Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları: SIFATLAR

Ağustos 5, 2012 - Okuma süresi: 115 dakika

Annem belediye doktoruydu. Penceresinden
kavak ağaçları görünen bir sağlık ocağı
nda çalışır, çoğu günler beni
de yanında götürürdü. Orada
tek çocuk olmanın krallığını yaşar,
oyalanır; haşarılıklarımın, afacanlıklarımın hoş görüleceğini bilmenin
kolaylıklarından fazlaca yararlanır, buna karşılık beni mıncıklamalarına,
yanaklarımı
pembeleştiren makaslar
almalarına ses çıkarmazdım. Pencereden uzanır, uçuşan
pamukçukları
yakalamaya çalışırdım. Kavakları silkeleyen rüzgâr oyun
arkadaşım olurdu.
Koca bahçe, önümde mülkümmüş gibi uzanır, bense onu tasasız
gözler
le izlerdim. Annemin masasında, güzel çerçeveler içinde benim
ve babamın resmi dururdu. Gurur duyardım.
Kocaman bir masası ve koltuğu
vardı annemin. Annemi makamında daha çok severdim sanki, ya da sevgim
başka
bir boyut
kazanırdı. (Murathan Mungan; Pamukçuklar)

Yukarıdaki parçada en az iki
kelimeden oluşan ve koyu harflerle yazılmış olan kelime gruplarının ilk
kelimelerinin yazılmadığını, son kelimelerin kaldığını düşünelim:
Annem belediye doktoruydu. Sağlık
ocağı
nda çalışır, çoğu günler beni de yanında götürürdü. Orada çocuk
olmanın krallığını yaşar, oyalanır; haşarılıklarımın, afacanlıklarımın hoş
görüleceğini bilmenin kolaylıklarından fazlaca yararlanır, buna karşılık beni
mıncıklamalarına, makaslar almalarına ses çıkarmazdım. Pencereden
uzanır, pamukçukları yakalamaya çalışırdım. Rüzgâr oyun arkadaşım
olurdu. Bahçe, önümde mülkümmüş gibi uzanır, bense onu gözlerle
izlerdim. Annemin masasında, çerçeveler içinde benim ve babamın resmi
dururdu. Gurur duyardım. Masası ve koltuğu vardı annemin. Annemi
makamında daha çok severdim sanki, ya da sevgim boyut kazanırdı.
Öncesindeki kelimeler
çıkarıldığında kalanların anlamları eksilmiş oldu. Kelime anlamı olarak değil
de cümleye kattığı anlam bakımından eksilme oldu.
Sağlık ocağı                  nasıl bir sağlık ocağı?
Çocuk                           kaç çocuk? nasıl bir çocuk?
Makaslar                       nasıl makaslar?
Pamukçukları                 hangi pamukçuklar?
Rüzgâr                          nasıl bir rüzgâr?
Bahçe                           nasıl bir bahçe?
gözlerle                                    nasıl gözler?
çerçeveler                     nasıl çerçeveler?
Masası ve koltuğu          nasıl masa ve koltuk?
Boyut                kaç boyut, hangi boyut, ne boyutu?
Bu kelimelerin (asıl unsur olan
kelimeler, isimler) tam olarak anlaşılması ve tanınması için onlardan önce bazı
kelimeler getirerek anlamlarını nitelik ve nicelik yönünden tamamlarız.
Penceresinden kavak ağaçları
görünen / bir / sağlık ocağı
yanaklarımı pembeleştiren /
makaslar
Kavakları silkeleyen / rüzgâr
Kocaman / bir / masası ve
koltuğu
İşte, isimlerden önce gelerek
onların anlamlarını sayı, renk, durum, hareket, biçim, yer, işaret ve soru
yönlerinden tamamlayan; onları niteleyen ve belirten kelimelere sıfat
denir. bu iki kelimenin (sıfat ve isim) oluşturdukları kelime grubuna da sıfat
tamlaması denir ki bütün sıfat çeşitleriyle sıfat tamlaması
oluşturulabilir.
Kolay iş, bu
sorular, küçük çocuk, hangi ev, iki elma, üçüncü
sınıf…
A) SIFATLARIN ÖZELLİKLERİ
1. Sıfatlar isimlerden önce
gelerek onları sayı, renk, durum, hareket, biçim, yer, işaret ve soru
yönlerinden tamamlar; onları niteler veya belirtir:
O zaman gördü ki, küçük
çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor… Sessizce, titreye titreye
ağlıyor. Yanaklarından gözyaşları birbiri arkasına, temiz vagon
pencerelerindeki yağmur damlaları nasıl acele acele, sarsıla çarpışa dökülürse
öyle, bağrının sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak, vuruşarak içlerinde güneşli
mavi gök, pırıl pırıl akıyor.”

o zaman, küçük çocuk, minimini yavru, temiz vagon pencereleri, güneşli mavi gök
2. Tek başlarına kullanıldıkları
zaman isim değerindedirler. Çünkü ancak bir isimden önce geldikleri zaman sıfat
oldukları anlaşılabilir:
yeşil elbise(sıfat)                                  
İhtiyar kadın
(sıfat)                   
İhtiyarlara iyi davranmalıyız
(isim)
Büyük park
(sıfat)                     
parkların en büyüğü (isim)
3. Tek başlarına
kullanıldıklarında isim değerinde oldukları için alabildikleri isim çekim
eklerini, yani hâl eklerini, iyelik eklerini ve çoğul ekini, bir isimden önce
gelerek onu niteledikleri ya da belirttikleri zaman, yani sıfat olarak
kullanıldıkları zaman alamazlar:
Bir basamak
yukarı çık.   sıfat
Birler basamağı             isim
Yürüyen merdiven          sıfat
Yürüyenler ve koşanlar    isim
4. Bir sıfatla onun nitelediği
ya da belirttiği bir isim arasına noktalama işareti (özellikle virgül) konmaz.
Virgül konursa ilk kelime tek başına kalmış olur, dolayısıyla isimleşir.
Genç adama
gülümseyerek baktı. (genç: sıfat)
Genç, adama gülümseyerek baktı.
(genç: isim, özne)
5. Birkaç sıfat, arka arkaya
sıralanarak bir ismi niteleyebilir veya belirtebilir:
Karanlık, büyük,
korkutucu ve nemli bir evdi.
6. Sıfatın varlığından
bahsedildiği her yerde mutlaka sıfat tamlaması vardır; o sıfatla (soru sıfatı
da olsa) bir tamlama oluşturulmuştur.
]İsimlerin
şeklini, durumunu, hareketini, rengini, kısacası kalıcı özelliklerini gösteren
sıfatlardır. Nitelene sıfatları isimlere sorulan “nasıl” sorusunun cevabıdır.
Penceresinden kavak ağaçları
görünen
/ bir sağlık ocağı
yanaklarımı pembeleştiren
/ makaslar
Kavakları silkeleyen
/ rüzgâr
Kocaman / bir
masası ve koltuğu
Mavi deniz, tatlı
su, kötü gün, yakın arkadaş, çalışkan öğrenci, susuz
yaz, yuvarlak masa, bayan memur, erkek adam, temiz giysi,
güzel insan, düz yol, çatal çivi, sivri tepe, yassı burun…
Bazen kişinin tam olarak bilinmediği ya da
niteliğinin vurgulanmak istendiği durumlarda isim söylenmeyip sıfat, ismin
yerine geçirilebilir. Bu tür sözcüklere adlaşmış sıfat denir. Adlaşmış sıfatlar
niteleme sıfatlarıyla yapılır.
Akıllı
insanlar kendine güvenir.”
cümlesinde niteleme sıfatı olan
“akıllı” sözcüğü,
Akıllılar
kendine güvenir.”
cümlesinde
“insanlar” isminin düşmesiyle adlaşmış sıfat olmuştur.
İsimleri sayı yönünden tamlayan;
yerlerini işaret eden; özelliklerini belli belirsiz olarak bildiren; onların
özelliklerini soran sıfatların tümüne belirtme sıfatları denir. Belirtme
sıfatları varlıkların geçici özelliklerini bildirirler:
Bu adam, o
adam, şuradaki adam, (herhangi) bir adam, bir (tane) adam,
kaçıncı adam, hangi adam?…
Belirtme sıfatları kendi arasında dört gruba
ayrılır:
İsimleri işaret ederek belirten
ve yerlerini bildiren sıfatlardır. İşaret sıfatlarından bazıları şunlardır:
 “bu, şu, o, öteki, beriki,
böyle, şöyle…”
Bu soruyu
kim cevaplayacak?
Kitabı şu genç almıştı.
O eşyaları
nereye götürüyorsun?
Öteki sorulara
geçiniz.
Beriki masaları
da taşıdık.
Şu kitabı verir
misin?”
O kitabı getirir
misin?”
İsimlerin sayılarını ve
miktarlarını kesin olarak değil, yaklaşık, aşağı yukarı, belli belirsiz
bildiren sıfatlardır. En çok kullanılanları şunlardır:
 “bir, birkaç, birçok,
az, çok, biraz, birtakım, bütün, bazı, tüm, her, hiçbir, herhangi bir, kimi…
Bazı işlerde acele edilmeli.
Birkaç arkadaş dışarıda bekliyor.
Hiçbir emek boşa gitmez.
Bütün öğrencileri bahçeye
çıkarmışlar.
Her konuda bilgi sahibi
olamayız.
Bir gün yine karşılaşırız.
Birçok seneler
geçti; dönen yok seferinden.
Bunlardan bazılarının belirttiği
isimler çoğul eki alamaz, bazılarının tamlananları çoğul olmak zorundadır;
bazılarınınki de yerine göre tekil de olabilir, çoğul da.
Bütün insan bütün
insanlar
Çoğu insançoğu
bitkiler
Not: Asıl sayı
sıfatı olan “bir” ile belgisiz sıfat olan “bir” karıştırılabilir. “Bir” kelimesi
kesinlik anlamı taşırsa sayı sıfatı olur. Kesinlik bildirmezse belgisiz sıfat
görevini üstlenir. 
bir tane çiçek.                           asıl sayı sıfatı
Onu bir akşam vakti gördüm.         
Herhangi bir akşam vakti            
belgisiz sıfat
 “Birkaç, fazla, her, her bir, herhangi bir,
hiçbir.
..” kelimeleri belgisiz sıfat olduğunda tamlanan tekil olur. Birkaç insan (Doğru)  / Birkaç insanlar (Yanlış)
“ Bazı, nice, bütün, tüm, başka...”
kelimeleri belgisiz sıfat olduğunda tamlanan çoğul olur. Bazı insanlar (Doğru) / Bazı insan (Yanlış)
“Birtakım” kelimesi
“bazı” anlamına gelirse bitişik; bu anlama gelmezse ayrı yazılır. Birtakım insanlar, bunu hâlâ anlayamadı. /
Okulumuz bu sene de  bir takım elbise
verdi.
“Az, çok” kelimeleri
isim, sıfat, zarf olarak kullanılabilir. Aza kanaat
etmeyen,  çoğu bulamaz.
(İsim)    / Çok çalıştım (Zarf)  / Az para verdiler (Sıfat)
“Çok” kelimesi
–u ekini alarak belgisiz zamir olur. Öğrencilerin
çoğu kaçtı.
İsimlerin sayılarını,
bölümlerini, sıralarını, parçalarını kesin olarak belirten sıfatlardır. Sayı
sıfatlarının çeşitleri şunlardır:
1)Asıl
Sayı Sıfatları
İsimlerin sayılarını kesin
olarak belirten sıfatlardır.
Her gün iki saat ders
çalışır, bir saat de kitap okurum.
Bir ağaç
bile bırakmamışlar; kesmişler.
Yüz yıl
öncesine geri döndük.
Türkiye nüfusunun yetmiş
milyon olduğu söyleniyor.
10 cm ip, 2
m
kumaş, 100 ton kömür, 3 kg şeker…
]Başında
asıl sayı sıfatlarından biri bulunan bir isme çoğul eki getirilmez. ”Beşevler,
Altmışevler, Yedi Cüceler, üç aylar, Kırk Haramîler, beş milyonlar, on
milyonlar (banknotlarımız)”
gibi örnekler bu kurala uymaz.
]Sayı
sıfatlarıyla niteleme sıfatları art arda kullanılırsa sayı sıfatı önce gelir:
iki değerli arkadaş, üç kırık
cam…
] Her sayı kelimesi sıfat olmaz. Sıfat olabilmesi
için ismi nitelemesi gerekir: Altıyı üçe böl. (Her ikisi de isim)
/ Altı ekmeği üçe böl. (Birincisi sıfat, ikincisi isim)
]Tek” ve “çift” kelimeleri de asıl sayı sıfatıdır:
Tek kişi, çift oda…
            ] Sayılar bazen başka kelimelerle birlikte sıfat
olabilir: Beş kilo ceviz.
                                                                                          Sıfat
]Asıl sayı sıfatlarının nitelediği isimler çoğul eki
alırsa topluluk anlamı kazanır: Üç Aylar, Yedi Cüceler…
2)Sıra
Sayı Sıfatları
İsimlerin sıralarını,
derecelerini belirten sıfatlardır. sayı sıfatlarının sonuna –(ı)ncı, -nci,
-ncu, -ncü ekleri getirilerek yapılır.  
77. yıl, 11’inci bölük, birinci
gün, ikinci gelişimiz…
üçüncü kişiler, ikinci katlar…
] “ilk”
kelimesi birinci anlamındadır:
İlk (birinci) caddeden sağa
dönün.
] “son,
sonuncu, ortanca” kelimeleri de sıra sayı sıfatıdır:
son fırsat, ortanca çocuk,
sonuncu kişi…
]Sonuncu,
ortanca, ilk, son” kelimeleri de sıra sayı sıfatı olarak kabul edilir: Sonuncu adam, ortanca çocuk, ilk sıra….
            ]Sıra ve
derece bildiren kelimeler bazen isim olur. Yarış birincisine bin altın verildi.                                    
                                                                                            
İsim
3)Üleştirme
Sayı Sıfatları
 İsimlerin bölümlere ayrıldığını,
bölüştürüldüğünü gösteren sıfatlardır. Tam sayıların sonuna “-(ş)er, “-(ş)ar
ekleri getirilerek yapılır: Onar lira, beşer yıl…
Üçer kişi, ikişer elma, yedişer
kişi, ellişer milyon, birer gün arayla,
] “Teker,
çifter, yarımşar” kelimeleri de üleştirme sayı sıfatı olabilir: Çifter sıra, yarımşar pide…
] -ar, -er eklerini alan kelimeler zarf olarak
kullanılabilir: İçeriye teker teker
girin.
                                                                                                            
Zarf
4)Kesir
Sayı Sıfatları:
İsimlerin, bütünün kaçta kaçı
olduğunu gösteren sıfatlardır.
Yüzde bir ihtimal, yarım ekmek,
çeyrek (dörtte bir) ekmek, yarıyıl, iki buçuk lira…
]Bu
tamlamalarda tamlanan çoğul yapılabilir.
Kardeşlerin üçte bir payları
var.
]Tamlayan
çoğul yapılıp tamlananla yeri değiştirilebilir:
Yüzde otuz artış düşünülüyor.Düşünülen
artış yüzde otuzlarda.
]Kesir bildiren kelimeler
tamlanan durumunda kalırsa isim görevini üstlenir: Kazancımın üçte ikisini
buna harcadım.
                 
5)Topluluk Sayı Sıfatları
Bir defada doğan birden fazla
kardeşler için kullanılır. Bunlardaki “z” sesi çokluk bildirir.Tamlanan çoğul
olabilir.
üçüz bebek, beşiz çocuklar.
Soru sıfatları, isimlerin
nitelik ve niceliklerini soru yoluyla öğrenmeyi amaçlayan, cevapları da
herhangi bir sıfat olan kelimelerdir. Soru sıfatlarından bazıları şunlardır:
“ne, nasıl, nice, ne gibi, ne
biçim, kaç, kaçıncı, kaçar, hangi, ne türlü…”
Nasıl şiirleri beğenirsiniz?
Kaçar gün kaldın şehirlerde?
Hangi konuyu işleyeceğiz?
Kaç soru çözmeli günde?
]Soru
sıfatları cümleyi soru cümlesi yapar. Bazı durumlarda da yapmaz:
Bu nasıl bir dünya;
hikâyesi zor…
Nasıl
kitaplardan hoşlanırsın?
]Soru
sıfatlarıyla da sıfat tamlaması oluşturulur.
Kaç gün
sonra geleceksin?
Eve giderken hangi
otobüse bineceğiz?
Hangi çılgın
bana zincir vuracakmış şaşarım.
Kaçıncı sınıfta
okuyor?
Ne gün
geleceğini söyledi mi?
Kaçar kişilik
gruplar hâlinde gideceğiz?
Kaçta kaç hisse
istersin?
Not: “ne”
kelimesi sıfat, zarf ve zamir olarak kullanılabilir.
Ne bakıyorsun?              Zarf
Ne almak istiyorsun?      Zamir
Ne gün geleceksin?        Sıfat
Ne iş yapıyordunuz?        sıfat
Bugün ne çalıştık ama.   zarf
Kişilerin
mesleklerini, cinsiyetlerini, makamlarını, lakaplarını belirten  sıfatlara unvan sıfatları denir. Bu sıfatlar
sadece insan isimlerini niteler. Bazen isimden önce, bazen sonra gelir:  
             İsmet Bey, Teğmen  Kasım, Ali Amca, Hasan Paşa, Ahmet Reis,
Doktor Malik, Ayşe Hanım, Çolak Nebi,                                              Öğretmen Harun…
Ünvan
bildiren kelimeler bazen isim göreviyle kullanılır:
            Kardeşim okuyup avukat
olacak.(İsim)
            Avukat Burhan, benim kardeşimdir.
(Sıfat)
1)Bir sıfat, birden fazla
ismi niteleyebilir: Tatlı elmalar, şeftaliler, kirazlar…Bu durumda anlatım
bozukluluğu olmamalıdır: Tatlı elmalar, şeftaliler, kirazlar, limonlar
(Yanlış)
2) Birden fazla sıfat bir
ismi niteleyebilir: Tatlı, güzel, kırmızı elma…
 
 
Sıfat olan sözcüğün anlamında küçültme ya da
daralma, “-cik,-ce, (-ı)msı, (-ı)mtırak” ekleri ile yapılır. Bu
eklerin getirilmesi ile oluşan sıfatlara küçültme sıfatları denir.
Küçük bir evleri vardı.
cümlesinde
“küçük” sıfattır ve kendinden sonra gelen ismin niteliğini
belirtmektedir.
Küçücük evleri vardı.
cümlesinde
“-cik” eki almış “küçücük” sözcüğü de niteleme sıfatıdır.
Buradaki “küçücük” sözcüğün “küçük” sözcüğünden farkı,
eklendiği ismin anlamında küçültme yapmış olmasıdır.
Küçük ev küçücük ev
Ekmek ayvasının ekşimsi bir tadı vardı.
Üzerine mavimtırak bir ceket giymişti.
Masada kalınca bir kitap duruyordu.
Yukarıdaki
cümlelerdeki altı çizili sözcükler küçültme sıfatıdır.
Sıfatlarda pekiştirme, yani anlamın
kuvvetlendirilmesi iki şeklide yapılır:
Sıfat olan sözcüğün ünlüye kadarki ilk
hecesi alınır, daha sonra “m, p, r, s” harflerinden uygun olanı
getirilir. En son da sıfat olan sözcük tekrar yazılır.
İsterseniz “temiz” sözcüğü
üzerinde bu anlatılarımızı uygulayalım:
Te – r – temiz tertemiz
Çocuklar bembeyaz elbiseler giymişlerdi.
Dümdüz yolda ilerliyorduk.
Şöyle yemyeşil çimenlerin üzerine uzansam!
cümlelerinde
altı çizili sözcükler pekiştirme sıfatıdır.
Sıfat olan sözcüğün tekrar edilmesi ile
yapılır. Örneğin “çeşit” sözcüğünü ele alalım. Bu sözcük tekrar
ederek bir ismi nitelediğinde pekiştirme sıfatı olur:
Çeşit çeşit meyveler vardı masada.
Bu cümlede altı çizili sözler pekiştirme
sıfatıdır.
Bahçede uzun uzun ağaçlar vardı.
Derin derin ırmaklar aşarak geldik.
cümlelerindeki
altı çizili sözler pekiştirme sıfatıdır.
SIFATLARDA DERECELENDİRME
Sıfatlarda derecelendirme “pek, çok,
daha, en…” gibi sözcüklerle yapılır.
Kardeşin onlardan daha akıllı biri.
cümlesinde
“daha” sözcüğü üstünlük,
cümlesinde
“en” sözcüğü en üstünlük,
Çok güzel çiçekleri vardı.”
cümlesinde
“çok” sözcüğü aşırılık anlamı katmıştır. Sıfatlarda derecelendirme
yapan sözcükler sıfat değildir.
 
 
 
C)
YAPILARINA GÖRE SIFATLAR
Sıfatlar da isimler gibi yapı bakımından
basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üçe ayrılır:
Herhangi bir yapım eki almamış ve başka bir
kelimeyle birleşmemiş sıfatlardır.
Kara gün, kırmızı gül, bol yemek, iri
taş, iyi insan, son yolculuk, dost ülke, düz çizgi.
İsim ya da fiil köklerine ve gövdelerine
getirilen isim yapım ekleriyle oluşturulmuş sıfatlardır.
Kiralık ev, yıllık izin, tuzlu
su, Aydınlı Hasan, işsiz adamlar, ölü balık, sütçü
kadın, yarınki maç, genişçe bir oda
büyücek bir ev, ekşimsi / ekşimtırak
erik, kısacık kol, incecik ip…
Penceresinden kavak ağaçları görünen / bir sağlık ocağı
yanaklarımı pembeleştiren
/ makaslar
Kavakları silkeleyen / rüzgâr
Kocaman / bir masası ve koltuğu
çalışkan öğrenci, susuz yaz, yuvarlak
masa…
Yapısında birden fazla kelime barındıran
sıfatlardır.
Külyutmaz öğretmen, mirasyedi gençler, boşboğaz
insanlar, boğazına düşkün adam, birtakım sorunlar, cana yakın
çocuk…
             
Birleşik sıfatlar ikiye ayrılır:
a.
Kaynaşmış birleşik sıfatlar
                         
Anlamca kaynaşmış sıfatlardır. Birden fazla
kelimenin sözlük anlamlarından az ya da çok uzaklaşarak, aralarına ek ya da
kelime girmeyecek şekilde birleşerek oluşturdukları sıfatlardır.
Canciğer dost, vatansever sanatçı, pisboğaz
çocuk, mirasyedi gençler, kahverengi elbise, eşsesli kelimeler, birkaç adam,
herhangi bir öğretmen, biraz zaman, birtakım elbiseler…
b.
Kurallı birleşik sıfatlar
            Çeşitli yollarla oluşurlar:
­Sıfat
tamlaması + “-li” yapım eki
            büyük yapraklı ağaçlar, dost
bakışlı
insanlar, kısa boylu asker, büyük kapılı bina, kırık
camlı
ev…
­Sıfat
tamlaması + “lık” eki
            yarım günlük mesai, üç kuruşluk iş…
­İsim
+  iyelik eki + sıfat
            salonu büyük (bir) ev, çenesi
düşük
adam, saçı uzun bebek, rengi soluk kumaş…
­Takısız
isim tamlaması + “-li” yapım eki
            taş duvarlı ev, aslan yürekli
çocuk, demir kapılı bahçe…
­İsim +
“-den” ayrılma hâl eki + isim-fiil
            kulaktan dolma bilgiler…
 evsiz barksız insanlarımız, tatsız
tuzsuz
işlerimiz, irili ufaklı eşyalar…
­İsim +
ek + fiilimsi + isim
 cana yakın arkadaşlar, çenesi
düşük
insan…
1. Sıfatlarda Anlam Kuvvetlendirme
]Zarflarla
ve edatlarla anlam kuvvetlendirilebilir:
çalışkanarı gibi
çalışkan
arı gibi çalışkan çocuk
güzelCennet
kadar güzel
Cennet kadar güzel vatan
verimliçek
verimli
çok verimli topraklar
Burada “cennet kadar” kelime
grubu “güzel” sıfatını; sonra hepsi birden “vatan” kelimesini nitelemiş.
]Pekiştirme
sıfatları ile de anlam kuvvetlendirilebilir:
Bir sıfatın ilk iki sesine “m,
p, r, s” ünsüzlerinden biri eklenip, oluşan hecenin o sıfatın başına
getirilmesiyle oluşur. Ünlüyle başlayan sıfatlarda ilk ünlüye “m, p, r, s”
ünsüzlerinden biri eklenir.
Sarı sayfalarsapsarı
sayfalar
Kırmızıkıpkırmızı
elbise
Yeşilyemyeşil
tabiat
Bu kurala uymayan pekiştirme
sıfatları da vardır:
Sapasağlam, yapayalnız,
çırılçıplak, çepeçevre…
]Tekrar
yoluyla da anlam kuvvetlendirilebilir. Tekrar edilen kelimeler arasına “mİ”
soru eki de konabilir:
doğru dürüst bir iş, boylu poslu
bir adam, az buz para değil…
yüce yüce yaylalar, Mini mini
eller, tatlı tatlı diller…
tatlı mı tatlı diller, sevimli
mi sevimli bir yüz, sıcak mı sıcak bir hava…
2. Sıfatlarda Anlam Daraltma
]Sıfatların
anlamlarında, bazı eklerden yararlanarak kısma, daraltma, küçültme yapılabilir.
Bunun için “-Cİk, -ÇE, -cEk, -(İ)msİ, -(İ)mtırak” ekleri kullanılır:
Geniş bir oda              daha
az genişi   
         genişçe bir oda
Uzun bir çocuk            daha
az uzunu  
         uzunca bir çocuk
Büyük ev                    daha az büyüğü          Büyükçe / büyücek
bir ev
Küçük çocuk               daha
az küçüğü 
         küçükçe / bir çocuk
Tatlı elma                  daha
az tatlısı   
         tatlımsı bir elma
Ekşi erik                                 daha az ekşisi             ekşimsi / ekşimtırak
erik
“-cik” eki küçüklük, azlık
anlamı taşıyan sıfatlara getirilir ve aşırılık anlamı katar:
Kısa kol          daha da kısası            kısacık
kol
İnce ip                       daha da incesi            incecik
ip
Az ekmek                   daha da azı                azıcık
ekmek
Minik yavru                 daha
da miniği
           Minicik yavru
Küçük kız                    daha da küçüğü          Küçücük kız
Ufak el                       daha da ufağı             Ufacık
el
Yumuşak eller             daha
da yumuşağı
       Yumuşacık eller
3. Sıfatlarda Karşılaştırma
Aynı özelliklere sahip olan
varlıkları karşılaştırarak o özelliğe hangisinin daha çok sahip olduğunu
göstermek için sıfatın başına “en, daha, pek” kelimeleri getirilir.
Annem belediye doktoruydu. Penceresinden
kavak ağaçları görünen bir sağlık ocağı
nda çalışır, çoğu günler beni
de yanında götürürdü. Orada tek çocuk olmanın krallığını yaşar,
oyalanır; haşarılıklarımın, afacanlıklarımın hoş görüleceğini bilmenin
kolaylıklarından fazlaca yararlanır, buna karşılık beni mıncıklamalarına, yanaklarımı
pembeleştiren makaslar
almalarına ses çıkarmazdım. Pencereden uzanır, uçuşan
pamukçukları
yakalamaya çalışırdım. Kavakları silkeleyen rüzgâr oyun
arkadaşım olurdu. Koca bahçe, önümde mülkümmüş gibi uzanır, bense onu tasasız
gözler
le izlerdim. Annemin masasında, güzel çerçeveler içinde benim
ve babamın resmi dururdu. Gurur duyardım. Kocaman bir masası ve koltuğu
vardı annemin. Annemi makamında daha çok severdim sanki, ya da sevgim başka
bir boyut
kazanırdı. (Murathan Mungan; Pamukçuklar)
Yukarıdaki parçada en az iki kelimeden oluşan
ve koyu harflerle yazılmış olan kelime gruplarının ilk kelimelerinin
yazılmadığını, son kelimelerin (isimlerin veya isim tamlamalarının) düşünelim:
Annem belediye doktoruydu. Sağlık ocağında
çalışır, çoğu günler beni de yanında götürürdü. Orada çocuk
olmanın krallığını yaşar, oyalanır; haşarılıklarımın, afacanlıklarımın hoş
görüleceğini bilmenin kolaylıklarından fazlaca yararlanır, buna karşılık beni
mıncıklamalarına, makaslar almalarına ses çıkarmazdım. Pencereden
uzanır, pamukçukları yakalamaya çalışırdım. Rüzgâr oyun arkadaşım
olurdu. Bahçe, önümde mülkümmüş gibi uzanır, bense onu gözlerle
izlerdim. Annemin masasında, çerçeveler içinde benim ve babamın resmi
dururdu. Gurur duyardım. Masası ve koltuğu vardı annemin. Annemi
makamında daha çok severdim sanki, ya da sevgim boyut kazanırdı.
Öncesindeki kelimeler çıkarıldığında
isimlerin anlamları eksilmiş oldu. Kelime anlamı olarak değil de cümleye
kattığı anlam bakımından eksilme oldu.
Sağlık ocağı                              nasıl
bir sağlık ocağı?
Çocuk                                       nasıl
bir çocuk?
Makaslar                                   nasıl
makaslar?
Pamukçukları                            hangi
pamukçuklar?
Rüzgâr                                      nasıl
bir rüzgâr?
Bahçe                                      nasıl
bir bahçe?
gözlerle                                    nasıl
gözler?
çerçeveler                                 nasıl
çerçeveler?
Masası ve koltuğu                      nasıl masa ve koltuk?
Boyut                                       hangi
boyut, ne boyutu?
İsim tamlamasında olduğu gibi sıfat
tamlamasında da isimlerin (asıl unsur) tam olarak anlaşılması ve tanınması için
onlardan önce bazı kelimeler getirerek anlamlarını nitelik ve nicelik yönünden
tamamlarız.
Bir veya daha fazla sıfatın bir (veya daha fazla)
ismi sayı, renk, biçim, hareket, durum, sayı ve yer bakımından nitelediği veya
belirttiği kelime gruplarına sıfat tamlaması denir.
]Sıfat tamlamalarında
birinci kelimeye tamlayan; ikincisine de tamlanan denir.
Tamlayan, tamlananın anlamını bütünler. Tamlayan, yani sıfat yardımcı unsurdur;
tamlanan, yani isim de asıl unsurdur. Tamlayan başta gelir, tamlanan sonda. Bu
“Türkçede yardımcı unsur başta; asıl unsur sonda bulunur” kuralına göre
açıklanabilir. Grubun vurgusu tamlayandadır.
İsim tamlamasında olduğu gibi sıfat
tamlamasında da tamlananla tamlayanın nereden ayrılacağı iyice kavranmalı,
anlam her zaman ön plânda tutulmalıdır.
Penceresinden kavak ağaçları görünen / bir /
sağlık ocağı
yanaklarımı pembeleştiren / makaslar
Kavakları silkeleyen / rüzgâr
Kocaman / bir / masası ve koltuğu
]Sıfatla isim eksiz
birleşir. Yani tamlama eki yoktur.
Kırık kalp, serin serviler…
]Bütün sıfatlarla
sıfat tamlaması yapılabilir:
­Niteleme
Sıfatlarıyla
Kocaman / bir masası ve koltuğu
Koca / bahçe, tasasız / gözler, güzel /
çerçeveler
Mavi deniz, tatlı su, yakın arkadaş,
çalışkan öğrenci, yuvarlak masa, akciğer, Akdeniz, karabiber, başbakan,
başhekim…
­İşaret
sıfatlarıyla
Bu soruyu kim cevaplayacak?
Kitabı şu genç almıştı.
O eşyaları nereye götürüyorsun?
Öteki sorulara geçiniz.
Beriki masaları da taşıdık.
­Asıl
sayı sıfatlarıyla
Her gün iki saat ders çalışır, bir
saat de kitap okurum.
Bir ağaç bile bırakmamışlar; kesmişler.
Yüz yıl öncesine geri döndük.
Türkiye nüfusunun yetmiş milyon
olduğu söyleniyor.
­Sayıyla değil de
diğer birimlerle ölçülen nesneler için
10 cm ip, 2 m kumaş, 100 ton kömür,
3 kg şeker…
­Sıra sayı
sıfatlarıyla
77. yıl, 11’inci bölük, birinci gün, ikinci
gelişimiz,
­Kesir sayı
sıfatlarıyla
Yüzde bir ihtimal, yarım ekmek, çeyrek
(dörtte bir) ekmek…
­Üleştirme sayı
sıfatlarıyla
İkişer elma, yedişer kişi, ellişer milyon,
birer gün arayla,
kimi insanlar, bir yaz günü, her
soru, birtakım insanlar, birkaç kişi, tüm insanlar, bütün
varlıklar…
Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
Kaç gün sonra geleceksin?
Eve giderken hangi otobüse bineceğiz?
Kaçıncı sınıfta okuyor?
Ne gün geleceğini söyledi mi?
Kaçar kişilik gruplar hâlinde gideceğiz?
Kaçta kaç 
hisse istersin?
­Sıfat-fiillerle
veya sıfat-fiil gruplarıyla
Penceresinden kavak ağaçları görünen / bir
sağlık ocağı
yanaklarımı pembeleştiren / makaslar
Kavakları silkeleyen / rüzgâr
eserken yelken açmadığım / rüzgâr
daha deniz görmemiş / bir çoban çocuğu
gecenin bitmeğe yüz tuttuğu / an
]Sıfat ve zarfların
anlamlarını, miktar ve derece bakımından tamamlayan zarfların meydana getirdiği
kelime grupları da birer sıfat tamlamasıdır.
en tatlı, çok güzel, pek doğru, daha
gösterişli…
]Sıfat tamlamasında
sıfatla isim arasına noktalama işareti konmaz. Meselâ, virgül konursa ilk
kelime tek başına kalmış olur, dolayısıyla isimleşir.
Genç adama gülümseyerek baktı. (genç: sıfat)
Genç, adama gülümseyerek baktı. (genç: isim,
özne)
]Birkaç sıfat, arka
arkaya sıralanarak bir ismi niteleyebilir veya belirtebilir:
Karanlık, büyük, korkutucu ve nemli bir evdi.
Yavaş, vakur, tatlı bir kadın sesi
]Aynı şekilde bir
sıfat birden fazla isme ait olabilir:
Yüksek dağlar, tepeler, yaylalar, o bölgenin
coğrafî yapısını oluşturur.
Pahalı elbiseler, ayakkabılar
]Tamlanan, tamlayan
veya her ikisi birden kelime grubu olabilir. Sıfat tamlaması da başka bir sıfat
tamlamasında tamlayan ya da tamlanan olabilir:
Seher musikisi
Engin seher musikisi
Bir engin seher musikisi
Yumuşak ve korkak / adımlar
Bacalara takılan / şu beyaz bulutlar
Ay ışığındaki / büyülü şeffaflık ve nur
Koklamadan attığım / gül demeti
]Cümlede isim, sıfat
ve zarf olarak görev yaparlar.
Bu yumuşak ve pembe tenli avı, pençesinde
sıkarak yükseldi.
Sabah ezanı okunurken başlayan yağmur,
birdenbire sağanak hâlini aldı.
]Sıfat tamlamalarında
eğer tamlanan zaten tamlayanın anlamında varsa düşürülür. Bilinir ki o sıfat o
isimden başkasına ait değildir. Bu durumda bu sıfatlara adlaşmış sıfatlar
denir:
Ağlayan insanlar bir gün güler.    ž         Ağlayanlar bir gün güler.
Gelen … giden … aratır              ž         Gelen gideni aratır.
Hasta adamı hastahaneye yetiştiremediler ž Hastayı yetiştiremediler.
Tembeller başarılı olamaz.

Hakkında

Bu kısım siten hakkında bilgi verir. Burayı değiştirmek ve düzenlemek için admin->eklentiler->tanımı düzenle

Etiketler