının
yazarı kimdir?
A) Sevim Ak
B) Behiç Ak
C) Muzaffer İzgü
D) Mert Arık
11) Uçurtmanın adresi neresidir?
A) Hayvanlar
B) Bitkiler
C) Ağaçlar
D)Gökyüzü
12) Umutların evine ders çalışmaya gelen kişi kimdir?
A) Dayısı
B) Amcası
C) Halası
D) Teyzesi
13) Yağmur yağdığı zaman Umutların balkonuna ne gelirmiş?
A) Martılar
B) Serçe
C) Örümcek
D) Karınca
14) Umut kime mektup gönderecekmiş?
A) Uçurtma
B) Trene
C) Uzaylılara
D) Yazarlara
15) Umut mektubuna aşağıdakilerden hangisini yazmamıştır?
A) Yaramazlık yapmayı çok seviyorum.
B) İnsanları çok seviyorum
C) Hayvanları çok seviyorum
D) Savaşı sevmiyorum, barışı seviyorum
Cevaplar:
1.d 2.d
3.d 4.c 5.a
6.b 7.a 8.b
9.d 10.c 11.d 12.a 13.b 14.a 15.a
Sen Bir Robot Değilsin Kitabı
İle İlgili Test Soruları ve Cevapları
1) Koko’nun yediği meyve aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaban mersini
B) Böğürtlen
C) Çilek
D) Muz
2) Koko ne olmak
istiyordu?
A) Bisiklet
B) Televizyon
C) Robot
D) Tablet
3) Koko işlerini kime
yaptırmak istermiş?
A) Anne
B) Baba
C) Öğretmen
D) Robot
4) Koko’nun yeteneği nedir?
A) Robot yapmak
B) Çok iyi bir yüzücü
C) Bağlama çalmak
D) Resim çizmek
5) Koko’nun anne ve
babası nereye gitmiş?
A) Balık tutmaya gitmiş
B) Ormanda kamp
yapmaya gitmiş
C) Tatile gitmiş
D) Sinemaya gitmiş
6) Koko’ya “Unutma sen bir robot değilsin,
yetiştirebildiğin kadarını yaparsın yazısını dolabın üstüne yapıştıran kişi
kimdir?
A) Baba
B) Anne
C) Arkadaşı
D) Öğretmeni
7) Sen Bir Robot Değilsin kitabının yazarı kimdir?
A) Behiç Ak
B) Tarık Uslu
C) Aysun Berktay Özmen
D) Miyase Sertbarut
8) Koko ve ailesi akşama ne yiyeceklermiş?
A) Tavuk
B) Balık
C) Hindi
D) Kaz
Cevaplar:
1. b 2.c 3.d
4.a 5.a 6.b
7.a 8.a
Kızıl Veba Kitabı
İle İlgili Test Soruları ve Cevapları
1) Aşağıdakilerden hangisi Kızıl Veba
hastalığı kitabında geçen alıntılardan
biri değildir?
A) Adaletin olduğu yerde ahlak da
vardır.
B) “Ne fark ederdi ki zaten?
Herkes ölüyordu nasıl olsa; iyisi de kötüsü de, güçlüsü de zayıfı da, hayata
dört elle sarılanı da yaşamı aşağılayanı da… Herkes göçüp gidiyordu. Her şey
göçüp gidiyordu.”
C) İnsan eskiden beri metafizik bir
kavram olarak mutlak adalete inanır ama anlaşılan o ki evrende adalet diye bir
şey yoktur.
D) “Geçici düzenler köpükler
gibi uçar gider.”
2) Kızıl Veba kitabının yazarı
kimdir?
A) Orhan Pamuk
B) Jack London
C) Tolstoy
D) Balzac
3)
Dede ve torun yürümeye devam ederken bir çıtırtı geldi ve buradan bir
hayvan çıktı. O hayvanın adı nedir?
A) Zebra
B) Ayı
C) Aslan
D) Kurt
4) Eskiden profesör olan ve kitabı
anlatan dedenin adı nedir?
A) Messi
B) Smith
C) Ronaldo
D) David
5) Torunları dedelerine ne diye
hitap ederdi?
A) Granser
B) Büyük Baba
C)Profesör
D) Çatık Kaş
6) Dedenin torunları vardır ve dede
o torunlarına veba hastalığının nasıl ortaya çıktığını ayrıntıları ile
anlatmıştır. Veba hastalığı çıktığı sıralarda bir çok olay yaşanmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biri değildir?
A) Hırsızlık azalmış ve insanların
birbirine olan güveni artmış.
B) İnsanlar kendi canlarını kurtarmak için birbirlerini öldürmeye başlamış.
C) Veba hastalığından ölen insan
parçalara ayrılıyor ve daha sonra eriyormuş
D) İnsanların kaşlarında bir
kızarıklık oluyormuş ve bu da hastalığın belirtilerinden biriymiş.
7) Aşağıdaki çocuklardan hangisi
dedenin torunlarından biri değildir?
A) Sezar
B) Edwin
C) Tavşan Dudak
D) Hu Hu
8) Kızıl Veba hastalığı döneminde
dedenin mesleği neydi?
A) Rus edebiyatı profesörü
B) Fransız edebiyatı profesörü
C) İngiliz edebiyatı profesörü
D) Yunan edebiyatı profesörü
9) James Howard Smith ve üniversite
çalışanları ile onların yakınlar Toplamda kaç kişi birlikte sığınıyorlar?
A) 1000
B) 800
C) 400
D) 500
10) Modern yaşam sona erdiğinde,
James Howard Smith ve üniversite çalışanları ile onların yakınları nereye
sığınıyor?
A) Matematik okuluna
B) Kimya okuluna
C) Bir hastaneye
D) Bir inşaata
11) Smith hayatta kalan insanlarla
kaç yıl tek yaşadıktan sonra karşılaşıyor?
A) 18
B) 3
C) 9
D) 7
12) Kızıl Veba hastalığı belirti
gösterdikten kaç dakika sonra insan yaşamını sona erdiriyordu?
A) 60
B) 45
C) 30
D) 15
13)
Kitaba göre Kızıl Veba hastalığı hangi tarihte ortaya çıkıyor?
A) 2000
B) 2011
C) 2012
D) 2013
14) Kızıl Veba hastalığı nerede
sona ererek insan yaşamı bitiyordu?
A) Kalp
B) Beyin
C) Mide
D) Böbrek
15) Aşağıdakilerden hangisi kitapta
geçen alıntılardan biri değildir?
A) “Her zaman küçük işaretlerin
büyük şeyler anlattığına inanırsın.”
B) “İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı
ilerleyişine başlamadan önce, ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya
mahkumdur.„
C) “Uygarlık çöküyor ve artık
herkes kendisi için yaşıyordu.”
D) “ Birimiz hepimiz içindir,
hepimiz birimiz içindir.”
Cevaplar:
1.a
2.b 3.b 4.b
5.a 6.a 7.a 8.c 9.c 10.b
11.b 12.d 13.d
14.a 15. d
Kraliçeyi
Kurtarmak Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları
1) Alex’in yerde bulduğu şey nedir?
A) Kalem açacağı
B) Uç
C) Silgi
D) Kalem
2)
Pazartesi sabahının Alex için önemi nedir?
A) Sosyal bilgiler sınavı
B) Fen sınavı
C) Türkçe sınavı
D) Matematik sınavı
3) Aşağıdakilerden hangisi Alex’in
bulduğu kalemin özelliklerinden biri değildir?
A) Üstü mavi sayılarla kaplıdır.
B) Kalın ve uzundur.
C) Gümüş renklidir.
D) Sarı renklidir.
4)
Alex’in çok iyi olduğu ders hangisidir?
A) Edebiyat
B) Matematik
C) Türkçe
D) Fen
5) Alex’in en sevdiği şey nedir?
A) Futbol oynamak
B) Film izlemek
C) Kitap okumak
D) Bilgisayar oyunları oynamak
6) Alekx başlardan hangi derste
kötüydü?
A) Müzik
B) Matematik
C) İngilizce
D) Türkçe
7) Alex’in en yakın arkadaşı
kimdir?
A) Laura
B) Lund
C) Vanessa
D) Sam
8) Sam’ın en iyi olduğu ders
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sosyal Bilgiler
B) Matematik
C) Türkçe
D) Fen
9) Laura kimdir?
A) Sınıfın matematik birincisi
B) Sınıfın edebiyat birincisi
C) Sınıfın ingilizce birincisi
D) Sınıfın fen birincisi
10) Alex başarısız olduğu bir
derste başarılı olursa ailesi onu nereye yollayacaktı?
A) Yüzme kursuna
B) Basketbola
C) Kampa
D) Futbol okuluna
11)
Aşağıdakilerden hangisi Zümrüt Kraliçe’nin yaptıklarından biri değildir?
A) İdilya’nın her yerine okullar
inşa ettirmiştir.
B) Öğretmenlere çok iyi ücretler
ödemiştir.
C) Öğretmenlik en saygın
mesleklerinden biriymiş.
D) Çocuklara fazla değer
verilmezmiş.
12) Jayden’in en sevdiği şey nedir?
A)
Arkadaşları ile çay toplantısı yapmak
B) Problem çözmek
C) Arkadaşları ile bir araya gelmek
D) Sinemaya gitmek
13) Kamp
eğlencesinde Jeff çocuklara hangi filmi izletiyor?
A) Sonsuz Hava
B) Sonsuz Yer
C) Sonsuz Gök
D) Sonsuz Deniz
14) Alex, Sam ve Vanessa,
kitaptaki problemleri çözmek için gittikleri yerde ilk neyle
karşılaştılar?
A) Girilmez, avlanmak yasaktır!
B) Dikkat ölüm tehlikesi var!
C) Yaşasın problem çözme
kardeşliği!
D) Sakın girmeyin zehirli su var!
15) Alex, kampa gittiğinde
otobüsten iner inmez ilk hissettiği neydi?
A) Sivrisinek ısırması
B) Arı sokması
C) Üşüme hissi
D) Bunalma hissi
Cevaplar:
1.d 2.d
3. d 4.a 5.c
6.b 7.d 8.d
9.a 10.c 11.d
12.b 13.d 14.a
15.a
Hak İle İle
İlgili Özdeyişler
Hak, kişilerin hukuk düzenince
korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar
tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni
girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir.
Hak İle İlgili özdeyişler
şunlardır:
Hak, kuvvetler arasında ki
aralıktır. Paul Valery
Haklıysan korkma, Hak seni korur.
Hz. Ali
Adalet gecikmez, adalet
reddedilmez. Hak, haklı olanındır ve hakkını arayanın beklemesi
gerekmemelidir.” Martin Luther King
Asil ve şerefli insan, hak ve
adaleti her şeyin üstünde tutar. Konfüçyüs
Hak o kadar parlaktır ki, körler de
görebilir. B. Said-i Nursî
Hak edilen kazanılan bir şey,
haksız olarak kazanılan çok şeyden üstündür. Hz. Muhammed
Hakkı tanıyanların kölesi ol. Hz.
Ebubekir
Hak her şeyin üstündedir, sert
rüzgârlar onu deviremez. Tevfik Fikret
Üzülme! Davanın sahibi Hak’tır. Hak
olan davada zafer muhakkaktır. Necip Fazıl Kısakürek
Kendini hak ile meşgul etmezsen,
batıl seni işgal eder. İmam Şafii
Bir insanın sahip
olduğu en büyük hak, haksızlığa karşı direnme hakkıdır. Mahatma Gandhi
Nötr kalmak, zalimin yanında yer
almaktır. Tarafsız kalmak, mağduru desteklememektir.” Elie Wiesel
Güç, hak olmadan hiçbir şey
vermez. Hiç vermemiştir ve vermeyecektir. Frederick Douglass.
İnsanlar doğuştan eşit ve
bağımsızdır; bu nedenle kimsenin başkasının hayatına, sağlığına, özgürlüğüne
veya mülküne zarar verme hakkı yoktur. John Locke.
Allah İlmi
Dileyene Malı Dilediğine Verir
Alemlerin yaratıcı olan Yüce Allah her şeyi hakkı ile bilen, evreni düzenli bir şekilde yaratandır. O ne yaparsa en
iyisini yapar ve o yücedir. Allah, kendisini bilime ve öğrenmeye adayan kişinin
ufkunu ve önünü açar. Malı mülkü ise dilediği kuluna verir, her isteyene mal
vermez. Çünkü Allah istediği kula mal ve mülk vererek onu farklı şekillerde
imtihan edebilir ama dileyen herkese ilmi verir.
Yeter ki insan meraklı olsun,
ilimle meşgul olsun, araştırmalarına devam etsin. İlim ile uğraşan insan da
kendini geliştirir ve büyük işler başarabilir. İlim ve bilim yolundan hiç
ayrılmamalıyız. Kimi insanlar doğuştan zengin deriz, ailesi varlıklı deriz.
Allah o kimselere de bu kadar malı vermiştir çünkü bizim bilmeyeceğimiz ama
Yüce Allah’ın bildiği büyük sırlar vardır burada. Çünkü burası imtihan
dünyasıdır. İlmi ise her isteyene verir.
Çalışmak isteyen, alın teri dökmek isteyen, evreni anlamaya çalışan, çeşitli teknolojik icatlar yapan kişiler bunlara merak saldığı için başarılı
olmuşlardır. Çünkü çok çalışmışlar, gece gündüz demeden emek etmişlerdir. En
sonunda gösterdikleri emeklerinin karşılığını alırlar. Tüm bunlardan dolayı da
atalarımız Allah ilmi dileyene malı ise dilediğine verir sözünü söylemiştir.
Bir İdam
Mahkumunun Son Günü Kitabında Geçen Özlü
Sözler
Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı romanda; ölüm
cezasının insanlık dışı yönünü göstermek amacıyla yazmıştır. Victor Hugo’nun en
kült eserlerinden biri kabul eden roman pek çok farklı dile, radyo
tiyatrolarına ve çeşitli eserlere dönüştürülüp dilden dile çevrilmiştir.
Mahkumun bir gün içindeki duygu ve düşüncelerine ayrıntılı bir şekilde yer
verilmiştir. Okunması gereken hüzünlü fakat aynı zamanda düşündürücü bir
kitaptır.
Kitapta geçen özlü sözler
şunlardır:
”Bozuk ceza sistemi, ne yöne
dönerse dönsün masumu vurur zaten!”
“Yargıç yargılanmıyor! Cellat
yargılanmıyor! Hiçbir mahkeme , Tanrının yarattığı bir varlığın kutsal şahsında
, yasaların böyle canice yok sayılmasını sorgulamıyor!”
“Etrafımdaki her şey renksiz ve
durağan olabilir fakat benim içimde kopan bir fırtına, bir mücadele, bir
trajedi yok mu?”
”Bakın! Güneş, ilkbahar, çiçek
dolu tarlalar, sabahleyin uyanıp şakıyan kuşlar, bulutlar, ağaçlar, doğa,
özgürlük, yaşam, ne yazık ki hiçbiri benim değil artık….”
”Bize yüksek sesle haksız, alçak
sesle haklı olduğumuzu söylüyorlardı.”
”Ya siz, ” vicdanınızın katil”
olmadığından emin misiniz?”
”Bir gün çok acıktım. Bir fırının
camını kırıp bir ekmek kaptım ama fırıncı beni yakaladı. Ekmeği yiyemedim ama
ömür boyu kürek mahkumluğu cezası yedim.”
”Ne güzel bir tavsiye mektubu: Bir
kürek mahkumu… Küçük çocuklar benden kaçıyor, herkes yüzüme kapısını kapıyor,
kimse bana iş vermiyordu.”
“ Delilik insanı yaşatır derler; en
azından akıl acı çekmez; uyur, ölü gibi yaşar.”
”Yazık! Dünyada tek bir varlığı
yürekten, bütün kalbinizle seviyorsunuz ve o varlık karşınızda durup sizi
görmesine, size bakmasına, sizinle konuşmasına, size yanıt vermesine rağmen
sizi tanımıyor.”
”Bağışlayın, bağışlayın. Merhamet edin… Ya da hiç değilse beş dakika daha
bekleyin.”
”Yarınlar hep güzel olacak denir.
Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?”
”Kralın adli savcılarından birinin
nasıl bir insan olduğunu soğukkanlılıkla düşünmek güçtür. O, başkalarını
giyotin sehpasına göndererek hayatını kazanan biridir.”
”Ben yazarken yağan ince ve
dondurucu bir yağmur; kuşkusuz bütün gün yağacak, ömrü benden uzun olacak bir
yağmur…..”
“Yapılması gereken, intikam için
cezalandırmak değil, iyileştirmek için düzeltmek olmalı.”
”Konuşmaya ve cevap vermeye layık
bir insanla karşılaşamamak…”
“İnsanlar,’ diyordu yalnızca iyi
şeylerden bahseden bir kitap, ‘tüm insanlar kapıyı ne zaman çalacağı belli olmayan
bir ölümün mahkûmudurlar.”
“Kişiye özgü durumlar geneli
bağlamaz.”
“İnsan içinde bulunduğu umutsuz
koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.”
5 Atasözü ve Açıklamaları
1) Atalar Sözünü Tutmayanı Yabana Atarlar
Atalarımızın hayat tecrübesini yansıtan sözler, bir dünya
görüşümüzün olmasını sağlar. Atalarının sözüne değer vermeyen, bu sözleri
kulak ardı eden kimseler hem toplum tarafından saygı görmezler hem de o büyük
deneyimlerden faydalanmamış olurlar. Kendi geçmişini hor gören, gelenek ve
göreneklerini küçümseyen, kültürüne saygısı olmayana kimse değer vermez. Böyle
kişiler toplum içinde bir yer edinmezler.
2) Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı: Bir işe
başlayacağımız zaman o işi iyice araştırmalı, o iş hakkında fikir sahibi
olmalıyız. İşi avantajlarını, dezavantajlarını iyi bir şekilde öğrenmeliyiz ki
sonradan pişmanlık yaşamayalım.
3) Her damardan kan alınmaz: Her insan farklıdır. Kimi iyi
niyetli kimi ise kötü niyetli, kötü huyludur. Kimi merhametli, yardımsever kimi
ise bencilin tekidir. Bundan dolayı herkesten yardım istenmez. İstenirse de
büyük hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.
4) Kuru laf karın doyurmaz: Anlamsız ve yersiz sözler bir
işe yaramaz. Sadece konuşmak değil uygulamaya da geçmek gerekir. Yoksa sürekli
konuş dur bir işe yaramayacaktır.
5) Sözü söyle alana , kulağında kalana: Sözünü tutana
nasihat et. Söylediklerini dinlemeyen, kulak ardı edene ise hiç nefesini
tüketme. Çünkü bir işe yaramayacaktır.
Bayramda Borç
Ödeyene Ramazan Kısa Gelir
Ramazan ayında oruç tutan kişiye
zaman bir türlü geçmek bilmez. Günler yavaş geçer. Ödemesini Ramazan bayramında
yapacak olan kişiye ise oruç kısa gelir ve
günler çabuk geçer. Yani her insanın ihtiyacına göre zaman kavramı farklı
bir anlama girer. İnsan sıkıntılı işlerin yapılmasını, borçların ödenmesini hep
başka günlere ertelemek ister. Bunun için de atalarımız Bayramda borç ödeyene
Ramazan kısa gelir sözünü söylemiştir. Bunları yaşamamak için zamanında
borçlarımız ödemeliyiz ve kendimizi dara sokmamalıyız.
İşlerimizi planlı ve
programlı yapmalıyız. Borçlarımız ertelememeliyiz. İşlerimizi zamanında yapmak
önemlidir. Örneğin; Günler öncesinden yazılı haftası belirlenmiş ve öğrenciler
yazılıya hazırlık için çalışmaya başlamışlardır. Önceden çalışanlar sınavda
yüksek not alarak başarılı olurlar ve son gün çalışma sıkıntısı içinde de
hissetmezler. Çünkü işlerini ertelememişlerdir. Sınava son gün kalan kişi ise
zamanın geçmesini istemez. Biraz daha zaman olsaydı, daha iyi çalışırdım falan
der ama iş işten geçmiştir.
Burada zamanın önemine dikkat çekmek istedim. Her
iş zamanında yapıldığı zaman, programlı olunduğu zaman sınav haftası da iyi
geçer,, oruç da çabuk geçer, bayramda çabuk geçer diyebilirim.
En Sevgili Kitabı İle
İlgili Klasik Sorular ve Cevapları
1) Peygamber Efendimizin müşrik hasımlarına karşı en büyük
silahı neydi?
Cevap: Güvenilir olmaktı.
2 Efendimize Peygamberlik kaç yaşında gelmiştir?
Cevap: Kırk yaşlarında gelmiştir.
3) Peygamberlik görevi hangi surenin ilk beş ayeti ile
başlamıştır?
Cevap: Alâk Suresinin ilk beş ayeti ile.
4) Kuran’ın ilk emri ne olmuştur?
Cevap: Oku (ıkra) olmuştur.
5) Namus-u Ekber
kimdir?
Cevap: Hz. Cebrail
6) Peygamber Efendimizin Peygamber olarak seçildiğini
bilen kişi kimdir?
Cevap: Varaka
7) İlk iman edenler, ilk namaz kılanlar ve ilk teslim
olanlar kimlerdir?
Hz. Osman (r.a), Hz.
Zübeyr bin Avvam (r.a) Hz. Taha bin Ubeydullajh (r.a), , Hz. Abdurrahman bin
Avf, Hz. Sa’d bin Ebi Vakkas.
8) Vahyin kesintiye uğradığı döneme ne denilir?
Cevap: Fetret dönemi denilir.
9) İslam düşmanları Hz. Muhammed’i ne gibi lakaplar takmışlardır?
Cevap: İslam
düşmanları Sevgili Peygamber Efendimize kâhin, büyücü, şair, mecnun, yalancı,
deli gibi kötü nitelendirmede bulunmuşlardır.
10) Tebbet Suresi kimler için inmiştir?
Ebu Leheb ve karısı Müslüman olanlara kötülük ediyordu.
Allah da inananlar için Ebu Leheb ve ailesini cehennemde yanacaklarını bildiren
suresini indirmiştir.
11) Müslüman olmanın bedelini ağır ödeyen ilk mücahitLer
kimler olmuştur?
Cevap: Hz. Bilal-i Habeşi (r.a), Hz. Ammar Bin Yasir (r.a),
Hz. Süheybi Rumi(r.a), Hz. Habbab bin Eret (r.a), Hz. Ebu Fukeyhe (r.a)
Müslüman olmanın bedelini ağır ödeyen ilk mücahitler olmuştur.
12) Hz Muhammed ne zaman ve nerede dünyaya gelmiştir?
Cevap: Miladi 571 yılının 20 Nisan tarihine denk düşen
Rebiulevvel ayının 12’sinde şafak sökerken
Mekke’de
13) Hz Muhammed’in
annesinin adı nedir?
Cevap: Âmine
14) Hz. Muhammed’in babasının adı nedir?
Cevap: Abdullah Bin Abdulmuttalip
15) Tam mızrakla
delik deşik edilecekken canını kurtarmak için imanından döndüğünü söyLeyip yere
yığılan kişi kimdir?
Cevap: Hz Ammar (r.a)
16) Kalbi imanla
dopdolu olduğu halde, zorlama altında küfür sözcüklerini söyleyenlerin aslında
kafir olmayacaklarını bildiren ayeti kerime indirilmiştir. Bu ayet hangi surede geçmektedir?
Cevap: Nahl Suresi 106. ayet
17) İlk hicret yurdu
neresi olmuştur?
Cevap: Habeşistan
18) İslam için
akıtılan ilk kan kimin kanı olmuştur?
Cevap: Hz. Sa’d b. Ebi Vakkas
19) Hz. Hamza hangi
yönleri ile bilinirdi?
Cevap: Cesareti, mertliği ve kuvveti ile bilinirdi.
20) Hz. Ömer2in kız
kardeşinin adı ve eniştesinin adı nedir?
Cevap: Kız kardeşi Fatıma, enişTesi ise Said’dir.
21) Elindeki yayı Ebu
Cehil2in kafasına indiren ve “Bir daha Muhammed’i incitmeyeceksin.” diyerek
arkasını dönüp uzaklaşan kişi kimdir?
Ce4vap: Hz. Hamza (r.a)
22) Kendisi Müslüman
olmadığı halde Ebu Cehil’in kafasını gözünü patlatan, altına alıp yumruklayan
kişi kimdir?
Cevap: Ebü’l Buhteri
23) Peygamber
Efendimizin üstüne deve işkembesini döken kişi kimdir?
Cevap: Ukbe b. Ebi Muayt
24) Arap yarımadasının bağları ve bahçeleri ile meşhur olan
ve verimli arazisi olan kenti hangisidir?
Cevap: Taif kenti.
25) Hz Muhammed
Miraca çıkarken bindirildiği bineğin adı
nedir?
Cevap: Burak
26) Beş vakit namaz ne zaman farz kılınmıştır?
Cevap: Efendimiz Miraca çıkarıldığı zaman.
27) Medine öncesi ilk durak neresi olmuştur?
Cevap: Kuba
28) İslam’ın zirvesi
nedir?
Cevap: Cihat etmek
29) Efendimiz Döneminde yapılan savaşlardan üçünü yazınız.
Cevap: Bedir Savaşı, Uhud Savaşı, Hendek Savaşı
30) Okçular Tepesi adlı tepe hangi savaşta geçmektedir.
Cevap: Uhud Savaşı
31) Esir alınan kişiler on Müslüman çocuğa okuma yazma şartı
ile serbest bırakıldı. Bu sonuç hangi savaşın sonucudur?
Cevap: Bedir Savaşı
32) Uhud Savaşı’nda “Muhammed’i öldürdüm.” diye bağıran
kimdir?
Cevap: İbn Kamie
33) “ Muhammed öldü
ise ne duruyorsunuz. Siz de onun öldüğü dava uğruna onun gibi ölün.” diyen kişi
kimdir?
Cevap: Hz. Enes bin Nadr (r.a)
34) Babasını, eşini,
iki oğlunu ve kardeşini şehit veren sahabe kadın kimdir?
Cevap: Hz. Sümeyra (r.anha)
35) Yahudi milletinin en hayırlısı olan kişi kimmiş?
Cevap: Muhayrık
36) Efendimizin devesinin adı nedir?
Cevap: Adva
37) Efendimizin hangi
eşine büyük bir iftira atılmıştır?
Cevap: Hz. Aişe
38) Hendek Savaşı’nın Efendimizden sonra büyük komutanı
kimdir?
Cevap: Hz. Selman-ı Farise (r.a)
39) Müslümanların
kafirlere karşı güç gösterisinin sembolü nedir ve bu sembolün nasıl
uygulanmaktaydı?
Cevap: Remel adlı uygulamadır. Bu uygulama şu şekildedir:
Ashabın müşriklere karşı gösterişli
görünmeleri gerekiyordu. Bu yüzden efendimiz (s.s.s) sağ omuzların açıkta
bırakılarak pazularını gösterilmesini, omuzlar dik, çalımlı ve heybetli
yürünmesini emir buyurdu.
40) Sasani
komutanına: “Sizin şarabı ve yaşamayı sevdiğiniz kadar, cihadı ve şehadeti
seven bir ordu ile karşınıza geldim diyen kişi kimdir?
Cevap: Hz. Halid Bin Velid
41) Efendimize göre kimler Allah
yolundadır?
Cevap: Kim İlah-i Kelimetullah
(Allah’ın sözünün, düzeninin yüceltilmesi için) çalışıyorsa o Allah yolundadır.
42) Bütün ibadetlerin zirvesi
nedir?
Cevap: Allah yolunda cihat etmektir.
43)
Peygamber Efendimiz Kâbe anahtarını kimin taşıması gerektiğini
söylemiştir?
Cevap: Ebu Talha ve ailesi
44)
Efendimiz hırkasını kime hediye etmiştir?
Cevap: Kâb Bin Züheyr (r.a)
45) Cihattan geri kalma gafletleri
ile cezalandırılan kişiler kimlerdir?
Cevap: Hz. Kab bin Malik, Hz.
Mürare bin Rebi, Hz. Hilal bin Ümeyye
46) Efendimiz namazlara çıkmayacak
duruma geldiği zaman namazı kimin kıldırmasını emretmiştir?
Cevap: Hz. Ebubekir
47) Efendimiz yaşamının son
günlerini diğer hanımlarından da izin alarak hangi hanımının yanında
geçirmiştir?
Cevap: Hz. Aişe
48)
Peygamber Efendimizi ne zaman vefat etmiştir?
Cevap: Hicri Takvim ile 14
Rebiülevvel 11, miladi takvim ile 8 Haziran 632 Pazartesi günü kuşluk vakti,
dünya imtihanını başarı ile vermiş bir kul olarak Refik-i Âla’ya yani en yüce
dostuna kavuşmuştur.
Şermin Yaşar’ın Söyleme Bilmesinler Kitabı İle
Test Soruları
1) Aşağıdakilerden hangisi Kâzım Bey’in evlatlarından biri
değildir?
A) Ekrem
B) Emin
C) Ethem
D) Murat
2) Emin’in sevdiği kızın adı nedir?
A) Hülya
B) Nurten
C) Sevgi
D) Çiğdem
3) Anne ve babasının zoru ile evlenen, öğretmen olmaya
zorlanan kişi kimdir?
A) Nurten
B) Sevgi
C) Emin
D) Ethem
4) Öğretmenlikten emekli olduktan emlakçılık yapmaya
başlayan kişi kimdir?
A) Ethem
B) Emin
C) Sevgi
D) Hülya
5) Kâzım Baba gençliğinde yaptığı hatayı kime anlattı?
A) Hülya
B) Çiğdem
C) Nurten
D) Sevgi
6) Nurten’in topal kalmasına neden olan kişi kimdir?
A) Eltisi
B) Annesi
C) Babası
D) Eşi
7) Sevgi’ye evlatlık
olduğunu söyleyen kişi kimdir?
A) Eltisi
B) Eşi
C) Annesi
D) Babası
8) Selami kimdir?
A) Çiğdem’in evlatlığı
B) Ekrem’in en yakın
arkadaşı
C) Emin’in öğrencisi
D) Ethem’in işçisi
9) Laf sokmadan konuşmayı beceremeyen kişi kimdir?
A) Ekrem
B) Selami
C) Emin
D) Ethem
10) Sesi çok güzel
olan kişi kimdir?
A) Nurten
B) Hülya
C) Sevgi
D) Çiğdem
11) Evlatlık olan kişi kimdir?
A) Ekrem
B) Ethem
C) Emin
D) Hülya
12) Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen alıntılardan biri
değildir?
A) İçimde hep sevilmeyi bekleyen bir çocuk var.
B) “Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey…”
C) “Anlatsan, seni anlayacakları bile şüpheli. Sadece
bu yetmez mi insana?”
D) İnsanlar insanlar içinde insana muhtaçtır.
13) Hayatlarının gerçeğini öğrendikten sonra birbirlerine
daha sıkı sarılan ve sanki yeni aşık çiftler kimi olan kişiler aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Ekrem ve Sevgi
B) Emin ve Hülya
C) Emin ve Çiğdem
D) Nurten ve Ethem
14) Kâzım Babaya bakan kişi kimdir?
A) Sevgi
B) Ethem
C) Çiğdem
D) Hülya
Cevaplar:
1.d 2.d 3.c
4.b 5.a 6.c
7.b 8.d 9.c
10.a 11.b 12.d
13.d 14.d